1. 1.
    +3
    beyler sabah bir haber paylaştım (bkz: ricard dexer shawnın beyninde tümör varmış) başlıklı. buna istinaden google'da kısa bir arama yaptım ve ulaştığım ilginç bir şey oldu. bilemicem ya komplo teorisi ya da gerçek. satırı satırına aktarıyorum:

    kaynak soranlar var buyrun kankalar: http://www.toplumsalbilin...um/index.php?topic=3992.0

    BAŞBAKAN'IN ÖLEN DOKTORU

    BAŞBAKAN HASTA MI?
    DERiN DEVLET'in sözcüsü, DERiN GIRTLAĞI KiM ya da KiMLER?
    DERiN GIRTLAK NE YAZDI?
    BAŞBAKAN HASTALIĞI NEDENiYLE Mi CUMHURBAŞKANI OLAMADI?
    ERGENEKON'un 1 NUMARALI iSMi, BAŞBAKAN ile görüşüp, "CUMHURBAŞKANI OLMA" dedi mi?
    BAŞBAKAN'ın DOKTORUNUN RAPORUNDA NELER VAR?
    BAŞBAKAN'ın DOKTORU ÖLDÜRÜLDÜ MÜ?
    DOĞU PERiNÇEK'in AYDINLIK'ı bu konuda NE YAZDI?
    AYDINLIK DERGiSi NEDEN DOKTORUN ÖLÜMÜNÜ BEKLEDi?
    BU OLAY NEDEN ERGENEKON DOSYASI'nda YOK?

    Aldığımız istihbarata göre, düne kadar dilerde olan, batmış bin yıllık bir gemi gibi araştırılmayı, soruşturulmayı, ulaşılmayı bekleyen, müthiş ve de korkunç bir iddialar yumağı; artık SIR kabuğunu çatlatıp, savaş silahı olarak kullanılmak üzere yağlanıyor, geriliyor, kuruluyor!


    ERdoğan ile AYdoğan arasındaki kavganın üçüncü raundunda; DOĞAN Grubu'nun saldırıya geçerken, bu kez Başbakan'ın doktoru olarak bilinen Fethiye Sümer Güllap dosyasını kullanacağı iddia ediliyor.


    Ankara'daki Özel Güven Hastanesi'nde çalışırken iki hafta içinde GRiPTEN ölen, daha önce "kronik ve belirli bir rahatsızlığı bulunmayan" doktorun ölüm şekli ile Başbakan hakkındaki "sağlık raporu – teşhisi" dosyanın omurgasını oluşturuyor!


    Bütün bu duyduklarımız doğru ise, ERdoğan – Aydoğan Savaşı'nda artık belden aşağı vurma faslının da geçileceğini, savaşın tam anlamıyla göğüs göğse (ve de kanlı) cephe çarpışmasına dönüşeceğini söylemek kehanet sayılmamalı!
    • **

    Değerli okur;
    Şimdi, ÖLEN DOKTOR ve BAŞBAKAN HAKKINDAKi RAPOR KONUSUNDA bildiklerimizi, doğruluk süzgecinden geçirdiğimiz duyduklarımızı, yaşanmış olayları, bu konudaki yazıları, yazanları, kaynakları hep birlikte harmanlayalım…
    Bakalım önümüze ne çıkacak; nelere, nerelere varacağız!
    • **

    S A H N E ….. 1
    Tarih: 17 Ekim 2006
    Yer: Başkent Ankara
    Ani bir rahatsızlık geçiren Başbakan Erdoğan'ın aracı Özel Güven Hastanesi'nin önüne çekilir. Zırhlı aracın kilitli kalan camları ve kapıları balyozla kırılarak açılır. Başbakan'a ilk müdahaleyi Nöroloji Uzmanı Doktor Fethiye Sümer Güllap yapar. Güllap; 'doğru teşhis koyarak' rahatsızlığı belirler. Erdoğan'da şeker ve sara hastalıklarının kaynağı olan 'astrositom tümörü' vardır… Hemen ilaç tedavisine başlanır. Fakat durum açıklanmaz, açıklanamaz!
    • **

    S A H N E ….. 2
    Tarih: Şubat – Mart 2007
    Yer: Ankara – istanbul
    Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in görev süresinin dolmasına iki ay kala DERiN DEVLET, zamanında kullandığı DERiN GIRTLAKLAR'dan birine talimat verir; "Acele bir şeyler yap!"

