-
26.
0pgiboloji doğru olabilir ama işe yarıyor mu bu sorunun cevabı hayır malesef
-
25.
0rezerved
okurum bi ara -
24.
0Saldırganlık ve Agresif Davranışlar
Saldırganlık doğuştan var olduğu kabul edilen bir dürtüdür.
Çevrenin olumsuz tutumları, çocuğun isteklerinin sürekli engellenmesi, baskı altında tutulması veya tamamen serbest bırakılması ve çocuğa yöneltilen saldırganlıklar, çocukta saldırganlığın oluşmasına ya da güçlenmesine sebep olabilir. Bazen çocuk saldırganlığı kendisine yönelterek tırnak yeme, saç koparma, kendini yaralama gibi uyum bozuklukları gösterebilir.
Dışa yönelik saldırganlıkta ise çocuk, eşyalara zarar verme, oyuncaklarını kırma, bağırma, vurma, itme, ısırma gibi davranışlar gösterir. Agresif davranışlar karşısında uygun anne-baba tutumları şöyle sıralanabilir:
- Anne baba kesinlikle çocuğa agresiflik örneği oluşturmamalı, iyi birer model olmalıdır.
- Çocuğun gösterdiği agresif davranışlara anlayış gösterilmemeli ve bu şekilde isteklerinin yerine getirilemeyeceği anlatılmalıdır.
- Bu çocukların enerjileri; toplum kurallarına uygun olan yararlı etkinliklere yönlendirilmelidir. (spor, oyun hamuru ile oynama vb.)
- Dayakla cezalandırmak, agresif davranışın o an için ortadan kalkmasını sağlasa da, çocuğun düşmanca hisler duymasına neden olacağından sonrasında daha şiddetli olarak ortaya çıkmasına neden olur.
- Çocuğa çeşitli sorumluluklar verilerek olumlu davranışları ödüllendirilmelidir.
- Grup etkinliklerine özendirilmelidir. Grupta bir şey başarması, arkadaşları tarafından kabul görmesini sağlayacağından, bunu korumak için saldırgan, agresif davranışlarından vazgeçmeyi isteyecektir. -
23.
0Aldatma Pgibolojisi Nedir?
Aldatma pgibolojisinde en büyük nedenleri araştırdığımız da bir çok nedenler ortaya çıkmaktadır.
1. Hangi erkekler aldatır?
Son araştırmalara göre sadakat ve sadakatsizlik, henüz hamilelik sırasında oluşuyor. Testesteron oranları yüksek erkekler (uzun boylu ve köşeli çeneli) aldatmaya minyon yapılı erkeklerden daha eğilimli. 40-50 ve 30-40 yaş arası erkekler eşlerini en fazla aldatan yaş grupları.
2. Partnerinizin sizi aldattığını düşünüyorsanız, ne yapmalısınız?
Onu karşınıza alıp konuşmak kesinlikle yanlış bir davranış. Çünkü sizi aldattığını asla kabul etmeyecektir. En iyisi önce davranışlarını izlemeye alın. Erkekler ortada her zaman ipucu bırakırlar. Ondan ayrılmalı mısınız? Çoğunlukla bir arada kalmak ilişkiyi kurtarabiliyor. Bazı aldatmalar ilişkiyi yeniden aşka dönüştürebiliyor.
3. Aldatılmak canımızı niye çok yakıyor?
Çünkü bu acı veren ama derin duygular yüzyıllar boyunca neslimizi devam ettirmemizi önleyen tehlikelerden korunmamızı sağladı. Kıskançlık duygusu tüm güçleri harekete geçiriyor ve bize sahip olduğumuz erkek için savaşma olanağı tanıyor.
4. Kadınlar neden aldatıyor?
Kadınların en sık gösterdikleri nedenler arasında sevgisizlik ya da cinsellik olsa da bilinçaltlarında güçlü genlere sahip erkekleri aramaya devam ediyorlar. Zaten bu yüzden menstrual dönemlerinde erkeklerden uzaklaşmalarının bir sebebi de bu.
