+3
bugün dertlendim beyler. az önce televizyonda psv eindhoven-valencia uefa avrupa ligi maç özetini izliyordum da saha kenarında psv yedek klübesi önünde gördüğüm bir cılız beyefendi dikkatimi çekti. yan görünüm olarak tam da ona benziyordu. burnu, hafif çıkık elmacık kemikleri, kafasının önüne doğru tel tel gelen koyu kumral saçları falan. yakıştıramadım baştan, "o olamaz" dedim. gönlüm elvermedi belki de yıllar yılı barcelona'da orta sahanın dinamosu olan, savunma-hücum, ileri-geri sahanın her yerinde olan, sahada basmadık yer bırakmayan, golleri ve asistleriyle takımına katkı sağlayan, o efsane 8 numaranın sahibi phillip'i saha kenarında görmek istemedi gözlerim.. sahada olmalıydı, o hep alıştığımız asistlerinden yapmalıydı, kariyerinin son zamanlarını psv'nin o çubuklu formasıyla geçirdi, gene sahaya çıkmalıydı, artık flamanca bu sözleri nasıl derdi bilmiyorum ama buna benzer laflar etmeliydi: "hadi beyler hadi, biz psv'yiz, arkamızda bu kadar taraftar desteği var, bizi sevenleri üzmeyelim beyler... "
bir an gözümün önünden bir film karesi gibi geçti cocu'lu, guardiola'lı, rivaldo'lu, kluivert'li, luis enrique'li yıllar. gerçeğe döndüm sonra, baktım ki o garibim çelimsiz halini geçen yıllara rağmen ısrarla muhafaza etmiş. oyuncu olarak elde ettiği başarıların benzerini şimdi de teknik adam olarak elde etmenin hayalini kuruyor belli ki. ama toivonen midir ne karın ağrısıdır, kaçırdığı gollerle saç-baş yoldurdu. takımı da turdan etti kavat.
senin canın sağolsun phillip cocu reyiz, soyadını konu edinen ilkokul seviyesi esprilerimiz için senden özür dilerim. teknik direktörlük kariyerinde de üstün başarılar dilerim.
özet: phillip cocu reyiz psv'de teknik direktör olmuş panpalar
