genelde katille olan anılarım bu şekilde sonlanıyo beyler. çünkü katil tahmin edilemez bi herif. yani rutin olarak yaptığı bişey desen bana hani tespit edebilmek veya bi sonraki hamlesini tespit edebilmek için yeni gittiği her yerin bi yerinde boşalarak orayı işaretliyo herif kendince. böyle hayvanların bi yere gidipte sınırlarını işeyerek çizmesi gibi. yeni bi mekana mı gitti. işte teyzesi yeni eve mi taşındı. halası istanbuldan düzceye mi geldi. bi kaç günlüğüne misafirliğe kuzenlerine mi gidecek. neresi olursa. o evde ilk defa kalacaksa. daha önce o işi hiç yapmamışsa. mümkün değil boş geçmez. mutlaka tuvalete banyoya yada yalnız kalabileceği kimsenin görmeyeceği bi yerde gider işini halleder. osbirini çeker güzelce. kendine gelir. burayıda işaretledim amünüyüm der gider. ben bunu öğrendikten sonra zaten yeni taşındığım evlere çağırmadım amk kalmaya. gerçi çay içmeye bile çağırmadım. bunun işi belli olmaz. dışarda çeker çeker gelir. tam boşalacağı sırada benim eve girer engelleyemem amk. hoş şeyler olmaz. neyse katilin bazı iğrenç tarafları var. ama katil bu. boş geçemem. neyse abi. o sıralar helga olayını da atlattığım için kafam rahat. bi kaç gün böyle rahat takılmıştım. işime gücüme odaklandım. ankaraydı kırıkkaleydi bilmem neydi derken zaten boşladık projenin başını. önemli iş sonuçta. bi tane rakam yanlış yazılsa taku yiyoruz amk. bi tane nokta sola değilde sağa koyulsa gidiyo bütün proje işte. o yüzden ilmek ilmek dokumak lazım. bide ben işime titiz adamımdır biliyosunuz. her aşamasını ayrı ayrı kontrol eder her saniyesini didik didik bakarım kontrol ederim. neyse abi. bizim bu boluda bahsettiğim kızı hatırlarsınız. bugün anlatacağım hikayenin onunla ilgili kısmı. keşke hiç yaşanmasaydı. bunu dediğim nadir anlar var zaten ama. o anlarda hayatımın dıbına koyan anlar. neyse. o kızı hatırlarsınız. telefonları falan vermiştik. o arada görüşemedik. bi kaç kere sms falan attık birbirimize. whatsapp dan falan konuştuk ama. hiç ileriye zütürmedik muhabbeti. hep öyle tanışma faslında kaldı. neyse bu bana bi gece vaktiydi yanlış hatırlamıyosam. o ara bi mesaj attı. ne oldu bizim iş ? sende nihavend dedin fasa fiso mu çıktı yoksa ? diye mesaj atmış. haydaa dedim ne alaka. dedim yok ya hayırdır ? kız dedi işte hani ekleşiyoduk skype tan falan görüntülü bize ders veriyodun sesli anlatıyodun bişeyler yapıyoduk falan. dedim yaparız. neden olmasın. ne zamanlar müsaitsin dedim. sen dedi çalışıyosun. işte oluyosun asıl sen ne zaman müsaitsen biz ona göre burda toplanalım dedi. bu inceliği hoşuma gitmişti kızın. sonuçta hesap ödemek için elini nezaketende olsa şöyle bi cebine atmayan kız arkadaşlarımda oldu amk. biliyosunuz. neyse kız iyi düşünmüştü hoşuma gitti. genelde geceleri buralarda oluyorum. biriki saat takılıp yatıyorum. ama sorun değil eğer isterseniz geceleri biriki saatliğine size ders verebilirim. zaten haricinde bi boş vaktim yok dedim. peki tamam dedik. anlaştık. bu arkadaşlarına falan haber verdi. sözleştik. ertesi gün saat 10-11 civarı işte bu saatlerde söz vaktinde açılır, geldik skype'a. ben ilk bizim bu kızı aradım. buda diğer arkadaşlarını çekti. bende kamerayı açtım. konuşuyoruz abi. bunlarda sadece ses var. kimisi ses bile veremiyolar. evdekiler uyuyo falan diye. zaten çoğu öğrenci evinde falan kalıyolar. alayı gecenin bi yarısı ev kıyafetimle yada zaman zaman gömlekle beni izliyolar amk. böyle bi lüks var mı. hangi kadına tanıdım şu şansı allasen. kendimi övmek değil amk bu düzeltmeyi sürekli yapmak istemiyorum beni okuyan kardeşlerim beni anlarlar zaten. neyse beyler biiriki sohbet muhabbet şakalaşmalar falan derken ben benim talebelere başladım eğitim vermeye. elimde bi tane gitarım var. kameranın karşısına geçiyorum. temelden başladım. bildiğim ne varsa ufak ufak öğretiyorum böyle. günde baya ilerleme katediyoruz. arada bazıları whatsapp dan kaydedip ses atıyolar. işte ibo bakar mısın kürdilihicazkar yapmaya çalıştım olmuş mu falan diye. gece geliyorum hepsini tek tek dinleyip yorumluyorum falan. bana böyle süprizler hediyeler falan yolluyolar saolsunlar. güzel günlerdi amk. hoş kızlardı. bende de bi eğitimcilik isteği varmış demek ki. gerçi ben önceden hep müzik öğretmeni olmak isterdim de. gerçi hala isterdim amk. ufakta olsa birazcık yapmış oldum işte. çok çok çok güzel bişeydi amk. o biriki saatlik zaman benim için müthiş bi deşarj olma ünitesiydi. anlatamam.

zaten onlarda hani boş beleş insanlar değil baya müzik öğrencileri olduğu için anlattığın zaman usulü adabı gösterdiğin zaman kavrayabiliyolar. ben şimdi size sol batı müziğinde sol ama türk müziğinde gerdaniyedir. gerdaniye bi makam değildir. yerdir. duraktır. nota ismi gibi düşün. gerdaniye üzerinden rast dediğimiz de şöyle olur yedeni budur güçlüsü budur dediğim zaman anlamazsın amk. anlarsın illaki de. sana tek tek şimdi do re mi fa sol la si do diye bunları öğretmem lazım. do si arası yarım ses mi fa arası yarım ses. tam ses nedir yarım ses nedir ? niye batı müziğinde bu kadar ses varken bu kadar aralık varken türk müziğinde 9 tane komayı araya sıkıştırmışız. bu komalar ne manaya geliyor falan diye bi ton olaya girmem lazım. bunlar zaten temeli ve teoriyi bildikleri için söyleyince anlıyolardı. sadece anlatacak yol gösterecek oldu olmadı diyecek birilerine ihtiyaçları vardı. taksimler nasıl yapılır ufak ufak taksim geçişleri veya taksimlerde süslemeler nasıl yapılır falan gibi biriki tane örnek hareket falanda gösterdim. bunların istediği aslında buydu. bende gitarı öğrenmeden bunu isterdim mesela. birisi bana alsın eline. gitarda eğlenebileceğim şeyler göstersin. bana notaya bakarak chopin çalmayı göstermesin amk. tab vermesin bana tab okutmasın. solfej yaptırmasın. nası dırırırırın diye ispanyol girerim onu göstersin. bunu istiyodum ben. yoksa solfeji tabı falan kendimde öğrenebiliyorum amk. ki öğrendim de zaten. neyse abi. kızlarla böyle biriki hafta ders yaptık. her gün her gece. sürekli olarak iletişim halindeydik. biriki defa hediye gönderdiler. bardak falan gönderdiler. bi tanesi de kazak göndermiş. üstümde genelde turuncu bi tşört oluyodu bunlarla konuşurken. bende o tşörtü çok severim abi. yatarken inanılmaz rahat. birazcık bol. birazcık da ince. çok hoşuma gidiyo. fazla bi fit değil torba gibi oluyo üstüne geçirince ama inanılmaz rahat. bunlarda nefret ediyo onu görmekten. kazak dediğim böyle ince sweatler varya. onlardan göndermişler bi tane defactodan alıp. ibo nolursun artık bize turuncu tşört gösterme diye not koymuşlar içine falan. amk nası güldüydüm. güzel bişey beyler la. insanın hani ciks için değil para için değil yakışıklılık yada herhangi bişey için değil. sadece hani arkadaş olduğu için birileriyle bişeyler paylaşabilmesi, hoş vakit geçirebilmesi, böyle hediyeleşmesi, düşünülmesi önemsenmesi. hoş şeyler bunlar. yalnız yaşayanlar bilirler içten gelen bir selamın kıymetini.

