Eyüp'te amca çocuklarımın kahvesine sürekli takılan saatçi bir zenci panpamız vardı. Adı ne bilmiyorum ama biz ona Niang derdik. Saçlarını uzatır ince ince ördürürdü. Her gün öğlen saatleri elinde çantasıyla gelir, o komik Türkçesi ile "saat var parfüm var abi isteyen var mı" diye ekmek parasının derdine düşerdi. Genelde kahvedeki takozlar pek yüzüne bakmaz, bu da bir iki bardak çay içer çıkardı, tabii ki müessesemizden.

Bir kere sırf yardım olsun diye parfüm almıştım. Aslında dışarıda D&P'de satılan dolum parfümlerden geri kalır yanı da yoktu. Ordan alacağıma zenci panpalardan alıyorum artık. Saat zaten takamıyorum o ayrı mevzu. Niang ile aramız çok iyiydi. Onun çat pat konuştuğu türkçe acayip komiğime gidiyordu ben de her fırsatta onunla muhabbete giriyordum aslında espriliydi muallak. Yani şakır şakır türkçe konuşsa kaldıramayacağı kız yok amk. Ara sıra Topkapı'da görürdüm. Hemen bi döner ekmek kola alırdım ikimize beraber hem yer hem sohbet ederdik...

Edit : Beyler trendde birinci sıraya yerleşmişiz. Seviyorum sizi lan inci alemi. Bu arada bi nickaltını çok görmeyin bu panpanıza godikler

Bi Edit daha : Türkçe bilmeyen Niang'ın bu kadar güzel anlatamayacağını söyleyen detaycı panpalarım, onun ağzından kurgulayıp yazıcam dedim. Siz sadece hikayenin keyfine varın diye betimlemeler, espriler ile harmanlayıp yazdım. Yoksa direk Niang gibi yazsam bi gibimi anlayamazdınız, godiklerinize sahip çıkmanız dileğiyle hadi bakam.

Niang kahveye takıla takıla 101'i bile öğrenmiş yanımda oturup çayını içerken bide tüyo verirdi "yoo kanka o değil" aslında bunu bir Türk yapsa giberler belasını hile yapılıyor diye ama buna pek ses çıkarmazdık, zaten onun yoo kanka atmaa dediği taşı atardım bilerek ki sıkıntı çıkmasın, bu da delirir "sen manyaksın kanka, anlamıyorsun sen hiç" diye dalga geçer gülerdi, bilmiyor ki biraz daha bana yardım etse gibecekler belasını :D

Hemen uzattı adam pasaportu, Niang'ın gözlerindeki sevinci anlatamam arkadaşlar. Sağol abe gibi bişeyler söyledi. Doğan döndü Niang'a Ahmet amcanın hatrı olmasa sen yarak alırdın o pasaportu, bundan sonra gibine sahip çık adam gibi işine gücüne bak. Hadi siz kaybolun dedi. Amk tumanı çekmeden kaçtık nerdeyse, içeriden hala acı içinde bağırış sesleri geliyordu. Niang boynuma defalarca sarıldı durdu. Birdaha yoo, olmaz kanka yoo diye diye pismanligini gösterdi.

Okuduğunuz için çok teşekkür ederim panpalarım. Bu hikaye size ibret olsun hem internette her söylenene inanmayın hem de gibinize sahip çıkın amk.

BU DA BÖYLE BiR ANIMDIR (çok seviyorum lan bu cümleyi godikler )

Bazen bu arkadaş ortadan kaybolurdu günlerce gelmezdi. Gelince de hep morali bozuk olurdu. 101'de yanıma oturmaz, benimle dalga geçmez, hatta çantasını bile açmazdı. Öylece bakardı tv'ye. işte o zaman anlardım, Senegal'e ailesini görmeye gittiğini. Hatta bir keresinde ağlar gibi oldu hemen çantayı topladığı gibi kalktı. Aynı evde birkaç zenci arkadaşıyla kalıyormuş, o gün ne satarlarsa topluyor, kirayı faturayı, yiyeceği ayırdıktan sonra paraları ailelerine çocuklarına gönderiyorlarmış . Bu 6 7 ayda bir gider onları görür gelir, gelince de dağılırdı. Bazen buna derdim, gel bir iki bira atalım biraz rahatlarsın, efkar dağıtırsın. Ama Niang'ın para harcama lüksü olmadığı için kabul etmez, ben ısmarlıyorum diyince de "olmaz kanka" derdi.

