/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 501.
    +6
    kimler burda beyler ? başlıyorum ses verin.
    ···
    1. 1.
      +1
      ibo nerelerdesin olm kaç gündür ya özledik
      ···
  2. 502.
    +9
    evet beyler. en son inşaattaki olayı anlatıp bitirmişim. kaldığım yerden devam edicem ama iş konusunda o günki olayların üzerinde durmayı çok fazla istemiyorum açıkçası. çünkü ne zaman şantiyeden, inşaattan, ustalardan falan bahsetsem baya şantiye şefi muamelesi görüyorum burda. sen mi playboysun dıbına koduğumun atletli caferi diye üstüme geliyolar amk. o yüzden çok fazla uzatmayalım. o projemizi sorunsuz bi şekilde olmasa da zor güç bi şekilde bitirmeyi başardık. tabi bu süre zarfında inşaattaki evlerin dairelerin yada yaptığımız konut sitelerinin falan lansmanı yapılıyo. bizim işler genelde büyük işler olduğu için halka tanıtım için evet reklamlar şunlar bunlar yapılıyo televizyondur bilboardlardır falan ama. işin birde şirketin durumuna göre tabiki lansman olayı var. adındaki ilizyona kapılmayın beyler. hiçbir tak değil. üniversitede okuduysaynız eğer mutlaka bi dönem sunum yapmışsınızdır. tahtada powerpointle oluşturduğunuz kopyala yapıştır metinleri ekran karşısında okuyup sannki konuyla ilgili 50 yıldır araştırma yapıyomuş gibi davranmaya falan çalışarak hocadan puan almaya çalışmışsınızdır. ki ben bunu lisede bile yaptığım için herkes yapmıştır bi kere diyorum. aynen o şekil bişey. adı ne ? lansman. tırt amk. bbildiğin reklam işte. bütün kodomanları, cebinde parası olupta lan nereye harcasak amk parasını diye düşünen zenginlerin falan toplanıp hacı bizim böyle byle bişeyimiz var bak çok güzel gel sende al diye reklam ettiğimiz ve müşteri bağlamaya çalıştığımız tırnak içinde "tanıtım" programı. bu tür organizasyonlarımız daha önce çok olmuştu. fakat böylesine büyük bi işi daha öncesinde çok fazla yapma fırsatımız olmadı. bizim açımızdan tabiki. hem şehir dışında bi iş. tabiki şehir dışında başka şehirlerde yaptık ama istanbul bizim için acayip bi cehennemdi amk. bu lansman olayının farkı vardı yani. birde bizim neredeyse bütün kontaklarımız irtibatlarımız çevre illerdeydi. kocaelidir, sakaryadır, ankaradır, zonguldaktır. o tip köklü firmalarla çalışıyoduk. tanıdıklarımızda haliyle buralardaydı. bizde bu organizasyonu sadece istanbulda değil diğer illerde de yapmaya karar verdik. ben organizasyonun başında duran ceo gibiyken bi anda şehir şehir gezip termal otelde oda satmaya çalışan pazarlamacıya döndüm amk. başta karşı çıktım. giberim dedim amk ben niye yapıyorum. tamam şirketin her takuna ben koşturayım eyvallah. yeni iş fikirleri kabul. sorun çıktı çözülecek kabul. girişimcilik yapılacak atılımlara bakılacak borsa takip edilecek yatırımlar çeşitlendirilecek tamam hepsine kabul. ama yani yaptığımız işin rekldıbınıda bana yaptırmayın artık dedim amk. patron başta mırın kırın etti. tamam ibo sen ne diyosan öyle olsun falan yaptı ama. aklı da kalmadı değil. bende biriki kere bu tanıtım için hazırlanan sıpaları inceledim. konuşmalarını falan yaparken çalışmalarına baktım falan. yok yani baktım ki bunlar işi anlatmaktan çok tak edecekler. günlerce haftalarca aylarca zütümden ter aka aka yaptığım işi mal gibi birine anlat diye verecem. sonra gidip salak gibi anlatacak beceremeyecek. millette gereken ilgiyi gösteremeyecek. ilgisinde değilim satılmasın amk banane. gibimde mi sanki. benim olayım gerekli takdirin gösterilmesi. ben zütümden ter aka aka bi taraflarımı yırtarak o inşaatı türlü mücadelelerle bitirip bir sürü konuttur sitedir iş yeridir yapıp bırakmışım. harika bi projenin adeta baş mimarı olmuşum. azcık takdir görmeyi de hakediyorum ama demi ?
    Tümünü Göster
    ···
  3. 503.
    +9
    baktım ki olacak gibi değil. kendi işini kendin gör hacı dedim. aldım evrakları projeleri çizimleri falan. bilgisayarın başına geçtim. bi sunum hazırlamaya başladım. zaten bildiğim işler olduğu için benim için sadece angarya bi iş olacaktı ve geze geze gene yorulacaktım. onun için istemiyodum sadece. yoksa basit işti yani. tabi bu sefer farklı olacaktı ama ben bilmiyodum. sunum munum herşey hazırlandı. patron yanıma ekibi verdi. güzergah çizildi. mekanlar falan ayarlandı. istanbuldan başlayacaktık. istanbul, kocaeli, sakarya, zonguldak, ankara falan diye gidecektik böyle. baya turneye çıkmış sanatçılar gibi doluşup minübüse gezip duracaktık amk. tabi bu esnada hoşuma gitmeyen tek şey istanbuldaki şirketten yanımıza bi ekip göndermeleri oldu. bu işi sadece bizim şirket yapmıyodu beyler. yani iş bizim işimizdi. yapan şirket bizdik. ama işi bize getiren ve aslında işin sahibi olan bi şirkette var yani. bizi mühendislik firması gibi düşünün. buradaki konumumuz daha çok o şekildeydi. anlatması güç biraz. güç değilde gereksiz ayrıntı. onlarda bi ekip göndermişler bize. reklam acentası gibi dolanacağız. onlarda bizim yanımızda duracak. benim ekibimde olacaklar ama tabiki işin sahibi onlar. patrondan çok patroncu olacaklar. bana patronculuk oynayacaklar falan canımı sıkacaklar. minübüs o şirketin önünden çıktığı andan itibaren kararların hepsi bana ait olacaktı. ekibimle beraber ben şehir şehir gezip projemi satacaktım ve geride mehter marşları ile dönecekim ama. bu gelen ekip işin bütün keyfini kaçırdılar. hiçbir tak yapmadan gelip başımda duracaklardı. beni biliyonuz ben sevmem böyle bebek bakıcılıklarını ama mecburen katlanacaktık. çok ümit ettim ulan karşı şirketten gelenekibin başında kadın olsun belki şirketler arası bi köprü kurarım falan diye ama. olmadı maalesef. oranın ceo'su geldi. erkek. ceo ama aynı zamanda şirket ortağı. gene onun gibi ceo olan bi tane de kadın var. oda onun yardımcısı gibi çalışıyolar. yetkileri neredeyse aynı ama kadının şirkette hissesi yok. dediğine göre bi kaç seneye olmasını ümit ediyomuş. üç beş tane de ayak işlerini yapacak ayakçı. doluştular onlarda arabaya. biz iki minübüs yola koyulacaktık. biz pikniğe gider gibi doluşup gittik istanbula. orda şirkette bunlar karşııladılar bizi. minübüsten indik ama. ben zaten baya piknik havasında olduğum için gömleği falan dışarı çıkarmışım. kravatı salmışım aşağıya doğru. saç baş perişan olmuş. baya piknikte fazla yiyipte sırt üstü yatan atleti enişteyim amk ben. bütün bir pikniği uyuyarak geçiren çizgili pijamalı ev babasıyım amk resmen. indim arabadan. bu dümbük bana böyle bi baktı. ben rahat hareketlerle geldim yanına. elimi uzattım. merhaba ben ibo diyerek. bu şaşırmış bi şekilde merhaba dedi.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 504.
