Boğazımda sigaranın verdiği gıcıkla alarmımın çalmasına 1 saat kala kendiliğinden uyanıp kahvaltımı ettim. Arabaya atlayıp şirkete doğru yola çıktım erkenden.Alt kademe çalışanlar dışında hiç kimse yoktu. Odama doğru çıktığımda Sibel telefonda birileriyle kavga ediyordu. Konuşmasını bitirmesini bekleyip yanına gittim.(Sibel sekretirimdir)

Sibel:Günaydın oldbalance bey
Ben:Günaydın sorun nedir?
Sibel:Hangi sorun oldbalance bey?
--(Ben biraz üsteledikten sonra)--
Sibel:Eşim bana kötü davranıyor. Boşanmak istiyorum fakat o bir türlü kabul etmiyor.
Ben:Kötü davranıyor derken? Dövüyor mu?
Sibel:Birazcık
Ben:Vay şerefsiz herif. Bunun için niye direk bana gelmedin?Ben bir avukatım farkındaysan hemde bu şehirin en iyi dava kazanma oranlarından birine sahip bir avukat.
Sibel:Onca işiniz arasında benimle mi uğraşıcaktınız efendim bir de.
Ben:Eşinden boşanmak istediğine dair beyanat dahil olmak izere gerekli evrakları hazırlayıp davayı aç ben yanında olacağım bu işi halledeceğiz.
Sibel:Çok teşekür ederim efendim çok iyisiniz * )
Ben:Rica ederim *

Odama geçip şirketin üzerinde olduğu davalara göz geçirdim.Bir tanesi vardı ki daha önce bizim şirketimiz tarafından bir kaç kere açılmış fakat her seferinde en fazla iki üç duruşmaya kadar sürüp karşı taraf lehine kapanmıştı.(Bu davaları ben açmadım çünkü o zamanlar başka bir şirketteydim)Karşı firmanın ya çok güçlü siyasi bağlantıları vardı yada iyi rüşvet yediriyorlardı. Bunun başka açıklaması yoktu çünkü dava norma koşullarda bu kadar kısa sürede sonuçlanabilecek bir dava değildi.

Bu davaları açan avukatların dava geçmişleri inceledim. Garip bi şekilde hepsinin bizim davadan sonra aldıkları dava sayısı azalmış yada ülke dışında yaşamaya başlamışlardı. Sibelden bu avukatların numaralarını isteyip herbirini teker teker aradım fakt hiçbiri tek kelime etmiyordu. Rakip şirketin adını duyduklarında kibarca bilgi veremeyeceğim tarzı şeyler zırvalıyor yada direk telefonumu kapatıyolardı.Bu işin peşini bırakmıycaktım. Saatlerce bu şirketin geçmişini araştırdım fakat herhangi bir sakatlık gözükmüyordu.En sonunda dayanamayıp dosyayıda alıp mali müdürün yanına çıkıp ona bu şirkete açacağımız bir davadan çok fazla para kazanabileceğimizi söyledim. Dava bir telif hakkı davasıydı. Karşı taraf bizim telif hklarımızı ihlal ettiği halde bize pay vermeden hatta izin dahi almadan milyon dolar paralar kazanıyordu. Müdür durumu bildiğini fakat daha öncede denediklerini ellerinden pek bişey gelmediğini söyledi. Fakat ben kararlıydım. Dosyayı alıp bu sefer direk şirketin en büyük yöneticisinin yanına çıktım ve durumu anlattım.
Yönetici-(Y) Ben (B)
Y:Durumun bende farkındayım Oldbalance fakat bu konuda senin gibi bir avukatın bile fazla şansı yok gibi.
B:Ben öyle düşünmüyorum. Bundan yüzbinlerce dolar kazanabiliriz ve bu şirketin kasasını baya güçlendiricektir.
Y:Bu adamlarda bişey var oldbalance.Bir şekilde girdikleri her davayı kazanıyorlar.
B:Bana tek bir atış hakkı verin bu davayı kazanıcağım bir şekilde.
Y:Pekala sen öyle diyorsan dava senindir.
B:Peki benim kazanacağım prim ne olacak?
Y:Davayı kazanman halinde sana yüzde 30 öderim.
B:(Normalde ne derse desin itiraz edip yüzdeyi arttırıcaktım fakat yüzde 30 200.000 $ gibi bir rakama denk geliyordu)Anlaştık öyleyse

