-
1.
0bu hikaye tamamen uydurmadır.Tümünü Göster
bildiklerimi anlatırsam olay olur beyler. ciddiyim hayatınız değişir. bu bilgiyi istediğiniz ülkeye milyarlarca dolara satabilirsiniz. ben bu sırrı öğrenince hayatım değişti. kaç gündür gözüme uyku girmiyor. başıma bi iş gelecek diye kimseye söyleyemiyorum da. sıkı takip altındayım. ama şuan gayet korunaklı bir yerdeyim ve pc bilgim sayesinde şuan takipten birazda olsa sıyrıldığımı düşünüyorum. artık dayanamıyorum beyler bu biligiyi burdan duyurduğum zaman dünyanız değişecek. bütün gazetelerde yarın manşet bu olacak. internet gazeteleri flash haber olarak verecek. tv'lerde son dakika olarak geçecek. ama sizde bunun ilk kurbanları olacaksınız ne yazık ki... hayatınız kökünden değişecek ve artık yaşama isteğiniz kalmıyacak. çok düşündüm ve karar verdim anlatmaya
---
işim gereği sudan'a gitmiştim bundan 2-3 ay önce. sudan konum olarak işim için uygundu ve bu yüzden burayı seçmiştim ya da belki seçirilmiştim. yolda gelirken bile başıma çok enteresan olayların gelmesi belki bu olayın artık ortaya çıkarılma isteğidir. neden beni seçtiler peki? onu da daha sonra ki süreçlerde anlatacağım. tabi yazma fırsatını tekrar bulabilirsem. yanımda bana rehberlik edecek bir bayan bulunuyordu uçakta. görev bölgeme giderken sürekli onla konuşuyorduk. onun da bu işlerde parmağı olduğunu çok geçmeden, biraz düşününce, çok rahat anladım. yükseklik korkum vardır benim ve uçağa binmekten ödüm patlar. kendimi rahatlamak için kadınla sohbet ediyordum ve sürekli hosteslerin o gülen yüzüne bakmaya çalışıyordum. çünkü sürekli gülüyorlar ve insan gerçekten rahatlıyordu. ama uçak kısa bir sarsıntı geçirince ben kaptanı görmek istedim ve yerimden kalkıp kaptan pilotun yanına gittim. kaptan pilot beni görünce birden yerinden fırladı. ben herhalde korsan sandı ve korktu diye düşündüm. bu korkamasının sebebinide çok geçmeden anladım. pilot tedirgin ve gözlerimin içine çok tuhaf baktı. şimdi anlıyorum ki bu bilgi sistemli olarak bana aşılandı. uçaktan inince bizi bir polis kafilesi karşıladı ve üzerimdeki çakı, bıçak ve buna benzer kesici aletler elimden alındı. nedenini öğrenmek istediğimde cevap alamadım. yabancılara karşı uygulanan bir kanun olduğunu söyledid rehber kız bana. arkeolojik bir kazı için bulunuyordum ve ülkelerine gelen arkeologtan ellerindeki kesici aletleri almaları gerçekten çok tuhafıma gitmişti. daha önceki araştırmalarımda hiç böyle bişeyle karşılaşmamıştım ve sudanı gelmeden önce bazı kaynaklardan araştırdım ve böyle birşeye hiç raslamamıştım. gerçekten bu noktada birşeylerden şüphelenmeye başlamıştım. neyseki kalacak yerimize ulaşmıştık. fazla lüks olmayan bir otel odasında sabahlayıp işe erkenden koyulmayı düşünüyordum. odama kadar eşlik eden temiz suratlı bir çocuğa böyle birşey olup olmadığını sordum ve böyle birşeyin olduğunu yabancılara kesici alet verilmediğinden bahsetti. bende' gerçekten doğru söylüyor olabilir 'diye düşünerek odama geçtim ve ona bana 'meyve getirmesini' söyledim. 'peki efendim' diyerek uzaklaştı. geri geldiğinde bütün meyveler soyulmuş ve doğranmış vaziyetteydi. ayrıca çevremde gerçekten tek bir kesici alet bile yoktu. -
2.
