/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 51.
    +2
    Gözümü açtığımda siyah tavan beni yine karşıladı. Yerimden kalktım. Üstümü başımı çırptıktan sonra mutfağa gidip yemek hazırlamak geldi aklıma. Hem bizim kaypağın gönlünü de alırım. Yemeği hazırladıktan sonra saate baktım. Saat 7.20. Tamam. işe gidebilirim. Ağızlarını kapattım yemeklerin. Uyanınca gelir kahvaltısını yapar. Dışarı çıktım. Metroya bindim ve inip her zamanki yolu yürüdükten sonra işyerine vardım.

    içeri girdiğimde her zamanki gibi çoktan Gamze gelmişti. Huriye’yi göremedim.

    Gamze-“Hoş geldin. Nasılsın napıyon?”

    b-“iyidir sen?”

    Gamze-“Ben de eh işte. idare ediyorum. Huriye bugün gelmiyor. Kendini iyi hissetmiyormuş. Yerine Semih gelecek maalesef” iyi hissetmiyor mu? Daha dün hiçbir şeyi yoktu. Şimdi ne oldu buna? Acaba söylediklerimi kaldıramadı mı? Ben bunları düşünürken Semih girdi içeriye. Hiç de sevmiyorum bu çocuğu ya. Ne zaman aynı gruba denk düşsek kızlardan bahseden ama kız ayarlayamayan biri.

    Semih-“Selam Gamze. Sana da selam Bir Bine.” Bakın. Gördünüz mü? Beni hemen 2. plana attı. Gamze hiç oralı bile olmadı.

    b-“As.”

    Semih-“Gamze hala küs müsün ya? Anlattım sana. Ben o mesajı arkadaşım attı telefonumdan.” Gamze soğuk bir şekilde cevabını verdi:

    Gamze-“Cehennem ol Semih.” Dedi ve depoya doğru gitti. Vay amk. Gamze’yi ilk kez sinirli görüyorum.

    b-“Hayırdır? Sorun nedir? Aranızda bir şey mi oldu?”

    Semih-“Sorma. Gamze telefonumdaki mesajı görünce sinirlendi.”

    b-“Gamze ile senin telefonun ne alaka? Onunla ilgili bir şey mi yazdın ki?”

    Semih-“Gamze ile çıkıyorduk. Daha sonra benim telefonumu kurcalamış. Yani anlayacağın yakalandık.”

    b-“Onu aldattın ve bir de pişkin pişkin bana mı anlatıyorsun?” Hani demiştim ya sevmiyorum diye. Artık nefret ediyorum.

    Semih-“Bilirsin be Bir Bine. Biz erkekler aklımızla hareket etmeyiz ki. Kız bana yüz verince ben de üstüne gittim. Gamze olmasına rağmen.”

    b-“Lan gerizkalı. Ben neden Huriye’yi aldatmıyorum o zaman? Senin aklın kızlarda değil sadece. Sende akıl kalmamış. Hepsi gibine gitmiş. Senin yerinde olsam ya pgibiyatri merkezine gider tedavi olurdum ya da kendimi öldürürdüm. ihanet ettin kıza. Bir de gelmiş bunu pişkin pişkin anlatıyorsun.”

    Semih-“Eeh. Yeter be. Aldattım evet. Ne olacak? O da bana bir kere bile seni seviyorum demedi. Bana bir kere bile adam akıllı gülümsemedi. Hep ben onu teselli ettim. O beni bir kere teselli etmedi.” Ne konuşuyor bu. Yumruğumu sıktım. Elimi kaldırdım ve gerinip tam yumruğu ağzının üstüne atacakken kendimi durdurdum. Artık eskisi gibi değilim. Eski ben olsam vurabilirdim. Ama şimdi vuramam. Ciddi biçimde yaralayabilir.

    b-“Sen bu yumruğuma bile değmezsin Semih. Umarım kendini düzeltirsin.” Dedim ve arkamı dönüp temizliğe devam ettim. Yok arkadaş. Çok sinirliyim. Bu gidişle Semih’e çakacağım bir tane. Öfkeme odaklanıp gitsem mi? Koum. Onu ben öldürdüm. Gidesim gelmiyor oraya. Aslında korkuyorum. Gidersem sanki aynı olayları tekrar yaşayacakmışım gibi. O zaman Rian veya Ejderha Diyarı’na gitmeliyim. Ejderha Diyarı’na gitsem daha iyi olacak. Şu an sinirli iken orada yanlış karar verebilirim. Açlığıma odaklandım ve Ejderha Diyarı’na gittim.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 52.
    +2
    Nefes alış verişim birden değişti. Korkuyorum. Neden? Korkacak bir şey yok ki. içimde kötü bir şey olacakmış gibi bir his var. Rian’a gitmeliyim. Bir terslik var. Gama mı gönderdi bana acaba bu korku hissini? Hemen yalnızlığıma odaklandım. Rian diyarına geldim.

    Neredeyim? Ha. Miras’ın beni bıraktığı yerdeyim. Oda yine pespembe. Ama Miras odada yok. Hemen dışarı çıkmam lazım. Dışarıya koştum. Sonunda dışarıya çıktım. Bir haykırma sesi geliyor.

    “Bırakın beni. Ben size bir şey yapmayacağım.” Bu ses. Lütfen gama olmasın. Lütfen. Sesin geldiği yere doğru koştum. Çok kalabalıklar. Herkes meydanın ortasına toplanmış. Kafesin içinde bir ejderha vardı. Net göremiyorum ki. Sarayın büyük kapılarından içeri alınıyordu. Salona zütürüyorlar. Halkı ite ite yolumu açmaya çalışıyorum. Kim o? Gama mı? Başka bir ejderha mı? Sonunda öne çıkabildim ve saraya girebildim. Nefes nefeseydim. Arkasından bakıyordum ejderhanın.

