1. 26.
    0
    davulsuz bir davulcu. görmek istemezsiniz. hiçbir özelliği yok. deri yığını.

    - ne var?
    - kahveye yardım edeyim.
    - geç içeri tamam.

    hiddetlenmiştim. neden bilmiyordum tabi...
    ···
  2. 27.
    0
    karşılıklı kahvelerimizi yudumluyorduk. davulcu beni hala dernek sahibi sanıyordu dolayısıyla saygıda kusur etmiyordu.

    - şu dernek ne?
    - sizin haklarınızı gözetmek için kurduk bunu. biri size bişi derse bize şikayet ediyorsunuz.
    - allah gönderdi seni bana.
    - ha ?

    olacakları bilemezdim tabi.
    ···
  3. 28.
    +1
    - atayıst birisi var yukarı sokakta.
    - allah allah? napıyor bu.
    - ben ne zaman sokaktan geçsem ne bulursa kafama fırlatıyor itoluit. ağzımı bozdurdu.
    - hmm.
    - işte dediğin gibi halledelim bu adamı.
    ···
  4. 29.
    +1
    cesur biri değilim. zütüm sıkışmıştı. bir yanda davulcunun gözündeki itibarım diğer yanda dayak yemek.

    - öyleyse bu sahurda dayak yiyelim ha davulcu kardeş?

    dedim.
    ···
  5. 30.
    +1
    yola çıktık. davulcu davulunu yüklendi bense korkularımı. malum apartmanın altına geldik.

    - çal davulunu.

    başladı kafa gibmeye. yakından çekilir gibi değil. hemen arkasından troll böğürtüsüne benzer bir ses geldi.

    savaş davulları çalmaya başlamıştı.
    ···
  6. 31.
    +2
    ayı gibi kıllı bir herif aşağı indi. " tak mu var " sesiyle cihadımız başladı davulcuyla.

    - ağzınızı bozmayın.
    - ben tek kişiyim dıbına kodumun nereye çoğul konuşuyorsun??
    - bu ay 11 ayın sultanı ramazan saygılı ol.
    - ananı giberim senin.

    aha liseli dedim. içimden tabi. incinin faydalarından biri de şu aslında, adama hiç sinirlenmedim.

    - adamakıllı konuş.

    dememle yumruğu suratımda patladı. çok çelimsiz değilim ama hantalım. kendimi koruyamadan yere yuvarlandım. dudağım patlamış..
    ···
  7. 32.
    0
    sinirim tavan yapmıştı, dudağımın patladığının farkında değilim. davulcunun önünde dayak yemek sinirime combo etkisi yapıyor. yavaşça ayağa kalktım. karakteristik özelliğimdir sinirlenince aşırı sakinleşirim. adama doğru yaklaştım. 2. yumruk için hamle yaptı. geri çekildim. beklemiyordu, öne doğru yalpaladı. dengesiz yakaladığım için takımlarına attığım tekmeyi savuşturamadı. böğürerek yere yıkıldı.

    davulcunun gözleri gülüyordu.
    ···
  8. 33.
    0
    beyler uzun yazacağım biraz entrylerin arası açılacak.
    ···
  9. 34.
    0
    " allahuekber allahuuekber "

    o kafayla sahuru da unutmuştuk. çok aklımdaydı da... davulcu için üzülüyordum.

    - oruçsun değil mi?
    - tutmuyorum.
    - nasıl davulcusun len sen?
    - ben hristiyanım.

    evet gecenin ikinci flaş haberi. " atayıst " adamı bana şikayet eden davulcu hristiyan çıkıyor.

    - ne demeye davulculuk yapıyorsun?
    - anlatayım dilersen?
    ···
  10. 35.
    0
    davulcunun ağzında anlatıyorum gerisini:

    yaklaşık 30 sene önceydi. annemi ve babamı kaybetmiştim. bin bir dayım vardı avrupa'da ordan oraya gezerdi. kafası çalışırdı her türlü binliğe. dedi ki bana " gel seni yanıma alayım x ". ne dicektim 10 yaşındaki aklımla. kimse yoktu. he dayı.

    istanbul'dan trenle yola çıktık. ben nereleri geçtiğimizi o zamanlar bilmiyordum ama her yerin yemyeşil olduğunu çok net hatırlarım. bir de vagonun leş gibi ter koktuğunu.

    " hadi kalk bakalım romanya'ya geldik " sesi de unutmadıklarımın arasında.
    ···
  11. 36.
    0
    romanya. ülkeler o yaştaki bir çocuk için pek bir şey ifade etmez. fakat insanlar... hiç unutamıyorum. istanbul'la uzaktan yakından alakası olmayan sarışın insanlar. çocuk aklım bu kadar sarışın insanı zor kaldırıyordu.

    dayımın peşisıra sürükleniyordum sokaklarda. dayım nedendir bilmem çok değişmişti. suratı asık dolaşıyordu. en sonunda bir eve girdik. ufak bir depremde yıkılmak üzere tasarlanmıştı bu ev.

    içerde hiç erkek yoktu. sadece kadınlar. yaşları 13 - 50 arasında değişiyordu diyebilirim. dayım en yaşlısıyla hızlı hızlı yabancı bir dilde konuşmaya başladı.
    ···
  12. 37.
    0
    bundan sonra burada kalacaksın x dedi dayım. yabancı bir ortamdı istemeden de olsa kabuğuma çekilmiştim. sessizce peki dedim. dayımı bundan sonra hiç göremeyeceğimi bilsem belki sarılırdım...

