/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 251.
    +8
    hayırdır ali dayı sen napıyon burda dedim. toparlandı biraz. avrat almadı mı yoksa seni eve dedim. yav hiç sorma ibo tartıştık biraz dedi. noldu dayı gene ceviz kırmaya mı gittin dedim. ne cevizi olum. fındık bile kıramıyoz artık biz bizden geçti o işler hohohoho diye güldü gene. sakallarını kaşıyarak kalktı. benim ikinci bardak çay için ayırdığım suya çöktü. kendine bi çay aldı amk. düğün mevzusundan mıdır nedir karıyla takışmışlar. birinin düğünü varmış. karı çeyrek mi alalım demiş yada altın mı alalım demiş bişey demiş. buda yok ille para takalım ne gerek var falan diye zorlatmış. amk karıyla ne tartışıyosun bu konularda. verecn istediğini susacak. başına niye iş alıyon ali dayım dedim. para mı var amk dedi. e dayı başka yapacak bişey yok dedim napacan. al noldu şimdi dedim ? işte sen hep böyle yapıyon da herşeye para buluyon benim dediğime gelince para yok diyonda hiç istediğim gibi olmuyo sırf ben böyle dedim diye yapmıyon ben demesem yapardında bilmem neyde diye vir vir vir başladı. beende çıktım buraya geldim napıyım dedi. biraz kafa dağıtıp gidecektim uyuyakalmışım dedi. iyi etmişsin dayı dedim. e sen napıyon yiğenim burda bitmedimi işin dedi. orda biraz böyle muhabbet ettik çaylar bitene kadar iyi oldu amk bana da hem midem kazındıydı bi püskülüt falan bişeyler yedim. çay içtim. hemde kafam dağıldı biraz ferahladım. iyi hadi dayı ben iniyom tekrar görüşürüz dedim. indim tekrar aşağıya. biliyosunuz babanın bünyesi sabahlara kadar çalışmaya alışık. o yüzden zorlanmadım. telefonu şarja takmıştım. ali dayıyla muhabbet esnasında müzik dinleyebilecek kadar dolmuş. ki artık zaten kulaklığa ihtiyacım yoktu. herkes gittiğine göre şarja takılmış telefonumda var hazır. verdim coşkuyu son ses. ama bir çalışıyorum öyle böyle değil. sabaha kadar o ikinci kutuyu da bitirdim. sabah geldiklerinde ben hala çalışıyodum ama belim melim ağrımaya başlamıştı artık. boş kutularıda zütürdüm gülsüm gerizekalısının önüne bıraktım. üçüncü kutuya başlamış dörtte birini takmıştım. kutu diyince aklınıza küçük salça kutuları falan gelmesin market kutuları gibi. koca koli beyler. yani bir kolinin içerisinde bin den fazla evrakvar. kaç bin Allah bilir. abartmayayım da yani binden fazla olduğu kesin. epey büyük yani. bir gün içerisinde yani tamamen bir gün 24 saat içerisinde 2 koliyi bitirip üçüncüye başlamak takdir edilesi bi hız yani. ordakiler 6 kişi tam kapasitede çalışsalar yapamazlar bunu. çünkü yetenekleri yok amk. hızları yok. işi bilmiyolar.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 252.
    +4
    bu gülsüm denen gerizekalı masasndaki boş kolileri görünce geldi yanıma. bu üçüncü koli mi dedi. kafamı salladım evet manasında konuşmadım bile hiç. sabaha kadar hiç uyumadın mı dedi omzuma dokunarak. faturaları düzeltiyodum. durdum. kafamı çevirdim yüzüne baktım. cevap vermedim. tekrar kafamı çevirdim. napıyosun sen demek istiyodum amk. ama cevap veresim gelmiyodu. amk karısı aptal aptal konuşup kezbansı triplere giriyosun. sonrada gelip burda milletin içinde omza dokunmalar bi iş atmalar falan napıyosun amk. neyin peşindesin. bu giblemediğimi görüne döndü yerine. boynu bükük bi şekilde özür dilerim dedi. efendim? dedim. dün söylediklerim için özür dilerim dedi. herkeste ben bişey diycem büyük bi hesaplaşma falan olcak diye düşünüyo. halbuki ben onuda başkalarını da giblemiyorum amk. banane onların düşündükleri umrumda bile değil. gibimde bile olmayan insanlar. kendi şirketimin bile olmayan evrak deposundaki çalışanların benim hakkımdaki düşüncelerinden banane. ister iyi düşünsünler ister kötü düşünler onlar kimki gibleyim ben onları. ne taka yarayacak yani. isterse söverler. yani burda onları küçümsemişim gibi falan üstüme atlamayın hemen. sadece onlarla işim yok benim. hiçbi zamanda olmaz. o yüzden benim için yolda yürüyen herhangi bi adamdan farksızlar. ben onların görüşünü neden önemseyim ? neme lazım.
    ···
  3. 253.
    +7
    saate baktım. bu gerizekalılar da işin başına gelince sıkıldım zaten ortam baydı. yanlarında çalışmak istemiyodum. ki ben adam akıllı bi ekip olsun sabahtan akşama kadar beraber çalışıyoruz sonuçta keyifli bi atmosfer yaratalım diye muhabbet kurmaya çalıştım. aptal saptal triplere girerek o şansı kaybettiler. neyse programımın zaten bir hafta falan ilerisindeyim kalanını daha sonra takarım kolay gelsin size dedim çıktım ordan. dışarıya sigara içmeye gittim. ali dayıdan çayımı alıyodum ki baktım ilerde bi topluluk var. bi sesler falan yükseliyo. o tarafta çalışma masaları falan var. çalışanlar oturuyolar. filmlerde görmüşsünüzdür karma bi şekilde dağıtılmış strafor gibi aralara çekilmiş bariyerlerle bölünmüş ufak ofisçikler verirler. masalar bilgisayarlar sandalyelerden oluşan. herkes orda çalışır kendi alanında. o bölümde işte. noluyo la orda kavga mı var dedim. gidiyimde seyrediyim biraz diye çayımı alıp oraya doğru yöneldim. beş altı tane kadın toplanmışlar. karşılarında da bizim şirket müdürü yavşak var. onlara bağırıp duruyo. ama nasıl bağırıyo. bağırdığı kadınların bi çoğu anası yaşında gavatın. öyle böyle değil. "aptal saptal bahaneler uydurmanız için mi para veriyorum ben size he ? burdan para kazanıyosunuz. şu lanet olası raporları getirmeniz için para veriyorum. hayır bi rapor işini dahi beceremiyosanız ne diye burdasınız ki ? arkanızı toplamaya başka bi eleman daha mı alayım ? " falan diye yardırıyo. amk cinlerim tepeme çıktı gene .biliyosunuz baba böyle şeyleri sevmez. ama kendi kavgam olmayan yerde de kahramanlık yapmanın alemi yoktu. senin işin değil ibo dedim. bunlar senin işin değil. burası senin işin değil. sabret. bu adamı sen adam edemezsin. bu senin işin değil diyerek döndüm ordan arkamı. amk sinirlendim ama. bi yandan kendime yediremiyodum. bu zamana kadar hiç bi haksızlık karşısında susmadım. fakat burada durabildiğim kadar uslu durmak zorunda olduğum için ses çıkarmamam gerekiyodu. ve o gibtiğimin herifiyle ne kadar az takışırsam benimle o kadar az uğraşırdı. ve şu altı ay o kadar kafam rahat geçerdi. o yüzden bu muallakyle uğraşıp başımı daha fazla ağrıtmak istemiyodum. döndüm terasa doğru giderken bağırdığı kadınlardan bi tanesi ağlayarak koştu gitti yanımdan lavaboya doğru. ama ne biçim ağlıyo. arkasından da bizim sevda çıktı kapıdan karıya yetişmek teselli etmek için ama. karı durmadı. oda çaresizce kaldı yanımda böyle. ben terasın kapısını açtım. kafamla çağırdım gel diyerek. üzülerek geldi oda. çıktık sigaraları yaktık. noluyodu orda dedim.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 254.
