/i/Tespit

  1. 1.
    +1
    http://i.hizliresim.com/r9q1X3.jpg

    Herkesin bildiği üzere tıbben ölmüş kişiler şokla vb. hayata geri döndürülebiliyor. Peki bu kişiler o sırada neler hissediyordu, neler görüyordu?

    Önce şu yazıyı okuyalım,

    2011’de 57 yaşındaki A isimli bir ingiliz erkek bayılıp hastaneye kaldırılmış. Sağlık görevlileri kasıklarından sonda takarken kalbi durmuş. Beyne giden oksijen kesilmiş. A ölmüş.

    Fakat sonra neler olduğunu hatırlıyor. Doktorlar kalbi çalıştırmak için şok uygulamışlar. A bu arada konuşmaları duyuyormuş. Sonra tavanda tuhaf bir kadın görmüş. Bedeninden ayrılıp onun yanına çıkmış. “Sanki beni tanıyordu, sanki ona güvenebilirmişim gibi geldi,” diye hatırlıyor. “Yukarıdan bedenime baktım, hemşire ve kel kafalı bir doktor uğraşıyordu benimle.”

    Hastane kayıtları A’nın bilincini yitirmişken gördüğü insanların gerçekten de orada olduklarını ve A’nın anlattığı işlemleri yaptıklarını doğruluyor. Oysa biyolojik kurallara göre, bu üç dakikalık ara aşamada yaşananları A’nın fark etmesi mümkün değil.

    A’nın hikayesi ölüme yakın deneyim yaşayanların hissettiklerine dair inançlara ters düşüyor nitelikte. Bugüne kadar, kalbin durduğunda beyne oksijen gitmediği için farkındalık halinin son bulduğuna inanılıyordu. O noktada kişi tıbben ölüdür. Fakat onu geri getirmek hala mümkün olabilir.

    Böyle bir deneyim yaşayanlar, yani ölümden dönenler o ana dair hatırladıklarını anlatmıştır. Doktorlar genellikle bu anlatıları halüsinasyon olarak değerlendirip göz ardı etmiş, araştırmacılar ise ölüme yakın deneyimleri bilimsel araştırmaların erişebileceği alan dışında gördükleri için bu konuya fazla el atmamıştı.

    Fakat New York’taki bir üniversitede resüsitasyon (canlandırma) bölüm başkanı Sam Parnia ve ekibi dört yıl boyunca 2000 kalp durması vakasında yaşananları inceledi.

    Bunların yüzde 16’sı hayata geri döndürülebilmişti. Parnia ve ekibi bunların 101’inin kalp durması sırasında yaşadıkları deneyimleri inceledi. Amaçları, bu insanların zihinsel ve bilişsel olarak etraflarında olup bitenlerin farkında olup olmadıklarını tespit etmekti.

    Ölümün yedi tadı

    Araştırmaya katılanların yaklaşık yarısı ölüm anına dair bir şeyler hatırlıyordu. Fakat A ve başka bir kadının yaşadığı beden dışına çıkma deneyimi dışında, diğer hastaların anlattıkları o sırada gerçekleşen asıl olaylarla örtüşmüyordu.

    Onların anlattıkları rüya benzeri, halüsinasyon içeren senaryolardı. Bunları yedi kategoride toplayan Parnia “Çoğu, ölüme yakın deneyimler olarak bilinen anlatımlarla benzerlik göstermiyordu. Zihinde yaşanan ölüm deneyimi geçmişte farz edilenlerden farklıydı,” diyor.
    Bu yedi deneyim şöyle sıralanıyor:

    Korku

    Hayvan ya da bitki görmek

    Parlak ışık

    Şiddet ve eziyet

    Dejavu

    Aileyi görmek

    Kalp durması sonrası olanları hatırlamak

    Bu deneyimlerin bazısı korkunç, bazısı ise mutluluk verici olarak tanımlanıyor.

    Bir hasta, “Bir törene katılmıştım… benim yakılmam için yapılan bir törene,” diye hatırlarken bir başkası da “Benimle birlikte dört kişi daha vardı, kim yalan söylüyorsa o ölecekti… Tabut içinde insanların dik bir şekilde gömüldüğünü gördüm,” diye anlatıyordu. Biri “derin bir suyun içinde sürüklendiğini,” bir başkası ise “kendisine öleceğinin ve bunun en çabuk yolunun, hatırladığı en kısa kelimeyi söylemekten geçtiğinin söylendiğini” belirtiyordu.

    Bazıları ise tam tersi bir duygu hissettiklerini ifade ediyordu. Araştırılanların yüzde 22’si “huzur ve mutluluk” duygusu hissetmiş, bazıları “çiçeksiz bitkiler” ya da “aslanlar ve kaplanlar”, “parlak bir ışık” veya aileleriyle kavuşma anını gördüklerini söylemişti. Duyumlarda bir artış, zamanın geçişiyle ilgili algıda çarpılma ve bedenden ayrılma hissi de yaygın olarak anlatılanlar arasındaydı.