    +6
    bazı adamların tipinden karakteri belli olur ya beyler. bu herifinde tıpkı öyle bi tipi vardı amk. ben bu tipten karakter olayına çok takılıyorum nedense. bi adamı bakınca artık insansarrafı mı dersin. şizofren mi dersin bilmiyorum ama. belli oluyo be olum ya. adamın suratından fesatlık akıyo amk. pislik akıyo adamın suratından resmen. ben orda bi gıcık oldum buna. tiksinir gibi bi bakışlar. bi aşağılayıcı hareketler bilmem ne falan. ne oluyoruz dıbına koyum ya. ne var uzun yoldan geldik işte arabada biraz rahatlamışım yani noolmuş. tamam şirket mirket tamam kurumsal yüz falan ama insanlık hali yani olabilir. olum yolda ben hiç gelemiyorum şu resmiyete. ön koltuğa oturunca benim yayılmam lazım amk. camı açıp o kolu dışarıya ssarkıtacam. yayılınca gömlek falanda sıkıyo ceket meket. zaten gömlek çıkıyo pantolonun içinden. bende çekip çıkarıyorum. kravatı falan gevşetiyorum biraz. inceden bide sigara tellendirip müzik açınca ooooh tamam değmeyin benim keyfime. arabanın hızından dolayı o dışardaki kol bi donuyo ya soğuktan. ona hastayım işte ben. amk ben hala arabanın camından kafamı çıkarıp rüzgara karşı ığağağağaağağ yapmayı seviyorum lan. benim fantezim amk bu. kaşım gözüm yamularak o saçlarım dalgalanarak falan ordan çıkıp sıpalık yapmak hoşuma gidiyo napıyım. yoksa çekilir mi lan yol. nefret ederim. neyse abi uzatmayalım. girdik şirketten içeri bunla. sizi mi gönderdiler şirketten diyerek ben ilk cümlesiyle kaybetti zaten. yüzüne doğru baktım şöyle. evet dedim beni gönderdiler. sert bi şekilde söyledim. oda bozulduğumu anladı ama. çokta giblediğini söyleyemem. inanılmaz kibirli bi tavrı vardı. işin iyisini ben bilirim ben yaparım falan gibi geziyodu ortalarda. kimsenin havasında gözümüz yok amk. en havalı biz olcaz diye bi kaide de yok. tamam dedim hadi takıl bari. isterseniz yukarda boş toplantı salonlarından birisine geçin. üstünüzü falan değiştirmek isterseniz sizin için ayarlayabilirim dedi. yok dedim benim tarzım böyle. bu şekilde daha rahat çalışıyorum. bi tepeden tırnağa süzdü beni. bende işi iyice binliğe vurdum. baya meslek lisesi bebeleri gibi takılmaya başladım falan. zerre güvenmiyodu huur çocuğu bana. neyse geçtik yukarıya. bu sağa sola emir yağdırıp duruyo. işte şunu aldınız mı projeksiyonlar koyuldu mu projeler elinizde var mı ? büyük olanları nerde ? kaç tane broşür koyuldu ? o kadar yetmez demedim mi size koş çabuk git bi kutu daha broşür getir aşağıdan falan diye bağırıyo sağa sola. koluna girdim bi boşlukta. hacı dedim sizin burda çay makinesidir çay ocağıdır o tür bişey var mı dedim. yav bi gibtir git dercesine var . var dedi. nerde o dedim. şurada dedi. sigara içebileceğimiz bi yer var mı dedim. baktı ki benden kurtuluşu yok. gel dedi ben göstereyim sana. gittik birer tane çay aldık. çıkardı beni odalardan birisinin balkonuna. belki kendi odası olabilir. bilmiyorum ama. çok hoş bi manzarası vardı amk. o şirkette çalışsam odayı hatta ne odayı amk o balkonu almak için herkesin dıbına koyardım. balkonda bunla çay sigara yapıyoruz. dedim hacı niye bu kadar kasıyosun kendini ya? rahat ol biraz dedim ya. sal biraz kendini bu kadar kasma milletide geriyosun böyle bak erken yaşlanırsın dedim. böyle şakayla karışık tatlı bi tonda. arkadaşça bi muhabbet yapmaktı amacım. çünkü hakkaten geriliyodu herif amk. zütünden soluyodu gerginlikten. gençti cevvaldi o yüzden parçalamak istiyodu ama bu kadar katı sert ve haşin olmanın manası yok. gereği yok yani. aklınızda bulunsuz. gereksiz konularda aşırı ciddiyet veya aşırı gerginlik göstermeniz sizin zayıflığınızı gösterir. yada sizi zayıf gösterir. o yüzden çalışanlarınızın önünde hele hele böyle gereksiz meselelerde endişeye kapılır gergin bi tavır sergilerseniz çalışanların size olan güveni zedelenir. bu zamanla bi kartopu etkisine dönüşür ve en son saygınlığınızı kaybedersiniz. çalışanlara söz geçirmek için bazı şeylerin dengesini çok çok iyi ayarlamak "ZORUNDASINIZ."
    Tümünü Göster
    ···
  5. 505.
    +9
    Bana doğru baktı şöyle bi. inceden bi tıa diye güldü. valla sizi bilmem ibo bey ama evet ben gerginim. geriliyorum. çünkü bazılarımızın aksine işin ciddiyetinin ve büyüklüğünün farkındayım. yanlış bişey yapmak istemiyorum. sizde bence birazcık gergin olsanız ikimiz içinde faydalı olur dedi. güldüm bende. cuvaramdan bi nefes daha aldım. kaç senedir çalışıyosun burda dedim. çalışmak mı? ortağıyım ben buranın dedi. herneyse işte kaç senedir ortağısın buranın dedim. valla 5 yılı geçmiştir galiba dedi. ilk şirketin mi burası dedim. baktı bana gene. bunları neden soruyosun ne gereği var yani ne alaksı var konumuzla şimdi dedi. bende baktım suratına doğru boşboş. sigarasından gergin bi nefes daha aldıktan sonra önüne döndü. bak muhabbet etmeye çalıştığının farkındayım. ama dediğim gibi çalışmam lazım. sen işlerini nasıl yürütüyosun kimlere yaptırıyosun bilmiyorum ama benim işlerimi yapacak benden başka kimse yok. o yüzden işlerime odaklanmalıyım. kafamı karıştırmamalıyım dedi. güldüm bende. bişey demedim. kafamı sallayarak güldüm sadece. sigarasını söndürmek üzereydi. ben öyle yapınca dikkatini çekti amk. gücüne gitti galiba. neden gülüyosun ? dedi. geçmişteki zamanlarım geldi aklıma dedim. bende böyle miydim acaba diye düşündüm. kendimi senin gibi hayal ettim de çok aşırı komik geldim kendime ondan dolayı gülüyorum kusura bakma dedim. daha sesli bi şekilde kahkaha patlattım bu sefer. böyle olunca daha çok ağırına gitti. işini ciddiye almanın nesi komik ? dedi. bilmem. işini ciddiye almak komik değil aslında. ama gereksiz yere bu kadar gerilmek komik duruma düşürüyo insanı dedim. fikirlerini kendine sakla istersen. çünkü gerçekten umrumda değiller dedi. bi kez daha güldüm. neyseki gençsin ilerde mutlaka öğrenirsin. tavsiyem gözlerini açta ben sahnedeyken bişeyler kapmaya bak dedim. Allahallaa der gibi böyle bi surat ifadesitakındı amk. gözler mözler bi belerdi. kaşlar kalktı ağzı falan yamuldu. eğer ki bütün işlerinizi şu halinle yapıyosan gerçekten seni sahnede dans ederken görmeyi çok isterim. hatta kameraya çekerim. o zaman gerçekten gülünecek bişeyler görmüş olursun belki dedi. çok isterim dedim. burada sahnede dans etmek derken aklınıza vals mals gelmesin amk. deyim olarak yani. işimi yapmak anlamında. özellikle altını çiziyorum. gece geç oldu uykudan dolayı iq'lar yarıya inmiştir şimdiden. benim kafa da sallanıyo.
