0
Roma imparatorluk Kültü
Tanrı sembolünün koruyucu bir kabuğu olarak nitelendiren tapınak kavrdıbının ve Tanrı ideası ile ilgili mimari formların, yerleşme düzeyinde değişen yapısı ve imparatora bu yapılarda bir yer bulma çabası Roma dönemi imparatorluk Kültünün özünü oluşturan unsurlar arasında yer almaktadır. Temelini soysal ibadetten alan ve Kahramanlık kültüyle ortaya çıkan, ölümlü insanlara sunularda bulunma, tapınma ve yüceltme duygusunun giderek artan bir tebaa ile belli küçük toplulukların ibadetinden çıkartılarak kamusal alana daha yaygın bir biçimde etki etmesi, hükümdar kültünün oluşturulmasıyla sağlanmıştır. Hellenistik dönem, kahramanlık kültüyle başlayan bu süreç, Krallık Kültünün oluşturulmasıyla temelini daha çok siyasi bir denge üzerine kurmuş ve Roma egemenliği ile birlikte gelişen ve değişime uğrayan kült yapısı belli bir kamusal bakış açısı ile imparatorluk kültüne geçişi kolaylaştırmıştır.[1]
Romalılar imparatorlarını kutsal kavramlardan hareketle sınıflandırılarak, halk ile imparator arasındaki iktidar ilişkisinde önemli bir unsur oluşturmanın yolunu bulmuştur. Birbirlerinin devamı gibi görünen bu kültler aslında, dönemin var olan iktidar biçimine halkın adaptasyonu için kullanılmıştır. Karmaşık ve detaylı bir sistemin oldukça basit gibi görünen “din ve iktidar” gibi kavramlarının birleştirilmesi, yüzyıllar boyu bu sistemin özünü oluşturan unsurlar olmuştur.
Din ve iktidar genellikle gücü ve yönetimi sağlamak amacıyla birlikte kullanılmış, var olan iktidara karşı bağlılık ve sadakatin arttırılması ve düzenli hale getirilmesini sağlamak için her türlü iletişim araçları ve alanları kullanılarak belirli imparatorluk mesajlarının yerine ulaştırılması sağlanmıştır. Böylelikle hem imparatorun gücü ve iktidarı sağlanmış hem de halk bu sistemin içinde kendine bir yer bulmuştur. imparator tanrı benzeri olarak tanımlanmış ve iktidarını korumak ve yaygın hale getirmek amacıyla tanrısal nitelikler yüklenerek, hem dünyevi hem de ölümsüz kişiliklere bürünerek tanrılar katına çıkartılmıştır.[2]
Perslerin ya da Hellenistik dönem krallıkların sağlayamadığı ve çoğu kez kuvvete dayanan iktidar biçimi, Roma egemenliğinde özellikle de imparator Augustus’un siyasi yetkiyi yeniden kurması ile 3. yy sonuna kadar olan zaman dilimi içinde yavaş yavaş gelişmiştir. imparatorluktaki hiyerarşi artmış, merkezi denetim yoğunlaşmış ve siteler bu yeni iktidar biçimine kendi rızaları ile bağlanmış ve büyük bir egemenlik himayesi altına girmişlerdir. Toplumun dokusunu oluşturan iktidar ağının önemli bir parçası olan imparatorluk kültü, bu bağlamda tanrılara ait geleneksel kültler gibi, imparator ve tebaası arasında bir iktidar ilişkisi oluşturmuştur. Kent hayatı için önemli olan imparatorluk kültü, dolayısıyla külte özgü kurumsal gelişmeyi de beraberinde getirmiştir.[3]
Yeni mimari düzenlemeler, Tanrı fikri ile ilgili mimari formların yerleşme düzeyindeki etkisi, mali işlere nezaret eden ve özel olarak atanan imparatorluk görevlileri ortaya çıkarmıştır. Bu kamusal gelişmeler, imparator için düzenlenen şenlikler, yerel seçkinlerin hiyerarşik konumlar için birbirleriyle rekabeti, insanların kendi sitelerinin eyalette ki diğer siteler arasındaki itibarıyla ilgili kaygıları bir bütün olarak imparatorluk kültünün önemini arttırdı. imparatorluk kültü böylece düzeni sağlayan bir güç olarak içinden çıktığı sosyal ve siyasi hiyerarşileri güçlendirdi ve toplumun vazgeçilmez bir unsuru olarak iktidarı benimsetmek için kuvvete başvurmadan siteler tarafından kabul görmüştür.[4]
Tümünü Göster