    Parnia, ölümden dönen insanların o anda bir şeyler hissettiklerine dair anlatıların gerçek olduğunu, ancak bireylerin bunları nasıl yorumladıklarının geçmişlerine ve önceki inançlarına bağlı olduğunu belirtiyor.

    “Ruh, cennet, cehennem gibi şeyler anlatıldığında ne demek istediklerini anlaması zor. Çünkü doğduğunuz yere ve geçmişinize, kültürünüze bağlı olarak neyi nasıl yorumladığınız da değişecektir. O yüzden bu anlatıları dinsel boyuttan kurtarıp objektif kılmak önemli.”

    Objektif yaklaşım

    Araştırmacılar kimlerin ölüm anında bazı şeyler hatırlayabileceği konusunda öngörüde bulunmalarını sağlayacak herhangi bir özellik keşfetmiş değil. Ayrıca bazı insanların korkunç şeyler hatırlarken bazılarının neden huzur hissettiği de bilinmiyor.

    Parnia, ölüme yakın deneyimleri hissedenlerin sayısının bu araştırmaya yansıyanlardan daha fazla olduğuna inanıyor. Birçok vakada ise kalp durmasının ardından beyinde gerçekleşen şişme nedeniyle ya da verilen yatıştırıcılar yüzünden hafıza silinmiş oluyor.

    Fakat insanlar o ana dair herhangi bir şey hatırlamasa da bilinçaltında etkileniyor yine de. Parnia, kalp durması sonrası hastaların yeniden hayata döndürülmesinin ardından tepkilerin büyük farklılık göstermesini buna bağlıyor. Bazıları ölümden korkmayan, fedacı bir yaklaşımı benimserken, bazıları da stres sonrası travma belirtileri gösteriyor.

    Parnia ve ekibi bu araştırmanın devamı olarak bu soruları ele alacak çalışmalar planlıyor. Ölüme yakın deneyimlerin dini ya da şüpheci yaklaşımdan arındırılarak objektif ele alınması konusunda da bu çalışmaların katkıda bulunmasını umuyor.

    Bu makalenin ingilizce aslını BBC Future’da okuyabilirsiniz.

    Benim teorime dönecek olursak, hasta falan değilsek, uyandırılmadıysak saatler boyu uyuduğumuzu fark etmeyiz. Yani uyuduğumuzda hemen kalkacağımızı biliriz. O 8 9 saati fark etmeyiz, çünkü rüya görüyoruzdur. Rüyadayken geçen zamanı hissetmiyoruz.

    Kişi öldüğünde uzun bir rüyaya giriyor olabilir mi?
    Bu yüzden eski yaşamımızı hatırlamıyor olabilir miyiz?

    Eski yaşdıbını hatırlayan kişiler de var. Araştırırsanız rahatlıkla bulabilirsiniz. Google'a Eski yaşdıbını hatırladı yazmanız yeterli.

    Ben küçük yaşlardayken Uzun çeneli, hasta yatağında bir adam sürekli aklıma gelirdi. Nereden çıktı bu bilmiyorum ama bir anda gözümde canlanıyordu, büyüdükçe bu olay da artık yaşanmamaya başladı.

    Bazı kişiler uzun ölüm rüyalarından kesitler hatırlıyor olabilir mi?
    Sizin hatırladığınız şeyler var mı? Kendinizi zorlayın, eminim vardır. Eski yaşdıbını hatırlayıp eski adını ve yaşadığı yeri söylenen örnekler var. ilginçtir ki kişinin söylediği isim de birisi geçmişte orada yaşıyordu.

    Yeniden dünyaya gelseydiniz nasıl biri olmak isterdiniz?
    Ben varlıklı bir aileden gelen, yani doğuştan zengin ve pelinsu olmayan gamer bir kız olmak isterdim. Eğer böyle bir şey mümkünse sürekli zaman ilerleyecektir, yani 2000'li yılları çoktan geçmiş, belki de teknolojinin çok ilerlediği bir zamana denk gelecektik. Kim bilebilir ki?

    Mümkün olan en kısa özet:
    Teorime göre öldüğümüzde çok uzun bir rüyaya giriyoruz ve rüyada olduğumuz için eski yaşamımıza dair neredeyse her şeyi unutuyoruz, istisnalar da var tabii ki, unutmayan örnekler dünyada mevcut. Rüyadan uyandığımızda, yeniden hayata geldiğimizde yıllar da ilerlemiş oluyor, ama insan olarak doğmak garanti değil. Hayvan da olabilir, böcek de olabilir, ağaç bile olabiliriz. Yani biz şuan insansak şanslıyız. Bedeninizin değerini bilin, sonraki yaşdıbınızda karınca bile olabilirsiniz.

    http://i.hizliresim.com/NEynbX.jpg
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    -1
    o zaman anan za xd
    ···
    1. 1.
      0
      Evet yaşdıbını anan za diyerek geçiren boş insan, umarım sonraki yaşamında da anan za diyecek hemcinslerini bulursun.
      ···
  3. 3.
    0
    rez bunu okurum
    ···