-
176.
0Rezz agaa
-
177.
+1Rezervasyon
-
178.
0ressservedqw
-
179.
0inşallah katille bugün konuşmuşsundurda anlatırsın ne konuştuğunuzu
-
180.
+15Beyler napıyosunuz lan :D biriki saatimiz kaldı. 23 den sonra muhtemelen buralardayım. Dün gelecem diyip gelemedim çünkü uzuun bi aradan sonra uyuyakaldım amk. Kusura bakmayın. Adetim değildir normalde bilirsiniz. Doldurun buraarı burdakiler ses versin. Kendi saatimizde kendi kanalımızda burdayız.
-
181.
+15evet beyler başlıyoruz. bu hippi tipli lavuk çıktı böyle ortaya arkadaşlar falan diye konuşmaya başladı. ben böyle konuşmaları yapmayı da dinlemeyi de sevmem biliyosunuz. zaten bu herifin diyecekleriyle alakalıda değilim açıkçası sallamıyorum yani banane. ben bugünlük hatunu zütürür müyüm onun derdindeyim tamamen. o yüzden gitarı çıkardım onu akortluyodum. o arada da işte bizim gruptaki kızlar falan bakıyolar gülüşüyolar hafiften tıksırıyolar falan. bebe anladı bizim tarafta pek giblenmediğini konuşmayı kesti böyle parmağını şıklatarak şştt heyyy arkadaşımmm falan diye çağırıyo böyle. ben hala bana demiyodur dedim amk. çünkü hem prestij hem yaş olarak ondan büyüğüm amk. koskoca adama bakkala gönderdiğin ufak velet gibi şşş heeey arkadaşım yakışıklııı falan diye seslenmezsin sonuçta. o yüzden kafamı önüme eğmişim gitarla uğraşıyorum sessiz sessiz. bu duramadı kalktı geldi böyle. omzuma dokundu. bende sevmem fiziksel teması bişey demeden kafamı çevirdim. göz göze geldik. elini hemşire gibi ağzına zütürüp sus işareti yaptı. diğer eliyle gitarın tellerini tutarak. allahallaaaaa dedim içimden. amk yerinde gibik gibik herifler hiç bitmiyolar amk. kendi halimde akoruma bakıyorum işte. bütün odanın kontrolünü eline almasan noolur ? hem orda reislik taslamanın manası ne yani hep beraber oturmuş müzik yapıcaz işte. ben buna orda bi ayar oldum. arkadaşım sessiz dedi bu. bende bişey demedim önüme döndüm. kızlarda böyle öhömm falan yaptılar. baya bozuldum amk. o bişey değil milletin içinde bana taşak gösterisi yapmanın manası ne. neyse abi. la işin özü bunlar buradaki kendilerini geliştirmek isteyen müzisyenler. bu dümbükte artık nerden kurs aldıysa bunları bi araya getirip böyle bi yer kiralamış galiba. bunlardan üçer beşer alarak bunlara ders veriyo. müzik eğitimi gibi bişey. fakat türk müziği ve batı müziği karışık gibi bişey yapıyo. genel olarak makamlar, makam dizgileri, işte türk müziğinde ufak solfejler, girizgahlar falan yapmaya çalışıyo. o tarz şeyler öğretiyo. zaten hepsi müzik öğrencisi olduğu için artık nasıl kafaladı bilmiyorum meşk usülü bişeyler yaptığını sanıyo. eskiden beyler müzik öğretimi bu şekilde olurdu. incinin dedeler kadar olmasa da türk müziğinde de kendini aşmış dedeler tarafından öğrenciler meşk usulü yani birebir olarak müzik üzerine ders görürlerdi. burada makamlar, makamların dizilimi, yürüyüşler, usüller, enstrümanla çalınmaları, hareketleri, adablar falan o tarz şeyler gösterilerek yetiştirilirdi. zaten makamların ortaya çıkışıda bu dedeler sayesinde. bu da güya kendini o dedelerden birisi sanıyo. bebeleride öyle kandırmış. biraz konuştu ki hiçbir gibimden anladığı yok. dedi işte şöyle kabataslak bi makamlara geçelim beraber. bide ufak bi tahta var böyle beyaz tahtalardan. üzerine çizerek anlatıyo notaları falan. yazdı oraya abi notları dedi ki bu nihavenddir. güçlüsü şudur yedeni budur diye anlatıyo böyle tekniğe fazla girmiyorum. ulan adam eline aldı neyi. bu arada ney çalıyo. bi çaldı nihavend diye. baktım dinledim. bildiğin rast çalıyo. Allahallah dedim. bu işte bi terslik var ama dur bakalım. neyse abi. biraz böyle devam etti. şimdi dedi rast makdıbına geçelim. işte en kolay makamdır aslında. ferahlatır güzelleştirir falan. aha dedim büyük sıçış geliyo. herif bi girdi ferahfeza yapıyo. güldüm amk. sesli bi şekilde. zaten bana kıldı biliyon mu. arkadaşım bi problem mi var? dedi. dedim hocam bilmiyorum siz söyleyin. nasıl yani dedi. biraz evvel nihavend diye makama girdiniz rast yaptınız. şimdi rast diye makama giriyosunuz ferahfeza yapıyosunuz. yani bu sizi deniyodum diye girilecek bi troll mü yoksa falan dedim böyle gülerek. dedim heralde trollüyo gavat bizi dur bakıyım sazan.avi ye gelmeyek şimdi. böyle diyince bi bozuldu böyle tıs tıs güldü. dedi çok biliyosan buyur gel sen anlat arkadaşım dedi. yok dedim hocam olur mu öyle şey. devam edin siz ama yanlış yani söyledikleriniz dedim. biriki saniye durdu böyle sessizce. galiba içinden sövdü bana. sonra devam etti. neyse biz kürdiye geçelim dedi. geç bakalım dedim içimden. kürdi makamı şöyledir böyledir diye anlattı da anlattı. en son taksim geçecek kürdiden. bi girdi. abi yok yani herif kürdi diye uşşak yapıyo. ben kızlara eğildim sessizce dedim ki burda nerde sigara içebilirim? o çay ocağının orayı gösterdiler içeriyi. ben ufaktan kalktım böyle mutfağa doğru gidecektim. bu gibik kesti direk taksimi. noldu arkadaşım diye sordu gene. lan arkadaşım dedikçe varya ağzının orta yerine o neyi sokup gırtlağını gibesim geliyodu binin o derece kıl oldum. amk bob marleyi. orda efendi gibi gidip sigaramı içicem sende keyfince yiyeceksin işte öğrencileri. neyine daha bana yürüyosun. kaşınıyo gibtiğim. hocam dedim kusura bakmayın kürdi diye uşşak dinlemek istemediğim için gidip içerde sigara içicem. böyle diyince salonda bi şöyle tedirgin oldu. la bebelerin bişey bildiği yok. bu gavatında bişey bildiği yok. biriki bişey ezberlemiş. onları bebelere satıyo. bebelerde ben böyle konuştukça lan kazıklanıyo muyuz amk biz falan oldular tabi. ikimizin konuşmmasının sonuçlanmasını bekliyolar. dedi gel sen anlat o zaman. kürdiyi bi göster bakalım bize. tamam dedim amk. sen kaşındın gibik. beyler ne olursa olsun asla yanlış yapmayın bak. kendinizi küçültürsünüz. yani adam her ne kadar yanlış bilgiler veriyo da olsa sonuçta o hocaydı onların gözünde. ve onu da düşünerek öğrencilerin gözünde gibik bi duruma düşürmek yanlış olurdu. o yüzden ben son ana kadar çıkıp oraya sahnemi yapmak istemedim. kişisel şovuma dönüştürüp böyle ukalalık etmek istemedim. bundan kaçının yani. bu böyle diklenip durunca kendisi kaşındı. iyi dedim amk çekil şurdan. geçtim bunun oraya. zaten amfi falan var beyler orda. kendisine böyle ortamı kurmuş pekekent. ufak biriki kolon falan var. ordaki bebelerden birinden udu rica ettim iki dakka. benimde afedersiniz udla falan aşinalığım vardır. yani öyle büyük udi ibo falan denecek kadar çalmıyorum ama elime alınca şöyle makamları çal diyip taksim geç diyince falan geçerim az çok. ha beğenilir beğenilmez ama müziği sevdiğim için enstrümanlarla haşır neşirim.Tümünü Göster
-
182.