    +8
    karşılaştığımız bi projemiz var. daha doğrusu bi dava. finansal hareket içerisindeki bazı kalemlerin karşıt incelenmesi için rapor istedi patron muhasebedeki o gördüğün kadınlardan. fakat istediği raporları oluşturabilmek için o kadınların hepsinin 24 saat boyunca çalışıp bi yığın evrağı incelemesi gerek. ki gene de çok zor yani istediği raporları oluşturmaları. 24 saat çalışıp kolilerce evrakı inceleseler bile yetişmeyebilir. üstelik o ağlayarak giden kadının da geçen haftalarda babası vefat etti. cenaze işleriyle falan uğraşmak için izin aldı. patron en fazla 3 gün izin verebilirim diyerek sadece defin ve veraset işlemlerini yapacak kadar bi süre tanıdı. kadının yas tutmasına bile müsaade etmedi. o pgibolojiyle gelip burda hala işini yetiştirmeye çalışsa da evraklar bitecek gibi değildi zaten. en sonunda yetişmedi. aslında hala bi kaç gün var fakat. yapmaları imkansız. patronda bunu bildiği için bugün durumu sormaya geldi. raporların hala hazır olmadığını ve olmayacağını anlayınca da. dedi sustu. bastı kalayı demi dedim. yani der gibi kaşları falan kaldırdı. sigaralardan çektik bi nefes. amk aklımdan geçirdim bi an. dedim ben hazırlayım raporları. ben halledeyim. evrak işini biliyorum. önünüze yığınla evrak koyar bu evrakların içinden çıkmanızı isterler. vergi dairesi yada karşı inceleme yapan yeminlilerle uğraşır durursunuz. çoğunlukla avukatlar size bunları gönderirler. karşı şirketlerin salakça bi işi yüzünden sahte faturası olur sahte imzası olur bilmem neyi olur mevzu vergi dairesine taşınır. vergi dairesindeki müfettişler inceleme isterler. dosyaları getirin evraklarınızı kontrol edicez derler resmi bi dille. patronda evrakların içerisindeki diğer yalan yanlış kalemlerin incelenemesini yada görülmesini istemediği için gidecek bütün evraklarını önünüze serer. ve bazı raporlar ister. sizde o yığınla evrakı teker teker inceleyip kalem kalem rapor hazırlamak için uğraşırsınız. hatırlarsanız daha önceden benzer işler yapmıştım. ki benim için çokta zor bi işlem değil. vakit alırdı sadece. fakat imkansız değildi. kafamdan kuruyorum böyle. en sonunda dalmışım. senin işin değil ibo. senin işin değil dedim. amk sesli söylemişim bi an efendim ? dedi sevda. pardon ya sesli düşündüm bi an dedim. ne senin işin değil dedi. ya dedim raporları bi an ben hazırlayım dedim. kadınların haline acıdım yani üzülmelerini istemem. sonuçta o şerefsiz patronunuz gereksiz yere üzüyo kadınları. haksızlığa karşı susup oturmak tarzım değil. ama benim işim değil bu. buna karışmak o gavatla savaşmak istemiyorum. 6 ayım bitsin gidiyim diye sabrediyorum dedim. doğru düşünmüşsün dedi. zaten yetiştirebilmen imkansız dedi.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      sende challange accepted dedin tabi
      ···
  5. 255.
    +6
    imkansız kelimesi garip bi şekilde şevklendiriyo beni biliyo musun dedim. ahahaha diye güldü. valla hiç heveslenme şampiyon. üç gün içerisinde o kolileri inceleyip bi rapor oluşturman güçlü bi ekiple bile zor. kaldı ki bi başınasın. imkansız. dedi. ikinci defa imkansız dedin. galiba bu raporları benim üstüme yıkıp işten kaytarmayı planlıyosunuz dedim. güldü. evet hepsi büyük bi planın parçası. sırf bu raporlar için diğer şirketten seni buraya getirttim. herşey oyunun bi parçasıydı diye kravatıma falan asıldı trollüğüne. güldüm bende. şaka bi yana. gerçekten şeyapma sen. olan oldu. dediğin gibi senin işin değil. dedi sigarasını söndürüp gitti tekrar içeriye. imkansız kelimesine karşı bi gıcığım var beyler. gib beni der gibi bağıran huurlara benziyo. imkansız lafını duyunca o iş benim beynime kazınıyo amk. takıntı haline geliyo. o işi yapmam lazım oluyorum direk. ama dediğim gibi. benim işim değildi. buna karışmamalıydım. üstüme vazife değildi. sigara bitince içeriye girdim şirkette biraz dolaşmaya başladım. böyle teker teker geziyorum. burası neymiş. ha burası tuvalet. bura ney ? bu oda da günübirlik evrak odası gibi bişey galiba. burası ? ha merhabalar. sizin odanız mı ? ibo ben. flalan diye odalara bakıyorum böyle tek tek. koridorda yürüyorum böyle. ulan ilerde bi odadan sesler gelip duruyo vıcır vıcır. kapıda aralı. noluyo la orda dedim. kapıyı inceden araladım. gözümü soktum o aralıktan. bi baktım. gibik patron odadaki karıya yavşayıp duruyo. orda zütünü mötünü elliyo. hayır karınında gönlü olsa neyse diycemde. bırakın selim bey. lütfen yapmayın selim bey falan diyip duruyo. amk kapının kolunu sıktım sinirden. baya baya taciz ediyo gavat. kapının kolu gıcırdayınca muallak irkildi. görmedi beni orda. durunca bi anda apar topar kapıya doğru yollandı. bende kapıyı bırakıp arkamı döndüm gitmeye başladım. kapıyı açtı dışarıya çıktı. ben koridoru yarıladıydım. heey diye bağırdı bu. giblemedim. ibooo bak buraya diye bağırdı. durdum. kafamı çevirmedim. sen ne arıyosun burda dedi. döndüm elimde çay bardağıyla. çay içiyorum gördüğün gibi dedim. ne geziyosun bu tarafta ? senin yerin aşağıda değil mi dedi. sorgular gibi. canım sıkıldı. eğlenceli bişeyler arıyodum dedim. sen ne arıyosun burda ? senin yerin yukarda değil mi ? sende mi eğlenceli bişeyler arıyosun dedim. kapıyı kapattı. hızlı adımlarla yanıma geldi. kolumdan tutup beni çekiştirmeye başladı gel buraya diye. soteye çekti. ne ima ediyosun sen dedi. bişey ima etmiyorum. çay almaya geldim. çayımı aldım. sigara içtim aşağıya iniyorum dedim. bana bak dedi. kolumdan tuttu. bardağı kenara bıraktım. bende bunun kolundan tuttum. sen bana bak dedim. ittirdim bunu duvara sırtını çarptı. bak dedim. ne yapmaya çalıştığıının farkındayım. ne tak yediğinle de zerre ilgilenmiyorum. benim işim değilsin. 6 ay şurda vakit geçiricem. patronla olan anlaşmanızın benim üstüme düşen kısmını yerine getiricem. her ne kadar senden tiksinsem de sana bulaşmamak ve ellerimi kirletmemek istiyorum. o yüzden beni tehdit ederek iyice kaşınma istersen. benim işim değilsin. anladın mı beni ? şimdi git ne yapıyosan yap. ilgilenmiyorum dedim. ve arkamı dönüp indim aşağıya. ama iyice içime dert olmuştu. amk çocuğu hem çalışanlarına köpek çekiyodu. hem artis artis ortada geziyodu. hemde çalışanlarını taciz ediyodu. amk yerinde iyi bi dersi ve cezayı hakeden birisi varsa oda oydu aslında. ama gel gör ki ihtiyar bizi salak bi anlaşmaya bağlı bıraktı. elimi kolumu bağladı. o yüzden bi gib yapamıyodum. sabrediyodum. benim işim değil diyerek kendimi hep geri çekiyodum. ama ne zaman patlak verecekti dur bakalım.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 256.
    +5
    gece devam ederiz beyler. biraz ara veriyim. çay çorba içiyim dinleniyim. yazın siz gene buralardayım okurum ben.
    ···
    1. 1.
      0
      Gece derken saat kaç gibi
      ···
      1. 1.
        +2
        1-2-3 arası bi zaman kanka. muhtemelen. bi terslik olmazsa gelirim. gelemezsem zaten haber veririm.
        ···
    2. 2.
      +1
      geldik iboşum seni bekliyoruz.
      ···
  7. 257.
    +3
    geldim lan gibüşükler.
    ···
    1. 1.
      -1
      hoş geldin ibo. cavaliers yine parçalıyor
      ···
      1. 1.
        +2
        uuuu yes beybisi.
        ···
  8. 258.
