/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 776.
    0
    Kaç gündür trendde bu aq
    ···
    1. 1.
      0
      Olum trend olayı nerde amk bende görmem istiyom. Nerden görüyoz?
      ···
    2. 2.
      0
      Sonlarda oluyo olursa
      ···
  2. 777.
    0
    Leblamvcc?
    ···
    1. 1.
      0
      Olum uyurken mi entry girdin naptın?
      ···
  3. 778.
    0
    Rezerved 81
    ···
  4. 779.
    +6
    Beyler. Ayem in. kimler burda ? gündüz vakti canım çekti. biraz şekerleme yapalım buralara.
    ···
    1. 1.
      0
      Yaz reis yaz
      ···
    2. 2.
      0
      bak yine sabahın köründe gelmiş ya
      ···
      1. 1.
        +3
        olum sabahçılar için sabah akşamcılar için akşam gececiler için gece yazıyorum. sürekli yazıyorum. acıyın lan bana. :D
        ···
      2. 2.
        0
        seviyorum seni ibo istediğin zaman yaz
        ···
  5. 780.
    0
    Ben varım bro
    ···
  6. 781.
    0
    Ben buralardayım gönder gelsin
    ···
  7. 782.
    0
    Guzel baslik
    ···
  8. 783.
    +10
    biz orada rapor işiyle uğraşırken patron denen dümbelekte kendi işlerinde çalışanları falan taciz etmeye aynı aptallıklarını sürdürmeye devam ediyodu. tabiki benim işim değildi. ona orada ahlak dersi vemek için bulunmuyodum. ama her ne olursa olsun kendi çalışanları yada şirket bünyesindeki elemanlarının dışında başka şirketten sınırlı süreli bi çalışanın kendi işini toparlaması çokta hoş bi görüntü değildi haliyle. bundan rahatsız olduğunu biliyodum. ki diğer ortaklarında benden ve yaptıklarımdan haberdar olduğunu sanmıyodum. eğer ki kendi şirketinin işlerini yani bu salağın işini yaptıramayıp berbat ettiğini ve benimde gelip bunun sıçtığını toparladığımı görürlerse bu salağa çok fazla kayacaklardı. o yüzden stres altındaydı. bunu biliyodum ama giblediğim de söylenemezdi. hatta bir ortağın sırf kontrol için o kapıdan girip tamaaaamen bi tesadüf eseri beni orda işlerin başında görmesini ve ortağının sorumluluğunda olan işi toparladığımı görmesini canla başla bekliyodum açıkçası. konuyu fazla uzatmayacağım. doğru çalışma stratejisi ve ekip ruhu ile o 3 gün içerisinde e tabi birazda fazla mesai ile pratik çözümler geliştirdim. ve raporun uzatma süresi isteyecek kadarını değil tamdıbını hazırlamayı başardım. her gün belirli aralıklarla gelip bizi rahatsız ederek bitmedi mi hala ? diye kıvranışını izlemek harikaydı doğrusu. birisi gelip görecek diye biran önce ortadan kalkmamı istiyodu. rapor muhabbeti kapansın ve benim hallettiğim öğrenilmeden gitsin istiyodu. bu nedenle de o üç gün kabir azabı gibi kapıda nöbet tutup diğer ortakların benim yaptığımı öğrenmemesine çalıştı. halleri çok komikti inan. o kadar çalışanın içinde kapıdan içeri girip girip benden azarı yiyip geri dönmesi öyle güzel hissettiriyodu anlatamam. neyse ki biz 3üncü günün akşamında mesai bitimine yakın raporu bitirdik. kendi aramızda ufak bi kutlamayla da bunu ofiste kutladık. galiba ofise daha önce kimse pasta söylememiş. yada çalışanlar bu ofis içerisinde hiç bi zaman kendilerini mutlu edecek şeyler yapmamışlar. bu tarz şeyler hiç yapılmamış olsa gerek ki ofise pasta söylediğim de herkes bana cennetten mi geldin sen der gibi bakıyolardı. amk alt tarafı pasta yani. biraz da kola fanta işte. pet bardaklarda asitli bi kaç içecek içip birer dilim pasta yiyecektik. bu tür şeyler ufak tefek şeyler olarak görülebilir beyler. ama ödüllendirme ve cezalandırma sistemi tarihteki en güzel şevklendirme yöntemi olarak bilinir ve en eski çağlardan beri uygulanır durur. eğer ki bir gün bi şirkette yönetici olursanız veya herhangi bi işte herhangi bi bölümde sizin altınızda veya sorumluluğunuzda çalışan insanlar olursa onları mutlaka ödüllendirin. yaptıkları işin karşılığında bir teşekkür alacaklarını, en azından takdir göreceklerini hissetsinler. ki çalışma azimleri kamçılansın. daha mutlu çalışsınlar. bu performansı olumlu yönde ve büyük ölçüde etkiler. bu size ufak bi kaç şişe asitli içecek ve üç beş tane büyük boy pasta amk ne var bunda olarak görülebilir.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 784.