+16başladım abi bakın beyler nihavend şöyle bişeydir diye hocanın tahtaya çizdiği notaları tek tek bastım önce. sonra ufak bi taksim geçelim dedim. baştan başladım güzel bi nihavend taksim geçtim orda. hocanın nihavend diyerek girdiği makam ise rasttır. oda şu şekildedir diyerek gene tek tek bastım. sonra bi ufak taksimde ona geçtim. kürdi diye gösterdiği makam ise ferahfezadır diyerek ona da ince bi girizgah. son olarak bide uşşak attırdım. uşşak ve nihavend makamlarına ayrı bi hastayım. sıralama karışmış olabilir makamlarda karışmış olabilir ama doğrusunu orda çaldım bütün gösterdiği makamların. yani yanlış anlamayın kimseye karşı bi ters yapmak istemem ama. makamların doğrusu bu dedim. gittim içeriye sigara içmeye. buda böyle alınca elime saçmalayacam falan sandı galiba. ben çalınca oturdu dinledi saf saf. kalkıp giderkende hala boş boş bakıyodu. zihinsel özürlü gibi. baktım demliğe tam kıvama gelmiş. ordaki bardaklardan birine bi çay doldurdum. benim kızda içerden çıktı geldi. şekeri de o uzattı. ama hiç konuşmadı. bende konuşmadım. camı falan açtım. camın önünde temiz hava alarak çay sigara yapıyorum. bu arkamda bişeyler diyecek ama çekiniyo. içerde çünkü gergin bi ortam vardı. bende taşakları çıkarıp ortaya koyunca ürktü galiba biraz arkada gezeleyip duruyo. bende vuruyom daha cuvaraya. durdu durdu sonra ya hakkaten yanlış mı bunun anlattıkları dedi. bende döndüm. e yani dedim. herif makamları birbirine karıştırmış. yalan yanlış saçmalıyo dedim. herife ukalalık yapmayalım façasını bozmayalım diye de tezgaha sessiz kalacak değiliz amk. sizi yiyo bu herif benden söylemesi dedim. ya dedi hakkaten öyleyse başka bi yer bulalım durduk yere para harcamayım buraya. dedim sen bilirsin. hani kurulu düzenini falanda bozmak istemem ama durum böyle. orda biraz sohbet muhabbet ettik falan. bu dedi işte yarın napıyosun bi yerlerde buluşalım konuşalım belki bi yer buluruz beraber. valla ben bolulu değilim biliyosun. benim düzceye dönmem lazım işim gücüm var benim. orda bunla telefonları falan aldık verdik. dedi işte bana sen bunu öğret. bende sana ücretini ödeyim dedi. dedim ücret sıkıntı değilde ben sana nasıl öğreticem bunu. ya dedi skype dan falan ararsın ordan canlı bağlanırız o şekilde konferans falan yaparız arkadaşlarla anlatırsın falan. bende öyle diyince eski cam açtırma heyecanlarım falan depreşti. eskiden imkansızlıklarla cam açtırıp kız soyundurma fantazileri falan vardı. ulan dedim o kadar kızı gibtim de şunu bi yapmadım amk. tamam dedim ya niye olmasın. mailler telefonlar şunlar bunlar derken kızda etkilenmiş gözüküyodu benden. olta tamamdı da benim tezgahım artık reelden sanal cikse dönüşmüştü. sigara bitti içeriye geçtik. orda herkes kendine göre bişeyler çaldı takıldı çaylar falan geldi. sazlar sözler derken geceyi edip ayrıldık. düzceye döndüm. o ara işte şu istanbul işini falan yetiştirmeye çalışıyorum. anlatmıştım sürekli bi telefon trafiği var yoğunum. telefon çaldı gene ofiste. açtım. efendim dedim. bi kadın sesi. ibo beylemi görüşüyorum dedi. benim buyrun dedi. kendini tanıttı. bizim helga amk. ben gibtikten sonra bi daha konuşacağımızı falan düşünmemiştim. arayınca numarası falan yok zaten direk açtım salak gibi. neyse ee napıyosunlar falanlar filanlar derken bu dedi işte ankaraya uğrar mısın bu ara. gelde görüşelim burda seni misafir edeyim güzelce bi ağırlayım falan diyo. baya gibiş istiyo karının canı. ama ben tekrar görüşmek niyetinde değilim tabiki. ya yok dedim ankara benim için hayal şu sıralar inanılmaz yoğunum yani vakit ayırabileceğimi sanmıyorum dedim. kestirip atıyorum ki üsteleyip durmasın. buda yavrum ne derdi varsa ya ille gel ille gel diyip duruyo. neyse ayarlamaya çalışıcam ben olursa sana dönerim tekrar dedim. fazla uzatmadan kapattım. telefonu da kaydettim bunun sakın açma diye. eğer çalarsa açmam bi daha diye. neyse abi. döndüm işime gücüme. o sırada bizim patronun uşakları şirkette kol geziyolar. amcıklar patrondan aldıkları taşakla bana caka satıyolar. hiçbi tak bilmeden hiç bir işin ucundan tutmadan şöyle artis artis gezip hava yapıp para alan adamlara her zaman uyuz olmuşumdur biliyosunuz .sırf patronun oğlu sırf patronun damadı sırf patronun sol taşağı diye. düşün amk patronun taşağı bile beni sinir ediyo. bi işe yaradıkları yok amk. ama baba gibi patrondan nemalanıyolar gavatlar. neyse abi. herkes bişeylerle yardırıyo. kimi gidiyo işte taşeronlarla görüşüyo. kimi malzemecileri ayarlıyo kimi bilmem neyi hallediyo falan. bu gavatlara da mühendislik firmasıyla görüşün dediydim proje için. ipneler tabiki görüşmemişler. daha doğrusu bağlayamamışlar. geldiler karşıma. ayak ayak üstüne atıp böyle rahat tavırlarla ya ibo mühendislikten senle görüşmek istiyolardı yapılacak bi iş varmış falan diye gevşek gevşek. dedim aslanım bana niye anlatıyosun bunu ? yapılacak bi iş varsa o kısımla siz ilgileniyosunuz. niye bakmıyosunuz dedim. cevap vermediler. karşımda cakkıdı cakkıdı sakız çiğniyolar. bak dedim eğer bişey yapmayacaksanız gidin köşenizde oturun. patrona da söyleyin baba biz beceremiyoruz bizim zütümüz yemiyo diyin bende size güvenip iş yapmayım. işim yarım kaldığı zaman ben delleniyorum dedim. biliyosunuz ben böyle şeylerde taviz vermem. patronun oğlu da olsa kızı da olsa kendisi de olsa lafımı söylerim amk. sonuçta o işte en ufak bi pürüz çıksa aman patron senin oğlan yanlış yapmış falan diye söylenemem. patronda benim oğlumun kabahati diyip ona kızmaz. işin başında kim var ibo. gel lan buraya pekekent diye alır verir bana bi soluk niye kontrol etmiyosun diye. sorumlulukta