-
876.
0Ayraççç ulann
-
877.
0ayraç 84
-
878.
0Beklemedeyiz
-
879.
0Rezerve
-
880.
0Beklemedetiz
-
881.
0Öldü şan adam yoksa sözünün erdir birazdan derse birazdan gelirdi rahmetli
-
-
1.
0geldim olum.
-
1.
-
882.
+5beyler bu gece nedense berbat bi gece. anlatacaklarım yüzünden de olabilir. canım sıkkın amk içim sıkılıyo içimde bi sıkıntı var çözemediğim. o yüzden hızlı bi şekilde partları yazacağım. ve sonra sabaha kadar nurella yiyip çay içeceğim. belki üst üste dokuz tane adıyaman tütünü bile içebilirim. eski günleri yad etmek için. başlıyorum mevzilenin.
-
-
1.
0gönder gelsin
-
1.
-
883.
-1Hızlı yazcam dedi 30 dk geçti daha ortada part yok
-
884.
+9yıllarca beraber çalıştığımız için ve sırf hatrı için bu saçma sapan cezayı bile kabul ettiğim adamın iki tane serserinin oyuncağı olmasını hazmedemiyodum. ki ben olmadan onlarla savaşamazdı. sonrakilerle de. elinde bi veziri olmadan hiçbir şah güvende değildir. ki ben onun elindeki en güçlü taşların hepsini temsil ediyodum. onun şirketi için ben yeri geldiğinde kale, yeri geldiğinde at, yeri geldiğinde vezir herşey oldum. Fakat piyon hariç. Ama son 6 ayımı piyon olarak geçirmemi istiyodu. hadi bunu istedi. en azından kancıklıklarına karşı ağzını açta tek bişey söyle dediğimde arkamda durması, taşakları koruması gerekiyodu. ama yapmadı. aşırı derecede sinirlenmiştim. artık iki şirketlede işim bitmişti beyler. kendime yeni bi sayfa açma zamanı gelmişti. hani biz lansmanları yaparken yanıma gelen bi herif vardı. bu prenses dediğim dangalak sürekli araya giriyodu. ve bana kartını vermişti. hatırlarsanız. ararsan görüşelim bi ara diyerek. tam bir iş teklifiydi. ve anında yanıt vermek istiyodum. normalde iyi bir ceo asla şirketini yalnız bırakmaz. ceo'yu geç. ibo asla kendi şirketini yarı yolda bırakmaz. ama kendi şirketim beni yarı yolda bırakırkende giden şirketin arkasından koşacak değildim. artık yapabileceğim pek fazla şey yoktu. saat biraz geç olsa da adamı aradım cep telefonundan. kısa bi fasıldan sonra ertesi gün görüşmek için randevu aldım. evime gidip temiz bi uyku çektikten sonra artık herkesin ayağını denk alması gerektiğini farkettim. bundan sonra herkes kuralına göre oynayacaktı.ve kuralları benim koyduğumu unutmayacaktı. eğer ki oynamayı bilmiyolarsa ezip geçecektim. merhamet etmeyecektim. evet çok büyümüştüm. ama bu şirketle çok daha büyüyecektim. devler ligininin bir üst aşamasıydı burası. efsaneler ligi. devler liginde epey tecrübem vardı. buraya ilk defa giriyodum. zorlanacağımı düşünmüyodum açıkçası. o lanet yerde çok fazla zaman kaybettiğimi falan düşünmeye başlamıştım artık. ihtiyar iyi adamdı hoş adamdı ortamımda iyiydi fakat, artık zamanı gelmişti. şirket pideci kebap salonuna dönmüştü benim için. işler artık çocuk oyuncağıydı ve yükselmek günden güne zorlaşıyodu. gözümü para yada yükselme bürüdü diyemem beyler. gözümde bunlar hiçbir zaman olmadı. ama bana atılmış bi kazığı da sineye çekecek değildim. hele ki yıllarımı verdiğim ve herşeyimle ayakta tutup sırtımda taşıdığım şirketimin patronu bana böyle aptalca bi tavırla geldiğinde kusura bakmasın ertesi gün gidip elini öpecek değildim. şirkete istifa