0etrafama göz gezdirmeye başladım. çeşitli tablolar vardı ve belkide bu zamana kadar hiç görmediğim garip şekiller vardı. yani hiç böyle birşeye raslamamıştım. benim bildiğim ya deniz resmi olur ya da şelale... ne bileyim garip garip şekiller baktıkca sanki bir yolculuğa çıkıyormuş gibi his yaratıyordu. çok hoş birşey değildi. eski püskü birşeydi. hemen telefonumu çıkarıp fotosunu çektim ve altında yazan 1-2-2-2sdn yazısını kaydettim ve elimdeki laptoba yazarak googledan aradım. yani sebepsiz merak etmiştim ve bu resme benzeyen bir kaç resmi bilgisayarıma kaydettim. ne tuhaftır ki bilgisayarım googledan bulduğum buna benzer resimleride 1222 diye kaydetti. bundan pek bir anlam çıkarmadım ve çıkarmak istemedim. çünkü basit bir mantıkla çözebilirdim. neyse diyerek gözlerimi yumdum. ama bunaltıcı havası bir türlü uyutmuyordu. odamda bulunan televizyonu açtım ve açık olan kanal 1222 sayıdaydı. bu sefer gerçekten şaşırmıştım .çok enteresan bir yanı vardı durumun bu türk kanallarından biriydi ve çok enteresan bir film başlamıştı. biraz izledikten sonra. zar zor olsada uykuya dalmıştım. çocukluğumdan beri alışkanlıktır. televizyon kapalı olunca uyuyamam. sabah kalkar kalmaz rehber kızı aradım ve otelin önünde buluştuk. bana kazı aletleri lazım dedim daha önce bu iş için gerekli izinleri çıkarmıştık. oda' kolay kolay bulamazsın üstelik birde yabancıysan' dedi. 'ancak şu ilerde böyle şeyler satan ve arkeolog olan bir türk var. istersen onun yanına gidelim belki türk olduğun için yardımcı olur 'dedi. peki dedim ve gittik. zayıf sıska biri karşımıza çıktı. türk olduğumu söyleyince sevinçten boynuma sarıldı ve gözlerindeki o korku ve hüznü gördüm. gözlerinde ya yardım çağrısı vardı ya da kaç kurtar kendini gibi bir bakış vardı. çok tuhaf olmuştum ve bende sebebsiz ağladım. neyse gerekli malzemeleri alarak olay yerine doğru yola koyulduk. ne tuhaftır ki gideceğimiz yer bulunduğumuz bölgeye çok yakın olmasına rağmen, rehber kız beni baya bir dolandırdı diyebilirim ama sesimi çıkarmadım. tamam sudanı bilmiyor olabilirim ama gelmeden önce baya bi araştırdım. otelinin bulunduğumuz yere yakın olduğunu söyleyende o kızdı. ayrıca bilgisayarımdaki programda 30 dk olarak gösteriyordu. ne tuhaftır ki iki saattir yoldaydık. gittiğimiz yer ise o kadar ucube ve az kişinin yaşadığı bir yer değildi ama vardığımız yer böyle bir yerdi. tamam ben işim gereği araştırma yapacağım yeri bilmem ve öğrenmem lazım. ancak sudanlı yekililerin bana eşlik etmeleri gerekirdi. yoksa çok rahat kandırılabilirdim ama inanmak zorundaydım bu gelişmemiş ülkede. kimse kimseyi dikkate almıyordu. zaten yöneticilerin umurunda bile değildik. araçtan indik ve 100 metra daha yürümek zorunda kaldık. bölgeye ulaşmıştık onların söylemiyle. yolda yanımıza 2 arkadaş daha katılmıştı. ama ben buranın olmadığını hissediyordum.Tümünü Göster
yanımdaki adamlar garip bi marka sigara çıkardılar ve banada ikram ettiler. içmeye başladık. 1-2 dk sonra anladım içinde ot olduğunu... onlarda gündelik birşey zaten kimsenin umrunda değil ki... bu memleketin insanları hapa, esrara, uyuşturucuya alışmış. ensesine vur ekmeğini al o cinsten. biraz cebinde para olsa 2 yıl geçmeden burda köşelik olursun. ilk kazmayı vuran adama yanlış yerden başladığımızı buranın toprak yapısına göre aradığımız şeyin burda olmasının imkanı olmadığını o yüzden yanlış yerde olduğumuzu, anlatmaya çalıştım rehber kız sayesinde ama o bana buranın olduğunu ve burdan başlıyacağımızı söyledi ve diğer adamda onayladı. çevre zaten pek ıssızdı ve mecburen katıldım.