böyle bişeydir. yeri gelir patronu bile karşınıza almanız gerekir. o yüzden ipleri elinizde tutuyosanız taşakları nasıl kullanacağınızı bilmeniz gerekir. bunlar tabi hala giblemez tavırlarla takılıyolar falan karşımda. kalktım patronun yanına gittim. dedim abi bak. benim ekibim belli. çalıştığım insanlar belli. bu ekibe karışma. sen bu işi istiyomusun ? istiyorum. tamaaam. o zaman bırak işi yapana kadar bana bulaşma karışma. köşene çekil ben iş bitti abi tamamdır diyene kadarda elini kıpırdatma. bana gelip buda bebek bakıcılığı da yaptırırsan ben bu işi bitiremem dedim. öyle sert sert konuşunca patronda hayırdır ibo nooldu gel otur anlat bakıyım falan dedi. dedim patron anlatılacak bişey yok. senin uşaklar gibi taşağına denk geziyolar. bi iş verdim mühendislik firması kısmını bunlar halledeceklerdi. projeyi çizdirecekler alt tarafı. onuda becerememişler. hala mühendislik firmasıyla görüşülecek projeye bakılacak falan diye bana geliyolar. bu iş böyle olmaz. benim işim yarıda kalacaksa ya işin başına başkasını ver ben senin çocukları avutuyum. yada şu sıpaları al başımdan ayağımın altında dolaşmasınlar dedim. buda böyle göbeğini tutarak hmmmmmm diye şöyle bi iç çekti. bebeleri çağırdı odaya. biraz azarladı. ibo abinizin sözünü niye tutmuyonuz lan eşşek sıpaları falan diyerek. istediğim bu değildi tabiki ama. bebeleri azarlayıp gönderdi. tamam dedi ibo sen işine bak. nasıl rahatına geliyosa öyle takıl koçum dedi. iyi tamam abi dedim. geçtim ofise. bunlar bana bi bakıyolar ama görmeniz lazım. dedim dur daha bitmedi. şu şımarıklığı üstünüzden bi alıyım sizin. amcıklar öyle baba parası yiyip kokteyllerden karı kız kaldırmak değil bütün hayat. bunları aldım. dedim gelin size bi iş verecem. aşağı kata pazarlamaya indirdim bunları. orda bizim ambalaj için falan kullandığımız paketleme kağıtları var. jelatinli falan. onları hazırlıyolar. içerde basılıyo böyle sekizerli altışarlı ikişerli üçerli falan. orda da kesiliyo. hazır hale getiriliyo katlanıyo falan. sonra kolilerle gönderilip içerisine malzemeler koyularak reyonlara satış raflarına falan geliyolar. bunlara dedim geçin şu tezgahın başına. ordaki bebelere dedim ki bu çocuklara sadece bu işi yaptıracaksınız bundan sonra. akşama kadar gelip buraya ambalaj kesecekler. toparlayacaklar. eğer yanlış yaptıkları, artistik yaptıkları, yapmam dedikleri, bi hataları kusurları olursa gelip bana söyleyeceksiniz tamam mı dedim. tamam abi dediler. geçtiler bunlar tezgahın başna. babaları da tabi azarı verdi ya laf edemiyolar gavatlar. paşa paşa kestiler o ambalajları.Tümünü Göster
-
183.
+13neyse abi çıktım yukarıya aradım bizim mühendislik firmasını. dedi ki ibo böyle böyle. şimdi projeyi çiziyoruz tamam sıkıntı yok ama. projede kullanılacak o inşaat için gerekli belli bazı malzemeler var. bu malzemelerde düzcede yok. projeyi ona göre yeniden mi çizelim yoksa başka bi yerden malzeme mi alacaksınız ? ya malzemenizi ayarlayın ona göre projeyi onaylatalım. yoksa yeniden proje çizelim. dedim dur hele. yeniden proje çizme olayı bana bi kere büyük bi masraf. ikincisi çok büyük zaman kaybı amk. nerde satılıyo bu gibtiğimin malzemeleri. dedi abi bilmiyorum arayıp bulacaksın. kırıkkalede olabilir. istanbulda kesin bulursun ama çok kazık olur. konyada var falan diye saydı. dedim tamam sen bunların isimlerini yadailetişim adreslerini falan bana maille at. ben bakıyım bi görüşüyüm. biriki güne sana dönüş yaparım. tamam abi dedi. biiriki saat içerisinde gönderdi bana telefon numaralarını. aramaya başladım teker teker. amk birinin üçç dediğine diğeri beş diyo. üç diyene geri dönüyom. bu sefer altı oldu diyo. ya gibtir diyip beş diyene gidiyorum sekiz oldu diyo. amk bu inşaat işi hep böyle beyler. ağzınıza sıçarlar. zamanında leyla denen huuryla mücadelemizde de demir olayında aynısı olduydu. şimdi gene aynı tak. eğer çok lazım bi malzeme arıyosanız ağzınıza sıçılana kadar ararsınız. o yüzden belli bazı toptancılarla çalışıp az çok bi ekip kurmanız şart. benimde temelde bütün ekipler hazırda bu istedikleri malzeme ekstra bişey olduğu için ekibe yeni birilerini katmam lazım. neyse abi kırıkkaledeki bu dümbüklerle görüştüm. dedim tamam ben biriki gün içerisinde geliyoorum. anlaşmamızı yapalım. yazılı bi kağıdımız olsun. ona göre belirtilen tarihte belirtilen yere sevkiyatı yaparsınız. şartlarıda geldiğimde konuşur sözleşmeyi orda hazırlar imzalarız dedim. peki tamam dediler adamlar. çıktım patrona izah ettim durumu dedim dayı ben gidiyom. bugün yada yarın yola çıkarım. bikaç güne halledip gelirim. iyi tamam dedi oda. ulan kırıkkale de ankaraya yakın. malzeme işi işime geldi. dedim dur şu helgayı arayım da hazır malzeme kovalarken bende bi kaçamak yapıyım. aradım. dedim gözün aydın. ankaraya denizi getiriyorum. güldü bu nasıl yani diye. ankaraya gelcem dedim. fakat çok kalamıycam. en fazla 1 gün yada 1 geceliğine dedim. fazlasıyla yeter dedi müstehzi bi gülüşle. bak seen dedim. peki tamam o zaman yarın akşam ordayım dedim. bavulu çantayı torbayı gerekli evrakları falan hazırlayıp ertesi gün ilk iş ankaraya geldim. aslında başıma gelecekleri bilsem hiç gelmezdim tekrardan ankaraya. ama gel gör ki gibimizinn uğruna bi kez daha başımıza bela almaya hazırlanıyodum farkında olmadan. playboylukta çok önemli bir kural vardır beyler. bir gecelik ilişki bir gecelik olarak kalmalıdır. yani bi kızı sadece gibmek için kullanacaksan. gib ve bırak. daha sonra daha üsteleme. gib işini bitir. geceyi bitir. sonra da unut. tekrar tekrar arayıp fuckbody gibi kullanma olayı falan yok. o işler traş.Tümünü Göster
-
184.