neyse abi artık bizim arkadaşlığımız derslerimiz falan belli bi noktaya geldi. bunlar beni tanıdılar sevdiler anlattım işte da baya güzel bi ilişkimiz var hepsiyle. hoca öğrenci gibi. beni sürekli boluya çağırıp duruyolar. işte nolur gel arkadaşlarımız seni çok merak ediyolar. işte seni misafir etcez. şöyle yapcaz böyle yapcaz. tanıştırcaz falanda filanda bi izzet bi ikram. bende de tabi ilgiye alakaya bi düşkünlük var. inceden bi narsistlik var bilenler bilir. dayanamıyorum amk. gidiyim bi gün felekten bi gün çalayım dedim amk ne çıkar. gittim. sabahtan şirkete uğrayıp işlerimi hallettikten sonra patrona söyledim. benim biraz işlerim var. günübirlik boluya gidip gelicem diye anlattım. kızları falan bilmiyo da bu tarz söyledim ben kaçıyom hacı hadi görüşürüz der gibi. zaten ihtiyarla aramız iyidir. amk çok kafa adam ha. ihtiyarlara öyle bakmayın beyler. çok kafa adamlar muhabbetleri ayrı bişey. bi ara bunla biz mesaiye kalmışız. daha doğrusu bu hanımla tartışmış. bende şirketteyim. bi ara kapıdan çıktı geldi. ben tabi amı zütü dağıtmışım şirkette. ceket bi yanda kravat bi yanda. müzik açık sonuna kadar. sigara falan yakmışım kafama göre işlere bakıyorum rahat rahat. bu kapıdan içeriye geldi. vay dıbına koyum senin ne işin var burda ihtiyar hayırdır dedim. sorma ibo yav dedi geldi oturdu bi yere. kültablasını falan kaldırdı baktım sağı solu karıştırıyo. hayırdır ne arıyon dedim. cigara var mı dedi iki parmağını dudaklarına vurarak. attım bi sigara da buna. yaktı güzelce. dertli dertli bi of çekti şöyle üfürdü. vay arkadaş dedim. hayırdır amk da anlat işte. patronla samimiyetim vardır beyler. genelde buna ihtiyar derim. ha çalışanların arasında demem tabikide. kendi aramızda. zaten oda beni oğlu gibi sever. o nedenle böyle mesafeli ve seviyeli bi arkadaşlığımız var. çok işini gördüm biliyosunuz olanları. arada takılacağım zaman takunu çıkarmadan böyle hayırdır ihtiyar anlat bakalım falan diye hitap ederim yani. baktım dertli. bende çektim sandalyeyi yanına. hayırdır dedim ya. sıkıntı ne. sorma yav. yengen evden kovdu bizi dedi birazda sırıtarak. amk güldüm istemsiz. koskoca adam la saçlarına aklar düşmüş. karı evden kovdu diye çıkmış şirkete gelmiş. hayırdır dedim yaramazlık mı yaptın yoksa. yav yook ne yaramazlığı dedi. artık kadının özel bi gününe mi denk gelmiş neymiş. gerginmiş. bu da tabi tam bir öküz. pek anlamaz bu işlerden. kadına çay koy falan demiş. artık nası dedi bilmiyorum böyle anlattı bana. çay istedim. buda dellendi. bende bağırdım çağırdım. ortalık karıştı. kovdu beni evden bende çıktım buraya geldim dedi. valla dedim istiyosan kalk bize gidelim burda yatma dedim. yok yok ben şuraya kıvrılırım gerek yok dedi. la dedim saçmalama. kendin bilirsin ama burası göründüğü kadar rahat değil ben bi kere denedim belim zütüme giriyodu dedim. tabi züt möt demedim de. belim melim haşat oldu tüm dedim. yapma yav dedi. amk çok acayip hulusi kentmen gibi bi herif la. muhabbeti çok sarıyo gavurun. la kalk gidek yürü işte inat etme kalk dedim. hem bak genç adamım ben istiyosan iki de manita çağırırım gece. şöyle neşen yerine gelsin ne diyon ihtiyar dedim. güldü la ibo yapma sadadsadahha Allah iyiliğini versin diye diye kalktı yerinden.

kalktık bunla yolda gidiyoz gece. kimse yok. bi yandan karı kız muhabbeti yapıyoz. şu yaşıma geldim daha şu karıları anlayamadım ibo. aklın varsa evlenme diyecem ama. evlilikte güzel şey şimdi amk. evlilik gibisi var mı. ama giberim evliliği amk. evli olmasam şimdi tekmeyi basardım karıya. başka karı çağırırdım gece. diyo. bi iyi diyo bi kötü diyo. bi alıyo bi veriyo karıyı. böyle böyle söve söve gidiyoz yolda ama görmen lazım makara on numara. o sıra yoldan bi şahinci geçti böyle. abartı egzozu taktırmış. boooooommbobmbobmbom diye gerizekalı sesiyle geçti yanımızdan. sırıttı bu. bende şu ekzozlara hastayım işte ihihi diyo amk. la koskoca adam koluma girmiş egzozların hastasıyım diyo ya. ya anlatılmaz bişey olum ya. garip bişey amk. neyse. konuya dönelim. bunlar çağırdı abi beni. bende dediğim gibi patrona söyledim. iyi hadi yaramazlık yapma çok fazla diye gönderdi beni. çıktım gittim sabahtan boluya. bunlarla buluştuk merkezde. geldiler benim öğrenciler. e hani dedim arkadaşlar var falan diyodunuz bu kadar mıyız sattılar mı yoksa sizi dedim. yook seni görmeye gelmek istemediler ilgilerini çekemedin yeterince anca biz katlanırız sana ooolooom ne sandııın diye bana takılıyolar zilliler. la gidin şurdan amk dedim. gel gel diye kolumdan çeke çeke zütürdüler beni bi yere. böyle iki katlı bi yer beyler. giriş katında da bir sürü masa var. üst katında da bir sürü masa var. kafe tarzıı işleyen oraların konsept kafelerinden birisi. bu konsept