+1
imreniyorum , öylesine imreniyorum ki dostoyevski’ye, romanlarında karakter olmak istiyorum. Keşke aklımdaki olan biteni sayfalara dökseydi de hafifleseydim diye geçiriyorum içimden. Ah işte yine geliyor. Kimsenin olmadığı bu saatlerde aklıma yine o geliyor. Sevmiyor kalabalığı ,çoğunlukla yalnızken sanki beni anlamak için geliyor. Makar Alekseyeviç gibi anlatmak istiyorum kendimi ona. Tam niyetleniyorum anlatmaya , gözlerindeki anlayışsızlık beni korkutuyor. Kimseler yokken , ruh bekçileri uyurken geliyor evet ama sabah lakaytlığıyla geliyor. Vazgeçiyorum anlatmaktan. Birazdan gidecek , biliyorum bu hissi. O gitmeden, ‘’Mektuplaşalım mı? Belki anlatacaklarımız, anlaşılacaklarımız vardır diyorum. Dudaklarında oluşan gülümseme beni de sarıyor ve gidiyor...