Sadece benim entrylerim: http://www.incisozluk.com...um-anlatıyorum/sahibi/1/

Bizim sülale osmanlı soyundan aslında. O zamanlar sene 1854 bizimkilerin ingiltereye göçtüğü vakitler. küçükken dinlediğime göre bizim paşa dede pek bi delibozukmuş. ingilterenin kasabalarında altın madenleri furyası olduğunu duyunca bunlar yalıymış konakmış at tarla marla ne varsa satmış.. sonra bunlar bi yazılıyo cihan dışı seyahatname'ye tık ver elini ingiltere.. Neyse geçelim bu teferruatı. 20 küsur sene içinde ingiltere mühim gelişmelerle ilerlemiş. Artık dedemler gibi altın aramaya gelenler şehirli burjuva sınıfı insanlar olmuş. Altından parayı kıran godaman oluyomuş o devirlerde. Dedemler gibi dedik amma bakmayın işte. Bizim sülale cenabetliğinden tuttura tuttura anca gümüş damarı tutturmuş. O da Kof çıkmış zati bi yere gelememişler
Gelelim hikayemin başladığı yere. Bizimkiler bakmışlar para kazanacaklarına para domalıyolar demişler gurbet elde ne tak yenir ? hemen bi ev almışlar kocaman. 2 tane de kiraya vermişler hatta. O dönem gibke gramından 1.70 felan.. rekordu. tabii tak gibi para vardı yani. tam bu dönem ingiltere borçlarını kapatmak için bir ada satmaya karar vermiş ama açık arttırmayla. Sokağa atlı bi tellal salmış tellal sürekli bağırıyo peşin parayla satılık ada masraflar alıcıya aittir satılık adaa meşhurmuş o dönem böyle müzayede muhabbetleri.. Şehrin.. Hatta ülkenin her yerinden godamanlar buraya gelirlermiş. Sırf toprak mal alabilmek uğruna.. Bi dönem bu ada çok konuşulmuş ama
Kimse bunu gibine takmamış dıbına koyim. Büyük okyanusta işe güce yaramayan önünden gemi bile geçmeyen ada. Ticaret yollarının da dışında. Denildiğine göre bayağı bi dalga konusu olmuş bu ada

Ulan herşey bitseydi gitseydi de şu hikaye kültürümüz kalsaydı amk

Seboyla maria'nın yanına dönüp onlara fikrimden bahsettim. Akıl almaz biçimde ilk planıma hak verdiler. Eee herkes benim seviyemde değildi tabii.. O gece erkenden yattık. Ben yine mariayla yatmıştım. Ona karşı olan hislerim hergün daha da kuvvetlenirken buna paralel biçimde sebonun sıçma seansları da azalıyordu. Artık o kadar da tırsak değildi. Sabah çok işimiz olduğu için erkenden kalktık. Geminin enkazına gidip parça toplamaya başladık. Ben tabi ki de maria'nın gözünde o haşin erkeği canlandırmak için ağzıyla gemi çeken efsane adamlardan kadırgalı reşat efendiyi taklit ettim. Ben ağzımla çekmek yerine gemi direklerinden birini halatla gibime bağlayıp çektim. Bunu yaparken maria'ya manidar bakışlar attım ama anlamadı. Kadının da odunu olurmuş demek

Gunumuz boş geçmişti.O gece seboyu kovuktan postalayıp mariayla birlikte uyuduk. Hem de sarmaş dolaş. Başka zaman olsa dayardım net. Ama bu sefer olmadı lan. Tavuğa kalkan gibim maria'ya kalkmaz oldu. Yusyuvarlak zütüne rağmen ...

Ertesi sabah büyük bi keyifle uyandım. Burnuma ilk gelen koku sebonun zütü değil maria'nın o tatlı teninin kokusuydu. inanır mısınız sabah ereksiyonum bile yoktu. Mariayı uyandırmadan kovuktan çıktım. Sabah ona güzel bir kahvaltı hazırlamak istiyordum. Dereye indim ben yüzümü yıkarken sebo da taklu donunu yıkıyordu. Aklıma bişey geldi o sıra ama neyse canım
Mariaya önce çiçek topladım. Sonra kuş yuvasından yumurta aldım. Cidden bu şartlarda güzel bi kahvaltıydı. Yumurtayı pişirdikten sonra Mariayı uyandırdım. ilk defa bana gülümsemişti..

