neyse işte sonra da pikniği bitiririz. toplarız ordan geliriz. bi lunaparka falan gideriz. sonra işte bowling falan yaparız. ordan belki bi sinema. ordan da evlere dağılırz dedim. planı anlattım nuriye. gene bebeler gibi sevindi dışarı mı çıkıyoruuuuuz falan diyerek. bi yupppiiiii diyerek topukları zütüne vurarak zıplamadığı kaldı dıbına koduğumun. biz sabahtan aldık nevaleyi çıktık yola beyler. yol tam bir eziyetti. karı tutturdu öne ben oturacam. hatta diretmedi bile amk. çıktı direk ön koltuğa kuruldu. ben elim kapıda kaldım amk. neyse dedim hadi karı kocadır yan yana gitsinler bende veletlerle arkada oynayım. öyle gidiyim. birisi zaten bacağıma yayıldı. iki saatlik yolu sol bacağımda bir züt kemiğinin ağrısıyla geçirdim. amk çocuğu zütünde teneke mi var nedir deldi bacağımı amk iki saat. yana kaydırıyom yok sağa kaydırıyom yok. elimle havada tutuyum diyorum zaten otuz kilo çocuk. onuda yerinde durmuyo huur çocuğu bi sağa zıplıyo bi sola zıplıyo bi ablasının saçını çekiyo falan. ayar oldum gidene kadar. bide annesi babası varken ben bağırmak istemiyorum çocuklara. her yaptıkları şımarıklığa onlar bi tak demiyolar. bende azarlamıyorum amk. alttan alıyorum. hehehehe seni şirin şey falan diyip böyle yanağını sıkıyorum geçiyorum falan. neyse abi piknik alanına geldik. çayıra serildik. bu karı gene zütü göbeği açtı. yoga yapacam ayağına. serdi kilimi mal mal oturuyo orda. lan tam bir kezban amk. anlatamam size. şu bu tarz benim tarzı yarışmaları kimler izliyo diyosun ya. işte bu karılar ilzliyo amk. taytı maytı çekmiş ebru şallı gibi. aptal aptal hareketler yapıyo. amk gelde bi salata yap etleri doğra tavuklar ıaç maç bişey yap amk. ben orda ateşi yakıyorum mangal yakacaz. nuri sofrayı kuruyo. karıda orda mal mal oturuyo. nasıl ağırıma gidiyo anlatamam amk. arada nuriye laf çakıyorum ama oda anlamazdan gelioy devam ediyo amk. eline de yakışıyo ha hanginiz karı hanginiz koca olum falan diyip sırıtıyom böyle. amk selamisi aldırış etmeden daha biber doğruyo. neyse. lan odunları toplamışım .güzel kamp ateşi tarzında sıralamışım. dizmişim böyle koni şeklinde .yakacam. amk çocuğu geliyo üstünden atlayacam diye deviriyo ikidebir. lan oğlum yapma diyorum bak gibecem kulağını dedikçe daha da azıtıyo. bu sıpalara da bişeyi yapma diyince uyluyolar ya oraya. ille ağzına sıçana kadar yapacak onu. geliyo gidiyo deviriyo. top atıyo deviriyo. bilmem ne yapıyo salak salak. ateşi yakana kadar başıma hal geldi. çocuğa diyorum git babandan şu teli al gelde ateşe atıyım mikrobu kırılsın biraz. yansın iyi olur diyorum. ya ne gerek var ki zaten yeni aldık onu diyo. olsun sen git al gel bi bildiğim var benim hadi koçum diyorum. boşver yaaaa öyle olsun diyo. lan erincek erincek bana bide akıl öğretiyo şöyle salak salak konuşuyo 13 yaşındaki velet .ayar oluyorum. lan olum gitsene diyorum. bişeyi kırk kere söyleye söyleye yaptırıyorum falan. anlayacağınız üzere piknik tam bir faciaydı. aslında planın gerikalanını da bu şekilde geçireceğimi bildiğim için düzceye dönünde direk kaçayım diye de çok düşündüm ama. nuriye kıyamadım. sen bi gün dayanamıyon olum o naapsın amk diyodum kendime .öyle öyle sabrediyim dedim. bir günden nolcak.