    Lâkabı "derin" olmayıp da, "deli" olan Profesör Yalçın Küçük, alel acele CALIGULA / SARALI CUMHUR kitabını hazırlar. Kitabın amacı Recep Tayip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı seçilmesini önlemek için "hasta" olduğunu tescilidir. Bu nedenle Küçük, 340 sayfalık kitabına elinde (eskiden) hazır olup da konuyla hiç alâkası olmayan hikâyeleri de koyar. Resimlerle, fotokopilerle süsler, şişirir. Başbakan'ın sara hastası olduğunu, aynı Roma imparatorlarından Caligula gibi devleti yönetemeyecek kadar rahatsız olduğunu iddia eder…

    Yalçın Küçük, kitabının 222. sayfasında olaya inanılmaz bir pencere daha açar ve ; "…Başkent Hastanesi, sara'nın vuruş noktasına çok daha yakındır. Demek ki Başkent veya Gülhane'den (Hastanesi) korkuyorlar" der…
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +1
    *
    Yine aynı sayfada Başbakan'ın eşinin "Dün gece zor geçti" sözleri vardır. Küçük "dün gece" olayını da şöyle anlatır; "Peki inanabilir miyiz; Emin'anım Gül'e, Gül, Ertuğrul Özkök'e söylemiş, 'dün gece zor geçti, rahatsızlandı' demiş. Özkök de bana haber veriyor. inanacak olursak Emin'anım bunları "korumalara" söylemiş, daha doğrusu "uyarmış", inanmakta zorlanıyorum; çünkü, bu "hipoglisemi"(kan şekeri düşmesi) savını yine yalanlamaktadır…."

    Profesör Küçük, Başbakan'ın dün gece ne yaşandığını da fena halde merak ettiğini yazar, fakat yanıtını bulamaz!

    Bu olay ve kitap sonrasında Başbakan'ın Cumhurbaşkanlığı hayalleri suya düşmektedir.
    Yalnız, aynı saatlerde Aydın Doğan Holding'e büyük vergi tahakkuku da ertelenmiştir!
    • **

    S A H N E ….. 3
    Tarih: Mayıs 2007
    Yer: Ankara (Başbakanlık)
    Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı sevdasından vazgeçtiği bilinmesine bilinmektedir ama bazı çevrelerde hâlâ kuşku vardır. işte bu aşamada DERiN DEVLET, yeni DERiN GIRTLAKLARINI ortaya koyar… Öyle ki, kimliksiz telefonlarda Başbakan'ın danışmanlarına ellerinde Güven Hastanesi'nden alınmış olan sağlık raporlarının bulunduğu iddia edilir.

    Bu konudaki bir başka istihbarat da, Erdoğan'a ilk müdahaleyi yapan Nöroloji Uzmanı Doktor Fethiye Sümer Güllap'ın olur olmadık yerde çok konuştuğu hatta gevezelik boyutunda Başbakan'ın hasta olduğunu söylediği şeklindedir…
    Doktor Hanım'a göre, Erdoğan'da davranış bozuklukları vardır…
    Hasta öfkesini, sevincini, üzüntüsünü, çeşitli olaylar karşısındaki tepkilerini kontrol edememektedir…

    S A H N E ….. 4
    Tarih: Ağustos 2007
    Yer: Ankara (TBMM)
    22 Temmuz seçimlerinden zaferle çıkan AKP Cumhurbaşkanı adayı olarak Abdullah Gül'ü gösterir. Başbakan'ın rahatsızlığı sırasında, "böyle giderse hep bakan olarak kalacağından" korktuğu ve gülünün solduğu söylenen, fakat talihi bir anda değişen Abdullah Gül, 29 Ağustos'ta 339 oyla Türkiye'nin 11. Cumhurbaşkanı olur…

    S A H N E ….. 5
    Tarih: 14 Mart 2008
    Yer: Ankara – Erzurum
    ilginç ölüm: Erdoğan'ın Doktoru
    Tıp Bayramı'nda hayatını kaybetti…
    Bu konudaki haberi, KALEMLER ve KILIÇLAR adlı siteden aynen aktarıyorum:
    Başbakan Erdoğan'ın kurtarıldığı an, 18 Ekim 2006'da Milliyet'te manşette yer almıştı. Güllap Erzurum'da toprağa verildi.
    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın fenalaştığı gün zırhlı otomobilin camı balyozla kırılarak kurtarıldığında ilk müdahaleyi yapan nöroloji uzmanı Fethiye Sümer Güllap (42), gribal enfeksiyon sonucu hayatını kaybetti.
    Erzurum'da toprağa Güllap'ın cenaze törenine, Başbakan Erdoğan veya AKP adına çelenk gönderilmemesi yakınlarını üzdü.
    Ankara'daki Özel Güven Hastanesi'nde çalışan doktor Güllap , 2 hafta önce ağır gribal enfeksiyon geçirdi. Çalıştığı hastanede tedavi altına alınan ve geçen perşembe durumu ağırlaşan, Güllap önceki gün öldü. Cenazesi memleketi Erzurum'a getirilen Güllap için dün Gürcükapı Camisi'nde tören düzenlendi. Yakınları ve meslektaşlarının katıldığı törende gözyaşlarını tutamayan meslektaşı Aslı Yücetan, "Sümer'i Tıp Bayramı'nda kaybettik. Kendisini Türk tıbbına adamıştı" dedi.
    Özel Güven Hastanesi Başhekimi Dr. Tevfik Küçükbaş da, "Kalbinde gribal enfeksiyona bağlı iltihaplanma meydana geldi ve kaybettik" diye konuştu. Tabutu kırmızı ve beyaz karanfillerle süslenen Güllap, Asri Mezarlık'ta toprağa verildi. / Haber DOĞAN HABER AJANSI

