+1
Muaviye bin Ebu Süfyan kimdir?
Emevi hanedanının kurucusu Muaviye, sıffın savaşında Hazreti Ali’yi yenememiş, ancak hakemleri ikna ederek, alavere dalavere ile kendini halife ilan etmişti. Bu dönemde Müslümanlar, Muaviye taraftarları, Hazreti Ali taraftarları ve Tarafsızlar (hariciler) olarak bölündüler.
Muaviye’den yana tavır alan hariciler ise, Hazreti Ali’yi katletmişlerdi. Muaviye Hz.Ali’nin ölümünden sonra hz.muhafazid in torunları Hazreti Hasan ile Hazreti Hüseyin’i öldürttü.
Özellikle Hazreti Ali ‘nin ölümünden sonra halifeliğini sağlama alan Muaviye, her fırsatta Hazreti Ali’yi ve Şiileri yok saymak, dışlamak için, taraftarlarına, DÖRDÜNCÜ HALiFENiN kendisi olduğunu “dört parmak” işaretini yaparak ilan etmiştir. Taraftarları da gene bu işareti yaparak Muaviye’ye destek vermişlerdir.
Zaten “Rabia” Muaviye ailesinde bir takıntıdır. Muaviye Bin Ebu Süfyan’ın dedesinin adı da Rabia’dır. Kureyş kabilesinin liderlerinden olan dede Rabia, torununa “adıma uygun davran, önemini unutma” tavsiyesin de bulunmuştur.
Sünni kesimin temsilcisi olduğu iddia edilen, ama ilgisi olmayan Muaviye’nin DÖRT PARMAK işareti, bu gün Mısır’da Sünni islam’ın yılmaz savunucuları olarak gösterilen, Mursi yandaşlarının, Müslüman kardeşler örgütünün işaretine dönüşmüştür.
Bu gün ülkemizin başında olan devletimizin başı, Başbakanımızın Arapçada “dördüncü” manasında olan bu işareti meydanlarda yapmasının, sadece ülkemiz içerisinde bulunan Alevi toplumumuzu derinden yaralamaktadır.
Bir başbakan asla ülkesinde ki etnik toplulukların arasında ayrım yapmaması gerekir. Bu ülkeyi bölücülüğe, ayrımcılığa sürükler. Toplumlar arası nefretin doğmasına sebep olur. Başbakan bütünleyici ve birlikteci olmak zorundadır.
Ata’mızın “YURTTA SULH, CiHAN DA SULH” vecizesi, bu gün Başbakanımız sayesinde “YURTTA VE CiHANDA SAVAŞ” haline dönüşmüştür. Senelerdir sulh içerisinde yaşayan ülkemiz AKP iktidarı sırasında kargaşalara sürüklenerek, büyük darbe almıştır. Komşularımızla ve uzak islam ülkeleri ile Kardeş ülke dediğimiz Azerbaycan’la dahi büyük sıkıntılar içerisine girmiş bulunmaktayız.
AKP iktidarının bu çıkışlarının altında Başbakanımızın islam ülkeleri tarafından alkışlanarak, islam dünyasının yeni halifesi olma çabaları yatmaktadır. Böylece, Ata’mızın emanet etmiş olduğu ülkemizin geleceği karartılarak, şeriat düzenine geçiş yapılmak istenmektedir.
Atatürk’ün gerek öz şahsiyetine, devrimlerine ve ilkelerine karşı gelinerek yeni bir islam cumhuriyeti yaratılmaktadır.
Bu durumda söz ancak TÜRK MiLLETiNiN olacaktır