    “Beni bırakın. Sadece sizinle anlaşma yapmak istiyorum. Miras. Beni duyuyorsun değil mi?” Miras mı? Miras da mı orada? Evet. Kralın yanında oturuyor. Ama ses çıkartmıyor. Neden ses çıkartmıyorsun? Önüne bir geçebilsem. Sıkış tıkış. ite ite devam ettim. Kral o arada konuşmaya başladı:

    Kral-“Sevgili halkım. Görmüş olduğunuz gibi bir ejderhayı daha karşınıza getirdim. Çocuklarınızı öldüren, size hastalık bulaştıran bu iğrenç yaratıkların kökünü kazıyacağım. “ Rian’lılar savaş naraları atmaya başladılar bile. Ejderhanın üzerine ellerine geçeni fırlatıyorlar. Çekilin lan artık. Çekilin. Sonunda önüne ulaştım. Yüzünü görünce elim ayağım birbirine dolaştı. Bu Gama. Hayır hayır hayır. Gerekirse kimliğimi ortaya çıkarır yine de onu kurtarırım. Gama da beni gördü.

    Gama-“Bir Bine. Sonunda geldin.” Miras bunu duyunca gözlerini bana doğru çevirdi. Ayağa kalktı ve

    Miras-“Kralım. Sizden birini buraya çıkarmanızı isteyeceğim. Kendisi tam olarak şurada.” Beni işaret etti.

    Kral-“Miras. Çok garip. Sen pek istekte bulunmazsın. Öne çıkmasını istediğine göre gerçekten önemli bir nedeni olmalı. Nöbetçiler. Getirin onu.” Birkaç gardiyan bana yaklaştı ve beni kralın önüne getirdiler. Ve tabiki zorla diz çöktürdüler.

    Miras-“Kendisi bizim ırktan değil. Kendisi bir insan. O da benim gibi bir gezgin. Benim bulamadığım bir diyar bulduğunu iddia ediyor. ismi de Ejderha Diyarı. Onları buraya getiren biri varmış. Şimdi konuş Bir Bine. Bu ejderha senin adın ile sana seslendi. Yani seni tanıyor.”

    b-“Evet. Beni tanıyor. Benim kardeşim gibi çünkü. Ejderhalar savaşan bir ırk değiller. Hastalık yayan da bir ırk değiller. Hatta çoğu hastalığınızı tedavi edebilirler. Sadece eve dönüş yollarını arıyorlar. Kralım. Sizden sadece tek bir ricam var. Ben onların dönüş yolunu bulana kadar öldürmeyin. Bana biraz süre verin. Bütün ejderhaları öldürmeden kurtarmamın bir yolu var.”

    Kral-“Neden sana güveneyim? Sen başka ırktan gelen casus da olabilirsin. Şu an diğer ejderhalara bilgi aktarıyor da olabilirsin. Biz gardımızı indirdiğimizde bize saldırmayacaklarının garantisi var mı?”

    b-“Şu an isterse üzerinize ateş püskürtebilir ama yapmıyor. Astığınız hiçbir ejderha da yapmadı. Bana inanmıyorsanız tanrıçanız Miras’a inanın.”

    Kral-“Eğer her işimi Miras’ın dediğine göre yapsaydım ülkemi din ile böyle refah bir hale getiremezdim. Evet dindarımdır ama bu tahta oturduğum zaman dindarlığım biter, krallığım başlar. Miras’ın dediklerini de halkımın dedikleri ile bir tutmalıyım. Baksana arkana. Herkes ölmesini istiyor.” Birden “öldür, öldür…” diye bağırmaya başladılar. Arkamı döndüm ve:

    b-“SiZ NASIL RAHAT UYUYACAKSINIZ GECE? SiZiN BAŞINIZA BÖYLE BiR ŞEY GELSE EJDERHALAR SiZE SAHiP ÇIKARLARDI. SiZE MEYVELERiNDEN VERiRLERDi. YAPMAYIN.O BUNU HAK ETMiYOR. ONLAR BUNU HAK ETMiYOR.” Desem sadece çok azı düşünmeye başladı. Hala diğerleri “öldür, öldür” demeye devam ediyor.

    Gama-“Miras. Bizi buraya getiren sensin değil mi? Sadece nedenini sormak istiyorum. Neden bizi buraya getirdin?”

    Miras-“Sizi getiren ben değilim. Benim öyle bir yeteneğim yok.”

    Gama-“Lyaa’nın kanıtları var. Zaten söylemişti. Yalan söylese bile anlamamıza imkan yok demişti.” Miras gülümsedi.

    Miras-“Sana ben doğruları söylüyorum. Bunu Arthon Diyarı’ndan görmüştüm. Ve sen de biliyorsun. Gülümsemesi samimi iken bir kişi yalan söyleyemez. Sana bunları söylerken samimiyetsiz bir gülümseme hissedersen o zaman yalan söylüyorum demektir. Ben sizi buraya getirmedim. Sizi getireni de tanımıyorum.”

    Gama-“Doğru söylüyorsun. O zaman yalan söyleyen kişi Lyaa. Bana buraya gelmemi o söylemişti. Miras. Senin kitabının peşinde.” Bunu duyar duymaz hızlıca hareketlerle:

    Miras-“Kralım. Sizden ricam bu idamı durdurmanız. Şu ana kadar sizden tanrıçalığımı kullanarak hiçbir şey istemedim. Ama bu sefer istiyorum. Bu idamı durdurun.”

    Kral-“ Ben bir şey yapamam. Halkımın karar vermesi lazım.” Halktakiler de “idamı durdur.” Şeklinde bağırıyorlardı.