    +9
    tekrar gittim aşağıdaki evrak odasına. gerizekalı gülsüm hala kenardan kenardan bana bakıp özür dilemeye dünki kezbanlığını affettirmeye falan çalışıyodu. arada laf falan atıyodu ama. ben dalmışım. şirketteki olayları düşünüyodum. ne yaparım ne ederim diye. taciz edilen kadını düşünüyodum. bi yandan benim davam değildi. burada herhangi bi yetkim yada söz hakkım yoktu. o yüzden bananeydi yani. ben kim oluyodum da karışıyodum. bi yandan kadın taciz edilirken hiçbişey yapmadan beklemek bana göre değildi. ki sadece o kadına yaptığını da sanmıyorum bi çok karıya sarkıyodu amcık kesin. yani karı niyetli olsa ofiste gibişirken yakalasam sekreteriyle falan. valla içim yanmıycak. hiç gibimde olmaz. ne takları varsa yesinler derim. ama karı istemiyodu amk. bi yandan çalışanlarına davranışlarına bakıyorum. ulan ibo diyorum sen böyle bi adam mısın. ürkek bi kuş gibi köşene çekilip her türlü taktan işe benim işim değil diyip susacak mısın falan diye kendimle hesaplaşıyorum. bi anda omzumda bi elle irkildim. amk döndüm bi baktım gülsüm. kalkmış gelmiş. ha efendim dedim ? yarım saattir sana sesleniyorum duymuyosun dedi. ha öyle mi. farketmedim valla dedim. iyi misin dedi gene omzumu ovalayarak. Allahallaaa dedim içimden. amk bi de bu salak var. elini tuttum omzumun üstünde. iyiyim teşekkürler dedim. iki pıt pıt yaptım eline kalktı gitti tekrar yerine. amk niyetliydi besbelli. veriyim sana diye getirip duruyodu ama. kafam karışıktı beyler. o sıralar yani gülsüm ve cicikleriyle ilgilenecek kıvamda değildim. neyse dedim olum. tamam biliyorum bana ters. ama yapabileceğim herhangi bişey yok. kendimi ortağı yada çalışanı bile olmadığım bi şirketin iç işlerini düzeltmek için tehlikeye atmanın bi manası yok. hem burda herhangi bi söz hakkım ve yetkim dahi yok. yarın gelme deseler bi daha şirketten içeri giremem. hoş gibimde değil girmesem de olur. ama bişeyleri değiştiremem yani. işime bakıyım dedim. biriki dosya taktım. çalışmaya devam ettim. böyle durumlarda ben hayvani bi şekilde çalışıyorum beyler. kafam dalgınken değil de bi şeye inanılmaz sinirlendiğim zaman falan böyle yırtıp parçalar gibi çalışıyorum. amk o kutuya nasıl bi giriştiysem artık içimdeki öfkeyle yarıladım akşam olmadan kutuyu. amk yardırırken bi anda gülsüm geldi gene. omuzlarımdan tuttu dosyayı yerine koyarken. yavaş ol biraz hırpalama bu kadar kendini dedi. amk gibecem şimdi tribini dedim içimden. iki omzuma birden yapışıp duruyo. hayır eğil ağzına al bari amk milletin içinde. amk döndüm arkama bi baktım. bi tek gülsümle ben kalmışız. ha yok ya dalmışım çalışmaya dedim. diğerleri nerdeler mola mı verdiler dedim. hayır mesai bitti gitti onlar dedi. yuh. saat kaç oldu ki dedim. bi baktım saate altı olmuş. vay amk dedim akşam olmuş farketmemişim. e sen neden gitmedin dedim buna. bu hala benim ceketin kıvrımlarıyla falan oynuyo. omuzlarımda gezdiriyo elini falan. seninle başbaşa biraz konuşmak istedim dedi. ne konuşcaz dedim. dünkü mevzularsa hiç açmana bile gerek yok ben unuttum gitti onu dedim. yani hiç özürdür şudur budur boşuna kendini yorma hakkaten unuttum falan diye yardırırken ben bu ceketimin iki yakasından asılarak dudaklarıma yapıştı. ulan noluyo demeye kalmadan üstüne doğru çekti huur. bi anda masaya kapaklandık bunla. bu altta ben üstte. amk istemediğim şekilde şöyle ilişkilere sürüklenmek hoş değil. sevmem pek. bi bunu sevmem. bide hiç ıslanmak istemediğim zamanlarda yağmur yağmasını. prensip olarak şemsiye kullanmam beyler. şemsiye kullanmak korkaklar içindir. yağmurda sadece korkakları ıslatır. babanın hayatındaki bu şairane cümlesini motto edinmesinden sonra yıllardır hiç şemsiye kullanmadı. yağmur yağdığı zaman güzel bi şekilde singing in the rain'e bürünürüm. neşeli bi şekilde yağmurun keyfini çıkarırım. ama bazen hiç havamda değilken birden bire yağmur başlar. o yağmur tanesi böyle birer birer alnıma, gözüme, kulağıma enseme falan damlar. en olmadık nerem varsa böyle pıt pıt yağar oralara girer. sinir olurum. buda tıpkı onun gibi ifrit ediyo beni.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 259.
    +8
    biran önce bitsin diyerek işe giriştim. elbisesinin kollarını indirip göğüsleri açtım. bacaklardan yukarıya çekerek malum yeride sıyırdıktan sonra işe koyuldum orda. tek dileğim ali dayının içeri girmemesiydi. amk gene karı evden atmıştır yukarda pinekliyodur gavat. bende şans yok dur şu ibonun yanına gidiyim der çıkar gelir. bi muhabbet ettiğimiz ali dayı var. ona da iş üstünde yakalanmayak diyorum. tabi bi yandan da kamera falan yoktur umarım diye etrafı kesiyorum. zaten tak gibi bi yer olduğu için oraya kamera koyacaklarını zannetmem. neyse abi bi yarım saat kadar falan çeşitli pozisyonlarda seviştikten sonra işimizi bitirdik nihayet. üzerine bıraktım benim evlatları. nefes nefese dolaplara sırtımızı dayayıp yere oturduk. uzun zaman sonra terlemiştim. zaten bayadır da hatun zütürmüyorum. ne zamandı amk en son helga mıydı neydi. öyle hatırlıyorum şuan. iyi fışkırttım üstüne doğru. ulan bak samimi söylüyorum beline doğru nişan alıp yolladım evlatları. ensesine kadar tırmanmış amcıklar. haberim yok. saçının arasından bile pislik çıkıyodu bittiği zaman. şaşırdıydım. kendi kendime dedim olum abaza gibi bu ne amk diye. yadırgamıştım. neyse teferruatı geçelim. işimiz bitince sırtımızı raflara verip yere oturduk. cebimden bi sigara uzattım ona. tereddüt etmedi yorgun bi şekile koydu dudaklarına. kendime de bi tane salladım. yaktım sigaraları. güzel bi gibiş üstü sigara attık orda. biraz ciks sonrası aptal saptal muhabbetten sonra hadi geç oldu artık gidelim diyerek kalktık. tabi ben gene kaldım şirkette. bunu yolladım. sen çık ben biraz daha bakıp öyle çıkarım dedim. bide tembihliyo amk kızı bak çok geç kalma falan diye. amk nerden hemen söz sahibi oldun üzerimde. sanki kırk yıldır çıkıyoruz. salağa bak. bi seviştik diye bana böyle talimatlar bi yalandan önemsemeler falan. çok incesin saol ben hallederim dedim.
    ···
    1. 1.
      +1
      zamanı gelmişti oh be özledik evlatları. yarra yedin ibo galiba bu gülsüm başından gitmez senin
      ···
  10. 260.
    +7
    bu gibtir olup gittikten sonra ben kalan kutuya başlamayı düşünüyodum. ama içim içimi yedi. duramadım amk. içimden bi ses kimse yokken git bak şu evraklara. git bak şu raporlara falan diyip duruyo. ulan dur lan bizim işimiz değil falan diye kendimi durdurmaya içimdeki sesi susturmaya çalışsamda yeterli olmadı. dıbına koyarım ya dedim en sonunda faturaları falan salladım masanın üstüne çıktım üst kata. kızları azarladığı yere kadar geldim. fakat aradığım şey koli koli evraktı. üç beş tane kolinin yığılı olduğu bi masa arıyodum. bölmeleri teker teker gezmeye başladım. inşallah eve falan zütürmemiştir birisi diye dua ederek masaların arasında ya şundadır ya bunda diye arayıp duruyorum amk. ulan bi ona bi ona gidiyorum. bi baktım ilerde bi masa lambasından ışık saçılıyo. vay amk burda biri var lan kim bu saatte dedim. az ileriye doğru gittim bi baktım ki bizim sevda. sevda ? diye seslendim. duymadı. dalmış kağıtlara. yanına kadar gittim. elleriyle saçlarını tutarak elinde kalem uyuyakalmış. pişt pişttt dedim seslendim buna. korktu ayy diye çığlık atarak olduğu yerde sıçradı bi. yavaş yavaş sakin ol benim korkma dedim. ayyyy ibo allah iyiliğini versin ödüm koptu yaaaa diye ellerini falan uzatmaya başladı bak titriyo der gibi. asdasdka niye korktun ya o kadar dedim troll troll gülerek. lan uyuyan insana öyle sinsi sinsi yaklaşılır mı dedi. gecenin bi yarısı ofiste uyuyakalınır mı dedim bende. of ibo napıyım yaaa dedi bıkmış bi ses tonuyla. noldu hayırdır dedim. bugünki raporlarla uğraşıyorum dedi. e hani imkansızdı dedim. imkansız zaten. ama bu zaten yetişmezdi diyip sallayacağımız anldıbına gelmiyo dedi. inanmazsan başaramazsın dedim. yanına çektim sandalyeyi oturdum. nerde dosyalar evraklar falan napıyoruz dedim. bu emin misin der gibi baktı suratıma. sen ne anlarsın falan yapıyo. kiiim ? ben ? dedim. lan manyak mısın sen karşında ayaklı vergi dairesi duruyo resmen. maliye bakanlığı sertifikası diye bişey olsa bana tescil basacaklar resmen ne konuşuyosun sen dedim. ahahahaha diyerek güldü. hadi git dedim birer kahve mahve bişey yap seninde uykun açılsın. bende şunlara bi göz gezdiriyim dikkatimi dağıtan bi çift göz olmadan dedim. kaşlarını kaldırdı sinirlenmiş gibi. hadi hadi dedim elimle yolladım bunu. gitti. başladım evrakları incelemeye .her detayı uzun uzun anlatmıycam beyler. neredeyse iki gündür uykusuzdum amk. yani o geceyle beraber iki gündür. amk kafam dönüyodu resmen. beynim bulanıyodu. zaten uykusuz günlere falan alışığım. uykusuz bi şekilde bi hafta falan yaşayabilme özelliğine sahibim. zamanla vücut benimsedi. zaten tatillerde bile pek fazla uyumam ben. pazar günleri saat dokuzda kalktığımı bilirim amk. bütün bi hafta kah gece 3te kah sabah 6 da kah 4 de kah 7 de. en geç kalktığım saat 7. hafta sonu yatıyım biraz diyorum. alarm falan kurmuyorum. en fazla 9'a kadar uyuyabiliyom. onda da yata yata sırtım ağrıyo amk. zaten 8 gibi falan uyanıyorum. 1 saatte yatakta debeleniyorum zorla uyuyum diye :D alışığım yani uykusuz kalmaya ve çalışmaya. kahveleri getirene kadar biraz baktım. genel bi kanıya ulaşmaya çalışıyodum. kalemleri tek tek inceleyip hesapları kontrol ediyodum. kendimce bakiyelerini önemsediğim hesapların listesini alıp bakiyeleri karşılaştırıyodum devamlı. bu gelince bilgisayarı falan da açtı. bakiyelere burdan direk olarakta ulaşabilirsin diye muhasebe sisteminin kapılarını da açtı. işleri iyice kolaylaştırdı. dedim tamam. bu iş olur. ben sana bu işi yaparım. sıkı bi şekilde çalışırsak ben sana bu raporları hazırlarım. peki tamam dedi. canla başla bi koli bu aldı. bi koli ben. başladık yardırmaya. yandaki masayada kendi geçti. ordaki bilgisayarı açıp oda sisteme girdi. bi masada o bi masada ben ortada da çay sehpamız. bi yadnan çaya çorbana kahveye vuruyoruz. bi yandan evrakları inceleyip kalem kalem kontrol yapıyoruz .analiz yapıyoruz falan. yardırıyoruz yani. bazı önemli noktaları çıkardım ben. sabaha kadar belirli bi yol katettik. fakat tabikide yeterli değildi. zaten sabah ezanına doğru bu iyice düştü. hava aydınlanınca da gözler mözler kaydı. masanın üstüne kafayı koydu yattı. bende uyandırmadım. sabah olupta masanın sahibi gelip kolay gelsin diye gülümsediğinde kendime geldim. amk işe kendimi nasıl kaptırdıysam dalmışım. kadın gelmiş başımda bekliyo. yuuuh dedim kadını görünce. saat kaç diye sordum. sekiz buçuk dedi. vay arkadaş dedim. kalktım bi baktım herkes gelmiş. kimi masasında kimi yeni giriyo kapıdan. kimi çayını bile almış falan. bilgisayarını açıyo. lan bende diyorum ki dur bi 10 dakka falan daha bakınıyım. sonra bi çay sigara yaparım. sonra gelir devam ederim. amk ne 10 dakkası. baya sabah olmuş insanlar gelmiş haberim yok.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      ibo bu rapor bitene kadar yaz bu gece gözünün yağını yiyim.
