-
1.
+32Zombi olsam ilk ananı ısırırdım
-
-
1.
0helal et panpam
okumayın beyler zombi oldum taze dıb arıyorum -
2.
+1Böyle anancılık görmedim mk asdshhwj
-
3.
0efsane gibişlerimden biri daha
diğerleri 1 -
1.
-
2.
+5Filiz Selim’in söylediklerine karşılık kafasını olur manasında sallamıştı. Selim
kendisine bir yol arkadaşı bulduğu için oldukça sevinmişti. Hem adaya gitme fikri
gerçekten çok mantıklıydı. Bu sırada bir silah bulabilse çok iyi olacağını
düşünmüştü. Aklına Karaköy tarafındaki silah mağazaları gelmişti. Artık bu saatten
sonra icap ederse bir şekilde gidip orayı soyacaktı. Kafasında bin bir düşünce
dolaşırken pek ümitli olmasa da televizyondaki acil durum yayınına tekrar göz
atmayı düşünmüştü. Televizyonu açtığında yayının geri geldiğini fakat stüdyonun
ve sunucunun değiştiğini fark etmişti. -
3.
+5Filiz’in söyledikleri Selim’in aklına bir fikir getirmişti. Adalar bu durumda
belki de gidilebilecek en mantıklı yerdi. Sonuçta belli bir nüfusu vardı ve
dışarıdan gelen tehlikelere kapalıydı. Orada bulunan hastalığa yakalanmış
kişiler yakalanıp tecrit edilebilirse ondan sonrası için çok korunaklı bir yer
olabilirdi. Ama bunun için iyi bir örgütlenme gerekiyordu.
- Ada fikri gerçekten çok mantıklı hatta ben de anne ve babamı bulduktan
sonra Ada’ya gelebilirim. Ama oraya nasıl ulaşabiliriz? Vapur veya
motorların çalıştığını hiç zannetmiyorum. Bize bir tekne gerekecek, tabi bir
de kaptan olsa iyi olur ama kaptanı bulamasak bile tekneyi ben de
kullanabilirim sanırım.
- Doğru söylüyorsun Selim, o zaman birlikte gidebiliriz.
- En iyi yol bu gibi gözüküyor. Zaten salgına yakalanmamış insanların bir
arada kalmasında fayda var. Şimdi ilk önce karşıya geçip Caddebostan’dan
annemleri alalım. Ama dışarısı çok karışık o yüzden çok dikkatli olmamız
lazım. -
4.
+4“Acil durum yayınımız devam ediyor. Alabildiğimiz kısıtlı bilgilere göre salgın büyük
bir hızla bütün dünya da ve ülkemizde yayılıyor. Gelen son bilgiler salgının
kaynağının domuz gribi aşıları olabileceği yönünde. Geçtiğimiz kış aylarında hızla
yayılan ölümcül domuz gribine karşı kısa zaman içerisinde geliştirilen aşının vücuda
enjekte edildikten sonra vücutta bir bakterinin gelişmesine yol açtığı ve beyne
verdiği hasar neticesinde insanları tabiri caizse zombileştirdiği söyleniyor.
Saldırganları durdurmak için kafalarına hedef almak gerekiyor. Devletin üst
kademesinin bu aşıyı yaptırdığı biliniyor. Polise ve askere de bu aşı domuz gribi
salgınına engel olmak için topluca yapıldığından ötürü ne asker ne de polis bu
karışıklığa müdahale edememektedir. Acil durum yayınımızı burada bitirirken
hastalığa yakalanmamış bilim adamlarından oluşturulan bir grubun hastalığın
tedavisi için çalıştıkları bilgisini tekrar ediyorum. Çalışmalardan bir sonuç elde
edilinceye kadar güvenli bir yerde saklanmanızı tavsiye ediyoruz. Herkese bol
şans…” -
5.
+4Filiz Selim’in anlattıkları karşısında iyice şaşkına dönmüştü. Selim hiç de iki
arkadaşı ölmüş (veya zombiye dönüşmüş) gibi davranmıyordu. Bu sakinliği
onu biraz ürkütse de söylediklerinde haklı olduğunu biliyordu.
- Peki haklısın ama bu durumda sakin kalmak çok zor olacak. Sen de
televizyonu izledikten sonra kötü oldun. Yoksa senin ailen aşı yaptırmış
mıydı?