neyse piknik olayını zor güç bitirdik biz çıktık gittik lunaparka. lunaparkta bebeler her taka saldırdılar. tabi nuride. karıda kasıntı kasıntı köşede durmuş nuriye kızıp bağırıp duruyodu. pamuk şeker almış çocuk gitti elinden çekti aldı amk ne işin var koskoca adam bırak şunu diye. sonra miğden yanıyo ver dedi aldı elinden çocuk gibi azarladı amk milletin içinde. nası ağırıma gitti. içimden diyorum olum nuri vur şunun ağzına amk bi taen lan vur amk giberim zütünü kaldırma bu kadar diye bağırıyorum ama suratımda bi dıbına koduğumun çocuğu gülümsemesi. lunapark ve bowling olayıda tamamen bir facia oldu. bebeler gondola bindiler bi taklarmış gibi. ikiside ayrı ayrı kustu. bi tanesi en sevdiğim gömleğimi mahvetti. onların yüzünden çarşıya girmek zorunda kaldık. çarşıya gidip kusmuklu gömleğimi çöpe atarak kendime yeni bi gömlek aldım. zaman dar diye de aptal bi gömleği üstüme geçirip akşama kadar onla dolandım. bebeler başladı acıktık acıktık diye zırlamaya. bide sızlanıyolar koskoca veletler anlatamam. bebek gibi ağlamaya başlıyolar amk. delleniyorum. analarıda nuriye bağırıyo ha bire hadi bi yere gidekte yemek yiyek mızmızlanıp durmayalım burda üff püff üff püff falan. canıma tak etti amk. nereye gidek dedim ne istiyosunuz ne yiyeceksiniz söyleyin. bebeler ille burger 'a gidek diye tutturdular. iyi hadi gidek dedim. gittik bunlar kendilerine kolalı falan odaki menüleri adları gibi biliyolar gavatlar. söylediler birer tane. bu karının siparişi tam 3 saat sürdü. o menüde ne var. bunda ne var. süt var mı ? laktozsuz bişey var mı ? kolada şeker var mı şekersiz kola yok mu ay ne biçim bi yer burası üf nasıl ondan olmaz falan. artık geberiyorum yani. oturduk masaya. canım burnumda .ağzımı açmıyorum açsam sövecem yani. bu karı yemeğin başından beri her lokmasında üff şu marula bakar mısın ne hale getirmişler. şuna bak bide şuna kaç lira para alıyolar. aa ete bak nuriş. ibo baksana allah aşkına. cık cık cık. böyle et mi olur ya. allah bilir ne eti. şu duvarların rengine bak. hiç olmuş mu yani braya bu falan diye söylenip duruyo. bebeler masaların arasında koşuşturup duruyolar .bağırıyolar birbirlerine falan böyle. sesli sesli milletin yanından koşturuyolar. millet tip tip bize bakıyo. nuriye dedim şunları çağır amk gelsinler. karı ordan çıkıştı bana. aaa karışma ibo allasen oynasınlar çocuklar dedi. kızdım amk. oynasınlar olur mu ya oyun bahçesi mi burası dedim. çağır şunlar ıgelsin otursunlar yemeğimizi yiyelim kalkacaz dedim. karıda sesini yükseltti. karışma benim çocuklarıma diye. elimdeki hamburgeri kolayı falan vurdum amk masaya. kalktım ayağa. gittim yanlarına bunların. olum napıyosunuz lan siz. gelin lan buraya diye kollarından tuttum ikisininde. bağırdım bunlara. bi. dedim siz hiç adam insan evladı görmediniz mi lan hiç yetişmediniz mi ananız babanız size hiç mi bişey öğretmedi olum. geç lan şuraya. öküz herif insanlar yemek yiyolar. hayvanlık yapma. ağzınızı açtığınız ıgörürsem sıçarım bacağınıza dedim. birer tane de şamar patlattım. karı başladı ağlamaya amk. nası bağırıyo bi görsen. ya sen napıyosun benim çocuklarıma vuruyosun. ne hakla ya şuna bak şunun yüzüne bak nuriiii sende bişey söylesene nuriiiii falan diye ağlıyo. sus lan sende dedim. sabahtan beri bık bık bık bık bi susmadın. ulan kadınsın lan sen kadın kadın. biraz kadınlığını öğren biraz kaıdnlık yap lan şu adama. hayır oturup dua edeceğin şükredeceğin yerde şu kocana. sabahtan beri heeeeeerşeye söyleniyosun. şerefsizim şu nurinin yerinde başka birisi olsa iki günde kapının önüne koyardı seni. şu çocuğa dua etki sabahtan beri ağzımı açmadım. yoksa salağın tekisin seninde ağzına sıçardım dedim. karı yutkundu kaldı amk. bişey diyemedi. dah ahazırlanıyodu laf etmeye çirkefleşmeye ama. dedim sus. sus yemeğini ye kalkacaz. asabımı bozmayın benim. herkes adam gibi yemeğini yesin kalkacaz. nuriyle orda ooooooh nuri al al ketçaptan da al oooooooh gel gel şu sosa da batır. ne kadar güzel. istiyonuz mu lan sizde yesenize diye bunlara nisbet yapa yapa yemeğimizi yedik. bu aptallarda küstüler hiçbişeyi yemediler. ben nuriye de ayıp ettik amk falan diye düşünürken akşam eve bıraktıktan sonra nuri geldi yanıma. valla ibo sağolasın kardeşim lan. uzun zamandır böyle bişey bekliyodum dedi. yeminle varya kendime geldim amk dedi. şu karıya evlendiğimiz günden beri böyle bi atar yapmak istiyorum. bi türlü yapamıyodum. sayende artık erkekliiğime dönecem amk bu ne lan yeter lan falan dedi. ulan dedim nuri. taşakların varlığın ıhatırladın nihayet. kaç yıl sonra taşakların yerini buldun. iyi bak bundan sonra kaybetme onları dedim yolladım. öyle güzel ayrıldık ama. nuriyle bi daha bu tarzda görüşemedik maalesef. arada sırada böyle toplu görüşmelerde denk gelirsek görüştük. haricinde o karıyla ve sıpalarla aynı masaya oturmadık. evine gidemedik nurinin. aklıma geldi bugün bunu anlatmak istedim. selami olmayın beyler. valla bak ne olursanız olun ama selami olmayın amk. yapmayın yani bunu kendinize. kendinize de kadınınıza da. erkek olun kadınlarınızın yanında. o kadar söylüyorum. öpüyorum hepinizi şaşı görüyorum amk yatacam artık. uykusuzluktan burnum kanayacak. hadi Allah'a emanetsiniz.

