-
56.
+1Cok güzel bi hikayeydi başarıların devamı daim dilerim krdsm
-
55.
+1okunur mu beyler bi ses verin ?
-
-
1.
0Dene ve gör panpa Bence oku *
-
1.
-
54.
+1Vay be moruk tel numaran var zaten bu isi birakma sen soz bu yazdiklarini ben canlandiricam hele su islerim bitsin bir rahata erim senle cizgi dizi yapcaz sen yeterki birakma severek okudum bir insansin kalemin saglam ama yinede yaz burda. severek hep okicam yapicaz ama cizgi dizi sart
-
-
1.
0Amatör olarak müzik yapıyorum çizimden ve 3 boyutlu modellemeden de az çok anlarım isterseniz müzik ve karakter konsepti konusunda yardımcı olabilirim
-
2.
0moruk pm gelsene
-
-
1.
0Geldim de seni göremedim bir sıkıntı mı var?
-
1.
-
1.
-
53.
+1Ulan birgün sözlüğü bırakırsın ya da Sözlük kapanır falan da izini kaybederim diye korkuyorum. Başladığın hikayeyi yarım bırakmıyorsun, ciksten gibişten prim yapıp hikayeyi bin etmiyorsun, rez için nick6 için şuku için yalvarmıyorsun, bu sözlükte adam gibi hikaye yazan ender kişilerdensin gerçekten, seni tebrik ediyorum
-
-
1.
+1Teşekkür ederim panpa. Hoşuma gidiyor öyle yazıyorum. Sen de beğendiysen ne mutlu bana. Parthurnax koymayı çok istedim ama dediğim gibi isimleri ben seçmedim. Seçsem kesinlikle Alduin, Parthurnax, Odhawing ve Durnehveiir, annelerinin adını da Akatosh koyardım :D
-
1.
-
52.
+325 yıl geçti. Kadir Bey’in zorlamasıyla üniversite bitirdim. Ha bu arada Kadir Bey ve Nur Hanım vefat etti. Huriye ile evlendik. ikiz erkek çocuklarımız oldu. Birinin adını Rıfat diğerinin de adını Halis koyduk. Normalde Süleyman koyacaktım ama “Benim adımı koyarsan çocuğa ben de sana koyarım. Baban öncelikli gelir.” Gelir dese de göbek adını Süleyman koydum. Huriye yaşlandı. Ama ben hala 22 yaşındayım. Hatta kaypak beni ne zaman görse “Ulan pekekent. Evliya yoluna diken mi attın niye hala yaşlanmadın lan sen?” der. Sanki yaşlanmamak kötü bir şey. Anlatmak istedim ama anlamaz. Onun için hep geçiştirecek cevaplar verdim. Hala dünyada yaşayan gezgini arıyorum. Farklı bir gezginle karşılaştım. Başka bir diyardan gelmiş. Karganın iki bacaklı yürüyen halini düşünün. Ve tabi kanadı ve pençesi yok kolu ve bacağı var. Birkaç kişi görmüştü ama kostüm falan sanmıştı. Ona yaklaştım.Tümünü Göster
b-“Sen hangi diyardan geliyorsun?”
Karga-“Imdan Diyarı’ndan geliyorum. Peki siz de mi gezginsiniz?”
b-“Hayır. Eskiden gezgindim. Ama yeteneklerim alındı.” Birden titrek sesle konuşmaya başladı.
Karga-“ Yoksa siz? Kim Styla’yı alt eden ve Ejderha Diyarı’nı bulan efsanevi Bir Bine misiniz?” Oha lan. zütüm kalktı resmen. O ne kadar lakap.
b-“Evet ama o kadar efsanevi değilim.”
Karga-“Nasıl değilsin. Sayende artık gezginler artık özgürce diyarları dolaşabiliyorlar. Kim Styla bize engel oluyordu. Hatta bizim diyarın çoğu hastalıktan kımıldayamaz haldeydi. Senin Kim Styla’yı yendiğini duyduğumuzda bütün diyar Bir Bine günü ilan ettik o günü. Diyarlar dolaşıp ilaçlar buldum ve diyarı kurtardım. Senin sayende. Ve daha sen ve Kim Styla haricinde Ejderha Diyarı’nı bulabilen olmadı.” Demek gezginlerden haberleri olan diyarlar da var. Ve Ejderha Diyarı’na gitmek bu kadar zor muymuş?
b-“Peki ya sana bir soru soracağım. Hiç bildiğin portal açabilen bir gezgin var mı?”
Karga-“Hayır efendim yok. Portal açan gezginler zaten bildiğiniz üzere çok nadirdir.”
b-“Peki. Yardımın için teşekkürler.” Elinde bir kağıt ve kendi tüyünü koparıp bana uzattı.
Karga-“Kağıda içinizden geçeni yazar mısınız acaba? Sizin büyük hayranınızım. Bütün diyarlarda havam olur.”
b-“Bütün diyarlarda mı?”
Karga-“Elbette ki. Bütün gezginler sizin isminizi bilir. Ve gezginlerini tanıyan bütün diyarlar size saygı duyar. Hatta size tapan bir diyarla bile karşılaştım.” Hagibtir lan. Ve benim yeteneklerim yok mu? Lanet olsun. LANEETT. Kağıdı ve kalemi aldım.
b-“Mürekkep yok mu yazmak için?”
Karga-“Bizim tüyümüzde mürekkebe ihtiyacınız yok.” Kağıda ‘Büyük bir gezgin olman dileğiyle’ yazdım ve kağıdı geri verdim. O da teşekkür ederek kayboldu. Vay anasını be. Demek efsanevi bir gezginim he. Ve Ejderha Diyarı’na gidebilen yok. Ve bana tapıyorlar. Çarpılacam amk. Ama egom tatmin olmadı değil. Gülerek evimin yolunu tuttum. Lanetli çocuktum, şimdi efsanevi gezginim.
TiK TAK. TiK TAK. TiK TAK.
Edit: Hikaye bitmiştir, okuyan herkese teşekkürler. Aceleye geldiğinden dolayı pek güzel olmadı ama olsun. Hepinize iyi günler. -
51.
+2Gücümün gittiğini hissediyorum. Sanki bir parçam uzaklaşıyor gibi. Bunun karşılığında ölümsüzlük kazandım. Pek de bir zafer sayılmaz. Luka, Charizard, Alduin (Pek uyanık göremedim ama), Linonia, Holas, Rolas, Alfa, Beta, Gama, Miras… Aslında düşününce 3 tane diyar dolaştım ve topu topu bu kadar mı arkadaş edindim? Evet. Az olsalar da hepsi benim için değerliydi. Depoda üstümü değiştirdikten sonra tekrar yukarıya çıktım. Gamze kapının önünde beni bekliyordu.Tümünü Göster
Gamze-“Şimdi bana anlatacak mısın ne olduğunu?” Lan. Bunu unutmuştum. Kız benden cevap bekliyor. Her tarafımı kanlı falan görmüştü. Yalana gerek yok. Her şeyi anlattım. Detayına kadar.
Gamze-“Hahahaha. Yahu Bir Bine. Şu hayal gücüne hayranım.”
b-“Üzerimi kanlar içinde gördün ve hala hayal gücü mü diyorsun?”
Gamze-“Bir Bine, tamam sen yalan söylemezsin de bu inanılacak gibi değil. Ne yani? Şimdi sen ölümsüz müsün?” Boş bir şişe aldım ve kenarda şişeyi kırdım. Boğazımı kestim. Gamze korku dolu gözlerle izlemeye başladı. Ama kan bile akmadı. Hemen kestiğim yerler yenilendi.
b-“Yeterince inandırıcı oldu mu peki?”
Gamze-“Deadpool gibisin vayy be.” Benzettiğin karaktere bak. Ha, ilerde bu ölümsüzlük yüzünden çıldırırım falan o zaman haklı. Ama bu ölümsüzlük bana çıldırayım diye verilmedi. Belki ileride ben de Kim gibi ölmek isteyeceğim, belli olmaz. Ama kesinlikle Kim gibi herkesi kandırarak yapmayacağım bunu.
Çalışmamız sonunda bitti. Ama hiç yorgun veya bitkin hissetmiyorum. Aç dahi hissetmiyorum. Şimdi yapacağım iş belli. Huriye’nin evine gitmem gerekiyor.