yaklaşık iki saatlik kazıdan sonra benim dediğime geldiler ve malzemeleri toplayıp başka bir bölgeye doğru geçiş yaptık. ancak gittiğimiz bölgenin bundan farkı yoktu. saçmalıktı... adamlar 100 metrede bir kafasına göre kazı yapıyor. 100 metrede bir ne değişecek ki bunlar ne yapmaya çalışıyor diye düşünmeye başlamıştım.
kazıya devam etmek zorundaydım ama bu sefer yaptığım işten hiç bir zevk almıyordum. neyse ki daha sonra yaptıklarının yanlış olduğunu sanırım yanlış bölgeye geldiğimizi fark ettiler ve kazıyı yarına erteleyip döndük.
bu salaklar benim bir günümü çalmıştı. yani içimden öyle bir sövüyorum ki anlatamam rehber kız sinirlendiğimi anlayınca beni sakinleştirmeye çalıştı. rehber kız bugün çok yorulduğumu istersem bana sudanı gezdireceğini söyledi. hiç merak etmiyordum ama kızın ısrarı nedeniyle sudanda bir kaç yeri dolaştık. zaten o kadar önemli sayılacak birşeyi yok. insanları aylak ,yaşamdan soyutlamışlar kendilerini. bir kaç yeri doşaltıktan sonra otele doğru yola koyulduk. -
3.
0otele girdiğimiz zaman kız bana 1222 numaralı odada kaldığını ve bir ihtiyacım olursa gelmemi söyledi. ilk başta gülümseyerek' tamam' dedim ve odaya adım atar atmaz çark ettim. 1222 hemen arkasındna gittim ama yok artık diyerek geri döndüm. kendime gelmek için bi iki kadeh viski içtim.Tümünü Göster
ve tv'de dünkü kanalı açtım.
bir belgesel oynuyordu bu türk kanalında. tarihte olan savaşları filan anlatıyordu. arkasından sinama filmi girdi. önemsiz birşeydi. ışıkları kapattım... uyumak için gözlerimi yumduğum sırada kapıya tıklandığını hissettim. kaltım kapıyı açtım. karşımda gece kıyafetleri ile rehber kız duruyordu. türk kanalında bir sinema filmi izlediğini ve çok korktuğunu söyledi. peki ne yapabilirim diye alaycı bir cümle kurdum. beraber izleyelim cevabını aldım. aklımda ne ufak bir kötü düşünce olmadan kabul ettim. zaten canım sıkılıyordu. neyse tv'yi açtım ve onada bir kadeh viski doldurdum kendimede ve izlemeye başladık.
daha önceden de izlemiştim filmi ama bana hiç korkunç gelmemişti. neden korktuğunuda anlamamıştım.
kız film izlerken uyuya kalmıştı şaşırdım korku filminde uyuya kalan bir kız görüyorudum. kız 30 yaşında ama bebek gibi suratı güzel bir vücudu vardı. bende elinden daha içemediği kadehi aldım ve kendim içtim. iyice kafam güzel olmuştu. artık uyumak istiyordum ve o kadar yorulmuştum artık. viski çok sağlam bir içkidir . ama kız yatağa kurulmuştu bile ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. şöyle bir etrafa bakarken kızın yanındaki anahtarı fark ettim.
kızın üstünü örttüm açık olan pencereyi kapattım. anahtarı alıp odadan dışarı çıktım. evet 1222 numaralı odaya gidiyordum. orda yatacaktım ama aklımda bu numara vardı sürekli. dalga geçiyor olmalıydı biri benle ya da bu bebek yüzlü kız bana bir oyun hazırlamış olabilirdi.
odanın kapsını açtım ve içeriye giridm benim odadan bir farkı yoktu. boşuna şüphelenmişim anlaşılan diye düşünürken. aklıma şeytanlık geldi. kızın eşyalarını karıştıracaktım. her köşeyi didik didik aradım ama ufak tefek şeylerden başka birşey yoktu. neyseki kızın kimliğini buldum bana yalan söylemişti. adı soyadı hepsi farklıydı.
