-
76.
0halamların geleceği gün erkenden kalktım. vücudumun kıldan muzdarip yerlerini tıraş ettim. duşumu alıp, kolonyamı sürdükten sonra artık hazırdım. annemler aşağıda hazırlıkları tamamlamıştı. annem geleceklerinden dolayı baya sevinçli görünüyor ama eniştemin gelmediğinden haberi yok herhalde. 2 yıl önce yazlıklarına gittiğimizde eniştemle mutfakta buluşuyorlardı. gözlerimle gördüm.. neyse kapı çaldı indim hemen aşağı. halamlar geldiler falan, burcu ve ekrem de gelmişti. ekrem oç benim hasmım.. benden nefret ediyor biliyorum. yine de burcu'nun hatrına ona katlanmak zorundayım. neyse halamın elini öptüm burcu'yu öptüm falan. tokalaşma merasimi vs.. merve malıyla burcu bir garip hareketler yapıyorlar, ilginç sesler çıkarıyorlar falan. ne yapmak istediklerini tam anlamadım ama sonunda sarıldılar da olay tatlıya bağlandı allahtan. neyse salona geçtik biraz sohbet etmek için. annem açlığınız var mı? diye sordu. ne biçim soru soruyorsun anne, yıllardır giriş katında kirada oturuyorlar? dedim. sen sus diye yanıt verdi. bu kadın tam mal ya.. neyse sen nasılsın oğlum? diye sordu halam. iyiyim hala kız arkadaşım ve yeterli eti cinim var. sen nasılsın? dedim. biz de iyiyiz çok şükür dedi. nasıl iyisin hala? burcu'nun hala göğüsleri büyümemiş. ne rahat insanlarsınız? dedim. babam gibtir ol git gelme buraya diye kolumdan sürükleyerek odadan kovdu. oç 2 dakika hasret gidermemizi de kıskandı. gerçek babam olmadığını sanırım halam da bilmiyor. telaşı ondan... neyse merve'lerin odasına gidip burcu ile merve'yi beklemeye karar verdim. beraber yatacaklardı çünkü.. onlarla etraflıca bu göğüs meselesini konuşmalıydım. gittiğimde kapı kilitli değildi, girdim içeri. kapıyla 5 dakika kadar sohbet ettikten sonra merve ile burcu geldi. kevaşe merve abi ne işin var burda? çık diyor oç. bekle dedim burcu'ya bir şey sormam lazım. sor abi dedi burcu. ekrem hala kızgın mı bana? dedim. niye ki? dedi. ben ten kol saatini cinsel uzvuma taktığımdan beri bana hep ters davranıyordu dedim. yok abi seviyor seni dedi.. oç ekrem o imajı yaratmış ailesinde bilerek.. böyle şeytanlıkları vardır. asıl düşündüğünü son ana kadar söylemeyip, olayların istediği gibi şekillenmesini ister. açıkçası ekrem'den korkuyordum ve bu konuyu annem benim için çözmeliydi. gittim mutfağa annemi yanıma çağırdım. korkumu belli etmemek için konuya farklı yerden girerek okul filmi vardı taylan biraderlerin, sinem kobal oynuyordu. ne korkmuştuk değil mi? dedim. cevap vermiyor oç.. bak anne dedim bu ekrem beni üzüyor. garip hareketleri var deli gibi bir çocuk bu. ayrıca biliyorum ki benden kurtulmanın planlarını yapıyor, benden nefret ediyor dedim. saçmalama oğlum 8 yaşında çocuğun senle ne derdi olsun? diyor oç. ölsem gitsem umurlarında değilim.Tümünü Göster
not: ekrem okul filminden daha korkunç. -
77.
+1çıktım odama kapıyı kilitledim. bu ekrem canavarıyla nasıl başedebileceğimi düşünmeye başladım. en iyisi 2 medeni insan gibi oturup konuşmaktı. üvey babam oç salona sokmadığından kapıyı tıklatıp ekrem'i çağırdım. geldi hemen.. bak dedim ekrem senle açık konuşacam. savaş istiyorsan, savaş olur. ayağını denk alacaksın bu evde.. bir kol saati için yaptığın mevzuya bak dedim. hiçbir şey demeden beni izliyor oç tam cin bu. bak dedim ekrem benden nefret ettiğinin farkındayım. fakat burası benim çöplüğüm adamım, anladın mı ha? dedim ve kendime harlem zencisi havası vererek korkmasını sağladım. böyle zekiliklerim vardır. beynimin kıvrımları kendimi farklı kalıplara sokup insanlara olduğumdan farklı görünmeme izin verir. ben senden nefret etmiyorum ki abi dedi. oç tırsmamıştı hiç.. rahatlayıp tedbiri elden bırakmam için elinden geleni yapıyor. bundan sonra bu evde dolaşırken çok dikkatli olmalıydım. ekrem'e hiçbir şey demeden odama fırladım. charles dickens'ın iki şehrin hikayesi eserine sarılarak ağladım. inci'de biraz takılıp durumu anlatıyım dedim, oçları taşak geçtiler hep. son olarak joe biden'a ve pentagon'a mailler atıp koruma istedim ama onlar da duymamazlıktan geldi. artık kendi başımın çaresine bakmalıydım. kurşun kalemlerimin ucunu sivriltip ciksendört'ün son albümünü bilgisayarıma indirerek savaş hazırlıklarımı bitirdim. geleceği varsa göreceği de vardı. sakinleşmek için enrique iglesias'ın hero klibini izleyip sarah palin fotoğraflarını gezdim. bunlardan sıkılınca üst kattan sıvıştım şükran teyzelere gittim. kapıyı tıkladım mehmet amca açtı. amca birkaç gün sizde kalabilir miyim? evde beni öldürmek