Gunumuz boş geçmişti.O gece seboyu kovuktan postalayıp mariayla birlikte uyuduk. Hem de sarmaş dolaş. Başka zaman olsa dayardım net. Ama bu sefer olmadı lan. Tavuğa kalkan gibim maria'ya kalkmaz oldu. Yusyuvarlak zütüne rağmen ...

Ertesi sabah büyük bi keyifle uyandım. Burnuma ilk gelen koku sebonun zütü değil maria'nın o tatlı teninin kokusuydu. inanır mısınız sabah ereksiyonum bile yoktu. Mariayı uyandırmadan kovuktan çıktım. Sabah ona güzel bir kahvaltı hazırlamak istiyordum. Dereye indim ben yüzümü yıkarken sebo da taklu donunu yıkıyordu. Aklıma bişey geldi o sıra ama neyse canım
Mariaya önce çiçek topladım. Sonra kuş yuvasından yumurta aldım. Cidden bu şartlarda güzel bi kahvaltıydı. Yumurtayı pişirdikten sonra Mariayı uyandırdım. ilk defa bana gülümsemişti..

Mutlu mesut kahvaltımızı ederken karşı koruluktan sebonun bağıra bağıra kaçtığını gördüm. Hem de çırılçıplak. Hem koşuyor hem de yamyamlaaaaaar diye bağırıyordu. Ama şuan umrumda olan tek şey sebonun koşarken karnına şap şap şap diye çarpan sünnetsiz pipisiydi. Erekte bile olmaya başlamıştım ki maria'nın çığlığıyla kendime geldim. Bi grup zenci anadan üryan üstümüze doğru geliyordu. Etik olmadığı için maria'nın gözünü kapatıp elimi belindeki altı patlara attım. içlerinden en uzun gibe sahip olanı gözüme kestirip tetiğe bastım. Ölmüştü. Bunu gören yamyamlar yel gibi kaçmıştı..

Büyük bi badireyi atlatmıştık. Üzerimdeki sitresi atmak için asılmalıydım. Mariayı seboya emanet edip 31 inzivasına çekildim. Zâten geleceğimizle ilgili mühim kararları hep bu safada alırdım. Adaya ilk geldiğimde gözüme kestirip asıldığım yere ilk gözağrıma gidip delilerce asıldıktan sonra geminin enkazı geldi aklıma. Acaba noolmuş lan. Mesela tütünler kazadan sağ çıkabilmiş miydi. Kafamdaki deli soruları cevaplandırmak adına sahilde biraz yol aldım. Birkaç gemi parçası. 2 direk ve 5 kasadan başka hiçbirşey yoktu. Cesetleri muhtemelen ya balıklar ya da yamyamlar gibmiştir dedim. Ne de olsa onların da cinsel ihtiyaçları vardır herhalde

Üşendim biri özet geçsin aq

gibimle giriştiğim bir bilek güreşi müsabakasından daha galibiyetle ayrıldıktan sonra bu adadan kurtulmak için bi plan yapmak geldi aklıma. Hatta iki

ilk planım: gemiden arta kalanları toplayıp adadaki imkanlarla minik bi sal yapıp ticaret sularına girmek ve bir gemi tarafından kurarılmayı ummaktı.. Pek olabilir bi iş değildi
ikincisi: adada bulunan bütün kanatlı mahlukatları özel bir eğitime taabi tutup bu adadan hava yolları ile ayrılmaktı. Böyle bi planı düşünmek bile kendimle iftihar etmeme yol açıyordu..

Seboyla maria'nın yanına dönüp onlara fikrimden bahsettim. Akıl almaz biçimde ilk planıma hak verdiler. Eee herkes benim seviyemde değildi tabii.. O gece erkenden yattık. Ben yine mariayla yatmıştım. Ona karşı olan hislerim hergün daha da kuvvetlenirken buna paralel biçimde sebonun sıçma seansları da azalıyordu. Artık o kadar da tırsak değildi. Sabah çok işimiz olduğu için erkenden kalktık. Geminin enkazına gidip parça toplamaya başladık. Ben tabi ki de maria'nın gözünde o haşin erkeği canlandırmak için ağzıyla gemi çeken efsane adamlardan kadırgalı reşat efendiyi taklit ettim. Ben ağzımla çekmek yerine gemi direklerinden birini halatla gibime bağlayıp çektim. Bunu yaparken maria'ya manidar bakışlar attım ama anlamadı. Kadının da odunu olurmuş demek

Bu kısa nakliyat hadisemizden sonra nihayet parçaları kampımıza taşıdık. Çok yorulmuş olmama rağmen maria'ya hala ilk çağdaki cefakar erkek figürümü sergilemeye devam etmem lazımdı. Ayrıca seboyu biraz daha doyurmazsam ayağını yiyeceğinden korktuğum için avlanmak üzere ormana daldım

Bu sefer ormana bayağı daldım.. Hiç ilerlemediğim kadar ilerledim ortam bi anda seyreldi ve karşıma bi köy çıktı.. Terkedilmişti. Vay amk.. insanoğlu çok garip. Burda bile yaşayan olmuş zamanında.. Köye zütüm zütüm girdim. Yerde işe yarar birçok alet vardı. Taş balta. Taş bıçak. Hatta taştan dildo bile yapmışlar.. Tahta versiyonu can yaktığından herhalde..