Bu bir gün kahveye geldi, ağzı yüzü dağılmış amk. Sol gözü nerdeyse kapanmış, dudaklarındaki yaraların etrafı simsiyah olmuş. Ama sanki halinden kaderine razı bi tavrı vardı. Bi tuhaftı sanki biraz utanıyordu.

ilk şoku atalattıktan sonra hemen yanına gidip "Lan Niang. Noldu olm sana" diye lafa girdim. Omuzlarını silkti bir şey demeden. Lan olm deli etme adamı bu ne hal amk dedim.

Anlatmasıyla şok oldum panpalar.

Bende açıkçası ilk defa böyle bir ortama girdim. Çok heyecanlıyım özür dilerim dedim. Gel bakalım içeri geçelim gerisi gelir illaki dedi adam. Merak etme bu konuda bikaç tecrübemiz oldu sen bize bırak dedi kadın kendini. Benim dalga bi saattir yerinde durmuyor, bu cümleleri duyduktan sonra bıraksam yerinden kopup uçacak şerefsiz.

Yatak odasına geçtik. Hava kararmisti. Lambayi açtılar. Lamba kırmızı gece lambası. Tam bir ciks mabedi dedim kendi kendime. Hemen adam müzik setinde hafif bir müzik açtı. Kadehlerimiz elimizdeydi zaten. Kadın o şuh bakışıyla bi yudum aldı. Ve elini enseme koyup dudaklarını dudaklarıma çekti. Aman allahım pamuk gibi bir teni vardı. Mis gibi kokuyordu öptüğüm boynu. Kadın önce irkildi. Sonra gevşeyip o mis gibi alkol kokan nefesini nefesime kattı.

Ne kadar şanslı bir gün bu dedim içimden. Türkiye'nin bütün zorlukları şuanda dışarıda, ve umrumda bile değil..

Beyler kusura bakmayin elektirik gitti amk mobilde giriyorum şuan...

Neyse bunlar iki gün bi güven muhabbetinden sonra buluşma kararı alıyorlar. Bundan sonrasını Niang'ın ağzından krugulayarak anlatıcam.

Evde bi güzel duşumu aldım. Taşaklara kadar heryeri traş ettim. Senegal'e giderken giydiğim güzel elbiselerimi giydim, sahte parfümü sürünüp çıktım evden. Ev Şişli'de lüks bir apartmanda bir daireydi. içerisi mis gibi parfüm kokuyordu. Kadın hafif balık etli taş gibi hatundu. Yanındaki gavata dikkat bile etmedim amk.

Şimdi bu işgüzar Niang kardeşimiz, internette takılırken biraz da karısını özlediğinden olsa gerek escort sitelerine giriyor. Bu sitelerden birinde dolanırken bi ilana denk geliyor. "Eşimle aramıza üçüncü arıyoruz"... Way amk diyebildim sadece

Lan olm biraz şuku edin be, rez rez rez nereye kadar, hadi bakalım öpüyorum godiklerinizden

Ya arkadaşlar yavaş geliyor entryler malum hem internet kaç gündür sıkıntılı hem de elektrik gitti. Neyse Niang'ın ağzından devam..

içeri geçtik. Kadın çok hoş dekolte bir gömlek alta da hafif mini bir etek giymişti. Esmerdi. Ten uyumunda sıkıntı olmayacaktı anlaşılan. Adam da... gibtir et adamı bişeyler giymişti işte. Salonda güzel bir köşe koltuk takımı vardı. Bizim harabedeki yer döşekleri nerde bunlar nerde amk. Oturunca gömüldüm resmen koltuğa rahattı. Biraz çekindim açıkçası. Kadın bunu anlayınca lafa girdi. Bişeyler içer misin. Olur dedim. Hemen mutfaktan 3 kadeh viski geldi. Yanında bir kaç parça çikolata. Sohbet gayet samimi geçti ısındık iyice birbirimize. Ama ben gözlerimi kadından alamıyorum. 7 aydır am özlemi çekiyorum, ciks fakiriyim anlayacağın. Akşam olmak üzereydi. Bir türlü atak yapamıyorduk üçümüz de. Yine en cesuru kadın çıktı ve o heyecan patlaması yaratan soru geldi...

Hep böyle oturacak mıyız peki, ben açıkçası siyahiler ile ilgili çok efsane duydum. Şuan meraktan ölüyorum dedi kadın.