mektubumu yazıp o gece e-maille attım. ertesi günde toplantıya giderken ıslak imzalı aslınıda postaya verdim. tazminat falan umrumda değildi. diğer şirket bizden aşırı büyük olmasa da büyüktü. burada biz milyonluk şirketsek eğer onlar bir kaç milyonluk bi şirketti beyler. öyle düşünün. imkanları daha iyiydi.. koşulları daha iyiydi. işleri ve projeleri daha iyiydi. kendi avukatları, kendi müvekkilleri, kendi inşaat firmaları, kendi satış personelleri, insan kaynakları ve dahi bir sürü departmanın olduğu güzel ve lüks bi şirketten bahsediyoruz burada. bir kaç milyonluk bi servetleri vardı. ve kadrolarına bir kaç milyonluk bi eleman daha eklemek istiyolardı. işte tamda onun için oradaydım. toplantı salonuna geçtiğimizde ilk bi 10 dakika benim takım elbisemden konuşuldu.Tümünü Göster
-
885.
0protect your position yardır panpa
-
886.
0Hadi devam hızlı
-
-
1.
0Yaz keke yaz
-
1.
-
887.
+7gibtiğimin takımlarını herkesin beğenmesi güzel. şehirdeki yahudi tipli terzimde diktiriyodum. o gavatlada tanışmamız çok öncelere dayanır. daha üniversitenin ilk yıllarıydı. ankarada lisede okurken alışveriş yaptığımda internetten takılıyodum genelde. çünkü çok daha ucuza geliyodu ve bir sürü ürün yelpazesi vardı. bir çok çeşitte ürünü kısa sürede inceleyebiliyodum. ve genelde mağazalar o yörede en çok ne satılıyosa onlardan getiriyodu. ve görünen oydu ki ben o yörenin insanlarıyla aynı zevke sahip değildim. o yüzden giyim alışverişlerimi devamlı internetten yapardım. ucuza kapattığım kıyafetlerin bazılarının bedenleri bulunmazdı. bende bi tane terziyi kendime mesken edindim. öyle tanışmıştık ve gide gele gide gele artık herifle ahbap olmuştuk. ahbap derken tanıyodu yani bizi elinden gelen indirimi yapıyodu. üç dört tane kazak veriyodum. abi şunları daraltırmısın diye. obenim istediğim şekilde slim fit kesiyodu onları. ama varya. böyle bi işçilik yok beyler. tak gibi regular kazakları tşörtleri gömlekleri falan tam bir italyan kesim pahalı elbiselere dönüştürüyodu muallak. ki aldığı para 3-4 kazağa 10 lira falandı. olum yaptığımız bişey yok al hadi bi 10 lira at yeterli diyip gönderiyodu beni her seferinde. iyi adamdı. bende düzceye gelince buna devam etmek istedim. çünkü stile önem veren birisiyim daha önceden söylemiştim. internetten 3-4 tane kazak aldım. bazılarının kesimleri hoşuma gitmedi. daralttırmak istedim. bi tane terziye gittim. işte şimdiki takımlarımı diken huur çocuğuna. tam bir yahudi esnafı amk. selam verdim oturdum. işini bitirdi geldi buyur diye. kazakları yığdım önüne. bunları daralttırmak istiyorum dedim. iyi tamam dedi nasıl istiyon. birini giy ona göre ölçü alayım dedi. sonra kazaklara baktı. bunların hepsi farklı kumaş. hepsini denemen lazım. hepsinin ölçüsünü ona göre alıcam dedi. normalde benim ankaradaki dayı ben içeriye girdiğimde bi kere benden ölçü aldı. daha sonra hiç almadı. hepsi aklımda yeğenim sen kafanı yorma diye. bu ayrı ayrı yapınca dedim heralde bu daha yetenekli amk. ölçüleri aldı teker teker iğneledi. ne kadar sürer dayı dedim. elimde bi elbise var onu bitirip buna başlıycam. sen 2 gün sonra gel dedi. iyi tamam dedim. parayı konuşmadım ama. keşke