öncelikle şu sallantılı olayı bi bitirelim. şu olayları anlatıyodum en son. o banka müdürüyle de o şekilde tartıştıktan sonra, atarımı yapıp çıkmıştım. ya aslında yapmam gereken şeyler önceden beri çok basitti fakat, ben çok daha uzattım olayı. o kadar sopranos izledik amk. sadece birazcık gözdağı vermem gerekiyodu o kadar. bunların benle uğraştığı kadarının çeyreği kadar gözdağı versem tırsıp inlerine kaçacaklardı. önce yaptıkları şey bankadaki parama kısa süreli el koymaydı. ikinci olarak mahallede ve evdeki baskılarımı çoğalttılar. artık kapılarıma dayanmıyolardı ama. gecenin ikisinde apartmanın önüne bi araba geliyo. iki saat boyunca aralıksız korna çalıp gidiyo amk. sonra tam uyuyorum. gecenin üçünde aynı araba geliyo. iki saat daha çalıp gibtir olup gidiyo. arabayı park ediyolar oraya. mütemadiyen alarmı çalıyo. sürekli amk. öyle bi rahatsız edici ki anlatamam. zaten alarmın sırasını falanda ezberledim artık. ağzımla bende taklit ediyom. uyku yok olum napıyım amk. sürekli bi taciz sürekli bi taciz. maddi imkanlarımı kısıtladılar. çevreden sürekli bi pgibolojik taciz yapıyolar. üstüne hiçbir yargı yoluna gidemiyorum. adam geldiği zaman mesela polisi arıyorum. ekipler gelene kadar zaten toz oluyolar da. ekip falanda gelmiyo amk. yani olaylar olaylar. ilk defa böyle taşaklı adamlara kafa tutuyodum. ama bende herşeyin bi çaresi var biliyosunuz. dedim ki bunların kaybetmekten korktukları tek şeyleri para. parayı kaybederlerse herşeylerini kaybederler. bankadaki paramı uzun süreli rehin tutamazlardı beyler. sonuçta bunlar hükümet adamları değil. tamam yargı yollarını kapatmışlardı bana. içerdeki adamları dosyalarımı kaybediyodu bi şekilde. olum öyle bişey ki atıyorum sen gidiyosun başvuruyosun oraya. dosya açılıyo mahkeme açılcak diyosun. bi bakıyosun aradan 2 hafta geçmiş. ses seda yok. gidiyorum soruyorum noldu bizim dosya diye. bakıyolar. sistemde o numaraya kayıtlı bi dosya bulunamadı diyo abi kendin bak istersen diyo. dosya silinip gidiyo amk. kim bilecek ki ? o dosyayı evrakların arasından alıp kaldırıp yok etseler, üstüne kaydı da silseler, kim bilecek yani ? nerden takip edilecek ? tamam bi numara falan veriliyo ama, yapıyolar bi şekilde yani. neyse abi. oturup uzun bi süre düşündüm. uzun bi süre dediğim benim uzun sürem en fazla 1 gün yada 2 gündür amk. çünkü çok fazla şeyi bi çırpıda düşünebilme gibi bi kabiliyetim var. yani bu bi övünme değil beyler. yanlış anlaşılmasın. atıyorum bi problem getirseniz bana. ben onu çözemem bi çırpıda. yani onun bi çözümü bi formülü vardır ama ben gibsen iki saat onu bulamam amk. ama problemi ele aldığım zaman, çözüme ulaştıracak en az 5-6 farklı yol bulurum. bi çırpıda çıkarırım yani onları. bazı insanlar böyledir yani normal zeka yoktur ama pratik zeka vardır. incin düzenlidir falan. neyse geçelim buraları. gereksiz detay. yapabileceğim çok fazla bişey yoktu. ilk önce kafamda bi artı eksi tablosu ayarladım. dedim ki bu adamların bana karşı kullanabilecekleri güçler silahlar neredeyse sınırsız. paraları var, adamları var, itibarları var, vs. benim onlara karşı kullanabileceğim elimde ne var ? az buçuk bi saygınlığım, tanıdığı adamların yarısı kadar tanıdık insan, onlarda zaten önemli kurumlarda falan değiller yani. ha var öyle kurumlarda yerleşik zengin adamlar falan da tanıyorum ama, işime yarayacak yerlerde değiller yani. bankada da bir miktar el konulmuş para. dedim ki tamam. kullanabileceğim en optimum şey para. bu parayı en iyi şekilde değerlendirerek bu işten paçayı kurtarmam lazım. abinizi biliyosunuz. zamanında borsaya çok girmiş çıkmışlığı var. zaten mesleğimiz gereği lisede fazla olmasa da üniversitede borsacı bi hocamız vardı. finansal yatırım derslerinde bol bol bist takip ettik. oda eski borsacıymış zaten. kafa gidik inceden. istiyodu bişeyler yapmayı ama yeterince parası yoktu. iddaa cılar varya şimdi kafayı yemiş gibi her gün oynuyolar. buda aynı onun gibi kuduruyo ama bişey yapamıyo parası olmadığından. önce bankadaki parayı çekmeliydim. bankadaki parayı tek seferde o kadar para veremeyiz bahanesiyle çekmeme müsaade etmiyolardı. ama bankamatikten bile bir günde kiminden 2 bin kiminden 800 liraya kadar para çekilebiliyo. nakit olarakta o bankadan çekilebilecek azami tutar 5bin lira. bankamatikten değil ha. normal gişeden çekersen parayı 5 binin üzerindeki her çekim işlemi için müdürün özel onay vermesi gerekli. bende parayı 10-15 parçaya böldüm. 