Kapısına kadar geldim. Zaten Lady hemen beni karşıladı. Ben görünce kapının önünde sevinçten zıplıyordu. Güvenlik kulübesi boştu. Muhtemelen lavaboya gitmiştir. Aklıma güzel bir fikir geldi.
b-“Lady. Git ve Huriye’yi kaldır, buraya getir. Hadi koş kızım.” Dediğim gibi hemen koştu. işe yarayacağını düşünmemiştim. Bu içgüdü bana ejderhalardan bir hatıra. Daha sonra gerçekten de Huriye’yi sürükleye sürükleye buraya getirdi. Huriye beni görünce geri dönmek istedi ama Lady havlamaya başlayınca mecburen yanıma geldi.
Huriye-“ileride bizim evi de soydurursun köpeğe.”
b-“Köpek demen hoşuna gitmiyor. Lady ismi. Hem bunu yapmasam gelmezdin. Neden benden kaçıyorsun?”
Huriye-“Kaçmıyorum. Sadece kabullenmeye çalışıyorum bu durumu.”
b-“Artık kabullenmene gerek kalmadı. Yeteneğimi kaybettim.”
Huriye-“Ne? Nasıl?” Anlattım ona da olayı.
Huriye-“Bu sefer de ölümsüzsün yani. Süprizlerle dolusun.”
b-“istersen göstereyim.”
Huriye-“Gamze bile inandıysa ben kesin inanırım.”
b-“Lady. Isır kolumu.” Dedim ve kolumu uzattım. Bilerek yavaş ısırdı.
b-“Lady korkma. Tüm gücünle ısır.” Tüm gücü ile ısırdı ve etim falan paramparça oldu. Ama kan bile akmadan hemen yenilendi.
Huriye-“Gerçekten sadece 2 günde bu kadar şeyi kaldıramıyorum.”
b-“Senin için 2 gün oldu sadece. Ben haftalardır bunlarla cebelleşiyorum. Haline şükret. Ama normal bir insanmış gibi hayatıma devam etmek istiyorum. Ve tabiki sen yanımdayken.”
Huriye-“Ama ben yaşlansam bile sen 22 yaşında kalacaksın. Hatta ben öldüğümde sen hala yaşamaya devam edeceksin. O zaman ne olacak?”
b-“O zamanın sorunu o zamana. Hem merak etme. Senden başka gül koklamam ben.”
Huriye-“Hele bir kokla. O burnunu keserim senin. Sen işten çıkmıştın. istersen git evine uyu. Veya içeri gel burada uyu.”
b-“Kızım ölümsüzüm diyorum. Uyku nedir? Ölümün yarısı gibi bir şey. Uyuyamıyorum istesem de. Açlık bile hissetmiyorum.”
Huriye-“Ne diyeyim. iyi o zaman dolaşalım. Hem geçen restorantta beni yalnız bıraktın. Hesabı ben ödedim. Bu sefer her şey senden.” Vay amk. Ben restoran olayını bile unutmuştum.
b-“Tamam kız tamam. Nasıl istersen.” Dolaşmaya başladık.
Akşam oldu ve Huriye ile ayrıldık. Eve geldim. Kapıda Berkecan vardı. Beni görünce yanıma yaklaştı. Tam ağzımı açacaktım ki:
Berkecan-“Bir şey söylemene gerek yok. Artık yeteneklerin gitti biliyorum. Zaten artık ben de seni göremiyorum. Böylece benim de izleyiciliğim bitti. Al bu taşı geri. Zaten artık işe yaramaz bir taş oldu.”
b-“Öyle deme. Annemden yadigar bu. Anısı büyük. Bunu verdiğin için teşekkürler.”
Berkecan-“Sadece bende artık bir şeyin kalmasın diye verdim. Sonunda senden kurtuldum. Şimdi kutlamaya gidiyorum. Bir daha karşılaşmayız umarım.”
b-“Umarım.” Dedim ve eve doğru yol aldım. O da arabasına doğru. Öyle söylese de içten içe çok samimi arkadaş olmuştuk. Ne de olsa anılarımı paylaştım onunla o kadar. içeri girer girmez kaypak kilide aldı beni. Vay amk. Dur da bir soluklanayım. Aslında yorulmadım da olsun.
Süleyman-“Neredeydin lan sen tüm gün?”
b-“A bi. Bir bır ak da anla tayım.” Aslında o kadar da sıkılmıyordu boğazım ama çaktırırsam yeni çözümler bulur.
içeride birkaç kişi var. Hissedebiliyorum.
Lamba yandı ve herkes
“Sürpriz.” Dedi. içeride Nur Hanım, Kadir Bey, Gamze, Huriye, Yaşlı ve hatta Semih bile vardı.
Şaşırmış gibi yaptım.
Kadir-“Bıraksana çocuğu eşek oğlu eşek.” Süleyman hemen kilidi bozdu.
b-“Bu neyin süprizi?”
Kadir-“Bugün senin doğum gününmüş ya.” Aaa. Tamamen unutmuşum. Doğduğum gün 3 ailemden 2 sini kaybetmek de ayrı acı oldu.
b-“Kusura bakmayın ayakta beklettim sizi. Buyurun oturun. Ben tamamen şaşırdım şu anda. Doğum günüm olduğunu bile unutmuştum.”
Kadir-“Bu eşek daha önce senin doğum gününü hiç kutlamamıştır.” Yok canım bir kere kutladı. O da bel çantası getirirken bir an dinleneyim diye bir yerde oturdum ve o an da çantayı orada unutmuştum. Yanına gittiğimde çantayı bulamayınca beni depoya çekip vurmaya bekaret kemeriyle dövmüştü. Doğum günüm abi bugün dediğimde de “iyiki” şak “doğdun” şak “sana” şak şeklinde dayak yemiştim. Hakkını yemeyelim.
Nur-“Kadir. Şimdi kavga etmenin sırası mı? Çocuğun en güzel gününde." Arkamdan da pastayla Faruk abi geldi. (Unutanlar için Faruk kaypağın şöförü.) Zaten hep bir ağızdan “ iyiki doğdun Bir Bine” melodisini söylemeye başladılar. Amk. Çok utanç verici. Çocuk gibi hissettim kendimi mk. Sevinmeye ayrı utanıyorum.
Yaşlı-“Bir dilek tut bakayım.” Dilek mi. O basit. Onu gerçekleşmesi sıkıntı. içimden “Gezginlik yeteneklerimi geri istiyorum. Kimseyi arkamda bırakmak istemiyorum.” Dedim ve üfledim. O günü hiç unutmayacağım. -
50.
+2Ork Diyarı’na geldim. Şefler yine aralarında kavga ediyorlardı. Hatta savaşıyorlardı desem yeridir. Koum’un baltasını aldım ve aralarına daldım.
HReis-“Ne yapıyorsun sen? Ölümüne mi susadın?” Ölümsüzüm artık. Yemezler yani bu sefer.
b-“ikiniz olun ben tek olayım. Her türlü ben kazanırım.”
RReis-“iki araba kaldırdın diye kendini en güçlü ilan etmişsin bakıyorum. Ölürsen bizim suçumuz değil.” Dedi ve ikisi de bana saldırmaya başladı. iki dikenli topuzun arasında kalıp vücudum parçalara ayrıldı.
HReis-“Senin için düzgün bir cenaze düzenleyeceğiz.” Arkalarına döndüler ve benim vücudum tekrar birleşti.
b-“Benim cenazeler ile aram iyi değildir. O yüzden savaşmaya devam edelim.”
RReis-“Nasıl yaptın?”
b-“Kim Styla’nın ölümsüzlüğünü aldım. Artık ben de ölümsüzüm.”
RReis-“Kim Styla mı? Uzun süre sonra o iğrenç ismi duymak sinirlerimi bozdu. Irkımızı birbirine düşüren oydu.” Vay kavaşe.
HReis-“Onu öldürdün mü peki?”
b-“Ölmekten beter durumda şu an. Ama artık ölü olarak sayılıyor. Muhtemelen Kiam Holas ve Kian Rolas Kim Styla’yı gondikliyordur. Evrensel saat ile toplam 6 saatimiz var. Ondan sonra daha da buraya gelemeyeceğim. Ben…”
RReis-“Konuşmayı bırakalım artık. Savaşmaya devam edelim.” Dedi ve topuzunu üzerime salladı. Son anda karşılık verdim amk.
Üçümüz de birbirimize saldırmaya devam ettik. 6 saatim ciddi ciddi savaşmakla geçti. Bende sıyırık yok ama onlar bayağı yaralandı. Ama her zamanki gibi hiçbir şeyleri yokmuş gibi devam ediyorlardı. Baltamı yere bıraktım.
b-“Gitme zamanım geldi. Sizin savaşınızı bölmeyeyim.”
