pokemoncu ash yavşağına verdiğim tarihi ayar

idris "abi filizin arkasında ben varım" dedi. "gel ben seni önüme oturtacam idris" dedim, kah kah güldüm. baktım bunlar gülmüyor. "mizahına soktuklarımın" diye mırıldandım. filiz dik dik bana baktı "hani sen diplomayı sallamıyordun lan yavşak şimdi kopya mı istiyon?" dedi. kız şimdi, sövsen bi türlü sövmesen bi türlü. kıvırdım "ya işte tabii ama işte askerlik var onun tecili lazım zaten suriye karışık" dedim. "iyi tamam" dedi bu. yemeği yiyip kalktık, "gelin çarşıya inelim" dedim "bulvarda gezerik"

atladık dolmuşa çarşıya gittik üç kafadar. hosta yeni açılmış, iki buçuk liradan tavuk dürüm ayran attık. artık tavuk mudur farfetchd midir ne eti belirsiz, ama lezzetli oluyor basınca pul biberi tad karışıyor zaten. orada ben bunlara planımı anlattım, dedim bu şubat tatilinde pokamonlarımı kampa sokuyorum, tekrar dağlara vuracam kendimi, on beş gün yokum. tepkilerine baktım, hiç tepki yok koduklarımın. idris eppeğe gömülmüş, filiz not okuyor. "lan insan bi gitme der lan nasıl arkadaşsınız" dedim. idrisi dürttüm. "evet abi haklısın dedi evet" dedi. "sterim lan böyle işi" dedim kızdım mına koyim yürü furret gidiyoz dedim, çıktık dükkandan.

o sırada omzumda bir el hissettim.

vaysroy.. viseray... vaysroys.. viceroi..

ahahahuahauahuahauahuah ulan burda koptum huur çocugu

"vaaay gorch naber mübarek" dedi bir ses, döndüm, "mahmut hoca?!"

"mahmut hoca yaa" dedi bu. angara maltepeden kimyacı mahmut. hemen önümü iliklemeye çalıştım "hocam ne işiniz var burada" dedim, lise günlerime döndüm anında, ne atarım kaldı ne serseriliğim, adam şok etkisi yaptı bende.

"bi işimiz vardı" dedi hoca "yav ceb numaranı mı değiştirdin arıyoruz ulaşamıyoruz mübarek" dedi hoca. "hocam telefonu çaldırdım da işte hat da gitti beraber" diyebildim.

"bu ne" dedi furreti gösterdi "furret hocam" dedim "pokamonum"

"eve sokmuyon di mi bunu" dedi.

"aslında sokmam hocam da işte üzerime zimmetli yer de yok" dedim. "gel senle bi çay içelim" dedi, iyi dedim gittik bir çay bahçesine. "eee anlat hele neler yaptın üniversitede nasıl gidiyor okul" dedi. "hocam" dedim "valla aslında tercihleri sizle beraber yaptık biliyorsunuz sınavda kaydırmasaydım gazi pokamon mühendisliği istiyordum ama burası da iyi de işte bir profesör taktı bana emekliliği de yaklaşmış uğraşıyor benle" dedim. "üzme sen kendini" dedi hoca. "etimesgutta iki genç delikanlı var karaman istiyorlar pokamoncu olacaklar nasıl tavsiye eder misin" dedi. dedim "hocam burası zor. yani burda karı kız olayları çok fazla. bozulurlar." dedim. cep telefonumu verdim. soru olursa arasınlar dedim. çayı içip ayrıldık.

oha yazmaya başlamış amk reserved dinliyoruz panpa

idris'i çaldırdım bana dönsün diye. o da beni çaldırıyor züt. bi daha çaldırdım, filiz aradı "koduumun fakirleri" diye başladı sövmeye. "nerdesiniz" dedim, "cumhuriyet parkındayız gel çekirdek çintiyoz" dedi. çiğdeme dayanamam, hiçbi angaralı dayanamaz. koptum vardım cumhuriyete. bi duvara tünedik, başladık çitleyip tükürmeye.

"kimdi o gelen" dedi idris, dershaneden hocam dedim, üzerimde çok emeği var. naptınız ben yokken diye sordum. belki weedle olur caterpie olur buluruz diye parka gelmişler. buraları çingenler hep talan etti oğlum dedim pokamon taku bile bırakmadılar. ses etmediler. derken parktan ağaçların içinden bi kız sesi geldi ciyak ciyak imdaaat yardım ediiin diye tabii biz tek enayi tek deliqanlı biziz ya atladık hemen duvardan mal gibi koştuk sesin olduğu yere bi kızcağız az da tiki, weepinbellimmmm vipinbelim diye ağlıyor

vipinbel büzük ağızlı bi pokamon, bilmeyenlere söyliyim. öyle ortalık yerde gece vakti gezdirilmez, sakata gelir "skerler bacım" dedim, kız daha da ağlamaya başladı, filiz enseme kodu bi tokat "noldu lan niye ağlıyon" diye sordu buna. ağaçların iyice içini gösterdi kız "pokamonumu zorla aldılar kötü şeyler yapacaklar" dedi ben yine "ske.." derken filizlen göz göze geldim sustum. "yürüyün gidip kurtarak büzzüğü" dedim, iyice parkın içine doğru girdik.

park da park yani hani şu her şehirde olan tecavüz parklarından. geniş kocaman ağaçlı bir şey ne güvenlik var ne ışık var üç dört yere yeşil lamba koymuşlar iyice karartıyor parkı. resmen belediye baliciler tinerciler tecavüzcüler sokaklarda kötü görüntü oluşturmasın diye doğal yaşam alanı sunmuş koduklarımın.

neyse, girdik parkın göbeğine, çalışmayna fışkiyelerin oraya (kırmışlar)

oğlum bu ne ya haykırdım aq başlık takip.

efsane geri dönüyor. rizörvt

hasgibtir gorch reyiz geri döndü amk

rezerved

lan nerelerdesin aq

reserved

ozledim lan nerelerdeydin amk

geç de olsa rezerve efsanelere girer bu

ahanda beklediğim adam

fışkiyenin orada iki tinerci gördük. biri vipinbel'i avucuna almış burnuna zütürüyor. ötekine tutuyor o zütürüyor. baliyi dökmüşler hayvanın içine zaten göz möz kaymış, bir garip olmuş, haplanıyor ipneler. yaklaştığımızı da farketmediler zaten. idris bana baktı sonra tinercilere baktı. "idris" dedim "geldiğimizi farketmediler, ansızın dalalım bunlara.

"tamam" anlamında başını salladı. filiz'e el ettim, geride bekle diye. yavaşça fışkiyenin arkasından tinercilere süzüldük. idris'e hazır mısın dedim, hazırım dedi. o zaman "üç" diyince dedim. bir, iki... üçç!!

idris ayağa kalktı "seni seçtim nidoriiiin!" diye bağırdı.

http://cdn.bulbagarden.ne...ad/9/9f/070Weepinbell.png

kalakaldım olduğum yerde. tinerciler de dönüp bize baktılar. idris'e "napıyorsun lan?" dedim "hani napıyorsun neyin peşindesin?"

"abi işte pokamonu atıyorum?" dedi bu mal mal. koduumun. "ne pokamonu lan ne pokamonu?" diyorum sinirim tepeme çıkmış. bu arada nidorin de mal mal tinercilere hırlıyor, tinerciler pıçak çekti sustalı buna. "lan adamları hazırlıksız yakalayacaktık lan senin ben aklını stim aklını gerizekalı" diye artık kontrolüm yok. "gel lan buraya koduum" diye bağırdım nidorin'e de, bir yerini sakatlayacak