    “Artık çok geç.” Yüzüm krala dönük iken arkama bir anda hışımla döndüm. Lyaa Gama’nın yanında duruyordu. Elinde ise bir kitap vardı.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 53.
    +2
    Öyle güzel uyudum ki şu an gözlerimi açasım gelmiyor. Sağ elimle biri mi oynuyor? Kaypak mı acaba? Yok. O beni dövmüştü en son. O zaman bodrumdayım. Yok. Hatırlıyorum. Kalktım. Hatta kaypağa yemek hazırlayıp çıktım. Haa. Hatırlıyorum. Ejderha Diyarı’na geldim. O zaman burada uyuya mı kaldım? Gözlerimi açasım yok ama gerçekten sağ elimde her ne varsa koluma doğru ilerliyor. Hamam böceği falan mı lan? Yok. böcek için fazla büyük. Sağ elimi kaldırdım. (Sol elimi daldırdım. Dili kalbe indirdim. Döndüm Mevlana gibi. :D Her zaman sağ eli kaldırmıyoruz dimi. Yazalım bunu 3 hikayede anca kaldırdı.) Gözlerimi açtığımda elime bir şey yapıştığını gördüm. Gerçek anlamda sarılmış. Gördüğüm karşısında çığlık atmamak için kendimi zor tuttum. Yavru bir ejderha koluma sarılmış. Biri yumurtadan çıkmış. Hahaha. Bütün sinirim stresim gitti. Kahverengiydi. Gözleri altın sarısı gözbebeği siyahtı. Kedi gibi zaten gözbebeği. Bana doğru bakarken gözbebeği büyüdü.

    b-“Beni anlıyor musun?”Öyle gözbebeğini bir büyültüp bir küçültüp bakmaya devam ediyordu. Sanırım anlamıyor Oturur pozisyona geçtim. Ama Alfa hala uyuyor. Uyanmamış. Ee. Bu ejderha ne olacak? Sağ elimi yere indirdim ve bırakmasını bekledim. Ama bırakmıyor. Yok. Yapıştı elime. En son çekmeye çalıştım ve garip bir ses çıkardı. Biraz da sesliydi. Hemen bıraktım çekmeyi. Şimdi Alfa’yı uyandıracak sonra kötü şeyler olmasın. En iyisi Beta’yı çağırmak. Dediği gibi Beta’yı düşünmeye başladım. Ormandan bir şey havalandı. Gerçekten de çok hızlı oldu yav. Bu kadar kolay olduğunu bilsem en başlarda yapardım. Hemen yanıma kondu.

    Beta-“Hoş geldin Bir Bine.”

    b-“Hoş buldum da sana göstermek istediğim bir şey var.” Kolumu uzattım. Yavru ejderha’yı koluma yapışık görünce biraz güldü.

    Beta-“Muhtemelen seni annesi sandı. Yumurtadan çıktığında uyuyordun değil mi?”

    b-“Evet uyuyakalmışım. Farkında bile değildim.”

    Beta-“Seni bırakması için biraz zaman ver. O zaman yavru ejderha kolunu bırakana kadar burada konuşalım. “

    b-“Aşağı inemez miyiz? Alfa uyuyor rahatsız etmeyelim diye.”

    Beta-“Yavruların burada kalmaları daha iyi olur. Onların sağlığı açısından. Enerji burada çok yoğundur. Her yeni ölen ejderha enerjisini de toprakta taşır. O enerji de yeni nesile geçer. Bu sayede büyür ve gelişirler.” Pek olaydan anlamasam da aşağı inmemesi gerekiyor yani. Tamam.

    b-“Tamam. Zaten boş vaktim vardı biraz. Hem biraz senden de yardım alırım.”

    Beta-“Bu yavruya ne isim koymayı düşünüyorsun?” Hah. Hemen zor sorundan başladı yav. Tamam. Ne koysam ki ismini. Koum. Yok olmaz. Her ne kadar vicdan azabı duysam da Huriye’ye yaptıkları gibi ben de ismini ölmüş birinin özellikle kendi öldürdüğüm birinin ismini koymayacağım. O zaman ne koyayım?

    b-“Buna sohbetin sonunda karar vermek istiyo ayy.” Vay manyak. Kolumu ısırdı. Dişleri yok ama kaşındırdı yani. Ve ısırmaya da devam ediyor.

    Beta-“Senden hoşlanmış gibi görünüyor.”

    b-“Annesi sanıyor dedin. Hoşlanması sence garip mi?”

    Beta-“Bence çoktan anladı annesi olmadığını. Ejderhalar yavru da olsa sandığından daha akıllıdırlar.”

    b-“O zaman neden bırakmıyor ki? Annesi orada.”

    Beta-“Alfa uyuyor diye seninle duruyor olabilir. Yalnız kalmamak için.” Koluma yapışmış ejderhayı biraz sevdim. Kafasını sevdikten sonra biraz mırıltı çıkardı. Daha sonra kolumdan üzerime atladı ve gömleğimin içine girdi.

    b-“Ne yapıyor?”

    Beta-“Galiba uykusu geldi. Kıyafetinin içini bizim kanadımızın altı gibi düşünmüş olabilir.” Ayy. Anne oldum. Hahahha. Lan kendi kendime bile espri yapabiliyorum amk. O değil de tıslamalı sesler çıkarmaya başladı bu. Ama derdini anladım galiba. Yat aşağıya diyor. Ben de yattım. Gerçekten de sesi kesildi. Herhalde anlayım diye falan zihnime mesaj gönderdi. Kim bilir.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 54.
    +2
    Nefes alış verişi gıdıklıyordu göğsümü. Şimdi şükür yani gidip pantolonumun içine de girebilirdi. O zaman oradaki ejderhayı görseydi daha toparlanamazdı yavru hahahahaah diye düşünürken yavru garip bir ses çıkarttı ve tırnağını batırdı. Anladı mı lan aklımdan geçeni?