RReis-“Daha sonra tekrar gel.”
b-“Ama gelemeyece…”
HReis-“Geleceksin. Sen öyle kolay kolay pes edenlerden değilsin. Elbet geri geleceksin buraya ve tekrar savaşacağız.” Nedense hem mutlu hem de üzgün hissediyorum. Hani derler ya savaşçılar duygularını savaşta anlatırlar birbirlerine, işte o anı yaşadım. Belki içgüdüdendir bilinmez ama topuzlarını sallama şekilleri bile sanki geri geleceğimi bekler gibiydi. Daha sonra istemsiz bir şekilde kayboldum. -
49.
+1Alfa, Beta ve Gama hemen yanıma koştu. Annelerinin arkasından da yavrular paytak paytak koşuyorlardı. Luka zaten gelir gelmez üzerime atlamıştı ve kafasını üzerime sürtüyordu. Bu sevinme şekli herhalde.Tümünü Göster
Beta-“Ne oldu? Anlatsana.”
b-“Kim Styla öldü.”
Gama-“Lanetin ne oldu?” Luka’ya doğru baktım. O hala kafasını göğsüme sürtmeye devam ediyordu. Neyse ki Luka’nın ve diğer yavruların lanet olayından haberi yoktu.
b-“Size hiç yalan söylemedim. Gezginliğimden vazgeçtim. Sizinle buraya vedalaşmaya geldim. Bana 12 saat verdiler. Daha Ork diyarına da gideceğim. Yani her diyarda 6 saat geçirebilirim.”
Beta-“Bir çözümü yok mu? Elimizden bir şey gelmeli.”
b-“Elinden bir şey gelmez. Merak etmeyin. Eğer portal açan bir gezgin bulursam hemen sizin yanınıza geleceğim.” Alfa neredeyse imkansız olduğunu anlamıştı.
Alfa-“Gitmeni istemiyorum.” Ağlıyordu. Annelerinin ağladığını görünce yavrular da korktu ve ağlamaya başladı. Bir Alduin ağlamıyor. O da hala uyuyor.
b-“Aaa yapma öyle ama. Sen bir annesin. Ağlamak sana yakışmıyor. Hem bak. Çocukların da ağlıyor. Acı çekmenize gerek yok. Hem artık ölümsüzüm ben biliyor musunuz? Kim’in ölümsüzlüğü bana geçti. Yani tekrar buraya gelmek için milyonlarca yılım var. Belki siz göremeyeceksiniz ama bu topraklarda üzerinizde dolaşacağım.” ilk geldiğim zamana göre bayağı büyümüş. Demek ki ölen ejderhalar da fazla.
Gama-“Neden her seferinde kendini feda ediyorsun?” Sitem eder gibi söylemişti.
b-“Sen benim yerimde olsan yapmaz mıydın? Beni, kardeşlerini korumak için?” Cevap veremedi.
b-“Ahh. Bu kadar duygusallık yeter. Hadi şimdi eğlenelim. Gama. Git bana kırmızı benekli mavi meyveden getir. Bol bol getir. Sizinle olan 6 saatimi o meyveden yiyerek geçirmek istiyorum.” Gama hemen uçtu ve gitti.
Luka-“Gidecek misin?”
b-“Evet. Gideceğim.”
Luka-“Geri gel.” Nasıl söyleyeyim ki ona geri dönemeyeceğimi?
b-“Söz veriyorum gelmeye çalışacağım. Ama geleceğime söz veremem bu sefer.”
Luka-“Geleceksin. inanıyorum.”
b-“Bakıyorum da çok hızlı konuşmayı öğrendin sen?” Gama hemen geldi bile. Çok hızlı oldu bu. Bol bol da kırmızı benekli mavi meyveden getirmiş.
b-“Sen de yemek ister misin Luka?” Sevinçli sesler çıkarmaya başladı. Bu evet demek galiba. Meyvelere doğru yürüdüm ve beraber meyveleri yemeye başladık. Tabiki Luka’ya parmağımla suyunu içiriyorum. Onun da hoşuna gidiyor zaten bu. Charizard da cesaretini toplayıp yanıma geldi ve ağzını açtı.
b-“Demek sen de istiyorsun. Gel bakalım kucağıma.” Arkasından da Linonia geldi ve o da kucağıma oturdu. Hepsine sırasıyla meyvenin suyundan veriyordum. Alduin de sonradan katıldı bu kervana. Ama yerken yarısında uyuyakaldı. Uykunun vücut bulmuş halisin Alduin tebrik ediyorum. Nasıl yemek yerken uyuya kalabilir ki? (Bak sakın uyandırma. Sonra Skyrim’de bizi gibiyor.)
Hepsi tatmin olduktan sonra kalktılar kucağımdan. Ama Luka hala duruyordu. Benden ayrılamıyordu.
b-“Luka. Sen de uyusana. Bak kardeşlerin uyudu.” Sen uyan artık bence Alduin.
Luka-“Gidersin.”
b-“Zaten mecburen gideceğim. Bundan kaçışımız yok.”
Beta-“Seni bekleyeceğiz.”
b-“Elbette ki bekleyeceksin. Ben de elimden geldiğince erken gelmeye çalışacağım yanınıza.”
Gama-“Ben de bekleyeceğim. Hatta senin gezginliğini kurtarmanın yolunu arayacağım.”
b-“Umarım bulursun.”
Alfa-“Umarım seni ölmeden önce son bir kez daha görürüz.”
b-“Merak etmeyin. Hepinizin onurlu ölümünü kutlayacağım. Hem bir nevi beni de ölüyor olarak düşünün. Görevimi tamamladım. Artık ben de onurlu bir şekilde ölebilirim. Anne ejderha… Pardon annem gibi toprak olmayacağım ama sizi hiçbir zaman unutmayacağım. Ben de gidiyorum artık. 6 saat doldu hemen. Luka. Hadi bu sefer tek seferde bırak kolumu.”
Luka-“Geleceksin. Güveniyorum. Ağlamayacağım.” Ama sanırım ben ağlayacağım. Hepsine sırayla sarıldım. Yavrular pek bir şey anlamadı ama Luka’ya da son kez sarıldım ve
b-“Sana bir şey göstereceğim.” Dedim ve kafamı kafasına değdirdim. Buraya ilk geldiğim zamandan itibaren ne yaşadığımı gösterdim. Sadece Ejderha Diyarı’nda olanları gösterdim ve kötü yerleri göstermedim. Hep eğlendiğim zamanları gösterdim.
b-“Sen de böyle anılara sahip olacaksın. Hatta daha iyisine. Seni hiç unutmayacağım.” Dedim ve kayboldum. -
48.
+1GEZGiNLiĞiNDEN VAZGEÇTiĞi SON
b-“Gezginliğimden vazgeçiyorum Lanete girmeyeceğim.”
“Bu yolundan emin misin?”
b-“Evet eminim. Benim yüzümden sevdiklerim yeterince acı çektiler. Daha fazla acı çekmelerini istemiyorum. Onları görmeyerek onlara iyilik yapacağım.”
“Peki. Umarım doğru yoldur bulduğun yol.”
Miras-“O zaman gidelim Bir Bine. Sen iyi bir insansın. Ama hep hatalı kararlar verdin. ”
b-“Eminim babamı koyduğun gibi beni de koymak isterdin. Ama gezginliğimden vazgeçmeyi seçtim.”
Miras-“Baban iyi bir adamdı ama hep kafasının dikine giderdi. En son yaptığı Ragon’ları Onag’lardan kurtarmak için portal açtı ve boş bir diyara kaçmalarını sağladı. Ama kendi de o diyara adımını attı. Neden attı bilmiyorum. isterse kapatabilirdi ama portalini kapatmadı ve kendi de geçti. Sanki laneti istiyor gibiydi.”
b-“Peki. Şimdi ne olacak?”
Miras-“Herkesle vedalaşmak için evrensel 12 saat veriyorum sana. Git ve vedalaş. Bu vedalaşmayı hak ettin.” Dedi ve kendimi ejderha diyarında buldum. -
47.
+1Kötü ve ekgib son bunca zamanda böyle bitirmeni beklemiyordum enazından 1 bölüm daha yazıp(1 entry olarak değil tian serisindeki gibi mesela olaylar bittikten sonra hinn'in gözünden anlatmıştın o şekilde) sonraki hayatını ve bu yaşadıklarının gelecekteki hayatına etkilerini "uzun uzun" anlatabilirsin. Huriye'ye ,Kadir bey'e ,Kaypak Süleyman'a daha fazla ve daha önemli (daha dramarikte olsa) sağlam roller yükle benim yorumum bu
-
-
1.
