+859
-118
Okuyacağınız dosya 1980'li yıllarda yaşanmış bir olayı konu alacaktır.
Rüzgar Bey'in (Bu onun bu hikayede kullanacağımız takma ismi , geri kalan kişilerin isimleri gerçeğiyle aynıdır.) anlatacağı bu dosya geçmişte yaşanmış olan bu vakaya ışık tutacaktır.
Bir süredir uyarıyı kesmiştim ancak bu sefer tekrar hatırlatmak istiyorum bu dosyalar korku , gerilim , cinayet barındıran dosyalardır ve hatrı sayılır kişiler sayesinde ele geçirilip paylaşılmaktadır. Sizlerden ricam etkilenecek kişilerin okumamasıdır.
Rüzgar Bey anlatıyor ;
Istanbul Büyükada'ya yeni taşınmıştık... Daha önce yine burayı andıran bir Bursa ilçesi Mudanya'da yaşıyorduk.
Mudanya'da iken eşimin annesi ve babası hemen karşı konağımızda oturuyordu.Bir gece çıkan yangında ikisi de evlerinde öldü. Eşim her gün o eve bakmaktan acı çekiyordu... Aynı eve bakmak bir yana dursun aynı şehirde dahi yaşamak istemiyordu... Mudanya Mütareke Caddesi üzerindeki küçük yalımızı sattıktan sonra toparladığımız paralarla Büyükada'da yine güzel bir konak tutmuştuk.
Eşim Şermin evi çok sevmişti , günler sonra yüzü gerçekten gülüyordu... Konak , Mudanya'daki konaktan çok daha büyüktü. Geniş bir bahçesi , geniş bir büyük salonu ve odaları vardı.Bu konağın üstesinden tek başına gelemezdik...
Hem Şermin'in yorulmaması için hem de geceleri yalnız kalmaktan hoşlanmadığımız için eve görevli 2-3 kişi almayı kafamıza koymuştuk.
Kış aylarında Büyükada bir bakıma terk edilmiş gibi oluyordu... Haftalarca birilerinin başvuru yapması için bekledik ancak gelen giden yoktu.
Adadaki kahvelere , lokallere haberler salsak da bir türlü evde çalışacak kimse bulamamıştık.
Bir gün gök delirircesine yağmurla patlamış , sokaklarda kimseler kalmamıştı... Yıldırım ve gök gürültüsü sesleri , dalgaların duvarları delecekmişcesine çıkardığı gürültü Büyükadayı inletiyordu.
Eşim Şermin ve ben üst kattaki salondan denizi izliyorduk.O sırada kapı çaldı , bu konakta ilk kez Şermin ve benim dışımda birisi kapıyı çalıyordu...