    Beta-“Zihninle rahatsız ediyorsun galiba onu. Onun hakkında bir şey düşünme. Bırak uyusun.” Vay amk. Şimdi nasıl geri döneceksem.

    b-“Ne zamana uyanır? Geri dönmem gerek. Daha yapacak çok işim var. Gama’ya ulaşmaya çok yaklaştım.”

    Beta-“Sana inanıyorum Bir Bine. Onu sağ salim getireceksin. Ama yine hüzünlü gibisin.” Aslında o kadar da hüzünlü değilim artık. Şu yavrudan sonra bütün olanları unuttum neredeyse.

    b-“Sana bir şey soracağım. Biri diyor ki sana ben yaşam süremi doldurdum ve onurlu bir şekilde ölmek istiyorum. Ve senden onu öldürmeni istiyor. Öldürür müydün?”

    Beta-“ Ben öldüremezdim. Çünkü daha önce hiç kimseyi öldürmedim. Ama yapabilsen yapar mıydın diye soruyorsan evet. O diyarın ölümü öyle bir ölüm gerektiriyorsa yapardım.” Vay aq. Herhalde bir ben bu kadar safım. Ama bu saflık değil ki be. Her insan benim gibi düşünürdü. Hatta öldürmeyi reddeden kısım daha büyük olurdu.Ya da dediğim gibi ben çok safım.

    b-“Teşekkürler. Şimdi kendimi daha iyi hissediyorum.”

    Beta-“Haa. Meyve getirmiştim. Uzun süredir yemiyordun. Burada vaktin varken ye. Belli ki bir daha gelişin uzun bir süre sonra olacak.” Kırmızı benekli mavi meyve. En sevdiğim. Lan. iyiki gelmişim. Gerçekten de uzun süredir yemiyordum. Şu an sinirim stresim her şeyim gitti.

    Meyveyi elime aldım ve yavru ejderha gömleğin içinden kıvranmaya başladı. Sonra dışarı çıktı. Çimende yürümeye başladı. Biraz paytak yürüyor aslında hoşuma gitmedi değil. Kanadının altını falan yalıyor. Kedi gibi lan sanki. Burada benim yerime kız olsa yanaklarını falan sıkmaya çalışırdı herhalde. Yattığım yerden doğruldum. Aslında benden bu kadar kopmuşken geri dönmem lazımdı ama meyveleri yemeden dönmem. Meyvelerden birini aldım ve yemeye başladım. Yavru ejderha yine gözlerimin içine bakıyordu. Daha sonra elimdeki meyveye baktı. Meyvelere doğru yöneldi ve beni taklit ederek yemeye çalıştı. Ama onun kanadı benim ellerim gibi meyveyi almaya müsait değil. Alır almaz düşürüyor. En sonunda direk ısırarak yemeye karar verdi.

    b-“Siz ejderhalar yemek yemiyordunuz. Bir zararı olur mu yemesinin?”

    Beta-“Bizim sizin gibi sindirim sistemimiz yok. Onları sadece ısırıp yutar. Onlar da geri çıkar birazdan.” Gerçekten de dediği gibi. Yutmasına rağmen geri çıkıyordu yedikleri. Tekrar yiyor tükürdüğünü yutuyor tekrar çıkıyor. Sinirlendiğini anlamak için içgüdüye bile gerek yok. Kolumu uzattım.

    b-“Gel bakalım buraya.” Dedim ve aklımda klas bir fikir var. Nereden aklıma geldi bilmiyorum. Yavru zaten hemen koluma sarıldı. Yüzü bana doğru dönüktü. Ben de onu kaldırdım. Bir parmağımı meyvenin suyuna batırdım. Daha sonra “Aç ağzını” dedim ve o da açtı. Diline sürdüm. Bunu tekrar tekrar yaptım. Sonunda tatmin olmuş olacak ki kolumu bıraktı ve öyle sağa sola koşmaya başladı. Koşarken arada salyası akıyordu. Böylece meyvenin suyunu da çıkaracak ama farkında bile olmayacak çıkardığının.

    Beta-“içgüdünü çok geliştirmişsin. Bir de zekan eklenince gerçekten çok güzel bir fikirdi.” Meyvemi kemirmeye devam ederken:

    b-“içgüdü ile ne alaksı var? Sadece yemek istediğini gördüm ve yardım ettim.”

    Beta-“Peki bizim dilimizin tat aldığını nereden biliyordun? Biz sana hiç söylemedik dilimizin tat alabildiğini.” Hass. Harbiden lan. Bu içgüdü müydü ki? Şanslı tahmin gibi geliyor bana. Son meyvemi de yedikten sonra ayağa kalktım. Gitmek için hazırım artık. Derken yavru ejderha bana doğru bakıp garip sesler çıkarmaya başladı.

    b-“Ne diyor?”

    Beta-“Gitmek istediğini hissetti. Gitmeni istemiyor. Bu arada ismine karar verdin mi?” Normalde Rian olmasaydı Alfa uyanana kadar burada kalırdım. Hatta diğer yavrulara bile bakardım. Ha isim. Çoktan karar verdim.

    b-“ismi Luka olsun.”

    Beta-“Hmm demek Luka. Senin için anlamlıysa ismi Luka olsun.”