    Fakat bu ölüm haberi bir ay sonra AYDINLIK dergisinde şu ekleme ile yayınlanacaktı: " Güven Hastanesi Başhekimi Uzman Doktor Tevfik Ali Küçükbaş, Güllap'ın vefatı üzerine; 'Kendisinin daha önceden kronik ve belirli bir rahatsızlığı yoktu. Bu nedenle çok şaşırdık' dedi…."

    Düşünebiliyor musunuz, sapasağlam bir doktor, Başbakan'ın "kurtarıldığı" hastanede görevli bir doktor, iki haftada hem de "grip"ten vefat ediyor!
    Tümünü Göster
    ···
  3. 3.
    +1
    S A H N E ….. 6
    Tarih: 20 Nisan 2008
    Yer: istanbul (istiklâl Caddesi / Aydınlık Dergisi)
    Bazı olaylardaki "istihbaratını" övgüyle, bazı olaylardaki "kaynaklarını" ise kuşkuyla karşıladığım Aydınlık Dergisi, yine de çivisi çıkmış basın dünyamızda önem verdiğim yayınların ilk sırasındadır.

    20 Nisan 2008 günü dağıtıma giren AYDINLIK'ın kapak konusu (yine) Başbakan'ın hastalığı idi…
    ilginçtir, bu kez ortada ne Cumhurbaşkanlığı seçimi, ne yerel, ne de genel seçim vardı…
    Peki AYDINLIK, neden; " TAYYiP'in beynindeki ASTROSiTOM TÜMÖRÜ" başlığıyla çıkmıştı?
    Yanıt ortada; çanlar ERGENEKON için çalıyordu…

    Şimdi, AYDINLIK'ın kapak haberini Ulusal Kanal / Ulusalkanal.com.tr'den okuyalım:

    Aydınlık dergisi son sayısında (20 NiSAN 2008) Tayip Erdoğan'ın beyninde astrositom adı verilen kötü huylu bir tümör olduğunu yazdı. Erdoğan'ın tedavi gördüğü hastane kaynaklarından edinilen bilgiye göre, bulunduğu bölgedeki beyin dokusunun işlevlerine zarar veren tümör, davranış bozukluklarına yol açıyor, sağlıklı düşünme yetisini köreltiyor! Sara ve hipoglisemi hastalıkları da bu tümörden kaynaklanıyor…

    Aydınlık dergisi son sayısında Tayyip Erdoğan'ın milletten gizlenen hastalığını yazdı. Derginin kapak haberine göre, Erdoğan'ın bir buçuk yıl önce aniden hastalanarak kaldırıldığı hastanede yapılan işlemler, gerçeği ortaya çıkardı: Erdoğan'ın beyninde "astrositom" tümörü var.