    Tümünü Göster
    ···
  6. 506.
    +9
    anladım ki bu lansman turnesi bizim için özellikle benim için çok eğlenceli geçecekti. şimdi oyunun biraz tadı gelmeye başlamıştı. uzun zamandır bu tarz oyunlardan uzak kalmıştım. canım çekmiyo değildi. biliyosunuz beni ben saha adamıyım. sahne adamıyım. oyun adamıyım. bana bunlar olmadığı zaman sıkılıyorum amk. arıyorum ister istemez. neyse bütün hazırlıklar tamamlanınca bizde molamıza son verdik. ve hazırlandık. o 4 saatte takımını ve saçlarını hazırlamakla uğraştı. herif bildiğin tam 4 saat boyunca takımını giydi. saçlarını ayarladı. kendine makyaj falan yaptı. amk dur onuda anlatıyım. gül gül ölürsün bak. amk şirketteyiz. herkes üstünü başını yapıyo. işte sunuma 6-7 saat var. öğlen vakitleri. istanbuldayız. akşam 6-7 gibi falan gidip sunumumuzu yapacağız. lansmanı gerçekleştireceğiz. müşteri bağlayacağız yani. bende şirkette dolanıp duruyorum. benim genel rutinimdir. son bi saat kala çarçabuk herşeyimi hazırlar çıkarım. zaten benim için bi hayat standardı olduğu için herşeyim hazır. sürekli hazır. lansman olsa da olmasa da ben zaten hazırım. her zaman böyleyim amk. ekstra bişey yapmama gerek yok. bu gitti evden bi kaç tane takım getirmiş. bi onu giyiyo. karar verdim diyo. yarım saat bi saat geçmeden ötekini giyiyo. bu daha bi açtı sanki falan diyo. koşuşturup duruyo. yok o saatle olmadı. yok bunun kravatı hoş değil. yok bunun kombinini sevmedim. renk uyumu şöyle. şu tarz bi imaj veriyo.bu şöyle şeyler çağrıştırıyo falan. bende uzaktan izliyorum aaaay zütüm diye diye. bunla göz göze geldikçe uyuz oluyo amk. neyse son 2-3 saat kaldı. giriyim de dedim şu tuvalete bi çöğdürüyüm. gideriz oraya mideden gurul gurul sesler falan gelmesin. iyice bi sıçıyım. sonra da saçlara falan bi su vuruyum kendine gelsin. gittim tuvalete. baktım aynanın önünde bişeyler yapıyo. hayrola süpermen kodomanlara güzel görünmek için makyaj mı yapıyosun dedim. telaşlandı bi anda eli ayağına dolaştı amk. bişey oldu sandım gavata gittim yanına hemen. alelacele elindeki şeyler ifalan toparladı. bi baktım elinde pudra falan var. amk bildiğin kızlardan birinin makyaj çantasını almış. yada kendi makyaj çantası bilmiyorum ama inşallah kızlardan birininkini almıştır yani. herif suratına fondoten sürüyo amk. oha dedim amk bastım kahkahayı. ulan şaka yaptıydım hakkaten makyaj yapıyomuşsun burda dedim. sinirlendi. sanane be dedi. amk yaptığı her hareket gay gibi gelmeye başladı. yüzümde kırışıklıklar var. onları kapatıyorum. sahnede spotlardan falan çok fazla belli oluyolar dedi. yanındaki pisuvara malı soktum. başladım çöğdürmeye. rahatsız olma ya devam et dedim. kusuruma bakma biraz şaşırdım ondan güldüm. hiç rahatsız olma gerçekten şu yüzden senle dalga geçecek değilim. bak işine dedim. buda inandı amk bana. devam ediyo hala suratını fondotenlemeye. amk baktıkça gülüyorum kıs kıs. olum allah aşkına gülme bak diyo. ya nasıl gülmeyim amk diyorum ya. nasıl gülmeyim. koskoca şirket ceo'susun. ağzın açılınca vir vir vir konuşuyosun. sağda solda kasıla kasıla yürüyosun. şurda bi lansman için girdiğin triplere bak amk diyorum. üff dedi kezban tribini attı işine baktı. ddedim gözlere de rimel falan sür bari. o kirpiklere yazık olmasın. millet güzel bişey görsün bari dedim. amk öyle bi taşak geçtim öyle bi taşak geçtim ki anlatamam. o günden sonra benim ekipteki herkes o herifi prenses diye çağırmaya başladı. tabi çalışanların önünde değil. kendi aramızda onun adı prenses kaldı. bizden başkası duymadı.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      +1
      gitme dur ne olursun
      ···
    2. 2.
      0
      ibo nolursun devam et la
      ···
      1. 1.
        +2
        kardeşim ediyorum zaten sen muhabbete baya geç dahil olmuşsun anlaşılan o bi andı geldi geçti. merak etme sizlerle birlikteyim.
        ···
  7. 507.
    0
    Vhhhjehsueueisjshdhdhdh
    ···
  8. 508.
    0
    asla eskimeyecek rez
    ···
    1. 1.
      +3
      sen bir adet adamsın karşim eyvallah.
      ···
  9. 509.
    +4
    evet beyler başlıyorum.
    ···
  10. 510.
