1. 201.
    0
    Ece kollarımda hiç bitmemesini dilediği bir rüya içinde, ben ise bu rüyada onu deliler gibi sevmek için son sürat koşmaya çalışan biriyim… ama rüyalarda koşamazsınız.
    ···
  2. 202.
    +1
    Akşam 7 gibi cafeden ayrıldık, kuzenimin yanına uğramam gerektiği için Ece’yi yolcu ettikten sonra kuzenin yanına geçtim saat 10 gibi eve geçtim daha kapının önündeyken Ece’den mesaj geldi,

    “Neredesin birtanem?”

    “Şimdi eve giriyorum, kapıdayım.”

    “Tamam, canım, bu arada mesajın çok resmi olmuş ”

    Tam o sırada eve girip annemle muhabbet falan daldım gittim Ece’ye cevap vermedim açıkçası da aklımdan da çıktı, akşam mesajlara bakarken fark ettim açık açık ayıp etmişim hiçbir cevap yazmayarak. Kendimden utandım bir an ama utanmamım asıl nedeni neden cevap yazmadığım mı yoksa hiç inanmadığım ama içten içe kendimi ikna etmeye çalışarak Ece’yi sevme çabalarım mı bilmiyorum, aslında biliyorum ama kendime söyleyecek ya da bunu düşünecek cesareti bir türlü bulamıyorum kendimde.
    ···
  3. 203.
    0
    Sabah uyandığımda Ece’den günaydın mesajı geliyor gerçi o göndereli 1 saat olmuş ama ben daha yeni uyanıyorum bende günaydın canım yazıp gönderiyorum. Ece’nin o an çok mutlu olduğunu hissetmek zor olmuyor ama Ece’yi tanıdığımdan beri kafamda onun taşıdığını hissettiğim bir his daha var; Ece takıntılı biri. Yani dün akşam ona hitap ederken sadece net bir cevap vermem en azından canım, birtanem vb. bir kelime kullanmam üstüne üstlük çok büyük bir odunluk yaparak son mesajına bile cevap vermeyerek bu takıntıları iyiden iyiye harekete geçirdiğimi biliyorum ama Ece bunları bana yansıtmayacaktı.
    ···
  4. 204.
    0
    Ece’den öncede kız arkadaşlarım oldu ama ciddi anlamda hiç bir şey yaşadım. Zaten çoğu çocukluk duygusu az daha öncesi de evcilikten ibaretti. Ben buna tecrübesizlik diyorum ama beklide aşık olmadığım için de ilk başlarda Ece’ye karşı bir sahiplenme yaşayamadım. Beraber olmaya başladığımız dan 1 hafta sonra bir Pazar günü sabahında Ece aradı;

    -“ Canım, biz arkadaşlarla sahile gideceğiz gideyim mi ”?

    -“Canım gidebilirsin tabi ki, bana sormana gerek yok “ söz ağzımdan çıkar çıkmaz ne halt ettiğimin farkına vardım..

    -“Yani sana sormayayım diyorsun hem seni neden ilgilendirir değil mi?“

    -“Haklısın tabi ki bana soracaksın, izin vermiyorum canım gözünüm önünden ayırmam seni.” 180’ni iliklerimde hissettim.

    -“ Tamam bitanem gitmeyeceğim o zaman”

    -“Kim kim gidecektiniz?”

    -“Toprak, Ali (kestane çıktı yine karşıma), Elif, Sueda, Nazlı, … (gerisi hep kız isimleriydi, çoğu mahalleden di bi erkek olarak Ali kestanesi orda olacak)

    -“Hmm düşündüm de gidilebilir aslında hem bende gelirim.”

    -“Harika olur aşkım, çok eğleniriz” aşkım?? Bu sözü duyunca garip oldum ama çok hoşuma gitti.

    -“Canım şaka bir yana bence sende git, hem değişiklik olur ama bu kadar bayanın içinde benim olmam garip sanki.”

    -“ama Ali’de gelecek”

    -“farkındaysan bayan dedim ”

    -“hahaha :D aslıda haklısın ama kendi içimizde hiç yadırgamadık.”

