1. 1.
    0
    ciddiyim beyler ilgi olursa anlatcam
    ···
  2. 2.
    0
    http://inciswf.com/1302803070.swf
    ···
  3. 3.
    0
    kitabin adini soyle böyle okuyamam aq
    ···
  4. 4.
    0
    darian'm yüzü de o son günkü tüm görüntüler gibi sonsuza kadar beynine kazınmısta valentinus'un.
    aynı gün, öğlen bile olmadan adamları bileti almak için kullanılan kredi kartının izini bulmustu; on iki saat
    sonraysa adı artık darian vvright olan kadın hakkında bilinmesi gereken her seyi öğrenmisti. bankada -
    görünüse göre birkaç iyi tezgâhlanmıs bosanmayla gelmis- yirmi milyon dolardan fazla parası olan zengin bir
    kadındı.
    valentinus onunla yüzlesmeye can atıyordu, ama asıl istediği laszlo idi. onun için de, haftanın yedi günü,
    24 saat çalısacak bir özel dedektif ve kelle avcısı ekibi tutmustu. bir buçuk yıllık bir bekleyisten sonra
    darian'a sonunda valentinus'un beklediği telefon gelmisti. kimliği belirsiz adamm yer ve saat belirtmesine
    ancak yeten konusma bir dakikadan az sürmüstü, kaydedilen ses hiçbir kuskuya yer bırakmamıstı.
    ertesi aksam astor place'deki starbucks'm normal temizleme ekibi valentinus'un elemanlarıyla değistirilmis,
    her masa ve sandalyenin altına, iki tuvalete ve depo odasına alıcılar yerlestirilmisti. valentinus ertesi sabah
    konusmaları dinlemeye baslarken her seye hazırlıklı olduğunu zannediyordu. ama sonra laszlo hiç
    beklemediği bir seyi açıklamıstı: elijah ile vvinter'in kimliğini.
    laszlo'nun dediklerine bakılırsa, her ikisinin de paylastıkları geçmisleri hakkmda en ufak bir fikri yoktu.
    ···
  5. 5.
    0
    @22 ne kitabı aq.not defterine yazmıştım zaten biraz dan bitcek sonra devdıbını yazana kadar beklersiniz bi yarım saat falan
    ···
  6. 6.
    0
    bilmezlikten gelen mutlu birer hayat mı sürmüslerdi, yoksa laszlo'un yaptıklarıyla
    delirmisler miydi?
    laszlo'dan sonra kendi yasdıbının ne hale geldiğini anımsayan valentinus yumruğunu sıktı, sonra birden
    duvara vurdu. acı aniydi. gözlerini yumdu ve geçmisi bir yana itip anın keyfim çıkarttı. odaklanmaya ihtiyacı
    vardı.
    anahtar kolyelerdi. kafasında bir plan olustukça gülümsemeye basladı. çabuk davranırsa laszlo ile
    darian'dan kurtulabilirdi. o ikisi ölünce, beynini önündeki nihai savas için bosaltabilirdi; belki çok daha zor,
    ama aynı derecede kazanılabilir bir savas.
    tanrı'yi öldürmek.
    ···
  7. 7.
    0
    arkadaşlar alın bunu dışarı
    ···
  8. 8.
    0
    elijah glass karsısındaki iki yönlü aynaya dikkatle baktı. aynanın diğer yanındaki insanlar gözlendiklerini
    biliyordu, ama belli ki bu umurlarında değildi. elijah basını salladı. kendi isteğiyle ve bir sürü yabancıyla
    birlikte oturup, baska yabancılar tarafından gözetlenmek fikri...
    bunu düsünmek bile solgun ve çilli cildinin bir anda kızarmasına neden oldu. derin, rahatlatıcı bir soluk
    alarak isaret parmağını boynunda asılı gümüs haça bastırdı. ilık metali teninin üzerinde hissetmek onu her
    zaman rahatlatıyor, kendini emniyette hissetmesini sağlıyordu.
