platonik aşkı birde benim gözlerimden gör

babası ölen arkadaşın ismi okandı. sınıftaki en iyi olduğum kişi oydu. bana hep saygılı davranırdı okan. cenazeyi defnederken bütün sınıf ordaydık.
okanın o durumunu görünce yüzüm düştü beyler. hafif ağlamaklı oldum. ve olan oldu. beni öyle görünce duygu geldi sarıldı bana.
aklımda ne okan kaldı ne cenaze. kız bildiğin bana teselli niyetine sarılıyordu. sesim soluğum çıkmadı. omuzlarından cenazeyi izlemeye devam ettim.
saçlarının kokusu geliyordu. soğuk soğuk terliyordum beyler. ben bu kızı gerçekten seviyordum.

ilerleyen zamanlarda biraz daha kaynaştık duyguyla. artık baya konuşuyorduk. sınıfta iyiydik ama çıkışta itin çakalın yanına gidiyordu arkasından bakakalıyordum. çıktığı olmadığını da biryerlerden öğrenmiştim ki umutlarıma umut katmıştı. hafiften saçlara fönle şekil falan veriyordum. biraz özgüvenim gelmişti. diğer bebelerle de iyi gibiydim. hatta yakışıklı bile hissediyordum la kendimi.
bugün eski fotoğraflarıma bakınca kafamı soğuk kaldırımlara vurasım geliyor ya neyse.

mart gibi artık yanında oturuyordum. derslerde sürekli konuşuyorduk. sürekli.. ders mers unuttum gitti. notlar desen berbat
ben hergün duygunun yanına oturacam diye sabah erkenden kalkıp ayna karşısına geçiyordum. sıfatı gibik saçlarıma fön çekip vax sürüyordum.
ve umutlarım gitgide artıyordu. belki öyle bir kız değildir belki çıkarız diye hayal kuruyordum. ve birgün çok ani bir karar verdim.

edit: k. bakmayın beyler hızlı yazmaya çalışıyorum

ders çıkışı duyguyu sınıfta tutacak çıkma teklifi edecektim. nasıl bir cesaret var anlatamam. konuşmaları kafamda kurguluyorum.
acaba ne der. belki boynuma atlar diye kafamda klip çekiyorum. o herzamanki gibi yüzüme gülüyor, derste benimle konuşuyordu.
ve son ders bitince hafiften hazırlık yaptım. duygu biraz beklermisin diye sordum. şaşkın bir şekilde tamam dedi.

herkes çıkınca kapıyı kapattım. duygu sana birşey söylemek istiyorum. benimle çıkarmısın acaba diye sordum
ve salakça sırıttım. o an zaman durmuştu.

ilk başta bişey demedi sadece bana baktı. sonra güldü... güldü... sen çok tatlısın yhaa ama böyle olmamalı ben seni başka bir şekilde seviyorum dedi ve bana hafiften sarıldı. kafamı öne eğdim. az önce yapacağım film tadındaki konuşmaların zerresi kalmamıştı aklımda. yannan gibi susuyordum. bana resmen abla muamelesi yaptı. sonrada çekip gitti sınıftan. soğuk soğuk terledim.
ya birisine söylerse ya rezil olursam diye düşünüyordum. üstelik artık yanına da oturamazdım.

artık hızlı alıyorum.

birilerine söyledi mi bilmiyorum ama ben onun yanına birdaha oturamadım. suratına dahi bakamadım. artık aşk acısı çekiyordum beyler.
hergün aynı sınıftaydık. sanki unutmuşum gibi davranıyordum. ve o benle hiç konuşmuyordu.

ilerleyen zamanlarda bir üst sınıflardan bir çocukla çıkmaya başladı. bebe tenefüslerde geliyordu arkada oturup sarılıyorlardı.
ama ben bakamıyordum. zamanla öpüşmeye de başladılar. her tenefüs dışarı çıkıyordum herzaman öğretmenden sonra giriyordum.
sırf onları öyle görmeyim diye. sırf aciz bir huur çocuğu olduğumu kabullenmeyim diye.

zamanla bunlar ayrıldı. ben sınıftaki bebelerden dedikodular duyuyordum. bakire değil, şu şurada gibmiş, şuna şöyle yapmış buna zütten vermiş falan filan. iyice sinirlerim bozuluyordu. okulca tiyatroya gittik. serberst kıyafet diye üstüme bol gelen birr gömlek giyip gittim belki etkilenir diye. o ise çiğdem kaşarı ile alkol alıp gelmiş ayakta duracak hali bulamıyordu. sonra bebenin tekinin arabasına binip gibtiroldu gitti. beni görmemişti bile. daha sonra sınıftan bir çocukla zamanında çıktığını öğrendim. o adamda
aşk acısı çekiyormuş. diğer arkadaşlarla herifi teselli ettik ama bilmiyorlarki bende köpek gibi aşığım. belkide biliyorlardır..

