+1
en sevdiğim 3. total war oyunu
edit: evet sonunda bu oyundaki favori ulusumu bulmuş bulunmaktayım: makedonya.
oyuna ilk başladığımızda atina ile aramız iyi, sparta ile kötü ve bergama ile orta seviyede bir yerde başlıyoruz.
atina ile iyi olan aramı kullanıp sparta ile yakınlaşmaya baktım, çünkü biliyordum ki roma batıdan doğuya doğru yürüyecekti ve o dıbına kodumun savaş makinesi ile karşı karşıya kalmak istemiyordum. ilk 20-30 tur sabredip sparta ne istediyse elimden geldiği kadar alttan almaya baktım, yavaş yavaş aramız düzelmeye başladı, atina ile askeri ittifak yapınca da bunu gören spartalılar beni iyice bir sevmeye başladılar, batıda sparta ve atinayı arkama almıştım, anadolu toprakları üzerine yürüme vaktim gelmiş ve de çatmıştı.
anadoluda sardesler ile bir varlık mücadelesine giriştim, pek de büyük bir güç olmadıkları için onları anadoludan atmak zor olmadı, beni asıl zorlayan ulus selevkos oldu diyebilirim, çünkü toprakları anadolunun orta doğusundan başlayıp mısıra, ve hindistanın batısına kadar uzanıyordu. onlarla tek başıma savaşamazdım, benden güçlülerdi, bergama ile ilişkilerimi en üst düzeyde iyi tutup bu iki devletin birbirine savaş açmasını sağladım, benim topraklarımı tampon bölge olarak kullanan bergama durduğu yerden çok güçlenmişti, zaten benimle yaptığı ticaret anlaşması ile iyi para kazanıyordu. bergama'nın selevkosla savaşa tutuştuğunu gören pontus da müttefiki bergama'nın yanında yer aldı ve bana savunma antlaşması teklif ettiler, kabul ettim. anadolu'da 3 devlet at koşturuyorduk, bergama'nın kafkasya taraflarında topraklar kazanmasına yardım ettim, böylece kafkaslardan gelebilecek bir saldırıya karşı bu sefer onlar bana tampon görevi gördüler, bayada dallanıp budaklandılar, kuzeye doğru yayılmaya başladılar, bırak yayılsınlar dedim, senin kuzeyde işin yok, benim gözüm bereketli nil nehri kıyılarındaydı, makedonya'yı eski ihtişamlı yıllarına geri döndürecektim.
batı da işler iyi gidiyordu. sparta kendisinden beklemediğim bir şekilde doğu avrupayı kasıp kavuruyordu ve roma ile savaş halindeydi, spartayla aramı iyi tutmam çok iyi olmuştu, çünkü roma şimdi bana savaş ilan etse topraklarıma gelene kadar 15-20 tur geçmesi gerekirdi ki en iyi ihtimalle. ama bu ihtimal gerçekleşemezdi tabi, o hayvanların batıdaki topraklarımı tehdit etmelerine izin veremezdim, anadoludaki kıyı kentlerinden edindiğim paralar ile spartayı finansal olarak destekledim, roma bana savaş ilan etti. sparta romaya karşı ayakta kalabilmişti, roma topraklarımza giremiyordu, benim devasa finansal gücüm ve spartanın askeri gücü birleşince roma kendi topraklarında kapana kısıldı, kuzey afrikaya filan sardılar, ama artık kesinlikle tehdit oluşturmuyorlardı. sparta diğer orta ve kuzey avrupa ülkeleri ile savaş halindeydi, askeri ittifakımız nedeniyle bu savaşların içine ben de sürükleniyordum, spartanın tampon şehirleri düşmesin diye sürekli bir finansal yardım yapmam gerekiyordu. bu durum pek uzun sürmedi, sonunda hepsi dize geldi, mısır seferine geri dönelim.
anadolu'dan gibtir ettiğimi selevkoslar orta doğu ve mısır bölgesinin neredeyse tamdıbına sahiptiler ve ermenistanda hala bir şehirleri vardı . ermeni şehrini pontoslulara bırakarak doğudan gelebilecek her türlü tehlikeye karşı onları en ön safta bırakmış oldum.
ortadoğudaki selevi topraklarını ele geçirdim ve güneye indikçe medyalılarla da amansız savaşlar verdim, topraklarımın her tarafı korunuyordu ve bu şekilde bütün gücümü oraya aktarabildim, hızlı bir biçimde mısıra kadar indim, biraz kuzey doğusunda ise persepolisi elegeçirmeyi başardım, persliler beni pek zorladı denemez, sonuçta devasa bir güçtüm. nil nehri kıyısındaki şehirleri ele geçirdikçe yiyecek stoklarım inanılmaz derecede arttı, artık para getiren ve gıda zütüren binaları yapmama bir engel yoktu. bu gıdalar gücüme güç kattı.
ben bu kadar güçlenince batıda savaş durumunda olduğum devletler teker teker barış antlaşmaları ile geldi, hepsini kabul ettim. artık batıdan üzerime allah gelse bana bir tehdit oluşturamazdı, bütün koruma gücümü spartalılar karşılıyordu. onlara artık para da yollamama gerek yoktu, çünkü iyice güçlenmişlerdi. yeni şehir alamıyorlardı fakat ellerinde tuttukları şehirleri de kimseye kaptırmıyorlardı, zaten arkasında atina vardı bu iki devlet topraklarını kismeye kaptıracağa benzemiyordu.
bana yeni bir challange lazımdı şimdi, yeni planım bütün kuzey afrikayı fethedip mağrip bölgesinden ispanyaya geçmekti. belki ispanya üzerinden hannibal gibi romaya yürürdüm neden olmasındı? zaten kartaca gücünü kaybetmişti, kuzey afrikada beni durduracak bir ulus yoktu, romanın bir şehri vardı fakat askeri gücü yoktu.
ben kuzey afrikada toprak kazandıkça kuzey afrika uluslarının zütleri tutuşmaya, saldırmazlık antlaşmaları yollamaya başladılar, sadece nasamonlarınkini kabul ettim, onlarla ilgili pekte etik olmayan planlarım vardı.
libya ile müttefik olan nasamonlar ile arayı iyi tutup libayaya savaş açtım. korkularından libyanın yanında yer alamadılar tabi, müttefiklikleri bozuldu. ondan sonra cüzi bir miktar teklif ederek nasamonlar ve libyayı savaşa tutturdum, gerizekalılar korkularından istediğim her şeyi yapıyorlardı. sıranın onlara geleceğinden haberleri yoktu tabi. nasamonların eski müttefiklerinin topraklarında askerleri vardı, savaşa tutuşur tutuşmaz libyayı ele geçirdiler, tek bir birim asker bile yollamadan libyanın icabına bakmıştım. pek zorlanmadan kuzey afrikada 3 şehire sahip sirenaykaları da alt edince, kuzey afrikada hakim güçtüm. artık ispanya seferime çıkmaya hazırdım. önümde kalan tek zorlayıcı unsur nasamonlardı, çünkü benimle yaptıkları ticaretten ötürü para ve dolayısıyla güç kazanmışlardı, ama benim şanlı gücüm karşısında hiç bir şansları yoktu.
biraz kuzeyde sivastapol üzerine yolladığım casusum şehrin boş olduğunu bildirince karadeniz üzerinden 10 birim asker yollayarak orayı ele geçirdim, karadeniz ticareti artık benim tekelimdeydi, kazandığım paralar olağanüstü miktarlara ulaşmıştı.
oyunu bu noktada kaydettim ve çıktım.
Tümünü Göster