reenkarnasyon geçirdim bu da hikayem

öncelikle merhaba.

bu üyeliği , sırf size , birilerine bu hikayemi anlatmak için açtım.

inci sözlükte başka bir üyeliğim bulunmakta , herhangi bir rant sağlamasın diye yeni üyelik alıp bu üyeliğim ile hikayemi bitirmek istiyorum.

inanmayanlarınız çıkıp , deli falan diye nitelendirmesin diye fake bir hesabım ile hikayemi sizlere aktaracacağım.

dinleyenlere teşekkürler.

bunları yazarken , bitirmeden sorularınıza veyahut yazdıklarınıza cevap vermeyi düşünmüyorum.

inanılmayacağı için buraya yazıyorum , herkes gibi..

asdfasdfasdfasdfasdfasdfasdfasdfasfdasdfasfdasdfasfdasdfasdfasdfasdfas

herkese öncelikle merhaba , on üç yaşımdan sonra bunun bir ikinci yaşamım olduğunu anladım. daha doğrusu geçmişime baktığım da ilk gördüklerim on üç yaşıma dayanıyordu.

ilk gördüğüm rüya ve son gördüğüm rüya evresine kadar gördüğüm bütün rüyalar film gibiydi , sanki bir puzzle'yi tamamlıyorlardı bunu arkadaşlarıma veyahut çevreme söylediğim de lan bir gibtir git , ne diyorsun oğlum sen gibi tepkiler aldığımdan dolayı kimseyle paylaşmamaya karar verdim bir daha , sonrasın da siz panpalarıma anlatayım dedim.

en azından dinleyeceğinizi biliyorum.

başlıyoruz.

edit : imla hatalarına takılmayın zira direk buraya yazıyorum. taslağım yok.

on üç yaşındaydım ilk rüyayı gördüğüm de , yeşil bir dağlık alandaydım her yer yemyeşildi , yabancı dizilerde gördüğünüz karakterler gibi giyinmişti insanlar ben rüyamda da küçüktüm , herkesin üzerin de yırtık pırtık elbiseler vardı ve anlam veremediğim bir dil konuşuyorlardı ama ben konuştuklarını anlıyordum. konuştukları dil farsçaydı.

ileri de bir kaç yarma ağaç kesiyor bir kaç ufaklık çiçekleri yoluyor bir kaç kadın ise ot topluyordu , fakat biraz daha ileri de masa başında toplanmış altı kişiye yakın bir grup vardı.

bir şeyler konuşuyorlar bir kaçı bazen ayağa kalkıyor , masanın başında oturan beyaz sakallı adam ise elini masaya vuruyr sıkıntılı bir şey düşündüğü belli oluyordu. o ana kadar kimse benimle bir şey konuşmuyordu sadece herkesi izliyordum.

ileriden bir kadının seslendiğini duydum. esb diyordu , bir adama ve atın yelelerini tutmaya çalışıyordu. adam ata bindikten sonra kadın bana dönerek yine anlamadığım bir dil ama rüyada bildiğim bir dil ile oğlum diye seslendi.

kadın eliyle beni çağırıyormuş gibi yaptı ve rüyamdan uyandım. normal bir rüyadır diyip geçiştirdim zira küçük bir çocuktum ve her gün düzünelerce rüya görüyordum ama bu farklıydı aslında fakat o zamanlar bunu anlayamamıştım ta ki bu rüya bir film gibi seri haline girinceye kadar , ikinci rüyam birinci rüyayı gördüğüm gecenin iki gün sonrası gerçekleşti.

yani ilk rüyadan iki gün sonra ( tahminen ) ikinci rüyamı gördüm.

kadın eliyle beni çağırıyordu yine. diz çöktüğüm yerden kalktım ve yanına gittim , o farsça konuşmaya devam ediyordu baban dedi , ağaç kesmek için gitti , biraz da kurbağa öldürecek. anlam verememiştim kurbağa ne alaka ? bir gün bir forum sitesin de gezerken rastlamıştım sonrasından anlam çıkarttım neyse devam ediyorum.

peki anne dedim , fakat bir şeyler tersti rüyam da başka bir yaşamın içindeydim sanki yadırgamıyordum olan bitenleri , her şey normal geliyordu annem babamdı onlar , dilimiz farsca idi ve kabilemizin ne olduğunu da yaklaşık 7-8 rüya sonra öğrendim.