5'er bin liralık çekiyorum her gün. gişeye gidiyorum her gün. beş bin lira alıyorum bırakıyorum. alıyorm bırakıyorum falan. bizim hocayla iletişime geçtim. hocam dedim böyle böyle bi durum var. çağırdım bunu bi yere. oturduk çarşıda bi kafeye. sakin bi yere kuytuda. hoş beş falan fıstık derken mevzuyu açtım. dedim hocam böyle böyle. bunlar karşıt görüşüm diye bana böyle böyle yapıyolar. benimde planlarım var. bunlara eğer ki ibo olarak kendimi göstere göstere gider saldırırsam mümkün değil onlara ulaşamam. denedim çünkü ulaşamıyorum. hukuki yollarım kapalı. yada polis molis gibi resmi şeylerde söz konusu değil. şirketlerine karşı savaş açıp bütün işlerini falan almaya kalksam şirketteki otoritemde iyice sallanır durumda. o yüzden şirketteki pozisyonumda eskisi gibi değil. anlayacağınız bunlara bir gölge gibi yaklaşıp altın vuruş yapmam lazım dedim. hoca sakalları kaşıdı şöyle bi. napacaz ibo nası edecez dedi. hocam dedim bak şu şekilde yapacaz. öncelikle benim bankada borsada işlem yapacak kadar param var. bunların şirketleri bizimde şirketimiz gibi borsaya açık bi şirket. biraz zaman alacak ama. yapacağımız işlem basit. spekülasyon. sadece bununla ortalığı birazcık karıştırıp blöf yapacağız. öbür türlü bunları alt etmemin bi şansı yok. parayı parçalar halinde her gün bankadan çekiyorum. şuan için yeteri kadar hisse alacak paramız var. ikimizin yapacağı işlemler şu şekilde dedim. ben parayı çekeceğim. sana gerekli finansı sağlayacağım. sende o paralarla bunların borsadaki hisselerini alacaksın. parça parça. bölük bölük. hepsini tek hesaptan yapmayacaksın. kendi adına olabilir başkaları adına olabilir. benim adım geçmeyecek. 100 hissedar bile yapabilirsin. nası yaparsan yap orasını ben bilemem. ama hisseleri parça pinçik alacaksın. daha sonra da spekülasyon yaparak borsadaki hisselerinde bi dalgalanmaya yol açacaksın. daha sonra da bu dalgayı yalandan bi blöfle bunlara yediricem ben. işlem bu kadar basit dedim. aklına yattı. zaten deli fişek bi adam. bilgilerini de kullanmak istiyo. adamın durumu çok acınası beyler. kafasında dolarlar hisseler senetler tahviller falan dönüyo. zehir gibi işliyo kafası ama adama getirip saftirik bi müfredat dayatıyolar. akşama kadar her sınıfa aynı kelimeleri söyleyip duruyo. kendi potansiyelini %10 falan kullanıyo. geriye kalan %90 kuduruyo. kullan beni abi sal beni zengin edeyim seni falan diyo ama. bi türlü yapamıyo. imkanı yok çünkü.

seve seve kabul etti. başladık çalışmalara. bist'teki işlemleri şirketteyken ben ayarlıyodum ama işlemleri bizzat kendim yapmıyodum. o yüzden bistte işlem nasıl yapılır, hesap nasıl açılır hisse nasıl alınır falan aşırı bi bilgim yok beyler. ben sadece çocuklara tablolara veya rakamlara bakarak, şunu şöyle yapın dolar düşecek bi kaç güne o dolarları atıyorum 3.51 olduğu anda elden çıkarın. direk euro ya veya tl ye çevirin. falan diye böyle işlemleri söylüyorum. onlar yapıyodu. o yüzden bu hocaya ihtiyacım vardı. bu muallaknin şirketi de hali vakti yerinde güzel bi şirketti. fakat borsada her zaman için spekülasyon riski vardır. daha önceden anlatmış olmam lazım. türkiyede oldukça yaygın bu meslek diye. muallakler suni dalgalanmalarla şirketlerin hisse senetlerinin bedellerini belirliyolar. aradaki boşlukta da vurgunu vurup kayıplara karışıyolar. sonra şirket zütünü doğrultana kadar ya elli yıl geçiyo yada batıp gidiyo. şimdi aynı işlemi biz yapacaktık. amacım sadece korkutmak ve suni bi dalgalanma yaratmaktı. borsadaki hissedarların güvenini sarsmak ve piyasada birazcık dedikodu yaymaktı. tabiki koftiden. biz hocayla başladık işlemlere. öncelikle borsada dikkat edilmesi gereken konulardan birisi kulağı delik olmaktır. bazı adamlar borsada işlem yaparken borsayı sürekli takip eden, birinci elden veya güvenilir kaynaklardan ön bilgi veya tüyo getiren bilgi sızdıran adamlarla çalışırlar. bunlar komisyonculardır. komisyoncular içinde en önemli şey güvendir. o yüzden biz piyasada yeni yetme hisse alıcısıydık. bizim