- Emin olamıyorum bir türlü, annem aşı olmak istiyordu fakat babam aşı
olmaktan çok korkar. Şimdiye kadar sadece bir kez benim kendisine aşı
yapmama izin vermişti. Umarım ikisi de aşı olmamıştır. Babam kesinlikle
olmamıştır ama annem aşıyı olduysa…
- Sen doktor musun?- Teorik olarak. Tıp fakültesini bitirdim ama şu an doktorluk yapmıyorum.
Galatasaray’da küçük bir cafe işletiyorum.
- Tıp fakültesini bitirip doktorluk yapmayan birisini ilk defa duyuyorum.
Neden doktorluk yapmıyorsun peki? Sonuçta onca yıl okudun kolay mı?
Selim normal zamanlarda bile bu konuyla ilgili konuşmaktan pek
hoşlanmazdı. Fakat şimdi normal hayatla ilgili yaptıkları bu konuşma
ikisine de biraz sakinleşme ve bu kaos ortamından çok kısa bir süreliğine
de olsa uzaklaşma fırsatı veriyordu. Bu yüzden Selim anlatmaya devam
etti. -
6.
+4Filiz Selim’in bir çırpıda anlattıkları karşısında şoke olmuş ama Selim’in
sakinliği ve kararlılığı ona da sirayet etmiş ve her şeyi kenara bırakarak
yaşamak için mantıklı düşünmeye başlamıştı. Selim ailesine ulaşması
gerektiğini söylediğinde onun da aklına hemen kendi ailesi gelmişti. Acaba
onların başına da bir şey gelmiş olabilir miydi? Ailesinin Büyükada’da
yaşadığı eski ahşap köşk ona her zaman kötülükten ve zamandan azatedilmiş bir yer gibi gelirdi. Bu eve gittiğinde her ne derdi varsa unutur
sadece anı yaşardı. Şimdi bu kıyametin ortasında orası yine en güvenli yer
gibi geliyordu.
- Tamam sakinleştim biraz. O zaman ben de ailemin yanına giderim.
- Bence de yapılacak en iyi şey bu olur. Nerede ailen, başka bir şehirde
yaşıyorlar sanırım?
- Yok fazla uzakta değiller, Büyükada’da oturuyorlar. -
7.
+4Filiz Selim’in anlattıklarına inanamıyor daha doğrusu inanmak
istemiyordu. Ama bunun gerçek olduğunun en büyük kanıtı ev arkadaşı
Zeynep’ti.
- O zaman polisi arayalım tabi ambulansı da gelip Zeynep’i zütürsünler,
telefon nerede?
Selim daha cevap vermeden Filiz telefonu görmüş ve hemen 155’i aramıştı.
Telefon Selim’in tahmin ettiği gibi meşguldü. Bu defa 112’yi arayıp
ambulans çağırmak istemişti ama sonuç yine aynıydı. Selim Filiz’in
gözlerinde her an artan korku ve endişeyi gözlüyordu. Filiz olayın boyutunu
tam olarak kavrayamamıştı. Kendisi de yapması gereken yığınla iş varken
zaman kaybediyordu. Her şeyi açıkça anlatıp kendi işine bakmasının vakti
gelmişti. Filiz’in elinden telefonu alarak onu tekrar kanepeye oturttu ve
anlatmaya başladı. -
8.
+4- Biliyorum çok korktunuz. inanın belki benim bu gece başıma gelenler sizin
anlatacaklarınızdan daha korkunçtur ama şu anda kontrolümüzü kaybedersek bu
durumdan kurtulmamız imkansız bir hal alır. O yüzden şimdi sakince bana neler
olduğunu anlatın. Bu arada isminizi de bilmiyorum, ben Selim, sizin adınız nedir?
- Şey benim adımda Filiz, bu durum derken ne demek istediniz acaba?
Kızın yüzündeki şaşkın ifadeden kopan kıyametten ve dışarıda olan bitenlerden
haberi olmadığı anlaşılıyordu. Selim bunu fark ettiğinde durumu nasıl anlatacağını
düşünmeye başlamıştı.
