1. 1.
    +6 -2
    Hasta yatan bir bilge zata, hanımı:

    -biraz et pişirdim; buyurun yiyin! der.

    bu nefis yiyeceğe bir süre bakan bilge zat:

    -komşu yetimlerden ne haber? anne ve çocuklar ne yer, ne içer? diye sorar.

    Hanımı:

    -Aç, sefil,perişan haldeler deyince:

    -Öyleyse eti onlara zütür, onlar yesinler der bilge kişi.

    hanımı:

    -aman efendim, siz hem hastasınız, hem de uzun zamandır et yüzü görmediniz, asıl siz yiyin, diye ısrar edince, bilge zatın cevabı kulaklara küpe olur:

    -`bu yemeği ben yersem, varacağı son durak tuvalettir. halbuki dul anne ile yetimleri yerse arş-ı alaya kadar çıkar...
    `

    çıkarılacak ders : dul ve yetimlere sahip çıkmak, onların ihtiyaçlarını karşılamak, islamda sevabı bol, fazileti yüksek bir davranıştır. yetimlere kol kanat gerenlerin, ahirette allah resulüne cennet komşusu olacakları rivayet edilmiştir.

    önemli not : hikayelerin hiçbiri kopyala-yapıştır değildir.
    ···
  1. 2.
    +1 -2
    ibretinizi bitmeden alınız
    ···
  2. 3.
    -2
    giblemediniz ama söz verdik mecbur ikinciyi de yazacağız...
    ···
  3. 4.
    -2
    bi yarak çıkmaz burdan ama her neyse reserved alayım yinede belli olmaz
    ···
  4. 5.
    -2
    normalde şakirtleri giblemem ama taşşak yorumları okurum.
    ···
  5. 6.
    -2
    ikinci hikaye geliyor:
    ···
  6. 7.
    +2 -1
    cezayirde bir köylü ağaca kabak bağlamış. üstüne de bir delik açıp içini pirinç doldurmuş.

    kabaktaki delik, ancak bir maymunun elinin gireceği genişlikteymiş.

    maymun gece gelip elini delikten içeri sokar, pirinci avuçlarmış. ama avucu ipirnçle şişmiş olduğundan, elini bir türlü kabağın içinden çıkaramazmış. avucunu boşaltıp elini delikten çekmeyi de bir türlü akıl edemezmiş. sabaha kadar bu halde kalır, köylü gelince de ona aptal aptal bakarmış. fakat bu esnada pirinci, avucunun içinde hala sıkmaya devam eder dururmuş.

    çıkarılacak ders : açgözlülük ve hırs, mahrumiyete sebeptir.
    ···
  7. 8.
    -1
    @9 bi gibtirgit yat
    ···
  8. 9.
    -1
    yarın yeni 2 hikayeyle görüşmek üzere beyler
    ···
  9. 10.
    -1
    nickten kaybediyorsun be kardeş
    ···
  10. 11.
    -1
    yeni 2 hikaye geliyor beyler:
    ···
  11. 12.
    +1 -2
    ilahiyatçı yazar vehbi karakaş'a bir gün gençlerden biri sorar:

    -hocam gündüz işteyim. o gün kulamadığım namazları akşam eve dönünce toptan kaza etsem olmaz mı?

    bu fikir, aslında pek çok insanın aklına gelen, nefse de hoş görünen bir yaklaşımın ifadesidir. vehbi karakaş gence şu cevabı verir:

    -kardeşim, sen askersin farzedelim. komutan sana, günde 5 defa yanına gelmen için haber gönderse, sen gitmeyip de sadece akşamları, bir kere komutanın huzuruna çıkıp üstüste 5 selam çaksan, "işte geldim" desen olur mu? bu davranışı komutan, askeri disipline uymak ve emre itaatlilik olarak kabul eder mi?

    çıkarılacak ders: dini konularda zaman zaman itirazlı ya da alaylı sorular gelebilir. din bilginleri, bu sorulara tepkiyle karşılık vermemedirler. soruyu soranı düşündürmeyi, incitmeden utandırmayı esas almalıdırlar.
    ···
  12. 13.
    +1 -1
    musa peygamber, mısır kralı firavuna:

    -bana iman et, allah a kul olduğunu kabul et. mülk ve saltanatın yine sende kalsın, teklifinde bulunmuştu.

    firavun da:

    -vezirim haman ile bir görüştükten sonra, sana cevap veririm, dedi.

    firavun, baş danışmanı haman'a bu öneriyi açınca, ondan şu cevabı aldı:

    -nasıl olur ey firavun?

    sen aramızda kendisine tapılan bir ilahsın. şimdi kendisi başkasına tapan bir kul mu olacaksın???

    haman, bu gurur kırıcı sözlerle, firavunu allah a kul musa peygambere ümmet olmaktan vazgeçirdi...