    +8
    neyse abi bindik gittik biz mekana. mekan büyük güzel geniş. inceden düğün salonlarını andırıyo. amk sunum yapılacak salonda dört tane kolon var. ordan hesap et. gibtiğimin yerinde 4 kolonlu salonu neden ayarlarsın ki. saçma sapan işler. benim olayım sahnede biraz daha şovdur beyler. çünkü ben biliyosunuz beni az çok tanıyosunuz. ben klagib ezberlenmiş lafları sevmem. çıkar kendim gibi takılırım. öyle kendimi kasıp kavurmam yani ciddi olacak imaj gösterecem falan diye. tabiki belli bi imajım vardır. çıkıp sahneye iş adamlarına bel altı muhabbetler yapmam. herkesten iyi satarım malımı ama gereksiz gösterişe falan girmem yani. sıcakkanlıyım esprili adamımdır. oralarda da o şekilde davranırım haliyle. sahnede sunum zamanı geldi. ilk açılışlar falan yapıldı açılış konuşmaları selamlar saygılar duruşlar falan filan derken sıra bana geldi. takdim edildik salona. abiniz yerinden kalkıp çıktı sahneye. kürsüye geçtim. baştan herkesi bende selamladım. sonra anlatmaya başladım. buradaki herkes iş dünyasında hatrı sayılır lafı sözü geçen adamlar bunu biliyoruz. herkesin malumu. şimdi hepinizi kaldırıp silkelesem 15 yıllık maaşım çıkar muhtemelen dedim. salonda ufak çaplı bi gülüşme oluştu. fakat bizim prenses sunumdan pek memnun değildi. nemrut suratıyla bana bakıp duruyodu. daha saygın olmasını istiyodu işlerin. benimse saygınlıkta gözüm yoktu. zaten bu saygısızca bi harekette değildi ki. yani oraya çıkıp sanki sezarın oğluymuşum gibi konuşmamı istiyodu anlayacağınız. fi hakika inşaatımız saf betondan olup kolonlardaki demir ve beton oranları yüzde 32 ve yüzde 68 dir geriye kalan ebesinin amı malzemesinden yapılmıştır falan diye belgesel seslendirir gibi anlatmamı istiyodu olayı. benim tarzım değil amk o kadar ciddiyet. gereksiz bana göre. kasmıyorum yani kendimi biliyosunuz beni. devam ettim. ama tabi buradaki herkes milyonlarca lira kazanıyorda olsa beş kuruşunu kimseye kaptırmak istemez. cimri adamlarız vesselam dedim. gene uğultulu bi gülüşme oldu. ben sahneye çıkınca genelde bu göbekliler gülüyolar. muallakler seviyolar benim muhabbetimi. amk kodomanları. iş dünyası kurtlar sofrasına benzer beyler dedim. burada herkes geldikleri yere tırnaklarıyla kazıyarak gelmiştir. ki tutunmak içinde illaki bi yerlere dişimizi tırnağımızı saplamamız gerekmekte. maalesef ki dünya acımasız. hal böyle olunca elimizdeki beş kuruşta olsa beş milyonda olsa kıymetli. büyük para büyük sorumluluk getirir. buna göre de büyük yatırım büyük risk demektir. insanlarında en büyük sorunu güvendir. ben bunları çok iyi bildiğimden yaptığımız işlerde inşaatları kaliteli beton ve demirlerin üzerine değil güven ve teminat üzerine kurdurdum. burada sizlere her lansmanda duyduğunuz alışılmış sözleri söyleyebilirim. her inşaat ne kadar kalite ve zeka fışkırsada özünde biraz beton biraz demir birazda işçilikten ibarettir. o yüzden inşaatlar veya yapılacak yatırımlar hakkında konuşmayı gereksiz buluyorum. ha aranızda hayalindeki iş şantiye şefliği olan varsa başka. onla oturup hayallerimi tartışmak için sunumdan sonra çay makinesinin oralarda bi beş on dakika bulunacağım. ha bi sigarasını alırım yalnız şimdiden söyleyim dedim. bu sefer güldü gavatlar. benim yaptığım inşaatlarda bilmeniz gereken olay sadece budur beyler. inşaatlar başından sonuna kadar işçilerin ve ustaların elinde yetişir. burada her bir inşaata bir çocuk gibi bakacak olursanız işçiler ve ustalar bu çocuğu alırlar. sıfırdan doğururlar. yetiştirip büyütürler. ve en son halinde size teslim ederler. bebek bakıcısı gibi. eğer kötü bi bakıcınız varsa çocuğunuz evinize geldiğinde küfredecektir. kötü alışkanlıklar edinecektir. özünde kötü bi çocuk olacaktır. ve baktığınızda sizde hamurunda var bunun mayasında var diyeceksiniz. fakat iyi bi bakıcınız olursa eğer çocuğunuz dürüst ahlaklı ve sağlam olacaktır. güven verecektir. gelecek vaat edecektir. ve baktığınızda bu kez hamurunda var. mayasında var diyeceksiniz. ben bu minvalde düşünen bi insan olduğum için inşaatta harç karan ustadan malzeme çeken ameleye kadar ekipteki herkesi tek tek tanıyorum. ayrı ayrı görüşmüşlüğüm ve her ince detayına kadar sorup soruşturmuşluğum, gün be gün raporlar ve bizzat tetkiklerle kontrol etmişliğim vardır. projeyi zaten siz biliyorsunuz. hepinizin ellerinde mevcut. herşeyin o elinizdeki harikulade projeye uygun olarak yapılıp yapılmadığını bizzat kontrol etmek için günler , haftalar hatta aylarca her gün didik didik inşaatı kontrol edip sağlam ustalarla, sağlam işçilerle, güven ve teminat alabildiğim kişilerle çalışmaya özen gösterdim. şimdi inşaatımız tamamlandı ve bebeği elime verdiler. sizlerden önce yapılan her bir işi ayrı ayrı son haliyle görüp kontrol ettim. ve size söyleyebileceğim tek bişey var. evet. çocuk iyi çocuk. gerçekten iyi çocuk. hamurunda var. mayasında var.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Ulan ibo
      ···
  11. 511.
    +6
    salondakiler benzetmelerimi ve konuşmalarımı aşırı derecede beğendiler. son cümlelerimi söyledikten sonra ayağa kalkıp alkışlayanlar ıslık çalanlar falan oldu amk. normalde bu tarz lansmanlarda böyle şeylere denk gelmeyiz. fakat o gün demekki herkes içindeki mahalle çocuğunu ortaya çıkarmak istemiş. gelip omuzlara alıp havalara atacaklar falan sandım bi ara. ki sahneden seyircilerin üstüne atlayıp böyle arkalara doğru mıncıklanarak gitmeyide düşünmedim değil. pandik atarlar diye tırstım gerçi orası ayrı. konuşmam baya beğenildi. fakat genede bu ipne bana hala bön bön bakmayı kesmedi. koca salonda hoşnut olmayan tek huur çocuğu buydu. çokta gibimde değildi. öğreneceği çok şey vardı daha. konuşmalar bittikten sonra klagib yeme içme faslına geldik. herkesin asıl gelme sebebi. ben bu tür toplantıları görüşmeleri lansmanları falan sırf bunun için düzenlediklerine inanıyorum. sonunda yiyilip içiliyo ya herkes bence sırf o kanepelerden yemek için geliyo amk. şahsen ben kendi işimin veya kendi şirketimin patronu olsam o yüzden giderdim amk. giberim işini gücünü amk o pastalar kekler kanepeler falan öldürüyo beni. bak beyler. bana burda sakın açgözlü muamelesi yapmayın. amk yerinde hepiniz düğüne gittiğiniz zaman masadaki kuru pastaya abanıyosunuz. biliyorum. yada masadaki meyvesuyuna. ki bi çoğunuzun düğüne gitme sebebi o yaş pastanın gelme anı. dıbınıza korum. benimde aynen öyle. çıkıp bana sakın ibo paran pulun yok mu