Beyler okuyorsanız bir şuku atın ilk başlığa ,rez alın bileyim millet gibik gibik hikayeler yazıyor onlarca şuku alıyor burda kral hikayeler yazıyorum sürekli kimse giblemiyor az kişi olsada kemik kitle olsun yine yazarım ama okuyan belli etsin

Davayı açmadan önce rakip şirket üstünde daha fazla araştırma yapmaya başladım. Bilgisayar başında çalışırken sevgilim aradı fakat telefonu sessize alıp bi köşeye fırlattım. Takılmak için takıldığım bir kadındı zaten. Ayrıca beynimi ikiye bölmek gibi bir niyetim yoktu. Araştırdığımda bu şirketin bir sürü köklü şirketle dostlukları ticari anlaşmaları vardı. Polonya kökenli kurulmuş olsada dünyanın pek çok yerinde kurumlardı mevcuttu. Eski ab üyelerinden bile çalışanları vardı hatta. Fakat bizim şirketimizde dünyaya açımış olmasada ülkenin sayılı şirketlerindendi. Belli hazırlıklardan sonra dava için her şey hazırdı dosyaları işleme koydum. Dava 2 hafta sonraydı. Telefonumu açtığımda13 cevapsız arama vardı.6 sı gözdeden(sevgilim) 3ü müvekkillerimden 4 üde Kaan isimli eski bir dostumdandı.

ilk part 15 şuku olursa devam edicem bu ne abi attığım bütün partlar 0 şuku şuan ilk part hariç kimse yoksa yazmayayım gidin gibik sokuk hikayeler okuyun

Gözdeyi geri arar aramaz işittiğim tatavadan sonra hasta olduğumu bütün gün evde yatacağımı söyleyip yalandan telefonu kapamaya çalıştım.Her ne kadar eve gelip bana yemek yapmaya ısrar etsede uzun uğraşlar sonucu onu bu fikrinden vazgeçirebildim. Aslında iyi kızdı Gözde. Fakat ben ona o gözle bakmıyordum nedense. Birine bağlanmak, aşık olmak filan bana göre değildi o zamanlar.Bir sevgilim olsun diye yanımda taşıyordum onu. Neyse.Müvekkillerimin çağrılarınada döndükten sonra dostum Kaanı aradım. Buluşmak istediğini söyledi. Boğaza karşı bir yerde oturup karşılıklı nargile içtik. Arada buluşur öyle yapardık Kaanla. Uzun bu muhabbet ardından ona açacağım yeni davadan bahsettim.

Kaan:Sen deli misin?X şirketine(Rakip şirketimizin adı X şirketi olsun) dava mı açılır oldbalance?
Ben:Neden öyle söyledin? Adamlar bizim telif haklarımızı yiyip tonla para kazanıyorlar.
Kaan:O şirketin siyasi ayağı çok güçlü ayrıca küresel tarikatlarla bile adı anılıyor. Tıpkı apple, coca cola, nike vb şirketler gibi.
Ben:Büyük avukatlar büyük hamleler yapar. Kaybedeceksemde büyük oynar büyük kaybederim. Ayrıca davadaki bütün kozlar benim lehime. Küresel güçte bile olsalar türkiye ayaklarının çok etkili olduğunu düşünmüyorum. Gerekirse en yüksek hukuk merciine kadar çıkarım.
Kaan:Sen öyle diyorsan öyledir dostum.

Bir süre daha oturup lafladıktan sonra ayrıldık Kaanla. Aradan 1 hafta geçti. izin günümde evde oturuyodum ki yabancı bir adresten evime kargo geldi. Kargo polonyadandı...