0Tamam da sana da günde 40 kere ARTIK HiKAYEYi AT deseler sen de biraz sinirlenirsin. Hikayeyi eğlencesine yazan ben artık iş yapıyormuş gibi yazmaya başladım. Ama dediğin gibi. Böyle bir son istemezdim. Zaten ben bunu daha sonra ayarlayacağım. Sadece şu konuşanlar sussun diye paylaştım.
-
2.
0Paylaştığım zaman sana ve birkaç kişiye de atarım özelden.
-
3.
+1Tşk fark ettinmi bilmiyorum ama sözlüğe senin hikayeni okumak için giriyorum nerdeyse değerimi bil
-
-
1.
0Teşekkürler kanka. inşallah bir dahaki sefere bu hataya düşmeyeceğim. Acele ettim kötü bitti hikaye. Daha bitmedi ama neyse. Olmadı açık kapı bırakırım toparlarım hikayeyi. Şu sınav zamanına denk getirmeseydim.
-
1.
diğerleri 1 -
1.
-
46.
+2“Çok güzel bir savaştı. Kaybettin Kim.”Tümünü Göster
b-“Ama bu haksızlık. HAKSIZLIK BU. ONA KiAM VE KiAN YARDIM ETTi.”
“Kural dışı bir şey yoktu. Sadece içgüdüsünü kullandı. Senin de kullandığın gibi. Eğer sen egona yenik düşüp rakibini acemi görmeseydin onu yenebilirdin. Ama sen seçimini yaptın. Şimdi cezanı çek.” Yerden zincirler çıkmaya başladı. Kim Styla’nın etrafını sarıyordu.
Kim-“Bunlar da ne?”
“Çok istediğin ölüm bunlar. Bunca zamandır her can aldığın ruh için bir zincir. Her aldattığın ruh için bir zincir daha. Bunlar seni dayanılmaz bir acıya zütürecek. Sen ise o kadar kötü biri oldun ki zincirlerinin sayısını ben bile söylemeye çekiniyorum.” Her tarafını sarıyorlardı.
Kim-“Hayır. Ben böyle olsun istemedim. Sadece gerçek bir ölüm istedim AHHH.”
Miras-“Bu gerçek bir ölüm Kim. Sana anlatmaya çalıştım ama dinlemedin beni. Biz ölmemeliydik. Özellikle de günahlarımız bu kadar fazlayken. Baksana. Ölmene rağmen ölüm yoluna bile girmene izin vermiyor aldattığın ruhlar. istediğin şey buydu.” Zincirler geldikçe Kim itiyordu ama nafile. Bütün vücudunu delip geçiyor, burun, kulak, ağzından bile zincirler giriyordu.
Kim-“Lanette kalayım. Ama yeter ki bırak artık beni.”
“Artık sana hiçbir şey yapamam.” Zinciler yanmaya başladı. Kim’in çığlıkları her yeri sardı. Arkasında bir kapı oluştu. Kapı sanki ağza benziyordu. Ağız açıldı hatta salyası bile vardı kapının lan. Eğer oraya ben girecek olsam ikinci kez ölürdüm galiba. Zinciler onu oraya çekmeye başladı. Kim korkulu gözlerle oraya bakıyordu ama ağzındaki zincirlerden dolayı konuşamıyordu. Zaten sadece gözü görülüyordu zincirlerden. Normalde gözü de kapanırdı ama zincirler sanki görmesini istiyordu. O kapının arkasında öldürdüğü tüm ırklardan kişiler vardı. Hepsi orada intikam için bekliyordu. Daha sonra kapıdan geçtikten sonra son bir çığlık attı ve ağız kapanıp kayboldu.
“Bir Bine. Artık ölümsüz olan sensin. Saf bir kalbin var Bir Bine. O kalbi kaybetme.”
Miras-“Ölümsüz olsan da lanetten kaçamazsın. Seni lanete koymam lazım.”
“Böyle bir savaştan sonra sana seçim şansı verebilirim. Bir yol daha var. Eğer gezginliğinden vazgeçersen lanetten kurtulursun. istediğin yolu seç.” Eğer lanetlenirsem herkesi görebilirim ama kimse beni göremez. Hatırlamazlar da. Ama eğer gezginliğimden vazgeçersem bir daha onları göremem ama ölümsüz olarak yaşarım. ileride belki portal açan bir gezgin bulurum. Belli mi olur?
Lanete Gir
Gezginliğinden Vazgeç
Edit: Evet. Şimdi seçim sırası sizde. Sizce ana karakterimiz ne yapmalı? Lanete mi girmeli? Yoksa gezginliğinden mi vazgeçmeli? Her iki türlü de artık ölümsüz. https://www.strawpoll.me/15784081 oyları buradan veriyorsunuz. Yarın sabah sonuca göre sonunu paylaşacağım. Herkese iyi akşamlar.
Edit2:Bu hikayeyi bu kadar hızlı bitirmek istemiyordum. Şahsen beni pek tatmin etmedi. Bütün istediklerimi yazamadım. Neyse. Acemiliğime denk geldi acele ettim. Umarım siz beğenmişsinizdir. -
45.
+2Düşündüğüm gibi ilk saldırıyı o yaptı. Gözlerimi kapattım ve içgüdüme odaklandım. Evet. Geliyor. Ama fazla hızlı. Son anda sağa kaçabildim ama sağ taraftan da diğer topuzumu salladı. Ben de baltamla topuza karşılık verdim. Bir anda bir şey hissettim. isteksizlik. Sanki zorlanıyordu. Ama ne? Anladım. Dalgınlığımdan ileri doğru topuzunu itti ve beni ileriye uçurdu. Yerde bayağı yuvarlandım. Bir daha dalgınlık yaparsan sonum pek hoş olmaz. Tekrar gözlerimi kapattım.Tümünü Göster
Kim-“içgüdünü sadece gözlerin kapalıyken kullanabilmen çok yazık.”
b-“En azından ben kullanabiliyorum. Sen onu da kullanamıyorsun.”
Kim-“Ben gözlerim açık kullanabiliyorum.”
b-“Bunu dediğine göre tam olarak içgüdünün mantığını anlamamışsın.”
Kim-“Senden daha fazla süre kullandım bunu. Bunu sana hemen kanıtlayacağım.” Dedi ve yanımda belirdi. Tam iki topuzu da geçirecek iken birden kendimi ona doğru attım. Dibine kadar girince topuzunu bana değdiremedi.
b-“Senin anlamadığın şey şu. Şu an elindeki Rolas ve Holas’a hizmet eden topuzlar eski sahipleri olan senin yanına geri dönmek istemiyorlar. Eğer anlasaydın isteksiz bir biçimde benimle dövüştüklerini anlardın.” Dedim ve kafayı attım. O benim gibi fazla uçmadı ama o da yerde biraz yuvarlandı. Ama hızlıca toparlandı.
Kim-“Beni sinir ediyorsun. Ama aptallığın eğlendiriyor. Şu iki odun parçasına yapıştırılmış demir dikenlerin düşünceleri olduğunu mu söylüyorsun yani bana? Gerçekten aptallığın evrensel sınırları bile aşıyor.”
b-“Öyleyse bana saldır. Kaybedeceksin.” Dedim. Onu bayağı kızdırmış olmalıyım ki hızı bayağı arttı. Topuzuyla bana tam vuracaktı. Karşılık vermem için gereken süre yok. Ne yapacağım? Bana vuracağı tokmağından bir ruh çıktı ve elimi tuttu. Kiam Rolas bu. ilk kez görüyorum ama sanki tanıyor gibiyim. Topuzuna bağlıydı ruhu. Elimi kaldırdı ve karşılık verdi. Zamanında yetişemez demiştim ama Rolas’ın yardımıyla baltam Kim Styla’nın elini kopardı. Ani bir hareketle geri kaçtı. Kiam Rolas’ın ruhu da baltaya geri döndü.
Kim-“NASIL OLABiLiR? ÇOK HIZLI GELiYORDUM. KARŞILIK VEREMEMEN LAZIMDI.” Görmedi mi yani Kiam Rolas’ı. Güya içgüdü kullanabiliyor.
b-“Sana söylemiştim. Topuzun seni istemiyor.” Topuzu yerden aldım ve Kim Styla’nın kopan eli de yere düştü. Şu an nedense topuz çok hafif gibi. Baltamdan bile daha hafif.