peki ya neden yalan söyleme gereği duydu ki? aklım almıyordu ama yorgunluktan düşünecek halim kalmamıştı. gözlerim kapanıyordu ve uyuya kalmıştım. sabah uyandığımda odada kızın okuduğu kitaba gözüm çarptı. hemen arka kapağındaki yazıyı okuma gereği duydum. 'duyulmamış ve görülmemiş' yazıyordu son cümlesi. kitabında ismi daha önce hiç duymadığım bir kitaptı. görülmemiş ülkeler ve bilinmeyenler yazıyordu. şimdi bakıyorumda böyle bir kitap yok ki!
kitabı aldığım yere koydum ve kapının sesiyle irkildim. kapıyı açtım kız karşımdaydı. 'lütfen kusura bakma senide rahatsız ettim.' dedi. ben 'sorun yok ben rahatım' dedim. kız birşeylerden şüphelenmiş gibi etrafa baktı. sonra yüzünü somurttu anlaşılan onun görmesini istediğim şeyi görememiştim. elimden tutu ve oturduğum yerden beni kaldırarak ' kahvaltıya inelim mi ?' dedi . sonra birden karar değiştirip ' neyse kahvaltıyı burda yapalım .' dedi. bende kabul ettim. kahvaltımızı yaptıktan ssonra kız gözlerimin içine uzun baktı. kaçırmaya çalıştım ama olmadı. ne istiyordu anlamıyordum. görmemi istediği şey neydi. kafayı yiyecektim. kız gözlerinde iki damla yaş akıttı ve hüngür hüngür ağlamaya başladı. ne olduğunu anlayamamıştım. bir an önce gerçekten bu odadan gitmek istiyordum çok negatif bir elektriği vardı. omzuna elimi attım ve 'neler oluyor?' diye sordum. rehber kız ağlamaya devam ediyordu. gözyaşlarını ellerimle silmeye çalışırken elimi sıkı sıkı tuttu. ' beni affet' dediğini duydum ama anlam veremiyordum. elime bir öpücük kondurdu ve dudaklarını dudaklarımla birleştirdi. ne olduğunu anlamadan kendimizi çırıl çıplak bulmuştuk aynı yatakta. çok şaşırmıştım... hiç beklemiyordum böyle bişey ama kızın kalçasındaki romen rakamıyla 1222 yazıyordu ve sanırım göstermek istediği şeyi göstermeyi başarmıştı. hiç aldırış etmeden bugün kazının saatini sordum çünkü ona telefon gelecekti diğerleri ile anlaşamıyorduk. '12'dedi... saate baktım 22 dk geçikmiştik. hemen toparlandık ve yola koyulduk. -
4.
0hiç birşey olmamış gibi yolda devam ettik sohbete. ama aramızdaki soğuk mesefa devam ediyordu kızla. kız beni kazı yapılacak yere zütürdü. geç kalmamıza rağmen diğerlerinden tepki almadım. aksine bugün beni her zamankinden daha güler yüzlü karşıladılar. bu sefer aradığımız şey burda olabilirdi hem toprak yapısı hem de tarihi konumu olarak çok uygundu. kazıya başladık... sert bir cisme çarptı kazmam. heyecanla yanlarını güzel birşekilde traşladım ve cismi çıkarmaya çalıştım. sonuçta hedefimize ulaştık diyordum ki. saçma sapan bir taş çıktı ama moralimi bozmadan devam ettim tam 4 tane böyle taş çıkarmıştım. diğer ikiside toplam 8 tane çıkarmıştı. bir işe yaramıyacak taşlardı bunlar. değersizdi... kazıya devam ettiğimizde tahtadan yapılmış kapıya benzer bir şeyin olduğunu fak ettim. onlar sigaralarını içerken ben onu inceliyordum ve bir deri parçası buldum üzeri okunmaz haldeydi. hemen cebime attım ilk önce ben araştıracaktım. eğer değerli birşey ise bu insanların işi belli olmazdı. sonra kapıya benzeyen şeyi çok merak ettim ama bunlara göstermemem gerekirdi. yok bişey diye sitem ederek yanlarına giitim. onlarda bugünlük bu kadar yeter o zaman diyerek döndük.Tümünü Göster
---