konuşsaydım. amcık iki gün sonra gittim 3 tane kazağa 30 lira para aldı. amk alt tarafı elbise daraltma yani ne kadar tutabilir ki diyodum. herif 30 diyince bidekazaklar kesilmiş dikilmiş yani artık inkarda edemezsin. mecbur vermiştim. o sırada adamla muhabbet ederken takım elbise dikip dikmediğini sordum. oda dikiyorum dedi. bizim bi arkadaşın düğünü vardı. bende her türk genci gibi dedim ki ulan bi tane takım diktiriyim. şöyle tam bana göre. çünkü mağazalardaki takımlar çok pahalıydı. onların kesimler itam istediğim gibiydi ama aşırı pahalı. o zamanlar tabi. tek tek mağaza gezerek tek ceket tek pantolon gömlek falan aramakta ölümdü yani. tek ceketlerden italyan kesim bi ceket bulmak neredeyse imkansız. bi takım diktiriyim ömür boyu kimin düğünü cenazesi olursa onla giderim amk diyodum. herifle muhabbet ederken sordum ne kadar bi takım diye. çok pahalı o sen ödeyemezsin demişti. amk o zaman acayip zoruma gitmişti o lafı. sadece 500 lira işçiliğe alıyorum dedi. amk senin diye içimden söve söve bi hal olmuştum. ordaki o 30 lirayı ve ettiği lafı hiç unutmadım. ve büyüyüp kendi takımlarımı kendim diktirecek kıvama geldiğimde de o huur çocuğunun yanına gidip bana bi takım dikmesini istemiştim. diktiği ilk takım hala durur. neredeyse hiç giymedim. o gün bugündür de takımlarımı hep o yahudi tipli terzime diktiririm. amcık yahudi mahudi ama iyi dikiyo şimdi hakkını yeme.Tümünü Göster
-
-
1.
0her ne kadar iyi diksede öyle söylenmez amk insanlık yokmuş adamda söylede oraya gitmeyek la
-
-
1.
+1yahudi tipli esnaf olum işte. ne bekliyosun. gibtir et boşver. sanmam buraya gideceğinizi zaten kazıkçı. çok kimse bilmiyo.
-
1.
-
1.
-
888.
+7beyler adama abdi diyordum hatırlarsanız. asıl adı abdurrahman. benim yeni patronum olacaktı. kendisiyle pek görüşmeyecektim ben. sadece önemli anlaşmalar yada önemli şirketlerle görüşen patrondu bu. biz oturup müzakerelerimizi yaptık. onlar şartlarını bende şartlarımı söyledim. benim istediğim tek şart şirket içerisindeki pozisyonum önceki şirketimden aşağıda bi pozisyonda olmayacak dedim. onu zaten kabul ettiler. zaten seni müdürlük pozisyonu için alıyoruz dediler. yani şirketin bir nevi ceo'su gene ben olacaktım. ama daha büyük bi şirketin. yani dizilim şöyle beyler. abdi ve ortaklar kurulu tepedeler. şirketteki herkes bunlardan emir alır. bunların aşağısında kıdemliler var. bunlar şirkette 10 yılı aşkındır çalışıyolar ve bizim üstümüzdeki kadrodalar. herkesin kendi bölümüne ait bi kadrosu var. atıyorum benim çalışacağım bölümün bi tane böyle üstü var. onun dışında diğer bölümlerinde kendi üstleri. ve diğer bölümün üstünün gelip bana bi tak söylemeye hakkı yok. konum olarak benim üstümde evet. ama onun bölümünde olmadığım sürece bana bişey demeye hakkı yok. acil durumlar hariç. adam olmaz bişey olmaz acil yardıma ihtiyaç duyar falan onlar alakasız. sonrada bizler geliyoduk işte. diğerlerinin arasında da en kıdemli ben olacaktım. maaş konusunu direk olarak onlar açtılar zaten. diğer şirkette aldığım paranın 1.5 katı fazlasını alacaktım. bu diğer şirkette yaptığım işin 1.5 katı fazla iş anldıbına mı geliyo diye sorduğumda sanmıyorum dediler. ben tabiki inanmadım