kafe işiyle alakalıda bişey daha anlatıcam. onuda unutturmayın arada kaynamasın. neyse abi. girdik kafeye otuuyoruz. biriki bişeyler söyledik. ulan menüye bakıyorum. hiçbişey anlamadım. herif yazmış bambam tostu diye. amk içinde ne var yazmamış. bi tane de tost fotoğrafı koymuşlar oraya. bambam tostu ney olum. taş devrinden mi geliyo amk tostu. duvarlarda falan böyle ucuna kaya bağlanmış sopalar bilmem neler falan var. sandalyeler falan ahşap. la adamlar ellerinden gelse artık ilk çağ konseptli kafe yaptık diyip taşa oturtup marul yedirecekler amk bize. artık o noktaya gelmiş millet. ha yapsan tutar mı ? şerefsizim tutar. ilk çağ konsepti de. yerlere tak falan at. garsonları falan böyle yapraklar takarak giydir. çatalı bıçağı kaldır. bütün yemekleri odunla keserle falan yedir millete. akın akın gelirler. bana güven bak. öyle böyle değil. konsept dediğin zaman iş bitiyo. artık yeni çağın akımı bunlar. ticcaret önemli takip edin. neyse abi. bunlara dedim ben bundan bi gib anlamadım siz bişey söyleyinde yiyek bari. bunlar kafalarına göre bişeyler söylediler. bana bi tane ufak dört köşe tost geldi. hiçbişeyli heralde içinde hiçbişey yok bunun dedim. gülüştük. yiyoruz içiyoruz sohbet muhabbet ediyoruz. herşey iyi güzel bunlar bana işte okulda olanları anlatıyolar. öğrendiklerini arkadaşlarına anlatıp nası hava yaptıklarını falan söylüyolar ben tabi gururla geriliyorum falan neyse. o arada birer ikişer arkadaşları gelmeye başlıyo. artık dersleri mi işleri mi varmış bilmiyorum ama. birer ikişer geliyolar. zaten masa genişledikçe genişliyo. kafadan bi 5-6 kişi biz vardık. üç dörtte sonradan geldi olduk sana 10 kişi. daha gelecekler var tabi. amk ben sünnetlik çocuk gibi kızların arasında oturup mal mal gülüşüyorum. ilgileri alakaları övgüleri topluyorum. bi masa dolusu kızla kafede muhabbet ediyorum. bi saatten sonra tabi kızlar dedikoduya dönüyo ben de masaya dirsekleri koyup bunları izliyom mal mal o noktaya geliyoruz. hazır o noktaya gelmeden muhabbetin tadını çıkarıyorum. aslında herşeyin iyi ve güzel gittiği bi noktada benim önceden anlamam lazımdı bi gib çıakcağı. bi olay çıkacağını bilmeliyim amk. genelde zaten biliyosunuz benim hayatımda ne zaman ulan herşey iyi güzel gidiyo cümlesini kursam. biriki gün mutlu mesut takılsam hep bişey olur. amk bilecen ki işte bi tak geliyo. bişeyler hazırlanıyo sana. orada ömrümün ikinci büyük yıkımını yaşadım beyler. bilenler bilir. içeriye bi grup daha öğrenci girdi. 5-6 kişi falan. gülüşerek konuşarak. bizimkiler aaa geldiniz mi diye kalktılar ayağa. herkes ayağa kalkınca kim geldi kim gitti göremedim tabi. herkes teker teker öpüşüyo sarılıyo falan. aradan bi kol çıkıyo. tutuyorum merhaba diyorum. bi kolun altından bi kafa çıkıp merhaba ibo sanırım diyo. o arada tanışıyoruz sonra geri kayboluyo sonra bi bakıyorum kolumun altından birisi gelmiş bi sakallı surat merhaba kardeş bertuğ bende diyo peltek konuşmasıyla. ibo kardeşim bende memnun oldum falan diyorum. amk tokalaşmalar bitsede şu gibtiğimin yerine otursak artık. diye bekliyorum böyle. o ara kalabalıktan birisiyle tokalaştım. tekrar önüme dönüyodum. merhaba diye bi ses duydum. tanıdık bi sesti. ulan nerden tanıyorum bu sesi dedim. o sıra başka bi bebeyle tanışma faslındaydım tabi. onun elini bıraktım. elimi önüme aldım. kadının eli elime değdi. elimi tutup tokalaşmaya başladı. elim kadında benim kafa arkaya dönük bebeyle konuşuyorum amk. 1-2 saniyelik bi an ama anlamışsınızdır o anı.. bebe bitirmedi bi türlü işte çok anlattılar sizi çok bahsettiler gerçekten anlattıkları kadar varsınız diyo. saol kardeşim eyvallah ekgib olma saolasın geç otur ya konuşuruz gene falan diyorum neyse. geçti bu. bende gülerek önüme döndüm kim bu tokalaştığım amk diye. oda aynı şekilde kafasını kurtardı arkasında sözü bitmemiş başka birisinden göz göze geldik. tuttuğum bu eli tanıyodum. elime gelen yüzüklü parmağını da tanıyodum. baktığım gözleri. bu dudakları. bu yüzü. bu sesi. herşeyini biliyodum. herşeyini. ama hala hayatta olduğunu bilmiyodum. yıllar önce ciddi düşündüğüm tek kızdı o. parmağına yüzük takıp gerçek manada ailemle tanıştırdığım tek kızdı ozamana dek. ailemin yüzüne bakamadığım tek kızda o olmuştu. beni en büyük kederlere sürükleyen kızlardan birisiydi o. ölümüyle ortalığı yakıp yıkan beni günlerce eve hapseden derdest eden kızın ta kendisiydi kanlı canlı karşımda duran. evet. sizde tanıyosunuz onu. mevsimlerden bahar. ellerimde bahar vardı resmen. kanlı canlı karşımda duruyodu. öldü denildiği zaman ölümden beter olduğum bahar. beni aldattığını öğrendiğim zaman kalbimden vurulmuşa döndüğüm bahar. baharları kış, kışları cehennem, günleri haftaları ayları ve yılları haram eden bahar.