Kim-“Sadece şanslıydın. Ama şimdi öleceksin.” Dedi ve etrafımda dönmeye başladı. Bir sağımda, bir solumda, arkamda, önümde, üstümde, altımda… içgüdüm resmen alarm veriyor. Çok hızlı. Takip edemiyorum. Arkamdan gelip tam saldırısını gerçekleştirecekken yine biri elimden tuttu. Bu sefer Kian Holas’tı. O da topuzunu geri istiyordu. Arkamı bile dönmeden baltamla saldırısına karşılık verdim. Tabi Kian Holas sayesinde. Elinden düşürdü ve tam kaçacakken arkamı döndüm ve ayağına saldırdım. Evet. Düşündüğüm şey oldu. Ayağını kestim ve yere düştü. Artık kaçamaz. Yanına gittim ve baltamı boğazına tuttum:
b-“Pes et. Bu son şansın.”
Kim-“Neden? Nasıl bu kadar hızlı tepki verdin?”
b-“Sana içgüdüyü bilmiyorsun demiştim. Seninle tokmağımızı çarpıştırdığımızda hissedemedin ama topuz senin elinde savaşmak istemiyordu. Onun için her saldıracağın noktada beni uyardılar. Hatta yardım dahi ettiler. Senin hızına yetişemediğim zaman ruhunu topuzlarına işlemiş olan Kian ve Kiam benim elimden tuttu. Sana karşılık fırsatı verdi. Baksana baltama. Sen de hissediyor musun? Seni öldürmek için neredeyse can atıyor. Şimdi kararını ver. Pes ediyor musun?”
Kim-“Pes ediyorum.” Dedi ve kendimizi yine ilk geldiğimiz beyaz alanda bulduk. -
44.
+3Ölüm ve Yaşam Diyarı aynı annemle konuştuğum yer gibi. Sağ tarafta bebek ruhlar ve sol tarafta yaşlı, genç, bebek karışık ruhlar vardı. Muhtemelen sağ taraf yaşam sol taraf ise ölümdü. Gerçekten de her ırktan ruh var. Daha önce hiç karşılaşmadıklarım bile. Hatta dinazora benzeyen ırklar, elfler, yarasa adamlar, ejderha kafalı insan tipliler… Akla hayale gelmeyecek her şey var.Tümünü Göster
“Lanetlenmek pahasına buraya geldin Bir Bine.”
b-“Biri benimle konuşuyor.”
Kim-“O biri dediğin yaşamı ve ölümleri yöneten kişi. Bana ve kız kardeşime ölümsüzlüğümü veren de o.”
“Saf bir kalbin var demek. Miras ve Kim Styla’da da vardı. Ama ölümsüzlük saflıklarını değiştirdi. Sen neden geldin? Görebiliyorum. Onları korumak istiyorsun. Ork diyarındakileri, Ejderha diyarındakileri, dünyadaki insanları… Ve Kim’i öldürmek istiyorsun.”
b-“Peki nasıl öldüreceğim?”
Miras-“Sakın yapma Bir Bine.”
Kim-“Ben de nerede kaldı diyordum. Geldi yine.”
Miras-“Bir Bine. Ben de seni zeki biri olarak düşünmüştüm. Ama sen portalden geçerek kurallara ihlal ettin. Lanet ile cezalandırılacaksın.”
b-“Bu iş bittikten sonra ne yaparsan yap. Önce almam gereken bir cevap var. Nasıl ölümsüz birini öldüreceğim.”
“Onun ölümsüzlüğünü kendin alırsan o artık ölümlü olacaktır.”
b-“Tamam o zaman. Ölümsüzlüğünü almayı kabul ediyorum.”
“Bu ölümsüzlüğü ondan öylece söküp alamazsın. Önce hak etmen lazım. Onun için de Kim Styla ile dövüşeceksin.”
b-“Dövüşmek mi?”
“Ork kuralları ile dövüşeceksiniz. Kazanırsan ölümsüzlüğünü alabilirsin. Ama kaybedersen sol tarafa gidersin.” Sol tarafıma baktım. Ölüler var. Yani ölürsün diyor kısaca. Direk söylesene işte ne uzatıyorsun. Off. Sorun yemin ediyorum.
b-“Kim. Bilerek yenilecek misin o zaman bana?”
“Yenilemez. Tüm gücüyle sana saldırması lazım. Eğer kazanırsa ölecek. Kaybederse de ne olacağını görürsün.” Birden kendimizi bomboş bir alanda bulduk. Elime birden Koum’un baltası geldi. Tamamdır. Onu yenebilirim. Hissediyorum. Derken fazla hissettim. Onun elindekileri gördükten sonra yenilgimi ilan ettim resmen. Bir elinde Holas diğer elinde de Rolas kabile şefinin topuzu vardı. ikisini beraber mi kullanacak?
b-“Ciddi olamazsın. Rolas ve Holas topuzunu mu kullanacaksın?”
Kim-“Uzun süredir elime almıyordum. Anılarım canlandı. Az ork katletmedim bunlarla. içlerinde savaş çıkarttıktan sonra yenilip kaçmış gibi yaptım. Birini Rolas diğerini de Holas aldı ama çoktan kabilelerinin içine fesatlık düşürmüştüm. Zaten iki reis öldükten sonra kabileler arasında kavga çıktı. inanabiliyor musun? Sadece karşı kabilenin şeflerinin ismini yanlış söylediklerini düşündüğü için. Ve bu topuzlar her neslin kanını aldı…”
b-“Anladık. Çok konuşuyorsun. Senin o kadar açmaya uğraştığın savaş benim birkaç cümleme kapandı. Bunu da biliyorsundur. Seni burada yeneceğim. Ve bu topuzlar da onurlarıyla çarpışacaklar artık.”
Kim-“Aynı iğrenç orklar gibi konuştun.”
b-“Lafı fazla uzatma da başlayalım artık. Daha Luka’ya verdiğim sözü tutup Ejderha Diyarı’na döneceğim. Hadi başlayalım.” inşallah kışkırtmam işe yarar. -
43.
+3Elbette ki geçeceğim. Kardeşlerimin tehlikeye girmesine bir daha izin veremem. Gerekirse kendimi feda ederim. Bunu da söylemiştim zaten.
b-“Kabul ediyorum. Geçeceğim portalden. Luka. Kolumdan in.” Ne kadar desem de kolumdan inmemekte ısrarcıydı. Birden kolumun ıslandı. Ağlıyordu. Luka ağlıyor. Resmen gitmemem için yalvarıyor. Kolumu kendime doğru çevirdim ve Luka’nın kafası artık bana doğru bakıyordu.
b-“Sana ben ne söylemiştim. Geri döneceğim dediğim zaman döndüm değil mi? Şimdi de söylüyorum. Merak etme. Geri döneceğim.”
Luka-“Korkuyorum. Bir Bine.”
b-“Bak ben de korkuyorum. Korkabilirsin. Bu normal bir duygu. Ama önemli bir anda korkunu yenmen gerektiği zamanlar olur. Aileni koruman için. Bak ben korkmama rağmen gidiyorum. ileride senin de korkunu yenmen gereken durumlar olacak. O zaman ağlayarak çözüm bulamazsın. Korkunun üstüne gitmelisin. inanıyorum ki sen ileride kudretli bir ejderha olacaksın. Şimdi bizim aramızda ağlayanlara ceza var.” Dedim ve gözünü yaladım. Zaten hemen gözünü kapattı ve kanadıyla silmeye çalıştı. Ben elimle gözünü sildim.
b-“Merak etme. Geri geleceğim.” Dedim ve Luka da mecburen kolumu bıraktı.
Alfa-“Bir Bine. Lütfen. Kendine dikkat et.”
Beta-“Biz senin hep yanında olacağız.”
Gama-“Sakın Kim Styla’yı öldürmeden gelme.” Gülümsedim.
b-“Merak etmeyin. Geri döneceğim.” Dedim ve Kim ile portalden geçtik. -
42.
+2b-“Burada ne arıyorsun?”Tümünü Göster
Kim-“Aaa. Biz sevgili değil miyiz?”
b-“En son sevgi besleyeceğim iki insandan birisin.” Birden yanımda belirdi.
Kim-“O zaman iyi ki insan değilim de rianım.” Bana dokununca Luka direk kuyruğuyla eline vurdu. Kim de elini çekmek zorunda kaldı.
Kim-“Ne terbiyesiz bir ejderha. Hiç de size benzemiyor.”
Alfa-“Ne istiyorsun?”
Kim-“Ölmeyi istiyorum. Binlerce yıldır beklediğim ölümü. Binlerce yıl boyunca yaşamak ne kadar iğrenç bir şey biliyor musunuz?” Gama direk saldıracakmış gibi bir pozisyon aldı.
b-“Gama. Sakin ol. Senin ölmek istemen umurumda değil. Hem seni nasıl öldüreceğimi de bilmiyorum.”
Kim-“Çok basit. Ölüm ve Yaşam diyarına gitmemiz lazım sadece. Ondan sonrasını onlar halleder.”
b-“Nasıl gideceğim ki?”