    +8
    ama o ortamda inanın öyle değildir. orda geçirdiğim 3 günün ardından ofisteki bütün çalışanlar bana resmen tapıyolardı. yani artık iş bi iş mi yapılacak nolur bana söyle. nolursun ben yapıyım. hadi bana da bi iş ver meselesine geldi. çalışanlar için üstlerinden emir almak her zaman için kötü hissettirir. ve hoşlarına gitmez. onlara yapmaları gereken bi işi de söylemiş olsanız sanki ekstradan iş çıkarıyormuşsunuz gibi kötü hissettirir çalışanlara. ama sizi severlerse ve sizle çalışmanın sizin için bişeyler yapmanın iyi bişey olduğunu bilirlerse ve sizde biraz önceki anlattığım gibi iyi bir "liderseniz" eğer, çalışanlar sırf sizin için o takımın bi parçası olabilmek için "nolur bana da bişy söyle bende bi iş yapıyım hadi noluuuuuur" diye ağzınızdan çıkacak bi iş için yalvarırlar. adamlar bildiğin üç gün içerisinde bana tapar hale geldiler. ki üçüncü günün sonunda ertesi gün arşiv odasına inip o saçma işe devam edeceğimi hem onlar hemde ben biliyoduk. buruk bi kutlama oldu o yüzden. ertesi gün ne onlar beni nede ben onları görmeyecektim. o üç gün güzel geçmişti. bana alışmışlardı. ki bende ciddi işler yapmayı özlemiştim amk. aşağıda evrak dosyalamak pek benim tarzımda bi iş değildi açıkçası. potansiyel bi stajyerin aylarca staj dosyasını dolduracağı bi yerdi orası. nitelikli bi elemanın vakit öldüreceği bi yer değil. ne kadar belli etmesemde benimde moralimi bozuyodu bu açıkçası. çalışanlarda gideceğim için üzülüyolardı. neyse kutlamamızda bittiğinde herkes evine dağıldı. bende çıkıp eve gidecektim ki kapıdan çıkarken ibo diye bi ses duydum. yavşak selimin sesiydi. döndüm arkamı. baktım yukarda dikilmiş. biraz konuşabilir miyiz dedi. vay dıbına koyum dedim. çıktım geri yukarıya. bunun ofise geçtik. baktım ofiste ortaklarda var. noluyo lan burda dedim bi anda. ortaklarla beraber selim bininin benle ne derdi olabilir. aha ? dedim bi an. kapıdan içeri giripte adamlarla tokalaşana kadar kafamda düşünüyorum bunları. dedim kesin benim yaptığımı anladılar. hepsiyle teker teker tokalaştım. bu salağında morali bozuktu. geçti masanın başına. oturdu. benide tam karşılarına oturtmak için o karşıdaki koltuğu boş bırakmışlar. ayakta durmaya devam ettim. eliyle işaret etti. böyle iyi dedim. ortaklardan birisi konuşmaya girdi. son karşılaşmamızda pek iyi bi intibamız olmadı birbirimize karşı. bu sefer doğru dürüst konuşabiliriz umarım dedi. selim size ibodan bahsetti mi bilmiyorum ama ben kendisine ibo da herkese hakettiği gibi davranılır diye söylemiştim dedim. gülümsedi kafasını sallayarak. merak etme ibo dedi. sadece konuşmak istiyoruz. gel şöyle otur lütfen. dedi. rica edince kıramadım. babayı biliyosunuz. amacım o lafı dedirtmekti zaten. diğer ortak bana olayı anlatmaya başladı. işte mahkeme durumlarını. dairenin ellerindeki belgeleri istemelerini bunların o raporları düzenlemesi gerektiklerini. kısa zaman içerisinde gerekli işlemleri yetiştiremediklerini, aslında raporların bütün sorumluluğunun selimde olduğunu, selimin çalışanlar üzerindeki yanlış politikalarının sonuçlarından falan bahsettiler. selim arada bir araya girip ya aslında öyle değil falan diye itiraz ediyo ama. eliyle sürekli susturuyo kır saçlı bin. yaptığını öğrendik. selim bizden habersiz burda bişeyler yapacağını sanarak hata etmiş. yanlış anlama. selim şirkette uzun yıllardır bizimle çalışan