amk al evinde yesene görmemiş gibi falan demeyin. giberim tahtanızı. ben düğünü derneği sevmem arkadaş. toplantıyı kokteyli falanda sevmem. ama mecburen gidiyoruz mecburen katlanıyoruz. o lanet olası ortamlarında en güzel yanı bunlar amk ben napıyım. ayrı bi çekiciliği var benim üzerime. koy önüme bi tepsi valla yemem. ama orda olunca çöküyom hacı napıyım amk. neyse abi uzatmayım. yeme içme faslına geçtik. ben konuşmamı fazlasıyla güzel yaptığıma inandığım için bide tabi alkış ıslık falan ister istemez zütümü kaldırdı. geçtim bi köşeye gelenden bi börek alıyorum gidenden bi kanepe çekiyorum. zeytinli falan bi tane bişey vardı. böyle tost ekmeğini bölüp parçalamışlar sanki. küçücük parçalar halinde. onların arasına bi tane yeşil zeytin koymuşlar. zeytinde şeylerden la şu şey varya ortası delik ortasında kırmızı bişey var. onlardan işte. o çeşit değişik bişey ama sanki kremada var arasında. yada beşamel sosu. on numara amk. kürdanla da tutturmuşlar. ona bayıldım. onu sürekli bi kız getiriyodu oda böyle liseli gibi giyinmiş. tipi falanda küçük gösteriyodu ama yaşı vardı yani. minyon tipliydi kız. o kızı kesip duruyorum ne taraftan gelecek acaba falan diye.onu kovalıyorum salonda gene. öyle takılıyorum. bizim bu priçeste beni arıyomuş amk. amk salonun bi ucundan bi ucuna yürüdüm resmen. onun zütüne takılıp buna pardon buna geçebilir miyim falan diye tıkış tıkış öbür uca kadar gittim. tam tepsiye ulaştım. baktım son bi tane kalmış. dur dedim kıza bağırdım. dur gitme. beni bekle dedim. buyrun efendim dedi gülümseyerek. allah aşkına sen bana efendim deme asıl sen efendim. nerdesin sen sabahtan beri seni arıyom dedim. son zütüde geçtikten sonra artık kızla aramda kimse kalmadı. bi tanecik kalmış. ona da ben çökecektim. öyle kıymetliydi ki. ağzım sulanıyodu amk. anlatamam size. olum çok farklı bişey bak. anlatamam size. ordaki bu olayı seviyorum amk. sadece şunu yapmayı seviyorum yani. diğer şeylerin hiç bi zevkli yanı yok. neyse. tam uzandım alacaktım. bizim prenses seslendi ibo beeey diye. amk kafamı dönderdim. elim havada kaldı. gelir misiniz biraz dedi eliyle çabuk çabuk yaparak. noldu dedim kafamı salladım. abdurrahman beyler sizinle de görüşmek istediler. bekletmeyelim ibo bey. hadi ibo bey. hadiii. hadiiii dedi hafif sinirlenerek. yav tamam geliyorum iki dakkaya acele etme. dur şunu bi gömiyim dedim. döndüm önüme bi baktım. gavurun biri almış zütürmüş o son zeytinliyi. noldu kız buna dedim. üzgünüm der gibi kafasını salladı. offfff dedim amk offff offf offf ! döndüm gittim bizim malın yanına.
    Tümünü Göster
    ···
  12. 512.
    +6
    abdurrahman diye uzun uzadıya yazmıycam abdi diyorum. abdi yazdığım her yerin aslında abdurrahman olduğunu bilin yeter. abdurrahman da ne taşaklı isim amk. varya şimdi düşününce. hakkaten baya ağır. bi insan yeni doğmuş ufacık çocuğa nasıl abdurrahman der amk. abdurrahman 45 yaşındaki adam ismi. göbekli. nispeten gıcık. küçük şapkalı kısa donlu abdurrahman olur mu la hiç. ilkokula giden abdurrahman. neyse. gittim abi. baktım bu iki tane herifin yanına dikilmiş heycanlı heycanlı iş bağlamaya çalışıyo. beni görünce heh dedi bi atıldı üstüme. kolumdan tutup çekiştiriyo adamlara. ibo beyde geldi işteee.ibo bey buyrun bu abdi bey buda yusuf bey. yusuf bey abdi bey ibo bey dedi. tanıştırdı bizi. şu bey bey bey muhabbetine de bi alışamadım. amk demin tuvalette ne gülüyon amk diyen herif şimdi bana ibo bey çekiyo ya çok garibime gidiyo amk. ama öyle olması gerekiyo yapacak bişey yok. alışamasamda. amk öyle bi heyecanlı ki herif. daha önceden hiç iş bağlamamış galiba. yada devamlı olarak böyle. hani her an bi yanlış yapacakmış gibi. la hani böyle stajerler patronun gözüne girmek için böyle aman patron canım patron yaparlar her işe koştururlar falan şunuda yapıyım bunuda yapıyım aman şöyle olsun aman böyle olsun diye zütlerini yırtar dururlar ya. herif öyle aynı. adamlar zütünü verirsen he diyecez deseler zütünü verecek nerdeyse. amk bi baktım böyle buna napıyon sen amk der gibi. bakışlarımdan rahatsız oldu gözleriyle adamları işaret etti. elimi uzattım. memnun oldum dedim tokalaştım. abdi lafa girdi. konuşmanız on numaraydı ibo bey dedi. güldüm. on numara genelde benim çok kullandığım bi laftır beyler. beni tanıyanlar bilirler. iş hayatında da bilirler. bişeyi beğenip öveceğim zaman hakkaten on numara ha falan derim böyle. ona göre mimiklerim ve jestlerimde vardır. adamda tıpkı benim gibi hareketler ve yüz ifadesiyle on numaraydı hakkaten dedi taklit eder gibi. anladım ki yakından takip eden birisi.
    ···
  13. 513.
    +7
    teşekkür ederim dedim. daha önceden de karşılaşmış olmalıyız öyleyse dedim. ha evet. daha öncede bir kaç konuşmanıza şahit olmuştum dedi. öyle mi hangisi dedim. hani bi tane vardı ya beyler .hatırlarmısınız. ben hiç sahneye çıkacağımdan habersizdim. patron beni sahneye itelediydi. kız bi anda beni sahneye davet ettiydi. bende kafamda hiçbir konuşma yokken adamlara böyle doğaçlama bi konuşma yapmıştım. ve çok beğenilmişti. hatta sonrasında bi karı zütürdüydüm heralde ordan. kimdi lan o karı. ordakilerden biisinin karısı mıydı. neydi o tarz bişeydi. öyle hatırlıyorum şimdi uykum geldi amk. kafam gidiyo. onu söyledi. harika bi konuşmaydı dedi. şaşırdım hatırlamasına. ne kadar sürede hazırladınız o konuşmayı dedi. valla inanırmısınız bilmiyorum ama hazırlamamıştım dedim. ne nasıl yani dedi kahkahayı patlattı. dedim valla öyle. orada o gün konuşmacı olarak konuşacağım ve bişeyler anlatacağımdan bihaberdim. bi anda kız ismimi anons edince sahnede buldum kendimi şebek gibi. konstre oldum. çok spontane gelişti yani dedim. haberimin olmadığını öğrenince iyice kahkayı patlattı. bizim oğlan iyice sinirlendi tabi. amk iş konuşmak istiyodu devamlı. iş bağlayalım. böyle filmlerdeki gibi oo david bey sanırım sizinle işlerimizi yoluna koyacağız gibi görünüyor falan diyip yankees maçına bilet alıp kutlamak istiyodu herif. benim tarzım değildi. çok zıttık birbirimize. yani ona göre karşıdaki adamlar patrondu. ve bizler yani çalışanlar onlara karşı böyle gülemezdik. böyle espri yapamazdık. ciddi konuşmalıydık. karşılarında ezilip büzülmeliydik falandık fıstıktık. bende yok amk öyle şeyler. beyler devam edicem yarın. valla uyku bastırdı geberiyom şuan. yazamıyorum amk beynim uyuştu resmen.
    ···
  14. 514.
    +1
    yaz reyis bekliyoruz
    ···
  15. 515.