Evet baharla orda el ele tutuşmuş tokalaşıyoduk. Ömrümde daha önce böylesine dramatik bir sahne daha yaşadım mı bilmiyorum. Göz göze bakıyoduk. Benimde onunda dudakları titriyodu. Yaşlar gözlerime öylesine dolmuştu ki hareket etsem üç damla birden damlayacaktı sanki aşağıya doğru. Bütün bir salon, bütün bir bolu, bütün bir cihan durmuştu sanki orada. Sesler kesilmişti. Yüzler kesilmişti. Herkes bize, ikimize bakıyodu sanki. Bende ona bakıyodum dudaklarım titreyerek. Yıllar sonra karşımda bu şekilde görmek, öldüğünü sanarken görmek. Bana yaptıklarından sonra hala onun için içimde yanıp tutuşan bişeylerin olması. Tokalaştığım elini bırakamam mesela. O şekilde uzun süre kalınca kızlar farkettiler durumu. Bir tanesi yavaşça sandalyesini geriye çekip ayağa kalktı ağır hareketlerle. Baharın omzuna dokundu. Sessizce noldu ? diye sordu. Baharın dudakları 3 kere ard arda titredi. Gözlerinden yaşlar süzülecekken arkasını döndü. Ve hızla kafeden çıktı. Koşarak terketti mekanı. Elim öylece hava kalmış duruyodum. Boğazıma binlerce nefes dizilmiş, hiçbirisini alamıyodum sanki. Arkasından bende koştum. Kapıdan çıktım. Elini ağzına zütürmüş gözlerini silerek koşturuyodu. Arabaların arasından karşıya doğru geçti. Yolun karşısına geçerken arkasından bağırdım Bahar!! diyerek. Dönmedi. Bahaaaaar dedim. Avazım çıktığı kadar. En sonunda boğazım yırtılır gibi Bahaaaaar dedim. Canım yanıyodu bağırdıkça. Benim sesimden adını duymayalı yıllar olmuştu. Dudaklarıma adı değmeyeli yıllar olmuştu. Gözlerinden akan yaşların gönlüme gönlüme düşmesi de ayrı bir acı verici şeydi. Yolun tam karşısında durdu. Artık oda ağlıyodu. Bende. Yavaşça bana doğru döndü yüzünü. Makyajı akmaya başlamıştı gözlerinden. Beyaz yüzünden aşağıya kara kara iniyodu göz yaşları. Onu durdurmuştum evet ama. Sorabileceğim bi soru yoktu. Bi hesap yoktu. Söyleyebileceğim bişey yoktu. Ne diyebilirdim ki ? Neden mi diyeyim ? Dediğimi varsayın. Ne cevap verebilirdi ki ? Böyle bişey yapmasını haklı gösterecek ne gibi bi nedeni olabilirdi ? Sorulacak hiçbir soru yoktu. Verilecek hiçbir cevapta. Ama öylece dönüp gitmesini isteyemiyodum. Kalsın istiyodum ya. Olum hayatımda o kadar kız geldi geçti. Ben hiçbirisinde bahar gibi olmadım. Hiçbirisine bahara baktığım gibi bakmadım. Hiçbirisine bahara dokunduğum gibi dokunmadım. Onu sevdiğim gibi sevmedim hiçbirini. Bahar gerçekten baharımdı benim. Benim hayatımda önemli temel taşlarından birisiydi bahar. Aşka olan inancım gibi bişeydi. Zaten onu anlatırken de öyle söylemiştim galiba. Bahar benim masumiyetimdi. Miladım olmasını istediğimdi. Yolun karşısında durmuştu. Birbirimize bakıp hüngür hüngür ağlıyoduk. Yanına gidemiyodum. Oda yanıma gelemiyodu. Kaçmak istiyodu haliyle. Titrek sesimle Gitme! diye bağırabildim. Ben öyle deyince onunda benimde gözlerimizden yaşlar boşaldı. Kafasını olmaz der gibi sağa sola salladı. Sanki konuşmamaya yemini vardı baharın benimle. Söz çıkmıyodu ağzından. Sesini özlemiştim. Sesini duymak istiyodum. Gitme Lan! Gitme ! diye bağırdım. Bahar arkasını dönüp tekrar koşmaya başladı ağlayarak. Ben ulan ben. Yemin ediyorum ben orda dizlerimin üzerine çöküp ağlamaya başladım. Yoldan gelip geçenler bana bakıyodu. Esnaf bana bakıyodu. Kafedekiler bana bakıyodu. Hiçbirisi umrumda değildi. Dizlerimin üzerine çöküp haykıra haykıra ağladım. Nihayet ağlamaktan bitkin düştüğümde bütün bir enerjimi toplayarak bi hışımla içeriye girdim. Kendine gel ibo. Bu sen değilsin diyerek kendimi avutmaya çalıştım. Koşarak masaya geldim. Meraklı bakışlar ve noolldu ? ibo nooooooldooo sorularına aldırış etmeden ceketimi alarak aynı hızla mekandan çıktım. Ve baharın arkasından koşmaya başladım. Gittiği yöne doğru koştum. Dediğim gibi çok fazla bilmem. Ara sokaklara girdim. Caddelere girdim. insanlara sordum. Baharı gören oldu mu ? Buralardan geçti mi ? Çiçek gibi kokan bi kız. Tanımamanız imkansız. Rüya gibi gözleri olan ? diye soruyodum herkese. Delirmiş gibi ciğerlerim yırtılana kadar koştum. En nihayetinde kendimi bir caminin avlusunda buldum. Yorulmuştum. Gerçekten o kadar uzun mesafede aralıksız koştuktan sonra insan nefessiz ve zayıf düşüyor. Bitkin bi halde avludan içeriye girdim. Ulan hayatım gibilmişti be. Hayatım gibilmişti. Birisine bağlanmak bu yüzden çok kötü bişey beyler. Kimin ne yapacağını asla kestiremezsiniz. Bağlanmak güzel şey aslında ama. Doğru kişi ise güzel şey. Eğer benim gibi yanlış kişiye bağlanırsanız. zütünüz gibilir böyle. Bi noktadan sonra acısını çekmekten bile zevk alacak pgibopatlığa erişirsiniz. Keza öylede oldu. Ciğerim yangın yeri. baharı bulmak gibi bir misyon edinmiştim kendime. Caminin avlusundayken içeriye girdim. Elimi yüzümü yıkadım. Biriki avuç su içip şadırvanda oturup nefes almaya kafamı toplamaya çalışıyodum. Caminin kapısına kadar geldim. Ayakkabılarımı çıkarıp metanetle ayakkabılığa yerleştirdim. Üstüme başıma çeki düzen vererek huzura girer gibi girdim içeriye. Caminin tam ortasına kadar geldim. Dizlerimin üzerine çöküp başımı önüme eğdim. Gözlerimi kapattım. Ve sessizlikte gönlümden geçenleri Allah'tan istedim. Orada o şekilde kaç saat durdum inanın bilmiyorum. Kalkmaya çalıştığımda bir kaç dakika ayaklarıma basamıyordum. O kadar uyuşmuştu ki, sanki biraz daha otursam kangren olcaktı. Dakikalarca uyuşukluğu geçmedi. En arka safta oturup ayaklarını uzata uzata geğirerek ettehiyyatüyü okuyan dayılar gibi bi kaç dakika ayaklarımı uzatıp uyuşukluğun geçmesini bekledim. Zaten ben ne zaman böyle bi maneviyata bürünsem pekekentin birisi gelir bütün bi ortamı mahveder. Orada dua ediyorum kendimce. Kendimden geçmişim. içim yanıyo kafam bulanık. Gözlerimi kapatmış manevi bi hal içerisine girmişim. Dayının biri tıslaya tıslaya geldi. Başka yer yokmuş gibi elinde tesbihle omzuma dayana dayana yanıma oturdu. Otururkende esssaaalaamu falan diye söylene söylene oturdu. Tabi göbek sıkıştırınca içerde gazlarda sıkıştı kulağımın dibine doğru bi ufak geğirik bıraktı. Son derece normal bişey yapmış gibi de hiç sallamadı oturup duvardaki motifleri inceleyerek tesbihini çekmeye başladı. Ya dedim dayı yapacağın işi şimdi. Hayır küfür de edemiyorum. Ne desem ucu bana dokunacak. Neyse dedim ibo. Yürü. Artık biliyoruz ki yaşıyo. Onu bulmam lazım. Konuşmam lazım. Ama bunu hayatıma bakarak yapmam lazım. Hayat akıp gidiyo. Ve benim onu durduracak gücüm yok. Ama hayatın akışı içerisine baharı bulabilecek bi gücüm var. Aklımdaki fikir şuydu. Ben o gün orada baharın geleceğini bilmiyodum. Baharın öldüğünü sanıyoduk hepimiz. Sizde bende. Bütün tanıdıklarımda. Ama tamamen tesadüf eseri hiçbir aracı tanışıklık falan olmadığım kızlarla buluşmak için geldiğim kafede bahar çıkıp elimi tutup benimle tokalaşmıştı. Demek ki kaderde onu yeniden görmek vardı. eğer ki tekrar göreceksem, bi yerden mutlaka çıkacaktı. Ben onu bi şekilde mutlaka bulacaktım. O yüzden bu şekilde bi umutla doldurup kendimi çıktım camiden. Biraz daha iyiydim. En azından toparlamıştım kendimi. Şoku atlatmıştım. Ayakkabılarımı falan giyip doğru terminale gittim. Biletimi alıp düzceye döndüm.