ortaklarımızdan birisi. muhasebe ve bu departmandaki bütün işleri en ince ayrıntısına kadar bilir. ve kendisine güvenimiz tam. fakat bu hata yapmayacağını anldıbına gelmez. bazen kendi başına ve fevri davranışlar yaparak şirkette bu tür sorunlarla uğraştırdığı olur. fakat kazandırdıklarıyla karşılaştırdığımızda selimi affettirecek sonuçlar buluruz. o nedenle hala selim aramızda. hala imza yetkisi var. ve hala ortak dedi. elimle bi dakka yaparak öne doğru eğildim. lafı uzatıp duruyolardı. beyler ? dedim bunlara bakıp. benden ne istiyosunuz ? dedim. direk olarak konuya gelmek istediğimi anladılar. kısa süren bi sessizlikten sonra herkes arkasına yaslandı ve 3 gündür çalışıyosun o departmanda. çalışanlar seni, sende çalışanları sevdin. burada onların şefi olarak çalışmak ister misin dedi. hah diye güldüm. ne yani kendi şirketimde beyaz atlı prensken burada sizin baret takmış inşaat işçiniz mi olayım ? bide selimin altında çalışacağım ? güzel şakaymış güldürdünüz dedim. beyaz saçlının karşısındaki konuşmaya girdi. kabul etmeyeceğini biliyodum. teklifi aşağıdan başlatmak için böyle bişey yaptılar. dedi. bakın beyler dedim. bizim işimizin büyük bi çoğunluğu gereksiz formalitelerle dolu. ve ben işimle ilgili sadece bu aşamayı sevmem. tamam beni departmanın başına şef yapmak istiyosanız bunu kabul edeceğimi düşünmediğinizi biliyorum. bir sonraki teklifiniz burada bi oda vermek, selimin yerine beni sunmak yada şirketten hisse vermek bile olsa inanın ilgilenmiyorum dedim. benim işim değil. şirketimde gayet iyiyim. sadece 6 aylığına bi ceza çekmek için buraya geldim. ve cezam bittiğinde evime geri döneceğim. şirketinizle olan ilişkimde bundan ibaret. çalışanlara kötü davranıldığını ve aptal bi rapor için bir kadının ağlayarak koştuğunu gördüm. sırf onun için yardım ettim. başka bi amacımda yoktu. ama bu kadardı. fazlasını beklemeyin dedim. tabiki dedi kır saçlı bin. seni zorlamıyoruz. istediğin zaman kapıdan çıkıp gidebilirsin. dedi. lafın devdıbını dinlemeden kalktım ayağa kapıdan çıkıyodum ki "ikimizde biliyoruz ki sende o evrak deposunda mutlu değilsin." dedi. durdum. sana o cezayı biz verdik. ve istediğimiz zaman kısaltabileceğimiz gibi istediğimiz zaman bitirebiliriz de. dedi. geri döndüm. sadede gel istersen sıkılmaya başladım dedim. sana şirketten hisse veya selimin yerini falan önermiyoruz. şirketin iç yapısıyla ilgili bi sorunumuz yok dedi. sadece elimizdeki bu işi yapacak kişi ve şu sıkıntılı şeyi başımızdan atacak kişi sen ol istiyoruz dedi. bak diğer elemanların bir ay boyunca uğraşıp hazırlayamadığı raporu 3 gün içerisinde stressiz bi şekilde yaptın. çalışanlar sana tapar hale geldiler. onlarla iletişimin farklı. çalışma stratejin ve çalışma şeklin epey ilginç ve etkili. sadece bu iş için kısa süreli bi çalışma istiyorum senden. o ekibin lideri ol. şefi ol. artık ünvan olarak kendine ne dersen de müdür de genel müdür de başkan de reis de ne dersen. ama onları kendi ekibin olarak gör. ve sonuca zütür. işi bitir. tek istediğimiz bu dedi. peki madem selimden ve şirketin iç yapısından bu kadar memnunsunuz. neden işleri sonuca zütürmesi için selime baskı yapıp kendi işini bitirmesini istemiyosunuz ? neden selim değilde ben yapıyorum bu işi dedim. madem selim yapabilecek kapasitede ve sizin onla ilgili bi sorununuz yok. selim yapsın. ben neden yapıyorum dedim. bak. herkesin kendine göre bi çalışma prensibi var. selimin yapısı ve prensipleri belli. seninkiler belli. ve biz ortaklar olarak bu sorunun çözümünde senin çalışmanın daha etkili olacağını gördük. diğer sorunların çözümlerinde de selimin çok faydasını görmüştük. o yüzden sadece bu sorun için senin daha iyi bi lider olacağını düşünüyoruz hepsi bu dedi. ayağa kalktım. kusura bakmayın beyler. üzülen bi kadın için iyilik yapmak istedim. ve raporu hazırlamalarına yardımcı oldum. hepsi bu. fazlası değil dedim. 