    elijah bakıslarını tekrar pürüzsüz cam yüzeye çevirdi. camın ardmdaki dikdörtgen odada terry uzaktan
    kumandayı aldı ve büyük plazma ekrana doğrulttu. özenle seçilmis grup (altı adam, altı kadın; yedisi beyaz
    ırktan, biri asyalı, ikisi latin ve ikisi de afro-amerikalı) uysal bir sekilde ekrana doğru döndü.
    elijah incin kızıl saçlarını eliyle kulaklarının arkasına itip, dizüstü bilgisayarına göz attı. ekranı on iki esit
    kareye bölünmüstü. her birinin ortasında dısarıya doğru bakan bir yüz vardı. elijah dev ekrana bakan yüzleri
    tek tek inceledi. nabzı yavasladı.
    televizyon onun gerçekten hoslandığı tek seydi. umutsuz bir uykusuzluk hastası olarak her gece sekiz saati
    kanallar arasında dolasarak geçirirdi. neredeyse her seyi seyrederdi, ama kesin favorileri de vardı: fantezi
    ve bilim kurgu, hukuk, suç incelemesi dizileri, filmler, politika ve elbette komedi dizileri ve reality sovlar.
    ···
  9. 9.
    0
    elijah'in tutkusu gerçekliğin irdelenmesiydi. ama o anda karsısındaki gerçeklik tümüyle yalındı. kaslarını
    çatan, gözlerini kısan, ağızlarını büzen ve burunlarını kıvıran on iki kisiye dikkatle baktı. her hareketin tek
    tek hiçbir anlamı yoktu, ama topluca bakılınca... đste elijah'in tanrı vergisi yeteneği o noktada devreye
    giriyordu.
    yüz hareketleri kodlama sistemi'nde eğitim almıs olan elijah, insanların yüzünü okumayı biliyordu. pgiboloji
    profesörü paul ekman tarafından 1976 yılında tasarlanan yhks, üç bin civarında değigib yüz ifadesi ve
    bunların gösterdiği duyguları belirlemisti. ekman'ın 46 farklı kas hareketini ya da 'hareket birimi'ni
    belgelediği 500 sayfalık el kitabını ezberledikten sonra insan yüzü elijah için kolay okunabilen bir kitap
    olmustu.
    đstemli, ama sahte bir 'pan-amerikan gülüsü', yani dudakların kenarlarını yukarıya kaldırmak (hb 12) ile
    istem dısı samimi bir 'duchenne gülüsü'nü, yani hb 12 ile birlikte yanağın kaldırılarak (hb 6) gözlerin
    kısılmasına neden olmak arasındaki farkı kolaylıkla ayırt edebiliyordu. korkuyu (hb 1, 2, 15, 20; kasların
    hem içi, hem de dısının kaldırılmasıyla birlikte dudakların basılarak uzatılması), tiksintiyi (hb 4, 9,17; alnın
    indirilip, burnun büzülmesiyle birlikte çenenin kaldırılması), kısacası insanın hissedebileceği her duyguyu
    okuyabiliyordu.
    yıllar boyunca insanların hislerini saklamakta da en az onları kontrol etmekte olduğu kadar zorlandığını
    öğrenmisti. ve onun gerçeği algılamasına izin veren de yaradılıstan gelen bu kontrol ekgibliğiydi. çünkü
    elijah, çoğu kisinin kabullenmeyi reddettiği bir gerçeği kalpten kabullenmisti: kisinin asıl efendisi zihni değil
    bedeniydi.
    schopenhauer ne demisti?
    der mensch kann was er will; er kann aber nicht ıvollen was er ıvill.
    kisi istediğini yapabilir; ama ne isteyeceğini isteyemez.
    elijah basını salladı. doğruydu bu. beden arzuları kontrol ediyordu, arzular da iradeyi. geri kalan her sey
    sadece kuru gürül-
    tüydü; bilinci kandırıp, bir köleden farklı olduğuna inandıran olgu belliydi.
    ···
  10. 10.