buna. çünkü ilk başta genelde herkes öyle der. fakat buradaki ekip çok kalabalıktı. insanlar sürekli çalışanlardı. tamam belli bazı mekan bilgisizliklerim vardı ama. onu 1 günde hallederdim. iş konusunda tecrübeliydim. burda da çok fazla iş vardı. ama diğer şirkette benim gibi bi tane eleman vardı. burda benim yapacağım iş gibi bölümlere ayrılmış yüzlerce bölüm var. ve her bölümün kendine ait bi "ibo" su var. artık ben ceo kelimesini ibo kelimesiyle değiştirmek istiyorum beyler. onların ibosu kendilerine. bizim ibomuz kendimizeydi. ve ibonunda bir tane patronu vardı. ve şaşıracaksınız. yıllar sonra ilk defa kadın patronla çalışacaktım. ismi ne biliyo musunuz ? söylemiycem amk. gerekli olana kadar söylemiycem. siz tahmin edin :D
-
-
1.
0bahar amk
-
1.
-
889.
+5şirkette abdi bana inanılmaz bi saygı ve güven duyuyodu ve önüme çok fazla olanak sunuyodu. yani onlara kaliteli bi iş getirmemiştim yada elimde bi projeyle paralı bi işle falan gelmemiştim. sadece beni kadrolarına katacaklardı. ama bilmiyorum diyodum yani. beyler adam nerdeyse yalvaracak şirketinde çalışmam için. gayet güzel bi konum ve fazladan para alacaktım. o şirkettekinden çok daha az çalışacaktım. ofisim olacaktı ve bu ofis diğer şirketteki ofisimin neredeyse dört katı büyüklüğünde. yani öğrenciyken kaldığım 1+1 ev kadar. üstüne özel bi şirket arabam olacaktı. ve üzerine bir asistanım olacaktı. daha önceden de benim asistanım istesem olurdu. fakat ben hiç bi zaman bi asistan istemedim. biliyosunuz önceden bahsetmiştim. zorla yanıma asistan verdiklerinde de kendi işimi kendim yapmayı sevdiğimi söylemiştim. ama burası farklıydı beyler. çok daha büyük bi şirketti ve işlerin yoğunluğunu bilmiyodum. o yüzden ilk günden bana asistan lazım değil diyip sonraki günler tükürdüğümü yalamak zorunda kalmak istemediğimden ses çıkarmadım. toplantı bittikten sonra gerekli imzalar atıldı. kapıdan çıkarken eski patron ihtiyar aradı. telefona baktım o. açmadım amk. abdi farketti açmadığımı. yanıma geldi. diğerleri çıkana kadar bekledi. ibo sana bişey soracağım dedi. nedir dedim. son konuştuğumuzda kartı aldın ama ben şirketini bırakmayacağından adım gibi eminim. çünkü evet seni takip ediyorum ve gerçekten hayranlıkla izliyorum. takdir ederek. yani şirketini bırakıp buraya gelmen senin yapmayacağın bişey. neden kabul ettin ? fikrini değiştiren ne oldu ? diye sordu. haklı bi soruydu. aslında bu sorunun amacı şuydu. gecenin bi yarısı bi sinirle beni arayıp işi kabul ettin. sana bin türlü imkan ve olanak sunarak sana dünyada cennet yaşatacağım. ve senden iş isteyecem. yarın öbür gün sinirin geçince ve sular durulunca eski şirketine dönmek istemeyeceğini nerden bileceğim ? yada bizi de aynı şekilde sinirlenip yarı yolda bırakmayacağını nerden bileceğim ? dedi. burada vereceğim cevap çok güzel olmalıydı beyler. yani onlar beni gibti attı bende buraya geldim diyemezdim. çünkü ne olursa olsun eski çalıştığınız yeri yeni çalıştığınız yere kötülemeyin. hiçbir zaman hiçbir patronu başka bir patrona kötülemeyin. çünkü bunu yaparsanız patron bilir ki kendisini de başka bi patrona kötüleyebilirsiniz. o yüzden işi bitmiş bi şirket hakkında