    +9
    olum sözlüğe noluyo ya ? bu sağ tarafta sol framde falan ha bire bi am züt meme falan görüp duruyorum. yok zütümü çektim alın bakın. yok çok sıcakladım bilmem ne. kim olum bunlar ? noluyo amk ? sağdan soldan bi yerden casino royal yada otelci bin çıkacak gibi hissediyorum. reklam mı bunlar yoksa o tarz bişey mi anlamadım ?
    ···
    1. 1.
      0
      Onlar sözlükteki mallar, liseliler,harun abiler. amuna koyum ben onların
      ···
      1. 1.
        +2
        bende dıbına koyum olum sözlüğe mi giriyorum sex hikayeleri yazılan bloglara mı belli değil.
        ···
  16. 516.
    +8
    beyler sütümü içiyorum. yazıyorum.
    ···
  17. 517.
    +11
    bu gavat abdiyle falan konuştuk orda bi güzel muhabbet ettik. prenses dallaması da araya girip efendim bahsettiği işler şöyle işler. işte bu kadar muhabbettensonra iş konuşsak mı artık falan diye ikidebir giripdurdu muhabbeti gibti. bütün tadını kaçırdı adamlarında benimde. abdi de sıkıldı heriften. dedi ki ibo bak ne diycem. böyle ayak üstü muhabbet yerine istersen bizim şirkete uğra. olmadı kartımı vereyim direk bana ulaş dışarda bi yerde görüşüp konuşalım senle. daha rahat konuşurz dedi prensese ters ters bakarak. devam etti , belki bende sana reddemeyeceğin teklifler sunarım ha. dedi bide göz kırptı bana bakarak yaşlı kurt. anladım ki buda beni kapmak isteyen muallaklerden birisiydi. gülümsedim. tabiki mutlaka görüşürüz dedim. omzuma dost selamı gibi çat çat yapıp gitti kalabalığın arasına. o uzaklaşınca yanıma çektim bunu napıyon sen allah aşkına dedim. ya asıl sen napıyosun milyonluk adamların karşısında iş bağlayacağız şurda ciddi bişey konuşacaz ikidebir sulandırıp duruyosun mevzuyu dedi. lan bırak neye iş bağlıyosun. bi saattir adamların anasını ağlatmışsın. sıkılmışlar. patlamak üzerelerdi. allahın aşkına karışma bi işi ben bağlıyodum sen baltaladın ikidebir dedim. allahalla nasıl bi iş bağlamakmış o öyle. adamlarla kırk yıllık arkadaşın gibi oturup sağdan soldan muhabbet etmek mi senin iş bağlama anlayışın ? öyle iş mi bağlanırmış allah aşkına dedi. Bak sen dedim. ne yapmalıydım çok bilmiş, allık falan sürüp güzelliğimi mi kullanmalıydım dedim. bozuldu tabi lafıma. şu muhabbeti daha çok uzatacak mısın ? yoksa dalgaya devam mı edeceksin dedi sinirli sinirli. sen bilirsin dedim. bak tamam. benle istediğin kadar dalga geç. köşede bucaktaher gördüğün yerde laf sok. ama bugün ve şu lansmanlar boyunca en azından müşterilerle düzgün konuş. konuşman da bugün tutmuş olabilir ama şirket imajı için bu tür bi konuşmayı kesinlikle tasvip etmiyoruz. bak patronlar duyarsa çok başın ağrıyacak. benimde başım ağrıyacak. yapma bunu oyun oynamıyoruz burda dedi. asker selamı gibi selam verdim. emredersiniz paşam dedim. ibo lütfen bak ? dedi. tamam yav üüüf dedim. tekrar kalabalığa karıştık. o kendi işine baktı. bende kendi işime. o kendi stilinde bende kendi stilime. istanbul macerası bu gavatla böyle didişe didişe geçti. beni biliyosunuz. ben işime karışılmasını sevmem. kendi şirketimde de güvenleri tam olduğundan dolayı genelde insiyatif kullanmaktan çekinmem. zaten kendime güvendiğim için insiyatif kullanırım ve genelde benim çözümümden daha iyi bi çözüm üretemeyecekleri için kendi insiyatifimi sorma yada tartışma gereksinimi duymam. işimiz bittikten sonra hazırlıklar yapıldı ve biz arabalara doluşup diğer durağın yolunu tuttuk. bu esnada yolda giderken ben slaytı biraz değiştirmek istedim. çünkü sunum yaparken benim o yörenin halkına daha doğrusu nabza göre şerbet verme olayım vardı. benim işim buydu. tekniğim buydu yani. istanbul insanına gidip fındıktan yada fındık üretiminden tarlalardan falan bahsederek satış yapmaya çalışsam kimse beni giblemez anlamazdı. keza aynı şekilde zonguldak yada trabzon insanını da karşıma alıp betondan güvenden sermayedarlardan bahsetsem onlarda beni anlamayacaktı. o yüzden herkesin duymak istediği kısmını anlatıyordum. herkesi ilgilendiren kısmını. bu tür yerlerde daha önceden de anlattığım gibi konuşmalar önceden belirlenir. çoğunlukla sizin konuşacağınız metin bir başka ekip tarafından hazırlanır. siz onlara içeriğinde bulunması gereken şeyleri tarif edersiniz. onlarda uygun bir dille yazarlar. düzeltilmesini istediğiniz yerleri düzeltirler. daha sonra metin patronların önüne gider. ortaklar onu okurlar. onay verirlerse o konuşmayı yapabilirsiniz. slaytlar patronların yani ortakların önüne giderler. gene onay verirlerse o slayt oynatılır. o yüzden kafanıza göre iş yapmanız biraz olanaksız. ben yolda giderken slaytı falan kontrol ediyim dedim. laptoptan izledim falan ama. içime sinmedi. yolu yarıladık. şimdi geriye döneyim slaytı düzeltip ortaklara kontrol ettireyim. onay alayım. soru sorsunlar cevap vereyim müzakere edilsin tartışılsın falan çooook uzun iş. zaman yoktu. bende insiyatif almakta sakınca görmedim. ve slaytın içerisine kendimce bir kaç fotoğraf ekledim. metinde de bazı yerleri çıkarıp bazı farklı şeyler ekledim. tamamen kendimce bi sunum hazırladım anlayacağınız. geldiğimizde biraz dinlenecek fırsatımız vardı. oturup dinlendikten sonra üstümüzü başımızı hazırlayıp mekana gittik. burdaki mekan gittiğimiz en iyi mekandı diyebilrim. ankarada cafe crown oteli var. plaza da diyebilirsiniz. ben otel demeyi tercih ederim. onun beşinci katında mı ne üst katların birinde tıpkı buna benzer bi salon vardı. aşağı yukarı 200-300 kişilik falan. belki daha fazla bilemiyorum. burası ordan biraz daha büyüktü. tepeden ışıklandırmaları vardı. tıpkı orası gibi salonun girişinde boydan boya camlar vardı. dışarıyı seyredebiliyodunuz. ferah bi alandı. aynı zamanda camlardan dışarıya açılan bi küçük sigara balkonuda vardı. oraya çıkıp ferah ferah sigaranızı içebiliyodunuz. sevmiştim orayı. tabi biz gittiğimizde orası kafelerin sigara içilen bölümleri gibi tıklım tıklım olmuştu bile. o yüzden keyfini çıkaramadım başta ama. sonda güzel bi keyif sigarası içmiştim herkes gidince. neyse abi uzatmayalım.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 518.