sonra ben hemen odama çekildim. deriyi temizledim biraz okunur hale geldi. bir kaç işaret vardı. yaşını araştırmaya çalıştım ama pek başarılı olamadım. çünkü yeterli araç ve gereçlerim yoktu. hemen laptopa sarıldım türkiyedeki arkadaşlarıma gösterdim deriyi. onlarda bunun bi kooardinat olabileceğini söylediler. ancak fazla önem vermediler. tabi onlar fazla önem vermeyince bende umursamadım o yüzden o gece o kapının olduğu yere gitmedim. sabah erkenden onlardan önce gidecektim. ancak sabah kalktığımda umduğum gibi olmadı. fark ettim ki bir çok kişinin gözü bende. göz hapsine alındığımı o zaman anladım. kızla beraber kazı yapılan bölgeye gittik. kapıya benzer değişik bişeyin olduğunu herkes fark etmişti. ama onlar pek heycanlı görünmüyordu. neyse onu çıkarıdk ve koyu gibi birşey çıktı karşımıza. kenara çekere aşağıya taş attık. su sesi geldi... bunun bir kuyu olabileceğini düşündüm. çevresini biraz daha aşındırdık ve halat sarkıttık. halatın ucuna baktığımız zaman. kırmızı bir leke (kan) ve gaz kokusu geliyordu. hemen yetkililere haber vermeyi düşündüm. tam telefona sarıldığım sırada. yanımdakiler buna izin vermeyip, kuyunun çevrini genişletmeye devam ettiler. sonra fenerle aydınlattık orayı... gözlerime inanamadım. üst üste yığılmış sayısız inan cesedi. dikkatli baktıkca bunların araplar olduğunu anladık. peki bu cesetlerin burda ne işi vardı. şimdi benim aklıma başka bir soru takıldı derideki konumda ne vardı. hemen polislere haber vermek için telefona sarıldım. yine engellendim... 'biraz daha kazı yapmak istediklerini değerli eşyalar bulduktan sonra polise haber vereceklerini söylediler'. o zaman ne yapmak istediklerini anlamıştım. ancak çok geç olmuştu. kazıya zorla devam ettim. aşağılara doğru indikce yeni insan cesetleri ile karşılaşıyorduk. üstlerinde nazi işaretleri vardı.
kazmaya başladıkca yeni cesetler çıkıyor ve etrafı katlanılmayacak kadar pis bir koku sarıyordu. iki üç defa kustum ama onlar hiç tepki vermiyordu. sanki bu işi sürekli yapıyorlarmış gibi bir havaları vardı. her taraftan cesetler çıkıyordu. gaz kokusu da iyice sarmıştı ortalığı ama bunlar hiç korkmadan kazmayı vurmaya devam ediyordu. üzerlerinde nazi yüzlükleri olan parmaklar yüzüyordu o kanlı suda. düşüncem şuydu ki naziler müslümanlara büyük katliam yapmış ve hedef şaşırtmak içinde böyle bir yolu seçmişlerdi.
tahmin dediğim gibi nazilerin bir oyunuydu. değerli bir eşya bulamadık ve kimseye söylemeden döndük. çünkü beni tehtit etmişlerdi. sesimi çıkarmıyordum. otele dönünce deriyi tekrar çıkardım ve bu sefer telefonum çaldı ve bilgisayarı açmamı söylediler. karşımda bu işlerde usta olan bir abimiz vardı ve şifreyi çözdüğünü söyledi. şu yazıyordu derdide ; sular önce limandan çekildi. fakat daha sonra geri dönüp şehri bastı. peki ne demek istiyordu bu deri parçası bize. kim yazmıştı? neden yazmıştı? ne anlatmak istiyordu? daha sonra derinin iç kısmı olduğunu fark ettim. ikiye ayırdım ve su işaretini karşısında nazi işareti... şehir işareti karşısında ise tek hilal vardı. daha sonra derinin içinde 1222 = 7 ibaresi vardı. bu demek oluyordu ki tahminlerimde yanılmamıştım. naziler müslğmanları katlediyordu. en önemlisi ise yeni bir konum belirtiyordu deride.
arkadaşım bu korkunç tablodan ürkmüştü. gerçekten burda kötü şeyler döndüğünün farkındaydı ama korkudan kimseye birşey diyemiyordum. yalnızca kafamda merak ettiğim tek şey bu konum neresiydi ve bu işaretler neyi gösteriyordu.
