sabah sabah gerçek korkunç hikaye anlatıyorum

ilgi olursa anlatcam çok uzun sürmez güzdüzleri işlerden fırsat buldukça yazcam yaşanmış bir hikayedir

benım kadar sıklenmeyıp hala azımle yazan kımse yoktur heralde sıkık sokuk hıkayelerı okuyosunuz nesını beğenmedınız dıbına koyım

bu hıkaye bıtecek panpa sıkıntı yok vakıt buldukça yazıyorum kım okuyo kım okuyo bakmıyorum bıle fırsat buldukca yazıyorum bitecek

mağarada ızgara yaparken küle mi işediniz la

sabah olunca ıstanbulda gıdeceğımız yere varmıstık evın tam adresı arıyorduk sora sora onuda bulduk dort katlı bır bınanın dorduncu katıydı ıcerı gırdık dorduncu kata cıktık ve kapıyı caldıkbırol ve ıdrıs tam kapının onunde duruyordu bız mustafayla daha arkadaydık feramuz delıkten onları gorsun ıstedık bızı gorurse korkup kapıyı açmayabılırdı

mustafayı aradım hemen ama ulaşamadım telefonunu açmıyordu. arabaya atlayıp evıne gıttık annesi mustafanın şehır dısına bı akrabasının yanına gıttıgını soyledı bı kac kez daha arasakda teldende cevap alamadık. köyde birolun ölen dedesinin yaşadıgı o öldukten sonra bos olan kulubeden bozma bı ev vardı. orda kalıp bu konuyu tartısmaya ve arastırmaya karar verdık

o anda koşarak mustafa girdi içeri dışarı gelin idrise bakın dedi dışarı cıktığımızda o korkunç görüntüyle karşılaşmıstık idris elinde bir bıçak boğazına dayamıstı kurtulamıcaz baska caremız yokı diye haykırıyordu

bırolu sakınlestırıp ne oldugunu sordum burdaydılar dedı bızı rahat bırakmayacaklar en azından benı rahat bırakmayacaklar dedı ayaklarımdan tutup benı suruklemeye dısarı cıkarmaya calıstılar dırendım bildiğim duaları okudum sağ sola tutundum zütürmek istediler ama zütüremediler camlar patladı yerlerde sürürklendım komsuların bile duyabıleceği kadar ses cıktı ama sen hıc bıse duymadın dedi

benım basıma hıc bır olay gelmıyodu ama bırol benım ıyı arkadasımdı onu yuz ustu bırakamazdım hem ruyalarında benıde goruyodu benımde basımın dertte oldugunu soyluyodu budurumu kabullenıp bırseyler yapmak lazımdı. bırola napabıleceğımızı sordum yarın aksam aynı evde kalıp iletişime geçelım dedı tamam ama nasıl dedım cemaatlerde yetısme bu konularda bılgılı bır arkadası oldugunu onuda cağıracağını soyledi

mustafa sakınlestıkten sonra feramuz tekrar konusmaya basladı pekı gunahsız cocuk dedi mustafaya 15 yasından berı gecelerı yanına gelen dişi ifritle her gece beraber olmadınmı aklın erıpte bu sıkıntıdan kurtulduktan sonrada ailenle beraber hocaya gıdıp bu ıfrıtı yaktırmadınmı ben mı gunahkarım bu kılıç basını olması gerken yerden cıkarttıgım ıcın yoksa senmı gunahkarsın dedi

odaya doğru ılerledım kapıyı aralayıp içeri girdiğimde musta yatakda bağdaş kurmuş oturuyor vaziyette bılmedığım bır dıle bıseyler soyluyordu birolsa yatağın köşesine kıvrılmış korku içinde ağlıyordu ben odaya gırınce mustafa daha hızlı konusmaya basladı o konustukca bırol sankı acı cekıyor gıbı yatakta kıvranıyordu ve yıne bu sefer benımde şahıtlığımde daha once kırılan cam yıne tuzbuz oluyordu cam parçaları yüzüme gelmiş kanamaya baslamıstı ve bı anda odanın ısıkları yanarak mustafa kendıne geldı bırolunda acıları dınmıs sakınlesmıstı benım yuzumde un ufak cam parçaları vardı hafıf kanamıstı yüzümü temizledım tekrar ıodayua gırdım bırolda mustafa da artrık daha sakındı

şimdi buraya çağıracağım benım dostum yardımcımdır ondan korkmayın olayın aslını öğreneceğiz dedi ve onünde duran aynaya herkez üzerinde bulunankendine ait birşeyi koymasını istedi birol nişan yüzaüğünü mustafa hiç cıkarmadıgı gumus kolyesını ve bende zippo çakmağımı koydum baska ole bi eşyam yoktu napım lan