da konuşsanız o şirketin bir zamanlar parçası olduğunuzu ve patronunda yarın aynı şeyleri kendi şirketi için söyleyebileceğinizi düşündüğünü unutmayın. bende bu şekilde stratejik bi cevap vermek istedim. evet iyi biliyosunuz dedim. ben asla bana güvenen, bana inanan, her koşulda bana destek olup benim yanımda, arkamda duran şirketimi bırakmam. yada bırakmazdım diyelim. dedim. söylediklerimden anladı. gülümsedi. bol şans ibo. hemen ofisine yerleş biran önce şu koridorların tozunu attırdığını görmek istiyorum dedi. göreceksin dedim gülümseyerek. ve ofise geçtim. amk kapıda beni bi kadın karşıladı. ibo bey ? dedi. buyrun ? dedim. beklemiyodum şahsen. merhaba ben zeynep dedi. yeni sekreterinizim. bundan sonra birlikte çalışıcaz galiba dedi. merhaba zeynep dedim şaşkın bi şekilde. daha önce bi sekreterim olmadı. ihtiyaçta duymamıştım. ama hoşuma gitti mi ? elbette. bozuntuya vermedim. sanki yıllardır sekreterlerim olmuş gibi davranarak köyden inmiş mal gibi görünmek istemiyodum. zeyneple tanıştıktan sonra ofise geçtim. beyler o ofisteki en sevdiğim şey boydan boya camla kaplanmış olması. ve güzel bi kitaplığının olmasıydı. ayrıca ferahtı. ve güzel bi manzarası vardı. üstüne üstlük masamın karşısında bildiğin koltuk takımı vardı amk. olum bi ofiste neden koltuk takımı olur amk ? bildiğin evlere koyulan koltuk takımı vardı. orası lüks bi evin salonu gibiydi amk. koltuk takımı karşısında televizyon, vestiyer falan gibi hoş mobilyalar vardı. şahsen bu kadar lüksün içerisinde yaşamaya alışkın değilim. fakat bırakacakta değildim. insan bazen yoğun bi temponun içinde çalışırken layık olduğu kısımları atlayabiliyor. fazla mütevazi olmak insandan çok şey zütürür beyler. beni biliyosunuz. lüks içinde yaşamayı sevmem. tasvipte etmem. fakat belli bazı yerlerde maalesef ki kapitalist sistem içerisinde prestij dediğimiz şeyin bazı zorunlulukları var ve artık büyüdüğüm için bende bunların bi parçası olmak zorundaydım. hoşuma gidiyo muydu ? kısmen. herkes rahat ve konforu sever. neden sevmesin. zütü kalkmadığı sürece kimseye bi zararı yok. ofise yerleştim. kişisel eşyalarımı falan getirip bıraktım. her zaman için ofiste de bi takım bulundurduğum için evden bi takımda ofise getirdim. burada yaptığımız iş diğerlerinden farklıydı beyler. bizler tam bir danışmanlık şirketiydik. önceki gibi mal satışlar pazarlamalar şunlar bunlar yoktu. burada biz insanlara danışmanlık hizmeti veriyoduk. kısmen muhasebecilik gibi. büyük bir muhasebe ortaklığı gibi düşünün. insanların finansal hareketlerini düzenliyoduk. çözümsüz işlerini çözmek için bi hukuk büromuz ve bölümümüz vardı. finansal yatırımlarını dengelemek yada finansal işlerini halletmek içinse bizler yani "finans uzmanları" vardı. amk söylemesi bile güzel. ofisin duvarları camdandı beyler. diğer ofisler gibi. on numara bi isimliğimde vardı artık. ilk gün isimliğe bi yarım saat kadar falan baktım. zeynebin masasına dayanıp. ilk günlerim genelde zeyneple muhabbet etmekle ve vakit öldürmekle geçmişti. müşteri gelmesi gerekiyodu. bana birisinin gelip bişeyler danışması gerekiyodu. yada kendime müşteri bulmam gerekiyodu. şirket değiştirdiğimi duyanlar olmuştu. piyasada isminiz büyüyüp şiştikçe çevreye verdiğiniz güvende artar beyler. sizin isminiz piyasada isim yapmış başka bi şirkette duyulursa o zaman işte insanlar size doğru akmaya başlar. keza öyle de oldu.Tümünü Göster