      ···
      1. 1.
        +3
        bro valla niyetim oydu şu muhabbet ibitirecektim yarına kadar ama. valla boynum ağrıdı amk. skolyoz olacam artık laptopa eğile eğile. yoruldum. yatıyım dinleniyim biraz. zaten sözlüğe yazacam diye duşta almadım amk kafam kaşınıyo. resmen bir gün duş almadım. saçlarıma sıvı yağ dökülmüş gibi hissediyorum şuan.
        ···
      2. 2.
        0
        tamam ibocum keyfine bak. hadi öpüyom yarın bitirelim.
        ···
  11. 261.
    +7
    neyse kalktım masadan. rapora mı bakıyodunuz dedi. birisi de sevdayı uyandırmaya çalışıyodu tabi o arada. bu yavrum masaya koymuş kafayı. yüzü yapışmış masaya. yüzünün yarısında koskocaman bi kol izi :D kızarmış suratı. o ne lan öyle fredinin kabusu gibi dedim. bu baya kolunun üstüne yatmış. yüzünde buruşuk buruşuk izler kalmış kızarmış. makyajı falan da dağılmış. baya katil bebek chucky'e dönmüş amk. güle güle yerlere yattım. tabi bu cimcikleyip tuvalete koşmadan önceydi. amk kızlarda bu cimcik olayı neyse bi kıvırıyolar resmen etim kopuyo yerinden. tokata tekmeye falan alıştım ama şu cimciğe bi alışamadım. hepsinin şiddeti ayrı oluyo. neyse abi. evet dedim rapor olayına canım sıkıldı. dün gece biraz baktım. bişeyler çıkarmaya çalıştım falan diye anlatıyorum. kızda eline almış benim çalışma kağıtlarımı inceliyo. yuh bunların hepsini tek gece de mi çıkardın dedi. evet dün gece işte sevdayla beraber çalıştık dedim. ibo bunları bi gecede yapmış olamazsın. doğru mu burdakiler dedi. ya dedim doğru. eğer bu kolideki kağıtlar ve sistemdeki veriler doğruysa ordaki rakamlarda birebir doğru. hesaplar doğru. rapora koyacağın tablonun bi örneğide var orda. başlıktan biriki tanesini yazdım ama bütün tabloyu çıkarmadım. ama genel olarak mantığı belli. geriye kalanı basit matematik. tabloda hazır diyebilirsin yani. ama daha çok iş var tabiki dedim. heyecanla bilgisayarın başına oturdu. hemen sisteme girdi. ibooooo iboooooo falan diyo heycanlı heycanlı dedim noluyo ya sakin ol amk. ibo dedi eğer bu yazdıkların doğruysa hakkaten bu rapor işi olur bak demedi deme dedi. ya olur tabiki merak etme dedim. girdi hemen sisteme. alelacele benim yazdıklarımı falan kontrol etti. rakamlar hesaplar falan tutuyomu onlara baktı. bakiyelere baktı. tablonun ilk iki sırasını falan kontrol etti. her kontrol edişinde doğru çıktıkça biletine piyango vurmuş adamlar gibi buda doğru. lan buda doğruuu. allaaaah bu da doğru falan diye zıplayıp duruyo yerinde. amk hepsini bitirince ibo sen harika bi adamsın yaa diye kalktı yerinden boynuma atladı. sarılıyo. ama nasıl sıkıyo amk. sarıldı kadın omzuma omzuma ağlıyo. ya tamam önemi yok bişey yapmadım dedim. bi gecelik çalışma büyütülecek bişey değil azcık bişey zaten onla olmaz falan dediysem de yok kadın sayende raporu hazırlayabilcem en azından bi kısmını da olsa yetiştirebilirim. incelemeye başlanacak kadar bi evrak hazırlayabilirsem en azından daireden ek süre isteyerek zaman kazanabiliriz belki. valla çok saol hayatımı kurtardın falan diye başladı dua ya. yav etme eyleme dedikçe yardırıp duruyo. sevmiyorum beyler böyle milletin içinde övülmeyi. kimse sevmez amk utanır haliyle. neyse sevda geldi nihayette. kolumdan tutup kaçırdı beni. terasa çıkıp bi çay sigara yaptık. ordaki keklerden bi tane yürüttüm. şirkette bildiğin şu otobüslerde dağıtılan keklerden var ya onlardan vardı amk. otobüsle gidipte kekini yemeyenler ofise getiriyodu heralde. türlü türlü kek vardı. çayla beraber biriki tane salladım sigara altı olsun diye. amk geceden dişleride fırçalamadım ya. ağzımın içi leş gibiydi. ben 3-4 saatte bi dişleri fırçalamazsam ağzımda tak var gibi hissediyorum beyler. sizde de oluyo mu bilmiyorum ama. hem bakım için hemde kendimi kötü hissettiğim için 3-4 saatte bi mutlaka dişlerimi fırçalarım. gece yatmadan fırçalarım zaten. sabah kalkınca da fırçalarım. bide öğlen arasında yemekten sonra. bazen şizofrene bağlayıp saat 4-5 gibi falan çıkmaya yakın fırçaladığım da oluyo. 3-4 saat derken bu zaman dilimlerini kastettim. çayla sigaraya vuruyorum. kız nasıl sevindi gördün mü dedi. hııı aynen dedim. bilseydim daha önce gelirdim şirketinize. ama yaptığımız şuan için bi taka yaramaz yani. henüz pek bi yol katetmiş sayılmayız. boşuna seviniyo şimdilik dedim. valla şu ana kadar hiç fena iş çıkarmadın ibo. hakkaten ününün hakkını veriyosun dedi. ne sandın kızım dedim. bize boşuna ibo demiyolar. boşun arkamızdan koşmuyo bukızlar dedim hava basarak. hıııı der gibi ağzını yüzünü büzüştürüp böyle bi gıcıklık yaptı. yakışıyodu böyle tatlılıklar. seviyodum sevdayı. dediğim gibi çok candan cana yakın sempatik bi kızdı. çalışmaya devam edecek miyiz dedim. nası yani şimdi mi dedi. evet dedim. şimdi nasıl edelim patron seni orda raporların başında görürse bişey demez mi ? dedi. valla raporların yetişeceğini söylediğimde pek bişey diyeceğini sanmıyorum dedim. memnn olacaktır aksine. zaten bişey dese de farketmez bana bişey diyemez o dedim. öyle diyince biraz önce çıktı böyle. meraklı adımlarla geldi üstüme doğru. sahi ya sizin bu patronla aranızda ne alıp veremediğiniz var dedi. ya boşver uzun hikaye dedim. hiç girmek istemiyodum o konulara. bide çalışanlara patronlarını kötülemek istemem hiç bi zaman biliyosunuz. ne olursa ve kim olursa olsun. hadi girelim mi içeriye dedim. konuşmak istemediğimi anladı oda. girelim hadi daha yetişecek bi raporumuz var dedi. aynen dedim enerjik bi şekilde vuhhuuu falan diye koşturarak gittik içeriye. daha önceden şirkette kimse bu şekilde enerjik dolaşmamış olsa gerek ki herkes nerden geldi bu canlılık der gibi bize bakıyodu. ki herkesin aradığı kan gibiydik resmen. bölüme girince bu raporla uğraşan kadınları bi araya topladım. görev dağılımı yapıcaz dedim. bu şekilde çok daha hızlı bi şekilde yol katedebiliriz. ilk olarak dünkü çalışma kağıtlarını ver bana dedim. kız gitti getirdi. ordan bi tane stajyer çevirdim hemen. git şu kağıtların hepsinden birer tane fotokopi çektir dedim. koşa koşa gitti hemen. çalışma planı ve ayrıntılarına indireceğiniz şekilleri ben