    Luka biraz daha sesli bir şekilde kızmaya başladı. Alfayı uyandıracak. Yanına yürüdüm ve kafasını okşamaya başladım. Rahatladığı her halinden belli oluyordu.

    b-“Luka. Benim şimdi gitmem lazım. Bak arkamdaki Beta ile tanıştın. Annen Alfa’yı da tanıyorsun. Bir tane daha kardeşim var. Onun başı biraz belada. Onu da getirmeye gidiyorum. Hem ben geldiğimde kardeşlerin de yumurtadan çıkmış olur.” Gitmemi istemiyor. Hissediyorum. Ama elimi çektim ve geri dönmek için odaklandım. Beta’nın gülümsemesi ve Luka’nın hüznü ardından kayboldum.

    Edit: Luka ismi (bkz: islakterlikos1) panpamız tarafından verilmiştir.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 55.
    +2
    Arabayı taşıyan insanların gerginliklerini hissedebiliyorum. Benim binmemden pek hoşnut değil gibiler. Güneşin arabanın içine vurmasıyla daha önce hiç Miras Styla’nın yüzüne dikkatle bakmadığım aklıma geldi. Sadece heykelde görmüştüm. Yüzü gerçekten de heykeldeki gibi pürüzsüz. Gözlerimi kısarak bakmak zorundaydım. Çünkü saçları gümüş renginde olduğundan güneşin ışıklarını yansıtıyordu. Gözlerinin biri mavi diğeri ise pembe renkte. Pembe mi? Yok değilmiş. Güneş çekildikten sonra diğer gözü de mavi renk oldu. Gözünün renk değiştirmesi muhtemelen Rian’lıların genetik özelliği falandır. Ne bileyim yani. Zaten biyoloji dersinde bezelyeleri bile çiftleştiremezdim.

    Miras-“Dalgın görünüyorsun. Genelde böyle durumlarda sizin ırkınız biraz korkar.”

    b-“Senin kadar olmasa da bir çok tür gördüm. Alıştım artık.”

    Miras-“Kaç diyar dolaştın peki?”

    b-“Bunu size neden söyleyeyim?”

    Miras-“Bana güvenmiyorsun. Ama nedenini anlamıyorum. Bu diyara gelişinin bir şans eseri değil bir nedeni olduğunu düşünüyorum. Tapınağıma vardık. Sohbetimizin kalanına tapınakta devam edelim.” Tapınak dediği bizdeki kiliseler gibi. Ama tek farkı bizim dünyada haç şekline iken onlarda iki göz şeklinde. Güneş vurunca anladım nedenini. Camlar mavi renkte ama güneş vurduğunda sanki binanın çevresini pembe bir ışık sarıyor. Ve camın rengi de pembe oluyor. Cam yapılırken muhtemelen Miras’ın gözlerinden esinlenmiş.

    Tapınağın önü bayağı kalabalıktı. 7 den 70 e herkes bir sırada bekliyordu. Miras’ı gördüklerinde bir çoğu yanına koştu ve isteklerini sıralamaya başladılar.

    “Çocuğum hasta. Ne olur yardım edin.”

    “Sevgilim beni terk etti. Aşk acısı çekiyorum. Lütfen bir yol gösterin.” (Senin gelme nedeninin amk.)

    “Ailemden 3 gündür haber alamıyorum. Guon köyüne gitmişlerdi. Biliyorsunuz Ejderhalar en fazla o yolda sivillere saldırıyor. Aileme de saldırmış olabilirler. Ne olur yardım edin ne yapmalıyım?” Gibi bir çok yardım isteyen kişi geliyordu. Ama bu sayede önemli bir bilgi öğrendim. Demek Guon köyünün yolunda ejderhalar sıklıkla çıkıyor. Bu bilgi işime yarayacak. Miras’ın sözü düşüncelerimi kesti:

    Miras-“Sakin olun ve sıraya geçin. Öğrencilerim ve ben sizinle ilgileneceğiz.” Hepsi koyun gibi tekrar sıraya geçtiler. Üzülüyorum açıkcası hallerine.

    Miras-“Biraz üzülmüş gibisin. Onlara burada yardım etmedim diye muhtmelen. Rian’lılar da tıpkı insanlar gibi. Kendi sorunlarını çözecek güce sahiplerken uğraşmıyorlar. Başkalarının kendi sorunlarını çözmesini bekliyorlar. Ne kadar acınası. Hem de sen anlatmana rağmen seni dinlemiyorlar.”

    b-“Buna yardımlaşma deniyor. Eğer ki birbirimizin derdine yardım etmezsek bu sefer de herkes kendini düşünen bencil insanlar olacak.” Bunları ben mi söyledim? içime ne kaçtı lan benim? Tamamdır. Bunu instagramda kesin paylaşacağım. Ama telefonum yok değil mi?