Malzemeleri donumun astarına sıkıştırıp yoluma devam ettim. Karşıma çıkan ilk tavuğu hacamat ettikten sonra kampımıza geri döndüm. Tavuğu seboya verdikten sonra maria'nın yanına gittim. Yerde oturmuş çiçeklerle oynuyordu. Usulca ellerinden tutup ayağa kaldırdım. Maria sana bi hediyem var dedim. Bi anda gözleri parladı. Donumun astarından dildoyu çıkarıp maria'ya uzattım. Henüz evli olmadığımız için cinsel açlık çekmesini istemiyordum. Ama maria odunluğunu konuşturup tokadı bastığı gibi kovuğuna geri döndü. Na yapsak bahtiyar olmuyor bu kız

Akşam yemeği için toplanıp yemeğimizi yedikten sonra maria erkenden yatmaya gitti. Bende seboyla ateşin başına oturdum. Olaylar seboyu çok etkilemişti. Bana dönüp ulan şerafettin aldın bizi koydun gemiye.. Bak ne haldeyiz şimdi.. Ya hiç geri dönemezsek.. Ben annemi özledim dedi ben de çok içlenmiştim. Gözyaşlarımı silip sebonun yanından ayrıldıktan sonra koruluklarda ağlaya ağlaya 31 çektim. Gece seboyla zütlü başlı yattık.

Sabah kalkar kalkmaz parçaları birleştirmeye başladık. Maria pek bi tak anlamasa da seboyla ben işi beceriyorduk. Ortaya güzel bi sal çıktı. Aldığımız kıyafetlerden kocaman bi yelken de yaptıktan sonra açılmaya hazırdık. Adadan biraz yemiş toplatıp su aldıktan sonra salı kıyıya kadar ittik.. O anda bizi görmeniz lazımdı beyler. Yüzümüze güneş vurmuş maria kafasını bana yaslamış.. Sebo sıçma seanslarından birini eda ediyor.. Hemen açıldık denize.

Kavurucu güneş bizi biraz zorlasa da en büyük zorluk salın asılmam için uygun olmayışıydı. Maalesef o anki heyecanım ve zafer sarhoşluğu bunu düşünmemeye engel olmuştu. Yine de mutluyduk adada geçirdiğimiz umutsuzluk dolu 1 haftayı geride bırakıp heyecanlı bir maceraya atıldık. Beni deniz tuttuğundan maria'nın bacaklarına uzandım. Sebo yeri geliyor kürek çekiyor yeri geliyor yelken açıyordu. O gün karşımıza hiç gemi çıkmadı. Gözümüzü ikinci güne ve bir gemiye binmek umuduyla yumduk. Uyandığımızda olaylar biraz karışmıştı

Biz ummayı abartmış gözümüzü açtığımızda kendimizi bi ingiliz ticaret gemisinde açmıştık. Sağolsunlar gece bizi fark edip gemiye almışlar. Cihanda hala iyi insanlar varmış.. Hemen sağ ayak başparmağımla mariayı dürttüm.. Uyandığında sevinçten çığlık attı. Çığlığa uyanan sebo bir sıçış seansı daha gerçekleştirdikten sonra kendine gelebildi. Geminin kaptanı bizi görmek için kamarasına çağırmış bu sırada. Eee davete icab etmek gerek. Böyle gördük biz.. Üstümüzü başımızı yolla ya bildiğimiz kadar toplayıp kaptanın kamarasına girdik. Saçında sakalıdan taşşaklı herif olduğu belliydi. Buyrun oturun yiyin için ilk sözü bu oldu. Ulan baba adamdı haa

Karnımızı güzelce doyurduktan sonra geminin kıç bölümünde ufka bakıp asıldım. işin kötü tarafı ingiliz gemisi ingiltereye geri dönüyordu ve biz asker kaçağıydık.. gibi tutmuş gibiydik. Adada kaldığımız onca vakitte saç sakal birbirine karışmıştı.. Maria'nın bile badem bıyığı vardı.. Kaptana çaktırmadan bu gemiden ya tüyecektik ya da dümeni elime alacaktım. Başka yolu yoktu.. En olmadı yunusların yıllardır süren cinsel açlığını benimle bastırmalarına izin verip yunuslarla bir olup bu gemiden istediğimiz yere kaçacaktık

