Sabah uyanıp bir an önce kendimi dışarı atmak için hazırlıklara başladım. Kısa bir kararsızlığın ardından dün çıkardığım kıyafetlerin yine en iyi seçim olacağına karar verdim ve aceleyle sırtıma geçirip banyonun yolunu tuttum.

Uyku sersemliğini atlatamadığı her halinden belli olan yüzüme iki avuç dolusu su çaldıktan sonra birkaç el hareketiyle saçlarıma şekil vermeye başladım. O esnada 30 gün bakımı geçen dişlerimin aynaya yansıyan yoğun sarı renkli uyarı sinyalini farkettim. Eskimiş diş fırçama 30 gün boyunca temiz tutmaya yetecek kadar macunu sürüp dişlerimi fırçalamaya başladım derken kapı çaldı...

Ev arkadaşım geldi diye düşünüp direk kapıyı açtım oysa gelen evsahibiymiş.. Elindeki elektrik faturasını bana doğru uzattı. "Merhaba conivetti oğlum, elektrik faturasını bırakayım dedim."

Diş fırçasını ağzımdan çıkarıp ev sahibinin bana uzattığı faturaya uzandım. "Ağzım dolu konuşamıyorum bey amca!" misali bi kafa hareketiyle teşekkür ettim. Faturayı aldıktan sonra kapıyı kapatmak için hamle yapmamla ev sahibinin konusmasına devam etmesi bir oldu. El mahkum kapıyı tekrar açıp ağız dolusu macunla ev sahibini dinlemeye koyuldum..

Bir insanın, elektrik faturasından başladığı konuşmasını suriye meselesine ordan diriliş ertuğrul dizisine derken almanyada basın özgürlüğü haberi yapan muhabire nasıl bağladığına hayretle tanıklık ettim. En az 15 dakika nefes almadan konuştu pekekent. Artık ağzımdaki macundan kurtulma vakti gelmişti çünkü diş etlerimin yavaş yavaş çekilmeye başladığını hissedebiliyordum.

Macunumun içindeki irili ufaklı granül tanecikleri mesaisi bittiği halde servis aracı gelene kadar çalışmak zorunda bırakılan işçiler misali kalan işlerini son derece isteksiz ama bir okadarda acıverici şekilde yapmaya başlamıştı. Her an bir binlik yapıp ağzımda koca bir delik açabilirlerdi. Gözlerimi kapayıp bir çırpıda bütün o macunu yutmak o an yapabileceğim en mantıklı şeydi...

O macunun ağzımdan mideme kadar gidişini an be an, saniyesi saniyesine hissettim. Resmen içim soğudu. Artık aldığım her nefeste boğazımdan zütüme kadar bi ferahlık kaplıyodu içimi. Hoşuma gitmedi değil hani. O rahatlık hissiyle olacakki kapıyı hala konuşmakta olan ev sahibinin yüzüne kapatıp banyodan diş macunu tüpünüde yanıma alarak mutfağa koşturdum. Akşamdan kalma yarım paket rondo büskivinin arasına bol bol sürüp kolayla birlikte bir güzel karnımı doyurdum. Üzerine yaktığım sigaradan aldığım hazzı anlatamam bile...

Özet: iki biskuvi arasında yapışkan diş macunu kremasıyla ağızlarda eriyen nefis bir lezzeti keşfetmiş oldum.