    Miras-“ileride beni anlayacaksın Bir Bine. Kendi çözemedikleri sorunlar da olacak elbette. O zaman başkalarından yardım alabilirler. Fakat buraya gelenlerin çoğu sorunlarının çözümünü bile biliyor fakat başkalarından duymak istiyorlar. Üzücü bir durum ama çözülemez değil. Her yeni gelen nesil yeni bir ümit anldıbına geliyor. Bir çok nesil gördüm. Git gide gelişiyorlar.” Tapınağın girişine doğru yürüdü ve ben de arkasından girdim.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 56.
    +1
    Vay be moruk tel numaran var zaten bu isi birakma sen soz bu yazdiklarini ben canlandiricam hele su islerim bitsin bir rahata erim senle cizgi dizi yapcaz sen yeterki birakma severek okudum bir insansin kalemin saglam ama yinede yaz burda. severek hep okicam yapicaz ama cizgi dizi sart
    ···
    1. 1.
      0
      Amatör olarak müzik yapıyorum çizimden ve 3 boyutlu modellemeden de az çok anlarım isterseniz müzik ve karakter konsepti konusunda yardımcı olabilirim
      ···
    2. 2.
      0
      moruk pm gelsene
      ···
      1. 1.
        0
        Geldim de seni göremedim bir sıkıntı mı var?
        ···
  7. 57.
    +1
    Ulan birgün sözlüğü bırakırsın ya da Sözlük kapanır falan da izini kaybederim diye korkuyorum. Başladığın hikayeyi yarım bırakmıyorsun, ciksten gibişten prim yapıp hikayeyi bin etmiyorsun, rez için nick6 için şuku için yalvarmıyorsun, bu sözlükte adam gibi hikaye yazan ender kişilerdensin gerçekten, seni tebrik ediyorum
    ···
    1. 1.
      +1
      Teşekkür ederim panpa. Hoşuma gidiyor öyle yazıyorum. Sen de beğendiysen ne mutlu bana. Parthurnax koymayı çok istedim ama dediğim gibi isimleri ben seçmedim. Seçsem kesinlikle Alduin, Parthurnax, Odhawing ve Durnehveiir, annelerinin adını da Akatosh koyardım :D
      ···
  8. 58.
    +1
    okunur mu beyler bi ses verin ?
    ···
    1. 1.
      0
      Dene ve gör panpa Bence oku *
      ···
  9. 59.
    +1
    Rian’a vardığımda yine bir ara sokakta geldim. Herhalde anlıyor beni. Ne bileyim Ejderha Diyarı’nda direk karşılarında beliriyordum, Ork Diyarı’nda da aynı mevzu. Ama burada kimsenin beni görmediği yerlerde ortaya çıkıyorum. inşallah şansa falan değildir de ayarlıdır bunlar. Yine meydana doğru ilerledim. Birinin elimi omuzumda hissettim. Arkamı döndüm ve karşımda gardiyanlar vardı:

    Gardiyan-“Sen buralardan değilsin. Giriş belgeni göster.” Hasgibtir. Daha maceram yeni başladı amk.

    b-“Ben Ourun köyünden geliyorum. (Kitap saolsun) Miras Styla için adak almaya geldim. Yoksa adağıma mı engel olacaksınız?” Biraz tedirgin oldular.

    Gardiyan-“Hayır tabiki. Engel olmak istemeyiz ama yine de belgenizi görmek zorundayız.” Belge konusunda ne ısrar ettiler amk. Bahane düşün düşün…

    b-“Bir dakika. Belgem burada bir yerde olmalı.” Elimi ceblerime attım ve arıyormuş gibi yapıyorum. O arada gözlerimi kapattım ve kaçış yolları düşünüyorum. Tam kaçmaya yeltenecekken birden herkes diz çökmeye başladı. Diz çökmek mi? içgüdüm yanılıyor galiba. Gözlerimi açtığımda herkes diz çöküyordu. Ben de mi çöksem acaba? Ama şimdi kıyafetler var üzerimde. Bana ait değil. Çöksem mi çökmesem mi? Sonunda çökmeye karar verdim. Kellemden olmayayım boşuna. Hani şu ortaçağlarda 4 kişinin sırtında taşıdığı arabalar olur ya. Ha işte ondan. Araba bize doğru yöneldi. Tam önümüzde durdu. Ben hala duruşumu bozmuyorum. Bozamam da. içgüdüm izin vermiyor. Veya çok gerginim. Arabadan biri indi. Ayaklarını görebiliyorum. Bir kadın ayağı bu. Kafamı kaldırmadım. Bana bir ses geldi:

    “Kalk diyar gezgini. Senin bu diyarda diz çökmene gerek yok.” Ne? Bana mı dedi? Sesi hani şu filmlerde rahibeler olur ya ince ama güzel sesleri olur. Hah. Tam o sesi çıkarıyor işte. Benim çenemin altına dokundu ve kendine doğru çekti. Ben de ayağa kalktım mecburen. Kapşonumu açtı.

    “Demek bir insansın. Sizin ırkınızı binlerce yıl önce bulmuştum. Güzel günlerdi.” Yüzünü görünce bir şeyler anımsadım ama aklıma kim olduğu gelmedi.

    b-“Siz kimsiniz?”Gardiyan ayağa fırladı ve bıçağı boğazıma dayadı:

    Gardiyan-“Bu ne saygısızlık. Demek bize yalan söylüyordun. Tanrıçam. Bu pisliğin sizi kirletmesine izin vermeyin. Bırakın onu idam edeyim.”

    “Ben size ne zaman tanımadığınız kişileri idam edin diye öğüt verdim? O bir gezgin. Benim gibi.”

    b-“Kim Styla mısın?” bıçağı boğazıma iyice yaklaştırınca gözlerimi kapadım ve zayıf noktasını bulup hafifçe vurdum. Zaten o da orada kıvranmaya başladı. Ama kimse yerinden kımıldamıyor. “Bağışlayın. Böyle bir şey yapmak istemezdim ama beni o zorladı.”

    “Her koyun kendi bacağından asılır Bir Bine. Seni sıkıştırdı. Sen de karşılık verdin. istersen içgüdünü kullanıp öldürebilirdin ama yapmadın. Ben Kim Styla değilim. O benim kız kardeşimdi. Uzun süredir bulamadım kendisini. Ben Miras Styla.” Miras mı? Ama nasıl?

    b-“Bir dakika bir dakika. Şimdi sizin ülkede 2 tane mi gezgin var?”

    Miras-“Bu bize verilmiş en büyük lütuftur. Kardeşim eğer yanlış yola düşmeseydi onunla bu evrendeki sorunları çözdüğümüz gibi diğer evrendeki sorunları da çözebilirdik. Şimdi bunu burada konuşmayalım. Tapınağıma gidelim. Orada konuşmamıza devam edelim.” Dedi ve arabaya (araba diyorum ona ne deniyor bilmiyorum. internetten de baktım lakin bulamadım.) bindik. Arabayı kaldırdılar ve yürümeye başladılar.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 60.
    +1
    Alfa, Beta ve Gama hemen yanıma koştu. Annelerinin arkasından da yavrular paytak paytak koşuyorlardı. Luka zaten gelir gelmez üzerime atlamıştı ve kafasını üzerime sürtüyordu. Bu sevinme şekli herhalde.