istiyorlar dedim. hayır dedi oç.. sanırım ela'dan dolayı hayır diyordu. ela ile aramızdaki samimiyetin sandığından fazla olduğunu belirtmek için ela bana sabahları balkondan göğüslerini gösteriyor dedim. bir hışımla beni itti oç yere düştüm. kapıyı kapattı sinirli sinirli girdi içeri. bu galiba bıçak getirecek deyip geldiğim gibi sıvıştım yukarı. ben geldikten 5 dakika sonra kapı çaldı mehmet amca geldi seslerden duydum. tam anlamadım ne diyordu da benle ilgili olabilirdi. hiç çıkmadım odadan. babam çıktı yukarı aç kapıyı gavat aç diye bağırdı. önder açıkbaş nasıl ünlü oldu? dedim cevap veremeyince açmadım tabiki. kapıyı yumrukluyor oç. gibtir git yoksa ciksendört'ün bir parçasını dinletirim? dedim. hala gitmedi.. blöf yapıyorum sanıyor herhalde. neyse açtım rastgele bir ciksendört şarkısı, sesi de açtım. benim kulağımda pamuk vardı, o yanacaktı haline.. şarkı bitince çıkardım pamukları gitmişti. böyle zekiliklerim vardır. aklımın odalarını kullanarak insanları müziğin gücüyle hizaya getiririm. artık uyumalıydım. her ihtimale karşı media playerda ciksendört hazırdı. kurşun kalemlerimi de masanın üstüne dizip uykuya daldım.Tümünü Göster
not: i can be your herooooo babyyyyyyy -
78.
+1sabah erkenden kalkıp mandalina aşırmak için mutfağa indim. arkamı bir döndüm ekrem oç.. mandalinaları olduğu gibi düşürdüm. napıyorsun burda? derdin ne senin? joe biden ile şu an açıklayamayacağım bir kan bağı var aramda. ayağını denk al olm dedim korkması için. kahkaha atıp odalarına girdi oç. ben de fırsattan istifade hemen sıvıştım. fakat rahat edemiyordum.. koskoca evde uyanık olan sadece ikimizdik ve bana istediğini yapması için uygun ortam vardı. başka birileri uyandı mı diye günler önceden yatağımın altında sakladığım tepsiyi zütürme bahanesiyle mutfağa indim. daha uyanan yoktu. konuyu burcu'ya açmak için merve'nin odasına gittim. önce kapıya durumdan biraz bahsedip tavsiyelerini sordum. takmadı hiç oç.. daha sonra 10 kere kapıyı tıklatınca merve açtı. ne var abi? dedi. işim senle değil sütyenini tak deyip içeri girdim. burcu uyuyordu. hemen uyandırdım.. bak burcu dedim kardeşin az önce kötü adam kahkahası atıp beni ölümle tehdit etti dedim. hiçbir şey demeden gözlerini ovalıyor oç.. bak dedim burcu eğer gerçekten aşıksan bana ona engel olursun, beni öldürmek istiyor dedim. döndü sırtını uykuya daldı. merve de mal mal bakıyor yüzüme. gergin atmosferi yumuşatmak için slash de ortam çocuğu oldu ha, utanmasa kibariye'ye çalacak oç dedim. biraz gülüştükten sonra ekrem oçna görünmeden odama çıktım. böyle çevikliklerim vardır. acil durumlarda vücudumun esneme payını kullanır, işleri lehime çeviririm. odama çıkıp kapıyı kitledikten sonra bir süre önder açıkbaş'ın nasıl ünlü olduğunu düşündüm. fakat hala ekrem'in nefesini ensemde hissediyordum.
not: i can kiss away the pain! -
79.
+1sonra aşağı kattan sesler duydum. anlaşılan manevi babam uyanmıştı. indim aşağıya baba konuşmamız lazım dedim. he söyle dedi rahat bir tavırla. konuya yumuşak girip kendisini şok etmemek için fabregas: real'den korkmuyoruz dedim. cevap vermedi suyunu içmeye devam etti. baba dedim ekrem'e söyle benim peşimi bıraksın, biliyorum beni öldürmek istiyor dedim. oğlum sen gerizekalı mısın? küçücük çocukla derdin ne senin? dedi. konuyu değiştirmek için inci'deki panpalarım annemin göğüslerinin capsini istiyor dedim. tepkisiz kalmayı tercih etti. baba bu çocuk beni öldürürse sorumlusu sensin haberin olsun dedim. gibtir git almayım ayağımın altına sabah sabah diye karşılık verdi. senin ben amk, halamı mehmet amcaya pazarlamayan oç dur diye bağırdım. hata yaptığımın farkındaydım ama bir anlık sinirle ağzımdan çıkıverdi işte. çatalı kafama fırlattı oç kalktı ayağa bir sol direk çıkartıp 7 puanı cebine koydu. halanlar burdayken bu saçmalıklarına bir son vermessen geçenkinden beter ederim seni dedi. halam girdi birden mutfağa noluyor bu sesler ne? dedi. fakir olan sizsiniz cefasını biz çekiyoruz o ekrem oç na söyle akıllı olsun deyip odama fırladım. kalbim çok hızlı atıyordu. youtube'a girip canlı yayında küfür videoları izledim, biraz kendime geldim. daha sonra çıktım balkona ela'yı beklemeye başladım. yine ekti beni amk.. bu kız kendini bulunmaz hint kumaşı zannediyor. haberi yok ki öğrenci kızla işi pişiriyoruz. fazla naz aşık usandırır amk. neyse şimdi karının kızın zamanı değil deyip ekrem'e karşı eylem planı ve gerekli yaptırımları düşünmeye başladım.
not: i will stand by you forever! -
80.