5. Aldatma ilişkiyi kurtarır mı?
Kimilerine göre evet! Bir kaçamak bazen ilişkinin tepetaklak olmasına ve hiçbir evlilik danışmanının yapamadığı şeyleri, çiftin yeniden yapmaya çalışmasına neden olur. Ama yine de riski oldukça yüksek. Ve aldatan tarafı suçlayan tavırlar yerine öfke, hayal kırıklığı ve güveni onunla birlikte taşımaya hazır olmanız gerekir. -
22.
0Kitleleri Yönetenler
a. Kalabalıkların Önderleri: Kitle çobanından vazgeçmeyen bir sürüdür. Önderler çoğu defa düşünce adamı değil aksiyon adamıdırlar. Onlar yarı aydındırlar. Halk, güçlü iradeye sahip olan adamı daima dinler. Önderlerin ikinci sınıfı yani devamlı bir iradeye sahip olanlar, daha az parlak görünüşlere rağmen çok daha önemli çok daha etkili hareket eden örneklerdir.
b. Önderlerin Hareket ve Uygulama Araçları : Kitlelerin ruhuna bazı düşünce ve inançları örneğin toplumsal teorileri yavaş yavaş sindirmek söz konusu olduğu zaman önderler tarafından değişik usuller kullanılır. Onlar başlıca şu üç usule başvururlar: iddia-tekrar-sirayet.
Kitlelerin Düşünce ve inançlarındaki Değişiklikler
a. Sabit inanışlar: Kitlelerin düşünce ve inançları birbirinden farklı iki sınıf oluşturur. Bir tarafta üzerine bütün bir uygarlığın kurulduğu ve yüzyıllarca yaşayan devamlı inanışları : Bir zamanlar derebeylik kavramları, dini düşünceler zamanımızdaki milliyetler prensibi demokratik ve toplumsal fikirler bu gibi sabit büyük inançlardır. Öte yandan her dönemin doğuşunun ölümünü gördüğü genel kavramlardan, anlayışlardan çıkma geçici ve değişken düşünceler bulunur.
b. Kitlelerin Değişen Düşünceleri: Gücünü göstermiş olduğumuz sabit düşünceler üzerinde daima doğan ölen düşünceler tabakası bulunacaktır. Bunlardan bazılarının ömürleri pek kısadır ve en önemlilerinin ömrü bir kuşağın ömrünü hemen hemen geçmez. -
21.
0Kitlelerin Düşüncelerini Etkileyen Etkenler
a. Hayaller, Kelimeler, Formüller: Kelimeler çeşitli bilinçaltı isteklerini ve bunların hareket altına çıkma ümitlerini sinelerinde toplarlar. Kelimeler hayallerin görünmesine vasıta olan ve bunları çağırmak için üzerine basılan elektrik düğmelerinden başka bir şey değillerdir.
b. Rehinler, Hayaller: Kavimler için kuruntular, hayaller gerekli olduğundan, böceklerin ışığa doğru gittikleri gibi, onlarda kendilerine bu kuruntuları sunan hatiplere doğru iç güdüsel bir hareketle koşarlar. Kitleler hiçbir zaman gerçeğe susamamıştır. Onları hayallere çekmesini bilenler onlara hakim olurlar ve hülyalarını ortadan kaldıranlarda onların kurbanı olurlar.
c. Tecrübe: Bir gerçeğin kitlelerin ruhuna sağlam olarak yerleştirmek ve fazla tehlikeli olmuş kuruntuları yıkmak için hemen hemen biricik usul tecrübedir.
d. Akıl: Aklı filozoflara bırakmalı ve insanların iradelerine karışmasını akıldan istemeyelim. -
20.