işte böyle panpalar. bir yandan ezik sünepe tipsiz bir huur çocuğu, bir yandan güzel, kaşar ve geniş bir ortam kızı
nasıl tutsun bu hikayeler?

izleyin de görün... ( ama önce bir wc molası )

geldim beyler devam ediyorum

ben bunun suratına bakmaya bakmaya 10. sınıf bitti. yazın inanılmaz bir evrim geçirdim. boyum uzadı. tipim değişti. hafiften sakal bıraktım. üstelik manita bile
yaptım. duyguyu unutmuştum lan harbiden. özgüven sahibi oldum birdenbire. tatile gittim kafamı dağıttım. artık rap dinlemiyordum.
güzel giyiniyordum. duygudan zaten hiç haberim yoktu. acaba beni böyle görse ne der diye düşünüyordum. ve okullar açıldı.

okulun ilk günü göremedim onu. ilk işim sınıf değiştirmek oldu. diğer ts sınıfına geçtim. sırf o orspu çocukları ile aynı sınıfta olmayayım diye.
sırf duyguya tekrar aşık olmayayım diye. öylede oldu. diğer sınıfta acayip ortam yaptım. duyguyuda okulda arada sırada görüyordum
ama artık unutmuştum. kışa kadar derslerim de hayatım da 10 numara oldu. ve birgün bir haber geldi.

okul kısa film yarışmasına katılıyormuş, sende yardımcı olurmsun dediler. ( ilkokulda gerçekten iyi rol yapıyordum, gösterilere çıkmıştım )
bende kabul ettim. daha da çok sosyalleşecektim. cuma günü okul bitimi aşağı bir sınıfta toplantı vardı bende gittim. içeri ilk girdiğimde onu gördüm. duygu da ordaydı. bildiğiniz 12- 13 kişilik gurupta oda vardı. başımızdaki hoca beni arakdaşlarla
tanıştırdı tek tek ellerini sıktım duygu dahil. sonra oturup senaryoyu konuştuk. şöyle yapıcaz böyle yapıcaz şunu çekicez bu oynayacak vs. ben yeni özgüvenimle konuşurken duygu inadına bana bakıyordu. gözlerimin içinden ayırmıyordu gözlerini.

artık değişmiştim. bana ne lan duygusundan diye önüme baktım. tam hatırlamıyorum ilerleyen zamanlarda bu kısa film gibi
yüzünden duyguyla muhatap olmak zorunda kaldım. hatta provalarda sohbet etmeye de başlamıştık. hatta bu huur bana hafiften
yavşamaya başladı. elini omzuma atmalar. provalarda koluma girmeler. bi sıcak davranmalar. bense üstüne düşmüyordum.
ama o inatla beni kışkırtıyordu. bu şeytan kevaşesi numaramı istedi. milletin önünde hayır diyemedim verdim. içimden tekrardan
aşık olma korkusu vardı. tekrardan o kadar acı çekemezdim hemde 2. kez

bana mesaj atmaya başladı. napıyosun nerdesin diye hergün mesaj attı kevaşe. bende cevap veriyordum tabi ama bir arkadaş gibi
"kanka" gibi.. okulda da sınıfıma geliyordu. beni kızların, erkek ortamlarının ortasında elimden tutup çekiyordu. sigara içmeye
çağırıyordu. geçen sene yollarında öldüğüm kız peşimden düşmüyordu. zamanla karşı koyamadım. ,iyice konuşmaya başladık ama
bu sefer biraz farklıydı. bu bana ailevi birkaç derdinden bahsetti hatta ağladı. bende bunu teselli ettim. iyice kanka olduk durduk yere. daha çok bağlandık. aşık değildim ama yanında olmaktan çok hoşlanıyordum

eskisi gibi utanma yoktu bende. ağzıma geleni söylüyodum kıza. hatta biraz dalga geçiyodum. bazen mesajlarına işim bitince bakıyordum.o hale gelmiştik. kısa film de rollerimiz sevgili çiftlerdi. bilerek mi yaptılar bilmiyorum ama bütün okul bir anda bizi sevgili sandı. bahçede koluma girip geziyordu sürekli. bugün hala eski liseden bebeler siz çıkmıyormuydunuz abi diye sorarlar bana. günler böyle geçti.biz çok yakınlaşmıştık artık. o çakal bebelerle de takılmıyordu sadece benle birlikteydi.o artık düzgün bir kız diye düşünüyordum.

ta ki yılbaşına kadar...

