1. 1.
    +4 -2
    5 gün sonra babamla yeniden buluştuk. babam ben yokken kendine garip bi çevre yapmıştı. bi işe girmiş batırmıştı. borçlu olduğu insan sayısı çok fazlaydı, o yüzden çevresinde garip garip insanlar taşımaya başlamıştı. bunlardan biri de 2 yıl önce hapisten çıkıp yanına gelen ilkokul arkadaşı ramazan mesela, neden hapse girdiğini kimse bilmiyordu mesela
    ···
  2. 2.
    +3
    tam bu sırada telefonum çaldı arayan babamdı.

    + nerdesin la ?

    - burdayım baba.

    + evin yok mu senin puh gelme bir daha !
    ···
  3. 3.
    +1 -1
    bir kadının yanında uyanıp bir barda sabaha karşı 5 de biten hikayemi. istek olursa neden olmasın
    ···
  4. 4.
    +1 -1
    HAN DUVARLARI

    -Osmanzade Hamdi Bey'e-

    Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı,
    Bir dakika araba yerinde durakladı.
    Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
    Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
    Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,
    Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya.
    ilk sevgiye benzeyen ilk acı, ilk ayrılık!
    Yüreğimin yaktığı ateşle hava ılık,
    Gök sarı, toprak sarı, çıplak ağaçlar sarı...
    Arkada zincirlenen yüksek Toros Dağları,
    Önde uzun bir kışın soldurduğu etekler,
    Sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler...

    Ellerim takılırken rüzgârların saçına
    Asıldı arabamız bir dağın yamacına.
    Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık,
    Yalnız arabacının dudağında bir ıslık!
    Bu ıslıkla uzayan, dönen kıvrılan yollar,
    Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar
    Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu.
    Gökler bulutlanıyor, rüzgâr serinliyordu.
    Serpilmeye başladı bir yağmur ince ince.
    Son yokuş noktasından düzlüğe çevrilince
    Nihayetsiz bir ova ağarttı benzimizi.
    Yollar bir şerit gibi ufka bağladı bizi.
    Gurbet beni muttasıl çekiyordu kendine.
    Yol, hep yol, daima yol... Bitmiyor düzlük yine.
    Ne civarda bir köy var, ne bir evin hayali,
    Sonunda ademdir diyor insana yolun hali,
    Arasıra geçiyor bir atlı, iki yayan.
    Bozuk düzen taşların üstünde tıkırdıyan
    Tekerlekler yollara bir şeyler anlatıyor,
    Uzun yollar bu sesten silkinerek yatıyor...
    Kendimi kaptırarak tekerleğin sesine
    Uzanmış kalmışım yaylının şiltesine.


    Bir sarsıntı... Uyandım uzun süren uykudan;
    Geçiyordu araba yola benzer bir sudan.
    Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu,
    Sağ taraftan çıngırak sesleri geliyordu:
    Ağır ağır önümden geçti deve kervanı,
    Bir kenarda göründü beldenin viran hanı.
    Alaca bir karanlık sarmadayken her yeri
    Atlarımız çözüldü, girdik handan içeri.
    Bir deva bulmak için bağrındaki yaraya
    Toplanmıştı garipler şimdi kervansaraya.
    Bir noktada birleşmiş vatanın dört bucağı,
    Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı.
    Bir pırıltı gördü mü gözler hemen dalıyor,
    Göğüsler çekilerek nefesler daralıyor.
    Şişesi is bağlamış bir lambanın ışığı
    Her yüzü çiziyordu bir hüzün kırışığı.
    Gitgide birer ayet gibi derinleştiler
    Yüzlerdeki çizgiler, gözlerdeki cizgiler...
    Yatağımın yanında esmer bir duvar vardı,
    Üstünde yazılarla hatlar karışmışlardı;
    Fani bir iz bırakmış burda yatmışsa kimler,
    Aygın baygın maniler, açık saçık resimler...

    Uykuya varmak için bu hazin günde, erken,
    Kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken
    Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı;
    Bu dört mısra değil, sanki dört damla kandı.
    Ben garip çizgilere uğraşırken başbaşa
    Raslamıştım duvarda bir şair arkadaşa;

    "On yıl var ayrıyım Kınadağı'ndan
    Baba ocağından yar kucağından
    Bir çiçek dermeden sevgi bağından
    Huduttan hududa atılmışım ben"

    Altında da bir tarih: Sekiz mart otuz yedi...
    Gözüm imza yerinde başka ad görmedi.
    Artık bahtın açıktır, uzun etme, arkadaş!
    Ne hudut kaldı bugün, ne askerlik, ne savaş;
    Araya gitti diye içlenme baharına,
    Huduttan zütürdüğün şan yetişir yârına!...

    Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk,
    Soğuk bir mart sabahı... Buz tutuyor her soluk.
    Ufku tutuşturmadan fecrin ilk alevleri
    Arkamızda kalıyor şehrin kenar evleri.
    Bulutların ardında gün yanmadan sönüyor,
    Höyükler bir dağ gibi uzaktan görünüyor...
    Yanımızdan geçiyor ağır ağır kervanlar,
    Bir derebeyi gibi kurulmuş eski hanlar.
    Biz bu sonsuz yollarda varıyoruz, gitgide,
    iki dağ ortasında boğulan bir geçide.
    Sıkı bir poyraz beni titretirken içimden
    Geçidi atlayınca şaşırdım sevincimden:
    Ardımda kalan yerler anlaşırken baharla,
    Önümüzdeki arazi örtülü şimdi karla.
    Bu geçit sanki yazdan kışı ayırıyordu,
    Burada son fırtına son dalı kırıyordu...
    Yaylımız tüketirken yolları aynı hızla,
    Savrulmaya başladı karlar etrafımızda.
    Karlar etrafı beyaz bir karanlığa gömdü;
    Kar değil, gökyüzünden yağan beyaz ölümdü...
    Gönlümde can verirken köye varmak emeli
    Arabacı haykırdı "işte Araplıbeli!"
    Tanrı yardımcı olsun gayrı yolda kalana
    Biz menzile vararak atları çektik hana.

    Bizden evvel buraya inen üç dört arkadaş
    Kurmuştular tutuşan ocağa karşı bağdaş.
    Çıtırdayan çalılar dört cana can katıyor,
    Kimi haydut, kimi kurt masalı anlatıyor...
    Gözlerime çökerken ağır uyku sisleri,
    Çiçekliyor duvarı ocağın akisleri.
    Bu akisle duvarda çizgiler beliriyor,
    Kalbime ateş gibi şu satırlar giriyor;

    "Gönlümü çekse de yârin hayali
    Aşmaya kudretim yetmez cibali
    Yolcuyum bir kuru yaprak misali
    Rüzgârın önüne katılmışım ben"

    Sabahleyin gökyüzü parlak, ufuk açıktı,
    Güneşli bir havada yaylımız yola çıktı...
    Bu gurbetten gurbete giden yolun üstünde
    Ben üç mevsim değişmiş görüyordum üç günde.
    Uzun bir yolculuktan sonra incesu'daydık,
    Bir handa, yorgun argın, tatlı bir uykudaydık.
    Gün doğarken bir ölüm rüyasıyla uyandım,
    Başucumda gördüğüm şu satırlarla yandım!

    "Garibim namıma Kerem diyorlar
    Aslı'mı el almış haram diyorlar
    Hastayım derdime verem diyorlar
    Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış'ım ben"

    Bir kitabe kokusu duyuluyor yazında,
    Korkarım, yaya kaldın bu gurbet çıkmazında.
    Ey Maraşlı Şeyhoğlu, evliyalar adağı!
    Bahtına lanet olsun aşmadınsa bu dağı!
    Az değildir, varmadan senin gibi yurduna,
    Post verenler yabanın hayduduna kurduna!..

    Arabamız tutarken Erciyes'in yolunu:
    "Hancı dedim, bildin mi Maraşlı Şeyhoğlu'nu?"
    Gözleri uzun uzun burkuldu kaldı bende,
    Dedi:
    "Hana sağ indi, ölü çıktı geçende!"

    Yaşaran gözlerimde her şey artık değişti,
    Bizim garip Şeyhoğlu buradan geçmemişti...
    Gönlümü Maraşlı'nın yaktı kara haberi.

    Aradan yıllar geçti işte o günden beri
    Ne zaman yolda bir han rastlasam irkilirim,
    Çünkü sizde gizlenen dertleri ben bilirim.
    Ey köyleri hududa bağlayan yaşlı yollar,
    Dönmeyen yolculara ağlayan yaslı yollar!
    Ey garip çizgilerle dolu han duvarları,
    Ey hanların gönlümü sızlatan duvarları!..