+1bir süre odamda bekleyip ekrem'i düşündüm, enrique iglesias'ın hero klibini izledim. herkesin uyandığından emin olduktan sonra aşağı indim. ekrem'e rahat görünmek için halama önder açıkbaş nasıl ünlü oldu biliyor musun? dedim. gülümsedi, bilmiyorum oğlum nasıl? dedi. valla ben de bilmiyorum.. dedim. yeniden güldü. ortamda tam bir barış havası vardı. böyle sempatikliklerim vardır. ortamda barış rüzgarları estirip insanların sevecenlikle başımı okşamasını sağlarım. babam oç kıskanmış olacak ki senin derdin ne lan bu bahsettiğin adamla? diye sordu. konuyu değiştirmek için neden fritz zwicky 1933'te astrofizikten bahsedince kimse giblememiş. insanlar oç dedim.. annem malı ağzını topla bak adam gibi duramıyorsun 2 dakika dedi. joe biden'ın izindeyim ayağını denk al dedim. ondan başka kimse ne dediğimi anlamamıştı tabi. neyse sonra olan oldu, birden ekrem oç çıktı odadan üzerime doğru koşmaya başladı. bir an korkudan gayriihtiyari it's rainig men diye bağırmışım. abi pepee açsana diyor oç.. hep bilerek yapıyor. güya bana gözdağı veriyor ailemin önünde. neyse konuyu değiştirmek için bu rasim ozan kütahyalı'nın uzmanlık alanı ne amk? dedim ve koşarak odama çıktım. yüreğim ağzıma gelmişti.. anlaşılan bu oç ile mücadelede evden destek alamayacaktım. farklı insanlara ihtiyacım vardı.
not: you can take my breath away. -
81.
+1belki apartmandan birileri bana destek olmayı kabul eder diye tüm apartmanı gezmeye karar verdim. 1. kattaki sarışın kadından başlamaya karar verdim ve dairesine gittim. kapıyı tıklatınca hemen açtı kapıyı he oğlum buyur? dedi. evimizde bir katil var ve kimse gerçek yüzünü göremiyor. bana yardım eder misin? diye sordum. cevap bile vermeden kapıyı kapattı. kocan benden hoşlanıyorsa bunun sorumlusu ben miyim amk? madem öyle tatmin et herifi. neyse zaman kaybetmeden firuze teyzenin kapısını çaldım. konuya farklı yerden girmek için geliyor, geliyor! bestelerin efendisi geliyor! selami şahin geliyor. bu sıcak sohbet perşembe günü saba tümer'le bugün'de diye bağırdım. oğlum deli misin sen? bağırma ne var? diye karşılık verdi. firuze teyzenin duvarlarını kolay kaldıramayan bir kadın olduğunu bildiğimden esra erol'un programında şarkı söyleyen kız sürekli detone farkında mısın? deyip sohbeti farklı bir boyuta taşıdım. böyle zekiliklerim vardır. çok yönlü bir beyne sahip olduğumdan herkesin aklına, bilinç dünyasına uygun çıkışlar yapar, onları kendi aklımın derin dünyasına davet ederim. bu firuze teyze nerede ne konuşacağını bilmiyor. annen mi bir şey istiyor? kapatıcam bak dedi. kapat oç annemden sanane deyip yukarı kata fırladım. aramızdaki samimiyete güvenerek önce mehtap teyzeye gitmeye karar verdim.
not: bestelerin efendisi selami şahin ile firuze teyzenin arasında duygusal bir bağ olabilir. -
82.
0mehtap teyzenin kapısını çaldım, her zamanki gibi hemen açtı sağolsun. hatice hanım 33 yaşında, 1 evlilik yaptı, 1 kızı var. istanbul'da yaşıyor dedim. o kim oğlum, ne diyorsun yine? dedi. evimde bir katil olduğunu kendisinin ya da eşinin yardımı olmadan ekrem'i alt edemeyeceğimden bahsettim. yok oğlum, hadi bak işine dedi. eşiniz derken kocanızı kastediyorum hanımefendi. bu ciddi bir konu diye karşılık verdim. bir şey demeden kapıyı suratıma kapattı. insanlar çok kaba ve bencil. söyleyim babama msn'den silsin mehtap teyzeyi. neyse kaybedecek vaktim yoktu. karşı dairede düzeyli bir ilişki yürüttüğüm, adını şu an hatırlamadığım ekşici kız arkadaşım vardı. çaldım kapıyı açar açmaz ooo ben de seni bekliyordum, ne zamandır nerelerdesin? dedi alaycı bir gülümsemeyle. ekşici olduğunu bildiğimden suyuna gitmek için ehehe çeşitli şakalar komiklikler swf dedim. böyle zekiliklerim vardır. insanlara onlardanmış gibi görünüp aklımın odalarına hapsolmalarını sağlarım. ne var yine, ne oldu? dedi. beni öldürmeye çalışan pepee fan bir çocuk var, gel tutalım şunu, kıralım bacaklarını? dedim. yaa neyin kafası bu ne diyorsun yaağğ? dedi ağzını ayırarak. bozuntuya vermemek için ehehe ironiden anlamayan nesle aşina değilim asgdhejsufds dedim. neyse işim var deyip kapıyı yüzüme kapattı oç. hayat arkadaşımın bile bana sırtını çevirmesi gerçekten koymuştu. fakat duygularımın esiri olmadan işime bakmalıydım. sıra 3. kattaydı...
not: mehtap'ın kocasıyla ssg geceleri arka bahçede buluşuyorlar. -
83.