- Demek haberiniz yok, size nasıl anlatsam. Bir salgın hastalık durumu var ve durum
gerçekten çok ciddi.
- Salgın hastalık mı, nasıl bir hastalık?
- En iyisi önce siz anlatacaklarınızı bitirin, durum tahmin ettiğim gibiyse anlatması
daha kolay olacaktır.
- Peki o zaman, nerede kalmıştım. Hah, dediğim gibi hafif aralık olan kapının önüne
geldiğimde karanlıkta Zeynep’i elinde bir şey yerken gördüm. Filiz’in bunları anlatırken midesi bulanmıştı. Selim ise durumu anlamıştı.
- Zeynep’in yediği Ahmet’ten bir parçamıydı?
Filiz “Evet” der gibi başını salladığında göz pınarlarında kalmış olan son birkaç
damla yaş da yanaklarından süzülmeye başlamıştı.
- Peki sonra ne yaptın?
- Önce bunların hepsinin bir kabus olduğunu düşündüm ama gerçek olduğunu
anlayınca bunu yapan canavar benim arkadaşım Zeynep olabilirmiş gibi “Zeynep”
diye seslendim. Zeynep bana doğru dönüp hırladığı anda yaptığım hatanın farkına
vardım ama artık çok geçti. Hemen odanın kapısını çektim. Ama bunun onu fazla
tutamayacağı belliydi o yüzden hemen dış kapının anahtarlarını aldım ve evden
çıkıp kapıyı üzerine kilitledim. Olanlara hala inanamıyorum tıpkı zombi
filmlerindeki gibiydi. Ama bu imkansız değil mi?
- Şey aslında pek de imkansız değil sanırım. Bahsettiğim bu salgın hastalık insanları
saldırganlaştırıyor. Onlara ne diyeceğimi bilemiyorum ama bu hastalığa
yakalandıktan sonra insandan daha çok zombiye benzedikleri kesin. -
9.
+5 -1panpalar çalıntı prim vermeyin muallakye
link: https://www.wattpad.com/6...54-zombiler-istanbul%27da -
-
1.
0Bende okumustum lan bu hikayeyi muallak ya
-
1.
-
10.
+3gençler ben 30 dk ya geliyorum acil işim var rez veya şuku farketmez atarsanız sevinirim prim için yapmıyorum tek başıma olmak beni üzer sizin okuduğunuzu bilirsem sevinirim onun için yoksa başka bi nedeni yok teşekkür ederim.
-
-
1.
0Huur çocuğu hala gelmedon
-
1.
-
11.
+3MOD SEÇiMiNE GiREBiLiRMi RiCA ETSEM MODLARDAN HiKAYEYi BiTiRiCEM LÜTFEN
-
12.
+3- Haklısın benim yaptığımı yapan insan sayısı çok azdır. Ben de aslında
doktorluk yapmayı çok istiyordum. Çocukluktan beri hayalim Beyin Cerrahı
olmaktı. Ders çalışmayı hiç sevmeyen tembel bir öğrenci olmama rağmen
Tıp fakültesine girebilmek için lise de çok çalıştım ve zor da olsa Tıp
fakültesine girmeyi başardım. Tıp fakültesinin ne kadar zor olduğunu
herkes bilir, ben de oldukça zorlanmama rağmen yedi senede okulu
bitirdim. Fakat uzmanlık sınavında yani TUS’ta bir türlü başarılı olamadım.
Uzman olmadıktan sonra da doktorluk yapmak istemedim. Galata’da
eskiden kalma bir yerimiz vardı orayı biraz elden geçirdim hem kitapçı hem
de cafe olarak işletiyorum, daha doğrusu işletiyordum. işte böyle, sen ne iş
yapıyorsun?
- Ben de hem Radyo-Televizyon üzerine yüksek lisans yapıyorum hem de
bir yapım şirketinde çalışıyorum, gerçi ben de çalışıyordum desem daha
doğru olacak sanırım.
- O zaman artık önümüze bakmalıyız. Ama dışarı çıkmadan önce kendimizi
savunabilecek bir şeyler bulmamız şart ayrıca bize bir de araba lazım, senin
araban var mı?
- Yok. Arabaları pek sevmem, insan ada da büyünce arabalar biraz uzak
kalıyor.- Ben de pek sevmem ama bize bir araba lazım. O zaman çalacağız başka
yapacak bir şey yok.