0Kitlelerin Düşünce, Muhakeme ve Hayal Güçleri
a. Kitlelerin Fikirleri: Kitleler için kavranması mümkün düşünceler iki bölüme ayrılır. Birinci sınıf, bir kişi veya bir inanç hakkında gösterilen fazla ilgi gibi o anı meydana getiren tesadüfi ve geçici fikirlerdir. ikinci sınıf ise çevrenin, kalıtımcılığın ve kanıların büyük ve derin kesinlik verdiği asıl düşünceler oluşturmaktadır. Eski dini düşünceler, bugünkü demokratik ve toplum düşünceleri örnek olarak verilebilir.
b. Kitlelerin Yargılamaları: Kitlelerin yargılama yoluyla kesin olarak etki altına alınamayacakları söylenemez Ancak onların kullandıkları ve onlar üzerinde etki eden kanıtlar, mantık bakımından o derece aşağı görünür ki, yalnız benzerlik bakımından yargılama sıfatı verilebilir. Bu düşünceler, şeffaf bir cisim olan buzun ağzında eridiğini pratik deneyimiyle bildiğinden, buz gibi şeffaf olan camında ağzında erimesi lazım geldiğini delillendiren Eskimo'nun düşünceleri gibi bir çağrışım yasasına bağlıdırlar.
c. Kitlelerin Hayal Gücü: Kitlelerin hayal gücü, bütün ilkel kimselerde olduğu gibi yargılamanın ve aklın kontrolünden uzak bulunduğu için etki altında bırakılmaya uygundur. Halkın hayal gücüne en çok etki eden manzara tiyatrodur. Bütün dönemlerin ve memleketlerin devlet adamları, bunların en baskıcıları da içlerinde olmak üzere hepsi kitlelerin hayal gücünü kudretlerinin destekleri diye tanımışlardır. Bunlar hiçbir zaman kitle hayal gücüne aykırı olarak hükümet yönetmeyi denememişlerdir. -
19.
0Kitlelerin Duyguları
Kolay kışkırtılmak, kızgınlık, muhakeme yeteneksizlikleri, hüküm verme ve eleştiri yeteneklerinin olmaması, duygulardaki mübalağa gibi kitlelere has karakterlerin bir çoğunu, olgunluğun aşağıdaki şekillerine bağlı olanlarda mesela çocuk ve vahşilerde de görmek mümkündür.
a. Kitlelerin kışkırtılma yeteneği hareketliliği ve kızgınlığı : Fizyolojik tabirle yalnız bulunan birey, tepkilerine hakim olmak yeteneğine sahip olduğu halde, kitle bu yetenekten mahrumdur.
b. Kitlelerin telkine kapılma yeteneği ve çabuk inanırlığı : Ne kadar yansız olduğu sanılırsa sanılsın kitleler çoğu zaman telkine hazır bir dikkat ve bekleme durumu içerisinde bulunurlar. ilk yapılan telkin derhal sirayet yoluyla bütün zihinlere kendisini kabul ettirir ve hemen yönünü belirler. Telkin olunan kimselerde sabit fikir fiil haline gelmeye hazırdır. Kolektif gözlemler gözlemlerin en fazla yanlış olanıdır ve çoğu defa sirayet yoluyla başkalarına telkinde bulunan bir birey sadece vehim ve hayalinden başka bir şey değildir.
c. Kitle duygularının abartılığı ve basitliği: Telkin ve yayılma yoluyla duygular büyük bir hızla yayıldığından, katılma sonucunda o duygunun gücü büyük oranda artmış olur. Kitle duygularının abartılması ve sadeliği, onları şüpheden ve kararsızlıktan uzak bulundurur. Kitlelerdeki abartıcılığın hiçbir şekilde zekaya değil duygulara ait olduğunu eklemeye gerek yok.
d. Kitlelerin taassubu, baskıcılığı ve muhafazakarcılığı: Kitleler basit ve bireylik duyguları kavrar. Onlara aşılanan görüşler ve inançlar genel olarak ya kabul veya ret olunur ve kesin gerçekler veya kesin hatalar olarak kabul edilir. Akıl ve yargılama yoluyla değil de telkin yoluyla meydana gelen inançlarda durum hep aynıdır. Dini inançların ne kadar hoş görüşsüz olduğunu ve insanlar üzerinde ne kadar baskıcı etki uyguladıklarını herkes bilir. Kitleler zayıflamayan muhafazakarlık iç güdülerine sahiptirler ve geleneklere puta taparcasına saygı duyarlar. Hayatlarının gerçek şartlarını değiştirecek her yenilikten, bilinçsiz olarak nefret ederler. -
18.
0Kitle Pgibolojisi Nedir?