Kim-“Kız kardeşimin kitabını boşuna okumadım. Oraya gidişi biliyorum.” Dedi ve eliyle bir işaret yaptı. Daha sonra portal açıldı.
b-“Ejderhaları zütürdüğün portal.”
Kim-“Evet ama hepsi senin dikkatini çekebilmek içindi.”
b-“Kardeşin Miras senin portal açamayacağını söylemişti. Peki nasıl açıyorsun?”
Kim-“Baban sayesinde. Ondan öğrendim.”
b-“Miras öğretilemeyeceğini de söylemişti. Yalan söylüyorsun.”
Kim-“Aileni öldürmeye çalıştığını da söylemedi. Pek güvenilir biri değil o. Herkese duymak istediğini söyler.”
Beta-“Bir Bine. Sakın oraya girme. içimde kötü bir his var.”
Kim-“Ama rahatlatıyor da ayrıca değil mi? Çünkü orada ölümün soğukluğu ve yaşamın sıcaklığı var. Onun için gitmemiz gerekiyor.”
b-“Eğer ki o portali geçersem lanetlenirim.”
Kim-“Demek kitabı sen de alabildin. Seni ne ile sınadılar kitabı verirken? Yetimi kurtarma ile mi? Yavru kuşu ağaca geri koyma ile mi?” Lan ne diyim kıza. Huriye ile yatmadım diye aldım kitabı.
b-“Seni ilgilendirmez. Luka. Kolumdan in.” Ama inmemekte ısrar ediyordu.
b-“Luka. Zorla indirmek istemiyorum. in kolumdan.”
Gama-“O da hissediyor. Oradan iyi şeyler de gelse kötü olaylar daha yoğun.”
Kim-“Neden yoğun olacak çünkü tüm evrenlerin toplamında üremeden çok ölüm var. Hadi sevgilim. Beni öldür artık. En büyük hazzımı yaşamak istiyorum.” Ejderhalara döndüm ve:
b-“Biliyorum. Korkuyorsunuz. Zaten hissetmişsinizdir ben de çok korkuyorum. Ama bunu yapmalıyım. Siz elinizi kirletmenize gerek yok.”
Beta-“Lütfen. En azıdan gitmeden önce bir düşün.” -
41.
+2Linonia gözlerini açtı. Bana doğru bir bakış attı. Ve sonra Beta ve Gama’ya da. Daha sonra korktuğu her halinden belli şekilde annesinin kanadının altına daha çok sokuldu.
b-“Bu Linonia’nın hareketleri bana birini hatırlattı sanki.” dedim ve Beta’ya bir bakış attım.
Beta-“Her gün insan görmüyordum. Korkmam normaldi o zamanlar.”
Charizard da uyandı. Bu adı ne zaman söylesem poke topu fırlatasım geliyor amk. O da beni görünce yavaş yavaş yanıma yaklaştı. Ve kokladı.
Alfa-“O zararsız biri. Bizim gibi ejderha değil. Türü insan. ismi de Bir Bine. Benim kardeşim. isim denilen şey insanlara özgü bir şey. Yani ona Bir Bine dersen sana bakar. Onun yanındayken biz de isimle konuşacağız. Ama daha konuşmayı öğrenmediniz.” Boyları küçücük zaten. Muhtemelen ilk Ejderha Diyarı’na geldiğimde Alfa, Beta ve Gama çocuktu. Bunlar ise bebek. Daha sonra Alduin gözünü açtı. Bana doğru baktı. Sonra gözlerini tekrar kapattı. Charizard da yanımda dokunup kaçıyor, sonra tekrar geliyor tekrar dokunuyor ve tekrar kaçıyor. Linonia ise Gama’ya doğru yöneldi, onunla oynamak istiyor herhalde.
b-“Alduin garip davranıyor gibi. Normal mi bu kadar uyuması?” (Hikayenin dışında ama ne zaman bu ismi yazsam içim ürperiyor lan. Tekrar Skyrim oynamak istiyorum.)
Alfa-“Evet. Nedense çok fazla uyuyor. Herhalde enerjisini yeteri kadar toparlamadan çıktı yumurtadan.”
Beta-“Yumurtadan en son çıkan oydu zaten. Kardeşlerinden fazla enerjisi olması lazımdı.”
b-“Tembel olabilme ihtimali var mı? Ayy” Lan Charizard. Bir dur amk. Dokunup kaçıyon öyle. Ödüm patladı.
Kim-“Kim bilir. Belki de tembeldir.” Hemen sesin geldiği yere döndüm. Düşündüğüm gibi. Kim Styla. Hemen ayağa kalktım. Luka huysuz sesler çıkarsa da aldırış etmedim. Gömleğimin içinden çıkıp elimde yerini aldı. -
40.
+2Baltayı elimden bırakamamla kayboldu. Gözlerimi kapattım ve odaklanıp dünyaya geri döndüm. Gamze karşımda oturuyordu. Birden yerinden sıçradı. Susmasını işaret ettim. Semih bizim tarafa doğru baktı ama Gamze hemen beni gizledi. Sessiz bir biçimde:Tümünü Göster
Gamze-“Ne oldu sana birden? Üstün başın hep kan içinde. Omzunda derin bir yara var!! Daha iki saniye önce düpdüzgün duruyordun.”
b-“Uçsam daha inandırıcı olur demiştim. Şimdi depoya inip üstümü değiştirmem lazım. Sana daha sonra anlatırım.” Dedim ve depoya doğru yürüdüm. Yedek kıyafet getirdim Allah’tan. Çünkü başıma bela almayı alışkanlık yaptım. Ejderha Diyarına gitmem gerek. Gama orada olacak. Çok heyecanlıyım. Üstümü değiştirdim. Elimi yüzümü yıkayamadım ona yapacak bir şey yok. Omzumda derin bir yara olmasına rağmen fazla ağrımıyor. Orklar beni ne hale getirdi amk. Ejderha diyarına gitmeliyim. Hemen odaklandım ve Ejderha Diyarı’na gittim. Beni bekliyorlarmış. Alfa da uyanmış ama hala yorgun gibi duruyordu. Beta ve Gama da yan yana duruyorlar.
Gama-“Hoş geldin Bir Bine” ben ağlamaya başladım. Ama öyle böyle değil. Sevinçten. Hıçkıra hıçkıra ağlıyorum.
b-“Asıl sen hoş geldin lan.” Dedi ve kafasını eğmesiyle sarıldım. “Orada çok korktum. Başına bir şey gelecek diye çok korktum.”
Gama-“Senin gibi bir kardeşim varken ölmemin bir imkanı var mı sence? “
Alfa-“Orada ne oldu ki?”
b-“Sen de sonunda uyandın demek. Diğer yumurtalar nerede?”
Alfa-“Kanadımın altında hepsi yumurtadan çıktı. Uyuyorlar. Birini zorla uyuttum. ismini Luka koymuşsun. Ben uyanana kadar ağladı. Sonunda zorla uyuttum.”
Beta-“Sen gidince geri gelmeni bekledi. Gelmeyince de ağlamaya başladı.” Hah. Bana bağlı bir ejderha oldu.
Alfa-“Ellerini ve yüzünü uzat. Kirli duruyorlar. Ve üstündekini çıkart. Omzundan bir ağrı yayılıyor gibi.” Evet. Ellerim kanlı duruyor. Yüzümde de var muhtemelen. Omzumdan mızrak geçtiğini söyleyince aklıma geldi. Onu bile unutmuştum. Eski ben olsa muhtemelen stres komasına girerdi. Ama annemin dediği gibi. Değişiyorum. Kanı elimde bu şekilde görmek beni artık daha az etkiliyor. Üstümü çıkarttım ve elimi, yüzümü ve yaramı yaladı. Öyle ki yara uyuştu bile hatta kabuk da bağladı. Derin yaraydı lan o. Biraz kuruduktan sonra üstümü tekrar giyindim. Ayağımda bir şey hissettim. Yere baktığımda Luka ayağıma sarılmıştı. Kolumu uzattım ve koluma çıktı. Kolumdan bana bakarak sitem eder gibi sesler çıkarıyordu.
b-“Dedim ya kardeşimi kurtarmaya gideceğim diye. Gittim ve geldim.” Yanıtımdan memnun olmuş olacak ki Hemen gömleğimin içine doğru yürümeye başladı. Ben de o beni uyarmadan önce yere yattım.
Alfa-“Ne ara kanadımın altından çıktı? Kişilik olarak sana çok benziyor Bir Bine. Başına buyruk ve sorumsuz.”
b-“Ben miyim başıma buyruk ve sorumsuz olan?”