Allahım zenci bile demiyor, siyahi diyor. Ben nasıl kıyıp ta gibicemki bu fıstığı. .?

Şimdi bu işgüzar Niang kardeşimiz, internette takılırken biraz da karısını özlediğinden olsa gerek escort sitelerine giriyor. Burada da bir ilan dikkatini çekiyor. "Eşimle aramıza üçüncü arıyoruz"... Tabi bu hemen bi heyecan yapmış, para da vermicek mis gibi bedava temiz am, hastalık riski de yok güzel bir gece olacak diye düşünmüş. Bunlar hemen tabi başta yazışarak diyalog kurmuşlar bir iki gün, bu hemen malafatıın resmini gönderiyor, kadın beğeniyor filan herşey tam yolunda ilerliyor. Niang'ın heyecandan kalbi duracak amk

içeri başka adamlar girdi hemen ardından. Bozuk musluktan gelen tıslama beni çıldırtacaktı. Kapatın şunu amk dedim içimden, sanki başka derdim yokmuş gibi. içerisi bi hangar gibiydi sanki. Umrumda da değildi açıkçası. Şuan tek düşündüğüm Senegal'deki iki oğlum ve eşimdi. Acaba burda beni bu halde görseler hele olayın başlangıcını bilseler hakkımda ne düşünürlerdi. Biran kendimden tiksindim amk. Lanet olsun bana..

Kadının kalbinin atışı tam göğsümde hissediliyor, bunu hissetikçe benimki de yerinden çıkacak gibi oluyordu. Adamsa yan taraftan bişeylerin hazırlığını yapıyordu. Niyeyse hep geri kalmaya çalışıyordu izlemek ona daha büyük zevk verirmiş gibi. Kadın bir çırpıda üzerindeki gömleği çıkardı ve altını da soymaya eğildi. Kalktığında ise o müthiş uçları kalkmış göğüsler tam önümde emilmek için kalp atışı ritmiyle hafifçe atıyordu.

Bende üstümdekileri çıkardım, sıra baksırıma geldiğinde kadın beni durdurdu ve bana bırak lütfen dedi. Zaten kalkık olduğu için ucu baksırdan fırlamış, emrimle ateş etmeye hazırdı. Bu geceyi bozacak en kötü şey erken boşalmam olurdu heralde, ama buna asla izin veremezdim..

Sonra şuh bakışları ile geri giderek öylece yatağa uzandı ve gel der gibi eliyle yatağı gösterdi. ilerledim ve kadına doğru eğildim, üstüne abandım öpmeye doymamıştım çünkü demin. Kokusu çok hoştu acaba ne markaydı, olm bunun çakması ne satar ama haa, diye saçma sapan bi düşünce geçti aklımdan, tam o sırada kulağımda derin bir çınlama hissettim önce, sonra ensem ıslandı, sıcak bişey hissettim tam ordan sırtıma akan. Ve o kırmızı loş ışık yerini derin bir karanlığa bıraktı...

Akşam 8 buçuk gibi amcam aradı adresi verdi, sadece ikiniz gelin benim çocuklara bişey demeyin, zaten gerek yok dedi. Neyse atladık gittik Tarlabaşı'ında köhne bir sokağa. Kapıda bikaç araba. içeri girdik. Bu mafyanın adı Doğan'dı. Doğan bey bizi bekliyor dedim. Bişey demeden önümden çekildi izbandut gibi eleman. içeri girdiğimizde sandalyede iki adam bir kadın oturuyor. Niang hemen bu işte kanka sağ tarafta oturan vurdu dedi. Lan karı da o mu yoksa, senin nefsini gibim dedim, lan valla gece güzeldi bu dedi napim. ilerledikçe sandalyedekilerin uzaktan loş ışıkta seçemediğimiz kanlı suratları belirdi hemen. Doğan döndü Niang'a sağda oturan adamı göstererek, "lan karaoğlan bak bakalım bu mu o sana vuran" diye sordu. Niang heralde bi daha kanka derim korkusuyla kafa sallayabildi sadece. Doğan'ın diğer elinde zincir vardı böyle kalın halkalı, adamın suratına suratına bunla nasıl çalışıyor panpalar bi görseniz. O an bendeki adama karşı aslında döverim lan ben bunu hissiyatım yerini dehşetli saygıya bıraktı amk. Döverken bi yandan da lan siz ne zaman büyüdünüz de adam kaldırıyorsunuz ha çakallar diye haykırıyordu. Doğan yanındaki addıbına verin şunu karaoğlana lan diyerek emretti.

