1. 1.
    +9
    beyler dikkat edin herkes ayakkabıyla çıkmış mindere adam çıkartmış ayakkabılarnı. medeniyet böyle bişi aq

    http://www.bjk.com.tr/try...zonuilkidmann4&tipi=B
    ···
  1. 2.
    -1
    iyi domalmış muallakler
    ···
  2. 3.
    +1 -1
    http://img.blogcu.com/uploads/gokcesa_manda.jpg
    ···
  3. 4.
    0
    elin oğlu görmüş geçirmiş.
    ···
  4. 5.
    +4 -5
    burayı fener beşiktaş başlığına çevirmeyin aq . ama bi dakika ? bursadan gol haberi mi var ?
    ···
  5. 6.
    +6 -6
    @5 malesef 8 oldu.
    ···
  6. 7.
    0
    adı quaresma değil de kürşat olsa şimdi çoktan m.united antreman sahasındaydı
    ···
  7. 8.
    +11 -4
    @3 o zaman domalmak demişken
    http://imgim.com/1hf982.jpg
    ···
  8. 9.
    -1
    @1 bacaklar omuza pozisyonunu mu çalışıyorlar lan ahdkjahdkashkdahskdask zütverenler
    ···
  9. 10.
    +1
    @8 çok şuku'r
    ···
  10. 11.
    +2 -2
    @8 bu da uefa onaylı domalma

    http://sphotos.ak.fbcdn.n...9060_4186326_906735_n.jpg
    ···
  11. 12.
    0
    @8 verdim şukunu tam yerinde ve zamanında geçirmişsin
    ···
  12. 13.
    0
    ccc kuarezma reis ccc
    ···
  13. 14.
    0
    adam avrupa görmüş beyler
    ···
  14. 15.
    0
    8@ misillemeyle gibmiş
    ···
  15. 16.
    0
    @15 ooo beybi beybi beybiii.+
    ···
  16. 17.
    0
    @15
    @12
    liseli bunlar, saraçoğlu'nde hiç galibiyet görememişler.
    ···
  17. 18.
    0
    @18 bu ne o zaman bin
    http://yfrog.com/5dmanset34j
    ···
  18. 19.
    0
    @15 al muallak

    http://imgim.com/bjk001nf4.jpg
    ···
  19. 20.
    -1
    bir kayanın gölgesinde


    tam evden çıkmıştım ki lambanın açık kaldığını fark ettim ve yukarı çıkıp lambayı kapattım. aslında pek unutkan değilimdir fakat birkaç gündür işlerimin yoğunluğu nedeniyle bazı şeyleri unutur olmuştum. hatta bazen bir işin ortasındayken ne yaptığımı karıştırıyordum.ama yakında işlerim biraz azalacak rahatlığa kavuşacaktım. üniversiteden mezun olalı 5 yıl kadar olmuştu. şirkete ise hemen hemen 4 yıl önce katılmıştım. fakat bir türlü kendime gelememiştim. evet ev almıştım arabam da vardı ama 4 yıl bir solukta geçmişti sanki. şirkette 4 yılda iyi bir konuma gelmiştim.ve bana yardıma bir eleman alınacağını haber verdiler.i̇şte şimdi yüküm hafifleyecekti.ve geleceğim için hazırladığım planlarımı hayata geçirme fırsatı bulacaktım.30 yaşıma gelmiştim nerdeyse. zaten son 15 yıl nasıl geçti, neler yaptım, neler kazandım ve de neler kaybettim? çocukluğumdan vazgeçeli 15 yıl olmuştu.i̇yi hatırlıyorum 14 yaşındayken liseye başlamıştım ve istemeye istemeye çocukluğumdan vazgeçmiştim.o dönemler benim için çok zor olmuştu.i̇ç çatışmalarım ,ne yapacağım,ne edeceğim yada ne yapmalıyım diye sorduğum sorular.i̇lk kez kontrolümü kaybetmiş ve bunalıma girmiştim lise 1. sınıfta.tam 4,5 yıl kadar etkisi devam etti. tedavinin başlangıcında ilaç kullanmam bile gerekmişti.o zamanlarda eğer inancım olmasaydı yaşamayı istemiyordum. bırakın geleceği az sonradan dahi umudum yoktu. hayatım adeta tuzsuz yemeğe benzemişti.zor da olsa atlatabildim o yılları.bu olaydan sonra ister istemez hayatımda değişiklikler meydana geldi. artık daha sinirli bir insandım.bir süre sonra tam olarak olmasa da her şey rayına oturmaya başladı.bu yaşadıklarımdan sonra hayatın can sıkacak bir şeyler bulmak yerine tadı çıkarılması gereken bir olgu olduğunu anladım. artık eskisi gibi her şeyi umursamıyordum. fakat yine de vurdumduymaz olmamıştım. şimdi ise hayatımı çok rahat idare edebiliyordum ve işlerim de düzene girdiğine göre evliliğe sıcak bakmaya başlamıştım.ve bu akşam sanem’e evlenme teklifinde bulunmak için evden ayrılmıştım. evim şehrin merkezine uzaktı çünkü şirket çalışanlarının yaşadığı site gibi bir apartman vardı. şehir merkezine 15 km uzaklıktaydı.bu apartmanda şirketin üst düzey 30 çalışanı yaşamaktaydı. parktaki arabama binecekken arabamın üzerinde bir kedi olduğunu fark ettim. dikkatli bakınca alpaut’un kedisi olduğunu fark ettim. kedi beyaza yakın gri renkti. alpaut ve eşi ayşe şule, serin gri’ye gözü gibi bakıyordu.gri’yi arabamın üzerinden aldım ve yeni yağmur yağdığından yere bırakmadan apartmanın girişine bıraktım. apartmanımızın güzel bir bahçesi, sahaları,kortları ve henüz yeni dikilmiş küçük çam ağaçları vardı.