Kitle kelimesi rastgele toplanmış ve bir araya gelmiş olan toplulukları ifade eder. Bu topluluklarda, bilinçli kişilik ortadan silinir. Bütün bu birleşmiş fertlerin düşünce ve duyguları tek bir tarafa yönelir. Şüphesiz geçici; fakat pek açık özellikler gösteren bir kolektif bilinç oluşur. Kitle bir tek varlık haline gelir.
Kitleyi meydana getiren bireyler kimler olursa olsun; yaşama biçimleri, iş güçleri, karakterleri yahut zekaları ister benzer, ister ayrı olsun kalabalık haline gelmiş olmaları onlara bir nevi kolektif ruh aşılar. Kolektif bilinç içerisinde, bireylerin akli yetenekleri ve kişilikleri silinir. Aynı cinsten olmayan aynı cinsten olanın içinde boğulur, kaybolur ve bilinç altı özellikleri üstün duruma gelir. Kitleler, zekayı değil, orta şeyleri bir araya toplarlar.
Kitleler halinde bulunan bireyin başlıca özellikleri:
- Bilinçli kişiliğin kaybolması.
- Bilinçaltı ile hareket eden kişiliğin hakimiyeti,
- Düşüncelerin, duyguların sirayet yoluyla aynı yola yönelişi,
- Telkin edilen düşüncelerin uygulamasının hemen başlama isteğidir. -
17.
0Pgibanalitik Kuram: Bilinçdışı ve Psişik Yapılar
Bilinçdışı ile dürtülerin farkındalık dışında olduğu zihinsel işlevler bölümü kastedilir. Pgibanalitik bilinçdışı, popüler bir kavram olan bilinçaltına benzer ama aynı değildir. Pgibanaliz için, bilinçdışı bilinçte olmayan her şey değildir. Örneğin, motor becerileri, istemdışı fizyolojik hareketler değil ancak bilinçli aktif düşüncedeki bastırılanlardır. Ayrıca, önyargı gibi otomatik süreçlerin örnekleri ve şimdiki ilişkilerin üzerindeki geçmişin etkileri bilinçdışıdır.
Freud'a göre, pgibolojik bastırma yoluyla aklın ötesine taşınan kültür tarafından kabul edilmeyen düşünceler, arzular ve istekler, travmatik yaşantılar ve acı veren duyguların deposu bilindışıydı. Ancak, içerik her zaman olumsuz olmak zorunda değildi. Pgibanalitik bakış açısına göre, bilindışı sadece kendi etkileri ile fark edilebilen bir güçtü - kendini belirtilerle ifade ederdi.
Freud'un daha sonra geliştirdiği "yapısal teorisi"ne göre ego, superego ve id zihnin bölümleridir. "id" "ilkel arzuları" (cinsellik, saldırganlık, açlık vs.) saklayan, "süperego" içselleştirilmiş norm, ahlak ve tabuları kapsayan, ve "ego" bu iki bölümün arabulucusu ve kendilik duygusuna yol veren bölümdür -
16.
0Pgibanalitik Kuram: Bilinçdışı ve Psişik Yapılar
Bilinçdışı ile dürtülerin farkındalık dışında olduğu zihinsel işlevler bölümü kastedilir. Pgibanalitik bilinçdışı, popüler bir kavram olan bilinçaltına benzer ama aynı değildir. Pgibanaliz için, bilinçdışı bilinçte olmayan her şey değildir. Örneğin, motor becerileri, istemdışı fizyolojik hareketler değil ancak bilinçli aktif düşüncedeki bastırılanlardır. Ayrıca, önyargı gibi otomatik süreçlerin örnekleri ve şimdiki ilişkilerin üzerindeki geçmişin etkileri bilinçdışıdır.
Freud'a göre, pgibolojik bastırma yoluyla aklın ötesine taşınan kültür tarafından kabul edilmeyen düşünceler, arzular ve istekler, travmatik yaşantılar ve acı veren duyguların deposu bilindışıydı. Ancak, içerik her zaman olumsuz olmak zorunda değildi. Pgibanalitik bakış açısına göre, bilindışı sadece kendi etkileri ile fark edilebilen bir güçtü - kendini belirtilerle ifade ederdi.