    Faruk Nafiz ÇAMLIBEL
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    +1 -1
    mal şimdi kısa saçlıyım dedim o zamanlar uzun saçlıydım
    ···
  6. 6.
    -2
    dolmuşa bindimdiğimde bi baktım ortaokul arkadaşım şişman ömer dolmuş şöförü olmuş beni tanımadı ilk önce ama sonra dikkatlice bakıncaa vaay rso sen ne zaman döndün dedi. 2. sorusu da "sana noldu lan böyle" oldu. kaşım yarılmış tipim iyice kaymış, dolmuş durağına çağırdı beni, gel dedi yanıma sana 2 çay ısmarlayayım anlat dedi
    ···
  7. 7.
    +2
    sürtük sürtük sürtük caps ver caps

    http://www.incicaps.com/r/rocco-sifrenin-oglu-3.jpg/

    http://www.incicaps.com/r/rocco-sifrenin-oglu-2.jpg/

    http://www.incicaps.com/r/rocco-sifrenin-oglu.jpg/
    ···
  8. 8.
    +2
    yalan söyliceksin
    ···
  9. 9.
    +1 -1
    öldür panpa pamukkaledeki hatun verir.
    ···
  10. 10.
    +1
    karakolun çıkışında annem bekliyordu. arabaya bindim, ilk defa annem bana sigara verdi, daha önce sürekli içme derdi şu zıkkımı, iyi bir haberi vardı bana, babam uyanmıştı, beni görmek istiyordu
    ···
  11. 11.
    +1
    bu kadar acı ve yorgunluğa rağmen dinlemiyordum. gerçi babamı görmeye gidecektim, karakoldan çıktıktan sonra babamı kendime daha yakın hissetmeye başlamıştım. belki de o anda gerçekten bir babaya ihtiyacım vardı
    ···
  12. 12.
    +1
    hastaneye geldik, annem dışarıda bekledi, ben odaya babamın yanına tek başıma girdim
    ···
  13. 13.
    +1
    sabah 9 da çıktım evden hala çok uykusuzum işte tam böyle saatlerde uyku bastırır ya sabahladığınızda öyle bi modda çıktım evden bindim 86 otobüsüne geldim kıbrıs şehtlerine hayalbaz ı açtım sabah 9 da açardık gibtiğimin barını kimse de gelmez o saatlerde gibko patronun işleri işte amk. açtım barı tek başıma temizlik falan yaptım. patronu beklemeye başladım
    ···
  14. 14.
    +1
    anladık , baban taşaklı gittiniz o adamlarıda buldunuz , gaye ile mert bininide halletiniz dönüştede biletçi kızı gibtin.Özet geçtim beyler. Yatın uyuyun.
    ···
  15. 15.
    +1
    bunun da mı amı varmış =) nassı bi hikaye nassı bi inciymiş am.k..

    http://inciswf.com/1286547398.swf

    http://inciswf.com/1287766433.swf
    ···
  16. 16.
    +1
    o gün sahil şeridinde defalarca yürüdüm. kendimi gösterdim. bitmediğimi tükenmediğimi herkes anladı. çalıj plajı küçük yerdir herkes biririni tanır, laflar çabuk yayılır, dostla düşmanı ayırt etmenin zor olduğu bir şehirdir ayrıca fethiye, çünkü turizm özünde kahpe bi sektördür
    ···
  17. 17.
    +1
    ···
  18. 18.
    +1
    arabadan demir çubuğu aldım, ne derler ona, taksicilerde olur adı aklıma gelmedi şimdi, elemanın bacaklarına kollarına kaburgalarına onlarce kez vurdum, aslında amacım o kadar zarar vermek değildi, ama bana yaptıkları aklıma geldikçe daha da sinirleniyor ve daha fazla vuruyordum, demiri bıraktım ve elemanın kafasını sürekli tekmelemeye başladım, sonunda ramazan beni tuttu, öldürcen lan adamı dedi ve geriye itti, eleman yerde yatarken, arabaya atladık ve hızla uzaklaştık
    ···
  19. 19.
    +1
    elemanı dövdükten 3 gün sonra fethiye kordonunda yürüyordum. düşünceliydim, başıma neler gelirdi hiç bi fikrim yokru, fakat o anda adımı seslenen uzaktan gelen sesi duydum ve gerçekten mutlu oldum, cansu beni görmüş ve seslenmişti
    ···
  20. 20.
    +1
    öfkem dinmişti baya, aslında diğerlerine zarar vermek istemiyordum bile. bu olay büyüktü ama eğer eleman öldüyse şehri terk etmem gerekebilirdi. bırakın şehri ülkeyi bile. 2 gün sonra öğrendim, eleman ölmemişti, bizi de görmemişti
    ···