masa başında ki topluluk yavaş yavaş dağılıyordu , annem dağılmalarını izlerken hemen yere çömeldi ve ot koparmaya başladı sanırım annem kabileye diğer kadınlar gibi hizmet ediyordu veyahut yardım da diyebiliriz. etrafımız da sayımız çok azdı fakat biz bir dağın yamacındaydık , aşağı da köy mü diyeyim kasabamı diyeyim bilmiyorum taş evler falan gözüküyordu

masa başında ki adamlardan biri yanımdan geçerken chand sal dareed ? dedi dönüp bana. ( arkadaşlar bu kelimeyi o zamanlar hatırlamıyordum yani tam olarak candi sali darim gibi bir şey olarak aklımda kalmıştı fakat rüyalarıma anlam aramaya başladıktan sonra bunun farsca da kaç yaşındasın demek olduğunu öğrendim. yaşımı farsça olarak söyledim adam başımı sıvazlayarak kemerini düzeltip gitti , ileriden ata binmiş , siyah yırtık bir elbisesi olan arkasında ok sarkan bir adam gördüm. kahverengi bir atın üzerindeydi elinde bir çuvalımsı bir şey vardı bize doğru atını sürerken uyandım.

üçüncü rüyamı bir hafta sonra falan görmüştüm tahminen.

ikinci rüyamı da yadırgamadım fakat üçüncü rüyadan sonra aileme anlatmaya karar vermiştim.

gerçek yaşamım normal seyir ediyordu arkadaşlarım vardı , her şey normaldi fakat tarih bilgim çok iyiydi yani hocanın her anlattığını kapıyor en eski uygarlıklardan bahsederken sanki onları biliyormuşcasına daha önceden hemen kapabiliyordum.

fizik olarak öteki arkadaşlarımdan biraz uzundum , içine kapanık biri değildim..

fakat öz ailemi çok sevmeme karşın içimde nedense onlara karşı bir sinir vardı nedenini bilmiyordum en ufak bir şeyde evde kavga çıkartıyordum. bunun nedeni de sonralardan anladım.

üçüncü rüyam da olaylar biraz ilerlemişti beyler , o atta ki adamın babam olduğunu ve kabilenin savaşçılarından olduğunu nereden bildiğimi bilmiyorum ama biliyordum.

o masa başında ki adam ve diğer savaşcılar da dahil , elbiselerinin üzerin de iki yana açılmış kanat simgesi ve ortasından yukarıya çıkan demir çubuğun üzerin de bir kasa işareti vardı sanırım bu kabilenin işaretiydi. çünkü bütün erkeklerde bu amblem vardı.

babam poşetten getirdiği şeyleri açmıştı , ağaç kırıkları ve bir cam şişenin içerisin de sıvı gibi bir şey vardı.

ağaçlarla oyalanmaya başladı sanırım kendine ok yapıyordu , daha doğrusu evet bir ok sapı yapıyordu. yanlarından ayrıldım etrafı gezmek istiyordum , farsça baba ben gezicem dedim ve babam kaybolma bir yere dedi sırtıma vurarak sen daha , kızıl kaseden kan içeceksin dedi ne dediğini anlamadım fakat yanlarından ayrıldım ileri de bir mağara gözüküyordu yaklaşı 200 m ileri de içeriye baktım içerisi oyuktu içeride ateş yanıyordu ve demir dövoyorlardı , 5 kişi falan vardı içeride yüzleri simsiyah olmuştu isten ve elleri de aynı şekildeydi , bir tanesi bana el işareti yaptı tam yanına giderken uyanmıştım.

belki gerçekten bir şizofrenim , belki gördüklerim sadece birer rüyaydı. belkide rüyada ki olanlar gerçekten yaşanmıştı.

bunu sonralardan bilecektim.

fakat kimseyi buna inandıramayacaktım. buna sizlerde dahilsiniz.

dinleyenler el kaldırsın da kitlemi bileyim beyler.

yine her şey normaldi , hatta hatırlıyorum bir kaç gün sonra doğum günümdü. arkadaşlarımı falan çağırmıştım bizimkilere de söylemiştim kalabalık olmasın pek demişlerdi diye bile kavga çıkartmıştım seviyordum ailemi fakat ergen tribimiydi yoksa aramızda bilmediğim bir bağmı vardı bilmiyorum.

gerçi şimdi biliyorum da , aileme bunlardan bahsetmiyorum. bir kere denedim sabaha kadar güldüler ciddi olduğumu gördüklerin de randevu falan almaya kalktılar doktordan da son anda vaz geçirdim şaka yapıyorum diye.

neyse bir kaç gün rüya görmedim her şey normal seyrinde devam ediyordu ki doğum günümün gecesine kadar.