+1önce 3. kattaki yaşlı sinirli teyzeden başlayarak zor olanı önce atlatmayı düşündüm. kapıyı çaldım, yaşlı olduğunu bildiğimden kapıyı açınca allll weee areee sayiinnnggg isss giveee peaceee aaa channceeee, give peace a chance baby, give peace a chance diye bağırdım. ne var oğlum? ne diyorsun? dedi. daha fazla vietnam, ernesto'ya bin selam. değil mi azizim? diye karşılık verdim. böyle devrimciliklerim vardır. 68'in ve vietnam karşıtlığının asi duruşunu yüreğimde barındırır, duygularımı beynimle harmanlayarak insanları avucumun içine almaya çalışırım. oğlum kapatıyorum bir şey demiyorsan? dedi. dairemde bir çocuk var, kendisi katil. ondan kurtulmam gerek.. bir kere görünseniz kendisine? suratınızı görünce korkar? dedim. defol oğlum, hadi diye karşılık verip kapıyı kapattı oç. e be insaf teyzecim senle beraber olamam, çok yaşlısın. bu yüzden darılmanın ne anlamı var? darıldıysan duygularını bu meseleyle niye karıştırıyorsun? çıldıracam yahu, valla çıldıracam. insanlar ne garip... sakinleşmek için enrique iglesias'ın hero klibinin urlsini içimden tekrarladım ve karşı daireye geçtim. sıra kapıcı görünümlü kadın ve bıyıklı kocasındaydı. kocası açtı kapıyı.. buyur? dedi. bıyıklı, kel ve şişko olduğundan hacı batak çoluk çocuk oyunu yaaa king iyidir di mi? dedim. nasıl? dedi. adam mal galiba... neyse evimde bir katil var ve beni öldürmek istiyor dedim. nasıl yani? diye karşılık verdi. adam ağır mal galiba... 8 yaşında bir çocuk, pepeyi çok seviyor. içeride okey tahtalarınız vardır sizin. birisini getirseniz de şunun kafasına geçirsek? dedim. git akşam akşam yaaaa deyip kapıyı kapattı oç. embesil galiba... buradan da bir çok çıkmamıştı. tek umudum 2 numaralı sevdiceğimin annesi ve babası olan şükran teyze ve mehmet amcaydı. merdivenleri çıkarken led zeppelin'den kashmir'i mırıldanıyordum.
not: john lennon kel ve şişko bıyıklı amcayı görse yoko'ya şükrederdi. -
84.
+1şükran teyzelere çıktım, kapıyı çaldım. ela açtı kapıyı.. oha! oha! oha! şok olmuştum. heyecanla i can be youuurrr herooo babyyy diye bağırıp ağlamaya başladım. klibin final sahnesini canlandırmaya çalıştım fakat ela giblemedi. daha sonra toparlanıp neyin tribindesin kızım? 2. kattaki zaten veriyor dedim. ne diyorsun ya? deyip annesini çağırdı. şükran teyze ne var oğlum yine, açmayacaz artık kapıyı bak? dedi. gergin atmosferi yumuşatmak için kaley cuoco kadar sevimli bir varlık var mı dünyada? diye sordum. böyle hoşluklarım vardır. amerikan dizileri izleyip, oradaki tatlı hatunları hafızama alır, beynimin odalarında onlarla yeni hayatlara yelken açarım. şükran teyze anlamıyorum ben seni diye karşılık verdi. şükran teyze halamın oğlu ekrem, diyecek oldum lafımı kesti oç görgüsüz. aa evet halanlar gelmiş, gelicem ziyarete dedi. ekrem beni öldürmek istiyor, bu sorunu çözmeliyiz, kızınız dul mu kalsın? dedim. saçmalama oğlum yine, git annene söyle uygunsa bu akşam gelmeyi düşünüyoruz dedi. sanane annemden oç ağzın yok mu git kendin söyle diye bağırdım ve tabiki koşarak üst kata çıktım. üst kattaki kapıdan eve girdim ki ekrem fark etmesin. kimse bana yardım etmek istemiyordu ve bu durum biraz garipti.. bir süre düşündükten sonra ekrem'in tüm apartmanı örgütlediğine karar verdim. savaş baltaları şimdi tamamen çıkmıştı.
not: kaley cuoco geceleri beni görmeye geliyor. -
85.