    +11
    mekana girdik. formaliteler falan halloldu. açılış konuşmaları saygı duruşları falan filan. sonra başladı program. sıra bana geldi. sunucu kız beni anons etti. kalktım yerimden. gene emin adımlar ve alkışlar eşliğinde gidiyodum sahneye doğru. bi baktım arkadan bi bin takip ediyo. arkamı döndüm bi baktım ki bizim uyuz. alkışların arasında bozuntuya vermedim kulağına eğildim. napıyosun dıbına koyum dedim. ceketimden tutup ittirdi. vay amk dedim. döndüm önüme. sonuçta koca salona didişen iki ceo göstermek şirket imajını kötü yönde etkilerdi beyler. o açıdan bozuntuya vermedim hiç. sanki önceden planlamışım gibi devam ettim yürümeye. sahneye geldim nihayet. kürsüye doğru ilerlerken lan bi baktım yanımdan bu fıydı bi hamleyle. öne atıldı. mikrofonu kapıp bayanlar baylar. tekrar hoşgeldiniz. ben ebesinin amı bugün burada falan diye başladı konuşmaya. amk biriki saniye duraksadım. şaşırdım yaptığına. sinirlendim de haliyle. ama bozuntuya vermedim. yüzüme yavşak bi gülümseme takılarak sağ tarafında bi adım arkada beklemeye başladım. nasılsa birazdan top bana atılacaktı. biliyodum. artık kuralına göre oyna diye beni zorlamasına müsaade etmeyecektim gavatın. çok fazla müsamaha gösterdim çünkü. laftan anlamadığı gibi bide şöyle aptal saptal hareketler yapması artık sabrımı taşırmıştı. önce lafa girdi bu. günümüzün bitmeyen sektörü. inşaat sektörü. gıda ve ilaç sanayiinden sonra asla sonu gelmeyecek bi sektör olduğu aşikar. fakat inşaat sektöründe korunması en önemli faktörlerden birisi maliyet ve kalite dengesi. kalite ve maliyet ne yazık ki birbiriyle doğru orantıda yükseliyor. yani yaptığınız işin şu kadar kalitede olmasını istiyosanız maliyetide bu kadar oluyor. ne kadar az maliyete ne kadar kaliteli bir iş yapabildiğiniize bağlı olarak yaptığınız işi iyi iş yada kötü iş olarak nitelendirebiliyosunuz. diye konuşuyo bu. salonda çıt yok. herkes ankarada düğün salonundan çıkıp opera dinlemeye gelip ilk 10 saniyesinden sonra intihar düşüncelerine gark olmuş gibi bakıyolar buna boş boş. bitsede gitsek der gibi. kim olsa sıkılır. bu gavat hariç tabi. konuşmasını çeşitlendirdikten sonra (detaylarıyla yazmıycam bütün konuşmayı) slayta geçti. bilgisayardan slaytı açarak buyrun isterseniz hep birlikte bi göz atalım dedi. başlarda herkesin bildiği slaytlar olduğu için birer ikişer geçiyo. yazılanları okuyo. fotoğrafları anlatıyo. reklam yapıyo. satış yapmaya çalışıyo falan. fena değil. fakat yetersiz. ben sadece izliyorum. bir iki daha geçince benim koyduğum fotoğraflara geldi. ordan sonrasını benden başkası izlememişti. görünce şaşırdı. çünkü lafa girdiydi tam. şimdide inşaatın demir dökümlerinin nasıl yapıldığına bi göz gezdirelim isterseniz dedi. tıkladı. bi baktı ekrana fındık taşıyan bi teyze geldi amk. mal gibi kaldı bu. biraz kekeledi. şaşırdı. bi saniye izninizle .slaytlar karışmış olmalı dedi. bilgisayara doğru bi hamle yaptı. ceketimin düğmesini çözüp önünü açtım. ileriye doğru yürüyüp mikrofonu aldım. yo yo karışmadı bizimslaytımız dedim gülümseyerek. kafasını bilgisayardan kaldırıp şiddetle bana baktı. buna doğru seyret şimdi der gibi bi hareket yaptım yüzümle ve mikrofonu alıp sahneye doğru yürümeye başladım. arkadaşımın kusuruna bakmayın. her gittiğimiz yerde aynı şakayı yapıyor. birinizin artık bu şakaya gülmediğini ona söylemesi gerek bence. çünkü artık gerçekten sıkıldım dedim ceketimi silkeleyerek. salondakiler gülüştüler. ön sıralarda sarışın bi hanım abla var. saçları falan topuz yapmış . yanında da kır saçlı fit bi herif duruyo. iikiside sadece tebessüm ederek ve pür dikkat beni izliyolar. ama öyle böyle değil. baya ağzıma düşecekler yani. anlam veremedim başta. kır saçlı herif tıpkı madmen deki roger sterling gibiydi. takımlar saçlar o tip surat şekli falan. hali hareketleri aynı roger amk. dizide de severdim bini. o yüzden dikkatimi çekti zaten orda da. bi an gözüm takıldı ama. arada çaktırmadan baktım sadece. sanırım tarzımızı hepiniz deşifre ettiniz bile. iyi polis kötü polis yapıyoruz arkadaşımla. o buraya çıkıp bütün o sıkıcı detayları anlatan adam. bende salona biraz renk getirip güldürerek beni doyur diye bağıran göbeklerimizi hoplatacak olan adamım dedim. gülüştüler. genelde konuşamalarda benim kısımlarımı insanlar daha çok seviyorlar. bunun sebebini tahmin etmek isteyenvarmı ? dedim. salona doğru bakarak. kimse yok mu ? bir kişi bile mi ? hadi beyler burda hepiniz zeki iş adamları olarka bulunuyosunuz dedim. baktım kimsede çıt yok. gülüşmeler var ama el kaldıran yok amk. severim insanları bu tür diyaloglara çekmeyi. oraya çıkıp yediyüz saat anlatabilirsiniz. hepsi sizi idinler. ama etkileyici bi konuşmanın yolu etkileşimden geçer. en can alıcı damarlarına dokunsada konuşmalarınız bi soru yöneltip cevap alırsanız seyirciyi her zaman için şovun içinde tutmuş olursunuz. böylece onları etkilemek ve söylediklerinizi tam manasıyla dinlemelerini sağlamak daha kolay olur. soru cevap akılları, dilleri, kulakları ve kalbi size bağlı tutar. kısacası seyircinin sizde kalmasını istiyosanız soru cevap ve etkileşim gerek. baktım kimseden ses yok. sunucu kıza döndüm. toplayın çocuklar malzemeleri bizi sessiz iş adamlarına getirmişler dedim. salonda kocamaan bi kahkaha patladı. işte böyle. bunu duymak istiyorum dedim. ortalardan birisi el kaldırdı. buyrun dedim. ayağa kalktı. çok zeki olduğunuz için mi dedi. gururum okşandı ama hayır maalesef. teşekkür ederim dostum dedim. birisi daha kaldırdı. çünkü basit bi anlatım tarzınız var dedi. umarım iyi manada söylüyosundur dedim. gülüştük. bi kaç tahmin daha geldi. fazla uzatmadım. güzel tahminlerdi. sizin gibi kıymetli insanlar tarafından övülmek ve birazcık şımarmak için attığım bir oltaydı sadece. teşekkürler dedim. salon aaaaa vay muallak vay amk falan sesleriyle bi yıkıldı. güldüm bin bin. o kadar katille kaldık amk bizimde kanımıza biraz binlik karışsın demi. şaka bi yana dedim. benim konuşmamı insanlar genelde tek bir sebepten severler. oda bitince