    0
    empatiyi anlatıyo lan
    ···
  11. 11.
    0
    anlatma o.ç.
    ···
  12. 12.
    0
    video gösterimi bitince terry ifadesiz bir yüzle, odada bulunan deneklere döndü. donuk sarı renk saçlarla
    çevrelenmis sade bir yüzü vardı.
    "peki," dedi. "ne düsünüyorsunuz?"
    asyalı kadın konusmaya basladı. elijah zihninde içgüdüsel olarak ona en çok benzettiği tanınmıs kisi olan ve
    er dizisinde oynayan ming na'nın adını takıp kulaklarını dikti. dikkatle dinlemesine rağmen aslında kadının
    ağzından çıkan sözcükleri duymuyordu bile.
    onun yerine sesine odaklanmıstı. tona. vurgulara. konusma temposuna. sesindeki ipuçları sürekli değisen
    mimikleriyle (hb 6, 11 ve 12) birlesince bilmek istediği her seyi anlatıyordu.
    deneklerin geri kalanı da birer birer terry'nin sorduğu kurnazca soruları yanıtladı. son adam elijah'm oz
    dizisinde mahkûmlardan birini canlandıran luis guzman'a benzettiği sert görünümlü bir latindi. guzman
    sinirli ve anlasılmaz sekilde gergin görünüyordu; dudakları fazla sıkılmıstı (hb 23), gözleri kısıktı.
    đki yönlü aynadan adamı inceleyen elijah, onun masanın altında ayaklarıyla sürekli tempo tuttuğunu gördü.
    ve birden anladı. adam bir bağımlıydı ve o anda da ihtiyaç içindeydi. guzman'm düskünlüğünün uyusturucu,
    sigara ya da alkol olması önemli değildi. her ne ise, önündeki ise odaklanmasına engel oluyordu.
    elijah basına takılı mikrofona yavasça, "bosver onu," dedi.
    terry deneklerin göremeyeceği, elijah'a onu duyduğunu belirtecek kadar hafif bir sekilde basını eğdi.
    gösterim elli yedi dakika daha sürdü, ama elijah sürenin farkma bile varmadı. denekler sonunda
    sandalyelerinden kalkınca, o da bitkin bir sekilde yesil deri koltuğuna çöktü.
    bir bardak soğuk suyu üç uzun yudumda bitirdikten sonra gözlerini kapattı ve zihnini özgür bıraktı.
    ···
  13. 13.
    0
    empatiyi anlatmasana oç yazar.
    ···
  14. 14.
    0
    sssssssssssssssssssssssssssssssssgibtir mal
    ···
  15. 15.
    0
    özet geç bin..
    ···
  16. 16.
    0
    dıbına giydireyim senin ben bin.. bu ne
    ···
  17. 17.
    0
    kadın sessiz kaldı. laszlo onu gözlerini huysuz bir çocuk gibi yere dikmis, dudağını ısırırken canlandırdı
    zihninde. darian sonunda sıcak soluğu ve laszlo'nun burnuna dolan parfüm kokusuyla öne eğilerek yaklastı.
    konustuğunda sesi fısıltı düzeyindeydi, ama tonundaki yoğunluk etraftaki gürültüyü bastırıyordu.
    "beni buna zorlamaya kalkısmayacağını umuyorum."
    "öyle bir seyi asla yapmam."
    "neden?" dedi darian buruk bir sekilde. "ben sana yapmıstım."
    kadının bu çıkısı laszlo'yu sarsmıstı, ama belli etmedi.
    "onları nerede bulacağını biliyor musun?" diye sordu darian.
    "đkisi de sehirde."
    "kolyelerini hâlâ takıyorlar mı?"