diyeceğimiz yada yayacağımız dedikodulardan hiçbirisinin bi önemi yoktu. hoca bunları bana anlattı. bize dedikoducu lazım dedi. yani şirket sahiplerinin yada borsa işlemcilerinin gelip bunlardan bilgi satın aldıkları güvenilir bi kaynak. bu adamlar şirket sahipleri geldiği zaman, atıyorum A şirketinde önümüzdeki aylarda spekülasyon meydana gelecek. aşırı derecede bi hisse alımı yaşanacak. o yüzden birden bire hisseler fazlalaşacak. ve hissedarlar anında hisselerini satarak inanılmaz para zütürecekler. o yüzden henüz hisseler şu değerdeyken alırsanız 3 ay sonra hisseler 2.5 kat arttığında o kargaşada satarak paraya para demezsiniz diyecek birisi bu bahsettiğimiz komisyoncular. bunların bazıları spekülatördür. borsaya girip bir kaç doğru tüyo verdikten sonra piyasanın güvenini kazanırlar. daha sonra kendileri vurgun yapmak için bi şirketin hisselerine dadanırlar. bunların hisselerini peyderpey almaya başlarlar. ufak ufak. bir ayda 20 tane. ikinci ay 30 hisse. üçüncü ay 100 hisse. sonra 400 hisse falan. ve bu aylarda da tablolarda ufak tefek oynamalar yaparak yalandan kağıtlarla insanlara hisselerin gittikçe düştüğünü, bu şirkete yapılacak yatırımın ölü bi yatırım olduğunu falan yayarlar. hissedarlar buna kanarlarsa hisselerini birer birer satmaya başlarlar. ellerinde atıyorum 500-600 hisse bulundurmak isteyen spekülatörler normalde atıyorum bin liraya alacakları 1 hisseyi millet zarar etmek istemediğinden 800e 700e hatta 500 liraya falan alarak ilk vurgunu yaparlar. daha sonra kendi sahte kağıtları piyasadan yok olunca gerçek rakamlar ortaya çıkar ve piyasada o şirketin hisseleri altın gibi parlamaya başlar. en yüksek gördükleri değerde de hisselerin hepsini birden bire bozdururlar. ve ikinci büyük vurgunu yaparlar. ucuza al pahalıya sat taktiği. tabi burada arz talep dengesi devreye girer. bi mala olan arz ne kadar fazla olursa malın değeri o kadar yükselir. bir malın arzı ne kadar düşerse malın değeri de o kadar düşer. bunlar önce o hisseye olan isteği yani arzı düşürür hisseleri alır, daha sonra da arzı en tepeye kadar yükseltip bütün hisseleri satarlar. satılan hisseler çok fazla paya bölündükleri için, artık eski değerlerini taşımazlar. neyse buralar çok fazla teknik bilgi ama anlamışsınızdır az çok yapacağımız işlemi.

hoca eski kurtlardan olduğu için bistte işlem yapan komisyonculardan bi kaçıyla görüşerek işleri halletti. bizim yalandan hazırladığımız kağıtlar piyasa sürülmek için beklemeye başladı. bu sürede hoca hesap mesap işlerini hallederek şirketin hisselerini onar beşer almaya başladı. tabi bizim yapacağımız işlem aylarca sürmeyeceği için komisyoncumuzu hazır bulunduruyoruz. hazır komisyonculardan birisiyle iletişime geçiyoruz. eğer fazladan vaktimiz olsaydı kendimiz de yapabilirdik. neyse abi, piyasada güveni olan bi herifle hoca anlaştı. şu kadar para istiyo ibo dedi okey dedim. artık gözdağından fazlasını yapmak istiyodum. onların yaptığı hamleyi ben tamamen karanlığın içinde saklanmış bi gölge olarak birden bire vuracaktım. ve benim vurgunum onlarınkinden çok daha büyük olacaktı. eğer ki vuruşumuz çok sağlam olursa o çok güvendikleri itibari önce yerle yeksan olacaktı. daha sonra da ekmek yedikleri şirket batacaktı. fakat şirketlerini batırmak istemiyodum. çünkü orda ekmek yiyen insanlar var amk sonuçta. onların günahına giremem. o kadarda gözüm dönmedi. neyse abi. hisseler falan alınmaya başladı. elimizde ufak çaplı bi hisse olduktan sonra kağıtları piyasaya sürdük. izlenen kağıtlar sandığımızdan çok daha fazla rağbet gördü. çünkü bu referandumdan sona bist inanılmaz canlandı. anlatamam size. takip ederseniz görürsünüz. olaylar olaylar yani. insanlar yatırım yapacak yer arıyolar. her kafadan bi ses çıkıyo parayı en uygun şekilde nasıl katlarız diye herkes gözünde dolar işaretleriyle etrafa bakıyo falan. kimse de zarar etmek istemiyo haliyle. ülke büyüyo falan masallarıyla herkes ekonominin bir gecede hayvan gibi arttığını falan sanıyo. neyse abi. kağıtlar inanılmaz rağbet görünce biz yarı %15-%20 lik bi iskontoyla alacağımızı tahmin ettiğimiz hisseleri %50-%75 arası bi iskontoyla almaya başladık. yani önceki değeri 10 liraysa biz 5 liraya 3 liraya falan almaya