    Erdoğan'ın hastalığı, bulunduğu konum nedeniyle büyük önem taşıyor. Zira kötü huylu bir tümör olan astrositom, büyümesine bağlı olarak bulunduğu bölgedeki beyin dokusunun işlevini bozuyor. Erdoğan'ın beynindeki tümör, beynin ön bölgesi olan prefrontal bölgede bulunuyor. Peki, prefrontal bölgenin işlevleri neler? Türkiye'nin önde gelen nörologlarıyla görüşen Aydınlık'ta yer alan bilgiler oldukça aydınlatıcı.
    Uzmanlar, insanları hayvanlardan ayıran en önemli farkın prefrontal bölge olduğunu belirtiyorlar. Çünkü bu bölge, duygu ve davranışların kontrol edildiği merkez. Tepkilerini kontrol edebilme, duyguları anlama ve ifade etme, öngörüde bulunma, ayrıntılı düşünme, sorunları çözme, hatalardan ders çıkarma, planlama, yargılama, sabırlı olma, dikkati sürdürme gibi özellikler beynin prefrontal bölgesi tarafından kontrol ediliyor.
    Tümörün prefrontal bölgenin işlevini bozması, davranış bozukluklarına neden oluyor. Yani hasta öfkesini, sevincini, üzüntüsünü, çeşitli olaylar karşısındaki tepkilerini kontrol edemiyor.
    Hastalığın seyir sürecinde, tümör büyüklüğü de önem taşıyor. Erdoğan'ın beynindeki tümör 1,5-2 cm büyüklüğünde. Nörologların verdiği bilgiye göre, bu küçük bir tümör. Ancak uzmanlar her tümörün zamanla büyüdüğüne dikkat çekiyorlar.
    Tümörün cerrahi bir operasyonla çıkarılması zor, çünkü beynin ulaşılması güç bir bölgesinde bulunuyor. Aydınlık'ın sorularını yanıtlayan bir uzman doktor şöyle diyor: "Yine de bu tümör alınamaz diye bir şey yok. Ama habis bir ur olduğu için alınsa bile tekrarlama riski çok fazla". Erdoğan Epdantoin adlı bir ilaç kullanıyor. Ancak bu ilacın da yan etkileri var. ilaç sağlıklı düşünme yetisini kısmen bozabiliyor.
    Uzmanlara göre, bu tümörü taşıyan hastaların metafizik eğilimleri daha ileri düzeyde oluyor, dinsel düşünceye meyilli oluyorlar.
    Tayyip Erdoğan 17 Ekim 2006 tarihinde aniden rahatsızlanmış, makam arabasının kapıları acemilik sonucu kilitlenince aracın camı balyozla kırılarak dışarı çıkarılabilmişti. Türkiye, Başbakan'ın hastalığını işte bu olay üzerine öğrendi. Erdoğan'ın hastalığı kamuoyuna hipoglisemi olarak açıklanmıştı. 22 Ekim 2006 tarihli Aydınlık dergisi ise kapak haberinde Erdoğan'ın hipoglisemi hastası olmakla birlikte, 17 Ekim günü aslında sara nöbeti geçirdiğini duyurmuştu.
    Nörologların verdiği bilgiler Aydınlık'ın bu haberini de doğruluyor. Uzmanların anlattıklarına göre tümör aynı zamanda hipoglisemiye de yol açabiliyor. Çünkü tümörün bulunduğu prefrontal bölge hipofiz bezine yakın. Hormon salgılarını düzenleyen ve kontrol eden hipofiz bezinin tümör nedeniyle zarar görmesi, insülin hormonunu etkileyip şeker hastalıklarını tetikleyebiliyor. Uzman doktorlar, saranın en sık rastlanan sebeplerinden birinin astrositom tümörü olduğunu söylüyorlar.
    'Erdoğan'a ilk teşhisi koyan nörolog hayatını kaybetti'2006 yılında nöbet geçirerek hastaneye kaldırılan Erdoğan'a ilk müdahaleyi yapan Doktor Fethiye Sümer Güllap geçtiğimiz günlerde hayatını kaybetti.
    Derginin, Hürriyet Gazetesi'ne dayandırdığı haberde, Nöroloji anabilim dalı başkanı Güllap'ın, Erdoğan'ın hastalığına 'doğru teşhis koyarak' hayatını kurtardığı belirtiliyor.
    42 yaşında hayatını kaybeden Güllap'ın ölüm nedeni, yakalandığı grip virüsünün kalp kası iltihabına dönüşmesi olarak açıklandı.

    S A H N E ….. 7
    Tarih: Eylül 2008
    Yer: Yazarın adresi bilinmiyor…
    Gazeteciliğe 1973 yılında Ankara'da başladım. Meslek yaşamımın 14 yılını bu kentte, yaklaşık bir yılını Kocaeli'de ve diğer bölümünü de (20 yıl) istanbul'da geçirdim…

    2004 yılında Türkiye çapında dağıtıma hazırlanan Ankara'nın ANAYURT Gazetesi'nde genel yayın yönetmeni olarak severek, keyifli ve de başarılı bir 3 ay yaşadım…
    Bu 90 günde, yurtdışından yazan CEM YAREN adlı hiç tanımadığım bir yazarın, gazetecinin birbirinden görkemli yazılarına yer verdim sayfalarda. Yazar da, gazete de o dönemde iyi tuttu…

