iş başa düşmüştü artık. bornovadaki bütün mekanları tek tek gezmeye başladım. bir girdim red aldım , bir girdim anlaşamadım, bir girdim cins çoktu. amk böyle böyle bütün mekanları gezdim resmen. bi kaç tane gibik sokuk mekan vardı onları es geçtim tabi.

normalde yapmazdım... ama mahvettiğim bir parti olması benim adımı kötülerdi ve işleri mahvredip bırakmak bana yakışmazdı. yapmalıydım... alsancaktaki tanıdık mekanlardan birini aramaya karar verdim. mekanın ismini vermeyeceğim, sahibini tanırdım. tarkan abi. ufak tefek işler yapıp tarkan abiyede zamanında kazandırmıştım. ve beni yanına çekmek için çokta uğraşmıştı. ama gitmemiştim...

beyler selamün aleyküm. yerlerinizi almaya başladıysanız partlar gelmeye başlıyor.

tarkan abiyle konuştum , beni yanına çağırdı. artık bugün tabularımı yıkıp korkularımla yüzleşmenin vakti gelmişti. yine ve yeniden alsancakta iş peşinde olacaktım. pekekent yavaş yavaş geri mi dönüyordu ? izmir, gavur izmir...

hazırlandım tarkan abinin mekana gittim. gider gitmez bi hançer sanki kaburgalarımı kırıp kalbime saplanmıştı. bu mekan, yaşadıklarım, çiçek... hepsi gözümün önüne geldi. herşey yaşansın, herşey geride kalsın. olmuyor işte öyle. çiçek her zaman aklımın bir köşesinde kalmaya devam edecekti. neyse...

tarkan abiyle el sıkışıp oturduk.

-her zamankinden mi halidaki ?

-her zamankinden abi.

barmene : -oğlum bize 2 chivas.

-ee anlat halidaki, seni buraya hangi rüzgar attı.

o arada içkiler geldi ve cevap vermeden cebimden sigaramı çıkartıp yaktım. bir fırt çektikten sonra konuşurken ağzımdan dağılan dumanla birlikte:

-üniversite okumaya geldim. olacaksam okumuş pekekent olayım bari.

o ara ikimizde kahkaha atarak gülmeye başladık. tarkan abi hoşgeldik tekrar dercesine omzuma dokundu.

-tarkan abi şimdi okulda bir organizasyon düşünüyorum. sadece okulla ilgilide değil. bütün bornovaya afişler yapıştırdım. umarım talep yoğun olur. senle anlaşacağımız konusunda eminim. benimde paraya ihtiyacım var.

-ayıp ediyorsun halidaki. burası senin mekanın. sana yıllar önceki teklifim bile hala geçerli.

-sağolasın tarkan abi ama ben o işleri bıraktım.

-pek bırakmış gibi durmuyorsun.

viskimi fondipleyip : -ben gideyim artık abi. parti günü görüşürüz.

-iyi bak kendine halidaki.

-sende abi...

tarkan abinin mekandan çıkıp alsancaktaki çimenliklere 2 bira alıp oturdum. sigaramı yakıp denize karşı biramı içtim. ulan diyorum halidaki nasıl hayat lan senin ki ? ne olum bu senin yaşadıkların. niye elini pislikten çekmiyorsun lan sen neden ?

o arada telefonumun çaldığını fark ettim. arayan deniz. kızıda ihmal etmiştim. kızlar ihmal edilmeye gelmez amk.

-alo halidaki napıyorsun ?

-alsancaktayım deniz. sen ?

-iyiyim bende. bugün bir şeyler yapalım ?

-bugün olmaz deniz. yarın falan yapalım.

-kim var senin yanında ?

-bak deniz ben senin sevgilin değilim. bunu daha önceden konuştum. anladın mı ? çok merak ediyorsan tek başımayım.

-tamam halidaki kusura bakma görüşürüz.

telefon kapandı. bende yavaş yavaş düşünceli düşünceli eve dönmeye karar verdim...

eve varıp 2-3 bira daha içip sızıp kaldım müzik dinlerken...

beyler bugün sabaha kadar buradayım. perşembe gecemi sizler için boşalttım.

günler birbirini kovaladı ve sonunda parti günü geldi. 250ye yakın bilet satışı olmuştu ve sandığımdan daha büyük bir parti olacaktı. bütçe olarak maraba takımı değildi bunlar öğrenciydi amk ama yinede uzun bir aradan sonra ilk işime göre fazlasıyla iyiydi bence...

ben tabi üzerime fiyakalı gömleğimi yeleğimi çekmişim yine. altımda siyah kot pantolonum. saçları bağladım falan. yine giderimiz var o gece *

tarkan abinin yüzüde gülüyor bu arada. oradaki elemanların hepsine talimatı verdi