    Beta-“Ne oldu? Anlatsana.”

    b-“Kim Styla öldü.”

    Gama-“Lanetin ne oldu?” Luka’ya doğru baktım. O hala kafasını göğsüme sürtmeye devam ediyordu. Neyse ki Luka’nın ve diğer yavruların lanet olayından haberi yoktu.

    b-“Size hiç yalan söylemedim. Gezginliğimden vazgeçtim. Sizinle buraya vedalaşmaya geldim. Bana 12 saat verdiler. Daha Ork diyarına da gideceğim. Yani her diyarda 6 saat geçirebilirim.”

    Beta-“Bir çözümü yok mu? Elimizden bir şey gelmeli.”

    b-“Elinden bir şey gelmez. Merak etmeyin. Eğer portal açan bir gezgin bulursam hemen sizin yanınıza geleceğim.” Alfa neredeyse imkansız olduğunu anlamıştı.

    Alfa-“Gitmeni istemiyorum.” Ağlıyordu. Annelerinin ağladığını görünce yavrular da korktu ve ağlamaya başladı. Bir Alduin ağlamıyor. O da hala uyuyor.

    b-“Aaa yapma öyle ama. Sen bir annesin. Ağlamak sana yakışmıyor. Hem bak. Çocukların da ağlıyor. Acı çekmenize gerek yok. Hem artık ölümsüzüm ben biliyor musunuz? Kim’in ölümsüzlüğü bana geçti. Yani tekrar buraya gelmek için milyonlarca yılım var. Belki siz göremeyeceksiniz ama bu topraklarda üzerinizde dolaşacağım.” ilk geldiğim zamana göre bayağı büyümüş. Demek ki ölen ejderhalar da fazla.

    Gama-“Neden her seferinde kendini feda ediyorsun?” Sitem eder gibi söylemişti.

    b-“Sen benim yerimde olsan yapmaz mıydın? Beni, kardeşlerini korumak için?” Cevap veremedi.

    b-“Ahh. Bu kadar duygusallık yeter. Hadi şimdi eğlenelim. Gama. Git bana kırmızı benekli mavi meyveden getir. Bol bol getir. Sizinle olan 6 saatimi o meyveden yiyerek geçirmek istiyorum.” Gama hemen uçtu ve gitti.

    Luka-“Gidecek misin?”

    b-“Evet. Gideceğim.”

    Luka-“Geri gel.” Nasıl söyleyeyim ki ona geri dönemeyeceğimi?

    b-“Söz veriyorum gelmeye çalışacağım. Ama geleceğime söz veremem bu sefer.”

    Luka-“Geleceksin. inanıyorum.”

    b-“Bakıyorum da çok hızlı konuşmayı öğrendin sen?” Gama hemen geldi bile. Çok hızlı oldu bu. Bol bol da kırmızı benekli mavi meyveden getirmiş.

    b-“Sen de yemek ister misin Luka?” Sevinçli sesler çıkarmaya başladı. Bu evet demek galiba. Meyvelere doğru yürüdüm ve beraber meyveleri yemeye başladık. Tabiki Luka’ya parmağımla suyunu içiriyorum. Onun da hoşuna gidiyor zaten bu. Charizard da cesaretini toplayıp yanıma geldi ve ağzını açtı.

    b-“Demek sen de istiyorsun. Gel bakalım kucağıma.” Arkasından da Linonia geldi ve o da kucağıma oturdu. Hepsine sırasıyla meyvenin suyundan veriyordum. Alduin de sonradan katıldı bu kervana. Ama yerken yarısında uyuyakaldı. Uykunun vücut bulmuş halisin Alduin tebrik ediyorum. Nasıl yemek yerken uyuya kalabilir ki? (Bak sakın uyandırma. Sonra Skyrim’de bizi gibiyor.)

    Hepsi tatmin olduktan sonra kalktılar kucağımdan. Ama Luka hala duruyordu. Benden ayrılamıyordu.

    b-“Luka. Sen de uyusana. Bak kardeşlerin uyudu.” Sen uyan artık bence Alduin.

    Luka-“Gidersin.”

    b-“Zaten mecburen gideceğim. Bundan kaçışımız yok.”

    Beta-“Seni bekleyeceğiz.”

    b-“Elbette ki bekleyeceksin. Ben de elimden geldiğince erken gelmeye çalışacağım yanınıza.”

    Gama-“Ben de bekleyeceğim. Hatta senin gezginliğini kurtarmanın yolunu arayacağım.”

    b-“Umarım bulursun.”

    Alfa-“Umarım seni ölmeden önce son bir kez daha görürüz.”

    b-“Merak etmeyin. Hepinizin onurlu ölümünü kutlayacağım. Hem bir nevi beni de ölüyor olarak düşünün. Görevimi tamamladım. Artık ben de onurlu bir şekilde ölebilirim. Anne ejderha… Pardon annem gibi toprak olmayacağım ama sizi hiçbir zaman unutmayacağım. Ben de gidiyorum artık. 6 saat doldu hemen. Luka. Hadi bu sefer tek seferde bırak kolumu.”