    -“yadırgamadığınızı biliyorum ama ben olursam yadırganır ben seni hafta içinde müsait bir günümüzde bir yere zütüreceğim”

    -“tamam aşkım inşallah gideriz çok mutlu oldum ”

    -“tamam canım iyi eğlenceler ”

    -“teşekkür ederim birtanem, sende evden çıkarken bana haber ver merak etmeyeyim”

    -“tamam canım görüşürüz”

    Bu görüşmeden sonra Ece’yi daha çok sahiplenmem gerektiğini anladım. Ama bu sahiplenmenin bir sevgilinin sahiplenmesinden çok bir babanın sahiplenmesine dönüşeceğini kestirememiştim.
    ···
  5. 205.
    +4
    Beklediğimiz gün geliyor, hafta içi müsait olduğumuz bir günde buluşuyoruz, güneşli bir gün sahil kenarında Ece ile el ele yürüyoruz, gözüme güzel bir bank kestiriyorum hemen yerleşiyoruz banka, elimi Ece’nin beline doluyorum yaslanıyor göğsüme boşta kalan ellerimiz birleşiyor kucağımda Ece çok mutlu ama hep tedirgin,

    -“çok mutluyum, bir ömür boyu seninle burada bu şekilde oturmak isterdim.”

    -“bende çok mutluyum Ece senin yanında kendimi gerçekten huzurlu hissediyorum, seninde mutlu olduğunu bilmek bana huzur veriyor ama senin bazı tedirginliklerin var bunları konuşmak ister misin?”

    -“Ya aslında bende bilmiyorum bunun neden olduğunu ama korkuyorum”

    -“Neden korkuyorsun?” bunu bilmek çok zor olmasa gerek,

    -“Ya bir gün biterse”

    -“Daha başındayken sonunu düşünürsen, mutlu olamazsın Ece bunları hiç düşünme bir daha”

    -“Aslında konuşmayı hiç istemiyorum ama biliyorsun yakında kayıtlar için Ankara’ya gideceğim ve artık orada yaşamam gerekecek sence nasıl olacak? Birbirimizi görmeden nasıl dayanacağız? Sadece telefon ve internetten görüşmek, tatillerde gelmek sadece tatiller bize yetecek mi? Bana asla yetmeyecek gibi geliyor ben har anımı seninle yaşamak seninle geçirmek istiyorum seni görmediğim şu bir hafta bile kabus gibi geçti telefonda her sesini duyduğumda her mesajında o kadar mutlu oluyorum ki anlatamam ama birkaç saat sonra çok özlüyorum seni görmek dokunmak elini tutmak istiyorum… Ankara’ya gitmek hayalim olan üniversite hayatını şimdi düşünüce nefret ediyorum korkuyorum bir gün biterse diye çok üzülüyorum her gece ağlıyorum, eğer sende istersen Ankara’ya hiç gitmeyeyim zaten gitmek istemiyorum artık 1 sene daha hazırlanırım istanbul’da bir yer kazanırım yeter ki sen kal de bana… ”

    Sözler bitince gözleri nemlendi ve yaşlar süzüldü. içimin nasıl yandığını kelimelere dökemem, keşke beni bu kadar çok sevmeseydi ya da keşke bende seni beni sevdiğin kadar çok sevmiş olsaydım keşke-keşke…
    ···
  6. 206.
    +1
    O an ona öyle bir sarıldım ki birkaç dakika bırakmadım. Benim için 1 yılından vazgeçecek belki ailesini karşısına alacak ama en önemlisi belki de geleceğini yok edecekti. Ece’yi bıraktım ama hemen kafasını yakaladım iki elimi yanaklarından tutarak yüzünü avuçlarıma aldım gözyaşlarını silmeye çalıştım, gözlerinin içine bakarak konuşmaya başladım,

    -“Ece haklısın düşünmemiz gereken çok şey var bunu bende biliyorum, çok zorluklar yaşadık ve daha çok zorlarını yaşayacağız bundan da eminim ama iki insan birbirini seviyorsa her şeyin üstesinden gelir buna tüm kalbimle inanıyorum. Tatillerde burada olacaksın, ben de fırsat buldukça geleceğim ama bana bir söz ver, bu hayatta bizden önce geleceğin, okulun ve eğitimin gelecek. Okula gitmemek gibi bir fikri bir daha duymak istemiyorum lütfen bana söz ver.”

    -“Sana yalan söylemek istemiyorum.”