6 ay boyunca burada selimin arkasını toplayan adam olmayacağım dedim. kapıya doğru giderken iyi düşün iboo. teklifimiz hala geçerliii diye bağırıyodu. gibimde bile değildi.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 785.
    0
    Gene taşağı masaya vurmuşsun helal
    ···
    1. 1.
      +2
      taşaklar sağa sola vurula vurula kafayı yedi amk zaten.
      ···
  11. 786.
    +8
    şirketten çıkıp evime geldim. biraz olsun kafamı karıştırmıştı. şimdi size olum aşağıda evrak doldurmaktansa yukarda ekiple çalış işte amk. 6 ay dosya arşivlemekten çok daha iyi amk gibtir et olarak görülebilir. ama yukarda yaptığım iş selimin zütünü toplamaktı sadece. yani bütün bi raporlama işlemini, gelen yazışmalara cevapları, ekibin niteliklerini falan ben yapacaktım. ama iş bitipte nihayete erdiğinde şirket ortaklarıyla beraber dairede saygı görecek ve diğerlerinin tebriklerini kabul edecek kişi selim olacaktı. yani benim yapıpta çözdüğüm her problem her sorun selimin başarısıymış gibi görünecekti. çünkü selimin sorumluluğundaki bi işi ben yapacaktım. ama yaptığım her işin altındaki imza selimin imzası olacaktı. ve ben selimin adına çalışan bi eleman gibi olacaktım. bunu neden kabul edeyim amk ? selimin elemanı olarak iş bitireceğime ibo olarak arşivde vakit öldürürüm daha iyiydi amk. ölümüne sıkılsamda napıyım amk. selime altın tepside bi başarı daha sunmak istemiyodum. zaten işinin büyük çoğunluğunu yaptım. yetişmesi imkansız bi raporu yetiştirmesine yardımcı oldum. daha fazla yardım etmek istemiyodum o yavşağa. ekmeğine yağ sürmeye gerek yoktu daha fazla. ertesi gün kalkıp işe geldim. klagib gün başlangıcıma başlamak için ali dayının mekana çıktım. çayımı falan aldım. terasa doğru giderken bi baktım elemanların orda gene bi kalabalık toplanmış. başlarında selim bişeyler anlatıp duruyo. dedim noluyo ali dayı. gene kimi haşlıyo bu dümbelek. valla bilmiyom yeğenim diye içeriye kaçtı. başıma bişey gelmesin diye. dur bakıyım lan noluyo burda diye yanaştım. amk kapının ordan dinliyorum. çalışanlarla muhabbet ediyo. işte ekip olmalıyız arkadaşlar. bundan sonra daha samimi bi şekilde çalışacağız. bazen stres alttında size kızmış falan olabilirim ama artık işleri biraz daha değiştirme kararı aldım falan diye sıkıyo. dıbına koduğum bildiğin beni taklit ediyo :D amk grubun yeni ibosu olmaya çalışıyo ama. elemanların bunu zerre giblediği yok. ki kendisi de biliyo ki o iyi patron rolünü çok uzun süre sürdüremeyecek. yanına geliyo stajerler falan salak salak hareketler yapıyo. tam bağıraack dikkat etsene kızım işine bak adam akıllı çalış falan diye. dilinin ucuna kadar geliyo. bak öyle yapma onu. dikkatli bi şekilde şu şekilde çalışırsan daha faydalı olur. tamam mı kardeş falan yapıyo. amk tam bir cellatken pekekent bi anda ev abisine dönüşmüş millete evet abiler ayağı çekiyo. yer mi lan