Bu kısa nakliyat hadisemizden sonra nihayet parçaları kampımıza taşıdık. Çok yorulmuş olmama rağmen maria'ya hala ilk çağdaki cefakar erkek figürümü sergilemeye devam etmem lazımdı. Ayrıca seboyu biraz daha doyurmazsam ayağını yiyeceğinden korktuğum için avlanmak üzere ormana daldım

Bu sefer ormana bayağı daldım.. Hiç ilerlemediğim kadar ilerledim ortam bi anda seyreldi ve karşıma bi köy çıktı.. Terkedilmişti. Vay amk.. insanoğlu çok garip. Burda bile yaşayan olmuş zamanında.. Köye zütüm zütüm girdim. Yerde işe yarar birçok alet vardı. Taş balta. Taş bıçak. Hatta taştan dildo bile yapmışlar.. Tahta versiyonu can yaktığından herhalde..

Tütünden sonra şarap damıtma işine odaklanan sebo mariayla benim için büyük bir fırsat sunmuştu.. Ben de fırsattan istifade maria'ya yakınlaşıyordum.. Beraber adada gezip martılara yuva yapıyor.. Akşam da ya sahilde dalgaları seyre dalıyor ya da ateşin başında şarkı söylüyorduk

Sabah uyanıp martı yumurtalarımızı yedikten sonra seboyla sahile indik.. Sahil kasa kasa barut, top, ve kuruyemişle doluydu.. Kışa büyük stok ayarlamıştık.. Sebo sevinçten altına sıçmıştı.. Umursamayarak kasaları kucakladım..

Şöyle böyle biz 2 günün sonunda amerikaya çıktık. Gemideki yolcularla vedalaştıktan sonra kendi yolumuza geçtik. Şimdi en büyük sıkıntımız burada ne tak yiyeceğimizi düşünmekti. Bütün dünyanın başına geçecek dedikleri Amerika çorak araziden başka bi tak değildi. Haniydi lan salonlar malonlar köpük partileri..

Atladık gemiye düştük ingiltere yollarına.. 4 günün sonunda 2 kez korsanlar tarafından taciz edilip sardlyalar tarafından önümüz kesildikten sonra ingiltereye vardık..

gibimle giriştiğim bir bilek güreşi müsabakasından daha galibiyetle ayrıldıktan sonra bu adadan kurtulmak için bi plan yapmak geldi aklıma. Hatta iki

ilk planım: gemiden arta kalanları toplayıp adadaki imkanlarla minik bi sal yapıp ticaret sularına girmek ve bir gemi tarafından kurarılmayı ummaktı.. Pek olabilir bi iş değildi
ikincisi: adada bulunan bütün kanatlı mahlukatları özel bir eğitime taabi tutup bu adadan hava yolları ile ayrılmaktı. Böyle bi planı düşünmek bile kendimle iftihar etmeme yol açıyordu..

Uzun bi zaman boyunca adaya tek allahın kulu talip olmamış. Çok sonraları hiç bilinmeyen bi adam bu adayı satın almış.. Kimse bilmez amma bu adam benim paşa dedem. Hangi gavur tohumu aklına girdiyse aldırmışlar dedeme bu adayı.. Şu anki fakirliğimiz de bu yüzdendir amk.
Fakiriz tabi.. dedem adayı satın aldıktan sonra sanki gümüş gibten düşmüş gibi ne tak aldığını görmek için adaya gitmiş. Anlatıldığına göre çok güzelmiş ama. Çayırlar tepeler dereler koca koca ağaçlar.. Cennetten bi köşe misali. Dedem bu adaya ayak basar basmaz bi isim koymuş. Benim ismimi. Şerafettin
Aradan seneler geçmiş dede sizlere ömür.. Geldik benim zamana.. Açık Konuşayım mektebi hiç gibime takmadım..

Ben de
Boş günlerimi doldurmak adına mariayı tekrar takip etmeye başladım
Sabahları okula çıkardı maria tık yazılırdım bunun peşine.. Amk azdırıyodu bu kız beni. Siyah diz altı çorap kara önlük altına beyaz gömlek pileli etek.. Görseniz bi içim su hani.. Hep bunun okula çıkmasını beklerdim katolik lisesine gidiyo bide.. Aldığım riski siz düşünün. Papaz efendi bi görse zütümü gibecek ama Her gün peşine yazılırdım bunun. Genellikle valideme söver taş falan atardı ama biliyodum ki o da bana sevdalıydı. Hiç unutmam bi keresinde annemle pazar dönüşü bunu görmüştük. Anneme gelip mihriman hanım siz bunu sıçtınız mı demişti. Canım benim.. Sözde annemin karşısında beni küçük düşürüp aynı zamanda yüceltmiş olacaktı..
Yine bi sabah bunun peşinden gidiyorum. Yaktım bi camel (o dönemin en kral filtrelisi) cepte var biraz mangır felan geçtim kenara bi baktım bu babasıyla çıktı bu sefer.. Babası kasabanın en yarma herifi. Adı da tom amk enik adı gibi. Naaparsın insan sıfatını seçemezmiş.. Kesin bu huur çocuğu mariayla benim ilişkimi kıskanıyo dedim. Ama el mecbur dönüp gitmek lazım neyse döndüm gidiyorum... arkamdan bi ayak sesi..
Bi baktım tom yarması beni kesmiş.. Üstüme üstüme geliyo gavat.
Pek mülayim bi osmanlı beyefendisi olduğumu göstermek adına bozuntuya vermeden 'gününüz aydın olsun tom efendi nasılsınız azizim' dedim. Samimiyetimden yüz bulmuş olacak ki 'gibtirme lan günaydınını gel buraya' diye böğürdü. Resmen maria'nın önünde beni alaşağı etmişti. Manitanın yanında karizmayı çizdirmemek lazımdı.