şirketteki işlerime bakmaya başladım. tabi aklım devamlı bahardaydı. Planını çözmeye çalışıyodum. Nedenini çözmeye çalışıyodum. Kafamda binbir türlü hesap, binbir türlü şey vardı. Beni aldatmışmıydı hakikaten ? Çünkü anlatmamıştı bişey. Anlatacaktı. Dinlemedim. Daha sonra çıktım gittim. Ve peşinden defalarca kez aramasına rağmen açmamıştım telefonlarını. Belkide başka bişey anlatacaktı bana. Ama şunu da düşünüyodum. Eğer ki bahar hakikaten bana ulaşmak isteseydi telefonlarına çıkmama gerek yoktu. Beni bulacağı yerleri çok çok iyi biliyodu. Gerçi günlerce eve kapanıp halil sezai gibi kimseye bi ses vermemiştim. Evde durup öylece duruyodum salak gibi. Oda var. Belki gelip kapıyı bile çalmış olabilir yani. Bilmiyorum diyip bitiriyodum her düşüncemi. Çünkü hiçbişey bilmiyodum hakikaten. Kafayı yiyecek gibiydim. Planlı bi şekilde baharı aramam lazımdı. iş yerinde boş kaldığım zamanlarda facebook'a falan kayıt oldum. Daha doğrusu bi feyk hesap açtım öyle. Belki bulurum diye. Adını soyadını yazarak aradım. Olmadı. Yıllar sonra bile hala hatırlayabildiğim telefon numarasını yazarak aradım bulamadım. Adının harflerini değişik şekillere sokarak aradım gene olmadı. Mail adresinden aradım bulamadım. Arkadaşlarının profillerine girip arkadaşlarına baktım. Hiçbirisinde baharın adı geçen bi hesap yoktu. Baharın kullanabileceği feyk bi hesap olsa onu bile tanıyabilirdim ama. Yoktu maalesef. instagramda da aynı yöntemleri deneyerek aradım. Yoktu. Bildiğim bütün sosyal medya platformlarına baktım. Bi işi bitirdiğimde 5-10 dakika dinlenme fırsatım olursa eğer direk bu işlere bakıyodum. Hemen onu aramaya koyuluyodum. Ogün beni arayıp bahar öldü ibo diyen arkadaşına ulaşmaya çalıştım. Bahara dair herşey resmen sır olmuştu. Bulamamıştım. Yoktu. hiçbi yerde ne bir iz. Sezen aksu şarkısı gibi. Ne bir ses, nede haber gelmiyordu artık ondan. Öylece kalakalmıştım, deli hasretimle ben. Bir yabancı selamı ile hüzünlere dalmıştım. Kendi ellerimle ben, beni kederlere salmıştım. Sonunda bir oyuncak, kara sevda almıştım ondan yani değişmedim hala, öyle biraz çocuk kalmıştım. Yok, öyle el gibi durma gül biraz sana gülmeler yakışır demek istiyodum yolun karşısında ağlayan kadına. kafamda dönüp duran o an da kalmıştım çünkü ben. Yok öyle güz gibi soğuk olma demek istiyodum hiç konuşmaya ndudaklarına. Güz ayrılık taşır diye bağırmak istiyodum. Bir sezen aksu şarkısının içerisinde hapsolmuş gibiydi hikayem. Ve çıkaramıyodum bi türlü. Böyle durumlarda ben genelde işe asılırım. içimi tarifsiz bir öfke kaplar. Ve aynen o şekilde tarif edemeyeceğim kadar büyük bir öfkeyle işlere dalmıştım. Hangi iş varsa, ne iş bekliyosa anında yapıyodum. Hemen şunuda yapıyım. Bunuda getirin şunada bakalım hmm bu böyle miymiş falan diye ondan ona ondan ona atlıyodum. Hatırlarsınız, bu durumu daha öncede yaşamıştım. Gene bu şekilde geçiştirmeye çalışmıştım. Ve beni katil bara zütürüp sövüp sayarak teselli etmişti. Ama bu sefer durum farklıydı tabi.

Neyse beyler işin özeti. Herşeyini takip etmeniz lazım ki birincisi inşaat projeye uygun olsun. inşaatlarda proje çizilir. Her santimi, her bir kolonu, her bir cartı curtu yazılır. Oraya ne kadarlık kalasla dayı o çimentoyu dökecek, ne kadar demir koyacak, o kolon nasıl yapılacak falan hepsi projeye dahildir. Tesisatlar keza aynı şekilde. Eğer ki giberim amk 1-2 santimden nolur daya daya gibtir et diyen bi usta olurda kolonu projeden 1-2 santim farklı yaparsa, ve bu teftişlerde ortaya çıkarsa belediye inşaatınıza ruhsat vermez. inşaatı o şekilde tamamlayıp bitirdikten sonra da yapı kullanma ruhsatı ve tapuyu alamazsınız. Koskoca bir inşaatı 1-2 santim için yıkar düzeltir tekrar yaparsınız. Gerçekten böyledir. Projede ne yazılıysa onun yapılması mecburidir. Size daha öncede söylemiştim. Adından sonra usta gelen insanlardan artık nefret etmiştim amk. Ustalar kompleksli insanlar. Yemin ederim bu bin ustalarda olan kompleks bizim şirkette bende yok patronda yok amk. Öyle böyle değil. Neymiş efendim sabahleyin 8-9 arasında kahvaltısını yapıp kapıda semaverini yapmadan bi çivi bile çakmazmış. öyle bişey ki beyler. bide ortam meselesi var. şimdi çevreden şikayet var. bu binin yaptığı iş baya gürültülü bi iş. hiltiyle miltiyle çalışıyo. Ama tabi bunsuzda inşaat yürür. Günün her saati yapabilir bunu. Bütün bi işi bu değil tabi. Belli aralıklarla hiltiyle bazı yerleri delecek. Gün boyunca oralara işte ne biliyim amk demir girecek somun girecek bilmem ne girecek. onu bi kerede hepsini delmesi lazım. Bu binte hepsini birden delipte gürültüyü bi sefer yapıp kesmiyo. E tabi istanbul burası amk metropol. Yanımız böğrümüz hep iş hanı. Çevreden şikayet var. Diyolar ki inşaatın gürültüsünden işlerimiz aksıyo. Konu bana kadar geldi. Dedim nedir mesele ? Usta sabah geliyo inşaata diyolar. Kahvaltısını yapıyo. Kapıda semaverini yapıyo falan. Orda keyfi bitince, kafasına göre sallana sallana açacağı atıyorum 16 tane delik var. 3 ünü sabah 10 da açıyo. 3 ünü 1 de açıyo. 5 ini 2 de açıyo. öyle öyle akşamı ediyo diyolar. Kalkıp gittim bunun yanına. Selamun aleyküm aleykümselam. Sabah gittim bide. Bakıyım amk durumlar nedir diye. Dayı bi tane ahşap kasa ayarlamış kendine. Ama o biçim yani. üstüne gazete falan sermiş güzelce. Tabaklara doğramış domatesini hıyarını peynirini zeytinini falan. yağ var bal var amk. Öyle böyle değil bakıyo kendine huur çocuğu. Çayıda semaverde içiyo. Öyle de bi ehli keyif. Keyfinden ödün vermiyo yani. Usta ya. Bi ayrıcalığı bi forsu var yani. Usta adam semaverden içer amk. Güya taşak gösterisi yapıyo. Neyse gittim oturdum bunun yanına .Afiyet olsun usta dedim. Hoşgeldiniz ibo bey dedi. Oturduk orda kahvaltı ettik. Çay çorba içtik. Yalnız semaverde çayda bi başka amıniyüm ya. Valla bak öyle böyle değil amk harika bişey. Çayın her türlüsü güzel gerçi de. Demlendiği sürece hiçbir sıkıntı yok.

