/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +4 -2
    Çocukluğum köyde geçti beyler. Neresi diye sorarsanız, Antalya'nın Gündoğdu Köyü. Bizim burda pokemonlar genelde iş için kullanılır. Teyzeler Machoke ile pazara gider. Çiftçiler Tauroslara tarla sürdürür. Scytherlarla ağaç budarlar falan. Yine okullar tatil oldu sabahtan akşama kadar mahalledeki çocuklarla pokemon kapıştırıyoruz. Tabi köy yerinde poketopu ne arar. Kapan kurup bidoof, fletchling, weedle ne gelirse şükrediyoruz. Bu sefer ben hiç yakalayamadım. Mustafa yanıma geldi "Sende yakalayamadın galiba, hadi kum sahaya gidip kapışmaları izleyelim. Bugün Tarık savaşacakmış." dedi. Mustafa 5 yaşımdan beri en iyi arkadaşım. Kendisi benden bir yaş küçük. Hikayenin bu kısımlarında henüz 11 yaşındayım. Neyse gittik kum sahaya. Tarık köyün en iyi pokemoncusu. Babası Antalyada Cimnastik Salonunda çalışıyor. ( Cimnastik salonu pokemon evreninde, pokemon ligine girmek için gereken rozetlerin toplanması gereken yer. Salon liderini yenince sana kendi rozetini veriyor. Her salonun kendine özel rozeti var. Bir bölgenin 8 rozetini toplayınca. O bölgenin pokemon ligine katılmaya hak kazanıyorsun.) Köyde poketopu olan tek çocuk Tarık. Savaş sırası Tarık'a geldi. Karşısında Sülo var. Sülo Poochyenasının tasmasını çözdü, saldı sahaya. Tarık küçümseyen bir bakış attı ve salladı poketopunu. içinden Electabuzz çıktı. Başladılar kavgaya Poochyena tek yedi. Sülo kucakladı zütürdü pokemonu. Akşam Ezanı okundu herkes evine dağıldı. Mustafa ile evlerimiz yan yana o yüzden beraber yürüyorduk. ##ilgi olursa devam ederim arkadaşlar##
    ···
  1. 2.
    +3
    Eve doğru yürürken, bir yandan da sohbet ediyorduk. "Cumartesi günü babamla Antalya'ya gideceğiz. ilk resmi pokemonumu alacağım ve pokemon eğitmenliğine başlayacağım." dedi. "Umarım iyi bir eğitmen olursun ve bir gün Tarık'ı yenersin." dedim. "Babandan izin alıp sende gelsene. 10 yaşını dolduran herkes pokemon alabiliyor. Pokemonları aldıktan sonrada beraber seyahat ederiz kötü mü olur?" dedi. Fikir aklıma yatmıştı. Eğitmenlik işinde iyi para vardı. Pokemon savaşlarında kaybeden kazanana para veriyordu. Evlerimizin önüne gelmiştik. Vedalaştık ve eve girdim. Annem, Mr.Mime ile bulaşık yıkıyor; babam ise Rapidash Yarışı oynuyordu. Babamın yanına gittim. "Naber kerata." dedi sırıtarak. "iyiyim baba sen nasılsın... Şey.. Sahadan gelirken Mustafayla konuştuk. Yarın babası Antalya'ya zütürecekmiş. ilk pokemonunu alıp resmi bir eğitmen olacakmış." "Eee... " dedi. Haberleri izlerken. Çok şanslıydım. Haberlerde Dönemin altın mesleğinin eğitmenlik olduğundan bahsediliyordu. Hemen konuya girdim. "Bende eğitmen olmak istiyorum. Hem bak televizyonda bileç ok iyi bir meslek olduğu söyleniyor. Eğitmenliğe başlamak için para da gerekmiyor. Kimlik fotokopisi zütürüp pokemonu alabiliyorsun." dedim. Bir bana baktı. Bir de televizyona. Başını sallayıp. "Hadi git bakalım ama bu senenin ligine katılamazsan eğitmenlik hayatın biter ona göre. Al şu parayı lazım olur" dedi ve cebinden 50 lira çıkarıp verdi. ##Eksileyen arkadaşlar ne eksiğim, hatam var söyleyin lütfen. Elimden geldiği kadar düzeltmeye çalışayım.##
    ···
  2. 3.
    0
    yaz la ben okuyom
    ···
  3. 4.
    0
    reserved
    ···
  4. 5.
    -2
    sen gibtir et o binleri devam et okuyoruz biz
    ···
  5. 6.
    0
    Rezistans
    ···
  6. 7.
    0
    bunu tek söyleyen ben olmıycağıma eminim de hikaye daha başlıktan itibaren gorch un hikayesini hatırlatıyo
    ···
  7. 8.
    0
    hanım evladı gibi ne eksiim var bilmmne demezsen ve parantez içi açıklama yapmazsan on numara olcak zaten hepimiz pokemon master insanlarız şurda
    ···
  8. 9.
    +1
    Cumartesi günü gelmişti. Çantamı dünden hazırlanmıştım. Kahvaltımı yapıp kapıdan dışarı çıkar çıkmaz üzerime bir şey atladı. Bu şey köyde en çok denk gelen pokemon olan spinaraktı. Hatta her sene eylül ayında köyümüzde spinarak yakalama yarışması yapılırdı. Tuttum kenara fırlattım. Arka bahçeye girdim. Mareep ve miltanklarımızla vedalaşıp, Mustafaların evinin önüne gittim. Mustafa üstüne spinarak tişörtü giymişti. Geçen seneki yarışmada 3. Olduğu için kazanmıştı bu tişörtü. Dereceye girmesinde benim de etkim büyüktü. Arabaya bindik. Ben öne bindim, Mustafa arkaya yayıldı. Aksu'dan çıktıktan sonra trafik sıkıştı. Yol ilerlemiyordu. Millet arabadan inip ileri doğru yürümeye başlamıştı. Bende bi bakayım diyerek çıktım yürümeye başladım. ilerde kontrol olduğu görünüyordu. Millet ilerlerken takıldım bende peşlerine. Adamın birisi polislere ne olduğunu sordu. ihbar almışlar. Kendilerine Çam Takımı diyen bir grup Antalyada bomba patlayacakmış, o yüzden Antalyaya girişlerde sıkı kontrol varmış. Arabalar bir bir ilerlerken bende koştum bindim arabaya. Olayı anlattım ve beklemeye başladık sıranın bize gelmesini. Bizim önümüzde bir doblo, onun önünde ise eski model bir minibüs vardı. Sıra minibüse gelmişti. iki polis minibüsün arka kapısını açar açmaz, bir şey fırladı. iki polisi de yere devirmişti.
    ···