0kalça dansımın zirvesinde, hazın doruğundayken kapım çalındı. müziğin sesini kısıp kimsin? diye sordum. aç lan kapıyı itin dölü diye bağıran babam olmalıydı. yavuz bingöl'ün keşanlı ali'yi oynuyor oluşu hakkında ne düşünüyorsun? diye sordum. gibtirme, aç kapıyı diye bağırdı tekrar. gibtirme derken kerem alışık'ı kastediyor oluşunu düşünüp kapıyı açtım. açmaz olaydım... kapı açılır açılmaz klagib bir sağ direk ile puan peşinde koştu. sanırım burnum kanıyordu ve yere düşmüştüm. karın boşluğuma çıkardığı 2 tekmeyle nefesimi kesmeyi başardı. daha sonra eğilip elmacık kemiklerime 2 yumruk daha çıkarttı. genital bölgeme çıkarttığı son tekmeden sonra ayağa kalkacak halim yoktu. kulaklarımı ısıracağını korktuğumdan onları korumaya çalışıyordum. biraz sakinleşmesi için angela merkel ve nicolas sarkozy sence euroyu kurtarabilecekler mi? diye sordum. o sıra sesli bir şekilde küfür ediyor oluşundan duymadı sanırım. gelişimi takdire şayandı.. dayağına yeni boyutlar katmış, stratejilerini çeşitlendirmişti. bu da duyduğum acıyı daha fazla artırıyordu. böyle oçlikleri vardır. kas gücünü her geçen gün daha fonksiyonel kullanıp bu alandaki gelişimiyle takdir toplamayı başarır. bir süre beni rahat bırakması için ölü taklidi yapmayı denedim. fakat ellerimi kulağımda tutuyor oluşumdan yememiş olacak ki tekmelemeye devam etti. tamamen pestilimin çıktığından emin olunca senin gibi adamın kalıbını gibeyim. küçücük çocuktan ne istiyorsun avradını gibtiğim? diye bağırıp odayı terk etti. michelle rodriguez'e hakaret edişi biraz fazla olmuştu. fakat tepki koyacak gücü o an kendimde bulamıyordum. bayılmadan önce kulağımda yankılanan son ses yapma salim! anlayışlı ol, biliyorsun çocuğu.. ne yaptın? diye bağıran oç halamın sesiydi.
not: michelle rodriguez, angela merkel ile nicolas sarkozy'i yatakta basmış. kendisi söyledi... -
86.
0uyandığımda yatağımdaydım. annem malı başımdaydı... her tarafım acıyordu. oğlum nasıl oldun? ağrın var mı? diye sordu. because destiny john, is a fickle bitch. diyerek lost'a olan özlemimi vurgulayan bir yanıt verdim. aç mısın? hazırlayım mı bir şeyler? dedi. eti cinlerimi küvete sakladığımı, ordan almasını rica ettim. abur cubur olmaz dur bir şeyler hazırlayım deyip gitti mal ya... doğrulmaya çalıştım fakat her tarafım acıyordu. aldım bilgisayarı kucağıma inci'ye girdim. serkan inci ve joe biden'dan ses yoktu.. birkaç ateist, birkaç şakirt başlık açıp gereksiz tartışmalara girdim. provokatif söylemlerde bulunup ortalığı karıştırmaya çalıştım. daha sonra enrique iglesias'ın hero klibini izleyip biraz kendime gelmeye çalıştım. vikipedi'den lüzumsuz bilgiler edindim. babam oç geldi.. onu görünce hatırladım kulaklarım yerinde mi diye kontrol ettim. uyandın mı lan? halini hatrını sormaya geldim bak itlik yapma dedi. konuyu değiştirmek için 2. dünya savaşı sırasında 4. enternasyonalde gerçekleşen kopmalardan bahsettim. halmla ekrem oç geldi o sırada... ekrem'in hemen odadan çıkmasını rica ettim. halam oğlum derdin ne bu çocukla? rahatsızsan eğer söyle gidelim bu evden? dedi. gitmeyin hala, giderseniz mehmet amca'ya ayıp olur dedim. fakat ekrem'in kendisine çeki düzen vermesi gerektiğinden bahsettim. manevi babam oç lan küçücük çocukla derdin ne senin? delirtecen lan sen beni diye çıkıştı. fikirlerini önemsemediğimi anlaması için cyndi lauper'ın time after time şarkısını mırıldandım. daha sonra annem elinde tepsiyle geldi ve hadi biraz atıştır dedi. anne tepsi fobim olduğunu bilmiyor musun? merve'nin kapısıyla arkamdan konuşuyorlarmış. getirme şunu odama diye bağırdım. fakat bir kez taviz vermekten zarar çıkmazdı. çünkü çok açtım... böyle uyumluluklarım vardır. beynimin derinlerinde, aklımın labirentlerinde çok özel şeyler yaşasam da insanlara ve tepsilere karşı gerektiğinde anlayışlı olur, durumu sorun etmemeye çalışırım. herkes odamı terk ettikten sonra karnımı doyurdum ve tepsiyi kapının önüne koydum.
not: benjamin linus ile troçki zamanında çok sevişmiş. eminim... -
87.
0daha sonra ankaralı yasemin'nden şoför abi'yi dinleyip aşağı kata indim. ekrem oç ortalarda görünmüyordu. sanırım savaşı kazanmıştım. merve'nin odasına gittim. beni kapı karşıladı. sen benle ilgili tepsiyle ileri geri ne konuşuyomuşun birader? deyip sert durdum. böyle zekiliklerim vardır. beynimin gösterim hücreleri gelişmiş olduğundan istediğim an istediğim görüntüyü takınıp, insanların ve kapıların ona göre davranmalarını sağlarım. utanmış olacak ki cevap veremedi oç.. kapıyı tıklatıp merve'nin dışarı çıkmasını istedim. ne var abi? dedi. bu göğüslerin hali ne? bıktım senden.. ben sırf senin gelişimin için bu evden ayrılmıyorum. bu kadar dayağı o yüzden yiyorum. şu göğüslerini artık büyütmenin bir yolunu bul, yoksa elimle ben sündürecem dedim. burcu atıldı ordan ne diyorsun abi sen? diye. bu işten kendini sıyıramazsın burcu, seninkilerin de güdümlü füze olmadığı çok açık dedim. güdümlü ne abi? dedi. ben de bilmiyorum dedim. gerekli uyarıları yaptığımdan bir şekilde bağlayıp odama çıkmalıydım. lars ulrich dave lombardo'nun taşağını yisin di mi yaaaa?? dedim. cevap vermediler.. fırsattan istifade odama fırladım.
not: ankaralı yasemin dave lombardo ile dikmen'de buluşuyormuş. -
88.