Ödemede karşı taraftan halledilmişti. imzalayıp gönderdim. Kargoyu açtığımda bir takım dökümanlar, fotoğraflar ve 5.000$lık bir çek vardı. Döküman dediğim aslında tek bir metindi ve dili ingilizceydi.Özetle ise ; Herşeyini biliyoruz, seni tanıyoruz bizimle oynamaya kalkışma gibisinden bir şeyler yazıyordu metinin sonlarına doğru ise çekin bir nevi sus payı olduğunu açık açık yazmışlardı Ülke polonya olsada net bir adres yoktu kargoda. Dolayısıyla cevap gönderemiycektim. Fakat bu dava için 5.000 $a kıçınızı bile silemezdiniz. Ayrıca kuru tehditlerede papuç bırakıcak değildim. Fotoğrafları inceledim. Gözde ve Kaanla çekilmiş fotoğraflarım vardı. Hadi gözdeyle olanları sosyal medyadan edinmiş olabilirlerdi.Ama kaanla olan fotoğrafımız en son nargile içtiğimiz günden kalmaydı ve uzaktan kadrajlı çekilmişti. Buda bu adamlar beni takip ettiriyor demekti. Fakat bu adamlar ya kendilerine çok güveniyorlardı yada çok salaklardı çünkü bana mahkemede kullanmalık bir sürü delil bırakmışlardı. Yani onların gönderdiği kanıtlanamazdı fakat kargo şirketinide şahit göstererek birilerinin bu davadan rahatsız olduğunu hakime ve savcıya gösterebilirdim.

Dava günü geldi.X şirketinin telif haklarımıza tacizde bulunduğu yönünde bütün kartlarımı oynadım. Mahkemeye bana yapılan şantaja yönelik elimdeki belgeleride teslim ettim. Elimde oynıycak tek bir koz dahi kalmamıştı. Karşı tarafın avukatıysa inkar etmekten başka bişey yapmıyor bi çocuk gibi ordan oraya kafa sallıyordu adeta.Bu kadar büyük bir şirketin böyle gerzek bir avukatı olması şaşırtıcıydı. Gerçi anlatılanlar doğruysa bir avukata pekte ihtiyaçları yok gibiydi. Mahkeme sonunda dava tarihi bir ay ertelendi. Herhangi bir karar çıkmadı. Pekte şaşırmamıştım. Dava bittikten sonra karşı taraf bana bir zarf bıraktı.Şirketi pas geçip direk eve gittim arabayla. Nasıl olsa şirketin gelmiş geçmiş en büyük davasıyla uğraşıyordum.Bu kadar şımarmaya hakkım vardı.Şirket yöneticisi arayıpdavanın nasıl gittiğini sordu olanları anlattım. Normal karşıladı.Eve gittiğimde şömine karşısında sigaramı yakıp zarfı açtım. Uçak biletiydi. Hemde polonyaya. Bunlar benimle dalga geçiyor olmalıydı. Hemde bilet yarın saat 3 eydi.ilk başta gitmiycek olsamda sonrasında söylenenler ilgimi çekmeye başladı.Hem siyasi hem küresel tarikatik bazda gücü olan bir şirket beni polonyaya çağırıyor. Heralde öldürmek isteseler bunu bir zarf ve uçak biletiyle yapmazlardı.Şirketi arayıp haftalık izne ayrılcağımı söyledim. Hemen kabul ettiler tabi. Ertesi gün bütün hazırlıklarımı yapıp uçağa bindim.

Beyler bu günlük bu kadar yarın devam edicem malum yarın iş var hepinize iyi geceler

edit:isterseniz primci deyin gibimde değil ama şu dıbına koydumun partlarına ben üşenmeden yazıp atıyorsam sizde şukulayın bi zahmet okuduğunuz partlara.Ben zaman emek harcıyorum sonuçta.

Beyler akşama seri partlarla gelicem hepiniz adamsınız bugün işler yoğun

Uçakta indiğimde uzun kalabalıklar ardından dış hatlar terminalinin çıkışında ismimin yazılı olduğu bir kart taşıyan bir kadın gördüm. Sarışın orta boylu hafif ve zarif bir kadındı. Kırmızı bir elbise ve siyah bir etek vardı altında. işin dahada garibi kadını kesen bir allahın kulu yoktu terminalde. Avrupa insanı böyle şeylere alışık olmalıydı. Kadının yanına gittiğimde beni karşıladı. Bozuk ingilizcesiyle kadınla anlaştık öyle böyle. Siyah bir Range rovera bindik. Camları siyah filmdi.Şöföre ingilizce şirkete yolumuz çok var mı diye sorduğumda şirkete gittiğimizi kim söyledi yanıtını aldım. Nereye diye sordum fakat bir yanıt alamadım. Kadında bir şey bilmediğini söyledi. Araba durduğunda malikane gibi bir yere gelmiştim. Malikanenin yanında ise havuz ve dans eden insanlar vardı.Şöför indiğimizde bir adamı işaret edip sana yolu gösterecek dedi. Giyinişe bakılıra koruma olmalıydı. Malikaneden içeri girdik 2 kat çıktıktan sonra bir odanın önünde koruma beklememi söyledi. Geldiğimi haber edicek olmalıydı. Girebiliceğimi söyledi. Biri ayakta biri oturan iki adam beni bekliyordu. Ayakta olan takım elbise giymiş iki elinin karnında birleştirerek dikilirken diğeri koltuğunda puro tüttürüyordu. Ayakta olan konuşmaya başladı.