başladık. öyle söyleyim. elimizde hayvani bi hisse değeri oldu. tabiki bu hisseler %50 yi geçmiyodu ama. alınabilecek neredeyse bütün hisseler bizim elimizdeydi. çok geçmeden piyasadaki bu kağıtların fason kağıtlar olduğunu açıkladık. daha doğrusu açıklattırdık. dedikoduların önünü kestik. dedikodular kesilince şirket değerlerinin asıl rakamları gün yüzüne çıktı. bizim hisseler elimizde altın gibi parlamaya başladı. insanların hisselerimize biçtikleri değer günden güne artıyodu. la şirketin hisselerinin bi grafiği var. atıyorum bi hafta önce kalp grafiği gibiyken bi hafta sonra everest gibi uzanan koskoca bi yarak var amk ortada. öyle bi artış. aniden yükseliş. kimileri bu artışın spekülasyon olduğundan şüpheleniyodu. kimileri güvensizlikten korkuyodu. kimileri de ya tutarsa ? diyerek umut bağlıyodu falan. istediğimiz kaos ortdıbını yaratmıştık. hocaya dedim ki sat emrini vermenin zamanı geldi hocam. emin misin ibo dedi. evet dedim. borsada herşey al/sat emirleri ile yürür beyler. bütün bilgiler bi bilgisayar sistemi üzerindedir. o kadarını biliyorum ama. hangi sistemin üzerinde o emri nasıl vereceğim kısmında hoca devreye giriyo. sen bilgisayara diyosun ki hisseler şuan 3.50 de mesela. 3.56 olduğu anda sat. eğer ki hisselerin değeri 3.56 olursa bilgisayar otomatikman hisseleri satışa çıkarıyo ve 3.56 dan alanlar alıyolar. tabiki diğerleri de al emrini vermiş olmaları lazım. atıyorum adam diyo ki şu şirketin hisseleri satışa çıktığı anda al. 350 hisse al. fiyatı 3.50 ile 4.00 arasında olan hisseleri kap hemen diyo bilgisayara. bilgisayarda otomatikman al/sat ları karşılaştırıp alıyo veriyo bi soluk. karışık biraz yani bende tam hakim değilim açıkçası ama. az buçuk anlayabiliyonuzdur umarım. bende az buçuk anlıyorum çünkü. neysse abi. işin özü. yaptığımız spekülasyon işe yaradı. suni bi dalgalanmayla şirketin hisselerini bi anda tavana vurdurduk. herkes anam bu ne lan al şundan al diyerek yardırdı bizim hisselere. hisseleri bölük pörçük sattık tamamen. bütün hisseleri elimden çıkarmadım ama. elimde de biraz hisse bulundurdum. ve daha sonra anladılar ki bu ortadaki yarak gibi çıkış tamamen benim yarattığım suni bi çıkış. hisseler atıyoum benim sayemde 3.50'ye kadar çıktı. bunlar daha da artacağını düşünerek hemen atladılar. ben hepsini 3.50 den satıp ortadan kayboldum. ama hisseler hala 3.50 de duruyo. günden güne de düşüyolar. böyle olunca herkes vay amk kandırıldık resmen bize oyun oynadılar diyerek herifleri spekülasyonla suçlamaya başladılar. şirketin borsadaki itibarını bi hamleyle yok etmeyi başardım. şirketin hisselerine rağbet azaldı. arz azalınca fiyat düşer demiştim. hisselerin fiyatı düşmeye başladı. herkes elindeki hisseleri ya çıkardı, yada köşeye atıp gibtir et buda burda dursun diyerek bıraktı öylece.

artık gidip taşakları masaya vurma vaktiydi. gittim bunun şirkete. girdim odasına. benim geldiğimi felan söyleyince sekreteri sandı ki gavat af dilemeye falan geldim böyle bunu yalacağım sanıyo. olup bitenden haberi yok. yani piyasadaki olayın benim tarafımdan yapıldığının farkında değil. odaya girdim. arkasına kasılmış. elleri göbekte bağlamış. ayağa bile kalkmadı. geç bakalım otur şöyle delikanlı. bir gün bu kapıdan içeriye gireceğini biliyordum falan gibi salak salak tavırlar. evet dedim. aynen. geldin demek. gel bakalım .sana bi kahve ısmarlayım falan dedi. kahveler geldi. oturduk kahveleri içiyoruz. bu ha bire lafa girip anladın mı hatanı, bu yaşta böyle şeyler olur gençsin bilmem neysin cahilsin henüz gerçekleri göremiyosun ama olsun gene de işte gelebilmişsin çok geçmeden. geç olsun güçç olmasın falan diye böyle hava civa yapıyo bana daha. bende he hı diyip dinliyorum. kahveler bittikten sonra, cebimden sigaramı çıkardım. napıyo bu amk der gibi bana bakıyo buda. böyle suratına baka baka sigaramı ağzıma zütürdüm. güzeeeeelce bi yaktım. derince bi nefes çekip üfffff diye bunun suratına üfledim. oooooh diyede bi nida patlattım. koltuğa iyice yayılıp ayaklarımı da öndeki sehpaya uzattım. başladım cuvara içmeye. amk varya öyle bi kudurtuyorum ki anlatamam. napıyosun sen terbiyesiz herif diye böyle bi bağırdı. ne napıyosun görmüyon mu sigara içiyorum dedim. ne demek şimdi bu