- Peki arabayı anahtarı olmadan çalıştırmayı becerebilecek misin? -
13.
+3- Haberler seni de üzdü sanırım?
Filiz sehpanın üzerinde duran suyundan bir yudum içtikten sonra Selim’in
sorusunu cevaplamaya başlamıştı.
-Durum düşündüğümden çok daha kötü ayrıca şu aşıyı teyzem ve
kuzenlerim yaptırmıştı. Ben de tam yaptırmak üzereyken son dakikada
çıkan bir işim yüzünden yaptıramamıştım. Belki ben de şimdi ev arkadaşım
Zeynep’le aynı kaderi paylaşıyor olacaktım.
Filiz, Zeynep aklına geldiğinde yine ağlamaklı olmuştu. Kaç yıllık arkadaşı
bu lanet olası salgın yüzünden bir canavara dönüşmüştü ve onu
kurtarabilmek için yapabileceği hiçbir şey yoktu.
- Yine ağlamaya başlama lütfen Filiz, bu saatten sonra sadece kendini
düşünmelisin. Benim de bu gece iki arkadaşıma saldırdılar ve ben canımı
zor kurtardım. Ne yazık ki artık onlar için yapabileceğimiz bir şey yok. Artık
sadece kendimizi düşünmeli ve duygularımızı bir kenara bırakmalıyız.
Kurtuluşumuzun tek çaresi bu… -
14.
+3Selim ve Filiz yayın bittiğinde birbirlerine şaşkın gözlerle bakıyorlardı. Haberler
gerçekten çok kötüydü. Polis ve askerinde salgına yakalanmış olması çok büyük bir
kaos olacağının habercisiydi. Acilen gerekli malzemeleri temin edip güvenli bir yere
saklanmaları gerekiyordu. Fakat Selim’in kafasını kurcalayan bir şey daha vardı.
Acaba annesi ve babası bu aşıdan yaptırmışlar mıydı? Annesi ile bu konu hakkında
konuştuklarını ve annesinin bu aşıyı yaptırmak konusunda çok istekli olduğunu
hatırlıyordu fakat aşı olmaktan nefret eden babası aşı olmaya yanaşmıyordu. Ama
daha sonra aşı yaptırıp yaptırmadıklarını bilmiyordu. Selim aşıyı yaptırmamışolmaları için bildiği bütün duaları etmeye başlamıştı. Filiz ise ailesinin aşıyı
yaptırmadığını çok iyi biliyordu. Eczacı olan teyzesi aşıyı yaptırmaları için ısrar
etmişti ama anne ve babası aşıyı yaptırmak istememişti. Kendisi bir gün teyzesinin
eczanesine uğrayıp aşıyı yaptıracaktı ama o da son dakika da önemli bir işi çıkınca
aşıyı yaptıramamıştı. Çıkan işinin ne olduğunu hatırlayamıyordu ama kendisini
ölümden hatta ölümden daha beter olan bu hastalıktan koruduğu için Allah’a
şükrediyordu. Tam bu sırada teyzesinin ve çok sevdiği kuzenlerinin büyük ihtimalle
bu aşıyı yaptırmış olduğunu fark edince boğazına bir yumru oturmuştu. Selim onun
bu halini görünce bir sorun olduğunu anlamıştı. -
15.
+3Tam kalktıkları sırada dükkanın kapısı açılmıştı. içeri giren yaşlıca adamın
kıyafetleri dökülüyor, kokusu ise kendisinden 10 metre ileride gidiyordu.
Adamda bir gariplik vardı, sarhoş olduğu kesindi ama sanki başka bir
farklılık vardı.
- Cezmi baba nerelerdesin yahu geç kaldın? Sen otur ben çorbanı
getiriyorum.
Kasaya gelen müşterilerin Cezmi Baba’ya baktıklarını gören tezgahtar
durumu açıklama gereği duymuştu.
- Cezmi Baba’nın bizim patrona zamanında çok yardımı dokunmuş.
Bakmayın bu haline aslında çok görmüş geçirmiş bir adamdır, ama hayat
işte, bizim patronda şimdi elinden geldiğince ona yardım ediyor.