    Ben ayrıldıktan kısa bir süre sonra Cem Yaren'in gazete yönetimiyle anlaşamadığını ve ayrıldığını öğrendim…
    Yurtdışından yazan Yaren, kendine gazete bulamayınca bir "blogspot" oluşturmuş, oradan veriyor istihbaratlarını, orada paylaşıyor duyduklarını, duygularını… (cemyaren. blogspot.com)

    14 Eylül 2008 Pazar, akşam saatlerinde, YAREN bir mesaj göndermiş…
    Bazı inanılmazlıklar, KOMPLO teorileri de taşıyan yazısında, bilinmeyenler de, bilinenler de, Yalçın Küçük ile aynı terazinin kefesine düşmek de var. Fakat bütünüyle bakıldığında muhteşem bir iş çıkarmış…

    işte Cem Yaren'in yazısından müthiş bir bölüm:

    BiR CEP TELEFONU KONUŞMASI

    - Sayın Başbakanlık Müsteşarı ile görüşmek istiyorum.
    - Kim diyelim?
    - Güven Hastanesi'nden, Başbakanımızın sağlığı ile ilgili….
    - …
    - Buyurun ben Başbakanlık Müsteşarı…
    - Sayın Müsteşarım, Güven Hastanesi çalkalanıyor; Başbakanımız epilepsi aynı zamanda da hipoglisemiymiş… Başbakanlık değil, kapıcılık bile yapamazmış diye…
    - Ne !?
    - Nereden çıkmış bu, YALANNNNNNN !
    - Hayır efendim, Dr. Fethiye anlatıyordu etrafındakilere…
    - Dr. kim!?
    - Dr. Fethiye…
    - Siz kimsiniz?
    - Bir dost….
    - …
    SONRASI…
    EĞER AYDIN DOĞAN iLE RTE EL ALTINDAN UZLAŞMADILARSA YAKINDA BU DOSYA SÜRMANŞETTEN AÇILIR…
    Ama bu dosya Aydın DOĞAN'a nasıl ulaştı?
    Başbakanlık Müsteşarı'nı arayan var ya… işte onun sayesinde…
    Peki, Dr. Fethiye "GRiPTEN" nasıl öldü (!)
    Otopsi yapıldı mı?
    Otopsi raporu nasıl tutuldu?
    Aydın DOĞAN, "üç vakte" kadar açıklamazsa, ben burada yazarım dostlarım…
    Benim elime nasıl mı geçti?
    Birincisi; Yaşanan hiç bir şey gizli kalmaz...
    ikincisi; "satan, satar"...
    Üçüncüsü; Türkiye'nin bir yerüstü vardır bir de yeraltı...
    Dördüncüsü; Gerçek "DERiN DEVLET"e kimse ulaşamaz, özellikle de "kurmalı savcılar"...
    Beşincisi; Devletin sırlarını nasıl satanlar, işportaya düşürenler varsa; bu sırları gerçek "emanetçilere" teslim edenler de vardır...
    Altıncısı; YARSAV Başkanı'nın yıllar öncesine ait bir "sağlık raporu" nasıl ortaya çıkarıldı ise bu dosya da bana öyle ulaştı...
    Yedincisi; Yeraltında o kadar çok ve müthiş dosya var ki... Bir örnek mi?

    • **
    ilginç değil mi; mutlaka verdiğim adresten devdıbını da okuyun!
    Sözün özü:
    Değerli okur;
    35 yılımızı verdiğimiz gazetecilik yaşamımızda hiç davacı olmadık, hep davalı olduk!
    Ve de inanın yalap – şalap suçlar yapıştırdılar bize, onlardan cezalar aldık!

    Bu satırların yazarının 3 yılı kesinleşip tecil edilmiş, 2 yıl 4 ayı da mahkemece verilip, temyize gönderilmiş toplam 5 yıl 4 ay hapis cezası var…
    Ben konuşamadıktan, ben yazamadıktan, ben adam gibi gazetecilik yapamadıktan sonra; ha içeride olmuşum, ha dışarıda… NE YAZAR!
    Selam, sevgi ve saygılarımla…
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    +1
    >4 son derece haklısın
    ···
  5. 5.
    0
    >8 rezerve edeceğine yorumunu yaz amk.
    ···
  6. 6.
    0
    >9 hemen kankacım iyi hatırlattın.

    http://www.toplumsalbilin...um/index.php?topic=3992.0
    ···
  7. 7.
    0
    >14 orasını biliyorum kanka. ama seneryoya takıldım ben.
    ···
  8. 8.
    0
    yoharı lan yoharı amk.
    ···
  9. 9.
    0
    http://www.halkinhabercis...rint.php?article_id=53988
    ···