Çevirmen:Edzio bey konuşucaklarınızı çevirmem için beni tuttu.Bu saatten sonra size söyliyceğim bütün sözler sadece onun sözleri olacak.
Ben:Kendisini dinlediğimi ona ilet öyleyse.
Edzio:Benim şirketimin milyon dolarlık hesaplarını tehdit edip buraya kadar gelebildiğine göre sandığımdanda cesur biriymişsin.
Ben:Beni öldürücek olsaydınız bana bu kadar yolu gelme zahmeti sunmazdınız. Gelmemin tek sebebi neler konuşacağınızı duymak ve polonyalı kızlar gerçekten övüldüğü kadar güzel mi tecrübe etmekti.
Edzio:Seni araştırdım oldbalance.Çok iyi bir avukatsın, hırslısında şimdiye kadar tuttuğunu koparmışsın. Fakat beni bunlar ilgilendirmiyor.
Ben:Sizi ilgilendiren nedir?
Edzio:Seninle en büyük ortak noktamız ne biliyor musun? ikimizde ne istediğimizi çok iyi biliyoruz. Ortanca bir evde güzel bir hayat yaşayabilirdim fakat ben hergün farklı bir hatunu becerip dünyanın dıbına koymayı seçtim ve bu malikane doğdu. Seninde benden farkın yok zevklerimiz aynı.
Ben:Şimdiye kadar sizi tehdit eden bütün şirketimin avukatlarınada aynı konuşmayı yaptınız sanırım?
Edzio:Onlar malikaneme gelip benimle yüzyüze konuşacak kadar taşşaklı değildi. Paranın ucunu koklattım ve hepsi yok oldu.Ama sen farklısın.Sen parayı değil gücü seviyorsun.
Ben:Buraya geliş amacımın sizin bana pgibo analiz yapmanız değil şirketlerimizin menfaatlerini konuşmak olduğunu sanıyordum?
Edzio:Oo bunu yapabiliriz oldbalance. Fakat ben seni kazanan tarafta görmek istiyorum.
Ben:Sanırım sadede geliyoruz.
Edzio:Dünya çapında küresel bir güc sahip olsakda Türkiye ayağımız seninde anlamış olacağın düzeyde yeteri kadar kurumsallaşmış değil. Seni X şirketi Türkiye genel yöneticisi aynı zamanda başdanışmanlarımdan biri yapmak istiyorum.
Ben:Açıkçası... (sözüm kesilir)
Edzio:Şimdi odana çık ve dinlen. Bunları daha sonra tekrar konuşacağız.
Ben:Pekala
Edzio:Terminalde gördüğün kadın. ismi Sasha. Gece seni ziyaret edebilir. Erken uyumak istemezsin :D (bin bir gülümsemeyle)
Ben:Gözümüzü boyamanız için bir kadından fazlası gerekecek... (diyerek odadan çıktım)

Odama girip düşünmeye başladım.Bu adam için çalışırsam şuan olduğum yerden çok daha iyi bi yerde olucaktım fakat bu adama ne kadar güvenebilirdim.Ben bunların muhasebesini yaparken kapı çalındı.Gel dedim. Sashaydı.Üstünde bütün vücudunu saran mor renk sexy bi gecelik vardı. Bana doğru iki adım atıp soyunmaya başladı.Ben yatağımdan kalkmadım bile. Neyse bu kısımları geçeyim de gece gece gibinize sarılıp 31 e başlamayın. Eheheheheheheh.Sonuç olarak hatunu bi güzel gibtim. Sabah kalktığımda Sasha yatakta yoktu. Uşak geldi ve kahvaltıyı haber etti. Kahvaltı masasına gittiğimde bir kuş sütü ekgibti. Jambonlar bile çeşit çeşitti öyle söyleyeyim size. Masada Edzio,18-19 yaşında bir erkek çocuğu ve iki hatun ve bana ayrılmış bir sandalye vardı.