Adam bunları anlatırken garson çorbayı getirmiş, Cezmi Baba’nın önüne
koyuyordu. Tam bu sırada olan olmuş ve Cezmi Baba birden saldırmış ve
genç garsonun kolunu ısırmıştı. Garsonun kolundan büyük bir parçakopmuş ve parçalanan damarlardan oluk oluk kan akmaya başlamıştı.
Tezgahtar ve üç arkadaş oldukları yere mıhlanmış, yerde kıvranıp bağıran
garsona bakıyorlardı. Üç arkadaştan en az sarhoş olan Selim ve tezgahtar
şaşkınlıklarını daha çabuk atlatmış ve yerde yatan garsona yardım etmek
için hemen o yöne seğirtmişlerdi. Onlar hareketlendiği sırada Cezmi Baba
ağzındaki lokmayı yutmuş ve yerde yatan garsonun üzerine atlamıştı. iri
yarı olan tezgahtar yoksulluktan bir deri bir kemik kalmış Cezmi Baba’yı
omuzlarından tutarak dükkanın diğer tarafına savurmuş ve Cezmi Baba
masalardan birinin üzerine uçmuştu. Selim’le birlikte garsona yardım
etmek için yere eğilen tezgahtar onun bir süre kendine gelemeyeceğinden
emindi. Diğer iki arkadaş ise oldukları yerden kımıldamamış adeta bir film
izler gibi olayları izliyorlardı. Sarhoşluğunda etkisiyle yaşananların ne
kadarı gerçek ne kadarı hayal çözmeye çalışıyorlardı. Bu sırada Cezmi Baba
yerden kalkmış ve kendisini yere savuran tezgahtarın üzerine kapanarak
omzundan büyük bir parça ısırmıştı. Tezgahtar acı içinde yerden kalkıp
arkasını döndüğünde Cezmi Baba ile göz göze gelmiş ve onun gözlerini
gördüğünde korkudan bildiği bütün duaları okuyarak Cezmi Baba’nın
üzerine atlamıştı. -
-
1.
0iyi yaziyon lan aferim
-
2.
+2Birader wattpad mi sandın burayı amk
-
1.
-
16.
+3“ Evet sayın seyirciler Acil durum yayınımız sürüyor. Son alınan bilgilere göre sebebi
belirlenemeyen bulaşıcı bir hastalık bütün ülkeyi etkisi altına almış bulunuyor.
Hastalığa yakalananların insanlara saldırdığı görülüyor. Hastalığın bir tek
ülkemizde değil bütün dünya çapında etkili olduğu anlaşılmaktadır. Durumla ilgili
acilen toplanan Dünya Sağlık Örgütü bu hastalığın sebebini bulmaya çalışıyor. Saat
01.30 itibariyle OHAL ilan edilmiş ve sokağa çıkma yasağı başlamıştır. Evlerinizden
çıkmayın ve hasta olmadığından emin olmadan hiç kimseyle yakın fiziksel temasta
bulunmayın. Hastalığın belirtileri ise…Sunucu hastalığın belirtilerini saymaya başladığı sırada kameranın açısı
değişmiş ve kameramanlardan birisi hızla sunucunun üzerine atılmıştı.
Selim’in yayın kesilmeden önce gördüğü son görüntü kameramanın
sunucunun gırtlağını parçalayışıydı. Selim televizyonu kapatmış ve başını
ellerinin arasına alarak düşünmeye başlamıştı. Selim sakin olması
gerektiğini biliyordu. Yıllardır Hollywood yapımı zombi filmlerini boşuna mı
seyretmişti? Hatta bu filmleri seyrettikten sonra bu filmleri eleştirmiş
kendisinin böyle bir durumda neler yapacağını bile uzun uzun
düşünmüştü. Ama gel gör ki gerçekten böyle bir durumla karşılaşınca
kendisi de ne yapacağını şaşırmıştı. Hemen telefonunu tekrar eline alarak
annesini aradı. Ama telefon sürekli meşguldü. Babasını ve birkaç kişiyi
daha arayıp ulaşamadıktan sonra bütün telefon şebekelerinin çöktüğünü
anlamıştı. -
17.
