/i/Yardım

  1. 1.
    +7 -1
    herkese merhaba.. yaşım ve cinsiyetim önemsiz. size kendi tuhaf hikayemi anlatacağım. amacım kendimi acındırmak ya da derdime çözüm buldurmak değil, sadece paylaşmak. böyle değişik pgibolojik vakalar olduğunu göstermek. umarım ilginç bulur ve ilgilenirsiniz.

    kişilik, insandan insana farklılık gösterir. alışkanlıklar belki ama kişilik değişmez. değişmemelidir de. bir insanın el yazısı, imzası, hayata bakışı, başına gelen olayları yorumlaması hep kendine özgüdür. insan güçlükleri kişiliği ile yener. bir insan ne kadar kişiliğini kullanarak olayları değerlendiriyorsa deyim yerindeyse "kas gibi güçlendiriyorsa" o kadar hayatta başarılı olur. yoksa kendine yabancılaşır.

    benim tuhaf bir kişiliğim var. o da kişiliğimin olmaması. kendime çok yabancıyım. bir rengim, karakterim yok. bu ilginç durumu madde madde halinde anlatmaya çalışayım.

    -çocukluğumdan bu yana hep başkalarına özendim.. mesela, ilkokuldayken bir arkadaşımın yazısı çok güzeldi. onun yazı stilini taklit ettim uzun süre. sınıf birincisi solak diye ben de sol elle yazmaya başladım.. başka bir arkadaşımın jest ve hareketlerini taklit ettim. bende olmayan ve başkalarında gördüğüm meziyetleri hep kıskandım. yani hep bir başkalarına hayranlık, başkalarını beğenme duygusu ve "taklit" vardı içimde. kendi içime hiç girmedim. hiç kendimi tanımadım. hoş, kendi içimde fazla bir şey de yoktu. kendimi çok sıkıcı buluyordum. fiziksel olarak vasattım. başkaları hep konuşkan ve renkliydi. başkalarının notları hep daha yüksekti. süper esprileri hep onlar buluyordu. en güzel kıyafetler hep onlardaydı. başkalarının kişiliğini kopyalıyordum kendime. tabii ki üzerimde durmuyordu. bu sefer mutsuz olup, başka insanlara bakıyordum. işin ilginci, bu yaptıklarımın yanlış olduğunu da içten içe biliyordum.

    -dedim ya kişiliğim yok. daha doğrusu kendimi tanımıyorum. bir süre a iken başka bir süre b takılıyorum. "sen nasıl bir insansın" dediklerinde "valla sürekli değişiyorum" diyorum. giyim kuşamım değişiyor. hayata bakışım değişiyor. kişiliğim oturmadığımdan hep aynı kişi olamıyorum. mesela bir insan ile hoş sohbet ediyoruz ama ertesi gün onun yüzüne bile bakmıyorum. hep bir arayış değil bu yanlış anlaşılmasın. doğruyu bulmaya çalışmıyorum, sadece değişiyorum. sözgelimi, çevremden 10 insana kendimi tarif ettirsem, her biri hakkımda farklı şeyler söyleyecektir.

    - bakın mesela... bir ara sanatın bir dalı ile uğraştım. bu dalda kabiliyetli olduğumu biliyordum. ama bu yeteneğimi geliştirmek yerine "acaba başkaları nasıl yapmış" diye başkalarını taklit ettim. kendime hiç güvenmiyor ve inanmıyordum. halbuki kendi içime dönmem, yaptığım bu sanatı geliştirmem gerekiyordu. ama yapmadım. kendime inanmadım. o kadar güvensizdim ki "benim yaptıklarım iyi olamaz ki" diyordum. "diğerleri nasıl başarmış" diyordum. başkalarının tarzını üstüme giymeye çalışıyordum. olmayınca bu kez başka birine tapıyor, onun tarzını inceliyordum. bu başkalarını inceleyip durmam beni çok yordu ve bu sanatı bıraktım.. halbuki sanat özgünlük gerektirir. farklılık gerektirir. kendini bulman, bu yolculuğu yapman gerekir. bütün sanatçılar olgunluk çağlarında en iyi eserlerini vermemiş midir?