Alfa-“Tabi ki sensin. Beta her şeyi anlattı. Ben uyurken kendini aşağıya atmışsın buradan. Eğer Beta görmese ölecekmişsin.”
b-“Aman. O mu? Bir de sen mi kızacaksın yani?”
Alfa-“Tabi ki kızacağım. Sadece eğlenmek için kendini aşağıya atmışsın. Nasıl kızmayayım?”
b-“Aslında eğlenmek için değildi…”
Alfa-“Ne için olursa olsun. Sen içgüdüyü bilen birisin. Artık bahanelerin işe yaramaz. Hiçbir şey bilmiyorsan içgüdünle durumu tartsaydın. Ama direk aşağı atladın.”
b-“Tamam tamam. Anladık. Az kız. Çocukları uyandıracaksın bak.”
Alfa-“Benim sesim onlara gitmiyor. Sadece size geliyor. Senin sesine uyansa uyanır.”
b-“O benden rahatsız olmaz. Değil mi Luka?” Uyanmayacağını düşünerek söylemiştim ama adıyla seslenince bayağı kızdı. Garip bir ses çıkardı ve göğsümü çizdi. Nasıl sızladı lan. Ama daha sonra yaladı ve orayı uyuşturdu. Ve uykusuna devam etti.
b-“Kesinlikle Luka bana benzemiyor. Benden daha vahşi bu.”
“Bir Bine.” Bunu kim söyledi?
Gama-“Hahahaha. Bak Luka ilk kelimesini söyledi bile.” O ses Luka’dan mı geldi? Vay be. Harbi çok duygulandım amk. Herkes ilk anne baba der bu Bir Bine diyor.
Alfa-“Diğerlerine ne isim koymayı düşünüyorsun peki?”
b-“Daha onları görmedim ki. Bir bakayım neye benziyorlar, nasıllar…” derken Alfa kanadını araladı ve yavru ejderhaları gösterdi. Evet. Hepsi de birbirinden şirin 3 tane ejderha yavrusu. Burayı kızlar bulmamalı. Yoksa mıncıklamaktan öldürürler bunları.
b-“Şurada, kan kırmızı bir ten rengi var. Onun ismi Charizard olsun.”ilk aklıma gelen o oldu amk. Ten rengi tıpkı onun gibi. Aman huyu benzemesin.
b-” Bir de bak şurada simsiyah bir yavru var. Onun ismi de Alduin olsun.” internette bulmuştum bu ismi de. Anlamı ne bilmiyorum. O da simsiyah bir ejderhaydı. (Skyrimciler el kaldırsın :D)
b-” Şuradaki gümüşi renktekinin de ismi Linonia olsun.” Bu isim de ne bileyim yaratıcı bir isim bulayım dedim bu aklıma geldi.
Bir Luka kahverengi çıkmış oradan. Diğerleri modifiye araba gibi. Ama bayağı güzel renkleri var. ilk baş GOT daki ejderha isimlerini bile vermeyi düşündüm. Ama telife girer maazallah sonra yayından kaldırılmayalım (Amk sanki Charizard ve Alduin ile hiç telife girmedin.) Alfa Beta Gama çıraklık; Luka, Linonia , Charizard, Alduin kalfalık, diğer nesil de görürsem ustalık eserim olacak.
Edit: Linonia ismini ikiz kardeşim koydu ve inci hesabı yok. (Evet. Bir ikiz kardeşim var.)
Charizard ismi (bkz: little dragon) tarafından verilmiştir.
Alduin ismini ise (bkz: bar10reis) tarafından verilmiştir. -
-
1.
0Alduin koydun da Parthurnax koymadın mı? Bir daha bir ejderhaya ad koyarsan da Parthurnax koymazsan üzersin beni kardeşim
-
1.
-
39.
+2Anne-“Oradaki halin neydi öyle? Ben seni böyle mi yetiştirdim? Öldürmekten zevk alan bir katil olarak mı?”Tümünü Göster
b-“Sen beni yetiştirmedin ki. Bana Süleyman abi baktı.”
Anne-“Ama böyle savaşmayı orklardan öğrendin. Peki kaçanlara saldırmayı ve öldürmekten zevk almayı da mı orklardan öğrendin?” Donakaldım resmen. Bir an düşündüm. Gerçekten de benden korkup kaçanlar vardı ve onları öldürmek üzereydim.
Anne-“Sen böyle biri değilsin Bir Bine.Sen zevk için birilerini öldüren biri değilsin.”
b-“Söyle anne o zaman ne yapayım? Ejderhalar boş yere katlediliyordu. Hem de benim yüzümden. Kim bilir kaç tane ejderha öldü. Gittiğim hiçbir yere iyi bir şey getiremiyorum. Ejderhalar benim yüzümden öldü, Koum’u ben öldürdüm, hatta Rian’lıları katlederken eğleniyordum bile. Kendime içimden adaleti sağladığımı söylüyordum. Onlar da ejderhaları katlettiler diyordum. Ama neden mutlu oldum ki? Artık kendimi bile tanıyamıyorum.”
Anne-“Çünkü değişiyorsun oğlum. Mecburen değişiyorsun. Sen artık normal insanlar gibi tek bir diyarda kalmıyorsun. Birden fazla diyar görüyorsun. Sana garip gelen adetleri kendince yorumluyorsun. Sadece sen de değişmiyorsun. Çevreni de değiştiriyorsun. Binlerce yıllık ork kavgasını tek bir sözünle bitirdin, aitlik duygularını kaybetmeye yüz tutmuş ejderhalara aitlik duygusunu hatırlattın. Ejderhalar ile kardeş oldun bunu hangi insan yaşayabilir? Elbette ki değişeceksin, kendini tanıyamayacaksın. Ama doğru yönde değiş.”
b-“Anne.” Bu soruyu sormaya korkuyordum. “Yaşıyor musun?” Gözlerini devirdi.
Anne-“Hayır oğlum. Öldüm. Baban da lanette. Muhtemelen seni izliyordur.” Artık gözyaşlarımı daha fazla tutamıyordum.
b-“Peki nasıl öldün?”
Anne-“Merak etme. Öldürülmedim. Ecelim geldi ve öldüm.”
b-“Peki o zaman niye beraber kaçtınız? Seni kim biliyordu? Kim geliyordu?”
Anne-“Miras Styla. Babanı lanete veren de o. Polis gibi düşün onu. Baban da suçluydu. Yakaladı ve hapsine attı. Beni de biliyordu. Ve senin peşinde olduğunu da biliyorduk. O yüzden senin yanında duramazdık. Biz de kaçtık ve senin büyümeni bile izleyemedik.” Hepsi Miras’ın suçu. Tanrıçalık oynamak için benim gençliğimi mahvetti. Affetmeyeceğim onu.
b-“Peki ben nasıl buraya geldim?”
Anne-“Kolyen sayesinde. Ortadaki taş alınmış olsa da oradaki boncuklara ruhumu gömdüm. Bak. Birkaç tane kalmış. Birazdan konuşmamız bitecek. Bitmeden önce sana söylemek istediğim bir şey var. Sen olur da kötü yola saparsın diye önlem olarak bu boncuklara ruhumu gömmüştüm. Şimdi gerçek anlamda öleceğim. Oğlum. Her zaman elinden tutacak biri olsun. Bu sefer seni ben kurtardım kibirinden ama bir dahaki sefere seni kurtaramayacağım. Onun için her zaman yanında dostlarını düşün. Sana boşuna giderken sırtını yaslayacağın dostlar edin demedim. Tek başına başaramazın. Arkadaşlarına sırtını yasla. Ve unutma. Seni her zaman izliyor olacağız.” Son boncuk da kırıldı ve Rian’a geri döndüm. -
38.
+2Kim-“Aşkım. Bunları sen hallediver. Benim küçük bir işim var. Seni bulacağım merak etme.” Dedi ve kayboldu. Nereye gitti bu? Başka dünyaya kaçtı. Miras zaten ortadan kayboldu. Evet. Ben de dünyama dönmeye çalıştım fakat işe yaramadı. Dönemiyorum. Zihnimde ses yankılanmaya başladı.
“Cık cık. Hile yapmak yok. Onları durdurana kadar evine dönemezsin. Sen bizi öldürecek kişi olarak seçildin. Bunlar senin için sorun olmamalı.” Dedi ve sesi kesildi. Ellerimle dövemem ki bunları. Birden elimde bir şey hissettim. Sopa gibi. Bu hissi tanıyorum. Bu balta.