    serin gri’yi apartmana bırakıp dışarı çıktığımda çok güzel bir kokuyla karşılaştım. yağmur kokusunu ilk defa bu kadar severek içime çektim. çok fazla olmasa da yine de heyecanlıydım.ne de olsa hayatımda bir daha soracağımı düşünmediğim bir soru soracaktım sevgilime. sanem’le 2 yıl önce tanışmıştık. onun şirkete katılmasıyla aramızda bir bağ oluşmuştu.i̇kimizin ilgi duyduğu alanlar kesişiyordu.26 yaşındaydı kızıl saçlıydı fazla uzun değildi ve en önemlisi mükemmel bir ruhu vardı.o gelmeden önce şirkette hiçbir kadın beni etkileyememişti. geldiğinde kalbi de yüzü kadar güzel mi demiştim.ama kalbi yüzünden de güzeldi.2 yıldan sonra ilişkimiz bu dereceye kadar ilerledi. parktan ayrılırken birden garip bir his kapladı tüm benliğimi.gaz pedalına biraz daha basınca bu garip duygu uzaklaştı. hız yapmayı severdim.ama bugün pek fazla içimden gelmiyordu. merkeze yaklaştığımda yağmur tekrar yağmaya başladı ve bu kez sağanak halinde yağıyordu.bu arada ilk kırmızı ışığa ulaşmıştım zaten. sözleştiğimiz yere yaklaştığımda bir elektronik mağazasının önünde bayağı büyük bir kalabalık vardı. pür dikkat televizyonları seyrediyorlardı.bu aralar savaş söylentileri iyice yoğunlaşmıştı. merak edip abramı kenara çektim ve karşıya geçtim. orda adeta donmuş gibi görünen birine ‘’ne oluyor burada?’’ dedim. adam yüzüme umutsuzca baktı ve ‘’ben dayanamayacağım kendin seyret de bak.’’ dedi.
    mağazanın vitrininde çok sayıda televizyon vardı.ve farklı birkaç kanal açıktı. önce seyrettiklerime bir anlam veremedim. dikkatli seyredince spikerin ne demek istediğini anladım. hesaplanmadık yada bilinen ama haber verilmemiş olan bir göktaşı yerküreye doğru yaklaşmaktaydı. çarpma ihtimali %98 di.göktaşının dünyaya ulaşma süresi sadece 29 saatti.o anda aklımdaki bütün düşünceler silinmişti sanki hafızama birisi reset çekmişti. hiç bir şey düşünemiyordum. spikerin göktaşının çapının 45 km den büyük olduğunu söylemesiyle irkildim.bu dünyanın sonu demekti.cep telefonum acı acı çalıyordu açtım ilk cümle: ‘’duydun mu? ‘’ oldu.ben de ‘’maalesef duydum’’ diyebildim ancak. boğazıma bir şeyler düğümlendi adeta.bir süre ikimiz de bir şey söyleyemedik. sessizliği benim hıçkırıklarım böldü. sanem: ‘’ne olur, sevgilim…’’diye bir şey duyuldu. sanem de ağlıyordu artık. telefonun iki tarafında hıçkırıklara boğulmuş sevgililer vardı. orda ne kadar ağladım bilmiyorum. polisin : ‘’yardımcı olabilir miyim? ‘’ cümlesiyle kendime geldim.ama telefon o ara elimden düştü. telefonu alıp sanem’e: ‘’geliyorum bir yere ayrılma sakın. ‘’dedim. ondan cevap gelmedi belli ki hala ağlıyordu. arabaya binip gaz pedalına var gücümle bastım. sanem şehrin diğer tarafında oturuyordu. biraz ilerlediğimde fark ettim ki etrafta kimseler yoktu. galiba herkes son 29 saatini pardon 28 saatini sevdikleriyle geçirmek istiyordu. sadece çevre yolların da trafik yoğundu çoğu memleketine gidiyordu. bense sevgilime doğru uçuyordum adeta yani evimiz olacağını düşlediğim yere. çünkü onun evi müstakildi ve evlenince orda oturacaktık.ama artık ikimiz de çok iyi biliyorduk ki evlenemeyecektik,en azından resmi olarak. arabayı artık mezarımız olacak eve doğru hızla sürüyordum. artık hiçbir şey umurumda