    -bir de insanları "memnun etme" huyum var. kişiğim olmadığından, olmayan bir şeye de saygı göstermedğimden oluyor bu..yani özsaygım da yok.. biri benle küsecek, bana kırılacak diye ödüm kopuyor. bir insan "sen şöyle olumsuzsun" deyince o gün bitti benim için.."konuşmazsa konuşmasın, kendi kaybeder umurumda değil" diyemiyorum. biri bana bir konuda darıldıysa kendimde suç bulup, kendimi acımasızca eleştiriyorum. "hata kesin bendedir" diyorum. mesela yine öğrenciyken insanları lüzumsuz över, onlara sık sık hediyeler alırdım. durduk yerde gider yemek ısmarlardım. (ne kadar özsaygı küçültücü) bu iyilik-hediye durumları samimi değildi. bu davranışımın nedenini çözemedim. belki de kendimi insanlara "kişiliğimle" kabul ettiremeyeceğimi bildiğimden dolayı, milleti bu şekilde (hediye-övgü) memnun etmeye çalışıyordum. anlatılan fıkraları bilmemiş gibi yapıp gülüyordum. insanların anlattığı önemsiz şeyleri önemliymiş gibi dinliyordum. sırf ayıp olmasın, kırılmasın diye... içimde hep bir "başkaları benden iyidir" duygusu var. dedim ya kendimi önemsiz ama başkalarını önemli görüyordum. mesela bir arkadaşımın evine giderken mutlaka ellerim dolu giderim. amacım onu hoşnut etmek. bu yaptığım görgü-nezaketten çok içten içe bir korku. "acaba elim boş gelirsem beni yadırgar mı" korkusu. "ne hediyesi canım kendimi getirdim işte " diye düşünemiyorum. o kadar da düşük özsaygım var, evet.

    -kendimi değersiz olarak gördüğümden ve bildiğimden dolayı, sosyal çevremde kendimi önemliymiş gibi gösterecek davranışlar sergiliyorum. birinden önemli bir haber aldıysam bunu en yakındakine büyük bir şeymiş gibi anlatıyorum. bir tür dedikodu gibi. bazen lafları çarpıtıp, sırf önemli bir şey söyleyen önemli bir insan gibi üçüncü kişilere anlatıyorum. tabii sonra iki kişi arasında ipler geriliyor. kendimi önemliymiş gibi gösterdiğim başka bir duygu da insanlara incir çekirdiği doldurmayan olaylardan dolayı lüzumsuz küsmek, tavır koymak. hani çok önemli biriyim ya(!). kendimi ağırdan satmaya çalışıyorum.

    -sözün özü, hayatta istediğim şeyler şuydu: sağlam bir kişilik. kendimi çok iyi tanımak. kendi tarzını oturtmak. kimsenin peşinden koşmamak. yani kendime özgü olmak. doğru bildiğini yapmak ve bu yoldan şaşmamak.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    +2 -4
    Umarım kendini asarsın.
    ···
    1. 1.
      0
      Kes oç
      ···
  3. 3.
    +4
    Özet geç bin