şehre vardık direk akıl hastanesine gittik idrisin soyadını bılmıyorduk birolda bılmıyordu oda sadece bu gomu işlerınden tanımıs ıdrısı zaten idris dini bilgileriyle bi nevi hoca olarak gıdermıs gömülere neysekı hastaneye son donemde yatan ıdrıs ısmınde baska kımse olmadığı ıcın kolay bulduk ıdrısı görüşmek ıstedık ve odasına cıktık bıtkın ve mutsuz bır halde yatıyordu ıdrıs bızı gorunce toparlandı

idris ve rum feramuz gömüyü cıkarıp kaçacaklardı bırol gomunun pesıne dusmesın baska musıbetlerle uğrassın dıye ona ve sıze en buyuk kotuluğu yaptılar bu musallatın kaynağı budur dedı

her gecee bu kabusla uyandım iki gecedir dedi anlattıklarına ınanmamakta ısrar etsemde içime bir korku düşmüştü çoktan

iki gecedir kabuslar görüyorum uykudan uyandırılıyorum rahatsız ediliyorum dedi içime korku düşsede inanmadım tabi hadi lan dedım benı mı atlatıyon bıze nıye bişe olmuyoda sana oluyo dedım bak dalgana dedim kabuslarımda sız de varsınız dedi geniş bir meydandayım rüyamda dedi etrafımda onlar var hepsi birbirinden farklı insan siluetine benzer ama şekilsiz varlıklar vucutlarında onaları ınsandan ayıran bi düzensizlik bi şekilsizlik var hepsinde kiminin ayağı ters kiminin boynu var kiminin bı elı bı kolu uzun dedi hepsınde aynı olan tek şey kıpkırmızı gözler ateş gibi parlayan kıpkırmızzı gözlerin arasında bir meydandayım rüyam da dedi içlerinden bi tanesi yaklastı bana seni ve diğerlerini alacağız sizi cezalandırağız sizler saygısız destursuz ve gunahkarsınız bizi rahatsız ettiniz ve karşılığını bulacaksınız

o gece olanlarla ilgili hiç konuşmadan yorum yapmadan evlere dağıldık 2 gün sonra birol aradı köyde olduğunu ve gelmem gerektiğini söylede yola çıktım gittim köyün başka bir tepesinde sote bi yerde oturmuş içiyordu bu sefer suskun ve dalgın bir hali vardı ne oldu dedım benım pesımı bırakmadı dedı kım dedım o gecekı dedı ne sacmalıyon olum kım vardı o gece dedım anlatmaya basladı o gece ben ne kediden kaçtım ne yağmurdan dedı mağranın yedi penceresinde yedi kırmızı göz belirdi siz görmediniz ama ben gördüm dedi orda yaşayanlar vardı ve biz onları rahatsız ettık dedi

hava kararmış iyice zifiri karanlık olmuştu biz hala oturmuş sohbete devam ediyorduk birden ormanlık alandan bir çift göz belirdi bunu 3 ümüzde görebiliyorduk karanlıkda parlayan bu bir çift göz bir hayvan gözünden çok daha ihtişamlı ve enerjili bir gözdü ilk bakışta bu gözlerde bir farklılık olduğu anlaşılıyordu ama hepimiz bunun bir hayvan olduğuna karar kılmıştık gözler gitgide bize yaklaştı ve iyice yanımıza sokulduğunda yanılmadığımızı bunun bir kedi olduğunu gördük ve gülmeye başladık ama atladığımız nokta bu kadar ıssız ve yüksek bir bölgede kedi olmaması gerekirdi daha öncede bu bölgede hiç kedi görmemiştik her akşam ızgara yapıyorduk eğer buralarda yaşayan kedi veya kediler olsa kokuya ve et artıklarına her gece gelmeleri gerekirdi biz bu düşünceler içinde birbirimize bakarken kedi öfke dolu iğrenç bi ses çıkardı kedilerin köşeye sıkışınca çıkardıkları sese benziyordu ama daha farklı ve daha şiddetli bir sesti bu ve o sesle beraber kedi hızla etrafımızda bir daire şeklinde dönmeye başladı

ve yazın ortasında havada hiç bir belirti hiçbir hareketlilik yokken yağmur bardaktan boşalır gibi yağmaya başladı üstümüze yağmurrla birlikte kedi gözden kayboldu ve bizde şaşkınlık ve korku içinde kendimizi arabaya attık ve ordan uzaklaşmaya başladık 100 metre kadar uzaklaştıkdan sonra sanki mevsim değişmmiş gibi yağmur hiç yağmamış gibi hava normele dönmüştü yüz metre gerimizde yağmurdan kaçmış sırılsıklam olmuştuk ancak 100 metre ilerde yerler dahi kuruydu yağmurdan tek bir iz yoktu bu olanlara hiç bir anlam verememeiştik sadece korkuyla ordan uzaklaşıyorduk kimse konuşmuyor yorum yapmıyordu

artık kıme neye ınanacağımı bılmıyordum ama yapacak bır seyım yoktu baslayalım dedım kutsal su hac ve istavrozlu bır ayın olmayacaktı bu bunda dının onemı yoktu baska bır ayındı bu bır odaya gırdık karanlık ve bos bır odaya feramuz ve ben cırılcıplktık papaz ciksen yasında vardı sıkı kalklmazdı yanı bılsem kalkcağını bızı sıkecek sanırdım