0babamı aldım karşıma. sen beni neden sürekli dövüyorsun oç? dedim patlattım bir tane. sonra bir kafa gömdüm, iyice mayıştı. yere yığılınca tekmelemeye başladım. acımıyordum... ağzı burnu her yer kan içindeydi. michelle rodriguez geldi, yapma aşkım değmez dedi. annemin neden çıplak oturduğuna anlam veremiyordum.. derken uyandım. baktım saat sabah 9 olmuş. gördüğüm rüyanın etkisiyle ter içindeydim. bir duş alıp kendime geldim. enrique iglesias'ın hero klibini harun kolçak'ın gir kanıma dansıyla süsledim. aşağı indim baktım halamlar valiz hazırlıyor. ekrem oç hiç yüzüme bile bakamıyordu, tek çaresi evi terk etmek olmuştu. böyle kuva-yi milliyeliklerim vardır. aklım ve yüreğim sayesinde girdiğim savaşlarda ustaca savaşır, kazanmak için elimden geleni yaparım. oo gidiyor musunuz hala? dedim. evet evladım, sağol her şey için diye karşılık verdi. gergin atmosferi dağıtmak için gidin tabi ya eniştem evde düz duvara tırmanıyodur ehehe dedim. hiç cevap vermeyip son hazırlıklarını tamamladı. babam zütürecekmiş bunları terminale, bir an önce çıkalım deyip vedalaşarak gittiler. artık zaferim resmileştiğinden kutlamalar başlamalıydı. kapı kapanır kapanmaz telefondan quenn'den we are the champions açtım. ellerimi iki yana açtıktan sonra ortada kavuşturdum, kafamı yere koyup bir takla attım. daha sonra çoraplarımı çıkarıp halı üzerinde moonwalk yaparak figürlerimi tamamladım. müziğin ruhuna uygun olarak ağır çekimde ağlayarak seviniyor gibi yaptım. annem sanırım hareketlerime anlam verememişti. mal mal bakıyordu amk.. ruhsuz bu kadın.
not: freddie mercury ile harun kolçak arasında bir ilişki olabilir. çok meşgul olmasam bu durumu araştırabilirdim. -
89.
+2çıktım odama inci'de yaşadığım mutluluğu paylaştım. kimse giblemeyince oturup bir süre önder açıkbaş'ın nasıl ünlü olduğunu düşündüm. daha sonra merve'nin odasına indim. kapı çıktı karşıma.. kapı seni affettim la keyfim yerinde keranacı dedim. hiç tepki vermeden yüzüme baktı. neyse takılmayıp tıkladım, merve uyanmıştı zaten açtı hemen kapıyı. ne oldu abi? dedi. burcu esmersoy'un ayak parmaklarını gördüm, buraya sığınabilir miyim? dedim. off abi pff xs türevi bir cevap verdi. geçtim hemen içeri burcu'nun gidişi senin için çok iyi olacak. onun göğüsleri seninkileri kıskanıyor, bu yüzden geceleri gelişmelerini engelliyordu dedim. ne diyorsun abi yine? defol dedi. ben gördüm geceleri, bak dediğime geleceksin dedim. baktım bu sinirleniyor bir şey demesine izin vermeden yıl 2012 olacak hala müjdat gezen'i usta tiyatrocu sanan var di mi yaaaaa?? diye sordum. cennet mahallesi güzeldi diyor mal amk. konuyu uzatmayıp ela'yı bize ne zaman davet edeceksin? diye sordum. bana niye söylüyorsun abi? söyle anneme şükran teyzeyi davet etsin dedi. annemden sanane merve sana oç demek istemiyorum deyip fırladım odadan.
not: cennet mahallesi, akasya durağı ve arka sokaklar kızların göğüslerinin gelişimlerine zararlı. -
90.
0neyse geçtim yeniden odama serdar ortaç'ın kliplerinden ayıkladığı manitaların sayısını hesapladım. sonra twitter'a, inci'ye baktım ne joe biden'dan ses var ne inboxımda bir hareketlilik... face durum güncellememi alem züt olmuş. yapıp 2 beğeni aldım. kapım tıklandı. kimsin? dedim. aç kapıyı diye karşılık verdi. ses renginden anladığım kadarıyla babamdı. böyle zekiliklerim vardır. bazı durumlarda gözlerimden yardım almasam da keskin zekam sayesinde yerinde çıkarımlar yaparım. barcelona mı real madrid mi? dedim. aç kapıyı diye yineledi. sinirlenmeye başladığını hissettiğimden kapıyı açmak zorunda kaldım. kalk berbere gidecez dedi. ben gelmem.. dedim. kalk gibtirme belanı papaza döndün deyince ben de okan bayülgen'in editörleri kadar elit ve uzun saçlı görünmek istiyorum dedim. fakat ikna olmuş görünmüyordu. ortamı yumuşatmak için acun ılıcalı'nın sempatik fifa 98 hikayesini anlattım. düş önüme gidiyoruz avradını gibtirme bana dedi. michelle rodriguez'e laf dokundurması gittikçe kanıma dokunuyordu. bu adam haddini aşmaya başlamıştı. fakat dayak yeme riskim olduğundan mecburen üstümü giyindim, evden çıktık.
not: acun aslında evdeymiş, arkadan arkadaşları da türkçe şarkı söylemişler afjheswnhıvgknrewslge ne güldük. -
91.