Ben de bunun üzerine yürüdüm. Ciddiyetime muvaffak olması adına pardesümün kolunu sıyırırken sol gözüme bi darbe aldım. Uyandığımda sebo başımdaydı. Kalk şerafettin ne oldi sana yahu dedi. Ne bileyim lan dedim. Aldığım darbeyle yığılıp bayılmışım. Maria kim bilir şimdi nası üzülmüştür. Seboyla öğle vakti olmasına rağmen meyhaneci ron'un meyhaneye kaydık. Yediğim yumruktan sonra 2 küp şarap açtırdık tütünler sarıldı muhabbet koyu. Seboya mariayı kaçırma mevzumdan bahsediyorum derken çişim geldi. Tuvalete gidip meyhaneci ronun avradına iki posta eda ettiktensonra işeyip çıktım. Ülke kötü dönemlerde o sıra.. Sanayi devrimiymiş cartmış curtmuş. Savaş durumları felan var yani. Heryerden asker topluyolar. Ben içeri dönüp de masaya oturduğumda kolluklar damladı içeri. Kralllık yine ciddi bi harbe giriyomuş. Eli silah tutan her ferd cepheye girecekmiş. Seboyla benim züt tutuştu. Daha ölmek için çok gençtik. Hadi sebo buranın adamı. Ulan ben ? Sinirim bozulmuştu. Seboyla ayrıldık ben eve kaydım..

Vay amk dedim kendi kendime.. Demek tonton kaptan göründüğü kadar masum değilmiş.. Sardalyalarla olan husumetinden anlamalıydım. Tüh ulan sardalyalara da haksızlık etmişiz. Neyse dedim.. Hızlı adımlarla hep beraber kilere indik. Bi grup insan kafeste bitap şekilde duruyordu. Ulan biz 3 kişi zor bela amerikaya girecekken bunca insan planlarımızı bozmuştu. Hayır dildo da kaptanda kaldı. Ne tak yiyecektim şimdi

Planı hemen yürürlüğe koyduk.. Seboyla tüccarlara gidip gemiyi içindekilerle birlikte yüklü miktarda sterline sattık.. Keyfimiz yerindeydi.. Küp küp şarap ve biraz peynir alıp eve geçtik.. Güzel bi ziyafet çekip kafayı da bulduktan sonra uykuya daldık

Sabah büyük bi gürültüyle yerimden fırladım.. Karaya oturmuştuk.. Amk akıl edememiştim.. Sebo yine altına sıçmıştı.. Hayır anlamıyorum ne ara bu kadar hassas olmuştu bu çocuk hava değişimi herkese iyi gelmiyor demek ki.. Mariayı usulca uyandırdıktan sonra eski kamp alanımıza geri döndük.. Gemiden aldığımız birkaç malzemeyle bir ağaç ev inşa edecektik.

Kaptanın gemisini işgal ettiğimiz için taş dildoyu almakta haklı olduğuna karar verdikten sonra dümeni adaya kilitleyip kamarama geçtim.. Fark etmeden oto-pilotu keşfetmiştim.. Hemde bir kalasla.. Kamaramda uzun süre acaba adadaki yerliler biz gittikten sonra medeniyeti keşfetti mi diye düşündüm.. Belki bizi karşılamaya gelirlerdi.. Cevabını yarın öğreneceğimiz aklıma geldiğinden uyudum..

gibik gemimize tekrar binip yola düştük olanlar seboya ağır gelmişti.. Nede olsa safkan ingilizdi herif.. Savaş kaçağı ve vatansızdı.. Maria ise babasını terk ettiği için üzgündü.. Benim kafamı kurcalayan acaba kaptanı denize atarken taş dildoyu alsa mıydım.. Belli ki bu konu kafamı çok karıştıracaktı

Guzel hikaye lan