çalışanlar onu. amk çok komikti ya. ddöndüm gittim terasa. sigara altı kekleri attıktan sonra çayla beraber tam sigarayı yakıyodum ki sevda kapıyı araladı. ooovvvvv berbattttı diye geldi içeriye. güldüm amk. niye ya beğenmedin mi di caprio gibiydi içerde dedim. ne rol kesiyodu öyle dümbük. hiç sorma dedi. ağzıma zütürdüğüm sigarayı aldı elimden. vay amk dedim. yenisini çıkardım kendime. çayıda o bacalardan birinin üstüne koydum. bi çaydan bi sigaradan vvuruyorum. bizimkini çok etkilemişsin görünüşe göre dedi. sorma günden güne bana benzemeye çalışıyo. yarın saçlarını benim gibi tarayıp benim takımlardan birisini giyip gelirse hiç şaşırma dedim. ahahahah dedi güldü benim çaydan bi yudum alarak. babasının ayakkabılarını falan giyen çocuklar gibi dedi. güldüm bende aynen diyerek. dün gece dedim. olanları anlattım. sevda inanılmaz mutlu oldu. e bu çok güzel bi haber dedi. ya saçmalama. selimin ekmeğine yağ sürmekten başka bişey değil. kabul etmedim dedim. ibo ne demek kabul etmedim dedi. kabul etmek zorundasın dedi. niyeymiş o dedim. ya ibo. altı ay boyunca burdasın. hadi bi ayını bitti say. kaldı beş ay. beş ay boyunca her gün o arşivde geçireceksin. kısa süreliğine de olsa burdaki çalışanlarla takılsan çok daha hızlı biter. hem rahat edersin. hemde evrakları tarih sırasına takmaktan daha büyük bi iş yapmış olursun. sence bu çok daha cazip bi ceza değil mi dedi. hayır dedim. orda cezamı ibo olarak çekiyorum. ama burda selimin işini yapmış olacağım. selimin elemanı olarak sorun çözmektense rapor hazırlayıp en sonunda tebrrikleri selime göndermektense, ekmeğine yağ sürmektense , aşağıda evrak takarak çürürüm daha iyi dedim. hah diyerek güldü. ne ? dedim. aşağıda evrak takarken kimin elemanı olduğunu sanıyosun ? dedi. sinirime gitti. iboyum dedim. selimin elemanı değilim ki iboyum. ne ? arşiv işi selimde değil bi kere. ordan o sorumlu değil. o mu sorumlu dedim ? gülerek çıktı kapıdan. ya bak sevda yapma şunu dedim. yapma amk. arkasından koştum cevap versin diye. sevdaaa bi dakka dur bak . o sorumluysa orda da çalışmam bak diye kovalıyodum ki merdivenlerden çıkan bir afetiderya gördüm. beyler. onu tanımanız lazım. iş dünyasında bir kere daireyle işi olan birisi varsa mutlaka görmüştür onu. benim kendi taktığım lakabı Louisiana. luiziyana diye okunduğu için mükemmel bi telaffuzu var. ve kadına öyle yakışıyo ki anlatamam. bilmeyenler için söyleyim ABD'de bi eyalettir. The Steeldrivers'ın if hadn't been for love şarkısında geçtiğinden beri harika bi telaffuzu var bana göre. o yüzden bu kadına bu lakabı ben taktım ve benden başka kimse bilmiyo. ama bu kadını daireyle ilgisi olan herkes bilir . dairede çalışan hakim gibi bişeydir beyler. bu tarz çözümsüz işlerde daireyle çözüme gitmek için iki opsiyonunuz vardır. birincisi daireyi mahkemeye vermek. yada dairenin size mahkeme yoluyla dava açması. diğer yol ise uzlaşmaya gitmek. eğer uzlaşmaya giderseniz ve şirketiniz büyük meblağ büyükse anlaşmada büyüktür. ve büyük anlaşmalar içinde kimle karşılaşırsınız ? Louisiana'la. o yüzden bir kere bile çözümsüz işi olan ve uzlaşmaya giden şirket sahipleri yada çalışanları onu çok iyi tanırlar. ve herkesin hayran olduğu bi kadındır. olum baya afrodit gibi bişey bizim için o. ışıklar içinde parlayan bi yıldız gibi. bambaşka bişey amk.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 787.