dedi. sen kim oluyosun da benim odamda bu şekilde oturup sigara içiyosun dedi. gülümsedim. ne var yani ? sonuçta şirketin hala %30 hissedarı sayılırım. şu kadarcık şeyide bırakta yapıyım dedim. amk ben öyle diyince bi afalladı. ne ? nasıl yani falan dedi böyle. bin adam kahkahamı patlattım. o suratının halini bi görecektiniz beyler. öylesine bi züt olmuş suratı vardı ki anlatamam. dedim ki bak delikanlı. gençsin daha. henüz bi tak bildiğin yok. sana o gün araba benim kurallarımı ortadan kaldırdıktan sonra benden korkmanı söylemiştim. çocuk gibi ilk önce bankadaki nüfusunu kullanarak parama el koydurdun. ondanda öncesinde liseli bebeler gibi belden aşağı vurarak evime adam yığdırdın. beni evimden alıp taciz ettin. sonra banka olayı. daha sonra hukuki yolları kapatarak beni kamçıladın. sandın ki vazgeçerim. sandın ki bir gün gelip şu taşakları şu masaya koyamam. sandın ki koskocaaaaaaa iboyu böyle aptal saptal oyunlarla yıldırıp ezip geçeceksin. kolay mı sandın aslanım benle güreşmeyi ? ha ? senin güttüğün koyun kadar benim çoban gibmişliğim var dedim. bu iyice şaşkın ördek gibi suratıma bakıyo. cebimden kağıtları çıkarıp bunun suratına doğru fırlattım. ne bakıyosun lan öyle dümbelek dedim. al bak şu kağıtlara tanıyabilecek misin dedim. baktı bi hızlıca. ne bunlar dedi. bunlar senin şirketinin borsadaki hisselerinde yaşanmış dalgalanmalar. o kadar aptalsın ki şirketinin hisseleri ufak ufak paylar halinde alınmaya başladılar. buna alışıksın evet. hisseler gider gelir sürekli. bunlarda sıkıntı yok. ama daha sonra piyasadaki dedikoduları dinlemedin. yada dinleyip kulak asmadın. ama bi spekülasyon olduğu aşikardı. kendine o kadar fazla güveniyodun ve benden böylesine zekice bi hamleyi o kadar beklemiyodun ki. üstüne üstlük sen o kadar aptalsın ki hamleyi henüz anlayamadın bile. senin kapasiteni çok çok aşan bişey çünkü bu dedim. öyle bi eziyorum öyle bi eziyorum ki anlatamam. anlattım herşeyi. paramı çektim parçalar halinde. daha sonra borsadaki simsarlarla görüşüp bilgi vericilerden güvenilir bir kaç kaynağı kendi tarafıma çektim. sonrasında hisselerde biriki oynama yaparak yarıya yakın şirket hisseni parçalar halinde elime aldım. tek bir kişide bütün hisseler toplanmadığı içinde bunun suni bişey olduğunun asla farkına varamadın. sandın ki yüz ayrı kkişi birer ikişer hisse alıyolar. yada hiç farkına bile varmadın. daha sonra kağıtları milletin gözünün önünden çektiğimde elimdeki hisseler altın gibi parlamaya başladılar. herkes benim elimdeki paraya koşturdu. fakat senin haberin bile olmadı. ben o kargaşada elimdeki hisselerin yarısına yakınını elimden çıkardım. %30 luk kısım hala elimde duruyo. şimdi bu yarısını da satabilirim. bir tek telefona bakar. bir tek emire bakar. ama şunu bil. eğer ki ben o telefonu açarsam. hisselerin birden bire binlerce kişinin eline geçecek. hisselerini alan bu kişiler zamanla bu ani yükselişin aslında sahte bi yükseliş olduğunu anlayacaklar. ve hisselerini yok pahasına ellerinden çıkaracaklar. birden bire yere çakılan hisselerin piyasada güvensizliğe yol açacak. ve borsadan çekileceksin. bir anda bu kadar küçülmüş bi şirkete kimse iş ve ihale vermek istemeyecek. hal böyle olunca şirketin küçülmeye gidecek. sermayenden harcayacaksın. işlerin kötüye gitmeye başlayacak. elemanları çıkaracak kadar aşağılaşacaksın. ve en sonunda ceketini alıp o koltuktan gibtir olup gideceksin. şimdiden piyasada spekülasyonu senin yaptırdığına dair dedikodular dönmeye başladı paşa. gözünü kulağını açsan iyi edersin koltuğun sallanıyo benden söylemesi dedim. ağzı açık dinliyo gavat. bak sana yemin ederim söylediklerimden bi kelime bile anlamadı. ama korktuğunun farkındaydım. yüzde bin beşyüz korkudan altına sıçtı gavat. öyle böyle değil. borsa morsa işleri bunun zekasının üç beş kalem üstünde bişey. adamın düzeyi belli çünkü. anlattıklarımı çözmesi bunun yıllarını alır amk. gibik herif benle sidik yarıştırıyo. lafım bitince sigaramı masada söndürdüm. izmaritide oraya bırakarak, kahve güzeldi. aferim. şirket batınca kahve dükkanı açarsan ilk müşterin benim ha aklında olsun. hadi bakalım. gençsin daha cahilsin olur böyle şeyler diyerek haydarinna müziği eşliğinde arkamı dönüp çıktım odadan.