    -“Ece sana yalvarmamı mı istiyorsun bir insanın hayatından geleceğinden eğitiminden daha önemli ne olabilir? Yarına çıkacağımız belli mi? Bir insan ailesini ya da sevdiğini kaybedince hayatını mı bitirmeli? Lütfen bana bunun sözünü dürüst bir şekilde ver. “

    -“Haklısın tamam söz, bizim için başaracağım.”

    -“işte benim sevgilim ”
    ···
  7. 207.
    +1
    O günün devamında gezdik, dolaştık, yemek yedik bir cafede oturduk çay içtik yine o banka geldik yine sarıldık ve Ece ile ilk defa öpüştük. Öpüşürken kendimi çok garip hissettim açıkçası daha önceden ilk defa Toprak ile öpüşmüştüm hem bunun utancı hem de Toprak ile öpüşürken hissettiğim duyguları şuan da hissedememem beni oldukça utandırıyordu ama Ece’de bir garipti onun da ilk öpüşmesiydi çok utanarak öpüyordu bu çok normaldi ama hani olur ya kız arkadaşını yada bir kızı bir anda öpersin ve onu ürkütüp her şeyi berbat edersin aynen böyle bir telaşı vardı beni öperken çok çekiniyordu sanki her an eline yüzüne bulaştıracak ve her şeyi bitirecek gibi korkuyordu bunu düşünecek taraf benken.

    Akşam uyumadan önce düşünmem gereken konular vardı, Ece’nin takıntısı düşündüğümden de fazlaydı, yakında gitmesi gerekecekti ben bir şekilde bu durumu idare edebilirdim ama onun için nasıl sonuçlar doğabileceğini kestiremiyorum.
    ···
  8. 208.
    +2
    Kayıtların başlamasına daha 2 hafta vardı o süre içinde benim fırsat bulduğumuz her anı beraber geçirdik, elimden geldiğince ona güven vermeye çalıştım bu davranışlarım bir sevgilinin şefkatinden çok bir baba şefkati gibiydi ben hep öyle hissediyordum, onu korumak kol kanat gelmek huzur veriyordu bana. Birbirimizi artık daha cesur öpüyorduk Ece tedirginliklerini azalttığına dair davranışlar gösteriyor çok pozitif davranıyordu ama aslında bu tedirginlikleri sadece saklıyordu bunu biliyordum. 2 hafta sonra kayıtlar için babası ile Ankara’ya gitti işlemlerini tamamlayıp ertesi gün öğlende sonra dönecektiler 2 hafta sonrada artık Ankara’da yaşayacaktı.

    Ankara’ya varınca mesaj attı yaptıkları her anı bana bildiriyordu kayıt işlemleri tamamlandı ve ertesi gün dönmek üzere akşam bir otele yerleştiklerini de bildirdi.
    ···
  9. 209.
    +1
    Ertesi gün sabah da mesajlaşmalarımız devam etti saat 11 gibi telefonum çaldı, tanımadığım bir numara arıyordu oldum olası gizli numaralar ve bilmediğim numarala karşı tedirgin olmuşumdur ama bu sefer bir sıkıntı ile karşılaşacağımı hissederek telefonu açtım.

    -“Efendim.”

    -“Ben …… (Ece’nin annesi) bu gün seninle konuşmamız gerekiyor, müsait misin? “

    Hani sıkıntı geliyorum demezdi,
    -“ Tabi ne zaman nerede konuşmak istersiniz?”

    -“Saat 12’de ……. çay bahçesinde görüşelim o zaman.”

    -“Tamam, iyi günler.”
    ···
  10. 210.
    +1
    sana da iyi akşamlar panpa. başından beri takip ediyorum, sürüklüyor baya.
    ···
  11. 211.
    0
    bitti mi ?
    ···
  12. 212.
    0
    oha amk heycanlı yerde bitirdn kanki devam etsene yav. ne konuştunu kızın anasıyla??? sana mesaj attım nie cevap vermiyosun?? bu snn hikayen mmi?
    ···
  13. 213.
    0
    sanada iyi geceler kardeş çok güzel yazıyon eline sağlık baya sürükleyici olmaya başladı
    ···
  14. 214.
    0
    biraz vaktim oldu devam ediyorum.
    ···
  15. 215.
    +2
    Telefon çoktan kapanmıştı, Ece’nin annesini çok az görüyordum Ece ile durumumuzu bildiğini de biliyordum. Annesinin bana karşı olan duygularını çok bilmiyordum Ece’de bahsetmemişti ama benden hiç hoşlanmadığını hissediyordum yani onu görünce hep böyle hissettim.
    Saat 12’de çay bahçesindeydim annesini gördüm bir masada oturmuş çay içiyor hemen yanına gittim selam verip oturdum. Türk filmlerinde klişe bir sahne olarak fakir çocuk kapıdan içeri girer arkası dönük elinde viski bardağı rob döş ambırlı baba önünü döner ve söze girer “ kızımın peşini bırakmak için ne kadar istiyorsun?”
    ···
  16. 216.
    +1
    Bir an o sahne gözümde canlandı bir garip oldum ama ortam, durum ve bakışlar o sahneye çok müsait. Ve söze başladı,