Gece herkes kamaralarına çekilip mışıl mışıl uyuduktan sonra ayaklandım. Artık oyunu kirli oynamanın vakti gelmişti. Donumun astarına sakladığım taş bıçağı çektim. Kapıyı yavaşça aralayıp güverteden kaptanın odasına geldim. Pencereden içeriye yazıldım. Uzanmış incil okuyordu. Çok mülayim bi duruşu vardı. Tonton kırmızı yanakları ve beyaz sakalı beni erekte etse de onu ortadan kaldırmalıydım

Gözümdeki yaşı silip kapıya tekmeyi vurdum. Zavallı titrek elleriyle uzak gözlüğünü alıp gözüne taktı. Bi durum mu var evladım dedi. Hala beni düşünüyordu. Gözümden akan yaşlar kamaranın tahtalarını ıslatırken erekte biçimde kaptana yaklaştım. Elimdeki taş dildoyu görünce önce şaşırdı. Ben de şaşırıp bıçağı çektim. Olayı o an anlamıştı. Ben göreceğimi gördüm evlat var biraz da sen yaşa dedi. Koca yürekli adam.. Sarsıla sarsıla ağlayıp kaptanı öldürdüm. Artık bambaşka bi istikbalimiz olacaktı.

Kaptanı gözyaşları arasında çarşafın içine sardım. Sarmadan önce kulaklarına kamaradan bulduğum çiçekleri soktum. Bi eline pusulasını bi eline de taş dildoyu sıkıştırıp iyice sardım onu. Çekmecesinden ona ait puroların birini yakıp kaptanı güverteye çıkardım ve denize bıraktım. Azgın suların arasında hemen kayboldu. O an beni erekte etse de şuan hiç yeri ve sırası değildi. Maria'nın yanına gidip onu sağ ayak baş parmağımla dürttüm. Ama fütursuz kahpe uyanmadı. Sebonun sıçmasından korktuğum için onu uyandırmadım. Zaten gemideki tayfa olayı öğrenince sebo bol bol sıçacak vakit bulacaktı

Kamaraya geri dönüp bi küp şarap açtım. Uzun bi gece olmuştu. Şarabın dibine vurdum. Hafif cakırkeyf olmuştum. Bundan yüz bularak iki miçoya kerkindim. Oralı olmadılar. Bende geminin dümenine geçip yeni rotamız olan amerikaya doğru yol almaya başladım. Sabaha karşı bizimkilerle tayfa uyandı. Onlara kaptanı sardalya sürüsünün kaçırdığını uzun zamandır kanlı olduklarını ve engel olmaya çalışsamda işe ahtapotlar katılınca başarısız olduğumu uygun bi dille anlattım. Hepsi de lnandı amk salakları. Miçoları fransız koylarından birinde indirip biz yola devam ettik. Bekle bizi Amerika.. Biz geliyorduk

işler durumunda haritayı inceleyebilme fırsatım oldu. Rotamızı hesaplarken de düştüğümüz adanın bize ait olduğu gözüme çarptı. Ulan dede şu düştüğümüz durumlara bak. Ada hayata kalmamıza sebeb oldu.. Bu an beni çok duygulandırmıştı. Hatta erekte bile olmuştum dedemin ruhunu bi posta fatiha okuduktan sonra maria ve sebonun yanına gittim. Sebo 2 sıçış seansı atlattıktan sonra kilere inip. Bize yemek hazırlamaya durmuştu.. Maria ise son derece derin bi şekilde ufka bakıyordu. Ufka bakarken mastürbasyon yapmıyor oluşu beni derinden yaralasa da sineye çekip yanına gittim

Ben daha söze girmeden çatlak bi sesle babam diyebildi. Sahi ya babası tom emmi kim bilir şimdi ne durumdaydı gül gibi kızı biri şizofreni biri avel iki salak tarafından ebesinin fizanına kaçırılmıştı.. Onu anlıyordum. Yavaşça elimi beline koyup mariayı kendime çektim. Gözlerimiz bi anda kavuşuvermişti.. Tam dudaklarımız da bu buluşmaya iştrak edecekken sebo küfürler eşliğinde yukarıya çıktı. Gene saadetimizin içine sıçmıştı. Yanına gidip 'ne var lan sebo' dedim. Sebo korku dol gözlerle 'aşağıda bi kafes adam var dedi'