zaten dün gece hazırladım. bütün adımları o kağıtlara göre takip ederseniz hem çok hızlı bi şekilde raporu hazırlamış oluruz. hemde analiz ve rapor kısmını aynı anda zütürmüş oluruz. benim taktiğim bu kimseye vermeyin sakın dedim. gülüştüler. ilk evela evrak işi için her birinize birer tane yardımcı lazım dedim. stajyerlere baktım. diğer elemanların yanına sığınmışlar. gavatlar kıyıda köşede iş yapıyoruz ayağına diğerlerinin rutin işlerini hallediyolar. ne kadar yarında yapılsa olur işi olan varsa bırakıp buraya gelsin dedim. tabi kendi şirketimdeki konumuma alışık olduğum için çağırınca herkesin koşup geleceğini sanıyorum. ben böyle bağırınca kimse pek giblemedi ama. sevda dediğini yapın diye çıkışınca kalkıp geldiler. vay amk alışkanlık olmuş dedim. durumu bebelere nalattım. bundan böyle bu rapor hazırlanana kadar herkes birrine yardımcı olacak. sen bunun, sen şunun, sen benim , bu sevdanın falan diye herkese birer tane yardımcı stajyer verdim. böylece detaylı işler ve angaryalarla uğraşacak elemanları çoğalttım. ayrıca iş bölümü yapmak işleri her zmana hızlandırır. detaylandırır. kolaylaştırır. böylece farklı fikirler ve pratik zekalarında önü açılır. alternatif şeyler idüşünmeye fırsat bulur insanlar. yada inceledikleri şeyleri doğru analiz etmeye. gönderdiğim stajer fotokopileri alıp gelince herkese dağıttım ve hadi herkes işe koyulsun diye dağıldık. bende ordaki stajyer masalarndan birisine kurulup çalışmaya başladım. herkese bir koli evrak düşüyodu. ve ben bugün içeirsinde kendi kolimdeki işleri halletmeyi planlıyodum. yapılması gereken işlem altı yedi koli evrağı teker teker inceleyip 1 tane rapor çıkarmaktı. ben kolileri ayırdım. herkese bi koli verdim. herkes kendi kolisindeki evrakları inceleyip o koliye ait bi rapor ve tablolarla analizlerini çıkaracaktı. altı koliye tek rapor hazırlamaktansa tek koliye tek rapor hazırlayıp altı raporu birleştirmek çok daha kolay olacaktı. babanın çözümlerinden birisi. basit mantık amk.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      ge-li-yo-ruz ulan
      ···
  12. 262.
    +8
    patronları bunları giblemediği için sadece siz yapacaksınız demiş bırakmış amk. tabi diğer elemanlarda da yardım etme işin ucundan tutma gibi insaniyetler falan olmadığı için karılar dosyaların başında debelenip durmuşlar sürekli. biz benim elemanla başladık koliye. çalışmaya. incelemeye. o çıkarıyo bakıyo. ben dikkat edeceği yada gördüğünde bana söyleyeceği biriki noktayı söyledim. evraklarda bunlara dikkat et ve bunları gördüğün evrakları ayır buraya. diğerlerini de şuraya koy. onlara da sonra bakıcam falan diye sınıflandırma yapması için görevlendirdim. eğer karışık bi iş yapıyosanız ve çok fazla evrak incelemeniz gerekiyosa, inceleme konularınıza göre evrakları sınıflandırın. ayrılmış sınıflar halinde inceleme yapmak, toplu halde inceleme yapmaktan kolaydır. ve analizin doğruluğu da artar. böyle böyle basit yöntemlerle işleri geliştiriyorum. bu gavat oralarda dolanırken beni mi görmüş artık birine seslenirken bebelere falan bişeyler derken mi ne artık gördüyse çıktı geldi bi anda kapıdan. beni masada evrakların başında düşünürken görünce noluyo burda dedi kapıya dayanarak. kafamı kaldırdım. ayak ayak üstüne attım düşünüyodum amk. bi baktım bizim dalyarak. iyi çalışıyoruz sen napıyon dedim. bi morardı amk çalışanların önünde böyle konuşunca. senin ne işin var burda dedi. rapor yetiştiriyoruz dedim. etrafa baktı. işlere baktı. geldi biraz evrakları falan inceledi. biraz konuşabilir miyiz senle dedi. biliyo ki şimdi çalışanların önünde artistik yapsa bende ağzının payını verecem. milletin içinde züt olacak. o yüzden dışarıya çağırıp orda bana atar yapmaya kalkacak falan. tabi dedim buyur söyle. ama hala ayağımı indirmedim yani. dışarda dedi. valla önemli bişey değilse bölme. dün duyduğum kadarıyla yetişmesini istediğin bi raporun var. ve bu çocuklar ben olmadan bunu başaramayacaklar. eğer yetişmesini gerçekten istiyosan ve söyleyeceğin şey önemli değilse uzatma bence ? dedim. amk gene züt oldu ama haline şükretti tabi. daha kötü de saydırabilirdim sonuçta. ki hakkaten raporun yetişmesini istiyodu. ki benim bu işi yapabileceğimi de biliyodu. bi yandan bana posta koyup kalk gibtir git aşağıdaki cehennemine diyerek beni oda hapsetmek istiyodu. hemde bi yandan ulan napalım elimiz mahkum şu rapor yetişsinde başka bişey istemiyorum diye köpek çekiyodu anlayacağınız. abiniz şirkette at koşturmaya başlayacaktı. ki başlamıştım da her ne kadar istemesemde. neyseki tek derdim raporun tamamlanıp masum insanların daha fazla strese girmemesiydi. o gavat için yapmıyodum bunu. o kadının ağlamaması için yapıyodum. akşama kadar epey bi mesafe katettik. bizim kolinin neredeyse bütün işlemleri tamamlanmıştı. son rütuşlar kaldı ki zaten mesaisi doldu çocuğun. bende daha fazla durmasına müsaade etmeden gönderdim hadi evine git diyerek. biraz kafa dağıtayım diye diğerlerinin yanına gittim. diğerleri daha kolilerini yarılayamamışlardı bile. ohoooo dedim amk. siz böyle giderseniz tabiki bu rapor yetişmez. hayır napıyosunuz anlamadım ki burda akşama kadar dedim. ya ibo dur allah aşkına dedi stresli stresli sevda. dalmış yavrum rakamlara. evraklara. içinden çıkamıyo kafası da bi milyon olmuş sabahtan beri. biraz sinir ettim orda.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 263.
    +5
    beyler yarın devam ederiz ya. belim ağrıdı amk daha yazıcaktım da. yarın sabahtan yazarım gene. öpüyorum hepinizi köpek dişlerinizden. hadi eyvallah. doluşun buralara.
    ···
  14. 264.
    +6
    Beyler. Ayem in. kimler burda ? gündüz vakti canım çekti. biraz şekerleme yapalım buralara.
    ···
    1. 1.
      0
      Yaz reis yaz
      ···
    2. 2.
      0
      bak yine sabahın köründe gelmiş ya
      ···
      1. 1.
        +3
        olum sabahçılar için sabah akşamcılar için akşam gececiler için gece yazıyorum. sürekli yazıyorum. acıyın lan bana. :D
        ···
      2. 2.
        0
        seviyorum seni ibo istediğin zaman yaz
        ···
  15. 265.