    -“Ece ve babası dün üniversite kayıtları için Ankara’ya gitti.”

    -“Biliyorum”

    -“Bu durumun Ece’nin en büyük hayali olduğunu da biliyor musun?”

    -“Biliyorum”

    -“Peki Ece’nin en büyük hayalini gerçekleştireceği bu dönemlerde neden mutsuz olduğunu da biliyor musun?”

    -“Biliyorum”

    -“Her şeyi bildiğine göre bunun sebebi sen olabilir misin?

    -“Siz böyle mi düşünüyorsunuz?”

    -“Sence açık değil mi?”

    -“Bence gayet açık nedenleri var, peki siz bu durumu Ece ile konuştunuz mu?”

    -“Evet konuştuk, o yüzden buradayım”

    Bu durum beni sinirlendirmeye başladı, Ece beni suçlamış olamaz zaten suçlamış olsa ya da o gitmemi istemiyor demiş olsa annesiyle çay bahçesinde oturuyor olmazdık mahallede gördüğü yerde yakama yapışırdı. Lafı çeviriyor ama bir yere varacak bu laflar çevrildikçe sinirlenmeye başladım.

    -“Sizinle açık konuşacağım, durumu biliyorsunuz zaten bu noktadan sonra açık konuşmak daha faydalı olacak.”

    -“Haklısın o zaman net olacak soracağım sen Ece’nin başarılı, geleceği parlak biri olmasını istemez misin?”

    -“Bütün kalbimle istiyorum, bunu ona da söyledim bu konuda ısrarda ettim bunu bildiğinizi de biliyorum, benim için Ece’den bile önce onun geleceği okul hayatı gelir! Bundan şüpheniz olmasın”

    -“O zaman kızım neden mutsuz neden her gece ağlıyor? Sen onun mutluluğunu böyle mi düşünüyorsun?”
    ···
  17. 217.
    0
    -“Bunun nedenini kızınız ile konuştunuz mu? Ama bence aslında sizde biliyorsunuz (Ece’nin takıntıları olduğunu) benim Ece ile ilgili tek bir niyetim var o da onun mutluluğu. Bu niyeti detaylandırmamı isterseniz açık konuşacağım eğer bir gün Ece’nin beni mi yoksa geleceği mi seçiminde olduğunu bilirsem geleceğini seçmesi için elimden gelen her şeyi yaparım. Ben belki onun bana duyduğu gibi bir aşk hissedemiyorum ama emin olum benim sevgim onun iyiliği için ondan vazgeçme fedakârlığını taşıyor”

    -“Sen bu kadar iyi niyetli olduğunu düşünüyor musun?”

    Burada açıklama yapmam gereken bir konu var, Ece’ye aşık değilim seviyor muyum yoksa alışıyor muyum? Bunun ayrımını yapamıyorum (yapmak istemiyorum) ama annesine söylediğim bütün konularda dürüst davrandım gerçekten de onun geleceği için onunla olan ilişkimi bitirebilirdim (Ece’nin mutluluğu için kendi mutluluğumu feda ediyorum, belki mutlu olacağım yakında ama eğer Ece’den uzak durmak onun mutluluğu için gerekliyse bunu da yapardım ama bu niyetim de aslında gizlediğim bencilliği öne seriyor. Ama bir sevgilinin fedakârlığından çok bir baba fedakârlığı gibi hissediyorum.

    -“Size tek bir şey soracağım siz neden bana karşı ön yargılısınız? Yani bir yanlışımı gördüyseniz veya biliyorsanız en azından bunu bilmeye hakkım var. Bilmenizi isterim ki bu hayatta ki amacım karşımdakilere için ne iyi niyetli ne de kötü niyetli biri olmak gibi bir gayem yok ama sevdiklerime hep iyi niyetle yaklaşacağım.”

