0
Esad yönetiminin 8 Aralık’ta düşmesi, Suriye’nin geleceğine dönük pek çok soru işaretine neden oluyor. Ancak sahada etkin olan aktörlerin attıkları ve atmadıkları adımlar da yalnızca son dönemde değil, 13 yıllık savaşta neler yaşandığını anlamak açısından sorgulamayı hak ediyor. Bu aktörlerin başındaysa Rusya geliyor.
RUSYA SURiYE’YE NEDEN MÜDAHALE ETTi?
Rusya’nın yakın çevresi dışında bir ülkeye müdahalesi yakın çevresi ve Ortadoğu’da yaşanan gelişmelerin yönlendirici olduğu çoklu sebeplere sahipti. 2000’lerin başındaki renkli devrimler, NATO genişlemesine dönük kaygı, Arap Baharı, özelde Libya’da Batı odaklı rejim değişikliği, Moskova’nın Batı müdahaleciliğinin Rusya’nın çıkarlarına zarar veren ve uluslararası sistemi Rusya aleyhine yeniden şekillendiren çabalar olarak ele almasına yol açtı. Tam da bu nedenle Libya’dan ders alan Rusya, Suriye ve Esad’a dönük BM Güvenlik Konseyi karar tasarılarının neredeyse tamdıbını veto etti. Batı müdahaleciliğinin bir başka yansıması olarak görülen Ukrayna’daki Maidan olayları, Kırım’ın ilhakına ve Batı tarafından izolasyona neden oldu. Nihayetinde Rusya açısından Suriye, bu izolasyon ve muhatap alınmama perdesini yırtmayı da hedefliyordu.
2011’de değil de 2015’te müdahalenin gelmesinin bir diğer nedeni, IŞiD üzerinden yükselen radikal/cihatçı tehditti. Rusya’nın penceresinden bakıldığında yükselen radikal islamcılık yalnızca Ortadoğu için değil, kendi evi ve yakın çevresi içinde kaosa neden olabilecek bir öngörülemezlik içeriyordu.
Tehdit ve risklerin yanında bu müdahale, bazı siyasi ve ekonomik kazanımlar için de fırsat penceresiydi. Rusya bu müdahalede başarılı olursa, küresel bir aktör olabildiğini gösterecek, Suriye’deki çatışmayı kendisi için elverişli koşullara çekebilecek, silahlarını tanıtarak endüstrisine yeni pazarlar açabilecek ve Ortadoğu’daki diğer devletlerin gözünde güvenilir ve sert bir müttefik olarak profilini yükseltebilecekti.
Rusya, SSCB gibi Ortadoğu ve Afrika’ya ideolojik perspektifin getirdiği siyasal tutkalla bakmıyor. Kaba bir pragmatizm olarak özetlenebilecek ilkeleri önceliyor ve çıkarları uyarınca elini güçlendirecek hamlelerde bulunuyor. Rus dış politikasının bu niteliği uyarınca yeni yönetimle özellikle üsler ve askeri alanda işbirliği yapmak çok akıl dışı değil. Kaldı ki Esad’ın Moskova’da olduğu dikkate alındığında olası bir denklem değişikliği ve Esad yanlılarının yeniden hareketlenmesi durumunda da Rusya bir yedek plana sahip görünüyor.