+13abi neyse bu gibik beni çağırdı yanına. kızılayda bi yerde buluştuk. ben daha yoldan gelmişim. üstüm başım perişan tabi. yani genede orta halli sonuçta takımla geziyorum normalim. ama bana göre düşük yani o kıyafet üst baş yada saç. bu geldi kızılayda hoş geldin beş gittin falan. ben zaten özlemişim ankarayı. o asfalt kokusunu. o egzoz kokusunu. canım ankaram benim be. 6 yıılımı harcadım şu şehirde yeminle 1 yılını bile sevmedim. ama ayrıldıktan sonra öyle değerliymiş ki beyler. insan gidince anlıyo. neyse nostaljiye girmeyim şimdi. dedim şuraları biraz gezelim. öğrencilik zamanlarımda gidipte keyfimce içemediğim nargileleri içtim. keyfimce takılamadığım mekanlarda takıldım. akşam üzeri hava kararmaya yakın işte saat 5-6 gibi dedi bu işte bizim şirkete uğrayalım. bi şey mi alacam dedi bişey mi yapmam lazım dedi ne onu hallediyim benim oraya geçeriz falan dedi. iyi peki dedim. arabası var zaten atladık bunun arabaya gittik şirkete. bu ikinci kata çıkardı beni. odasına gittik. orda bişeyler yaptı iki üç kağıt kürek dosya falan bişeyler aldı. kısa süreli biriki teleofn konuşması yaptı. ben anlamadım pek üstünde de durmadım zaten. gecelik bi kaçamak benim için sadece. o yüzden sadece eve ne zaman gideceğimizi falan düşünüyorum. bide odasında şu küçük renkli şekerlerin olduğu bi kap vardı. görmeden biriki tane onlardan aşırır mıyım acaba diye onları düşünüyodum. alırken gördü gerçi de ben yaramaz çocuklar gibi yaparak direk açıp ağzıma attım. ellerimi gösterip yememiş gibi falan yaptım hoşuna gitti. gerçi bi şeker aldım diye de beni gibecek değildi niye böyle bişey yaptım bilmiyorum ama. genede prestij meselesi sonuçta. koskoca adam şekerin peşine düşmüş diye taşakta geçebilir. ama napıyım beyler. dayanamıyorum amk. onlar böyle iğrenç bi şekilde dişinize yapışıyo ya. ben kırmızıyı seviyorum. zaten diğerlerinin hangi meyvenin ezilmiş halinden yapıldığı meçhul. bi tek kırmızıda böyle küp şeker tadı geliyo. bide dişe yapışıyo. ben onu ön dişlere yapıştırıp yapıştırıp dilimle tekrar kıt diye çıkarmayı seviyorum. onla oynuyorum işte. neyse abi. ağzımda şeker bu telefonla konuşurken kolumdan tuttu beni hızlı hızlı bi yere çekiştirmeye başladı. dedim gidiyoruz heralde. şirketin içinde bi oraya bi buraya girdik. bi anda bi odaya geldik. amk bi baktım. bi masa kurulmuş. çevresinde üç beş takım elbiseli dümbelek. başında şirketlerinin patronu olduğunu sandığım bi herif. kapıdan içeri girmişiz. bunun elinde dosyalar kağıtlar falan var. ben ağzımda şeker dişime fena yapıştı ağzımı ayırmışım onu çekiştiriyom. girdim biriki saniye onlar bana ben onlara baktım. ağzım ayrık kaldım öyle amk.Tümünü Göster
-
185.
+15ulan tufaya geldik diye inceden bi işkillendim ama ne tür bi tezgah döndüğünü henüz anlayamadım. karı geçti patronunun yanına oturdu. bende bi silkelendim şöyle nerdeyim amk ben diyerek. ağzımı kapattım. salyamı falan toparlayıp ceketi falan böyle bi silkeledim. patron kalktı ayağa geldi yanıma ibo bey galiba diye zoraki bi gülümsemeyle. evet dedim şaşkın şaşkın. buyrun hoşgeldiniz dedi bi yandan elimi sıkıp bi yandan sandalyeme doğru çekiştirerek. akışına bıraktım bende geçtim oturdum. dedim bi tezgahlar dönderiyo bu huur. ama ne tezgahı bilmiyorum. amcık bana dıbını pazarlayacaktı bu tezgahla. yani akşama gibiş vardı evet. ama bu o toplantıda olacaklar ile ilgiliydi. ve ben o toplantının ne amaçla yapıldığına dair hiçbir fikir sahibi değildim. toplantıdan bile haberim yok amk. bide beyler belli bi yere geldikten sonra siz fevri hareket edemezsiniz. yani dışardan mevlüt dayı gitse böyle bir toplantı salonunun ortasına girse bu ne amk ne işim var benim burda der gibtir olur gider. millette der ki ulan mevlüt işte amk. hakkaten ne işi var burda. ama ben koskoca bi şirketi temsilen ordayım. yani benim böyle de bi kişiliğimvar. resmi olarak temsil diye bişey yok tabiki toplantıdan haberdar değilim. ama arkamı dönüp çıksam yada siz ne yapıyosunuz lan cimbildekler desem bana diyecekler ki şuna bak koskoca şirketin ceosu ne biççim konuşuyo toplantıyı terketti gitti onu yaptı bunu yaptıfalan. o yüzden o imajı ve temsili korumam gerekiyo her ortamda. böyle bi tezgaha gelmiş olsamda bunu bozamazdım. çünkü iş dünyasında dedikodular kolay yayılır. neyse abi. biz bunlarla oturduk. biriki hoş beş. ben hala neyin ne olduğunu anlamadığım için rahatlayamadım. üzerimde felaket bi gerginlik var. yapacağım her hamle şirket hamlesi sayılacak. şimdi bi kaçınız diyebilir la yarram ilk defa mı toplantıya giriyosun ne heycanlanıyon amk o kadar ihale aldın falan. iş öyle değil işte. ben o toplantı salonlarında söylenecek her sözün yapılacak her esprinin durulacak her yerin atılacak her adımın oynatılacak her kalemin türlü türlü provasını yapıyorum her ihtimali düşünüyorum öncceden. bu işler öyle yaptım oldu diyip olacak şeyler değil yani. bunu şirkette gerçekten bi belgenin altına imza atabilecek makama geldiğiniz zaman anlarsınız. yani bir kere bi belgeye imza atarsınız. sadece siz değil sizinle beraber bütün bir şirket ve çalışanları o imzanın üzerinde yazan bütün koşullardan mesul tutulursunuz. o yüzden sorumluluk çok çok farklı bişey. neyse uzatmayalım. tedirgin bi şekilde gardını almış taksör gibi nerden ne hamle gelecek diye bekliyorum. biraz ön konuşmalar ufak gereksiz adet yerini bulsun muhabbetleri falan geçtikten sonra bunun patronu ellerini masaya koyarak eveeeeeet beyler dedi. zaten collinaya benziyodu dıbına kodumun keli. artık hazırsak başlayalım dedi. salonda uğultulu bi şekilde evet evet ler yükseldi. bana baktı. bende elimle buyrun diye işaret ettikten sonra müsaadenizle ibo beyin sunumunu dinleyelim. ona göre