    -“işte bu yüzden, ne yaptığı ne yapacağı ne düşündüğü belli olmayan insanlardansın, bence söylediğinin aksine dürüst birisi değilsin kafandan bir şeylere takmış gibisin onun içine ne yapacağını kimse kestiremez bu halinle de kimseyi mutlu edemezsin.”

    işte bunu hiç beklemiyordum, tamam kafam normal çalışmıyor normal hareketler de etmiyorum ama daha önce kimse bunu yüzüme söylememişti dışarıdan nasıl göründüğümü bilmiyordum. Ece’nin annesi içimde ki nefreti o karanlığı görmüştü o yüzden de benden hoşlanmıyordu. Ama beynime kurşun gibi giren sözü kimseyi mutlu edemezsin cümlesi oldu. Teknik olarak haklı olabilirdi hiçbir ilişkimde mutlu olmadım kimseyi de mutlu ettiğimi sanmıyorum. Bütün gardım bir anda indi abondane oldum.
    ···
  18. 218.
    0
    Birkaç dakika hiç bir şey söyleyemedim zaten o da anladı almak istediğini almıştı doğru olduğuna inandığım her şeyi sonuna kadar savunacakken beni kendi içimde şüpheye bıraktı. Tutunacağım tek bir dal vardı,

    -“Dürüstlüğüm konusunda yanılıyorsunuz, ben asla yalan söylemem Ece’nin mutlu olması için elimden geleni yaptım ve yapacağım.”

    -“Tamam, madem elinden geleni yapacaksın bana göre yapman gereken tek bir şey var ondan uzak durmak!”

    Kadın haklı ama ben Ece’yi mutlu etmeye kendimi inandırdım, inandığım bir şeyden vazgeçmek benim için ölmekten daha zor. Ece ile iyi gidiyoruz ama Ece çok takıntılı Toprak konusunu hiç unutmadığını biliyorum, hep aklında olacak, ona mesaj atmadığım her an her cevapsız aramada ağlıyor ama bunların hiç birini bana hissettirmiyor. Az çok bir şeyler biliyordum ama bu kadarını da beklemiyordum. Bu bilgiler devam eden konuşmalarımızın detaylarında çıkmaya başladı mutluluktan da mutsuzluktan da ağlayan bir kız Allah’ım ben şimdi ne yapacağım? Konuşmamız biraz daha devam etti sonuç kısmına geldiğimiz de,

    -“Ece’den ayrılmanı istiyorum.”

    -“Ben Ece’den ayrılırsam daha kötü olmayacak mı? Hem de bu süreçte?”

    -“Bir kerede ve erkenden kurtulması daha iyi olur.”

    -“Bence olmayacak yeni bir ortam yeni bir şehir her şeyi ile yeni bir hayatta onu gider gitmez terk etmem her şeyi daha kötü eder, o beni bırakmadığı sürece ben onu asla bırakmam. Belki Ankara’da hisleri zamanla değişir ama düşündüğünüz gibi bir şey daha kötü olur.”

    -“Ben böyle daha doğru olacağını düşünüyorum, zaten Ankara’da ilk ayında yanında olacağım üstesinden gelecektir.”

    Ben mi abartıyorum kadın kızını mı tanımıyor anlamadım kendimden şüphe duydum ya ben abartıyorsam ya Ece’yi hiç mutlu edemeyeceksem. Sorular sorular-sorular… Sinirlerim iyice gerildi ama işin sonunda tokadı yiyip oturacakmışım gibi bir his duyuyorum.

    -“Bir anne olarak size saygı duyuyorum kızınızın iyiliğini istiyorsunuz ama bu düşünceniz yanlış madem sevgim onun iyiliği için ondan vazgeçmek olarak test edilecekse ben buna razıyım ama doğru zamanı ben belirleyeceğim.”

    -“Senin böyle düşünmeye ve davranmaya hakkın yok, kızımın iyiliği için böyle istiyorum bunun doğru olduğunu biliyorum ve bu böyle olacak, yoksa senin için kötü olacak ve benim kötü niyetimle tanışacaksın”

    Ben para teklifi hayal etmiştim ama tehdit edildim,

    -“Tamam, istediğiniz eninde sonunda olacak merak etmeyin ama en uygun zamanı bekleyeceğim, bu işin sonunda siz haklı çıkarsanız Ece’nin mutlu olduğunu bilerek her zaman mutlu yaşarım ama bu işin sonunda Ece hep mutsuz kalırsa sizde o zaman benim kötü niyetimle tanışacaksınız.”

