1. 176.
    0
    şiirlerin efendisi, sözlüğün delikanlısıdır.

    daimi kankalarımdadır.
    ···
  2. 177.
    0
    kankaaa deyer değil o değer
    ayrıca sende çok değerlisin ciğerim çocukluk resmin pek bi sevimsiz ama olsun sewiorm ben seni
    ···
  3. 178.
    0
    *
    ···
  4. 179.
    0
    geldim lannn bardak sıktı amk
    ···
  5. 180.
    0
    bardakçı orozbu çocccu anasını gibem gibtirsin gitsin efenim başka bi şey demiyorum
    ···
  6. 181.
    0
    (bkz: gidişimle yıkılanlar arkamdan sövüyo)
    ···
  7. 182.
    0
    beyni olanın beyni ağrır sana bi yan etkisi olmaz hocu
    ···
  8. 183.
    0
    önümdekide borozandır
    ···
  9. 184.
    0
    bahsi geçen videoda ortadaki dededir.
    ···
  10. 185.
    0
    neeeeyyyyyy nasıı yani hamdiii olum gece rüyanda banamı hallendin
    ···
  11. 186.
    0
    o zaman benden size güvendiğim şu dağlara kar yağdı şarkısı gelsin
    ···
  12. 187.
    0
    olum durun hamdinin kolpası o ne yatağı hamdi isimli biriyle anca askerde aynı koğuşta kalırım içinde yatak olan yani ulan hamdi adımı çıkartcaksın zütoşşş
    ···
  13. 188.
    0
    siz cereni dinleyin ama yusuf güney kısmı külliyen göz aldanmacası olup işimde gücümde kısmı we clubber kısmı kısmen doğrudur
    ···
  14. 189.
    0
    prozac ın erkeklerde iktidarsızlığa yol açtığını duyduktan sonra sorunsavar olarak mesir macunu önerdiğim güzide kişilik
    ···
  15. 190.
    0
    lan yavşak kişilik ihtiyacımmı war sanki çıkarmadan 5 posta biliosn o huyum çok pis kankaaa
    ···
  16. 191.
    0
    saol ciğerimm kankamsın
    ···
  17. 192.
    0
    ismi depresyon ile özdeslesmis bir ilac olan Prozac®, günden güne artan, depresyon olaylari ile hayatimizda inceden inceye yer etmektedir.

    Asil aktif maddesi, Fluoksetin hidroklorür olan Prozac®, aslinda Eli Lilly ilac firmasinin tescilli markasidir. Ama, Selpak, Nescafe, Sana gibi artik ürün ismi haline gelen markalardan biri olmustur demek hic de yanlis olmaz.

    Beyaz kristal kati halde bulunan Fluoksetin hidroklorür, Secici serotonin geri-alinim inhibitorlerinin ilkidir ve 10, 20 veya 40'ar mg'lik tabletler halinde satilir.

    Prozac elbette süper bir ilac degildir. nisbeten az yan etkilerinin olmasi hic olmadigi anlamina gelmemektedir. Sinirsel, davranissal, otonomik, midesel, ürogenital bircok yan etkisinin görüldügü tesbit edilmistir. Bunlardan bazilari, bas agrisi, bas dönmesi, endise, sinirlilik, asabiyet, anormal rüyalar, asiri terleme, bronsit, kilo kaybi, sirt, eklem ve kas agrilari, agrili menstruasyon, cinsel bozukluklar vs.

    Ilaclar herkeste ayni etkiyi ve yan etkileri göstermemektedir. Depresyon tedavisi icin doktorlarin, leblebi gibi prozac verdikleri bir dünyada, bu ilacin herkeste etkili olmadigi bilinmektedir. Bu durumda illa ki careyi ilacta görüyorsaniz, baska antidepresan ilaclarinin denenmesi önerilmektedir.

    Yan etkilerini de göz önünde bulundurarak, hic birinin kullanilmamasi en güzeli olacaktir elbette ama yine de depresyon denen illeti yasamamis biri olarak bu baglamda birseyler söylemem, ahkam kesmekten öteye gitmeyecektir.

    Insana sebepsiz bir mutluluk veren Prozac'in etkisini göstermesi icin birkac hafta düzenli kullanilmasi gerekmektedir. Vücuttaki yari ömrü 2 gun olan Fluoksetin, karacigerde metabolize olur ve metabolitlerinden biri olan norfluoksetin (demetillenmis hali), fluoksetin kadar etkilidir ve vücuttaki yari ömrü, orjinalinden cok daha fazladir ( 4-16 gün). Bu durum, uzun süreli kullanimlarda vücutta birikimlere neden olur ve haftalarca vücutta kalir. Bu, ilaca ara verme ya da baska ilaclarla olan etkilesim gibi konularda önemli bir sekilde göz önünde bulundurulmasi gereken bir durumdur.