-
890.
+5bunların öncesinde size ilk asistanımdan bahsedeyim. ofise yerleştikten ve zeyneple muhabbetlerden sonra ortama alışmaya çalışıyodum. nerden çay alırım nerden kahve alırım sabahları ne yaparım işe nasıl gelip giderim kendime tahsis edilmiş o arabayı nasıl kullanırım, şöförü nasıl ararım, nasıl irtibata geçerim, çalışanlarımı nasıl kullanırım falan. onlara bakarken abdi bana yanında bi küçük uşak getirdi. çocuğun tipini bi görmeniz lazım beyler. bildiğin okul üniforması gibi berbat bi takımın içerisinde taze filizlenmeyi bekleyen bi kariyer gibiydi resmen. çocuğun kafasına bakınca muhasebe tohumu görüyodum amk. heyecandan kekeleyerek konuşuyodu. abdi de çocuğun omzuna kolunu atmış. patronun kanadının altında gerginlikten geberiyodu resmen. ibo yeni asistanınla tanış diye çocuğu yolladı bana doğru. siz öpüşüp kaynaşın dedi telefonla konuşarak meşgul bi şekilde gitti abdi. çocuk titreye titreye yanıma geldi. gel bakalım delikanlı diye çağırdım. ürkekçe geldi yanıma. takip et beni yürürken konuşmak zorundayız dedim. arkamdan gelmeye başladı. adın ne senin dedim. can efendim dedi. ama çocukta tam bir omar tipi vardı beyler. bahamalardan yada ne bahaması amk bildiğin haitiden yeni gelmiş oturmuş gibi öyle bi esmerdi ki çocuk. öyle bi esmerdi yani. tipi mipide öyleydi. saçlar falan kıvırcık. can. güzel isim. şirketi biliyo musun can dedim. kısmen efendim. gazetelerden yada haberlerden gördüğüm kadarıyla dedi. hmmm. peki beni tanıyo musun dedim. e-e-evet efendim dedi gene kekeleyerek. ofise gelmiştik artık. zeynebe döndüm. zeynep can yeni asistanım. onunla içerde bi tanışma konuşması yapacağım ama kendisi aşırı derecede terli ve yapışkan. üstüne üstlük biraz daha gerilirse muhtemelen akşama kadar erzurum otlu peyniri gibi kokacak dedim. üstünü başını koklamaya başladı çocuk. zeynoda gülümsedi. onun için yapabileceğin bişeyler varmı dedim. müstehzi bi bakışla çocuğun yanına kadar geldi. zeyno çok kafa bi kızdı beyler. tanısanız inanılmaz severdiniz. ki benimde sekreterler arasında en sevdiğim kız zeynodur. onun gibi bi sekretere kimse sahip olmamıştır yani. okuyodu kız beni okuyodu. sekreter olmak için doğmuş resmen. keyif alıyodu. bilmiyorum belki hoşlanıyodu benden. ama çok iyiydi yani aramız. işteki kübram gibi bişeydi o benim. neyse geldi kırıta kırıta yanına kadar. bebenin ceketinin kıvrımlarıyla falan oynamaya başladı. amk bebe resmen heyecandan boşalacaktı orda. kafasını yerden kaldıramıyo. bende ilk gün biraz terletmek için zeynoya pasladım. çocukla biraz oynadıktan sonra çay ? dedi. elbette dedim. o çay getirmeye gitti. bizde içeriye girdik. zeynep benim sekreterim. onunla iyi geçinsen iyi olur çünkü beni çok kıskanmaya başladığını düşünüyorum. ilk günden kanlarımız çok fazla alıştı dedim. koridorun başından bağırdı amk deli "ne dediğini duyduuuum" diyerek. güldüm amk. anlat bakalım can. beni ne kadar tanıyosun dedim.Tümünü Göster
-
-
1.
