-
1.
0ciddiyim beyler ilgi olursa anlatcam
-
2.
0
-
3.
0neyse başlıyorum.
yasdıbınızın kontrolü sizde değil.
öyle olduğunu düsünebilirsiniz, ama yanılıyorsunuz.
elbette ki kendi kararlarınızı kendiniz vermekte özgürsünüz.
bu kitabı kapatabilirsiniz.
o sandalyede oturmaya devam edebilirsiniz.
ya da gözlerinizi oymak gibi çılgınca bir sey yapabilirsiniz.
ne isterseniz yapabilirsiniz.
ama sorun surada: ne isteyeceğinizi kontrol edemezsiniz.
her davranısınızı önceden belirleyen arzularınız ruhunuzun o kadar derinlerine islemistir ki, onlara dikkat
bile etmezsiniz. ve bu da sizi mükemmel bir köle yapar.
bu nedenle, hayatınızı yasamaya devam edin. ne isterseniz yapın.
sadece 'isteklerinizin' tümüyle sizin kontrolünüzde olmadığı gerçeği üzerine kafanızı çok fazla yormamaya
çalısın. -
4.
0saat 23:09 (yargı gecesine 2 yıl, 84 gün kala)
dr. elliot dietrich sağanak yağmur altında kosarak basamakları çıktı. cebini bir an karıstırdıktan sonra evinin
anahtarını çıkarttı ve kilide soktu. ama çeviremedi; kapı zaten açıktı.
dietrich midesinde bir burulma hissetti. yağmur kalan birkaç tel saçını da kafa derisine yapıstırırken anahtar
elinde, donup kaldı. kapıyı kilitlemeyi asla unutmazdı. evine birileri girmisti. ve o birileri belki hâlâ evin
içindeydi.
beyni ona kaçmasını haykırıyordu. arabaya bin ve sür! ama nereye? eğer onu bir kez buldularsa yine
bulurlardı. ayrıca her seye yeniden baslayabilir miydi? daha gençken bile yeterince zor olmustu bunu
yapmak. ve aradan çok zaman geçmisti. -
5.
0fenkşuyi terk okumayın öyle kitaplar ya evrenini gibeyim ne enerji vercek sana
-
6.
0korku kalbini bir mengene gibi sıktı.
ya sadece kapıyı kilitlemeyi unutmussa? belki de basit bir dikkatsizlikti. ya tüm yasdıbını aptalca bir hata
nedeniyle geride bı-raktıysa?
basını iki yana salladı. deliceydi düsündükleri. artık korku içinde yasamak zorunda değildi.
öyle mi? o zaman neden halâ takıyorsun kolyeyi?
sinirli bir dokunusla gömleğinin alündaki zinciri yokladı. onu o kadar uzun süredir takıyordu ki, artık
varlığının bile farkında değildi.
evde birisinin olmadığından bu kadar eminsen, neden çıkartmıyorsun o seyi? -
7.
0sihirli annem terk
-
8.
0dietrich orta yolda karar kıldı. kolyeyi çıkartmayacaktı. ama kaçmayacaktı da. derin bir soluk alıp ağır kapıyı
itti. kapı gıcırdayarak açıldı. o sesi daha önce hiç farketmemisti. ama daha önce hayatından endise ederek
egibte iki dakika da geçilmemisti hiç.
đçeriye girince ayakkabıları zeminde ıslak bir ses çıkarttı. eliyle duvarı yoklayarak düğmeyi buldu ve ısığı
açtı. karsısındaki süzgün benizli adamı görünce neredeyse kalp krizi geçirecekti. gördüğünün holdeki
aynada yansıyan kendi yüzü olduğunu anlayana kadar neredeyse kapıdan fırlıyordu.
güldü, ama çıkan ses bos ve biraz da titrekti. đçeriye girip kapıyı ardından kapattı, emniyet zincirini yuvasına
geçirdi.
"hey!" diye seslendi ürkekçe. "kimse var mı? polise haber verdim bile... o-o-nun için buradan hemen çıkıp
gitsen iyi olur."
kulaklarını kabartıp dinledi, ama kendi sık soluk alısının yanında duyabildiği tek ses pencerelere vuran
yağmur damlalarından geliyordu. paranoyakça davranıyordu. evde birileri olsa o zamana dek bir seyler
yapmıs olurlardı, değil mi?
belki. belki de değil.
yavasça küçük çiftlik evinin içinde dolastı. ayakkabılarını çıkartmaya korktuğundan, odadan odaya gittikçe
ardında ıslak bir iz bırakıyordu. dolasması bitince soluğunu sinirli bir sekilde yavasça bıraktı. yalnızdı.
paltosunu asmak için giris holüne döndü. -
9.