    edit : okudum panpa kusura bakma ama bu bir hastalik odada kim daha baskinsa onu taklit edersin beynin bu yönde gelişmiş seninle alakası yok bir pgibolok olur doktor olur bir görün
    ···
  4. 4.
    +3
    Örneğin karşı tarafa sürekli yaranmam gerektiği duygusu yüzünden 1-2 yakın arkadaşım dışında insanlarla konuşurken konuşma sırasının bana geldiğinde ne diyeceğimle ilgileniyorum. dolayısıyla karşımdaki ne anlatıyor benim için hiç önemli değil. karşılıklı aynı frekansta sohbet edebildiğimiz kimse olmuyor.bir an önce sohbeti kesip kendimle başbaşa kalmaya çalışıyorum. sonra kimse beni sevmiyor çünkü aynı kafada sohbet edemiyorum, eğlencesizim,sıkıcıyım düşünceleriyle başbaşa kalıyorum
    ···
  5. 5.
    +3
    Senin pgibolojik kıvamın yerinde değil
    ···
  6. 6.
    +1 -1
    bune aq
    ···
  7. 7.
    +2
    Çok güzel ifade etmişsin pgibolog olmadığımdan bişey diyemiyorum
    ···
  8. 8.
    +2
    Dikilmeye ihtiyaçın var
    ···
  9. 9.
    +2
    Çok uzun yazmışsın da okuyacağım
    ···
  10. 10.
    +1
    Sende aşağılık kompleksi var panpa. Engin Geçtan okumanı tavsiye ederim.
    ···
  11. 11.
    +1
    panpa bir ara detaylıca okuyup yorum yaparım. BURDA KiMSENiN DEDiĞiNi CiDDiYE ALMA
    ···
  12. 12.
    +1
    Çok üzüldüm panpa link var mı ?
    ···
  13. 13.
    +1
    Bende de benzer bir çok durumun var panpa ama biraz daha kendine söz geçirebilip her zaman hareketlerinin kontrolunu tutmazsan daha rahat olacaksın şahsen ağır takıntılı bir insandım ve kendi kendime bunu yendim bilmem belki duşta sakin kafayla düşünüp KENDI kararlarını almalısın farkindaligini takınıp su değil kap olmalısın hiçbir zaman geç değil anladığım kadarıyla benden daha çok sorun yaşamışsın fakat unutma iraden her şeyden üstündür
    ···
  14. 14.
    +1
    Büyük oranda yazı beni de yansıtıyor bunlar üstüne türlü olumsuz takıntılarım da var. Ayrıca o kadar uzun güzelce kendini anlatmışsın. Ben kendimi ifsde etmeyi de beceremiyorum. Pskiyatriste gitmem gerek ne konuşacağımı derdimi nasıl anlatacğımı da bilmiyorum. daha önce bir kez pgibiyatriste gidip ilaç kullandım ona da tek gitmemiştim utanıp. o dönemde 6 ay üniye hazırlandöm hukuk kazandım. ilaçları düzeldim diye bıraktım. şuan 3. sınıfım 2 yıldır okila 60 fün gidememişimdir . bak yine konudan konuya atladım . yani demem o ki pskiyarriste gidip ilaç tedavisi alabilirsin. işine yarayacsktır ilaçlar bir tarafı düzeltirken başka yerlero bozuyor. pgiboloğa gitme şansın varsa erteleme bence
    ···
  15. 15.
    +1
    Sosyopat diyen olmuş ama sosyopati bu değil seninki değişik bir durum allah yardımcın olsun
    ···
  16. 16.
    +1
    Rezerve
    ···
  17. 17.
    +1
    peki bir antilop avlanıp yenmemek için aslan gibi davransaydı ? işe yaramazdı değil mi senin durumun da tamamen böyle taklit ettiğin insanlara bak asla tam anlamıyla onlar gibi olamıyorsun değil mi çünkü ekgib olan bir şey var onlar doğal hallerindeler sen ise onları taklit etmeye ÇABALIYORSUN onlar otomatik takılıyo sen manuel eğer sorununun çözümünü istiyorsan şöyle ki kavradığın halde \"yok canım böyle değildir\" diyebileceğin kadar basit

    Aslında taklit ettiğin insanlar değilsin

    çünkü bir işte başarılı olmak için insanın o işi sevmesi ZORUNLUDUR tabi bu sevgi zorundalıkla olmaz o ayrı bir durum demek istediğim sen aslında başarılı insanların başarılı olduğu şeyleri görüp başarılı olmanın yolu bu sanıyorsun bu yanlış mı değil mi tartışılır ama bence senin başarıyı değil de sevdiğin şeyi bulman lazım sevdiğin şeyi yaparsan zamanla o şeyde başarılı olursun ve artık bir vasfın olur mesela küçük bir örnek ben lisede basketbol oynardım gece gündüz çünkü çok severdim gece saat 4 de nba maçları olurdu canlı onları izlemek için uyumazdım neyse ilk başta tek başıma oynardım okulda çünkü çok oynayan yoktu çünkü benim neslimde erkekler futbol kızlarda voleybol oynardı klagibti ama ben basketbol oynardım tek başımaydım ara sıra gelirlerdi oynamak için oynayamazlardı ben çok iyi oynardım ve boyumda 1.93 bana basketballcu diyorlardı basket maçı olacaksa okulda ben inersem bahçeye öyle başlardı ve bu tüm sınıflar içindi basketball oynamak isteyen herkes aralarında bilinirdim çünkü o konuda başarılıydım çünkü basketbal benim içib topu delikten sokmaktan fazlasıydı hala da severim basketball u hala da oynarım ama hayatta kalmak için para kazanmam lazımdı bu yüzden vasfım değişti * umarım demek istediğimi anlamışsındır başarıyı bulma sevdiğin şeyi bul
    ···
  18. 18.
    +1
    Ben bunu okursam uyurum
    ···
  19. 19.
    +1
    Seni bi kerhaneye zütürim amcık gibersin
    ···
  20. 20.
    +1
    Rezervasyon
    ···