-3
peşinen söyleyim taktan bir konu içerir.
her yaz olduğu gibi yine o yaz tak varmış gibi köye gittik ailecek. gerçekten de tak varmış ben nereden bileyim dıbına koyim. öğlen yemeğini yiyoruz. o gün ekstradan çiğ köftede eklenmiş menüye. ben her çiğ köfte sonrası bozarım motoru sevgili okur. kıvamı tutturamam. neyse akşam oldu başka bir köye misafirliğe gittik. ev bakımsız ama tuvalet alafranga. insana değil ama züte bir hürmet var bu evde onu anladım. miğdemde s.o.s vermeye başladı. kalktım gittim tuvalete. kapıyı bir açtım hasgibtir ! katiyyen yapamam tuvalet alafranga. alafranga tuvalete yaptığım zaman altıma yapıyorum hissi hasıl oluyordu o zamanlar bende. yapmama gibi bir lüksümde yok. klozetin kenarlarına ayakları basarak alaturka poziyonu aldım. tavuk gibi tünedim tuvaletin üzerine. kıvamı zaten tutturamamışım. hiç bana ıy mıy deme sevgili okur. zor durumdayız napalım. dedim ya tavuk gibi tünedim tuvalete. bu arada da içerde gırgır şamata ,muhabbet koyu.
şimdi tuvalete tünediğim için geriye dönüp sifonu çekemiyorum. yaptığım yanıma kar kalıyor. bi an evvel bitirip çıkma peşindeyim. bu arada gözüm ayrıntılara ilişmeye başladı. bikere tuvalet kağıdı yok içerde. haliyle çöp kovası da yok. fırça var ama bak hakkını yememek lazım ev sahibinin. lavabo holün orda. düşünmeye başladım bu insanlar nereye sıçıyor acaba diye. yada ilk ben mi yapıyorum buraya hacetimi diye . sanki açılışa gelmişim dıbına koyim. soluma dönüyorum örümceğin biri bön bön bakıyor. selam kardeş. ayaklarım küçük değilki tam klozetin kenarlarına denk gelmiyor. ve ayak kayar. benim ayağın teki girer benim çiğköftelerin arasına. adeta break dans yapıyorum. bi ayak önde diğeri arkada. ama kuş gibi rahatım. taklu kuş. ulan kuş arabaya falan sıçar ben ayağıma sıçmışım. ayağı bi çıkartırsın sarı tutku adeta. sonra keşke çorapla çıkmasaydım diye düşünüp durdum.
ayağı çıkardım, çorapları da çıkardım ama temizlemek lazım. lavabo holde. elde taklu çorap. çorabı atacak çöp kovası yok. tuvalete atsam gitmez tıkanır. sifonu çektim çiğköfteler gitti ama ayaktaki bu taku temizlemek lazım. birara ayağı temizlemekten çok lavabonun neden holde olduğunu sorgulamaya başladım. ayağı temizlemek için klozete sokup sifonu çekiyorum ayak temizleniyor. hoşuma da gitti biara. ısrarla deneyiniz. adeta james bond gibiyim. kapıyı açıp ortalığı kolaçan ediyorum. iyi güzel kimse yok. çöp bulup atmam lazım çorapları. çiğ köfteleri paket yapmışım elde. bir daldım mutfağa ev sahibi kadınla gözgözeyim. "o elindeki ne yavrum" demesiyle asıl şimdi sıçtık dedim içimden. yer yarılsa da içine mi girsem yada çorapları kafama mı geçirsem bilemedim bi an. görüntü çok net elimdeki bariz taka bulanmış beyaz mahmutpaşa işi çorap. ne denebilir ki "ayağıma sıçtım hanım teyze"mi diyem. yada tuvalet kağıdınız yoktu zütümü çoraplarıma sildim diyip sitem mi edeydim."teyze çöp nerde ?" dedim çöpü gösterdi attım.
içeri girdim herkes muhabbetin gözüne vurmuş. ortalık curcuna, bir bayram havası var evde. açılışa geldik dedikya. kanepeye oturdum ama aklım hep mutfakta. ayrıntıyı kes. ayaklar çıplak ama kimse farkında değil. ayağıda iyi yıkamışım ha. mutfağa tekrar gittim kadının gözü önünde çöpü komple aldım. dışarı döküp gelcem. çorap yok ayakta, ayakkabı girmiyor ayağa. bastım topuklarına çöpü döktüm geldim. zütümün ceremesini ayaklarım çekiyor. kapıcılık hizmeti veriyorum misafir gittiğim evde.
o kadınla o olaya dair hiçbirşey konuşmadık. bidahada hiç görmedim zaten. yıllar sonra babamdan öğrendim o evi yıkıp yenisini yapmışlar. tuvaleti var mı nasıl diye sordum. yok oğlum halıya sıçıyolarmış diye espri yaptı babam. güldüm. neyse ben tuvalete gidiyorum, selametle.