0gardırobun kapısmı açınca birisi midesine esaslı bir yumruk indirmis gibi hissetti kendini. çığlığı boğazına
sarılan bir çift el tarafından yarıda kesildi. yıllardır kâbuslarına giren o tanıdık yüze bakakaldı.
çabuk olup bitmesi için dua etti. ve gözlerinin kendisinde kalmasına izin verilmesi için. -
10.
0ne içirdiniz lan buna
-
11.
028 aralık 2007
09:09 (yargı gecesi'ne 86 saat, 51 dakika kala)
kör adam bos göz çukurlarını saklayan kara gözlüklerinin ardından ileriye doğru baktı. gözleri yuvalarından
sokulurken gördüğü o parlak renk senfonisini, sivri uçlu tırnaklar retinalarını delerken duyduğu o keskin acıyı
hâlâ anımsıyordu.
laszlo irkilerek o anıyı kafasmdan uzaklastırdı. elini çenesine zütürüp, hafif uzamıs gri sakalını sıvazladı. en
azından gri olduğunu düsünüyordu. ona kalsa, eline hâlâ siyah geliyordu. ama kör birisi için renklerin ne
anlamı olabilirdi ki?
hiç.
ama darian kör değil.
dislerini sıktı. onu düsünmek bile gerilmesine neden oluyordu. ayaklarının dibindeki alman kurdu bunu
sezerek dikildi.
laszlo köpeğin kulaklarının arkasını kasırken, "tamam kızım, sorun yok," diye fısıldadı. -
12.
0sascha, salyaları oturdukları kafenin ahsap dösemesine akarken hızla soluyordu. kendini sakin olmaya
zorlayan kör adam etrafındaki dünyanm kokularını içine çekti. yeni öğütülmüs kahve ve kızarmıs tost, ona
üniversite yıllarını anımsatan parfüm ve kolonya kokuları, açık kapının hemen dısındaki evsizliğin kirli
kokusu.
laszlo parmaklarını önündeki devasa kapuçino bardağına doladı; kâğıt bardağın üzerinden hissettiği
sıcaklık hosuna gidiyordu. bir taraftan darian'm onu ekme olasılığını düsünmemeye çalısır-
ken, bir taraftan da espresso makinesinin gürültülü tıslamasıyla hoparlörlerden gelen duygulu ve melankolik
kate bush sarkısının üzerinden zihnini etrafındaki konusmalara yöneltti -
13.
0uzun süreli osurabiliyorum sayılırmı(10-15dk)
-
14.
0birden burnuna çiçeklerin parliament sigarasmınkine karısan tanıdık kokusu geldi. koku ve sivri topuklu
çizmelerin zeminde çıkardığı sert tıkırtı ona darian'm sonunda geldiğini haber veriyordu. karsısındaki
sandalye çekildi. sascha çenesini sahibinin ayakkabısının üstünden kaldırarak dikildi.
sonra darian dudaklarmı hafifçe yanağına dokundurarak laszlo'yu öptü. "seni yeniden görmek güzel." sesi
biraz kabaydı, ama altındaki sevecenlik barizdi.
"seni de yeniden görmek güzel." kör adam elleriyle bir hareket yaptı. "yani, sözün gelisi."
laszlo bir sssssık sesi duydu; yüzünde bir sıcaklık hissetti, ardından yeni yakılmıs kibritin kokusunu aldı.
darian uzun bir soluk koyuverince ılık bir duman bulutu yüzünü yaladı. đçine çektiği duman burnunun içindeki
ince tüyleri titrestirdi.
"đsletmenin sigara içilmesine sıcak baktığını pek sanmıyorum."
"manhattan'm nikotinden arındırılmıs bölge olduğunu hep unutuyorum." laszlo, dumanın darian konustukça
burun deliklerinden çıkısını hayal etti. "gerçi, beni kapı dısarı edeceklerinden kuskuluyum."
"bunun cezalandırmayla ilgisi yok," dedi laszlo on altı yıllık sessizliğin ardından konusmalarındaki
hazırcevaplığa sasarak. "nezaketle ilgili."
"her ikisi hakkındaki düsüncelerimi bildiğini sanırdım."
"biliyorum."
laszlo'nun dudakları nostaljik bir gülümsemeyle kıvrıldı. kadının ne kadar güzel olduğunu anımsadı:
çikolata rengi ten, seytani bir hale gibi basını çevreleyen kızılımsı saçlar ve koyu renk, kedilerinkini andıran
gözlere yansımayan yayvan gülüs. ama yüzü artık yılların izlerini tasıyor olmalıydı; tıpkı kendisininki gibi. -
15.
0bu ne lan
-
16.
0hangi kitap lan bu :D
-
17.