Neyse bitti kahvaltı. Çayları doldurduk. Birer tane de sigara yaktık. Günün ilk saatleri daha. Sabah 9 gibi falan işte. pardon yanlış olmasın. 9 yada 10 olması lazım. Yandaki ofislere falan millet yeni yeni geliyo. Durumu anlattım ustaya. Dedim usta böyle böyle. Yandakilerden falan şikayet var. Bu iş prestijli bi iş. Senin çalıştığın şirket, yani biz de prestijli bi şirketiz. O yüzden toplumda böyle bi rahatsızlık istemiyoruz. Bi iş yapıyosak yakıp yıkarak insanları rahatsız ederek falan değil. insanlar bizi tolere ediyosa, bizde bu işin takunu çıkarmadan olabildiği kadar hassas davranmaya çalışalım falan diyorum. Usta ağzında sigara gömlek yarıya kadar açık atleti görünür vaziyette beni ti ye alır bi şekilde rahatsız oluyolarsa müzik falan açsınlar ya bastırır o onu falan diyo gevşek gevşek gülerek. Bak dedim usta. Senin yapacağın iş ne ? Şu delikleri açmak. Sabah kaçta geliyosun buraya ? 7 de 8 de neyse. Çevrendeki elemanlar 9 da 10 da iş başı yapıyolar. Adamlar tam işe başlayacak sen burdan zırıl zırıl hiltiyle beton kırıyosun. Kimse işini yapamıyo. Bide bi kere değil iki kere değil. Aralıklarla yapıyosun bunu. Dedim bi zahmet şu keyfinden biraz feragat et. Diğer insanları da düşün. Bencillik etme. inşaata gelince erkenden şu delikleri aç. Ne işin varsa gürültülü bitir. Sonra gel otur kahvaltını et semaverini yap çayını iç akşama kadar kimsenin sana karışacağı görüşeceği bişey yok. Kimsede sana bişey demez. diyorum. Daha diyoki valla ibo bey miydi ? he. kimse kusura bakmasın. Burda sabahın ayazında geliyom ben şuraya. Bi kahvaltım bi semaverim var. Bunuda yapmazsam çalışamam ben. Ellemeyin bana diyo. Tövbe yarabbim dedim gibecem şimdi semaverini senin. içimden sövüyorum ama inşaatta gerginlik çıkmasını istemiyorum. Birincisi tekim orda. ikincisi de adamı işçilerinin önünde rencide etmek istemiyorum koskoca herif ne olursa olsun amk. Sonuçta işçiler buna usta diyolar. Orda biraz daha sertleştim. Dedim bundan sonra hiltidir matkaptır ne gibim yapılacaksa gürültülü sabah 10'a 11'e kadar bitmiş olsun. Bu inşaatta 11 den sonra çekiç sesinden başka bi ses istemiyorum. Buraya çalışmaya geldiniz. Herkes işini yapsın. Keyfine düşkün olanlar izin gününde gidip mangalını yapsın semaverini yapsın keyfine baksın dedim. Kalktım ayağa. Usta da tamam tamam falan etti böyle. iyi dedim amk heralde biraz sert yapınca işe yaradı. Orda öğlene kadar durdum inşaatın başında. Sağı solu kontrol ettim. inşaaatın durumuna baktım. Geziniyorum ki işçiler kendilerini başı boş sanmasın. Denetlenmiyo sanmasın yani anladın ? arada bi kendini göstereceksin. Yalandan biriki uyarıyorum işte oğlum şurası bak biraz yamuk gbii duruyo orayı niye öyle yaptınız falan diye sağa sola bakıyorum böyle. neyse abi dedim heralde tamamdır bu iş. Döniyim ben amk. işleri halledip tekrar döndüm düzceye.

Ulan aradan biriki gün geçmedi bizimkiler gene çıktılar geldiler. ibo bey inşaatta sorun varmışş diye. Hay dıbına koyum gene noldu dedim. Dediler ki o usta gene sıkıntı çıkarmış galiba. Allahallah hele bi anlatın hele dedim. Ben onun kulağını çektiydim ne diyo gene amcık dedim. Benim böyle istihbaratı sağlam ekiplerim var. Bi tane var selin diye bi kız. Tam bir zilli. Gece gündüz telefonu elinden hiç düşmez. Bide böyle sanki hiç bi işle ilgili değilmiş gibi görünür ama. Hangi ortamda ne konuşuluyo kim kime ne anlatıyo ne ediliyo kim kimle ne yapıyo herşeyi bilir takip eder. Benim gittiğimi bunlara azar çektiğimi ustanın sonradan inşaattakilere de gibtir edin diyip gibinin keyfine devam ettiğini, arkamdan atıp tuttuğunu, bana gelince "bırak şu yalakayı yav. oda üç beş tane gıdığı gıllı herife yalakalık eden pembe zütlülerden" falan diye arkamdan laflar ettiğini falan herşeyi biliyo. bütün raporları aldım bundan. vay puşt vay dedim. beni heralde bu saatlerce masa başında oturup bi gib yapmadan üç beş imza atıp binlerce lirayı cebine cukkalayan zor yüzü görmemiş zengin züppelerinden falan sanmış belli ki. yok yalaka. yok gıdığı gıllıya bilmem ne yapıyomuşum. yok pembe zütlüymüşüm. ulan dedim sen nası konuşuyon amk benim hakkımda. dalyarak. senin sakallarını tek tek gibe gibe yakarım. yemin ederim dört düvel gavat kokusuna aşina kalır. atın gibine bak hele la diye kendi kendimi gazladım da gazladım. ama nasıl cinlendim varya beyler anlatamam. iş yerinde genelde böyle yüksek tepkiler vermem. çünkü çalışanlar karşısında olumsuz bi izlenim yaratırsınız. eğer çok sinirli bi şekilde gittiğinizi odada bağırdığınızı falan duyarlarsa mesela sizden korkabilirler çekinebilirler. böyle durumlarda bilmenizi gerektirecek bi durumu size söylemekten çekinebilirler. yada anlatamazlar. dolayısıyla verim düşebilir. aynı şekilde çok neşeli çok mutlu çok gevşek hallerinizi falan görmeleri de keza aynı şekilde çok salmalarına, rahat olmalarına, aranızdaki mesafeyi unutmalarına neden olur. bu nedenle mesafeyi ve mesafenizin gerektirdiklerini iyi korumalısınız. iş yerinde bu tür detaylar önemlidir. Lideri lider yapan vasıflardan bazılarıdır mesela bunlar. Neyse abi. Ben öyle bi ciinlenmişim ki. Gözüm kararmış amk. Nadir olur zaten bunlar böyle. Çok öyle ota taka sinirlenip kavga çıkarak badboyslardan değilim ben. Bi kere gözüm döner böyle bişeye. Hiçbişeyi görmez gözüm. Oda nadiren olur. Ortalığı yakıp yıkarım. Ama felaket olur o zamanda yani. Karşımda hiçbişey duramaz. Durmak istemez. Neyse ben kapıyı falan vurup çıktım şirketten. ilk otobüsle gittim istanbula. Saat geç oldu tabi haliyle. Bi otele yerleşip kaldım o gece orda. Zaten o otellerde falan da iyice sinirleniyorum ben. Genelde sinirlendiğimde sinirim yatışmasın diye bütün bir kainat bana karşı böyle ters şeyler çıkarıyo. Banyo yaparım su soğur. yatağa yatarım yayı çıkar. Yada kokar. Su içerim ilaçlı gelir. Apul patlar. Sabun kayar bilmem nolur bir sürü bir sürü şey. sabah aynı sinirle abi çıktım otelden doğru inşaata gittim. istanbul içinde zaten bi yerden bi yere gitmek