+180
-4
Şermin konağın kapısına doğru hareketlendi , bir misafirin gelmiş olmasını umuyordu belli ki... Çok fazla dostu , çok fazla arkadaşı olan birisi değildi ve onun arkadaşlıklar kurmasını ben de çok istiyordum.
Ben de onun arkasından kapıya doğru yöneldim... Şermin kapıyı açmadan önce bana dönüp gülümsedi ve kapıyı açtı.
Karşımızda 60'lı yaşların başında bir çift vardı... Yağmurdan sırılsıklam olmuş bir halde kapının önündeydiler.
Şermin "Buyrun neye bakmıştınız ?" dedi... Sesinde bir hayal kırıklığı olduğunu belliydi , yeni arkadaşlıklar hoş sohbet geçireceği kişilerle tanışmak istiyordu.Bu çift bizim için fazla yaşlıydı.
Kadın "Rüzgar Bey konağına müştemiyat aranıyor diye duyduk... Eğer hala görevli eksiğiniz varsa biz gönüllüyüz." dedi.
Çok düzgün bir Türkçesi vardı , dışarıdan bakıldığında bir konak sahibi olduğunu sanabilirdiniz. Sağlıklı ve kararlı duran bir kadındı ancak tabi ki saygıda bize kusur etmiyordu.
Şermin'in yanına gittim...
"Bu ev büyük bir ev , büyük evin derdi de büyük olacaktır... Yaşınız buna engel olmasın ?" diye sordum... Kadın yaşlarının bir sorun teşkil etmeyeceğini söyledi. Kendisinin günlük temizliği ve yemeği yapabileceğini eşinin ise bekçilik ve bahçe işlerinde görevli olabileceğini söyledi.
Şermin pek onları işe alma taraftarı olmasa bile bu yoklukta iyi kötü çalışacak birilerini bulmuştuk... Üstelik bize gönlümüzden ne koparsa o paraya çalışabileceklerini söylemişlerdi.
"Bu geceyi burda geçirin , zaten dışarısı çok yağışlı... Biz eşimle iyice oturup düşünüp sabah size kararımızı söyleriz siz de bu geceyi evi tanımakla geçirmiş olursunuz." dedim.
Her iki taraf için de güzel bir teklifti... Kadının adı Dicle , adamın adı Akif'ti.
Şermin onlara alt kattaki odalarını gösterip gelmişti...
Yanıma gelip
"Bu insanları alamayız yaşları çok geçik" dedi... Ona hak verdiğimi söyledim , yarın uygun bir dille gönderebileceğimizi belirttim.
Sinirli gibiydi
"Ne olduğunu bilmediğimiz insanların bizimle bir gece geçirmesini neden kabul ediyorsun Rüzgar ?" diye çıkıştı.
Aslında söylediklerinde haklıydı ama o yağmurda o insanları sokağa salmaya izin vermek istememiştim.
Biz aramızda bu tartışmayı yaparken büyük salonun kapısı tıklatıldı , kapıyı tıklatan Dicle idi.
"Meyve tabağı hazırladım buyurmaz mısınız ?" dedi...
Şermin buna bozulmuştu... "Bu gece misafirimiz olduğunuzu söyledik , işgüzarlık yapmayın." dedi.
Dicle iki elini önüne bağlayıp kusura bakmayın demekle yetindi...
Şermin fazla tepki gösteriyor gibiydi... Gece iyice çökmüştü salonun ve diğer odaların kapısını iyice kitlemiştik.
Yaşlı çiftin neyin nesi olduğunu bilemiyorduk ama bir kere kalın demiştik işte...
Konağın en üst katındaki yatak odasına çıktık , kadının verdiği meyve tabağı da Şermin'in elindeydi...
O meyveleri yiyordu , ben o sırada çoktan uykuya dalmıştım.
Sabah uyandığımızda yağmur devam ediyordu... Şermin yanımda yoktu , evin en alt katından kahkaha sesleri geliyordu.
Ben alt kata indiğimde gördüğüm manzaraya inanamamıştım , Şermin ve Dicle son derece keyifli bir şekilde kahvaltıyı hazırlıyorlardı.
Şermin insanlara mesafeli birisiydi ama Dicle ile o gün mutfakta kol kola kahkalar atıyordu.
Şaşırmıştım , dün geceki tepkili halinden eser yoktu.
Tümünü Göster