Freud'un daha sonra geliştirdiği "yapısal teorisi"ne göre ego, superego ve id zihnin bölümleridir. "id" "ilkel arzuları" (cinsellik, saldırganlık, açlık vs.) saklayan, "süperego" içselleştirilmiş norm, ahlak ve tabuları kapsayan, ve "ego" bu iki bölümün arabulucusu ve kendilik duygusuna yol veren bölümdür. -
15.
0Bilinçdışı ve Psişik Yapılar: Süperego Nedir?
id ve Ego'dan sonra Süperego yapısı oluşur. Çocuk konuşmayı ve kültürü öğrenmeye başladıkça Süperego'su gelişir. Büyüme aşamalarının her birinde kültürü (babanın dilini), normları, sembolleri, kuralları, yasakları öğrenir ve içselleştirir. Vicdani yapısı gelişen çocuk, çevresi tarafından kimi zaman onaylanır, kimi zaman onaylanmaz. Bakıcıları tarafından kabul edilmeyen şeyleri fark eder ve onaylanmamaktan kaçınır. Örneğin, bakıcıları tarafından onaylanmak için yatağını ıslatmamayı öğrenir ve bundan haz duyar. -
14.
0Bilinçdışı ve Psişik Yapılar: Ego Nedir?
Ego, id'den sonra gelişen bir diğer yapıdır.
Bebeğin altıncı ayından itibaren id'den kaynaklanarak gelişmeye başlayan Ego, bilinci ve gerçekliği temsil eder. Enerjisini id'den alır ve aldığı bu enerjiye göre şekillenir.
id'in doyuma ulaşmak için kullandığı birincil süreç tarzı düşüncenin yerini ikincil süreç (secondary process) tarzı düşünceye bıraktığı yerdir. Düşleyerek yaşamanın mümkün olmadığını söyleyen Ego, devreye düşünme, karar verme ve planlama yetilerini sokar.
id'in sabırsızca doyum elde etme ve düşlemlerini daha gerçekçi yapıya dönüştüren Ego, gerçeklik ilkesine (reality principle) göre çalışır. -
13.
0Bilinçdışı ve Psişik Yapılar: id Nedir?
id, doğuştan vardır ve psişik enerjinin kaynağıdır. ilkel arzular; açlık, su, dışkılama, cinsellik ve ısınma, için temel güdüler id'de saklıdır. Freud, bu psişik enerjinin bebeğin doğuştan getirdiği biyolojik bir enerji olduğunu söyler. Libido adını verdiği bu biyolojik enerji, bebeğin büyüyüp geliştiği süreçte psişik bir enerji haline gelir. Kurama göre, bu süreç bebeğin bilinç düzeyinde değildir, bilinçdışı olarak gerçekleşir.
id, haz ilkesi (pleasure principle) ile hareket eder ve amaç bir an önce doyuma ulaşmaktır. Amaca ulaşamamak ve bu yolda engellenmek gerginliğe neden olur ve bunu yenmek için gösterilecek çabayı körükler. Freud'a göre, doyuma ulaşmak ve gerginliği azaltmak için bir yolu birincil süreç (primary process) düşüncedir. Buna göre, istenilen ve arzu edilen şey düşlenerek doyuma ulaşılır. -
12.
0Pgibanalitik Kuram Nedir?
Freud'un orijinal görüşleri klagib pgibanalitik kuramı oluşturur. Kuramda zihnin yapısı, psişik öğeleri, kişiliğin gelişimi ve değişimi dinamik bir bakış açısından anlatılır.
Pgibanaliz genel olarak aşağıdaki hipotezlerden oluşur:
- insan gelişimi en iyi cinsel arzunun değişen nesneleri yoluyla anlaşılabilir.
- Psişik sistem alışılmış olarak cinsel ve saldırgan istekleri baskılar ve bu istekler düşüncelerin bilinçdışı sistemlerinde saklanır.
- istekler üstündeki bilinçdışı çatışmalar kendilerini rüyalarda, dil sürçmelerinde ve diğer belirtilerde ifade eder.
- Bilinçdışı çatışmalar nevrozun kaynağıdır.