Koum-“Bir Bine. Baltansız savaşmayı planlamıyordun herhalde?” Bu Koum’un sesi.
b-“Koum, neredesin?”
Koum-“Bu bir boyutsal balta. Her gittiğim diyardan aldığım taş ve demirlerle dövdüm bunu. Yani benim bulduğum her diyar bu baltanın evi. Ama yanında fazla tutamazsın. Başka diyarda senin enerjini harcar. 3 dakika süren var. Şimdi işlerini bitir.” Koum, nereden konuşuyorsun anlamadım ama istemsizce beni bir gülümseme tuttu. Baltam ile üzerilerine doğru koştum. Baltayı sallamam ile 10-15 kişi ölüyor. Kalkanları ve zırhları kağıt gibi kesiyor. Biri omzuma mızrağını sapladı. Ama hissetmedim bile. Adrenalinden dolayı olsa gerek. Savaşmaya devam ettim. içgüdümü de kullanmaya başladım. Her atağı görebiliyorum, her hissi hissedebiliyorum. Bana gerçekten de öldürmek için saldırıyorlar. Ama benden korkanları da var. Aralarına bir nevi Sauron gibi girdim. Ne bana vurabiliyorlar ne de ölümden kaçabiliyorlar. Belli bir süre sonra halk da kaçışmaya başladı. Herkes saraydan dışarı koşuyor. Hahaha. Zevk alıyorum. Öldürmekten zevk alıyorum. Benden korkuyorlar. Kanları, ceset kokuları… Daha fazla öldürmeliyim. Pes edenler var. Onları da öldürmeliyim. Ben bunun için yaratıldım. Öldürmek için.
“Sakin ol Bir Bine.” Gözlerimi açtığımda bembeyaz bir yerdeydim. Herkes nerede? Tam da eğlenceye yeni başlamışken gittiler mi? Ya da başka bir diyara mı geçtim? Lanetlendim mi yoksa? Karşıdan biri bana doğru yürümeye başladı. insan bir kadın. Kim mi? Hayır. Kim daha genç duruyordu. Yanıma yaklaşınca gözyaşlarımı tutamadım ve yanına gidip sarıldım.
b-“Anne. Seni çok özledim.”
Anne-“Ben de seni özledim Bir Bine.” Sarılmama o da karşılık verdi. Daha sonra ayrıldık ve benim kafama bir tane vurdu. -
37.
+2Lyaa-“Her şeyi bu kadar hızlı anlayan kişilerden nefret ederim. Ama sen bir istisnasın Bir Bine. “ Azgın karılar gibi hareketler yapmaya başladı. “ Binlerce yıldır doğmanı ve burayı bulmanı bekledim. O kadar sıkıcıydı ki sensiz burası. “Tümünü Göster
b-“Ne saçmalıyorsun sen?”
Miras-“Onun ismi Lyaa değil. Kim Styla.” Kim styla mı? O zaman onları buraya getiren kişi o muydu? Ama neden böyle bir şey yapar ki? Nefesim daraldı. Mavi gözleriyle bana bakıyordu. Gözüne doğru güneş ışığı yansıyınca samimi bir kırmızı rengi ortaya çıkıyordu. Miras’ta pembeydi.
b-“Neden böyle bir şey yaptın?” Birden yanımda belirdi.
Kim-“Her şey senin için Bir Bine. Bütün bunlar, hepsi senin için.” Dudaklarıma yapıştı.
Kral-“ikisini de yakalayın. Hemen kel…” Benden dudaklarını ayırdı ve soğuk gözlerle Kim krala doğru döndü.
Kim-“Çok konuşuyorsun. Sonsuza kadar sus artık.” Kralın kalbine mızrak saplamıştı. Kral oracıkta can verdi.
Miras-“Neden yapıyorsun bunu? Neden hala böyle kötü birisin?” Lan kral öldü kral. Sanki oyuncak bebeğini kopardı da ona kızıyor.
Kim-“Sen nedenini biliyorsun. Aaa. Bir Bine’ye söylemedin mi? Ne ayıp. Bizim kavgamızın nedeni sensin. Senin geleceğin öngörüldü. Ve ikimizden birinin de ölümü. Onun için de yıllarca neslinden gelenleri öldürmeye çalıştı. Tabi eğer her seferinde ben engel olmasaydım başaracaktı da. Ayrıca senin babanı lanetle koyan kişi de o.” Bu kadarı bana fazla. Zar zor nefes alıyorum. Odaklanmam lazım.
b-“Kim. Eğer bana karşı gerçekten sevgi besliyorsan Gama ve diğer ejderhaları geri diyarlarına gönder.”
Kim-“Diğerlerini çoktan gönderdim. Onlarla işim bitti.” Bir anda Gama’nın altında bir portal açıldı ve Gama da içine düştü.
Gama-“Bir Bine. Dur.” Portal arkasından kapandı. Ne yapacağımı az çok tahmin etmişti.
b-“Ölmek istiyordunuz değil mi? ikinizi de öldüreceğim.”
Miras-“Bir Bine. Gençliğimde iken yaptığım bir hataydı.”
b-“BEN NiYE HALKINI KATLETMEDiM O ZAMAN BURADA? iSTESEM BEN DE GAMA’YI KURTARMAK iÇiN BÜTÜN HALKI KATLEDERDiM. AMA YAPMADIM.”
Miras-“Beni affetmeni beklemiyorum ama Kim’den o kitabı almalısın.”
Kim-“Hala aynısın kardeşim. Hala kendi işini başkalarına yaptırıyorsun. Kendin almayı denesene.”
Miras-“Kitabı okuyamayacaksın. Neden o zaman…” birden Kim eliyle Miras’ın gözünü çıkarttı. Sonra kendi gözünü çıkarttı ve Miras’ın gözünü kendi çıkardığı göz boşluğuna yerleştirdi. Miras yere diz çökmüş acı çekiyordu.
Kim-“Gözün yenilenirse başıma bela olur. Hemen şunu okuyayım. Hemen bir sayfayı açtı ve neredeyse ışık hızında okudu. Daha sonra Miras’ın gözü kayboldu ve yerine kendi gözü geçti. Miras’ın gözü de kendisine geri döndü.
Miras-“Nereyi okudun? SÖYLE. NEREYi OKUDUN?”
Kim-“Bu kadar kızgın olmana gerek yok. Bu kitap ne de olsa benim de hakkımdı.”
Miras-“Senin izleyicin kitabı yaktı. Çünkü sen yanlış karar verdin.”
Kim-“Ha senin kararların doğruydu yani. Bir Bine’nin ailesini katletmeye çalışman, kendini bu dünyanın tanrıçası ilan etmen ve beni de şeytanı ilan etmen… Haklısın. Hepsi doğru ama hata yapan benim. Benim lanetlenmem bile senin yüzünden. Kitaptaki bilgilerin hepsini benden sakladın. Sen tapınağında rahatça yatarken ben lanette kimsenin beni hatırlamayışını izliyordum. Arkadaşlarımın ölümünde yanlarında olamadım. Yanlarındaydım ama beni görmüyorlardı ve hatırlamıyorlardı bile. Ama lanetten kaçtım. Lanet ne biliyor musun Bir Bine? Kimse seni görmüyor, duymuyor, yaşayan herkes seni unutuyor, en sevdiğin insanlar bile. Kendi annen baban bile. Arkadaşların, sevgilin, evcil hayvanın, yetiştirdiğin bitki herkes. Sen onları izlemeye mahkum oluyorsun. Zaten izlemezsen ne yapacaksın ki? Varlığın silinmiş birisin.”
b-“Ama ben babamı hatırlıyordum. O da lanetlenmişti.”
Kim-“Ahh. Bir Bine. Seni bu yüzden seviyorum. Hiçbir şey bilmiyorsun diye seviyorum. Sen bir gezginsin. Bütün dilleri konuşabilir, bütün unutulanları bilebilirsin. Miras da benim lanetlendiğimi biliyordu ama herkese yoldan çıkmış olarak anlattı beni. Arkana bak. Köylüler bize nasıl bakıyor.” Elleri ile belime sarıldı. Arkama baktığımda gerçekten de nefret dolu gözlerle bakıyorlardı. Sanki şeytanmış gibi. “Lanetli çocuk.” Evet. Bu gözle bakan akrabalarım aklıma geldi. Bunlar onların gözleri.
Miras-“Bir Bine. Ona inanma. Seni yanlış yola düşürmeye çalışıyor.”
b-“Hala aynı şekilde konuşuyorsun. Bir tanrıça gibi. Ama sen şeytanın ta kendisisin.” Gardiyanlar üzerimize doğru koşmaya başladılar. Bayağı da büyük bir birlikle.