kararımızı veririz. üzerine konuşuruz dedi. hagibtir dedim amk. nası neyin sunumu. sunum olayı nerden çıktı amk. nası bi tezgaha geldim ben. ben orda bunlar iki konuşsun bende sessiz sessiz bekleyim ona göre durumu çakarım. duruma görede ortalama bişeyler konuşulur karar bile verilmeden kaçarım. sonrada huurdan hesabını sorarım diyodum. ama büyük bi tezgah vardı başımda. sunum olayı çok ani oldu. konusunu bile bilmediğim bişey hakkında sunum yapmam isteniyodu. böyle diyince bi an kalakaldım ama acilen toparlanıp bişey söylemem gerekiyodu. çünkü hazırlıksız gibi görünemezdim. mal imajı vermemeliydim. bi an durdum. dedim ki zaten bu toplantı özel bi toplantı. o yüzden sakin bi saatte ayarlandı. bu saatlere kaldık. (muallakler bide mesaiden sonraya koyuyolar ki tam tezgaha getirelim ayağı yani anladın?) bence daha fazla geç olmadan direk sizin konuşmalarınıza geçelim. sonuçta böyle bi proje zaten sokakta gezen insanların bile malumu. hele hele sizin gibi iş adamlarının çoktan malumu. böyle diyerek diyorum ki hani ulan yoldan geçen adama bile sorsan bilir. sizde bilmiyosanız kafanızı gibiyim sizin. ayrıca ben böyle dedikten sonra onların bilmiyoruz ya anlatsana biraz demesi kendi aptallıklarını gösterir. bu nedenle kimse bana kalk anlat diyemeyecekti. ağzım iyi laf yapar. ilk hikayemde bahsetmiştim. ve kriz yönetimlerinde artık ustalaşmış sayılırdım. devler ligindeyiz da olsun o kadar. neyse .dedim zaten hepinizin malumu. gereksiz detaylar yada formaliteleri geçelim bende. söyleyeceğim herşeyi zaten biliyosunuz. bilinmeyen şeyleri konuşup hızlandıralım biraz dedim. böyle diyince gene salonda uğultulu bi şekilde evet evet biliyoruz haklısın falanlar yükseldi. patronda evet gerçi kendimizi kasmaya gerek yok sonuçta biz bizeyiz dedi. karşıdan bi herif söz istedi. onda da bi sakal var arkadaş. bildiğin bob ross amk. saçları falan olsa tam bob ross olacak ama. sakal tip şemal hareketler falan şurayada küçük mutlu bi iboş çizelim diyecekmiş gibi.Tümünü Göster
-
186.
+12bob söz istedi. patron eliyle buyrun diye işaret ettikten sonra şöyle toparlandı biraz. ibo bey şirketinizin hamlelerini çok yakından takip ediyoruz. bizce teklifiniz ve projeniz yatırım için gayet uygun. kar payları falan tabiki konuşulur. yada iş ortaklığına gidilip işin resmiyetini o şekilde de halledebiliriz. sözleşmeler falan sorun değil. formaliteler bi şekilde hallolur dedi. bizim için projenin önemli olan noktası tamamen nakliye ve geri plandaki yardımlar. karayolu üzerinde falan diye anlatıyoda anlatıyo herif. elindeki kağıtlardan bişeyler gösteriyo. bende ihale mercii gibi dinleyip duruyorum. gayet etkileyici. ooo şahaneee falan yapıyorum böyle. ama hiçbirisi gibimde değil. adamların hepsi teker teker bişeyler söylediler. bende dedim gayet güzel olumlu sonuçlar bunlar. kağıtlarınızdan da etkilendim. fakat bunları ekibimle de beraber biraz incelemek ve kararı ona göre vermek istiyorum dedim. öyle diyince patron biraz bozuldu. nasıl yani sözleşmeler ? dedi. ne sözleşmesi dedim. ibo bey sözleşmeler hazırlandı. bugün burada işi bağlayıp ertesi gün kamyonlar ve diğer araçlar önce düzceye sonra da talimatınızla istanbula gideceklerdi. anlaşma şartlarından özel hükümlere kadar herşeyi ayarladık buyrun bakın falan diye önüme üç beş tane sözleşme fırlattı resmen. böyle yapınca bende dellendim. kağıtların üzerine elimi koydum. ama hiç bakmadım bile. dedim beyler. galiba daha önce ihaleyle iş yapmadınız. yada hiç ihale kazanmadınız. eğer sizlere ben bu işi verecek olursam, kağıtlarınıza ve size güvenirsem bu iş burada konuşulur karara bağlanır. daha sonra noterden falan geçen sözleşmelere ihale mercii ve yükümlü taraf imzalarını atıp şartları kabul ederler. ona göre imzalar atılır ona göre formaliteler yerleşir. bi iş ortaklığı kurulacaksa da ona göre yapılır. böylesi büyük bi projede pat diye kafadan hurra hadi imzaları at ibo diye beni gönderip bütün kağıtlara imza atan sınıf başkanı gibi bişey miyim ben dedim. bende ters yapınca salonda bi gerginlik oluştu. sözleşmelerin daha bir maddesini bile okumadan tekrar patronlarına doğru ittirdim. hazırladığınız tüm evrakları, sunacağınız bütün kağıtlar, elinizde bizi ikna etmek için kullanacağınız ne varsa şirketle iletişime geçip mail adresine gönderin. daha sonra onaylı asıllarını da şirket adresine kargolayın. bundan sonra iletişime resmi kanallar üzerinden devam ederiz. birebirde sıkıntı yaşadığınız belli. ilk izleniminiz hoş olmadı beyler. ikinci şansınızı iyi değerlendirin bence. teşekkür ederim dedim ve masadan kalktım haydarinnnaaa rinna rinna rinanayyy müziği ile dışarıya çıktım. kapıyı arkamdan kapattıktan sonra derin bir uhhhh çektim. rahatladım. amk huurları beni orda iki arada bi derede tuufaya getirecekler güya. sağdan soldan baskı yaptırıp yalandan bi imza attııracaklar. şimdi at hadi sonra gene düşünürüz konuşuruz yeaaa falan diyip imzaları alıp gibtir edecekler beni. lojistik kanadını tamamen bunlar alıp kafalarına göre bana şart koşacaklar. var mı lan öyle bi dünya gibikler. sizin güttüğünüz koyun kadar benim çoban gibmişliğim var. bunları kafamda söyleye söyleye çıktım şirketten. dışarı çıkınca şöyle bi derin nefes aldım. hava kararmıştı artık. biraz yüksekte bi yerdeydi. ankarayı görebiliyodunuz tamamen. la şey tarafı bilen varsa. atakule taraflarında. tam caddesini hatırlayamadım ama. cinnah mıydı. hoşderenin yukarısı mıydı neydi. baya bi ilerisi. bu zengin kesimleri falan oturuyodu oralarda. ben ankaradayken öyleydi yani. aklıma gelmedi amk semtin adı. neyse abi. oda ankaranın ayazında ankarayı izlerken çıkardım cebimden bi sigara yaktım. cebimi karıştırırken bişeyler hışır hışır