    +10
    biz orada rapor işiyle uğraşırken patron denen dümbelekte kendi işlerinde çalışanları falan taciz etmeye aynı aptallıklarını sürdürmeye devam ediyodu. tabiki benim işim değildi. ona orada ahlak dersi vemek için bulunmuyodum. ama her ne olursa olsun kendi çalışanları yada şirket bünyesindeki elemanlarının dışında başka şirketten sınırlı süreli bi çalışanın kendi işini toparlaması çokta hoş bi görüntü değildi haliyle. bundan rahatsız olduğunu biliyodum. ki diğer ortaklarında benden ve yaptıklarımdan haberdar olduğunu sanmıyodum. eğer ki kendi şirketinin işlerini yani bu salağın işini yaptıramayıp berbat ettiğini ve benimde gelip bunun sıçtığını toparladığımı görürlerse bu salağa çok fazla kayacaklardı. o yüzden stres altındaydı. bunu biliyodum ama giblediğim de söylenemezdi. hatta bir ortağın sırf kontrol için o kapıdan girip tamaaaamen bi tesadüf eseri beni orda işlerin başında görmesini ve ortağının sorumluluğunda olan işi toparladığımı görmesini canla başla bekliyodum açıkçası. konuyu fazla uzatmayacağım. doğru çalışma stratejisi ve ekip ruhu ile o 3 gün içerisinde e tabi birazda fazla mesai ile pratik çözümler geliştirdim. ve raporun uzatma süresi isteyecek kadarını değil tamdıbını hazırlamayı başardım. her gün belirli aralıklarla gelip bizi rahatsız ederek bitmedi mi hala ? diye kıvranışını izlemek harikaydı doğrusu. birisi gelip görecek diye biran önce ortadan kalkmamı istiyodu. rapor muhabbeti kapansın ve benim hallettiğim öğrenilmeden gitsin istiyodu. bu nedenle de o üç gün kabir azabı gibi kapıda nöbet tutup diğer ortakların benim yaptığımı öğrenmemesine çalıştı. halleri çok komikti inan. o kadar çalışanın içinde kapıdan içeri girip girip benden azarı yiyip geri dönmesi öyle güzel hissettiriyodu anlatamam. neyse ki biz 3üncü günün akşamında mesai bitimine yakın raporu bitirdik. kendi aramızda ufak bi kutlamayla da bunu ofiste kutladık. galiba ofise daha önce kimse pasta söylememiş. yada çalışanlar bu ofis içerisinde hiç bi zaman kendilerini mutlu edecek şeyler yapmamışlar. bu tarz şeyler hiç yapılmamış olsa gerek ki ofise pasta söylediğim de herkes bana cennetten mi geldin sen der gibi bakıyolardı. amk alt tarafı pasta yani. biraz da kola fanta işte. pet bardaklarda asitli bi kaç içecek içip birer dilim pasta yiyecektik. bu tür şeyler ufak tefek şeyler olarak görülebilir beyler. ama ödüllendirme ve cezalandırma sistemi tarihteki en güzel şevklendirme yöntemi olarak bilinir ve en eski çağlardan beri uygulanır durur. eğer ki bir gün bi şirkette yönetici olursanız veya herhangi bi işte herhangi bi bölümde sizin altınızda veya sorumluluğunuzda çalışan insanlar olursa onları mutlaka ödüllendirin. yaptıkları işin karşılığında bir teşekkür alacaklarını, en azından takdir göreceklerini hissetsinler. ki çalışma azimleri kamçılansın. daha mutlu çalışsınlar. bu performansı olumlu yönde ve büyük ölçüde etkiler. bu size ufak bi kaç şişe asitli içecek ve üç beş tane büyük boy pasta amk ne var bunda olarak görülebilir.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 266.
    +8
    ama o ortamda inanın öyle değildir. orda geçirdiğim 3 günün ardından ofisteki bütün çalışanlar bana resmen tapıyolardı. yani artık iş bi iş mi yapılacak nolur bana söyle. nolursun ben yapıyım. hadi bana da bi iş ver meselesine geldi. çalışanlar için üstlerinden emir almak her zaman için kötü hissettirir. ve hoşlarına gitmez. onlara yapmaları gereken bi işi de söylemiş olsanız sanki ekstradan iş çıkarıyormuşsunuz gibi kötü hissettirir çalışanlara. ama sizi severlerse ve sizle çalışmanın sizin için bişeyler yapmanın iyi bişey olduğunu bilirlerse ve sizde biraz önceki anlattığım gibi iyi bir "liderseniz" eğer, çalışanlar sırf sizin için o takımın bi parçası olabilmek için "nolur bana da bişy söyle bende bi iş yapıyım hadi noluuuuuur" diye ağzınızdan çıkacak bi iş için yalvarırlar. adamlar bildiğin üç gün içerisinde bana tapar hale geldiler. ki üçüncü günün sonunda ertesi gün arşiv odasına inip o saçma işe devam edeceğimi hem onlar hemde ben biliyoduk. buruk bi kutlama oldu o yüzden. ertesi gün ne onlar beni nede ben onları görmeyecektim. o üç gün güzel geçmişti. bana alışmışlardı. ki bende ciddi işler yapmayı özlemiştim amk. aşağıda evrak dosyalamak pek benim tarzımda bi iş değildi açıkçası. potansiyel bi stajyerin aylarca staj dosyasını dolduracağı bi yerdi orası. nitelikli bi elemanın vakit öldüreceği bi yer değil. ne kadar belli etmesemde benimde moralimi bozuyodu bu açıkçası. çalışanlarda gideceğim için üzülüyolardı. neyse kutlamamızda bittiğinde herkes evine dağıldı. bende çıkıp eve gidecektim ki kapıdan çıkarken ibo diye bi ses duydum. yavşak selimin sesiydi. döndüm arkamı. baktım yukarda dikilmiş. biraz konuşabilir miyiz dedi. vay dıbına koyum dedim. çıktım geri yukarıya. bunun ofise geçtik. baktım ofiste ortaklarda var. noluyo lan burda dedim bi anda. ortaklarla beraber selim bininin benle ne derdi olabilir. aha ? dedim bi an. kapıdan içeri giripte adamlarla tokalaşana kadar kafamda düşünüyorum bunları. dedim kesin benim yaptığımı anladılar. hepsiyle teker teker tokalaştım. bu salağında morali bozuktu. geçti masanın başına. oturdu. benide tam karşılarına oturtmak için o karşıdaki koltuğu boş bırakmışlar. ayakta durmaya devam ettim. eliyle işaret etti. böyle iyi dedim. ortaklardan birisi konuşmaya girdi. son karşılaşmamızda pek iyi bi intibamız olmadı birbirimize karşı. bu sefer doğru dürüst konuşabiliriz umarım dedi. selim size ibodan bahsetti mi bilmiyorum ama ben kendisine ibo da herkese hakettiği gibi davranılır diye söylemiştim dedim. gülümsedi kafasını sallayarak. merak etme ibo dedi. sadece konuşmak istiyoruz. gel şöyle otur lütfen. dedi. rica edince kıramadım. babayı biliyosunuz. amacım o lafı dedirtmekti zaten. diğer ortak bana olayı anlatmaya başladı. işte mahkeme durumlarını. dairenin ellerindeki belgeleri istemelerini bunların o raporları düzenlemesi gerektiklerini. kısa zaman içerisinde gerekli işlemleri yetiştiremediklerini, aslında raporların bütün sorumluluğunun selimde olduğunu, selimin çalışanlar üzerindeki yanlış politikalarının sonuçlarından falan bahsettiler. selim arada bir araya girip ya aslında öyle değil falan diye itiraz ediyo ama. eliyle sürekli susturuyo kır saçlı bin. yaptığını öğrendik. selim bizden habersiz burda bişeyler yapacağını sanarak hata etmiş. yanlış anlama. selim şirkette uzun yıllardır bizimle çalışan ortaklarımızdan birisi. muhasebe ve bu departmandaki bütün işleri en ince ayrıntısına kadar bilir. ve kendisine güvenimiz tam. fakat bu hata yapmayacağını anldıbına gelmez. bazen kendi başına ve fevri davranışlar yaparak şirkette bu tür sorunlarla uğraştırdığı olur. fakat kazandırdıklarıyla karşılaştırdığımızda selimi affettirecek sonuçlar buluruz. o nedenle hala selim aramızda. hala imza yetkisi var. ve hala ortak dedi. elimle bi dakka yaparak öne doğru eğildim. lafı uzatıp duruyolardı. beyler ? dedim bunlara bakıp. benden ne istiyosunuz ? dedim. direk olarak konuya gelmek istediğimi anladılar. kısa süren bi sessizlikten sonra herkes arkasına yaslandı ve 3 gündür çalışıyosun o departmanda. çalışanlar seni, sende çalışanları sevdin. burada onların şefi olarak çalışmak ister misin dedi. hah diye güldüm. ne yani kendi şirketimde beyaz atlı prensken burada sizin baret takmış inşaat işçiniz mi olayım ? bide selimin altında çalışacağım ? güzel şakaymış güldürdünüz dedim. beyaz saçlının karşısındaki konuşmaya girdi. kabul etmeyeceğini biliyodum. teklifi aşağıdan başlatmak için böyle bişey yaptılar. dedi. bakın beyler dedim. bizim işimizin büyük bi çoğunluğu gereksiz formalitelerle dolu. ve ben işimle ilgili sadece bu aşamayı sevmem. tamam beni departmanın başına şef yapmak istiyosanız bunu kabul edeceğimi düşünmediğinizi biliyorum. bir sonraki teklifiniz burada bi oda vermek, selimin yerine beni sunmak yada şirketten hisse vermek bile olsa inanın ilgilenmiyorum dedim. benim işim değil. şirketimde gayet iyiyim. sadece 6 aylığına bi ceza çekmek için buraya geldim. ve cezam bittiğinde evime geri döneceğim. şirketinizle olan ilişkimde bundan ibaret. çalışanlara kötü davranıldığını ve aptal bi rapor için bir kadının ağlayarak koştuğunu gördüm. sırf onun için yardım ettim. başka bi amacımda yoktu. ama bu kadardı. fazlasını beklemeyin dedim. tabiki dedi kır saçlı bin. seni zorlamıyoruz. istediğin zaman kapıdan çıkıp gidebilirsin. dedi. lafın devdıbını dinlemeden kalktım ayağa kapıdan çıkıyodum ki "ikimizde biliyoruz ki sende o evrak deposunda mutlu değilsin." dedi. durdum. sana o cezayı biz verdik. ve istediğimiz zaman kısaltabileceğimiz gibi istediğimiz zaman bitirebiliriz de. dedi. geri döndüm. sadede gel istersen sıkılmaya başladım dedim. sana şirketten hisse veya selimin yerini falan önermiyoruz. şirketin iç yapısıyla ilgili bi sorunumuz yok dedi. sadece elimizdeki bu işi yapacak kişi ve şu sıkıntılı şeyi başımızdan atacak kişi sen ol istiyoruz dedi. bak diğer elemanların bir ay boyunca uğraşıp hazırlayamadığı raporu 3 gün içerisinde stressiz bi şekilde yaptın. çalışanlar sana tapar hale geldiler. onlarla iletişimin farklı. çalışma stratejin ve çalışma şeklin epey ilginç ve etkili. sadece bu iş için kısa süreli bi çalışma istiyorum senden. o ekibin lideri ol. şefi ol. artık ünvan olarak kendine ne dersen de müdür de genel müdür de başkan de reis de ne dersen. ama onları kendi ekibin olarak gör. ve sonuca zütür. işi bitir. tek istediğimiz bu dedi. peki madem selimden ve şirketin iç yapısından bu kadar memnunsunuz. neden işleri sonuca zütürmesi için selime baskı yapıp kendi işini bitirmesini istemiyosunuz ? neden selim değilde ben yapıyorum bu işi dedim. madem selim yapabilecek kapasitede ve sizin onla ilgili bi sorununuz yok. selim yapsın. ben neden yapıyorum dedim. bak. herkesin kendine göre bi çalışma prensibi var. selimin yapısı ve prensipleri belli. seninkiler belli. ve biz ortaklar olarak bu sorunun çözümünde senin çalışmanın daha etkili olacağını gördük. diğer sorunların çözümlerinde de selimin çok faydasını görmüştük. o yüzden sadece bu sorun için senin daha iyi bi lider olacağını düşünüyoruz hepsi bu dedi. ayağa kalktım. kusura bakmayın beyler. üzülen bi kadın için iyilik yapmak istedim. ve raporu hazırlamalarına yardımcı oldum. hepsi bu. fazlası değil dedim. 6 ay boyunca burada selimin arkasını toplayan adam olmayacağım dedim. kapıya doğru giderken iyi düşün iboo. teklifimiz hala geçerliii diye bağırıyodu. gibimde bile değildi.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 267.