    +9
    onu görünce öyle ayakta kalakaldım. sevda bi ona baktı. bi bana baktı. öyle durduğumu görünce. yanıma gelip ağzını sil şampiyon. evrak işine dönmen gerek dedi. ha ? dedim döndüm. aşağı katı gösterdi. noldu birden fazla bi parlak göründü galiba bizim ofis sana dedi gülerek. benim bişeyi halletmem lazım dedim. amk işi kabul edecektim. işin içinde louisiana vardı. onla iletişim halinde olacaktım. koşa koşa yukarı kata çıktım. bunlar gene selimin o taraftaki toplantı odasına geçmişlerdi. tam kapıdan selimde giriyodu ki pardon geç kaldım diyerek girdim bende içeriye. beni görünce louisina şaşırdı. onun iki katı kadar da selim ve ortakları şaşırdı. ama kadını oraya bilerek getirdiklerini biliyorum amk. kır saçlı bin yaptı kesin. neyse abi odaya girince ibo ? sende mi burdaydın dedi. bi takip dosyasında daha karşıma çıkarsan iyice beni takip ettiğini falan düşüneceğim artık dedi. amk kadının bu huyunu seviyodum işte. öylesine mat, sert ve katı bi hali vardı ki beyler. alt etmek olanaksızdı. hani elde edilemeyen kadın gibi bişeydi. diğer kadınlardan çok farklıydı amk. bambaşka bişeydi o. aslında fena fikir değilmiş. tabi senin sırf benimle karşı karşıya gelebilmek için idari davalara baktığın gerçeğini çoktan kabul etmiş olmasaydık dedim. iğnelemesine güzel karşılık vermiştim. kadının tarzı buydu. laflarla dövüşüyodu kadın. ve bunu en iyi yapanlardan birisi bendim. tanışıyoduk yani herkesin olduğu gibi. benimde bi çok kez işim olmuştu kadınla. eğer davada louisiana olduğunu bilseydim çok daha önceden kabul ederdim işi amk. bu kadını alt etmek benim en büyük takıntılarımdan birisi çünkü. daha önceden uzlaşmaya varıyoruz diye toy zamanlarımda çok tokatlamıştı beni. bi saltuklar davası vardır benim geçmişimdeki kara leke. adamların bir milyona yakın zararı olmuştu benim hatam yüzünden. daha doğrusu kadının ince ayrıntısına kadar araştırması yüzünden. yüzlerce evrağın içerisindeki bir virgül hatasını görmemiştim. atıyorum 1,587,254.54 rakamı olacağı yerde 1.587.25 yazılmış. olay milyonlardan binlere kadar düşmüş. virgülün bir basamak kayması sonucu olayların ne kadar değiştiğini görememişim o zamanlar. ki bu fark şuan çıkarıldığında ohaa ibo bunu nasıl kaçırabilirsin amk diyebilirsiniz. ama önünüzde dokuz koli evrak var. her birisinin içerisinde dokuz bin sayfa mizan, bilanço defterler ayrı ayrı kalemler, her kaleme ait fatura örnekleri veya asılları var. yani milyon tane rakam var. hepsini kontrol ederken arada bir tanesindeki virgül hatasını görmemek yapılabilecek bi hata. kabul edilebilir bi hata değil. orası ayrı. ama gözümden kaçmış o zamanlar. ve louisiana bunu düzeltmek için bana fırsat vermedi. gözümün yaşına bakmadı amk. iş uzlaşmaya gidecekti. çünkü mahkemeye gittiklerinde tarafımızı suçlayacakları yada delil olarak kullanabilecekleri herhangi bi tutarsızlık usulsüzlük yoktu. ama daire evrakların incelenmesi sırasında raporlar ve evraklar arasındaki bu tutarsızlığı bulduğunda ellerinde dayanak oldu. üstüne