    Şu anda bile neden böyle bir şey söylediğimi anlamadığım şeyi söyleyerek masadan kalkıp uzaklaştım. Ece mutsuz oldu ne yapacaktım? inanın bende bilmiyordum…
    Tümünü Göster
    ···
  19. 219.
    +1
    Ertesi gün Ece döndü döner dönmez aradı gün içinde buluşmak istediğini söyledi,

    Öğleden sonra buluştuk buluşmamızın nedeni sadece birbirimizi özlememiş olmamızdı işin garibi de bende özlemiştim. Gezip dolaşmak, benim kayıt günümü konuşmamız bankımızda oturmamız ve öpüşmemiz dışında farklı bir şey olmadı. Benim kayıt günümde beraber gideceğimizi kararlaştırdık ama bu günümde annem ve teyzem benimle gelmek istedi Ece’ye sorun olmayacağımı bizimkilerin ondan haberleri olduğunu beraber gidebileceğimizi söyledim ama utandığı için gelmedi. “Bir gün sen bizimkilerle bende annenle tanışacağım.” O zamanı beklemek daha güzel dedi. (bir bilse ki benim annesi ile tanışmak için erken davrandığımı) bende ısrar etmedim ve kayıt günü annem ve teyzem ile birlikte gittik.
    Üniversite ortdıbının farklı olduğunu daha üniversitenin kapısında hissediyorsunuz o heyecanı yaşamak gerçekten çok güzel bir duygu bu vesileyle bu heyecanı tatmak isteyen herkese nasip olması dileğiyle.

    Kayıt sırasında bölümlere ayrıldık daha o anda ortam kaynamaya insanlar birbirleri ile tanışmaya arkadaşlık kurmaya başladı. O gün kayıt bitene kadar 5 kişi ile arkadaş olduk numaralarımızı verdik birbirimize üniversitenin havasına şimdiden girmiştik. Kesinlikle pgibolojik bir şey ancak insanlar daha o anda büyüdüklerinin farklı olmaya başladıklarının farkına varıyor.

    Geriye kalan 1.5 hafta içinde Ece ile neredeyse her gün buluştuk her anımızı beraber geçirdik ben iyiden iyiye Ece’ye alışmıştım onu mutlu görmekten gerçekten zevk alıyordum annesi ile konuştuğumuza dair en ufak bir şey söylemedim, onun annesi ile konuştuğuna dairde bir söylem ya da harekette bulunmadı. Ece’nin davranışları da değişmeye başladı eskiye göre tedirginlikleri azalıyordu daha mutlu ve heyecanlı görünüyordu işleri yoluna koyabilmek hoşuma gitti, annesinin yerine benim haklı çıktığımı düşünmeye başladım o beni bırakmadıkça ben onu asla bırakmamakta kararlıydım.
    ···
  20. 220.
    0
    O dönemde nefretimde herhangi bir değişiklik olmadı artık rutin olmuştu her zaman büyüyordu. Bir plan çizmiştim kendime önümde ki kritik olan 10 yılı planlamıştım her dönemde ne yapacağım hedeflerime nasıl yürüyeceğimi kafam da iyice çizmiştim gücümün bittiğini ya da inancımda yaşayacağım en ufak tereddütte benim için çok büyük bir itici kuvvet olan nefret devreye girecek bende bir şeyleri değiştirmek yanlış gördüğüm her noktayı düzeltmeye ettiğim yemini her anımda yerine getirecektim. .Oyunu akıllı oynamayı öğrendim.

    Ve ayrılık zamanı geldi. Cumartesi günü yola çıkacak, Pazar günü yurda yerleşecek ve pazartesi itibari ile üniversite maratonu başlayacak. Annesi ve babası da onunla gidiyordu annesi kardeşinin yani Ece’nin teyzesinin yanında kalacaktı 1 ay gibi bir süre Ece’nin oraya alışmasını bekleyecekti bir de tek çocuk olması nedeniyle bir kerede ayrılmak zor geliyordu babasına pazartesi günü dönecekmiş.
    ···