0neyse gittik berbere girer girmez konuyu değiştirmek için haluk bilginer de ye ye bıkmadı amk, hala seslendirme yapıyor aç gözlü oç diye bağırdım. babam ne bağrıyon len? tarzı köylü bir tepkiyle kafama vurdu. berber bana katılıyor olacak ki gülümsüyordu. buyurun abi dedi oturduk yan yana. oç beni çırağa tıraş ettirdi. ne olsun abim? dedi çırak samimiyetinden yüz bularak mehmet amca'ya dikkat etmesini, o adamın kendisinin teyzesiyle bir alakası olabileceğini belirttim. babam oç atladı ordan takılma sen ona, amerikan yap dedi. birden fırladım ayağa... yankee go home, askerinle üslerinle, hamburgerinle defol!! diye bağırdım. fırlayacaktım dükkandan ama oç kapıyı açamadım. sinirim yatışınca efendi efendi geçtim yerine. uygun bir dille çırağa bazen teorik devrimci gibi görünmem gerekebildiğini, amerikan tıraşının uygun düşmeyeceğini anlattım. makina tıraşıla 9 a vurması konuşunda anlaşıp işe koyulduk. hiçbir koşulda dayamasına izin vermeyeceğimi, kız arkadaşım ekşici olduğundan o geyiği çok iyi bildiğimi belirttim. anlamış görünmüyordu, mal mal baktı. tıraşım bitince babamınkinin bitmesini beklemek için gazetelerin resimlerinde göz gezdirdim. dıbına koydular ülkenin yaa??, ama bunlardan da iyisi yok be kardeşim kime verelim?, vay amk herifin arabasına bak aga türü çeşitli sohbet açıcı berber cümleler ettim. gerekli reaksiyonu alamadım. babamın tıraşı da bitince berber sağolasın abi, yengeye de selamlar diyecek oldu; sanane annemden oç deyip hızla uzaklaştım.
not: haluk bilginer, teorik devrimcilere cinsel arzular besliyor. -
92.
0apartmana döndüğümüzde merdivenlerde ela'ya rastladım. beremi çıkarıp kafamı gösterdim, tepki vermedi. nasılsın ela? dedim. iyi ya uğraşıyoruz, sen nasılsın? dedi. konuyu değiştirmek için yıl 2012 olacak hala nihat doğan'a, sabri sarıoğlu'na falan gülenler var di mi yaaa? diye sordum. iyi günler diye karşılık verdi.. ne alaka şimdi amk? bu millet harbi bir garip. neyse çıktım odama youtube'dan enrique iglesias'ın hero klibini izledim. finalinde yine ağlamaklı oldum. harun kolçak posterime bakıp hayatın anldıbını sorguladım. daha sonra merve'nin odasına indim. kapıya, berberin kapısıyla ne ilgin var oç? o nerden biliyor benle mevzun olduğunu? diye bağırdım. merve sesten irkilmiş olacak açtı kapıyı. vahey kılıçarslan ev dizaynı programları yapmayı bırakmadan göğüslerini büyütmesi gerektiğini söyledim. pff defol, uğraşamam xs türevi bir cevap verdi yine. hem ortamı yumuşatmak, hem de kızın üstüne yavaş yavaş gitmek için samimi bir tavırla; bu reyting rekorları da nasıl rekorlarsa amk her hafta kırılıyor di mi yağğ? dedim. tamam abi hadi çık falan dedi yine. kevaşelik yapma insanların yüzüne bakamıyorum artık, incideki panpeytalarım benle taşak geçiyor deyip patlattım tokadı. bu ağlamaya, bağırmaya başladı. babam oç duymuş sesleri geldi ve elmacık kemiğime bir sağ direk patlatarak günü puansız geçmedi.
not: vahey kılıçarslan bizim kapıya halleniyor. -
93.
+2odama koştum hemen, uyuyana kadar önder açıkbaş'ın nasıl ünlü olduğunu düşündüm. sabah erkenden kalkıp twitter'a ve inci'ye baktım. joe biden'a we are living america, coca cola sometimes war diye mention atıp gözdağı verdim. serkan inci'ye bana yardımcı olursan dilenmek zorunda kalmassın, babam zengin. diye pm attım ve cevapları beklemeye başladım. sonra kız arkadaşımın dairesine inmeye karar verdim. tıkladım kapıyı, hemen açtı sağolsun. ohio eyaletinde seçim kampanyaları oldukça çekişmeli geçmektedir ve başkanlık adayları mücadelede son aşamaya gelmişlerdir. başkan mike morris 'in (george clooney) kampanya basın sözcüsü olan stephen myers (ryan gosling) morris'e sadık biçimde var gücüyle çalışırken, birden politik bir skandalın içene doğru çekildiğini fark eder. şimdi bir karar verme sırası ondadır... ides of march! izler misin benimle dedim? hayır teşekkür ederim, biraz meşgulüm diye karşılık verdi. bırak mastürbasyonu, gel bak yarısında çıkarız dedim. ekşici olduğunu bildiğimden bu şekilde ikna edebileceğimi düşündüm. böyle zekiliklerim vardır. insanları istemeseler de beynimin odalarına hapseder, orda onlara küçük oyunlar oynayarak istediğim konuda ikna etmeye çalışırım. fakat kız arkadaşım meşgul olduğunu, artık kapıyı kapatması gerektiğini söyledi. konuyu değiştirmek için amerikan sineması neymiş ya, haneke kinq bence dedim. kapıyı hiçbir şey demeden kapattı. bu insanlar ne kaba amk.. herkes asosyal amk apartmanında.