üstlük benim sunduğum raporların evraklarla tutuşmaması evrakta sahteciliğe kadar gitti. az daha daireye girişim bile yasaklanabilirdi yani. ama o zamanlar toydum. ve toy zamanında gözümün yaşına bakmamıştı. saltuklar davasını böylece zütüme sokmuştu. olayı uzlaşmaya zütürüp vergi borçlarımız artı bi miktar tazminat ödeyerek ortadan kaldıracaktık. ama raporlardaki tutarsızlık sonrası olay mahkemeye intikal etti. her türlü savunmaya rağmen mahkeme usulsüzlük yapıldığı kanaatine vardı. tazminat, vergi borçları artı usulsüzlük cezaları üzerine yargılama masrafları falan derken bir milyona yakın bi zarara uğrattım şirketi. tabiki sonradan şirkette barınamadım. orası ayrı :D ama geçmişimdeki kara bi lekedir.
    Tümünü Göster
    ···
  13. 788.
    0
    Rezervasyon
    ···
  14. 789.
    +9
    ben öyle diyince louisiana gülümsedi. selime ve ortaklara dönüp boşa harcayacak milyonlarınız var galiba. iboyu görevin başına getirdiğinize göre dedi. saltukları ima ederek. gülümsedim. artık 17 yaşında değilim louisiana dedim. ikimizde çok değiştik. geçmişi yad edip dertleşecek miyiz ? ona göre çay söyleyim dedim. ortaklarda şaşkınlar ama güvenleri tam bekliyolar amk. oturdular iki yanıma. selim salağıda mal mal bakıyo bana. masaya oturduk. dosyaları falan önüme koydu. sol kaşını kaldırarak başlayalım. dedi. amk şu hareketi yapıyo ya. inanılmaz heycanlanıyorum amk. her davaya başlarken mutlaka şunu yapıyo amk. saltuk zamanında da öyle olmuştu. ağzıma sıçtığında dönüp giderken unutmayacaksın ibo. ama geçecek korkmaaa diyerek gitmişti amk. ne kadar zoruma gitmişti. amk yerinde bi kez daha karşı karşıyaydık. kendi şirketimde ve kendi ekibimde olsa çok daha güvende hissederdim kendimi ama burda açıkçası biraz tırsıyodum. ama olan oluyodu. ve oyundaydım. artık oyun oynama zamanıydı. hazırlanın beyler. akşama güzel şeyler konuşacağız. *
    ···
  15. 790.
    +1
    Rezerve
    ···
  16. 791.
    +11
    Beyler bu arada sizlere yeni bi haberim var. Lütfen kulak kesilin. Bir youtube kanalı açmayı düşünüyorum. Malum olaylardan sonra şirketlerle olan bağlantılarımı kestim. Ki artık şirket mirket işleriyle de uğraşmak istemiyorum. Günlerdir müzik ve stüdyoda vakit geçiriyorum. Başlıkta da daha önceden bahsettiğim gibi benim hayatım bu olmalı. Müzik olayına kendimi adamayı düşünüyorum. Amatör yada stüdyo kayıtları olarak bir kaç kayıt aldım. Söylemekten keyif aldığım şarkıları, kendi yaptığım şarkıları da sizlerle paylaşacağım. Amk başka şirketlerin ceo'su falan olmayı bırakıcam artık. Kendi panpişlerimle şarkı söyleyip dinliycem. Kimbilir belki bundan sonra hayatımı müzik piyasasından kazanırım. Belki profesyonel bi şekilde yaparım. Belki sahneler falan alırım. Ama artık müzik atıp sizlerle paylaşmak istiyorum. Hiçbişey olmazsa dinleriz güleriz eğleniriz amk. incinin müzisyeniyim artık. Başka panpalarla da ortak bişeyler yaparız belki. inci band kurar grup yaparız falan onlar sonraki işler de bana bi isim lazım. size bi kaç sorum var şimdi.