1222 = 7 o gün hiç uyumadım. kafamı sürekli sayılara ve deride ki şifrelerle verdim. derinin üzerindeki arapça 'yüzyıl' harfleri dikkatimi çekti. 1222= 7 yy evet sanırım şüphelerim doğru çıkıyordu. 7 yy islam, arabistan'da ortaya çıkar ve kur'an kayıtları başlar. bu bir tesadüf mü yoksa deri parçası bize bir şeyler mi anlatmak istiyordu... uyudum sabah olduğunda kapımda o temiz yüzlü çocuğu gördüm. yiyecek bişeyler getirmişti. temiz yüzlü çocuğun getirdiği yiyecekleri hızlı bir şekilde bitirdim. rehber kız hala odasından çıkmamıştı. merak ettim. odasının kapısına tıkladım ses gelmedi. bunu 10 -15 kez tekrarladım. sonra oda görevlisi çağırıp kapıyı açtırdım. gördüğüm tablo karşısında şok oldum. kız kendini asmıştı ya da intihar süsü verilmişti.
ne yapmam gerektiğini bilememiştim. ağladım yere kapaklanıp, uzun uzun ağladım. göz yaşlarıma hakim olamıyordum. sanırım kıza aşık olmuştum. son söylediği söz kulaklarımda çınlıyordu. 'korkuyorum' neden diye sormuştum. 'bilmiyorum' cevabını almıştım. ya odada 'affet beni 'demesi aklıma geldikce deli olacak gibiydim. içime bir korku saplandı aniden. ya benim de sonum böyle olursa? -
5.
0aradan 3 güne yakın bir süre geçti. artık ne kazı yapıyordum ne de çağırılan bölgeye gidiyordum. zaten artık bana ihtiyaçları kalmamıştı. sadece beni göz hapsine almışlar kimseye anlatmamam için tehtit ediyorlardı. kafamı ellerimin arasına aldım ve düşünmeye başladım. hayır yıkılmamalıydım ve bu olayın arkasını bırakmamalıydım. kendimi toplarladım ve o deri parçasını tekrar açtım. kazı bölgesine gitmeyi düşünmüyordum. çünkü gördüklerim gerçekten çok vahimdi. o tablo karşısında herkesin dili tutulurdu. ancak yeni bilgiler için oraya gitmem de gerekiyordu. ne yapmalıydım? tek fikir verebilecek insan yoktu.. kimseye anlatamıyordum. deriyi tekrar açtım ve yeni bilgilere ulaşmak istiyordum. yeni koordinatlar vardı biliyorum ama bunlara nasıl ulaşacaktım. neresiydi bura? nasıl tespit edecektim? burda bir katliam vardı ve saklanmıştı. kimsenin haberi olmadığı bir katliam. sadece katliam mı bakalım daha neler saklamışlardı oraya. hepsini bir bir çıkaracaktım. söz vermiştim kendime. masum yüzlü çocuk sabah yine kapıma gelmişti. onunda yüzünde korku ifadesi vardı ve bu korku nedendi? bu cesetler yeniydi demek ki ve bu kadar teknolojinin olduğu bu yılda saklanabilmişti. çocuğu kolundan tutarak içeri çektim. 'neler oluyor?' diye sordum. cevap vermedi. gözlerimin içine baktı ' öldürüyorlar' demekle yetindi sadece ve çekip gitti. aklıma, ilk geldiğim zaman burada bana kazı malzemeleri satan o türk geldi. onla mutlaka görüşmeliydim. çünkü o da bana aynı bakışları atmıştı ve alanı bakımından bu tür şeyleri çözebilecek yetenekteydi. 1222 numaralı odaya gittim ve kapıyı açtım. kesin buralarda bir şeyler olmalı düşüncesiyle ve o garip tabloları yerinden söktüm. kartonlarını çıkardım. mutlaka birşeyler vardır düşüncesiyle. yalnız yoktu hiç birşey. ancak oda ne ? bu duvarın bitimi asansör boşluğuna bağlı ve bir duvar değil bu. kartonpiyer kaplı. hemen söktüm ve asansör bu odaya doğrudan bağlı olduğunu fark ettim.. yani düğmesine basınca bu odada duruyor ama asansörün içerisinde bu odaya çıkaran düğme yok. belkide vardır ama kimbilir hangi bölgesinde.Tümünü Göster