    "evet," dedi kör adam; sesi suçluluk ve pismanlıkla doluydu.
    darian soluğunu koyuverdi. "öyleyse sanırım o seyleri geri almamızın zamanı geldi."
    ekranda gezinip duran renkli sekilleri, mavimtırak bir küpün sarımsı piramide, sonra da kan kırmızısı küreye
    dönüsmesini bos gözlerle izleyen valentinus konusmayı bir kez daha dinledi.
    laszlo'nun korktuğu her ne kadar açıkça anlasılsa da, kendine olan güveni de seziliyordu. adam saldırmaya
    hazırlanıyordu. darian ise ayrı bir olaydı. duyduğu dehset mutlaktı. aslında o zayıftı. ne laszlo kadar akıllı,
    ne de onun kadar güçlüydü. ve onun zayıf noktasıydı.
    valentinus da o nedenle üç yıllık aramaya rağmen laszlo'yu bulmayı basaramayınca dikkatini darian
    üzerine yoğunlastırmıstı. onun da iyi saklanmıs olacağını tahmin ediyordu, ama hem kay-
    nakları, hem de -en önemlisi- iradesi vardı. yine de, özel dedektiflere neredeyse yarım milyon dolar
    ödedikten sonra onu kahvaltı masasında otururken kaderin bir cilvesi sayesinde bulmustu.
    bir gün gazeteyi açmıs ve darian'ı spor sayfasından ona bakar halde görmüstü. dodgers stadyumu'nun en
    ön sırasında, kenny lofton o unutulmaz kurtarısını yaparken yarım metre arkasında oturuyordu. her ne
    kadar fotoğraf biraz bulanıksa ve kadın son gördüğünden beri on altı yıl yaslanmıssa da, kim olduğu
    hakkında en ufak bir kusku yoktu.
    ···
  18. 18.
    0
    ayağıyla sinirli bir sekilde tempo tutan darian sigarasından uzun bir nefes aldı.
    laszlo kara gözlüklerini ve onların gerisindeki bos göz yuvalarını göstererek, "onunla bu sekilde
    savasamam," dedi. "en azından tek basıma yapamam bunu."
    neredeyse bir dakika boyunca ikisi de konusmadı. kör adam yasanan sessizlik boyunca kadının
    düsüncelerini hayalinde canlandırdı: saskınlık, korku ve nihayet hayal kırıklığı.
    "elijah ile vvinter'in pesindesin," dedi darian. "sana yardım etmelerini sağlamak için."
    "senin de bana yardım edeceğini umuyordum." karsısındaki kadının o iste kendisiyle birlikte olmasına ne
    kadar ihtiyacı olduğunun birden farkına varan laszlo duraksadı.
    "ne konuda yardım edeceğim? valentinus'u öldürmen için mi?"
    "mecbur kalırsam evet." ondan yayılan paniğin kokusunu sanki fiziksel bir seymis gibi alabiliyordu.
    "bunu borçlusun,

    darian. beni bu ise sen bulastırdın. simdi de çıkmam için bana rehberlik etmelisin."
    ···
  19. 19.
    0
    boğazını temizledikten sonra cebinden katlanmıs bir gazete çıkartıp ona uzattı. "söyle bana, bu adam
    eskiden tanıdığımız birilerine benziyor mu?" bir kâğıt hısırtısı duyuldu. kadının saskınlığını sezen laszlo,
    "yüzeysel farklılıkların seni yanıltmasına izin verme," dedi. "sanırım gözleri gerçek kimliğini ele verecek."
    darian bir anda irkilerek keskin bir soluk aldı.
    "onun kim... kim olduğunu nasıl bildin?" diye sordu.
    "radyoda konusurken duydum ve sesindeki bir seyler tanıdık geldi." sakindi. "onun için geçen hafta
    'valentinus'u sahsen dinlemek için chicago'ya uçtum. o zaman anladım."
    "ama bu olanaksız."
    laszlo kadma gerçeği sindirmesi için zaman tanırken bir yandan da o son gece olanları düsünüyordu.
    hatasını düzeltmek için son bir sansı daha vardı, ama yapacağı seyin bu kez ona gözlerinden fazlasına mal
    olmasından korkuyordu.
    ···
  20. 20.
    0
    http://inciswf.com/1286943183.swf

    bunun gibi ?
    ···