- Nevroz, pgibanaliz yoluyla bilinçdışı isteklerin ve bastırılmış olanın bilince geri getirilmesi ile tedavi edilebilir. -
11.
0Pgibanaliz Tekniği Nedir?
Pgibanalizin ana metodu, serbest çağrışımın transferans ve direnç analizidir. Analizana (hastaya), rahat bir halde, aklına gelenleri söylemesi söylenir. Burada, düşler, umutlar, dilekler ve fantaziler geçmiş aile yaşantısının birer anısı olarak ilgi konusudur. Genellikle, analist sadece dinler ve sadece profesyonel kanaati gerektiğinde, yani hasta için içgörü uyandırma fırsatı yakaladığında yorumlar. Dinlemede, analist empatik tarafsızlığı, yani güvenli bir ortam yaratmak için geliştirilen yargılamayan bir duruşu, korur. Analist, analizanın söyleminde ve davranışlarında beliren kalıp ve çekingenlikleri değerlendirirken, analizandan tüm dürüstlüğü ile bilincine ne gelirse konuşmasını ister.
Birçok klinisyen pgibanalizi ciddi pgibolojik bozukluğu olan olgular, örneğin pgiboz, intihara meyilli depresyon ya da ağır tedavi edilmemiş alkolizm, için önermez. Bu tip hastalar "analiz-edilemez" olarak nitelendirilir. Tipik uygulamalar klinik depresyon ve kişilik bozukluklarını içerir.
Günümüz bazı pgibanaliz şekilleri, kendine güveni artırma yoluyla hastalara özsaygı kazandırmakta, ölüm korkusu ve bu korkunun davranışlar üzerindeki etkilerini yenmekte, ve birbiriyle bağdaşmaz gibi gözüken ilişkileri sürdürmekte yardımcı olmaya çalışır. Bireysel danışan seansları bir gelenek olarak kalsa da, pgibanaliz bir grup terapi şekli olarak Harry Stack Sullivan tarafından uyarlandı. -
10.
0Pgibanaliz Nedir?
Pgibanaliz Sigmund Freud'un çalışmaları üzerine kurulmuş bir pgibolojik kuramlar ve yöntemler ailesidir. Bir pgiboterapi tekniği olarak pgibanaliz, hastaların zihinsel süreçlerinin bilinçdışı unsurları arasındaki bağlantıları ortaya çıkarmaya çalışır. Analistin amacı hastanın transferansın sorgulanmamış ya da bilinçdışı engellerinden, yani artık işe yaramayan ve özgürlüğü kısıtlayan eski ilişki kalıplarından, serbest kalmasına yardım etmektir.
Pgibanaliz kuramı ortaya atıldıktan sonra ciddi eleştirilere maruz kalmıştır. Günümüzde pgibanalizin bilimsel geçerliliği konusunda önemli şüpheler bulunmaktadır.
Pgibanaliz, 1890larda Viyana'da nevrotik ya da histerik belirtiler gösteren hastalara etkili bir tedavi bulmaya çalışan bir nörolog olan Sigmund Freud'dan miras kalmıştır. Bu hastalarla konuşmalarının sonucunda, Freud hastaların rahatsızlıklarının kültür tarafından kabul edilmeyen, sonuç olarak bastırılmış ve bilinçdışı cinsel doğanın arzu ve fantezilerinden kaynaklandığına inanmıştır. Kuramı geliştikçe, Freud da hastalarını tedavi ederken karşılaştığı olayları biçimlendirmek ve açıklamak için sayısız sistem geliştirtirmiş ve kenara koymuştur. -
9.
0Pgibiyatri Nedir?
Pgibiyatri (Ruh Hekimliği), Pgibiyatr (Ruh Hekimi) sözcüklerinin başka mesleklerin adlarıyla karışması sık karşılaştığımız bir olgudur.
Pgibiyatri bir tıp dalıdır. Başlıca ilgi alanı beyin hastalıklarıdır. Bu alanda günlük dilde akıl hastalığı, ruh hastalığı, sinirlilik halleri vb. denilen durumlar yer alır. Bu hastalıklar düşünce, davranış, duygu değişiklikleri ile kendini gösterir. Pgibiyatri bu hastalıkların tanı ve tedavileriyle uğraşır.