olacaklar belliydi. bi kaç gün içerisinde tahmin ettiğim gibi önce finansçılarıyla görüştü. söylediklerimi onlara tercüme ettirerek finansal hareketlerin incelenmesini istedi. daha sonra anladığı üzere herşeyin farkına vardı. söylediklerimin doğru olduğunu anladı. ve düzeltmek için beni aradı. ibocum napıyosun falan diye bana abi takunu yiyim ayağı çekiyo anlayacağınız. bu telefonu açacağını biliyodum koçum dedi. ibo böyle olması gerekmiyo dedi. ben nasııl olmasını istiyosam öyle olması gerekiyo aslanım uzatma dedim. şimdi şirketinden kalk dooooğruca bankaya gel dedim bekliyorum. napacaz bankada dedi. gel sen işimiz var dedim. bunu çağırdım o bankanın önüne. girdik içeriye. müdürün odasına çıktık. müdür bizi kapıda karşıladı. aman efendim hoşgeldiniz falan diyerek elini uzatıyo. vurdum eline milletin içinde. çek lan elini yavşak seni dedim. odasına girdik müdürün. kapıyı açtım. gittim bunun koltuğuna oturdum. dedim git aşağıdan benim paralarımı say getir. bankanda ne kadar param varsa hepsini istiyorum. öyle diyince bizim şirket müdürüne baktı bu. daha doğrusu sahibine döndü baktı ne diyo bu diye. çünkü onun çomarı o. belli tasması onun elinde. kafasıyla yürü diyerek işaret etti bu dümbük. oflaya puflaya gitti. sallanmaa sallanmaaa diye bağırdım arkasından. buda kapıda dikilmiş ağzını bile açmadan bekliyo. anladı ki ağzına sıçacam. biran önce bitsin diye hiç ses etmiyo. sağa sola baktım böyle. bi binlik yapıyım diye. bişey bulamadım. dedim boğazım kurudu yeğenim bi çay çorba bişey getir sen bilirsin buraları dedi. nası yani ben mi getiricem dedi. telefona elimi attım. istersen arayım şirketteki elemanlarım getirsin dedim. kafayı salladı. gibe gibe gitti o kahveyi aldı geldi. önüme kadar koydurdum. saol ciğerim tamam geç kapının oraya bekle şimdi dedim. gitti bekledi orda ellerini kavuşturup. benle oyun oynanmaz beyler. benle oyun oynarsanız ne hakediyosanız onu bulursunuz. ben burada bu muallaklere insan gibide davranabilirdim. herşeye rağmen bunlara kendime yakışır bi şekilde de davranabilirdim. ama bana yakışan şey herkese hakettiğini vermek oldu her zaman. bende ite it gibi, ata at gibi davrandım. bunlarda itten de aşağı bi varlık oldukları için ondan da aşağı bi şekilde davrandım. kimse yadırgamasın yani ne olursa olsun kaç yaşında adam falan diye. giberim onun adamlığını .tecavüzcü gavatlar. çok geçmeden bankada kalan paramı da güzelce paketleyip sayıp getirdi müdür. getir masaya bırak dedim. getirdi. kalktım geldim bunun yanına. kulağından tuttum çocuk azarlar gibi. ben sana demedim mi benimle oyun oynama diye ? ben sana demedim mi arada kendin yanarsın diye ? he ? yavşak. şimdi nasıl köpekleştin ? senin sahiplerini de altındaki köpekleri de bir bir bulup dıbınıza koyarım sizin dedim. bundan sonra ikinizden birisi, yada altınızda çalışan birisi, yada sizi tanıyan sizle uzaktan yakından herhangi bağlantısı olan birisi, yada yolda yürürken yanınızdan geçmiş eli elinize çarpmış birisi bile olsa yakınımdan geçerse, inan bana şundan çok daha fazlasıyla karşılaşırsınız. bundan sonra ayağınızı denk alın dedim. kulağını lisede müdürlerin çektiği gibi sıka sıka kıvrattım gavatın. aaağğğhh diyerek kıvrandı koskoca adam. dıbına koduğumun uşakları bana orda oyun oynyolar. mafyacılık yapıyolar akılları sıra. aldım çantayı. çıktım bankadan. hayatta hiçbişeyden korkmayın beyler. sadece Allah'tan korkun. doğru bildiğinizi savunmaktan asla çekinmeyin. daha önceden de söyledim. inanmış bir kişi yeterince inancı olmayan 100 kişiden her zaman daha güçlüdür. bir orduyu, o orduyu yenebileceğine yürekten inanmış 1 kişi öyle bi giber atar ki şaşırır kalırsınız. Allah her zaman için doğrunun yanındadır. o yüzden asla ama asla doğruluktan vazgeçmeyin ve herkese hakettiğini verin. ite it gibi, ata at gibi davranın. yoksa bu devran dönmez. hepinizi öpüyorum memleket kokan yanaklarınızdan. şurayıda biraz havalandırın amk her geldiğimde 15 günlük teneke peyniri kokuyo gibecem belanızı. geçen gün kim girdiyse şu başlığa birisi çemen yemiş gelmiş galiba. günlerdir şu başlığa ne zaman girsem ortalık adıyaman kokuyo amk. içerde de tütün içmeyin boğazım yanıyo amk. hadi görüşürüz. yazın buralara olum özledim lan renklendirin şurayı hadi.