    kadınlardan 25'li yaşlardı biri yanıma yaklaştı. bozuk bir türkçe'yle çocuk muhabbeti çevirmeye başladı. cevap vermiyordum, korkuyordum. elimden tuttu içerde bi odaya zütürdü. burası benim odam bundan sonra birlikte kalacağız ufaklık dedi bozuk türkçesiyle. fazla seçeneğim yoktu..
    ···
  13. 38.
    -1
    uzun bir süre anatasia'nın gösterdiği yatakta düşündüm. düşündüm düşündüm... kimsesizdim kaybedecek bir şeyim yoktu. 10 yaşında bir çocuğun düşünmeyeceği şeyleri düşündüm.

    kararımı vermiştim. önce anatasia'yı bulmalıydım o benim dış dünyaya açılan kapımdı. en azından ben öyle düşünüyordum.

    kapıyı açtım içeride o kadar fazla kadın yoktu. birkaç içki kokulu erkek vardı. bir tanesi seslendi bana. aslında böğürmüştü fakat benden başka kimse olmadığı için bana hitap ettiğini anladım. yaklaştım, o sırada gülerek yanındaki adama bişeyler söyledi. kahkahalarla güldüler.
    ···
  14. 39.
    -1
    odaların aralık kapılarından bakarak anatasia'yı arıyordum. ev dandik mimariye rağmen büyüktü. anatasia bu odalardan birinde bir adamla birlikteydi, öpüşüyordu. odama çekilip biraz daha beklemeye karar verdim. öpüşme vs bilmediğim konulardı henüz.

    anatasia geldiğinde ona çalışmak istediğimi söyledim. anlayışla karşıladı, o da zaten beni yarın bir türk'ün dükkanına zütürecekmiş.

    sonraki gün güneş doğar doğmaz kaldırdı beni.. yüzümü buz gibi suyla yıkadıktan sonra kamil abi'nin dükkanına vardık. nalburdu. güzel bir deneyim olacaktı benim için.
    ···
  15. 40.
    -1
    o nalburda yaklaşık 5 sene çalıştım. piyasayı öğrendim. rumenceyi söktüm. her türlü binliği gördüm. dayım gibilerin piyasada fazla tutunamayacağını anladım. iyi veya kötü olmak gibi iki seçenek varsa hayatta iyi olmaya karar verdim.

    anatasia 5 yılı bozdurup bozdurup harcamıştı sanki. hiçbir yaşlanma yoktu. artık onu farklı sebeplerle ziyaret eder olmuştum. bana yatak ilmini de öğretmişti.

    kafamda tek soru vardı. şimdi ne olacak?
    ···
  16. 41.
    +1 -1
    okuyan var mı meraktan soruyorum??
    ···
  17. 42.
    -1
    macaristan.. slovakya.. çekoslovakya .. ve almanya. yolculuğum sırasında hiç boş durmamışher gittiğim yerde çalışmıştım. sıra almanya'daydı. hemen bir süpermarkette çalışmaya başladım.

    market sahibi benim türk olduğumu öğrenince baya mutlu oldu. veya öyle gözüktü. bilemezdim. beni evine davet etti.

    en iyi elbiselerimi giyip bigibletime atladım. o günkü yemeği beleşe getirdiğim için sırıtıyordum bir yandan.
    ···
  18. 43.
    -1
    karısı, kızı, market sahibi ve ben. 4 kişilik bir masa klas bir yemek. unutmadan kız mükemmel. kıza bakmaktan yemeği orama burama döküyorum. market sahibi yemeğin başında bir garip zaten o anda sert almanca'sıyla " ne oluyor ulan " diye bağırdı. birşey yok efendim biraz başım ağrıyor da.

    domuz gibi kızarmıştı koca adam. siz türkler böylesiniz zaten. sinsi sinsi hareket eder düşmanı sırtından bıçaklarsınız. sövmeye başladı sonra da.

    sinirlenmeye başlamıştım. ülkem bana hiçbir şey vermemişti fakat vatan sevgisi bu yürekte durduğu gibi durmuyor.
    ···
  19. 44.
    -1
    sövdü sövdü... 2 dakika boyunca bağırdı fakat bana 2 saat gibi geldi. 2 dakika sonunda bardağı masaya vurmamla adamın kolunu kesmem bir oldu. sinirden gözüm kararmıştı. karısı ve kızı çığlığı bastı. başımı belaya sokmuştum.

    uzaklaşmalıydım bir an önce. ülkeden gerekise avrupa'dan. içimde bir yandan da yeni yerler keşfetme isteği vardı. o taktan durumda bile bunu düşünüyordum.

    avrupa haritası ezberimdeydi. hedefte italya vardı.
    ···
  20. 45.
    +1 -1
    italya. işin huursu olmuştum kaba tabirle. uçmayı bilen bir kuş tüm gökyüzünde uçabilirdi. italya'da tek sorunum dildi. kısa zamanda halledip bir nalbur buldum. bu nalburda inşaat yeteneğimi de baya geliştirmiştim.

    ve hayatımın kilometre taşlarından biri. dükkana gelen bir çocuk. vatikan'a mal zütürmemiz gerekiyordu. ustayla birlikte arabayı doldurduk, ben ve 2 eleman yola çıktık.
    ···