0
rakıyı güneş battıktan sonra, yavaş yavaş ve muhabbet eşliğinde içmeli...
rakıdan küçük küçük yudumlar alınır... bülent ersoy öyle içiyor diye bir dikişte bir duble rakıyı içmek makbul değildir...
buz gibi şişeden bardağa çevire çevire dökülür ve o nefis kokunun daha fazla yayılması sağlanır...
bardağa konulan rakının yarısı kadar su konması makbuldür...
i̇lk yudumu aldıktan sonra ağızda bekletip, dişlerin arasından derin bir nefes alınırki akciğerler de nasibini alsın...
masada yaşça en büyük kişi rakı kadehini tokuşturmak için kaldırmadan rakı kadehleri masadan kalkmaz...
rakı sofrasında planlı, programlı ciddi işler konuşulmaz. geyik muhabbeti yapılır, memleket kurtarılır, anılar tazelenir, dedikodu yapılır...
sigara küllüğüne zeytin çekirdeği, sıkılmış limon kabuğu konmaz...
i̇cilen kahve fincanında, tabağında sigara söndürülmez...
rakı kadehine önce rakı, sonra su, daha sonra da (konmasa daha iyi olur ama)buz konur...
bu sırayı bozarsanız, anason kadehin üzerine çıkar, rakının hem tadı hem keyfi kaçar... rakıdan anlayanların, antalya meyhanelerinde garsonluğa soyunanlara bunu anlatması gerekir...
i̇cmeye başlamadan önce aperatif birşeyler yenmelidir. favori
zeytinyağlılardır. zeytinyağı, mide dolmaya başladıkça üste çıkarak, alkolün genzinize doğru gelmesini engeller...
rakıya buz koymak yanlıştır. buz rakının içindeki suyla alkolü aynı oranda etkilemediği için daha seyrek olan alkol üste çıkar. i̇deal karışım bozulmuş olur. en uygunu rakıya soğuk su koymaktır...
rakı sofrasında kadeh yalnızca bir defa tokuşturulur. hadi bakalım
hoşgeldiniz vs. falan diye... bundan sonra kadeh tokuşturulmaz sadece kaldırılır...
masaya yeni birisi eklendiğinde ise tekrar kadeh tokuşturulabilir...
rakı şalgam suyuyla içilmez!... (taslağa dahil değil)
mezesiz rakı içilmez. ben akşamcıyım, öyle bir kadehlik keyfim var
diyorsanız gidin bira filan için...
şişe numarasının önemi yoktur. zira ilk damıtılan rakı, 01 numaraya denk gelmez...
rakı masasına avuç içiyle ya da yumrukla vurulmaz...
bağıra çağıra, böğüre öğüre konuşulmaz... sakin olmak, efendi takılmak gerek...
önce kendine gel, sonra meyhaneye
kalender ol da gir kalenderhaneye
bu yol kendini yenmişlerin yoludur
çiğsen başka bir yere git eğlenmeye
rakı bardağı boş beklemez... evet masadan kalkarken bile dibinde biraz bırakılır...
usul, adap bilen en genç kişinin saki olması adettendir, büyüklere (ki büyüklük kavramı orada anlam bulur) sakilik yaptırılmaz... ev sahibi olsa bile...
şişede kalan son rakı damlasına kadar eşit paylaştırılır, daha da içmek isteniyorsa bu paylaştırma ritüeline girilmeden yenisi sipariş edilir...
rakı sizi ne zaman sarhoş edeceğini zamanında söyleyen bir içkidir, bunu farkettiğiniz zaman yanınızdakilere söylemeli, ya da izin isteyip kalkıp gitmelisiniz, ama eğer sizin kalkmanız masayı dağıtacaksa ölseniz bile orayı terketmeyin... çünkü rakı masasından tuvalete gitmek için bile zar zor kalkılır, hoş karşılanmaz...
rakı masasında bira, şarap gibi başka alkollü içecekler (masada sosyetik hanımefendiler olsa dahi) olmaz...
her nevi ızgara balık (çupra, levrek, istrongilos) uğurlu yemeği, hususi nihavend ve rast makamından sanat mugibisi eserleri uğurlu nağmesi, akordeon, keman ve ud da uğurlu çalgısı olan rakının, uğurlu cl'si 70'dir...
rakı yanlız başına içilen bir içki değil, meze ile birlikte yavaş (sindire sindire) içilen bir içkidir...
mide ve beyne belirli bir etki yaptıktan sonra insan keyiflenir ve güzel sohbetlere yönelir... yani hem anlatır hem dinler... böylece rakı sofrası en az iki kişinin katıldığı toplu bir eylem, karşılıklı konuşmalara dayandığı için demokratik bir forum, evrensel ve kişisel sorunların ortaya getirildiği, fikir alıp verilen, insanın kendisi ile yüksek sesle düşünerek hesaplaştığı bir tür pgibolojik grup terapisi olmaktadır...
unutulmamalıdır ki rakı sofrası saygın bir cemiyettir... buraya katılan hem bu meclise kabul edildiği için saygı gören bir kişiliğe sahip demektir hem de diğerlerine karşı saygılı olmak zorundadır...
herhangi bir marka rakı içilirken başka bir markayı övmemek önemlidir, aksi yapıldığında, o an yudumlanan nimete hakarette bulunulmaktadır, yanlıştır...
en büyük mezesi muhabbettir... muhabbet konusu "bi kız vardı, 5 yıl sevdim, yüzüme bile bakmadı" gibi duygusal ağırlıklı olabileceği gibi,"bu güneş niye hep doğudan doğuyo batıdan batıyo?" gibi yarı-felsefi konular da olabilir...
tam yağlı koyun peynirinin üzerine kırmızı toz biberle renklendirilmiş sarımsaklı zeytinyaği süslemesi... turşu gibi ekşi mezelerde yine rakının kendine has tatlı nefasetini dengeler, damarlarınızı büzer anasonla dost olur, buna misal olarak dağ lahanası turşusu verilebilir
özet : rakı içmek maltana içmeye benzemez coluk cocuk icemez