ÇILDIRMIŞSIN SENNN
Edit:Çıldırın lan

içeri girenlerden birisi bi sandalye çekip oturdu karşıma. Beni bayiltan adam saygılı davranıyordu ona. Adın ne dedi Niang dedim. Nerde oturuyorsun dedi. Hemen aklıma bi cinlik geldi. Fazla türkçe bilmiyor numarası yapacaktım. Sadece kafamı salladım anlamadım anlamında. Adam yanındakine döndü olm bu dil bilmiyor, dedi. Numara yapıyor pekekent, am üstündeyken bülbül gibiydi muallak dedi. Hasgibtir unuttuk lan bu gavatı, napıyım amk adam resmen hayalet gibiydi yanımızda, yada ben fazla heyecan yaptığımdan adamın varlığı beni hiç etkilemedi ki.

Karşımdaki döner dönmez tokadı patalattı suratıma. Sonra diğer tarafa, ve sonra tekrar tekrar. Dakikalarca o şekilde dövdü. Dudağım patlamış, elindeki koca gümüş yüzükten olsa gerek sol kaşım açılmıştı

Ve mecburen pasaportumu verdim canımı kurtarmak için diyerek gözleri doldu Niang'ın. Way adaletini gibtiğimin dünyası be. Gücü yeten yetene diye sinirlendim amk. Amcam istanbul'da eskidir. Bağlantıları kuvvetlidir. Aradım durumu anlattım. Bekle dedi. Yaklaşık 2 saat sonra aradı ve bi adres verdi. Arkadaşını al oraya gel dedi. Gittik. Gittiğimiz yer bir otogalericiydi. içeri girdik. Amcamla bi adam ofiste oturuyorlar. Adam suratsız mı suratsız zayıf kara kuru bişeydi. Yolda görsem bana atar yapsa hayatta tereddüt etmem tekme tokat dalmaya. Öyle filmlerdeki gibi jilet gibi giyinmiş racon kesecek bi tip değildi sanki. Ama etrafındaki çalışanlarına bi çay emretti amk adamların eli ayağına dolandı çabuk getirmek için. Değişik bi tavrı vardı adamın. Ama çok ta etkilenmedim hala

Sanırım dovmekten yoruldu ki nefes nefese bıraktı. Sonra bi sigara verin lann dedi. Hemen yanındaki bi tane uzattı. Yaktı suratıma üfledi. Bana bak lan iyi dinle beni şimdi dedi. Ve anlattı. Bunlar bi mafya çetesiymiş. Ozellikle Tarlabaşı etrafındaki Zencilerin zorla ve tehditle pasaportlarini alıkoyuyor, satışlarına ortak oluyorlar.. iyi de zaten sidik zoruyla kazandığımız üç kuruş var onun da yarısını bunlara kaptırırsam çoluk çocuğum ne yiyecek Senegal'de. Ulan bi gib sevdasına başımıza gelene bak

Hoşgeldiniz dedi suratsız bir ifadeyle. Adamın bütün gülen yüz kaslarını almışlar sanki amk, ufacık bi tebessüm belirtisi bile yok. Amcan biraz anlattı ama bi de siz anlatın hele dedi. Anlattık. Tarlabaşı demiştiniz değil mi dedi, evet dedim. Bekle dedi. Emredersin amk dedim ve tabii içimden.. Kalktı içeri gitti, telefonla konuşma sesleri geldi, biraz küfürleşme gibi bişey oldu, adam içerde bir çığlık attı telefondakine. Amk benim çay bardağı elimden düşüyordu nerdeyse. Noluyo amk dedim, amcam eliyle sakin işareti yaptı. Bu hızlıca içeri girdi, akşam 9 gibi amcanın size vereceği adrese gelin ikiniz de dedi sigarasını yakarken.. Niang "tamam kanka" dedi. Hepimiz bi soğuk duş aldık amk. Adam eli çakmakta ağzında sigara önce ona sonra bana baktı, abi dedim kusura bakma, dil pek anlamıyor herkese kanka diyor. Ona öyle öğretmişler mazur gör dedim. Hiç bişey demeden sigarasını yaktı. Ben daha fazla kaza çıkmadan Niang'ı kaçırır gibi çıkardım içerden