değildi sadece sanem vardı artık.o yol ilk defa bana o kadar uzun gelmişti. sanem’in evinin bahçesi genişti o bahçeyle uğraşırdı işi olmadığı zamanlarda meyve ve sebze yetiştirirdi. kapıdan girerken artık o evden çıkamayacağımı biliyordum. çıkmak isteyeceğimi de sanmıyordum zaten. evimize yaklaşırken göz yaşlarımı daha fazla tutamadım. nasıl tutabilirdim ki bu ev 2 sevgilinin mezar olacaktı ve bu 2 sevgili ölümü sevgiyle karşılayacaktı. evin ziline dokunmadan kapı açıldı, sanem’le göz göze geldik. hıçkırıklarla boynuma sarıldı. sanem’i ilk defa böyle görüyordum normalde pek ağladığını görmezdim.en son annesinin ölümünde ağlamıştı. ağzından: ‘’neden bu kadar geç kaldık. ‘’ sözcükleri döküldü. bense cevap vermek yerine dudaklarına öpücük kondurdum.o da konuşmak istemiyor gibi ağlıyor ve bana daha sıkı sarılıyordu. gözlerine baktığım zaman umutsuzluğun yada yılgınlığın zerresini görmedim.ve ona tekrar aşık oldum o birkaç dakika içinde. anladım ki doğru kadına aşık olmuştum. salona girdiğimizde televizyonun açık olduğunu fark ettim.her yerde kargaşa vardı, kimse ne yapacağını bilmiyordu. sanki dünya bir taş parçası tarafından yağmalanıyordu.ve bu yağma evrenin sonsuzluğuna armağan edilecekti. aradan 9 saat geçmişti ki televizyon kanallarından bazıları yayınlarını istemeyerek de olsa kesti. herkes evine gidiyordu kim ne yapsın haberi dercesine. büyük haber kanalları hala yarış içindeydi dünyanın sonu dahi olsa bizim kanalımızdan canlı yayınlanmalı deniliyordu. yani rekabet devam ediyordu, kime gerekse.2 saat sonra yorgun düşüp ikimiz de uyuyakaldık. sabah olduğunda dünyanın sonuna sadece 8,5 saat kalmıştı. artık ağlamıyorduk dünya parçalanacaktı biz değil.biz bir yandan laflarken dünyaya yaklaşan dev göktaşı çoktan seçilmeye başlanmıştı bile. bizim umurumuzda değildi bu durum. sohbet ederken vakit hızla geçmişti. dünyanın sonuna sadece 4 saat kalmıştı. bizim sohbetimiz gittikçe güzelleşiyor endişelerimizin yerini güzel düşünceler alıyordu. bazı kanallarda göktaşının dünyaya çarpmama olasılığından söz ediliyordu ve bunu göz ardı edip halkı galeyana getirenlerin göktaşı çarpmazsa ne yapacakları sorgulanıyordu. kendi kendime çarpmadı da sonrası kaldı dedim.bu göktaşının dünyaya çarpması halinde dünyanın parçalanıp yörüngesinden çıkacağından söz ediliyordu. bazı bilim adamları derin sığınaklar yapmıştı çünkü göktaşının çarpma olasılını biliyorlardı.ama ihtimal bu kadar yüksek değildi. göktaşı büyük bir sistemin yakınından geçerken etkilenmiş ve ihtimal %98 e yükselmişti.ve dünyanın yakınından geçeceği düşünülen göktaşı artık dünyaya çarpacaktı.bu nedenle sığınakların hiçbir önemi kalmamıştı. ailenin tek çocuğuydum annem ve babam yıllar önce ölmüştü. akrabalarımın çoğunu tanımıyordum farklı bir şehirde büyüdüğüm için. yani dünya üzerindeki en önemli varlık yanımdaydı daha ne isteyebilirdim ki.el ele ölüme gidiyorduk iki mutlu çocuk gibi. sevgilime uykum var sen de istersen yatalım dedim.ve ilk ve son kez yattık ikimizin yatağına dünyada uyanmamak üzere. aradan birkaç saat geçti ve küçük ihtimal gerçekleşmedi ve göktaşı büyük bir hızla dünyaya çarptı ve yerküre büyük bir hızla savruldu sonsuzluğa...
    Tümünü Göster
    ···