tam bir zulüm. Trafik gerçekten yakınıldığı kadar var. Dolmuşlarda otobüslerde falan dayayan dayayana. Genelde istanbul içinde taksi kullanırım. Ama bana nedense hep eski dolmuşçu taksiler gelir. Bu huur çocukları da nasıl bir etki bıraktıysa işte dolmuş gördükleri her boşluğa girmek kaynak yapmak isterler. Bre dıbına koduğum. Gidiyoz işte yola. Solda bi züt girecek yer ya var ya yok. Daha o bi zütlük yere kırar direksiyonu. Usul usul kırk saatte oraya sokmaya çalışır. Geçeriz güç bela sol şeride. Daha 10 metre gitmeden tekrar ortaya alır arabayı. Ne var ? Önde tır var amk der. giberim tırını amk dur işte durduğun yerde de gidelim. Bana taxi driver'lık yapma amk. neyse abi. Gittim ben inşaata. Ama varya böyle bi sinir yok. Ağzını yüzünü gibecem huur çocuğunun. Zaten yavşak yavşak tavırlarından da ayarım buna. Saat da sekiz. biliyorum zamanını tam ayarladım amcığın. inşaata doğru yürüyorum hızla. Baktım bu gavat gene semaveri falan koymuş. Çayın demlenmesini falan bekliyo orda. bi yandan yanında böğründeki işçilere laf atıyo falan makara yapıyo. Öyle bi keyif çatıyo ki anlatamam. amk öyle hızlı hızlı yürüyerek geldim bunun yanına kadar. Semavere vurdum tekmeyi devirdim. Çaydanlık falan elinde kaldı bunun. Aldım elinden de çaydanlığı. Hooop hooop falan diye ayağa kalkıyodu. Çaydanlığıda fırlattım attım. Dedim senin bıyığını giberim dıbına koduğumun çocuğu sen kime şekil yapıyosun. işçiler falan araya girdi buda benim yakamı topladı. Senin sıfatını giberim karışmayın lan diye bağırdım bunlara. Çekilin kenara allahıma kitabıma hayatınızla oynarım hepinizin. Şerefsizim gözünüzün yaşına bakmam Çoluğunuza çocuğunuza acımam bitiririm hayatınızı diye bi bağırdım bi gürlüyorum ama inşaatta anlatamam sana. Çevreden camlara falan çıkıyolar. Bu herifte baya cinlendi yakayı falan topladı benim böyle duruyoruz. Tuttum bunun kollardan indir lan elini yavşak seni dedim. Vurdum kollarına biraz hırpaladım indirdi. ittirdim bunu biraz ileriye böyle. Konuş bakıyım şimdi seni keyfinden kimse alıkoyamaz diyomuşsun? dedim. böyle kafasını sağa sola sallıyo ya sabır ya sabır der gibi. konuş lan gibik! dedim. Konuş gıdığı gıllı heriflere yalakalık yapıyo pembe zütlü diyomuşsun. Konuş bakıyım kara zütünün maharetin igörüyüm. O kara zütün yiyosa konuş bakıyım şimdi karşımda. O gibtiğimin ağzını bi aç bakıyım görüyüm. Açsana lan ? aç! diye böyle üstüne üstüne gidiyorum. Ama öyle böyle değil. Bütün bir sokak inliyo amk. Sağdan soldan böyle yola kadar çıktı esnaf uzaktan uzaktan bize bakıyolar. Buda böyle sinirlendi. giberim lan senide işinide yapmıyorum dıbına koyum dedi. Bide böyle atar yapıyolar ya ben kendimden geçiyorum. Senin kelini giberim buraya gel dedim tuttum kolundan. Bırakırdın bırakmazdın diye orda tartışmaya girdik. Bunun sıfatına bi tane geçirmişim beyler. dıbına koyum çat diye ses geldi şerefsizim. artık burnu mu kırıldı her ne gibim kırıldıysa şerefsizim çat diye ses geldi. Amk işçiler falan yelteniyolar araya girmeye bizi ayırmaya falan direk onlara saldırıyorum amk. giberim adım atanı giberim şerefsizim. Acımam yok kalın orda. Ellemeyin bu muallakyle işim bitene kadar kimse karışmasın dedim. Zaten artık nası bi zütü kalkıklık ettiyse demekki inşaatta onun için kendini riske atacak kimse yok amk. Kiimse o riski göze alıp bu pekekenti alamıyo elimden. Alamazlar zaten amk . Ben o sinirle gelmişim oraya kadar. Onun ağzını yüzünü gibmeden bırakırmıyım. Bunun yüzü gözü kan içinde kaldı tabi. Birazda orda tartakladım. Tuttum ensesinden köpekleri tutar gibi. Kalk lan şerefsiz dedim. Sürükleye sürükleye inşaata kadar soktum. Bu arada beyler daha önce hiç kavga etmediyseniz döveceğiniz adama dikkat edin. dıbını gibiyim o yumruk ne can yakıyo lan öyle. Amk onun canı nasıl yanıyo bilmiyorum artık ama gibiyim o elin varya bi ağrıyo bi ağrıyo anlatamam sana. Kavga esnasında anlamıyon ama. amk benim parmakların o sıkınca yumruğu vurduğun yerler varya. oralar zedelenmiş amk. dur neyse gelecem oraya sonra. hiltiyi aldım attım bunun önüne. Del lan şimdi deleceğin yerleri dedim. ordan birsiini çağırdım. Gel lan buraya. Göster şuna nereyi delecekse dedim. Herif artık çöktü amk. Baktı ki kaçacağı bi yer yok. Koskoca evli barklı adam btün bi milletin önünde benden sopa yemişti amk. Hemde öyle kallavi bi sopa ki anlatamam yani. Hemde sırf ekmek parası için katlanmak zorundaydı. Çünkü biliyo beyler. O muallak de biliyo ben onu çıkarırsam işten. Eğer istersem onla oynamayı. Hiç tartaklamaya dövmeye falan lüzum kalmaz. Bi telefon ederim. Çıkışını veririm. Biriki ayarlama yaparım. Biriki yere haber bırakırım. O herif varya yiyecek ekmeğe muhtaç olur. Şerefsizim sokakta dileniyim bari diye sokağa çıkar dilendirmezler. Hayatını söndürürüm o binin. Neyseki ben o kadar vicdansız merhametsiz bi insan değilim. Karşımdaki her ne kadar huur çocuğu da olsa. buna varya orda ağlata ağlata eli yüzü kan revan içinde ordaki deliklerin hepsini bir bir deldirdim. haaaah. işte şuu. adam olacaksın amk adam adam. giberim şunu ilk geldiğimde yapsaydın nolurdu ? seni adam insan bildim karşıma aldım insan gibi konuştum. usta dedim ustalığına saygı gösterdim. yaşına başına saygı gösterdim. söyledim güzel bi dille. kırmadan anlattım. çay içtik sigara içtik. tamam dedim gönderdin. işçilerin önünde kırmayım diye de özellikle ters bi laf etmedim. ama sen naaptın ? bütün bunları zütü kalkıklıkla dinledin. dinledin mi ? diye soruyorum böyle arada. boynu bükük yaramaz öğrenciler gibi sessizce duruyo. dinlediiin. üstüne üstlük bide arkamdan atıp tuttun. tuttun mu ? tuttuuuuuun. haaaa. o zaman orda bi duracaksın işte. lafın nereye gittiğine dikkat edeceksin. ben seni adam bilmiş karşıma almışsam, sen bana zütü kalkıklık edip komplekslere girmişsen ben senin o zütünü bi indiririm. sen madem ki insan gibi davranmaktan anlamıyosun. bende sana hakettiğin gibi davranırım diye buna varya bi azar çaldım. bi azar çaldım anlatamam sana.