31 aralık günü bu bana mesaj attı bu gece napıyorsun diye. 10 senelik arkadaşlarımla birlikte evde takılacaktık ama yazmadım. onun yerine evdeyim yazdım. buda bana bende evdeyim canım sıkılor ayaklarına girince kafamda bir plan kurdum. gel yılbaşına birlikte girelim kızılayda takılırız içki falan alırız dedim. bundan bi süre ses çıkmadı sonra tamam hazırlanıp geliyorum yazdı. işte istediğim olmuştu.
gece vakti sarhoş olup eminimki benim olucaktı. onu seviyormuydum? intikam mı almak istiyordum? yoksa cinsel açlık mı çekiyordum
bilmiyorum..ne olursa olsun bana yaşattığı o acının bedelini mutlak alacaktım.

saat 10 buçuk gibiydi. kızılayda dost kitapevinin önünde bekliyordum onu. hertaraf tıklım tıklım çiftler dolu. satıcıların elinde ışıklı boynuzlar parlayan yeşil yılbaşı süsleri gibi binbirçeşit gib vardı sokakta. buluşmaya 10 dk erken gittim. beklediiim beklediiim kız yok ! arıyorum cevap vermiyor. sonra bi mesaj geldi yoldayım diye yarım saat de orda bekle. 40 dk sivil polis gibi dikildim dostun karşısında. en sonunda geldi bu. elimden tuttu yürü gidiyoruz acele et dedi koşmaya başladı.

lan dedim nereye gidiyoruz. bu önden elimden tutarak koşuyor bende arkasından millete çarpa çarpa peşinden gidiyorum.
en sonunda eski ykm ( bugün ki Colins ) orda durduk. biraz bekledik ve bu huur elimi bırakıp az ilerdeki çocuğa doğru koştu..

boynuna atladı ve dudağına yapıştı ben öylece kaldım. abartmıyorum 5 dk sarıldılar öylece. bende yanlarına gidemedim. sonra duygu oğlanı elinden tutup yanıma getirdi ve "bu benim erkek arkadaşım" diye tanıştırdı. oğlanın tipi abartmıyorum böyle koyu esmer tenli keçi sakalı ve rastası olan ağzında yüzünde piercing taşıyan 165 boylarında bir rapçi kılıklı bir bebeydi. o an sinirlendim mi üzüldüm mü bilmiyorum. fakat duygu
bana en büyük huurluğunu göstermişti.

bozuntuya vermedim. oğlan ismimi sormadan benle el sıkıştı sonra duyguya dönüp gitmemiz lazım dedi ve elinden tutup demirtepeye
doğru gittiler. duygu diğer eliylede beni tuttu gel hadi diye. böyle çocuk önde arkasında duygu arkasında ben elele tutuşmuş tren gibi
gidiyoruz. gören bizi kimbilir ne sanmıştır amk. ben duygunun elini bıraktım bunlar el ele gidiyor. dıbınakodumun yerdenbitme bebesi nasıl hızlıysa hafif depar atıyorum. gözünüzde hayal edin. sevgili 2 çift önden yürüyorlar. bende arkalarında peşlerine takılan sokak köpeği koşup takip ediyorum.

edit: çok utanıyorum bunu yazarken beyler

hayır bebe dese bana gibtirgit işine birader dese haklı. vallahada haklı. tam ben döneyim diyorum duygu huursu karşı çıkıyor.
geelll diyor, bebede susuyor amk. o saatten sonra geçen seneki halimden bir farkım kalmamıştı. peşlerinden yürüyodum. rezil olmuştum.
duygu neden böyle birşey yapmıştı amk. yılbaşında sevgilinle buluşacaksan bana neden söylemedin. neden yalnızım dedin?

10 senelik arkadaşlarıma da ayıp etmiştim.
hayır peşlerini bıraksam yanlış anlayacak kızı sevdiğimi zannedeceklerdi. bense sinirimden kuduruyordum. bebe bizi bi mekana zütürdü. böyle 10 kişilik bir masaya dahil olduk. tek tek tanımadığım adamların ellerini sıktım. hepside rapçi kılıklı dövmeli şapkalı bandanalı tipler. böyle sohbet başladı ben sinirimden kuduruyorum. elemanın biri bana sordu sen kimin neyisin diye. ben duygunun arkadaşıyım dedim. kendimi süs köpeğ gibi hissettim amk. kalkıp gitmeye çalışıyorum duygu bana otur lütfen diye yalvarıyor. çocuk ses çıkarmıyor. kal dostum yeaa kalkarız birazdan diye bişeyler diyor.