etti. bi baktım bizim helganın ordan aşıdığım biriki tane şeker. amk görünce cinlerim tepeme çıktı. seninde ananı gibiyim diye sinirlendim. sıktım bunları döndüm arkama doğru bi salladım. tam o sırada helga çıkmış yanıma geliyomuş amk. farketmedim. bunun kafaya gitti. biraz kendini geri çekip noluyo yaa oldu böyle. bende bi kaldım. biraz mal gibi baktık birbirimize. sonra bişey demek istemedim. pardon falan diyip kusura bakma bile demek istemedim amk huurya. ne tezgahlara getirmişti bizi. ama bu gece intikdıbını alacaktım. öyle yada böyle. yanıma geldi. sustu hiçbişey söylemedi. bana oynadığı tezgah kadar. bende ona bi tezgah oynayacaktım. yani bana orda diyecekti ki kendince yaa işte ibo olsaydı bende seni gibecektim ama olmadı. neyse. ayağını denk al ufaklık. ben öyle her kadına benzemem falan gibi havasını atacaktı. nası tribe soktum ama seni az daha gibiliyodun falan diye dalgasını geçecek. sonra da gibtir olup gidip akşama bunun keyfiyle yaşayacak. tabi bunu bildiğim için. babanında kafasında tezgahlar vardı. hep beraber göreceğiz yarın.Tümünü Göster
-
-
1.
0Ulaaaaaa senin daşşanı yiyim ben huur cocuguu
-
1.
-
187.
0Rezzzzzzz
-
188.
0Başla artık yolunu gibtiğim
-
189.
+8Beyler birazdan buralardayız. Çayınızı çorbanızı alıp buyurun gelin. Bende çayımı ayarlayıp biraz dinleniyim aranızdayım. Burdakiler ses versin giberim üzenginizi.
-
-
1.
0Olum o kadar ceo mio diyon bi araban yok mu amk
-
-
1.
0Kanka bu soruya daha önce cevap verdim.
-
1.
-
1.
-
190.
0Rezzz 24
-
191.
+17bu geldi yanıma sessiz sessiz uzaklara bakıyo. benim ona ne düşünüyosun falan diye sormamı bekliyo tabi. bende biliyorum zihninden geçenleri. kendi tezgahıma başladım. dur bakalım dedim seninle bi oynayım ben. o bişey söyleyene kadar bişey söylemedim. bekledim ki ağzını açıp bi söz etsin. çünkü bu salak bi tezgah kurup beni o salona sokmuştu. şimdi benle taşak geçecekti ama. ben bunlara ucu açık bi çek bıraktım resmen. yani hala projelerini onaylayabilirdim. böyle bi ihtimal vardı. eğer ki ben onay verirsem bunlar bütün lojistiği kendileri sağlayacaktı. ve bu iş kendisinin sayesinde olduğu için ya terfi alacaktı. ya kıdem kazanacaktı. öyle yada böyle bi taşağı olacaktı. ama tabi korkuyodu da bi yandan. ya tamamen fake attıysam diye. çünkü onaylamayadabilirdim. la gibtirin gidin deseydim içerde şimdi benle rahat rahat nası kumpasa soktum ama seni falan yapıp daşşağını geçecekti. beni kilodunda sallayacaktı. düşünüyodu haliyle. durdu durdu. en sonunda dayanamayıp hakkaten bi ihtimal var mı dedi. bütün kartlarını açık etmişti bu soruyla. içinde bi umut olduğunu anlamıştım artık. tamaaam dedim. oltaya geldin. hadi bakalım ibo yürü burdan. bilmiyorum dedim sana bağlı. nasıl yani der gibi böyle kafasını salladı. dedim beni buraya sen çağırdın. ihaleyi isteyenler ihale merciini etkilemeye çalışır. ikna etmeye çalışır. senin ihale merciini yani beni etkilemek için yapacakların sadece bu aptalca kumpas mı ? yoksa daha fazlası da var mı ? ona göre bi karar vericem. göndereceğiniz maillerin akıbeti bu geceye bağlı dedim. öyle diyince ince bi sessizlik oldu. çünkü baya baya işi almak için kendini gibtirmen hatta gibtirmekten de fazlasını yapman lazım demeye getirdim. sessizliği kendim bozdum. fazla düşünmesine fırsat vermek istemiyodum çünkü. hızlı ve yanlış kararlar almasını istiyodum. çünkü az biraz kafası çalışıyodu. sonuçta beni o odaya sokmayı başarabilmişti. benim kumpası çözmesine fırsat kalmadan direk hızlı bi kararla yatağa gelmesini sağlamam lazımdı. malum ertesi gün gidiyorum dedim. öyle diyince tıpkı tahmin ettiğim gibi hmmm tabiki bu kadar değil falan diye hem çekingen hemde ciksi olmaya çalışarak ceketimle falan oynamaya başladı. normalde bu gibi durumlarda ben hadi yürü gidek diyerek hemen eve zütürür iki saat olur du olmaz dı muhabbetini çekmem. düşünme amk ne gereği var. atla gitsin. ama burda bıraktım. bıraktım ve hiçbişey söylemedim ki tamamen kendini salsın. çünkü ben zütürürsem aklı devamlı ulan doğru mu yapıyorum yanlış mı amk diye çalkalanıp duracaktı. kendisi hadi gidelim derse ulan bindik bi alamete gidiyoz gıyamete amüniiğüeeee diyerek atlamış olacaktı. ve o saatten sonra koy zütüne rahvan gitsin diyecektik ikimizde. o nedenle bekledim. bi müddet o şekilde durduktan sonra bi irkildi böyle. sanki aklına yeni bi fikir gelmiş gibi. hadi gidelimm dedi bi anda mutlu bi ses tonuyla. hadi bakalım oyun başlasın dedim bende içimden. atladık bunun arabaya. zaten hava kararmıştı. doğru bunun evine gittik. keçiören taraflarında bi apartman dairesinde oturuyodu. apartmanıda lüks denecek kadar lüks değil. sıradan denecek kadar sıradan da değil. la işte giriş kapısında kameralı zil var başka da bi tak yok aslında. zaten o zili taktın mı apartman bi anda zengin apartmanı oluyo amk. girdik. üçüncü kata çıktık. aççtı kapıyı. girdi içeriye. peşinden bende girdik. kapıyı kapattıktan sonra kapının arkasında kalan ahşap vestiyere üstümüzdekileri astık. benim üstümde ceket bunun üzerinde de böyle ince trençkot tarzı bişey vardı galiba. oda onu salladı oraya. sen şöyle geç diye içerdeki odalardan birini gösterdi bana. salona geçtim. mobilyalar falan böyle kremrengi açık kahverengi gibi bi renkte gayet güzel kaliteliydi. karşıda bi televizyon koymuş dıbına kodumun kahpesi. böyle şekilli şüküllü la. televizyon bildiğin eğik duruyo. yamuk amk televizyonu. kalktım kafayı televizyona yaklaştırdım. baya sanki koca ekran kulağıma kadar geliyomuş gibi falan oldu. yeni çıkan lcd ler falan varya o tarz koca bi plazma. duvarda çakılı duruyo. duvarlarda üç beş kıytırık tablo. çiçek börtü böcük tablosu falan. kapıdan kafayı uzattı. gömleği yarıya kadar açık