    Ayrica Prozac®, rastgele bulunmus bir ilac olmaktansa, akilci bir dizayn ile hedeflenerek sentezlenmis bir ilac olmasi bakimindan da oldukca ilgi cekicidir.

    Bu nedenle nasil bir etki mekanizmasina sahip oldugu asagi yukari bilinmektedir ama bu konudaki arastirmalar hala devam etmektedir.

    Prozac'in etki mekanizmasini dogrudan anlatmaktansa, tarihsel gelisimi icerisinde bahsetmek cok daha guzel olacak sanirim.

    Serotonin, beyindeki mutluluk, aci, endise, panik, uyku gibi aktiviteleri düzenleyen bir sinir-ileticidir (neurotransmitter)ve depresyon nedeni ile intihar eden kisilerde serotonin miktarinin düsük oldugu görülür.

    Ayrica yüktek tansiyon icin kullanilan bir ilac olan Reserpine'in bazen ciddi depresyonlara neden oldugu bilinmekteydi. Daha sonra bu ilacin, beyindeki sinir-ileticileri tüketerek, sinir hücreleri arasindaki iletisimi bozdugu anlasilir ki bu da, depresyon ile sinir-ileticileri miktari arasinda bir bag olma olasiligini akillara getirir. Bu olasilik, sicanlarda yapilan deneyler sonucunda, antidepresan ilaclarin, beyindeki sinapslardaki sinir-ileticileri miktarini arttirdiginin gösterilmesi ile desteklenir.

    Artik, depresyon hadisesinin biyokimyasi giderek sekillenmeye baslar.

    Bunun icin modeller gelistirilmeye calisilir ve sinapslardaki serotonin miktarini arttiracak yollar üzerine kafa yorulmaya baslanir. Bunun yollarindan biri, sinir-ileticilerini metabolize eden monoamin oksidaz enzimini inhibe etmektir ki bu da, sans eseri bulunan ve monoamin oksidaz inhibitörü türü antidepresan olan iproniazid ile mümkündür. Ayrica diger bir olasilik ise serotonin'in öncül maddesi olan triptofan amino asidinin miktarinin arttirilmasidir. Vücutta arttirilan triptofan miktari, serotonin miktarini arttiracak bu da, depresyonun azalmasina neden olacaktir. Teorik olarak cok guzel isleyen bu mantik, pratik olarak maalesef sadece monoamin inhibitor terapisi adi verilen bir yolla sadece mümkün olmaktadir.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 193.
    0
    Hastaya dogrudan serotonin vermek ise akla gelen diger basit yöntemlerden. Ancak, serotoninin, midede metabolize olmasi ve beyne ulasamamasi nedeniyle ki ilaclar icin genel bir sorundur, istenilen bölgeye ilacin ulasamadan metabolize olmasi (bunun guzel bir örnegini Parkinson hastaligi ilaci L-DOPA'da da görebilirsiniz) bu da kullanilamamistir.

    Bu varsayimlar ve hipotezler, antidepresan gelistirme calismalarinda uzunca bir süre gözardi edilir. 1950 ve 60'larda devrim niteliginde olan ve 1990'lara kadar da pgibolojik hastaliklarin tedavisinde kullanilan ve üc-halkali (yapisinda üc tane halka bulundugundan dolayi bu genel ismi kullaniliyor) ya da Monoamin oksidaz inhibitoru olan antidepresanlar, oldukca basarili bir sekilde etkilerini gösterseler de, cok ciddi yan etkilere sahip olmalari ve ölümcül dozlarinin düsük olmasi, daha secici antidepresan ilac(lar) arayislarina girilmesine neden olur.

    ve Hikayenin ilginc kismina gelmek icin 1970'ler beklenir. 1970 yilinda, Lilly Arastirma Laboratuvarindan, David Wong, beyindeki serotonin miktarini arttiracak diger bir yöntem olan ve serotonin salgilandiktan ve sinir-iletici olarak görev yaptiktan sonra ortamdan geri alinimini saglayan enzimleri secici olarak engelleyen (inhibe eden) bir ilac bulma üzerine arastirmalar yapar.