yeme içme faslına geçiliyo dedim. salon patlattı gene kahkahayı. bu gavat daha fazla dayanamadı. yanıma geldi kulağıma eğilip millet gülerken sessizce stand-up yapmaya mı geldin satış yapmaya mı dedi. kulağımı bu gavattan kurtarıp sanırım sıkıcı çocuk artık biraz iş konuşmak istiyo beyler. kusura bakmayın artık biraz sıkacağım dedim. slayta döndüm. fotoğrafta gördüğünüz kadını tanıyo musunuz dedim. hayır diye kafa salladı herkes. bende tanımıyorum internetten indirdim dedim. tıksırdılar. ama buna benzeyen bir sürü kadın tanıyorum. zonguldaktan, düzceden, trabzondan. tıpkı bu fotoğraftaki gibi fındık taşıyolardı. hatta dedim sonrakki slayta geçtim. aynen bu amca gibi akşama kadar kahvede oturup sigara içen kocaları vardı. bunlara benzeyen bir çoğu beni öğrencilik yıllarımda evinde misafir ettiler. kiracıları oldum. çok kalender adamlardır. hem zonguldaklılar. hem düzceliler. özetle karadeniz yöresinin insanında öyle bi sıcakkanlılık var yani. ( burası komple yalan amk. buldukları yerde gibiyolar öğrenciyi. ) ben bunların sayesinde büyüdüm. ve buranın bi parçası haline geldim. ankarada da bulundum. istanbulda da çalıştım. yaptığımız işte şuanda istanbuldaki bi iş. fakat güvendiğim ve çalıştığım insanların hepsi karadenizli düzceli zonguldaklı insanlar. o yüzden düzceden ve civardan tanıdıklarımı alıp istanbula zütürerek bu işi yaptım. çünkü insan bildiği ve tanıdığı insanların elinden çıkacak işi bilir. ve ona göre güvenir. tepeden tırnağa o yüzden kontrol edilir. o şekilde bi zincirdir bu. ve zincirin enküçük halkasından en büyük halkasına büyük yada küçük bir aksaklık bi kopma bi zayıflık varsa bu o zincirin bütününü etkiler. o yüzden her detayın kusursuz olması gerekir. bunun içinde zincirdeki her bir halkayı en ince ayrıntısına kadar bilmen gerekir. bende tıpkı böyle yaparak zincirin en ufak halkası işçilerden, malzemecilerden, o malzemeleri getiren kamyonlardan, o kamyonların sahibi lojistik firmasında çalışanlardan vs. zincirin en üst halkası mimarlardan, mühendislerden, teknikerlerden ve patronlara kadar her bir zerresini biliyorum. tanıyorum. ve güveniyorum. hepside işini layıkıyla yapan adamlar olduğu için. bir ikincisi piyasada zaten sağlam bi şekilde inşaat yapıp bitiren türlü şirket var. yeni bir inşaat demek alternatif demektir. yeni eskisinden farklı bişey olmalı ki adına yeni diyebilesin. diğer yapılan inşaatlardan farkımız olmasını istedim. buradaki farkta şu.
    Tümünü Göster
    ···
  19. 519.
    +10
    piyasadaki inşaatlardan bir dükkan, bir daire yada başka her hangi bir mülk almaya kalktığınız zaman inşaatın kalitesine göre fiyat çok fazla artıyor. yani siz kaliteli bi mülk edinmek istediğinizde epey bi para ödemek zorunda kalıyosunuz. hal böyle olunca yapılan inşaatları sadece sizin gibi ceplerinde benjamini olan herifler edinebiliyolar. gene güldü gavatlar. benjamini ancak behlülde bihterde görüp izleyebilen orta sınıf yada alt kademeden halk ise parasına göre evler veya dükkanlar almak durumunda kalıyolar. burda da maalesef ki kalite düşüyo. hal böyle olunca geçmişte yaşanan depremler veya buna benzer zararlar baş gösteriyo. demin sıkıcı arkadaşımında söylediği gibi kalite ve maliyet dengesini burada çok iyi kurduk. eğer ki 100 liralık bi mülk edinecekseniz bu inşaatın herhangi bir yerinden alacağınız 100 liralık bir mülk 200 liralık bi kalitededir. eğer ki 100.000 liralık bi mülk edinecekseniz, bu inşaatın herhangi bi yerinden alacağınız bir mülk 200.000 liralık bi kalitededir. evet tam iki katı. hepinizin ellerindeki dosyalarda projeler ve maliyetler mevcut. ekstra bilgi isteyenler projeyi bir mimara yada mühendise göstererek proje maliyetini hesaplattırmaya çalışabilir. aynı zamanda o projedeki her bir parselin satış fiyatları da dosyalarınızda mevcut. satış fiyatı ve maliyeti arasındaki farka bakarsınız. dediklerimin doğru olduğunu görürsünüz. tabiki orada çalıştığımız her bir kişinin telefon numarasıda var. onları da arayıp yazdığım rakamların doğruluğunu tespit edebilirsiniz. şimdi bazılarınız ayaklanıp düşük maliyette harcadığın paranın iki kalitede bi inşaatı nasıl oluyoda yapıp çıkıyosun ? bu nasıl mümkün oluyo diyebilirsiniz dedim. sahnenin önüne doğru yürüdüm. işte benim konuşmalarım bu yüzden seviliyo dedim. salonda kısa süreli bi sessizlik olduktan sonra alkış kıyamet koptu gene. teşekkür ederim diyerek döndüm arkamı. mikrofonu bizim salağın eline tutuşturdum. sahneden indim ve arka taraftan çıktım dışarıya.
    ···
  20. 520.
    +10
    dıbına koduğumun oğlu canımı son derece sıkmıştı. aşırı derecede sinirlenmiştim. gavat bana tasma takmaya beni ehlilleştirmeye çalışıyodu aklı sıra. amk sen kimsin. ben gene gibimin dikine yapmıştım gerçi işimi. dışarıya çıkıp sigaramı yaktım kimseyle muhattap olmadan. yeme içme faslına bile katılmadım bak o kadar yani. çok geçmedi. daha sigarayı yarılamadan koşa koşa geldi bu kan ter içinde. sen ne yaptığını sanıyosun hee? ne yaptığını sanıyosun diye bağırdı. cevap vermedim. günler öncesinden hazırlanmış bi slaytı nasıl değiştirirsin sen ? nasıl patronların izni olmadan haberi bile olmadan kafana göre iş yaparsın ? artık iyice haddini aştın sen. bu işin iyice cılkı çıktı. tamam ciddiye almıyo olabilirsin. ama bu şekilde davranarak hiç bi yere varamazsın dedi. baktım buna böyle. sonra tekrar önüme döndüm. manzaraya karşı sigara içmeye ddevam ettim. bu dişini mişini sıka sıka tekrar girdi içeriye. sonra duramadı tekra rgeldi kapıyı araladı. arasından bağırdı. işimiz hala bitmedi biliyosun demi ? diyerek. döndüm buna. ne var der gibi salladım başımı. eliyle yukarıya gel diye çağırdı böyle. kafamla tamam dedim sigaramı gösterdim. hey allahım diyerek döndü çıktı bu yukarı. amk gibiği. devam edicem daha sonra beyler. ilerleyen saatlerde gelmeye çalışırım sırtım ağrıdı amk az dinleniyim. biriki bölüm dizi mizi izleyim. gelirim eğer uykum gelmezse.
    ···
    1. 1.
      +1
      ibo oyunbozanlık yapma bu saatler bizim saatlerimiz
      ···