+3Televizyonda “Evden çıkmayın” denmişti ama Selim hem ailesini bulmakTümünü Göster
hem de daha güvenli bir yere ulaşmak istiyordu. Ayrıca bir de yemek
sorunu vardı ki kendi mutfağının halini düşününce burada iki günden fazla
dayanamayacağını kestirmek güç değildi. Bu arada sokaklardaki bağırış
çağırışlar artmıştı, Selim kafasını dışarı uzattığında ortalıkta koşuşan
insanları görebiliyordu. Bu hengamenin ortasında ise sokağın karanlık
kalan köşesinde iki tane zombi yerde yatan birini yiyorlardı, vücudundan
büyük parçalar kopan adam önce var gücüyle bağırmış fakat daha sonra
acıdan bayılmıştı. Selim’in midesi bu görüntüyü daha fazla kaldıramamış
ve kendini banyoya zor atmıştı. Banyoda hem içkiden hem de
gördüklerinden dolayı allak bullak olmuş midesini biraz kusarak
rahatlattıktan sonra elini yüzünü buz gibi suyla yıkamış ve biraz
ferahlamıştı. Tam bu sırada evin eski ahşap kapısı kırılacakmış gibi
vurulmaya başlamıştı. Selim korkudan ne yapacağını şaşırmış ve ağır
adımlarla kapıya doğru ilerlemeye başlamıştı. Kapıya yaklaştığında kapının
ardındaki kişinin “ Yardım edin, ne olur açın kapıyı” dediğini duyunca hızla
kapıyı açmıştı. Kapıda karşı dairesinde oturan kızlardan biri duruyordu.
Kızlar daha yeni apartmana taşındıkları için Selim onları tanımıyordu ama
apartman görevlisinin söylediğine göre hem okuyup hem çalışan sessiz
sakin kızlardı. Kız Selim’in dairesine hızla girip kapıyı hemen kapatmıştı.
Kızın gözleri ağlamaktan dolayı kan çanağına dönmüş ve korkudan olsa
gerek rengi kaçan teninde gözleri daha da dikkat çeker hale gelmişti.
- Sakin olun gelin şöyle oturun, size bir su getireyim.
Selim mutfağa gittiğinde kendisinin de soğuk bir suya ihtiyacı olduğunu
anlamış ve önce kendisi büyük bir bardak suyu içtikten sonra kalan son
temiz bardağa da misafiri için su doldurup tekrar salona dönmüştü.
- Şu suyu için lütfen.
Kız titreyen elleriyle bardağı almış ve suyu büyük bir iştahla içmişti. Selim
kızın biraz sakinleşmesini bekledikten sonra konuşmaya başlamıştı.
Kızlar daha yeni apartmana taşındıkları için Selim onları tanımıyordu ama
apartman görevlisinin söylediğine göre hem okuyup hem çalışan sessiz
sakin kızlardı. Kız Selim’in dairesine hızla girip kapıyı hemen kapatmıştı.
Kızın gözleri ağlamaktan dolayı kan çanağına dönmüş ve korkudan olsa
gerek rengi kaçan teninde gözleri daha da dikkat çeker hale gelmişti.
- Sakin olun gelin şöyle oturun, size bir su getireyim.
Selim mutfağa gittiğinde kendisinin de soğuk bir suya ihtiyacı olduğunu
anlamış ve önce kendisi büyük bir bardak suyu içtikten sonra kalan son
temiz bardağa da misafiri için su doldurup tekrar salona dönmüştü.
- Şu suyu için lütfen.
Kız titreyen elleriyle bardağı almış ve suyu büyük bir iştahla içmişti. Selim
kızın biraz sakinleşmesini bekledikten sonra konuşmaya başlamıştı. -
18.
+3- Şimdi anlatın bakalım, ne oldu?
Kız derin bir nefes almış ve hala daha gerçek mi yoksa korkunç bir kabus
mu olduğunu anlayamadığı olayları anlatmaya başlamıştı.