arkadaşlarla o gün toplandık güzel bir şekilde doğum günümü kutladık , gökçe diye bir kızdan hoşlanıyordum ilk çıktığım kız oydu o da oradaydı o gün muhteşem bir gündü hala hatırlar o gün ne kadar çok saçmalamıştım onları düşünür gülerim amk

her gecenin bir sabahı olduğu gibi her sabahın da bir gecesi vardı ve gece olmuştu.

yattıktan bir müddet sonra rüyam da mağaranın önündeydim gel gel yapan adamın yanına doğru çekinerek ilerledim , gittiğim de bak dedi ufaklık ( yine farsca ) bu demiri ateşe tutuyorsun gerekli ısınma işlemi tamamlandıktan sonra bununlada vuruyorsun. demire bildiğimiz demir demiyordu , elinde ki çekiç gibi olan şeye de çekiç demiyordu farklı isimler söylüyordu ama ben demir ve çekiç olduğunu biliyordum nasıl bildiğimi bilmiyorum. tamam diyip yanlarından ayrıldım koşarak babamın yanına gittim , annemle konuşuyorlardı babam küçük demirden dövülme bir kılıç çıkarttı ve kemerlik gel dedi ve sırtıma bağladı çok uzun zaman önce bu gün doğmuştun dedi doğduğun gün bu gün dedi ve belime kemeri bağladı.

sarıldım babama nasıl kullanıcam dedim , öğreticem ben sana dedi başımı okşadı.

tamam dedim rüyamda uyudum beyler. gerçekte uyandım , sabahın erken saatleriydi , gidip mutfaktan su içtim ve tekrar yatağa yattım , rüyamda babamın verdiği kılıç ile ağaca vuruyordum yanımda babam vardı , masa başında duran dediğim beyaz sakallı adam geldi babama senin gibi olacaksa düşmanların övgüne dedi ne dediğini anlamadım. ama güzel bir şeydi galiba , babam bir kaç gün sonra dedi ben gideceğim sen annenle aşağıya eve ineceksin dedi , aşağıya baktım sanki evler topraktandı döküleceklermiş gibi orada bizim de bir evimiz vardı anlaşılan tamam dedim baba sen nereye gideceksin , boş ver dedi geleceğim ben , savaşa gittiğini sonralardan anladım. daha doğrusu o savaştan dönemeyince anlamıştım.

beyler çok rüya gördüm anlam veremediğim arada hikayede kopukluklar olabilir. hepsini hatırlamam zaten mümkün değil hatırladıklarım hayatıma yön veren parçalardı benim için.

gerçek hayatım normal standarttı beyler lise ikiden sonra araştırmalara başlayıncaya dek. beyler ayrıca bahsettiğim kabile zamanında türkiyede yaşamış bir kabile ve hatta babamın da nerede öldüğünü biliyorum bunlara değineceğim.

neden cezalandırıldığımı düşündüğüm de bu noktadan geliyor işte

ayrıntılı şekilde devam ediyorum.

evin içerisinden bahsedeyim biraz zaten tek oda gibi bir şeydi ortadan ikiye bir bez gibi birşeyle ayrılmıştı , yerde otlar bir kaç parşömen bir iki tane kılıç ve o amblem vardı demirden yapılmıştı.

anne dedim babam nereye gitti ? uzaklara ama gelicek dedi gelmezse peki dedim baktı güldü kuşların bile gücü tükenir de varamaz onun gücü tükünmez dedi bu sözü hiç unutmam.

hatırlatma ; rüyaları sık sık görmemden dolayı aileme açmıştım bu olayı pek önemsememişlerdi , beni okulda ki pgibloji öğretmenine havale ettiler resmen kadın bir hocaydı hocaya bahsettim rüyalarıma fazla film izleme dedi taşak geçer gibi o günden sonra rüyalarımı kimseye anlatmadım.

beyler aralarda uyanıyorum okula falan gidiyorum ama kayde değer bir şeyler yok oraları boşuna anlatmayayım rüyalarıma anlatayım , yaşım büyüdükten sonra biraz etkileri oldu o kadar.

bir sonra ki rüyamda evde değildim meydandaydım çarşı gibiydi insanlar ticaret yapıyorlardı , her yer sessiz sakindi kadınlar sokaklarda geziyorlardı bu arada büyüdüğümü hissediyordum rüyamda beyler , yani küçük değildim kılıç elime oturuyordu falan. tabii yine de 17-18 yaşlarındaydım muhtemelen. yüzümü falan hiç görememiştim ayna yoktu fakat bir gün göl gibi bir yere gitmiştim orada suda ki yansımamı görmüştüm. normal denilecek bir yüze sahiptim fakat saçlarım uzundu arkadan topluyordum , boyum uzundu yani neredeyse babam kadardım.