0boğazını temizledikten sonra cebinden katlanmıs bir gazete çıkartıp ona uzattı. "söyle bana, bu adam
eskiden tanıdığımız birilerine benziyor mu?" bir kâğıt hısırtısı duyuldu. kadının saskınlığını sezen laszlo,
"yüzeysel farklılıkların seni yanıltmasına izin verme," dedi. "sanırım gözleri gerçek kimliğini ele verecek."
darian bir anda irkilerek keskin bir soluk aldı.
"onun kim... kim olduğunu nasıl bildin?" diye sordu.
"radyoda konusurken duydum ve sesindeki bir seyler tanıdık geldi." sakindi. "onun için geçen hafta
'valentinus'u sahsen dinlemek için chicago'ya uçtum. o zaman anladım."
"ama bu olanaksız."
laszlo kadma gerçeği sindirmesi için zaman tanırken bir yandan da o son gece olanları düsünüyordu.
hatasını düzeltmek için son bir sansı daha vardı, ama yapacağı seyin bu kez ona gözlerinden fazlasına mal
olmasından korkuyordu. -
18.
0ayağıyla sinirli bir sekilde tempo tutan darian sigarasından uzun bir nefes aldı.
laszlo kara gözlüklerini ve onların gerisindeki bos göz yuvalarını göstererek, "onunla bu sekilde
savasamam," dedi. "en azından tek basıma yapamam bunu."
neredeyse bir dakika boyunca ikisi de konusmadı. kör adam yasanan sessizlik boyunca kadının
düsüncelerini hayalinde canlandırdı: saskınlık, korku ve nihayet hayal kırıklığı.
"elijah ile vvinter'in pesindesin," dedi darian. "sana yardım etmelerini sağlamak için."
"senin de bana yardım edeceğini umuyordum." karsısındaki kadının o iste kendisiyle birlikte olmasına ne
kadar ihtiyacı olduğunun birden farkına varan laszlo duraksadı.
"ne konuda yardım edeceğim? valentinus'u öldürmen için mi?"
"mecbur kalırsam evet." ondan yayılan paniğin kokusunu sanki fiziksel bir seymis gibi alabiliyordu.
"bunu borçlusun,
darian. beni bu ise sen bulastırdın. simdi de çıkmam için bana rehberlik etmelisin." -
19.
0kadın sessiz kaldı. laszlo onu gözlerini huysuz bir çocuk gibi yere dikmis, dudağını ısırırken canlandırdı
zihninde. darian sonunda sıcak soluğu ve laszlo'nun burnuna dolan parfüm kokusuyla öne eğilerek yaklastı.
konustuğunda sesi fısıltı düzeyindeydi, ama tonundaki yoğunluk etraftaki gürültüyü bastırıyordu.
"beni buna zorlamaya kalkısmayacağını umuyorum."
"öyle bir seyi asla yapmam."
"neden?" dedi darian buruk bir sekilde. "ben sana yapmıstım."
kadının bu çıkısı laszlo'yu sarsmıstı, ama belli etmedi.
"onları nerede bulacağını biliyor musun?" diye sordu darian.
"đkisi de sehirde."
"kolyelerini hâlâ takıyorlar mı?"
"evet," dedi kör adam; sesi suçluluk ve pismanlıkla doluydu.
darian soluğunu koyuverdi. "öyleyse sanırım o seyleri geri almamızın zamanı geldi."
ekranda gezinip duran renkli sekilleri, mavimtırak bir küpün sarımsı piramide, sonra da kan kırmızısı küreye
dönüsmesini bos gözlerle izleyen valentinus konusmayı bir kez daha dinledi.
laszlo'nun korktuğu her ne kadar açıkça anlasılsa da, kendine olan güveni de seziliyordu. adam saldırmaya
hazırlanıyordu. darian ise ayrı bir olaydı. duyduğu dehset mutlaktı. aslında o zayıftı. ne laszlo kadar akıllı,
ne de onun kadar güçlüydü. ve onun zayıf noktasıydı.
valentinus da o nedenle üç yıllık aramaya rağmen laszlo'yu bulmayı basaramayınca dikkatini darian
üzerine yoğunlastırmıstı. onun da iyi saklanmıs olacağını tahmin ediyordu, ama hem kay-
nakları, hem de -en önemlisi- iradesi vardı. yine de, özel dedektiflere neredeyse yarım milyon dolar
ödedikten sonra onu kahvaltı masasında otururken kaderin bir cilvesi sayesinde bulmustu.
bir gün gazeteyi açmıs ve darian'ı spor sayfasından ona bakar halde görmüstü. dodgers stadyumu'nun en
ön sırasında, kenny lofton o unutulmaz kurtarısını yaparken yarım metre arkasında oturuyordu. her ne
kadar fotoğraf biraz bulanıksa ve kadın son gördüğünden beri on altı yıl yaslanmıssa da, kim olduğu
hakkında en ufak bir kusku yoktu. - 20.