    (Burayi biraz acmak istiyorum. Sinir hücreleri arasinda iletim yapmak icin kullanilan sinir-ileticileri, gerekli islemleri yaptiktan sonra, geri alinirlar ve dolayisiyla ayni islem defalarca tekrarlanmaz. Iste serotonin icin bu geri-alinim islemini gerceklestiren enzim eger secici olarak inhibe edilebilirse, serotonin miktarini arttirmadan, serotoninin ortamda kalis süresi uzatilarak, etkisi arttirilabilir. )

    Yine Lilly icin calisan Bryan Molloy ve Robert Rathbun, ayni yil icerisinde mevcut antidepresan ilaclarin, daha az yan etkiye sahip türevlerini sentezlemeye calismaya baslarlar. Mevcut antidepresan ilaclarinin, hipotermia (vücut isisinin düsmesi)'ya neden olmasi, yeni bir antidepresan ilacin da buna benzer bir özellik göstermesi olasiligini getirdiginden, Molloy ve arkadalari farelerde, hipotermia testini cabuk bir test olarak kullanirlar.

    Molloy'un buldugu maddelerden biri olan LY94939 (Ilac arastirmalarinda, arastirma sirasindaki bilegiblere bu sekilde kodlar verilir genel olarak)

    hipotermia testinden basariyla gecer ve ayni zamanda noradrenalinin (beyinde bulunan baska bir sinir-iletici, bkz. adrenalin) tasinmasini inhibe ettigi görülür. Ve yapisal olarak benzer baska moleküller sentezlenmeye baslanir ve o zamanki kod numarasi LY110140 olan ve sonradan Fluoksetin ismi verilen molekülün, serotoninin geri alinimini secici olarak inhibe ettigi belirlenir.

    Ve cok daha ilginc bir sekilde, Fluoksetin, hipotermia testinde negatif sonuc verir ki bu da hipotermia yan etkisinin olmadi anlamina gelmektedir.

    Fluoksetinin 1976 yilinda, insanlar üzerinde tokgibolojik tesleri baslar ve alinan olagan üstü sonuclar neticesinde, diger antidepresanlara göre cok daha az yan etkiye sahip ilac olarak 1987 yilinda piyasaya sürülmeye hak kazanir ve sirketi olan Eli Lilly'ye milyar dolarlar kazandiran bir ilac olarak, 1994 yilinda, en cok kullanilan antidepresan ilac ünvanini kazanir.

    Kismi akilci bir dizayn ve gözlemler neticesinde (kismen de sans tabii)bulunan Fluoksetin yani Prozac, in yapisina baktigimizda, kiral bir karbonu oldugu görülür. Her iki enantiomerin de ilac olarak aktif olmasi nedeniyle, ilac rasemik bir karisim olarak kullanilmaktadir.

    Prozac'siz günler dilegiyle.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 194.
    0
    Fluoksetin başlıca santral nöronlarda serotonin geri alımını inhibe eder (Selective Serotonine Reuptake Inhibitor (SSRI)) ve bu şekilde antidepresan etkinlik gösterdiği düşünülmektedir. Fluoksetin, seçici olarak bu maddenin geri alımını engeller; fakat noradrenalin ve dopamin geri alımını etkilemez. Fluoksetin; adrenalin, asetilkolin, serotonin, dopamin, histamin ve GABA reseptörleri ile etkileşim göstermez.

    Tıpta kullanım alanları [değiştir]
    Depresyon, obsesif kompulsif bozukluk, bulimia nervosa, premenstrüel disforik bozukluk ve bir takım diğer pgibiyatrik bozuklukların tedavisi ve semptomlarının giderilmesinde kullanılır.

    Not:Prozac adlı antidepresan ilacın intihar riskini arttırdığı bilinmektedir. Antidepresan ilaçların çocuklar ve 24 yaşına kadar olan gençlerdeki kullanımlarının, intihar düşünce ya da davranışlarını artırma olasılığı bulunmaktadır. Bu nedenle özellikle tedavinin başlangıcı ve ilk aylarında, ilaç dozunun artırılma/azaltılma ya da kesilme dönemlerinde hastanın gösterebileceği huzursuzluk, aşırı hareketlilik gibi beklenmedik davranış değişiklikleri ya da intihar olasılığı gibi nedenlerle hastanın gerek ailesi gerekse hekimler tarafından yakından izlenmesi gereklidir.

    Yan etkileri [değiştir]
    En sık karşılaşılan yan etkileri : Sinirlilik, uykusuzluk, yorgunluk ya da asteni, terleme, anoreksi, bulantı, diyare, baş dönmesi, tat değişikliği, görme bozukluğu, nadiren ateş, bacak ağrısı, nazal konjesyon, farenjit, sık idrara çıkma, ciksüel disfonksiyon (libido azalması)
    ···
  20. 195.
    0
    özet gibi kalkmıyo!
    ···