Bütün işlevler gibi insan varlığını biçimlendiren işlevler de hem bedensel, hem dış koşullardan etkilenir. Pgibiyatrik hastalıkların ortaya çıkışında bedende ve dış ortamda oluşan değişikliklerin etki derecesi hastalıktan hastalığa değişebilir. Örneğin beyin urlarına bağlı ruhsal hastalıklarda bedensel etmenlerin etkisi en yüksek iken, yaşanılan olağan dışı yaşantılara tepki olarak ortaya çıkan ruhsal travmalarda dış etmenler belirleyicidir.
Pgibiyatrik hastalıkların tedavisinde, hastalıkların özelliklerine göre farklı yöntemler uygulanır. Doğrudan bedene uygulananlar (ilaç, elektrokonvulzif tedavi vb.) olduğu gibi, insanın duygusal, düşünsel özelliklerini veya ilişkilerindeki değişkenleri hedef alan yöntemler (pgiboterapi) de pgibiyatrinin içinde yer alır. Bu yöntemler ancak bu işin eğitimini almış kişilerce uygulanabilir.
Pgibiyatrik bilgi ve uygulamalar bilimsel veriye dayalı olmak zorundadır. Son dönemde beyne ilişkin bilgi birikiminde artış olmuştur. Bu durum tedavi yöntemlerinde de eskisine göre daha hızlı değişiklikler ortaya çıkarmıştır. Ancak yeni bir tedavi yönteminin ya da ilacın deneysel çalışmalardan uygulama alanına girmesi için bilimsel ve etik olarak tanımlanmış süreçlerden geçmesi, etkili olduğunun kanıtlanması ve meslek topluluğunca kabul edilmesi zorunludur.
Bu bağlamda henüz deneysel aşamada olan bedene uygulanan tedavilerin günlük tedavide kullanılması da belirli bir yöntem olmadan "sohbet" etmenin de "pgiboterapi" adı altında uygulanması da pgibiyatrinin meslek ilkelerine aykırıdır. -
8.
0Pgibolojinin Tarihsel Gelişimi 2
Pgiboloji, apayrı bir bilimsel disiplin olarak 19. yüzyılın son 25 yıllık dilimi içinde kendine bilim çevresinde bir yer bulmuştur.
ilk dönemlerde yalnızca birkaç pgibologun söz sahibi olduğu ve üzerinde görüş bildirdiği pgiboloji alanı, daha sonraları yeryüzündeki pgibolog sayısının artmasıyla beraber ateşli tartışmalara ve anlaşmazlıklara da ortam sağlamıştır. işte pgiboloji alanında ortaya çıkan bu farklı düşünceler ve anlayışlar, zamanla kendi pgiboloji ekollerini oluşturmuş ve pgibolojinin niteliği hakkında farklı tanımlamalar ortaya atmışlardır.
Pgiboloji tarihi, hızla ortaya çıkıp hızla yok olan ve yerini yenisine devreden ekollerle doludur. Bu nedenle pgiboloji tarihindeki bütün pgibolojik hareketleri bu başlık altında yansıtmamız olağandışıdır.
Pgibolojinin hızlı değişiklik gösteren ekolleri üzerine yapılan yorumlardan, tarihin en ünlü pgibologlarından birisi olan Burrhus Frederic Skinner'in: "Pgibolog, değişen bir tablo ister. Her yarım nesilde bir, pgiboloji kendini yeniler." (Skinner, 1983, s. 387) yorumunu örnek gösterebiliriz.
Amerikan Pgiboloji Derneği'nin ilk resmi başkanı olan Leona Tyler'ın: "Pgiboloji kendi tanımlarını bile ardında bırakan bir büyüme şekline sahiptir. insan yaşdıbının karmaşıklığı bu durumu neredeyse kaçınılmaz kılmaktadır. insan yaşdıbının hangi alanı gözlem altına alınsa, yeni nesil araştırmacıların daha önemli göreceği pek çok alan var olacaktır." (Tyler, 1981, s. 1) sözü de yukarıdaki açıklamamızı desteklemektedir. -
7.