    çıkarılacak ders: insanı doğruyu bulmaktan, hakka yöneltmekten, bazen akıl aldığı dostları ve en yakın çevresi engeller. bu sebeple yönetimde bulunan kimseler, danışmanlarını akıllı, güvenilir, insaflı, hakperest kişilerden seçmelidirler.
    ···
  13. 14.
    -1
    yarın yine ibret dolu 2 hikayeyle görüşmek üzere beyler.
    ···
  14. 15.
    -1
    iranlı eski hükümdarlardan biri, vezirlerinden biriyle giderken yolda gördüğü bir bahçeye girer ve bekçilik yapan çocuktan bir nar ister. çocuk ağacından olgunlaşmış bir nar koparıp hükümdara uzatır.

    narı çok tatlı bulan hükümdar bir tane daha getirmesini ister. çocuk nar almaya gidince, hükümdar bu güzel bahçeye el koymayı aklından geçirir.

    çocuk ikinci narı getirir. bu defaki narı hükümdar çok ekşi ve acı bulur.

    çocuğa sorar:

    -bu nar evvelki ağaçtan değil mi?

    -evet, ondandır efendimç

    -o halde, bu neden böyle acı?

    çocuk bunun üzerine şöyle söyler:

    -aynı ağacın meyvesi biri tatlı, diğeri acı olmaz. ancak insan niyetini değiştirirse, iyi niyetli iken iyi tat, kötü iken de kötü tat alır.

    çıkarılacak ders: insanın hayatı acı veya tatlı olarak algılaması, niyetine ve olaylara bakışına göre şekillenir.
    ···
  15. 16.
    +1 -1
    yaşlı adam şehir dışında bahçeli bir evde oturuyordu. bir gün evinin kapısı çalındı. yaşlı adam gelen yabancıyı içeri kabul etti. ocağın karşısındaki koltuklara oturdular.

    yaşlı ev sahibi sordu:

    -ziyaretinizin sebebi nedir?

    -komşuluk ziyareti yapıyorum. sizinle tanışmaya geldim.

    -sizinle nerden komşu oluyoruz? bu yakınlarda mı oturuyorsunuz?

    -hayır, şehrin öte ucunda oturuyorum.

    -bahçemin yakınında bir yer alıp ev mi yapacaksınız?

    -hayır efendim! bugün kabristandan kendime bir mezar aldım. yanıbaşındaki yeri de siz almışsınız. orada mahşere kadar komşuluk yapacağımıza göre sizinle şimdiden tanışmaya geldim!

    çıkarılacak ders: hayatta iken ev komşuluğunun, öldükten sonra da mezar komşuluğunun önemi büyüktür.
    ···
  16. 17.
    -1
    yarın yine 2 ibret dolu hikaye ile sizlerle olacağım.
    ···
  17. 18.
    -1
    bir kişi, fakirliğinden dolayı, maneviyat ehlinden bir zata, şikayette bulundu.

    bu hale çok üzüldüğünü söyledi.

    kalp gözü açık olan gönül insanı, ona dedi ki:

    -senin iki gözünün kör olup bin altınının olmas seni sevindirir mi?

    adam hayır dedi.

    -pekala dilsiz olup bin altının olsun ister misin?

    adam ona da hayır dedi.

    maneviyat insanı bu cevaplar üzerine, fakirliğinden yakınan kişiye şu düşündürücü uyarıyı yaptı:

    -rabbinin, senin yanında binlerce altın değerinde nimetleri varken, sen fakirlikten şikayet etmeye utanmıyor musun?

    çıkarılacak ders: bir nimetin yoksunluğunu çeken kimse, sahip olduğu nice başka nimetlerin varlığını hatırlayıp teselli olmalıdır.
    ···
  18. 19.
    -1
    adamcağız yokluk içinde yaşıyordu... bir gün:

    -allah bana çok para verirse, yarısını fakirlere dağıtacağım. kalan yarısı bana yeter, dedi.

    kısa zamanda allah, adama istediği zenginliği verdi. ama insanoğlu çok unutkandır. yeni zengin de önceki söylediklerini, yaptığı vaadleri unuttu.

    sadece bir gün, yoksul bir adama bir altın verdi. halbuki sahip olduğu servetin yarısını dağıtacağı sözünü vermişti.

    çok geçmeden yeni zenginin dişi ağrımaya başladı. dişçi ondan diş tedavisi olarak bir miktar para aldı. sonra ilginçtir, diğer dişi de ağrımaya başladı. dişçi ondan da çekme parası istedi. allah'a vaad ettiği para tutarı kadar adamın dişi ağrıdı. o da dayanamayıp, dişlerini çektirdi.

    böylece vermediği adak parası elinden gittiği gibi, ayrıca dişlerinden de oldu

    çıkarılacak ders: insan, verdiği sözün ardında durmalıdır. hele bu söz, allah a verilmiş ise...
    ···
  19. 20.
    -1
    yarın yine ibret denizinde boğulmuş hikayelerle karşınızda olacağım.
    ···