not: till lindermann pussy klibi için anneme teklif getirmişti. -
94.
0çıktım odama, eti cinlerimin bittiğini farkettim. inip annemi uyandırmalıydım. girdim odalarına, baakk esra erol anlatıyor, neler neler tanıtıyor baak. esra erol anlatıyor, neler neler tanıtıyor? advertorial advertorial advertorial advertorial diye bağırdım. annem bir kafasını kaldırdı, yeniden yattı. babam oç hiçbir şey demeden bir hışımla yataktan fırladı. hemen mutfağa fırladım. böyle çevikliklerim vardır. kas gücüm ve vücudumun esneme payı sayesinde herkesten önce planlarımı uygulamaya koyarım. kapıyı kilitlemeye çalışırken oç vurup açtı. lan ne bağırıyorsun sabah sabah? diye çıkıştı. şiddet uygulamamasından bulduğum samimiyetle baboş makarna yap da yiyek la deyip behzat ç.'ye gönderme yaptım. yarramın başını ye diyerek son derece düzeysiz, kalitesiz, kendisine yakışan bir cevap verdi. hiçbir şey demeden odama çıktım. enrique iglesias'ın hero klibini izleyerek finalini ağlayarak canlandırdım. babam girdi birden içeri, aklımı gibiyim kapıyı kilitlemeyi unutmuşum. o kolye ne lan? ne ağlıyorsun? ne oluyor yine amk? dedi. konuyu değiştirmek için spinoza'nın külli determinizminden ve bu öğretinin fonksiyonelliğinden bahsettim. aval aval suratıma bakmaya devam etti. ne vardı baba? çabuk söyle daha soner sarıkabadayı dansıma çalışmam gerekiyor dedim. annenle düşündük, senin bir işe başlamana karar verdik dedi. ne işi amk, ben çalışmaya çoktan yüz çevirdim. boşa mı kosmos izlettik size oçları? diye bağırdım. lan bağırma, lafını bil patlatırım bir tane diyerek gözdağı verdi. internet cafe'de çalışacaksın, bizim yılmaz'ınkinde. konuştum ben onla seni bekliyor dedi. konuyu değiştirmek için gogol'un, ölü canlar'ın 2. bölümünü el yazımlarını yakarak imha etmesinden duyduğum acıdan bahsettim. fakat bana mısın demedi oç. bugün gidecez, yarım saate hazır ol dedi. britney spears'ten criminal'ın ezgilerini mırıldanıp giblemediğim ifadesi vermeye çalıştım. fakat pek takıyor görünmüyordu. mecbur gidecektik artık.
not: spinoza ve gogol dönemin şartları gereği anal yoldan birlikte olmuşlar. -
95.
0neyse çıktım babamla evden gittik net cafeye. yılmaz oç çay içer misiniz? dedi cevap vermedim tavrımı anlasın diye. bak bu masada oturacaksın masa açıp kapatacaksın, paraları alacaksın vs.. dedi. konuyu değiştirmek için burcu esmersoy'un ayak parmaklarından bahsettim. neyse babam oç gitti, ben de ana makinanın başına geçtim. inci'ye girdim durumu anlattım, gibleyen olmadı. twitter'a iş hayatının zorluklarıyla ilgili tweetler attım. face e girip merve'nin sınıf arkadaşı ozan'ın duvarında ismail türüt fotoğrafları paylaştım. fakat zaman geçmiyordu.. yılmaz oç da annemden hiç bahsetmeyince kaçmak için bir fırsat bulamadım. üstelik 24 numaralı masada oturan adam beni kesiyordu. rahatsız edici bakışları 15 dakika sürünce rahatsız olup yanına gittim ve birlikte olmamızın mümkün olmadığını uygun bir dille belirttim. ne diyorsun lan sen? sen kimsin? vs.. gibi konuyu değiştirmek için bazı anlamsız sorular sordu. yılmaz oç nin yanına gidip ben burda çalışamam, bu ne gevşeklik? babam beni buraya apaçilere gibtir diye mi getirdi? deyip koşarak uzaklaştım. böyle zekiliklerim vardır. işime gelmeyen durumlarda zekamı devreye sokar, olaydan sıyrılmasını bilirim. eve vardığımda apartmanda kız arkadaşım ile karşılaştım. naber? dedim. iyidir senden? dedi. konuyu değiştirmek için khloé kardashian odom takes... new orleans? not so fast! diye bağırdım. neyse gitmem lazım deyip anneme selam söylemeye kalktı. annemden sanane oç deyip eve çıktım.
not: net cafede ferre izlenmiyor amk
başlık yok! burası bom boş!