0aga cavs'e sinirim çok bozuk dıbına koyim böyle gecenin aşırı moralsiz geldim.
-
-
1.
0takma kafana olum ya düzelir.
-
1.
-
1.
-
891.
+6 -1ibo bey nasıl anlatıyım bilmiyorum dedi. bi saniye öncelikle bana ibo bey demekten vazgeç etrafımda devamlı şirkette olduğumu hatırlatan bi asistan istemiyorum dedim. pardon efendim dedi. efendim de deme. sen benim kölem ve ben senin efendin değilim dedim. ne deyim der gibi baktı. ibo. sadece ibo dedim. ve sadece ikimizken. başka insanların yanında ibo bey demeye devam edebilirsin. fakat bana asla efendim deme. sevmiyorum o kelimeyi dedim. peki ibo dedi. konuşkan bi çocuktu. zeki birisine de benziyodu aslında. yetenekli bile sayılabilirdi. belli bi zaman sonra insanları okumaya başlıyosunuz beyler. hareketlerinden, kelimelerinden, size bunu kız tavlarken defalarca kez söylemiştim. iş dünyasında da bu geçerli. insanlara baktığın zaman aradığın iş için uygun mu değil mi az çok kestirebiliyosunuz. neyse uzatmayalım. emin değildim ama potansiyel var gibiydi. bundan önceki çalıştığım şirketlerden başladı çocuk. şuralarda çalıştınız. şurda şu kadar yıl burda bu kadar yıl. ilk şirketiniz şuraydı. sonra buraya geçtiniz. daha sonra burda çalıştınız. yaptığınız en büyük iş şuydu. kaybettiğiniz pek ihale yada dosya yok. fakat bir tane mağlubiyetiniz var .ve bahsedilmesinden hiç hoşlanmazsınız diye anlatıyo böyle. dur dedim. olum sen fbi'dan falan mısın ? nerden biliyosun lan bütün bunları dedim. şey efendim ben sizin pardon. ibo ben seni uzun zamandan beridir takip ediyorum. daha önce staj yaptığım şu şirkette dedi. ki bahssettiği şirketi tanıyorum. bi ihale zamanında onların dıbına koymuştum. adınız sıkça konuşuluyodu. bende hakkınızda biraz araştırma yaptım. biliyosunuz insanlar konuşur. onlar konuştular. bende öğrendim. öğrendikçe de açıkçası hayran oldum dedi. amk gururum okşandı. inceden bi zütüm kalkmadı değil. bildiğin bi hayranım olduğunu öğrendim. hatta adımdan konuşulduğunu ve küçük çaplıda olsa bi ünüm olduğunu farkettim. garip bişeydi. güzel bişeydi. sanki devamlı duyduğum şeylermiş gibi davrandım tabiki. renk vermedim. züt olmayak şimdi bebeye. aferim. dersine çalışmışsın dedim. o kadar araştırma yaptıysan eğer benim daha önce bi asistanım olmadığınıda biliyosundur. ve asistanlarla çalışmayı sevmediğimi de. neden seni asistan olarak yanıma alayım ki ? dedim. evet biliyorum. assitan istemiyosunuz. hiç bi zaman istemediniz. ama öğrenmek isteyen birisini de hiç bi zaman geri çevirmezsiniz. ve ben öğrenmek istiyorum ibo dedi. neyi ? dedim. herşeyi dedi. muhasebeyi , işi, bildiğin herşeyi bilmek istiyorum. tarzı stili. güldüm. ibo olmayı öğrenmek istiyosun yani dedim. yani diye gülümsedi. ya olum allah aşkına üstünde orta okuldan kalma takımın var. bana ibo olucam diyosun. allahın aşkına şunu değiştir dedim. amk tabi gülerek söyledim espri mahiyetinde. neden ya o kadar mı kötü dedi. kötü mü ? bak can. ben neye kötü derim biliyo musun ? mesela sabah kalktığında mutfağa gidersin. bir bardak su içtikten sonra kettle'a su koyarsın. daha sonra elini yüzünü yıkadıktan sonra ayılmak için bi kahveye ihtiyacın olur. elini kahve şişesine attığında kahvenin bittiğini görürsün ve orada tak gibi kalırsın ya bir iki saniye. işte bu kötüdür. ama senin bu yaptığın ? olum bu eziyet lan resmen. bu bildiğin cinayet teşebbüsü. cidden yani kötü takım giymek bi suç olsaydı eğer şuan üzerine atlamış zeynoya halat getir diye bağırıyo olurdum dedim. üzüldü amk. güldüm bende. üzülme. dediklerime de takılma. bak can dedim. dediklerimi şahsi algılayıp üzülüp kızlar gibi triplere gireceksen şimdi o kapıdan çık ve bi daha gelme. sana bişeyler öğretmemi istiyosan eğer şunu bil. hakkında kimsenin söylemeye cesaret edemeyeceği şeyleri söylemem gerekecek. ve bunları diğerleri kalbini kırmamak için söylemese de ben seni yola getirmek için söyleyeceğim. bunları ben söylediğim için kalbin kırılmasın. üzülme. yada incinme. hele hele trip hiç atma. eğer bu yola girmek istiyosan kuralları kabul etmelisin dedim. peki ibo. ne dersen yapıcam. bana öğret bunu dedi. iyi bi takım olacaz seninle omar. seni kendime wingman yapmayı düşünüyorum dedim. omar ? dedi. evet diye başımı salladım. ciddi misin ? dedi. maalesef dedim. bence daha iyi bi lakap bulabilirdin dedi. omar dedim. edi ile büdü ? dedi. omaaaar dedim. mr and mrs smith ? dedi. şansını zorluyosun omar dedim çıktım ofisten. amk güzel günler geliyodu beyler. hissedebiliyodum. çooook güzel günler geliyodu. öpüyorum hepinizi gün doğarken.ve grup yorumun gün doğdu marşı gibi bir gün diliyorum hepinize.Tümünü Göster
-
892.
012 ayrac
-
893.
+2Bak qardaşım mən bu internetə ayda 60 manat verirəm və sənin gönderilerini görmək məcburiyyətində deyiləm dıbını gibərəm 1 həftədir sənin göndərmələrin
çıkıyo qarşıma andla ip ünvanını tapar nöqtə döyüntüləri
giberim mən sənin gönderilerini görmək məcburiyyətində deyiləm beyfendi bidaha gorusmemek üzrə gibtirgit əlimdən qəza çıxmasın dıbına qoyaram yoxsa -
-
1.
0Olum sabah sabah güldürdün :D kaptın şukuyu bin.
-
1.
-
894.
04 rezervasyon
-
895.
0Akşama okuyacam