    +8
    şirketten çıkıp evime geldim. biraz olsun kafamı karıştırmıştı. şimdi size olum aşağıda evrak doldurmaktansa yukarda ekiple çalış işte amk. 6 ay dosya arşivlemekten çok daha iyi amk gibtir et olarak görülebilir. ama yukarda yaptığım iş selimin zütünü toplamaktı sadece. yani bütün bi raporlama işlemini, gelen yazışmalara cevapları, ekibin niteliklerini falan ben yapacaktım. ama iş bitipte nihayete erdiğinde şirket ortaklarıyla beraber dairede saygı görecek ve diğerlerinin tebriklerini kabul edecek kişi selim olacaktı. yani benim yapıpta çözdüğüm her problem her sorun selimin başarısıymış gibi görünecekti. çünkü selimin sorumluluğundaki bi işi ben yapacaktım. ama yaptığım her işin altındaki imza selimin imzası olacaktı. ve ben selimin adına çalışan bi eleman gibi olacaktım. bunu neden kabul edeyim amk ? selimin elemanı olarak iş bitireceğime ibo olarak arşivde vakit öldürürüm daha iyiydi amk. ölümüne sıkılsamda napıyım amk. selime altın tepside bi başarı daha sunmak istemiyodum. zaten işinin büyük çoğunluğunu yaptım. yetişmesi imkansız bi raporu yetiştirmesine yardımcı oldum. daha fazla yardım etmek istemiyodum o yavşağa. ekmeğine yağ sürmeye gerek yoktu daha fazla. ertesi gün kalkıp işe geldim. klagib gün başlangıcıma başlamak için ali dayının mekana çıktım. çayımı falan aldım. terasa doğru giderken bi baktım elemanların orda gene bi kalabalık toplanmış. başlarında selim bişeyler anlatıp duruyo. dedim noluyo ali dayı. gene kimi haşlıyo bu dümbelek. valla bilmiyom yeğenim diye içeriye kaçtı. başıma bişey gelmesin diye. dur bakıyım lan noluyo burda diye yanaştım. amk kapının ordan dinliyorum. çalışanlarla muhabbet ediyo. işte ekip olmalıyız arkadaşlar. bundan sonra daha samimi bi şekilde çalışacağız. bazen stres alttında size kızmış falan olabilirim ama artık işleri biraz daha değiştirme kararı aldım falan diye sıkıyo. dıbına koduğum bildiğin beni taklit ediyo :D amk grubun yeni ibosu olmaya çalışıyo ama. elemanların bunu zerre giblediği yok. ki kendisi de biliyo ki o iyi patron rolünü çok uzun süre sürdüremeyecek. yanına geliyo stajerler falan salak salak hareketler yapıyo. tam bağıraack dikkat etsene kızım işine bak adam akıllı çalış falan diye. dilinin ucuna kadar geliyo. bak öyle yapma onu. dikkatli bi şekilde şu şekilde çalışırsan daha faydalı olur. tamam mı kardeş falan yapıyo. amk tam bir cellatken pekekent bi anda ev abisine dönüşmüş millete evet abiler ayağı çekiyo. yer mi lan çalışanlar onu. amk çok komikti ya. ddöndüm gittim terasa. sigara altı kekleri attıktan sonra çayla beraber tam sigarayı yakıyodum ki sevda kapıyı araladı. ooovvvvv berbattttı diye geldi içeriye. güldüm amk. niye ya beğenmedin mi di caprio gibiydi içerde dedim. ne rol kesiyodu öyle dümbük. hiç sorma dedi. ağzıma zütürdüğüm sigarayı aldı elimden. vay amk dedim. yenisini çıkardım kendime. çayıda o bacalardan birinin üstüne koydum. bi çaydan bi sigaradan vvuruyorum. bizimkini çok etkilemişsin görünüşe göre dedi. sorma günden güne bana benzemeye çalışıyo. yarın saçlarını benim gibi tarayıp benim takımlardan birisini giyip gelirse hiç şaşırma dedim. ahahahah dedi güldü benim çaydan bi yudum alarak. babasının ayakkabılarını falan giyen çocuklar gibi dedi. güldüm bende aynen diyerek. dün gece dedim. olanları anlattım. sevda inanılmaz mutlu oldu. e bu çok güzel bi haber dedi. ya saçmalama. selimin ekmeğine yağ sürmekten başka bişey değil. kabul etmedim dedim. ibo ne demek kabul etmedim dedi. kabul etmek zorundasın dedi. niyeymiş o dedim. ya ibo. altı ay boyunca burdasın. hadi bi ayını bitti say. kaldı beş ay. beş ay boyunca her gün o arşivde geçireceksin. kısa süreliğine de olsa burdaki çalışanlarla takılsan çok daha hızlı biter. hem rahat edersin. hemde evrakları tarih sırasına takmaktan daha büyük bi iş yapmış olursun. sence bu çok daha cazip bi ceza değil mi dedi. hayır dedim. orda cezamı ibo olarak çekiyorum. ama burda selimin işini yapmış olacağım. selimin elemanı olarak sorun çözmektense rapor hazırlayıp en sonunda tebrrikleri selime göndermektense, ekmeğine yağ sürmektense , aşağıda evrak takarak çürürüm daha iyi dedim. hah diyerek güldü. ne ? dedim. aşağıda evrak takarken kimin elemanı olduğunu sanıyosun ? dedi. sinirime gitti. iboyum dedim. selimin elemanı değilim ki iboyum. ne ? arşiv işi selimde değil bi kere. ordan o sorumlu değil. o mu sorumlu dedim ? gülerek çıktı kapıdan. ya bak sevda yapma şunu dedim. yapma amk. arkasından koştum cevap versin diye. sevdaaa bi dakka dur bak . o sorumluysa orda da çalışmam bak diye kovalıyodum ki merdivenlerden çıkan bir afetiderya gördüm. beyler. onu tanımanız lazım. iş dünyasında bir kere daireyle işi olan birisi varsa mutlaka görmüştür onu. benim kendi taktığım lakabı Louisiana. luiziyana diye okunduğu için mükemmel bi telaffuzu var. ve kadına öyle yakışıyo ki anlatamam. bilmeyenler için söyleyim ABD'de bi eyalettir. The Steeldrivers'ın if hadn't been for love şarkısında geçtiğinden beri harika bi telaffuzu var bana göre. o yüzden bu kadına bu lakabı ben taktım ve benden başka kimse bilmiyo. ama bu kadını daireyle ilgisi olan herkes bilir . dairede çalışan hakim gibi bişeydir beyler. bu tarz çözümsüz işlerde daireyle çözüme gitmek için iki opsiyonunuz vardır. birincisi daireyi mahkemeye vermek. yada dairenin size mahkeme yoluyla dava açması. diğer yol ise uzlaşmaya gitmek. eğer uzlaşmaya giderseniz ve şirketiniz büyük meblağ büyükse anlaşmada büyüktür. ve büyük anlaşmalar içinde kimle karşılaşırsınız ? Louisiana'la. o yüzden bir kere bile çözümsüz işi olan ve uzlaşmaya giden şirket sahipleri yada çalışanları onu çok iyi tanırlar. ve herkesin hayran olduğu bi kadındır. olum baya afrodit gibi bişey bizim için o. ışıklar içinde parlayan bi yıldız gibi. bambaşka bişey amk.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 268.