bi şekilde. aç mısın ? dedi. hayır saol dedim. peki bişeyler içelim o zaman ? dedi. olur diye başımı salladım. ne getiriyim dedi. kahve alayım dedim. sütlü. mümkünse kahvesi çok az daha fazla. dedim tekrar önüme döndüm. televizyonu kurcalamaya başladım. perdelerden dışarıya falan bakıyorum. o ara böyle televizyon sehpası gibi bişey var televizyonun altında. tv kullanmadığım için o standları falanda bilmiyorum haliyle. onun üzerindeki çerçeveli fotoğraflara gözüm ilişti. bi baktım. bi herifle fotoğrafı var. baya yanak yanağa gülerek falan. Allahallah dul mu lan bu dedim kendi kendime. ben tam ona bakarken içerden geldi. beni gördü. hemen yerine koydum. ya kusura bakma öyle görünce şaşırdım bi an. dedim. ha yok önemli değil ya dedi sallamaz bi tavırla. sormamın sakıncası var mı diyerek fotoğrafı gösterdim. kocam dedi. hadi ya. Allah rahmet eylesin dedim. bu baktı bi güldü şöyle tıksırır gibi. noldu dedim. kocam kocam. hala kocam dedi. hagibtir dıbına koyum dedim tabi içimden. nası yani ya. sen evli misin dedim. evet dedi. ne var bunda der gibi bi ses tonuyla. allahalla dedim. ayrıldınız falan mı dedim. ayrı mı yaşıyosunuz yani. demeye kalmadı telefonu çaldı. ya üff aman boşver allasen ne önemi var dedi. telefonu açtı. konuşarak mutfağa doğru gitti evdeyim falan derken. allahallaaah dedim kendi kendime. amk kafama takıldı. karı kocasıyla mıydı. evli miydi. değil miydi. beni mi yiyodu. buda başka bi tezgah mıydı acaba. öldü mü kaldı mı ayrı mı yaşıyo anlamadım. ama fazla da üstünde durmadım. ayrı yaşıyolardır büyük ihtimal diye düşündüm. çünkü evde erkek ndıbına hiçbişey yoktu beyler. yani böyle bi kadını idare edebilecek erkek en azından biraz erkek olması lazım yani. gibişgen olması lazım. tatmin edebilir olması lazım. hepsinden önce biraz maskülen olması lazım. evde perdelere bakıyorum. televizyona bakıyorum. televizyon sehpasının üstüne eşyalara eşya düzenine halılara koltuklara falan tepeden tırnağa herşeyi kendisinin aldığı besbelli. ve hepsi de kadın eşyaları yani. minderler öyle. perdeler öyle. evin boyası öyle. büyük ihtimal kocası ya yetersizdi. hani cinsel manada. yada bişeyler oldu kocası battı mattı bişey yaptı ki bu böyle şeyaptı ayrıldı falan gibtir etti. öyle bişeydir heralde diye düşündüm. aralarında ne geçti de ayrıldılar diye böyle komplo teorileri üretirken kafamda bu elinde çiçekli fincanları titrete titrete geldi kahveler geldiiii diyerek. ileriye doğru atılıp benim bardağı aldım şimdi döker möker hiç yoktan canımız yanmasın amk. çünkü belli ev kadını değil bi fincanı bile getiremiyo gibtiğim. geçtik oturduk.Tümünü Göster
-
192.
+12cebimden bi sigara çıkardım. bu böyle bi öne doğru atıldı bişey söyleyecekmiş gibi. kafamı çevirdim. göz göze geldik. durdu söyleyemedi. noldu dedim. hiç ya bişey yok devam et sen dedi. ne oldu ya dedim. ya şey sigara içeceksen balkona çıkalım mı dedi. bunu mu söyleyecektin dedim. evet. de sen öyle bakınca bi an çekindim falan yaptı böyle. teallahım yarabbim dedim. karı kıvama gelmişti de. ben tabi rakibimde de gibeceğim kadında da birazcık haysiyet en azından biraz karakter ve prestij beklerim amk. bu ne lan. daha ilk dakkadan ağzını açmaya korkuyo karı. iyi dedim kalk. nnerde içicez. kalktık mutfağa geçtik. oralarda apartmanların balkonları ufak. yani bir yada en fazla bir buçuk adım genişliğinde falan zaten. ayakta dikilerek sigara içiyoruz orda. bi yandan kahveleri yudumluyoruz. hava inceden esiyo. buda benim yanıma doğru yanaştı iyice. kolu koluma değiyo. evin güzelmiş dedim. teşekkür ederim dedi. bi müddet daha sessizlik devam etti. kadın dediğim gibi neyi nasıl yapacağını bilmiyodu. yani bişeyler yapmak istiyodu ama ne yapacağını kadınlığını nasıl kullanacağını zerre kadar bilmiyodu. boyundan büyük işlere kalkıştığı belliydi. normalde böyle durumlarda ben acırım haline. ya git kızım derim canını yakmayım. lisede böyle bi tane sevgilim vardı benim. kız çok ufaktı beyler. ufak derken yaş olarak yaşıtız. ama beyin olarak o çok küçük. çevresinin böyle aşk meşk olaylarındaki görüşleriyle artık bütün arkadaşlarının sevgilisi varmış oda sevgili yapmış gibi bana atlamıştı bu. benide elinde tutmak için saçma sapan şeyler söyleyip duruyodu. işte senden çok iyi aile babası olur. sen çok süpersin. çok iyisin. çok mütişsin falan. iyi tamam diyorum. yolda yürürken elini tutuyoum en fazla. çünkü ben kızdan ayrılcam yani öyle uzun süreli bi ilişki olmayacak. o yüzden daha hiçbişeyin farkında olmayan bu kızı üzmeyim çok fazla diyorum. ama kız haddinden fazla bağlanmış ve saçma sapan şeyler yapıyo. öpmeye çalışıyo. yakınlaşmaya çalışıyo. işte evine geleyim falan diyo. yani gelecek tamam. ben bunun kızlığını alıcam. gibicem. sonra ayrılıcaz. bu kız büyüyecek. ergenlikten çıkacak. sonra aklı başına gelince bana sayacak sövecek. hayır haketmiyo yani böyle bi kötülüğü anlatabiliyo muyum. benim en büyük mottom bu biliyosunuz. takip edenler iyi bilirler. herkese hakettiğini veririm ben. haketmeyene asla kötülük etmem. gibip atmam öyle. bende böyle bi playboyum. bu karıda şimdi tamam huur falan ama. bilmiyo yani huurluk nasıl yapılır. joguarın, edanın falan yanında bu ne lan bu osuruk amk. ama sağlam bi silleyi hakettiği için buna merhamet göstermedim. yanlış bişey yaparım söylerim korkusuyla ben konuşmadan konuşmuyo asla. öylece bekliyo. iyi bari işimizi bitirelim dedim içimden. sigara bittiktensonra bi elimle kahveyi içiyorum. diğer eli arkaya doğru saldım. bunun kalçanın üst tarafında koydum. ben öyle yapınca inceden bi irkildi. heyecanlandı. nefesleri falan hızlanmaya başladı. kalçasının üzerinde elimi gezdirmeye zütüyle oynamaya başladım kısaca.Tümünü Göster
-
193.