-halidakinin sözü benim sözümdür. ona iyi bakın.

büyün personel anladık abi gibisinden kafa onayı verdi. halidaki sahalara geri dönüyordu resmen. neyse gece ilerledi artık. parti hınca hınç dolu. öpüşeni , yiyişeni, dans edeni, kopanı millet artık gecenin tadını çıkarmaya başlamıştı. bende barda oturup karı kız kesiyorum. bir yandan da chivası köklüyorum. ama ipin ucunuda biraz fazla kaçırmıştım o gün.

sonra karşıda dans eden 2 kızla kesiştikten sonra aliyle göz göze geldik ve aliye yanıma gel işareti yaptım...

bu arada deniz oralarda bir yerlerdeydi. amacım zaten aliye kız ayarlamaktı. ben o günü denizle geçirmeye karar vermiştim. ama gibişe aç aliyi doyurmakta ev arkadaşı olarak benim sorumluluklarımın arasındaydım. ya da ben kendimi bunla sorumlu hissediyordum. iyi çocuktu ali.

ali yanıma geldi.

-noldu abi ?

-koçum şuradaki iki kız potansiyel av. ben şimdi denizle geldim ama şu içkileri al kızların yanına git.

barmenden içkiyi istedim. tabi bana beleş amk. aldım aliye verdim aliyi kızların yanına gönderdim. o da sözlerimi dinler sağolsun. gitti bi 10dk sonra kızlardan biriyle geldi yanımıza. bu arada denizde yanıma geldi tabi. 4lü bi sohbete başladık. taşşak yapıyoruz. eğleniyoruz. o arada sigaramın bittiğini farkettim.

ben, alinin yanındaki kız, ali ve deniz hep beraber dışarıdaki markete gitmek için yola çıktık. market çokta uzak değildi zaten. markete giderken milf denebilecek bir tane kadının bana baktığını gördüm ilk başlarda giblemedim. zaten orası travesti, huur kaynıyor o saatlerde amk. elimde denizin omzunda. sonra biraz daha yaklaşmaya başladık. ve yaklaştıkça o gözlerin hiçte yabancı olmadığı fark ettim. o anı hiçbir cümle, hiçbir kelime anlatamaz.

bir anda başından vurulmuşa döndüm. bende ki bu hali gören diğer 3 kişi iyi misin diye soruyordu. ama duysamda tepki veremiyordum. bakakaldığım o bir çift göz selma ablanın gözleriydi...

çocuklara siz devam edin alıp partiye dönün dedim. pek durumdan hoşnut olmayarak ama ses tonumun ikna ediciliğine bakarak gittiler. yıllar olmuştu hayatımı değiştiren o kadını görmeyeli. çok farklı şeyler yaşamıştık. rahat bi 5 dk böyle uzun uzun birbirimize baktık.

ikimizde ne diyeceğimizi bilemiyorduk. altında deri mini eteği, üstünde askılı beyaz bir kıyafet. koluna çantasını takmış. topuklu ayakkabılarıyla gözlerime bakıyordu selma abla. gerçekten ikimizde kitlendik kaldık. ve sessizliği yırtıp geçti onun o özlediğim sesi:

-çok yakışıklı olmuşsun aslanım.

ben hiçbir cevap vermedim, veremedim... cümleler dilimin ucuna kadar gelip boğazımda düğümleniyordu...

selma abla : -neyse ben gideyim. iyi akşamlar.

selma abla giderken kolundan tuttum. bana doğru döndü ve ikimizde birbirimize sarıldık ağlayarak. ikimizde çocuklar gibi hüngür hüngür ağlayarak birbirimize sarıldık.

çantasıyla sırtıma vurarak:

-çok yakışıklı olmuşsun puşt seni...

iki elimi omuzlarına koyarak gözlerine baktım.

-ablam benim.

-ne işin var lan burada pekekent ?

-üniversite okumaya geldim abla.

-ne üniversitesi lan okumuş pekekent mi olacan ?

ikimizde gülmeye başladık. aynı kelimeyi bende tarkan abiye kullanmıştım. bir yandan göz yaşlarımızı siliyor bir yandan ufak ufak atışıyorduk. özlemiştim selma ablayı. buruk bir hüzünle birbirimizin gözlerine bakıyorduk.

-ben gidiyorum artık halidaki işim gücüm var.

-abla.

-ne var lan ?

-hala çalışıyor musun ?

-napıyim lan sen mi vercen paramı ?

hiçbir şey diyemedim. 10 sn düşündükten sonra

-seni tekrar görebilecek miyim ?

çantasından çıkardığı kartını uzattı bana.