ve asansöre binip bodrum kata indim ve kazan dairesinden dışarı çıktım. doğru o gördüğüm türk adamın yanına gittim. uzun süre bu konuyu anlattım ve bunu bildiğini ve sudanlı yetkililerin bunu gizlemeye çalıştığını anlattı. çünkü hala bazı kaliamların sürdüğünü. yetkilerinde tavrının anlaşılmaz bir şekilde katilleri desteklediğini söyledi. anlaşılmaz şekilde yetkililer bunu destekliyordu. ona deriyi gösterdim bir gün boyunca gece gündüz derinin şifresini çözmeye uğraştık. sonunda bir ucu zaireye dayanıyor diğer ucu ise cad... yani deride tek bir konum değil iki konum belirtiliyor. daha sonra ordan kalkıp kazı bölgesine gittim. o pislik manzarayı tekrar gördüm ama yeni bilgiler için tekrar tekrar kazmam gerekiyordu. o cesetlerin arasında kazılara devam ettim. bir kaç bilgi daha buldum. bu cad ve zaire'de de katliamalarınn sürdüğüne dair. ayrıca bu belgelerde katliamı işleyenlerin silah depolarını, para depolarını ve bir takım madenlerin depolarını gösteren bilgiler var. bu depolardan kast ettiğim öyle basit bir depo değil beyler. bu madenler ise yerin altına hazırlanmış. ayrıca 'bazı örgütlerin bilgilerin olduğunu' söyledi sudanda tanıştığım türk.
gerçekten kanım donmuştu evet 2011 yılıda hala bu katliamlar devam ediyordu ve kimbilir zaire ve cad bölgesinde daha neler vardı. 1222 , 7.yy geliyor ve bu yüzyılda yaşananların hesabını almak için böyle bir oyuna girişmişlerdi. 1222 kendileri şifrelemişler ve bunu hiç akıllarından çıkarmamak için kendilerine kazımışlardı. işte o deri parçası bize bunları anlatmak istiyordu.
en kısa zamanda cad ve zairedeki olayları anlatacağım. beni neden seçtiklerini uçaktaki pilotdan ve gördüğüm polislerden bahsedeceğim. -
6.
0--- yeni link alanı ---
-
7.
0--- yeni link alannı---
-
8.
0--- yeni link alannı---
-
9.
0beyler dün anlattığım hikaye yakip edemiyenler için bi başlığa topladım.
-
10.
0@24 panpa haklısın ama diğer sayfada da başlık çok gibertiliyor. ancak böylede kimse okumuyor.
maksat insanlar zaman kaybetmeden okumalarını sağlamaktı.
bende öyle düşünüyorum artık başlık gibilsede okunmamasından iyidir. diğeri gibi anlatacam.
aklımda yeni hikayeler var. bu sefer hikaye bitmeden anlatmaya başlamak yok.
sağlam kurgularla geliyorum. mantık hatasını sıfıra indirecem.
-
anal virtuozu
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 07 11 2024
-
ordegin o obez fotosu neydi la
-
teyp kendini ikinci ataturk yapmaya calisiyor
-
adalet kırıntısı
-
döşemeci konstant uzda
-
neyy namıkkk
-
yaşitlarim hep evlendi
-
bu sozlukte yazinca sanki duvarla konuşuom
-
vikingur banka luka maci
-
memati sansımızı pubg yada lol
-
foto yukleyemeyen esskler var
-
tipokuyan hocamm
-
hayat ellerinden kayıp gidiyor değil mi
-
çok yalnızımm be sözlük
-
intiharlar bilekçiler bodyciler lavaş
-
yeni alfabe ne alaja
-
bir kız osururken
-
27 bin tlyi katlamam lazim mac verin
-
kürt arap zenci afgan paki
-
tt oldum i t oldum
-
abd boşuna süper güç değil
- / 1