0O kadar konuştuktan sonra daha gibmezsin sanmıştım bu karıyı reyis
-
194.
-1Uplayalım bi kerede herkes okusun
-
195.
+16amacım züt falan değil tabiki benim. tribe sokmak için böyle yapıyorum. kesinlikle mecbur kaldığı bi ilişki ve evdeki detaylardan anladığım kadarıyla genelde karar veren taraf hep bu olmuş. bişeylerin nasıl gideceğini söyleyen taraf hep bu olmuş. dominant takılıyo anlayacağınız. bense bunu almışım. zütünü elliyorum ve sesini çıkaramıyo ya. böyle bi tribe girdi yani ister istemez. bende bu eziyeti sürdürüyorum. fakat zevk almıyo da değil yani. istediği bi ilişki olmadığı aşikar. ama gibimde mi ? tabiki değil. zütünü falan böyle sıkmaya başladım ben. bu böyle ufak ufak ıhh falan demeye başladı. iyice çektim bunu kendime doğru. artık tamamen bana değiyodu vücudu. böyle bastıra bastıra dıbının üzerinde oynamaya başladım kıyafetinin üzerinden. buda böyle ağzını açıp inleyecek ama ses çıkmsaın diye tutuyo böyle. nefes verip duruyo ıhhhh ıhhh diye. kahve bitmişti zaten fincanı oraya bırakıp kapıyı açtım. kolundan tutup içeriye soktum bunu. mutfak tezgahına dayadım zütünü. kendime çevirip çenesinden tutarak öpmeye başladım. ama tecavüz etsen bu kadar canı yanmaz. öyle böyle öpmüyorum. yani canını acıtmıyorum tabiki ruhen canı yanıyo kızın. bildiğin sahip oluyorum ona istediğim gibi. ve yapacağı hiçbişey yok. mecbur bunu yapmaya. haketti. yapabileceğim bişey yok. hakede merhamet etmem biliyosunuz. orda bunu öptüm güzelce. memeleri falan sıyırdım. südyenin içinde böyle titriyolar ki anlatamam size. südyenle beraber bunlar ısıkıyorum okşuyorum falan kendinden geçiyo. bu arada beyler tekrar hatırlatayım. kızlar meme uçlarından ve memelerinin sıkılmasından zevk alırlar evet. hoşlarına gider. çok fena harekete geçirir erekte eder kızları. ama memelerinin hayvan gibi sıkılmasından acı duyarlar. sonuçta oda vücutlarından bir parçaları. o yüzden hayvan gibi sıkmayın. ve meme uçlarını dilleyin yalayın emin evet. ama ısırmayın amk. ısırıp dişinizle çekip fantazi yaptığınızı falan düşünmeyin. ağzına sıçıyosunuz kızın. çok fazla hassastır meme uçları. o yüzden dişlerinizle öyle sıktığınızda veya elinizle sıktığınız zaman inanılmaz acı duyarlar. yapmayın. benden söylemesi. ben memeleri sadece okşadım. kendi zevkim içindi herşey. onunda zevke gelmesi için hiçbişey yapmadım. memeleri okşadım sıktım güzelce oynadım onlarla falan. buda benim mala elini atmış üstünden üstünden elini sürtüp duruyo. en son bunun saçlardan tuttum. geriye doğru çektim. bi ahh çekti canı yanmış gibi. aşağıya doğru indirdim kafasını. anlamadı ilk başta ne yaptığımı. daha sonra ufak ufak diz çöktü. ve malum blowjob a geçtik. biliyosunuz çok fazla sevmem bunu. sadece aşağılamak istediğim kızlara yaparım. buna da bunu yaptım ve çok daha deepthroat şeklinde geçti. daha çok ben ağzını gibtim o blowjob yapmadı yani. sonra aynı şekilde saçlarından tutarak tezgaha çevirip üstünü çıkardım. zütü falan efsaneydi beyler ya. görmeniz lazım. tamam huurydu bilmiyodu falandı filandı ama. hakkaten efsane zütü vardı hatunun amk. neyse abi tam malı sokacam bu nefes nefese durr... durr. dur bi dakka dedi. noldu dedim. yatağa geçelim lütfen dedi yalvarır gibi. bende dedim tamam amk geçelim. la korktum amk öyle bi nefes alıp veriyo ki anlatamam size. sanki bayılacak kalp krizi geçirecek gibi falan. tırsıyorum bi yandan amk çok zorlarım sonra kalpten gider falan. iyi dedim tamam. geçelim amk nolacaksa orda olsun. neyse abi holden geçtik hızlı adımlarla yatak odasına geldik. içeriye girdik. çift kişilik büyük bi yatağı vardı. en sevdiğim. üstüne atladım ben. öyle bi rahat öyle bi rahat anlatamam. buda tam karşıda makyaj masası aynası falan var. onun önünde. hadi gelsene ne oyalanıyosun soğutma dedim. tamaaam geliyorum sen takıl biraz dedi. küpelerini falan çıkarıyodu. benimde sürekli elime çarpıp duruyo. çıkarsın diye ses etmedim. bekliyorum. keşke izin vermeseydim amk.Tümünü Göster
başlık yok! burası bom boş!