- Akşam işten çıktıktan sonra eve geldim. Ev arkadaşım Zeynep benden
daha erken gelmiş ve akşam yemeği hazırlamış. Sevgilisi Ahmet’i de
çağırmış yemeğe, hep beraber oturduk yemeğimizi yedik daha sonra
Ahmet bir film getirmişti onu seyrettik. Ben hem filmi pek
beğenmediğimden hem de ikisinin yanında sıkıldığımdan yarın erkenden
dersim olduğunu söyleyerek odama çekildim. Kulaklığımı takarak müzik
dinlemeye ve kitabımı okumaya başladım bir süre sonra uyumuşum. Daha
sonra su içmek için kalktım ve mutfağa gittim. Bu sırada Zeynep’in oda
kapısının hafif aralık olduğunu gördüm. içerden değişik sesler geliyordu. Bu
sırada aklıma Ahmet’in de burada olduğu gelmişti, onlara duyurmadan
hızla odama dönüyordum ki içerden gelen seslerin garipliği beni durdurdu.
içerden homurtular ve çok garip sesler geliyordu. Merakıma yenik düşüp
odanın kapısına yanaştığımda gördüğüm…Kız olayları anlatırken sanki tekrar yaşamış ve o an duyduğu korku tekrar gözlerine
gelip yerleşmişti. Selim kızdaki değişikliği fark edince ona yalnız olmadığını
hissettirmek için hafifçe sırtını sıvazlamıştı. Bu arada Selim de biraz olsun
sakinleşmişti. Normalde çok soğukkanlı biri olmasına rağmen bu yaşananlar
karşısında kimsenin ilk andan itibaren soğukkanlılığını korumasına imkan yoktu.
Selim çok kısa bir süre önce iki arkadaşını kaybetmiş olmasına rağmen vaktin yas
tutma ve dağılma vakti olmadığını çok iyi biliyor ve bu kıyameti andıran durumdan
kurtulmak için son derece sakin kalması gerektiğini biliyordu. Şu andan itibaren
herkes kendisini düşünecekti. Selim doğası gereği hep karşısındakileri düşünmüş
hatta bu sebeple Tıp okumuştu ama böylesine bir ortamda duygusallığa yer
olmadığını ve tek kurtuluş şansının her olaya duygusallıktan arındırılmış bir
mantıkla yaklaşması olacağını biliyordu. -
19.
+3- Bak Filiz zamanımız çok kıymetli o yüzden sana her şeyi açık açık
anlatmalıyım. Bu salgın çok ilerlemiş durumda ve anladığım kadarıyla
henüz bunu tedavi edebilecek bir ilaç bulamadılar. Polis ve ambulansa
ulaşmakta mümkün değil çünkü artık herkes kendi hayatının peşine
düşmüş durumda, televizyonda evden çıkmayın dediler ama benim aileme
ulaşmam lazım. Ben kısa bir süre sonra çıkacağım istiyorsan seni de bir
yere bırakabilirim veya istersen benim evimde de kalabilirsin. Şimdi karar
vermek için on dakikan var ve sakın kendini kaybetme çünkü hayatta
kalmak istiyorsan ne kadar zor olursa olsun sakin kalman gerekiyor.
Anladın mı? -
20.
+3Bir süre gözlerini kapatıp oturduktan sonra sonra kalp atışları yavaşlamış, nefes alış
verişi düzelmişti. Bazen çok gerçekçi kabuslar görürsünüz ve uyanıp da gerçeğe
döndüğünüz de bir mutluluk kaplar ya içinizi, işte Selim bu yaşadıklarının bir kabus
olması için bildiği bütün duaları ediyordu. Ama ne yazık ki yaşananlar gerçekti ve
kaybedecek vakit de yoktu. Kafasını toparlamaya başladığında aklına hemen
Anadolu yakasında oturan ailesi gelmişti. Acaba onların da başlarına bir şey gelmiş
olabilir miydi? Hemen telefonu eline alıp annesinin numarasını buldu. Fakat tam
arama tuşuna basacakken önce bir televizyona bakmaya karar verdi. Uzaktan
kumandayı kısa bir arayıştan sonra bulmuş ve televizyonu açarak kanallar arasında
gezinmeye başlamıştı. Hiçbir kanalda yayın yoktu. Durumun düşündüğünden daha
da kötü olduğunu anlayan Selim en sonunda kendisine kanal listesinin epeygerilerinde yer bulabilmiş olan TRT1’de yayın olduğunu görmüştü. Altta acil durum
yayını yazıyor ve haber spikerlerinden biri önündeki metne bakarak bilgiler
veriyordu.
başlık yok! burası bom boş!