-
77.
0@75 yeri burası değil demek ki bu tür konuların olm işte. geyikten ötesini gibtir et yani
-
76.
0@76 entry-nick
-
75.
0şimdi uzunca bi şey yazıcam panpalar dan sonrasını okumadım
-
74.
0up up up... bırakıp gidiyosunuz moruk "egonu parçala" diye bi başlık vardı o da bırakıp gitti...
-
73.
0yok ulan devam mevam. kendi kendime yazıyorum mal gibi, şizofrene bağladım iyice. kendi sağlığımı düşünmeliyim en başta
-
72.
0prezerved
-
71.
0up up up
-
70.
0devamkk
-
69.
+1bugünlük diyeceklerim bunlardı panpalar. okuyun bari amk hadi
-
68.
+1asıl kırılma anı şu andır, şu an ne yaptığındır. şu an ne yaptığın, ardından ne yapacağın, ondan sonra ne yapacağın... vs. bu ufak tefek anların toplamı kırılma anlarıdır işte. halbuki biz ne yapıyoruz genelde? o büyük anı, kendi kafamızda sabitlendirdiğimiz, takıntı haline getirdiğimiz tüm şansımızın döneceği o ana odaklanmaktan şu anı kaçırıyoruz, asıl kırılma anlarını yani.
-
67.
+1lan tam da bu yüzden "ne kadar taktanım" gibi düşüncelerden kurtulamıyoruz. bir seferde, direkt kimse değişemez. değişim dediğin şey zamanla olabilecek bir şeydir. kırılma anı olarak tek bi şey gösterilemez, bunu etkileyen birçok farklı etmen vardır, parçalar halinde gelişir
-
66.
+1ya da mesela sosyal fobiden direkt bi olay sonucu çıkabilmiş olan mı var olm? direkt bi şey oldu ve her şey geçti gitti. yok öyle bi şey. misal, deniz bir şeyi bir anda yutamaz, adım adım olur bu, ta ki hiçbi kalıntı bırakmayana kadar. metafor da yaptığıma göre tamamdır amk haha
-
65.
+1olayı iyice basitleştiriyim amk. bi kızı unuttuğunu kutlayan birisi gördünüz mü amk? "tamamdır işte şimdi unuttum, ıslatalım bugün!!!"
bilmezsin o anın geldiğini, nasıl geldiğini. yavaş yavaş, sana pek de hissettirmeden gelir o an. anlamazsın bile. bundan bahsediyorum işte. tüm o ana kadar yaşadıklarınla gelmişsindir o noktaya. ve o buhrandan da tüm o birçok parçanın birleşmesi sonucu çıkabilmişsindir. -
64.
0dolayısıyla şu kırılma anı dediğimiz şey ani, akılda kalıcı bir olay olmak zorunda değil. yavaş gelişen, zamanla oluşan bir şey de olabilir. birbirine bağlı birçok etkenin sonucunda oluşmuş bir şey olabilir.
bu yüzden zaten "şu sorunu nasıl halledebiliriz, şu kızı nasıl unuturum, nasıl böyle olurum, nasıl şunun gibi olurum" gibi soruların cevapları kesin ve net değildir. ne söylersem söyliyim tamamen doğru cevabı veremem yani. benden gelip de "sosyal fobiyi nasıl yenerim"in cevabını kusursuz vermemi beklemeyin. çünkü tek bi net ve doğru cevabı olamaz bunun. birçok andan, ufak, hatta rastgele parçaların birleşiminden bahsediyorum, devasa büyüklükteki tek bi kütleden değil. öyle sihirli hap falan gibi şeyler beklemeyin, öyle bi dünyada yaşamıyoruz. öyle kırılma anı bekleyerek olmaz. adım adım, kendiliğinden gelen bi olaydır. -
63.
0gelmek istediğim nokta olayları objektif değerlendirmeye çalışmak aslında. yani geçmişe bakarak geleceği şekillendirme hatasına düşmemeye çalışmak. narrative fallacy denilen olay (siyah kuğu kitabından). yani beynin anıları belli ufak, sıkıştırılmış parçalar halinde hatırlatması gibi bi şey. yani sıradan gibi gözüken hayatımızdaki bazı anları, o anların yaşandığı çevreyi, zamanı... vs önemsememek olarak da düşünebiliriz. olaylara, geçmişte yaşanılanlara kendi yorumumuzu katarak, olayları sıkıştırıp bikaç kırılma anına indirgeyerek bakma huyu zamanla kendimiz ve çevremiz hakkındaki yargıları da etkiliyor işte. sonra kafa gidiyor zaten amk.
-
62.
0sosyal fobiyle cebelleşen insanlar iyi bilir. bi şey yaşamışlardır ve gereksiz bi utanç duygusuna kapılırlar. neden? herkesin dikkati onun üzerindedir çünkü. daha doğrusu o bunu böyle algılar. neden algılar? çünkü kendin o olaya öyle bir anlam katmışsındır. beyin napsın olm?
-
61.
0yani karmaşık bi olayla alakalı beyin öncelikle senin ona kattığın anlamla ilgilenir, daha sonra detayları bu yüklediğin anlama göre şekillendirir. mesela bi suçluya suçunu itiraf ettirmek, hatta daha da ileriye gidelim amk yapmadığı suçu itiraf ettirmek için polisin sorgu yöntemlerini örnek gösterebiliriz. ya da klagib olarak, üzüldüğünde hayatındaki her şeyin taktan olduğunu düşünürsün. konuyu da buraya bağlicaktım zaten. lan halbuki hayatında sadece bikaç şey taktan gözüküyor olabilir, senden başka milyonlarca kişide olduğu gibi. halbuki bizim bu kendi kendimize yüklediğimiz olumsuz anlamlar yüzünden beyin sana oyunlar oynuyor. daha doğrusu senin yönlendirmenle beyin olayı yanlış algılıyor amk.
-
60.
+1buradan hafızamıza geçmek istiyorum. mesela dört gün önce ne giydiğimi hatırlamam ama ufacık bi veletken en mutlu anlarımı yaşadığım apartmanın ismini bilirim. dolayısıyla buradan anladığımız kadarıyla hafıza denilen şey anlam ve önemi ön planda tutar. zaman, detay, olaylar değil de bizim için genel anlamı önemli gözüküyor. yaşadığımız anın tüm detaylarını aklımızda tutmamız mümkün değil. sadece bazı fotoğrafları aklımızda tutabiliriz. yani öncelikle anldıbına göre, bize hissettirdiklerine göre hafızamız çalışır.
-
59.
0işte hepimiz o kırılma anını bekleriz. bi şey yapmadan bile onun gelmesini bekleriz, kendiliğinden. ne zaman o an gelecek bilemeyiz yalnız. çoğu zaman ise didinir didinir bi gibim olmadığını düşünürüz. bi şey olmalı lan bu böyle olmayacak deriz. sanıyorlar ki tak diye değişecek bi anda her şey. halbuki ufak, mikro düzeyde değişiklikler yaşanıyordur hayatında zaten.
-
58.
0şu dönüm noktası olayı var bi de, kırılma anı. hani bi ünlünün hayatından bahsederken, hep o dönüm noktalarından bahsederler. hani bi şey yapmışlardır ve gerisi gelmiştir. ya da başka birisi anılarını anlatırken, bi an vardır ki hayatı ondan sonra yön değiştirmiştir. ya da ben de kendimi anlatırken o anı anlatırım... vs.
başlık yok! burası bom boş!