    Luka-“Geleceksin. Güveniyorum. Ağlamayacağım.” Ama sanırım ben ağlayacağım. Hepsine sırayla sarıldım. Yavrular pek bir şey anlamadı ama Luka’ya da son kez sarıldım ve

    b-“Sana bir şey göstereceğim.” Dedim ve kafamı kafasına değdirdim. Buraya ilk geldiğim zamandan itibaren ne yaşadığımı gösterdim. Sadece Ejderha Diyarı’nda olanları gösterdim ve kötü yerleri göstermedim. Hep eğlendiğim zamanları gösterdim.

    b-“Sen de böyle anılara sahip olacaksın. Hatta daha iyisine. Seni hiç unutmayacağım.” Dedim ve kayboldum.
    Tümünü Göster
    ···
  11. 61.
    +1
    GEZGiNLiĞiNDEN VAZGEÇTiĞi SON

    b-“Gezginliğimden vazgeçiyorum Lanete girmeyeceğim.”

    “Bu yolundan emin misin?”

    b-“Evet eminim. Benim yüzümden sevdiklerim yeterince acı çektiler. Daha fazla acı çekmelerini istemiyorum. Onları görmeyerek onlara iyilik yapacağım.”

    “Peki. Umarım doğru yoldur bulduğun yol.”

    Miras-“O zaman gidelim Bir Bine. Sen iyi bir insansın. Ama hep hatalı kararlar verdin. ”

    b-“Eminim babamı koyduğun gibi beni de koymak isterdin. Ama gezginliğimden vazgeçmeyi seçtim.”

    Miras-“Baban iyi bir adamdı ama hep kafasının dikine giderdi. En son yaptığı Ragon’ları Onag’lardan kurtarmak için portal açtı ve boş bir diyara kaçmalarını sağladı. Ama kendi de o diyara adımını attı. Neden attı bilmiyorum. isterse kapatabilirdi ama portalini kapatmadı ve kendi de geçti. Sanki laneti istiyor gibiydi.”

    b-“Peki. Şimdi ne olacak?”

    Miras-“Herkesle vedalaşmak için evrensel 12 saat veriyorum sana. Git ve vedalaş. Bu vedalaşmayı hak ettin.” Dedi ve kendimi ejderha diyarında buldum.
    ···
  12. 62.
    +1
    Kötü ve ekgib son bunca zamanda böyle bitirmeni beklemiyordum enazından 1 bölüm daha yazıp(1 entry olarak değil tian serisindeki gibi mesela olaylar bittikten sonra hinn'in gözünden anlatmıştın o şekilde) sonraki hayatını ve bu yaşadıklarının gelecekteki hayatına etkilerini "uzun uzun" anlatabilirsin. Huriye'ye ,Kadir bey'e ,Kaypak Süleyman'a daha fazla ve daha önemli (daha dramarikte olsa) sağlam roller yükle benim yorumum bu
    ···
    1. 1.
      0
      Tamam da sana da günde 40 kere ARTIK HiKAYEYi AT deseler sen de biraz sinirlenirsin. Hikayeyi eğlencesine yazan ben artık iş yapıyormuş gibi yazmaya başladım. Ama dediğin gibi. Böyle bir son istemezdim. Zaten ben bunu daha sonra ayarlayacağım. Sadece şu konuşanlar sussun diye paylaştım.
      ···
    2. 2.
      0
      Paylaştığım zaman sana ve birkaç kişiye de atarım özelden.
      ···
    3. 3.
      +1
      Tşk fark ettinmi bilmiyorum ama sözlüğe senin hikayeni okumak için giriyorum nerdeyse değerimi bil
      ···
      1. 1.
        0
        Teşekkürler kanka. inşallah bir dahaki sefere bu hataya düşmeyeceğim. Acele ettim kötü bitti hikaye. Daha bitmedi ama neyse. Olmadı açık kapı bırakırım toparlarım hikayeyi. Şu sınav zamanına denk getirmeseydim.
        ···
    4. diğerleri 1
  13. 63.
    +1
    Orks dünyasını bitirmedim daha amk
    ···
  14. 64.
    +1
    Sonunda be
    ···
  15. 65.
    +1
    Alfa hala uyuyordu. Onun uyuması içimi rahatsız ediyor. Bu kadar uzun mu sürüyor yumurtadan çıkmaları? Ne bileyim hızlı büyüdüler. Birkaç güne çıkarlar diyordum. Ama haftalar geçti hala tık yok. Beta’yı çağıracaktım ama sinirliyim ona da yanlış bir şey söylersem ve kalbini kırarsam kendimi affetmem. Aslında tam kızgınken bu kadar Ork Diyarı’na hiç zorlanmadan giderdim. Hatta orada sinirimi atana kadar birkaç kişiyle dövüşürdüm. Ama daha dün orada Koum’u öldürdüm. Kendi kendime ne de normal söylüyorum öyle. Belki de Koum’un amacı buydu. Anne ejderhanın da. Ölümü kabullenmem. Ama bu farklı. Bu sefer öldüren kişi benim. Geçtim ve Alfa’nın karşısına oturdum. Hatta çimene doğru uzandım. Doğru şeyi mi yapıyorum? Onları kurtarmamın tek yolu savaşmak mı? Miras da yanımda diyemiyorum. Cevabını net vermedi. Sadece araştıracak. Savaşı durdurmayacak. Tamam. Laik ülke olmaları hoş. Krallıkla yönetilen laik ülke olmaları garip gelse de yine de hoş yani. Ama tam olarak engel olan da laik olmaları. Eğer laik olmasalardı Miras’ın çıkıp sadece “Ejderhalara bir süre saldırmayın.” Demesi yeterli olurdu. Off. Kafam çok karışık. Göz kapaklarım ağırlaşmaya başladı. Neden uykum geldi ki? Uykumu da almıştım ne güz…
    ···
  16. 66.
    +1
    Cok güzel bi hikayeydi başarıların devamı daim dilerim krdsm
    ···