0Pgibolojinin Tarihsel GelişimiTümünü Göster
- Pgiboloji, günümüzde var olan bütün bilimsel disiplinlerin en köklü ve en eskilerinden birisidir.
- insanoğlu çok eski zamanlardan beri kendi doğasından ve davranışlarından etkilenmiş, bunların üzerine birçok felsefi tez türetmiştir. Eski Yunan'dan başlayarak günümüze kadar uzanan ve bellek, öğrenme, motivasyon, algı ve rüyalar gibi insan doğasına ait konulara dair sorgular pgibolojide geçmiş ile şimdiki zaman arasındaki etkileşimin önemli bir göstergesidir.
- Pgibolojinin zihinsel temelleri çok eskilere dayanmasına rağmen, modern bir bilim olarak var olması henüz bir asırlık dönemi yeni geride bırakmıştır. Bu durumu, 19. yüzyılın pgibologlarından Hermann Ebbinghaus şu sözleriyle izah etmiştir:
"Pgiboloji uzun bir geçmişe; fakat kısa bir tarihe sahiptir."
- Pgiboloji, eski felsefi geleneğinden kopup kendini modern bir bilim olarak ortaya koyabilmesini, insan doğasına ait soruları cevaplandırırken kullandığı metotlara borçludur. Pgibolojiyi felsefeden kopartıp farklı bir disiplin olarak bilim dünyasına dahil eden şey, onun kabul edilen farklı yaklaşımları ve kullandığı teknikleri olmuştur.
- Pgibologlar pgibolojiyi, geride bıraktığımız yaklaşık 100 yıllık bir süreç içerisinde temellendirmiş, pgibolojinin ana konularını belirlemiş ve onu felsefeden bağımsız bir disiplin haline getirmişlerdir.
- Pgibolojinin bağımsız bir disiplin olarak geliştiğinin ilk kanıtları, 19. yüzyılın son 25 yılında ortaya çıkmıştır. Bu dönemde örneğin; Almanya'nın Leipzig kentinde Wilhelm Wundt yeryüzündeki ilk pgiboloji laboratuvarını kurmuştur. Wundt ayrıca 1881 yılında içeriğinde deneysel bazı raporları barındıran ve "Philosophische Studien" (Felsefe Çalışmaları) ismindeki dünyanın ilk pgiboloji dergisini kurmuştur.
- 1888 yılına kadar, pgiboloji üzerine çalışmalar yürüten insanlar, üniversitelerin felsefe bölümlerinde çalışabilmekteydiler. Pennsylvania Üniversitesi 1888 yılında James McKeen Cattell'ı dünyanın ilk pgiboloji profesörü olarak göreve atadı ve böylelikle pgiboloji kendini akademik alanda da ispat etmiş oldu. Cattell, "pgiboloji profesörü" ünvanına sahip olan dünyadaki ilk isim olmuştur.
- 1887 yılında Stanley Hall, Amerika'nın ilk pgiboloji dergisi olan "American Journal of Psychology" (Amerikan Pgiboloji Dergisi) isimli dergiyi kurdu.
- 1908 yılında William McDougall isimli ingiliz bir pgibolog, pgibolojiyi ilk kez "davranış bilimi" olarak tanımladı. Böylelikle pgiboloji ilk kez tam zeminle tanımlanmış ve literatüre "davranış bilimi" olarak geçmiştir.
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 10 02 2025
-
zalinazurt sen fazla yaşamassın
-
günaydıncan tayfa
-
koko sevmeyen insan
-
şu moto kuryeye bak
-
akomdan iatanbula kar uyarısı
-
kadınlar cinsellikten hoşlanmıyor
-
şayet fenerliyseniz
-
katil kadir şeker plak çıkarmış la
-
size 10 milyon dolar vereeceklerr
-
9 yaşındayım beyin olarak ama ehliyeti
-
taharet musluğunun tazyiki
-
makaras niye çaylak amk
-
resim açmanın başlık açmanın yolunu
-
herkes babasının hangi partiye oy verdiğini
-
bali li eski sevgilim bana döner mi
-
tom kaulitz ve kurtcocain çaylak
- / 1