    1- Böyle bişey yapayım mı ? Kanal açıp müziklerimi sizinle paylaşayım mı ? Dinler misiniz ? istiyonuz mu siz ne diyosunuz ?

    2- Şarkılar için isim lazım. ibo diyip koymayayım amk videoları. Bana bi nickname falan bişey önerin. Hangi isim altında yükleyelim şarkıları ?

    Tamamen bize ait şeyler olsun istiyorum olum. Gören dökülsün. Önerilerinizi başlık altında yada bu entry'i cevaplayarak yazarsanız daha iyi olur. Hep beraber tartışmak üzerine konuşmak açısından. Bekliyorum beyler düşüncelerinizi bak. Ghostları da giriş yapmaya davet ediyorum. Yollanın bakıyım.
    ···
    1. 1.
      0
      Abi geçmişte yazdıklarınla müzikle ilgili olduğunu söylemiştin . şarkı söylemek ,müzik aleti çalmak seni iyi hissettiriyor haz veriyor aynı zamanda kulağa hoş geliyorsa hiç durma şimdi aç kanalını. isim olarak KATiL e sor o bulur bi şeyler .
      ···
      1. 1.
        0
        Panpa kanal ismi değil ya. Kanalın isminide aynı yapabilirim ama sanatçı adı. Sahne adı. Atıyorum katil-gesi bağları. Yada işte at yarağı-gibiyim inananı.mp3 gibi.
        ···
      2. 2.
        0
        Abi isim bulmakda zor be ilk aklıma gelen şeyleti söyliyim KafAdam yada i.i gibi birşey koy açılımı güzel olan ama sana en çok yakıştırdığım sahne adları s2ci ibo , tasaklıgitar .
        ···
    2. 2.
      0
      Ayn amk katile sor
      ···
  17. 792.
    0
    Aklıma tek isim geldi ama onu soylersem soversin
    ···
    1. 1.
      0
      Yarak değilse sövmem. Ebenin amı kelimesini de seçenek olarak kabul etmiyorum. Amk ciddi olun olum ya. Hakkaten isim lazım. Damacana mı diyim amk kendime.
      ···
      1. 1.
        0
        Panpa ac kanalı, incibo yap adını
        ···
    2. 2.
      0
      Benden günah gitti McYaralıPlayboy olum bayağı düşündüm işin sonu hep buna çıkıyor sakın bunu kullanma neden yazdığımı ben bile bilmiyom
      ···
  18. 793.
    0
    kanka aç bi kanal dinleriz onda sıkıntı yok kanalın resminide playboy tavşanı koy güzel olur ahahaha
    ···
  19. 794.
    0
    bu arada prensesi yada luisiana yı gibersen taşaklarını anıtpark meydanına dikecem artık gelen geçen ordan görür yanında taşımana gerek yok
    ···
    1. 1.
      +2
      Panpa prenses derken o projedeki prenses dediğim dümbüğü diyosan o erkekti amk. Onu zaten gibmem de başka prenses dediğimiz kim vardı amk.
      ···
    2. 2.
      +1
      biliyorum panpa prenses dediğimiz selim denen gavat işte onu gib derken gerçek anlamında söylemedim zaten ama luisianayı gerçek anlamıyla gibersen tayfa olarak çok mest oluruz
      ···
  20. 795.
    0
    Ne zaman başlıyıcan
    ···
    1. 1.
      +1
      bugün onikiden evvel gelemiycem kardeşim. zaten saat on buçuk oldu bile. stüdyoda bazı işleri halledeceğim. ayrıca hala isim arıyorum. kimse de adam akıllı bişey söylememiş amk. başlık mı açıyım ille diğer yazarlara mı soruyum ? kendi aramızda halledelim sırf bizim istediğimiz bişey olsun demiştim amk. şu kadar adamdan taktan da olsa bi isim önerisi çıkmadı. arıyorum hala. çalışıyorum. büyük ihtimalle gece 2-3 gibi falan gelirim kardeşim senin işin varsa bekleme geceyi yarın sabah okursun. bu gecelik böyle oldu ama gündüzden senin için biriki part atmıştım.
      ···