    +9
    onu görünce öyle ayakta kalakaldım. sevda bi ona baktı. bi bana baktı. öyle durduğumu görünce. yanıma gelip ağzını sil şampiyon. evrak işine dönmen gerek dedi. ha ? dedim döndüm. aşağı katı gösterdi. noldu birden fazla bi parlak göründü galiba bizim ofis sana dedi gülerek. benim bişeyi halletmem lazım dedim. amk işi kabul edecektim. işin içinde louisiana vardı. onla iletişim halinde olacaktım. koşa koşa yukarı kata çıktım. bunlar gene selimin o taraftaki toplantı odasına geçmişlerdi. tam kapıdan selimde giriyodu ki pardon geç kaldım diyerek girdim bende içeriye. beni görünce louisina şaşırdı. onun iki katı kadar da selim ve ortakları şaşırdı. ama kadını oraya bilerek getirdiklerini biliyorum amk. kır saçlı bin yaptı kesin. neyse abi odaya girince ibo ? sende mi burdaydın dedi. bi takip dosyasında daha karşıma çıkarsan iyice beni takip ettiğini falan düşüneceğim artık dedi. amk kadının bu huyunu seviyodum işte. öylesine mat, sert ve katı bi hali vardı ki beyler. alt etmek olanaksızdı. hani elde edilemeyen kadın gibi bişeydi. diğer kadınlardan çok farklıydı amk. bambaşka bişeydi o. aslında fena fikir değilmiş. tabi senin sırf benimle karşı karşıya gelebilmek için idari davalara baktığın gerçeğini çoktan kabul etmiş olmasaydık dedim. iğnelemesine güzel karşılık vermiştim. kadının tarzı buydu. laflarla dövüşüyodu kadın. ve bunu en iyi yapanlardan birisi bendim. tanışıyoduk yani herkesin olduğu gibi. benimde bi çok kez işim olmuştu kadınla. eğer davada louisiana olduğunu bilseydim çok daha önceden kabul ederdim işi amk. bu kadını alt etmek benim en büyük takıntılarımdan birisi çünkü. daha önceden uzlaşmaya varıyoruz diye toy zamanlarımda çok tokatlamıştı beni. bi saltuklar davası vardır benim geçmişimdeki kara leke. adamların bir milyona yakın zararı olmuştu benim hatam yüzünden. daha doğrusu kadının ince ayrıntısına kadar araştırması yüzünden. yüzlerce evrağın içerisindeki bir virgül hatasını görmemiştim. atıyorum 1,587,254.54 rakamı olacağı yerde 1.587.25 yazılmış. olay milyonlardan binlere kadar düşmüş. virgülün bir basamak kayması sonucu olayların ne kadar değiştiğini görememişim o zamanlar. ki bu fark şuan çıkarıldığında ohaa ibo bunu nasıl kaçırabilirsin amk diyebilirsiniz. ama önünüzde dokuz koli evrak var. her birisinin içerisinde dokuz bin sayfa mizan, bilanço defterler ayrı ayrı kalemler, her kaleme ait fatura örnekleri veya asılları var. yani milyon tane rakam var. hepsini kontrol ederken arada bir tanesindeki virgül hatasını görmemek yapılabilecek bi hata. kabul edilebilir bi hata değil. orası ayrı. ama gözümden kaçmış o zamanlar. ve louisiana bunu düzeltmek için bana fırsat vermedi. gözümün yaşına bakmadı amk. iş uzlaşmaya gidecekti. çünkü mahkemeye gittiklerinde tarafımızı suçlayacakları yada delil olarak kullanabilecekleri herhangi bi tutarsızlık usulsüzlük yoktu. ama daire evrakların incelenmesi sırasında raporlar ve evraklar arasındaki bu tutarsızlığı bulduğunda ellerinde dayanak oldu. üstüne üstlük benim sunduğum raporların evraklarla tutuşmaması evrakta sahteciliğe kadar gitti. az daha daireye girişim bile yasaklanabilirdi yani. ama o zamanlar toydum. ve toy zamanında gözümün yaşına bakmamıştı. saltuklar davasını böylece zütüme sokmuştu. olayı uzlaşmaya zütürüp vergi borçlarımız artı bi miktar tazminat ödeyerek ortadan kaldıracaktık. ama raporlardaki tutarsızlık sonrası olay mahkemeye intikal etti. her türlü savunmaya rağmen mahkeme usulsüzlük yapıldığı kanaatine vardı. tazminat, vergi borçları artı usulsüzlük cezaları üzerine yargılama masrafları falan derken bir milyona yakın bi zarara uğrattım şirketi. tabiki sonradan şirkette barınamadım. orası ayrı :D ama geçmişimdeki kara bi lekedir.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 269.
    +9
    ben öyle diyince louisiana gülümsedi. selime ve ortaklara dönüp boşa harcayacak milyonlarınız var galiba. iboyu görevin başına getirdiğinize göre dedi. saltukları ima ederek. gülümsedim. artık 17 yaşında değilim louisiana dedim. ikimizde çok değiştik. geçmişi yad edip dertleşecek miyiz ? ona göre çay söyleyim dedim. ortaklarda şaşkınlar ama güvenleri tam bekliyolar amk. oturdular iki yanıma. selim salağıda mal mal bakıyo bana. masaya oturduk. dosyaları falan önüme koydu. sol kaşını kaldırarak başlayalım. dedi. amk şu hareketi yapıyo ya. inanılmaz heycanlanıyorum amk. her davaya başlarken mutlaka şunu yapıyo amk. saltuk zamanında da öyle olmuştu. ağzıma sıçtığında dönüp giderken unutmayacaksın ibo. ama geçecek korkmaaa diyerek gitmişti amk. ne kadar zoruma gitmişti. amk yerinde bi kez daha karşı karşıyaydık. kendi şirketimde ve kendi ekibimde olsa çok daha güvende hissederdim kendimi ama burda açıkçası biraz tırsıyodum. ama olan oluyodu. ve oyundaydım. artık oyun oynama zamanıydı. hazırlanın beyler. akşama güzel şeyler konuşacağız. *
    ···
  20. 270.
    +11
    Beyler bu arada sizlere yeni bi haberim var. Lütfen kulak kesilin. Bir youtube kanalı açmayı düşünüyorum. Malum olaylardan sonra şirketlerle olan bağlantılarımı kestim. Ki artık şirket mirket işleriyle de uğraşmak istemiyorum. Günlerdir müzik ve stüdyoda vakit geçiriyorum. Başlıkta da daha önceden bahsettiğim gibi benim hayatım bu olmalı. Müzik olayına kendimi adamayı düşünüyorum. Amatör yada stüdyo kayıtları olarak bir kaç kayıt aldım. Söylemekten keyif aldığım şarkıları, kendi yaptığım şarkıları da sizlerle paylaşacağım. Amk başka şirketlerin ceo'su falan olmayı bırakıcam artık. Kendi panpişlerimle şarkı söyleyip dinliycem. Kimbilir belki bundan sonra hayatımı müzik piyasasından kazanırım. Belki profesyonel bi şekilde yaparım. Belki sahneler falan alırım. Ama artık müzik atıp sizlerle paylaşmak istiyorum. Hiçbişey olmazsa dinleriz güleriz eğleniriz amk. incinin müzisyeniyim artık. Başka panpalarla da ortak bişeyler yaparız belki. inci band kurar grup yaparız falan onlar sonraki işler de bana bi isim lazım. size bi kaç sorum var şimdi.

    1- Böyle bişey yapayım mı ? Kanal açıp müziklerimi sizinle paylaşayım mı ? Dinler misiniz ? istiyonuz mu siz ne diyosunuz ?

    2- Şarkılar için isim lazım. ibo diyip koymayayım amk videoları. Bana bi nickname falan bişey önerin. Hangi isim altında yükleyelim şarkıları ?

    Tamamen bize ait şeyler olsun istiyorum olum. Gören dökülsün. Önerilerinizi başlık altında yada bu entry'i cevaplayarak yazarsanız daha iyi olur. Hep beraber tartışmak üzerine konuşmak açısından. Bekliyorum beyler düşüncelerinizi bak. Ghostları da giriş yapmaya davet ediyorum. Yollanın bakıyım.
    ···
    1. 1.
      0
      Abi geçmişte yazdıklarınla müzikle ilgili olduğunu söylemiştin . şarkı söylemek ,müzik aleti çalmak seni iyi hissettiriyor haz veriyor aynı zamanda kulağa hoş geliyorsa hiç durma şimdi aç kanalını. isim olarak KATiL e sor o bulur bi şeyler .
      ···
      1. 1.
        0
        Panpa kanal ismi değil ya. Kanalın isminide aynı yapabilirim ama sanatçı adı. Sahne adı. Atıyorum katil-gesi bağları. Yada işte at yarağı-gibiyim inananı.mp3 gibi.
        ···
      2. 2.
        0
        Abi isim bulmakda zor be ilk aklıma gelen şeyleti söyliyim KafAdam yada i.i gibi birşey koy açılımı güzel olan ama sana en çok yakıştırdığım sahne adları s2ci ibo , tasaklıgitar .
        ···
    2. 2.
      0
      Ayn amk katile sor
      ···