çık git yürü elini yüzünü yıka dedim. biriki tane bebeye de kaş göz ettim. tutun zütürün şunu gibisinden. kollarına girdiler içeriye zütürdüler. ordaki işçileri topladım. geçin dedim şöyle. geçin içeriye. inşaatın içinde bunları karşıma aldım. bakın dedim beyler. belki şurda yaşı benim yaşımın iki katı olan abilerim vardır. yaşı benim yaşımın yarısı bile etmeyen kardeşlerim vardır. herkes şu inşaatta dişini tırnağına takıp ekmek parası kazanmanın derdinde. ben burda sizi kontrole geldiğim de oturup beraber sizle peynir zeytin yemiş adamım. ha kötü bişey mi ? tabikide değil. size patronluk taslayan yok. sizi ezip hor gören devamlı başınızda kamçılayan bi bekçi yok. karışan yok görüşen yok. karşınızda her derdinizi dinleyecek, her sorununuzu halledecek adam gibi adam patron gibi patron var. aha burdayım işte da. aha la aha la. dünyanın hangi yerinde şirketin patronu gelip inşaatta işçilerle çay sigara içmiş ? buda o kadar sene inşaatlarda çalışan abilerim var hangi birisi patronunun karşısında sigara yakabilmiş. ben sizi kendimle bir tutuyorum. kimsenin kimseden bi üstünlüğü yok. sizde ekmek parası derdindesiniz. bende. işimizi yapalım. bana diyinki abi, kardeşim artık yaşınız neyse ona göre. bana şu lazım. bana çivi lazım. bana çimento lazım. yada benim canım sıkılıyo bana müzik ayarla. bana işte ne biliyim hafta sonu karıya zütür. şerefsizim yaparım. ulan gibinizin keyfini bile ben mi düşüneyim ? hayır adam insan olacaksanız ta o kadar bile yapayım. karıya bile zütüreyim hepinizi. motivasyon için bu lazım deyin. ona zütürüyüm. işte iyi çalışmak için bi gün piknik şart diyin. pikniğe zütürüyüm. karpuz getiriyim inşaatta kesip yiyelim. ama bana zütlük yapmayın. zütlük yapanın zütünü giberim. adam insan olanı da baş tacı ederim. bugün bunu da gayet iyi anlattığımı düşünüyorum. herkes işine baksın bundan sonra. hadi eyvallah dedim. çıktım inşaattan. o huur çocuğu o günden sonra öyle bi çalıştı. öyle bi çalıştı ki. şerefsizim inşaatlardaki işçilere böyle ayın elemanı yılın elemanı falan diye seçmeler yapılsa bu gavat o sene yüzyılın elemanı diye seçilirdi. öylesine hassas, dikkatli, özenli bi kediye dönüştü ki anlatamam sana. o günden sonra aradan 2-3 hafta falan geçti. dedim dur bakıyım bi kontrol ediyim ne var ne yok inşaatta. hiç ses seda yok ne zaman sorsam herşey yolunda diyolar amk. gittim inşaata gene sabah sekizde. baktım bu almış yanına ketılı. uzatmış üçlüyle. bi yandan çalışıyo. bi yandan ekmek arası yapmış onu yiyo. ya dıbına koyum dedim kendi kendime. ulan nolursa olsun vicdan yapıyo adam amk. bende istemiyorum kimseyi kırmak üzmek dövmek tartaklamak ama. ne yapıyım anlamıyo başka bi dilden gavat. böyle de görünce işte üzülüyo insan amk. ulan yüreğim cız etti yemin ederim. geldim bunun başına. selamunaleyküm usta dedim. kafayı kaldırdı. gene mahcup bi suratla .aleykümselaam diye tekrar eğdi. daha bi hızlı vurmaya başladı çekice sanki daha özeniyomuş gibi falan bana yaranmak için kızmayım diye falan böyle. ya dedim koskoca adamın haline bak amk. yavşaklık insanı ne hale düşürüyo. neyse dedim gene de yüreğim el vermedi. kafayı kaldırdım şöyle bağırdım işçilere. hani olum sizin çayınız çorbanız yok mu amk dedim. var abi dedi bi tane fırlama. e hani nerde eskiden şurda semaver kaynardı amk gibiyim onu da mı kaldırdınız olum bu inşaata sırf onun için geliyom ben dedim. gel lan buraya kertenkele diye çağırdım o var abi diyeni. git şurdan marketten peynir zeytin kayvaltılık salam malam bişeyler al dedim. iyice al ama bak herkese yetsin. peynir biterse şerefsizim seni düdüklerim dedim. güldü sıpa. tamam abi dedi çıkmamış sakallarına sürdü parayı koşa koşa gitti kirli paslı elbiseleriyle. ne hayatlar var amk şu inşaatlarda dedim. ne gencecik çocuklar harcanıp gidiyolar. o gidip gelene kadar ordan semaveri getirttim tekrar. belli ki ben gelip gittikten sonra bi daha semaver yapılmamış. içi falan hep örümcek ağı dolmuş amk. gazeteyle içindekileri temizledim. çalı çırpı inşaattan ufak odunlardan falan doldurdum güzelce. yalandan yakamamış gibi yaptım böyle. ki ustanın gönlünü alıcam bak. bunları da öğrenin beyler. adam yaşlı bizden amk. çocuk gibi öyle gönül almak olmaz. bide patronum ben gidipte hadi uzatma trip atma diyip öpüşemem adamla amk. Adamında hani kırmadan daha fazla küçültmeden gönlünü alıyım diye sanki becerememiş yakamamış gibi yaptım. yav usta diye seslendim buna. kaldırdı kafayı. yav dedim sen anlıyon bu işten bi el at be şuna be hadi gözünü seviyim dedim rica ettim. kalktı yerinden şöyle. başta biraz isteksizdi ama. belli ki semaver hakkaten tutkusuydu adamın. biriki kurcalayıp semaverle oynayınca keyfi yerine geldi gavatın. haaah işte şöyle dumanı tütsün şurdan hhehhehehe falan dedi böyle gerildi biraz. bende baktım omzuna elimi koydum. eyvallah dedim. oda bana baktı mütebessim bir yüz ifadesiyle. eyvallah dedi. amk mutlu oldum lan. baya baya düzeltmiştim arayı. gönlünüde almıştım adamın. yaşlı başlı adam olum en nihayetinde. artık 50 yaşıdna mı 60 yaşındamı 40 yaşında mı kimbilir. oda bi aile babası. belki bi dede. ordan bebelere seslendim. dedim bi tane daha yakın şuraya. oraya mangal gibi bi ateş yaktık. bi çaydanlık daha ayarladılar çocuklar. kertenkele de gitti geldi o sıra. doldurmuş üç poşet. poşet kendinden ağır amk. parayı görünce ne canı çektiyse almış sıpa. ne yaptın lan gavur marketi mi aldın dedim. yok abi eheheh diye sırıttı. vay şerefsiz sen ocak batırırsın lan gel buraya dedim oturttum bunu da yanıma. orda bunlarla bi dolu kahvaltı ettik. ama varya. öyle bi muhabbet. öyle bi muhabbet ki anlatamam. bi anlatıyolar bi anlatıyolar gırgır şamata. orda rahat 1-2 saat güldük eğlendik. böylelikle onlarında gönlünü aldım. işleri de yoluna koydum. benimde içim rahat etti. bu gece burda bırakayım beyler. yarın mühim işlerim var. hazırlanmam lazım. iyi geceler şimdiden hepinize. hepinizi teker teker işçi kalan yerlerinizden öpüyorum.