-görüşücez halidaki, görüşücez...

amk anlamayamıştım, mutlu muyum değil miyim , ama tek anlayabildiğim selma ablayı gördükten sonra sanki tepemdeki karabulutlar dağılmıştı. yani nasıl desem, alsancak'a gelirken ki korkularım gitmişti. tarifi zor. o anları düşününce bile içim bir kötü olur...

beyler devam etmemi isteyenler bi şukulasın. buralardayım.

mekana nasıl döndüm ne yaptım anlayamadım. kafa iyice gitmişti. bizimkileri bulup yanlarına gittim. olayların acısı tazeyken bir sigara yaktım. ard arda kaç sigara içtim bilmiyorum. bizimkiler bastırıyor, nolldu neyin var falan diye. sormayın bana bir şey dedim. sormayın...

https://www.youtube.com/watch?v=EoD7_pwQrBA

başladığımız yere dönüyorduk bay pekekent.ne günlerdi. selma ablanın bana çiçeği ayarlaması, yaşadıklarım, selma ablayla geçirdiğimiz günler. sonra yaşananlar. tayfun abi... darmadağın olmuş hayatlar. kimsenin kendi seçmediği, seçmek zorunda kaldığı bir yaşam. olmayacaktı böyle.

dayanamadım artık. ağlayarak kapının önüne çıktım. elime almışım bi chivas şişesini. ellerim titreye titreye mekanın önündeki kaldırımda sigaramı yakmaya çalışıyorum. yine gel gitlerim başlamıştı. taksiye atlayıp döndüm eve. aldığım şişeyi bırakmadım elimden o gece.

saç makinamı aldım içerden. saçlarımı 3 numaraya kazıdım o gece. ne yaptığımı neden yaptığımı hiç bilmiyordum. 1-2 saat sonra ali döndü eve. saçlarımı gördü. hiçbir şey demeden odasına geçti. benim için zor bir gece olduğunu anlamıştı. konuşmadan anlamıştı...

çok fazla içmiştim o gün. kusa kusa uyuyakalmışım kanepede. uyanır uyanmaz ilk işim selma ablayı aramak oldu. 5-6 kere aradım ama açan olmadı. telefonda da bi sürü cevapsız arama mesaj vardı. ama hiçbirine bakmak gelmedi içimden.

kalkıp bir başıma kahvaltı yapıp kafamı toparlamak için üniversite2ye gittim. zaten sigaramda bitmişti. bu bahaneyle bi pakette sigara alacaktım. yalandan bir poğaçanın yarısını yiyip sigarayla çayımı içtim.

sonra deniz aradı tekrar. açmadım telefonu. zor zamanlar geçiriyordum. pgiboloğa gitmeye karar vermiştim o gün. sonra telefonum tekrar titremeye başladı. arayan selma abla.

-alo abla

-lan pekekent sabahın köründe rüyanda mı gördün?

-abla bu benim numaram kaydet...

-halidaki uzak dur pis işlerden. okulunu oku.

-sen durmayı başarabildin mi abla ?

-aynı durumda mıyız züt...

sonra telefonu kapattı suratıma. biraz bozuldum bu duruma. sonra tarkan abi geldi aklıma. dün mekanı öyle terk etmiştim amk. adama ayıp olmuştu. tarkan abiyi arayıp durumu izah ettim. sağolsun anlayışla karşıladı. iyi veya kötü parti işinden iyi hasılat kırmıştık. alınımın akıyla çıkmıştım bu iştende...

BEYLER YERLERiNiZi ALIN GELiYORUM.

aradan haftalar geçti. artık sınav vakitleri geldi çattı. tabi ben suratına bile bakmadığım için patlıcam amk. zeyneple ve cansellede iyice aram açılmıştı. neyse sınavlara girdik çıktık. sınavlar bize girdi çıktı derken tekrar boşluğa çıkmıştım. yapmam gereken planlar vardı kafamda.

yeni bir parti hazırlığı içerisindeydim. ama birbirini tekrar eden partilerle insanları partiden uzaklaştırmak istemezdim.

yine böyle düşünceler kafamda dolanırken aliyle küçükparkta mekanlardan biriyle iki tek atmaya çıktık bi akşam. birlikte oturuyoruz sohbet ediyoruz. kapıdan kim girse beğenirsiniz. zeynep bi arkadaşıyla gelmiş. biraz mekanın içinde yürüdükten sonra aliyle beni gördüler ve yanımıza gelmeye başladılar.

onlar yanımıza doğru yaklaşırken aliye dedim ki

-ali bu gece ne olursa olsun gibiş var hazırlıklı ol

tabi bunun üzerine alinin keyfi yerine gelmeye başladı. zeyneple arkadaşı geldi. zeynepin üzerinde beyaz göbeği açık bir tshirt, altında resmen dizlerinden dıbına kadar yırtık bir pantolon. üzerinede bir deri ceket atmış. saçlar salık. yanındaki arkadaşı bir elbise giymiş yeşil renk. kızın göğüsler greyfurt gibi. bacaklar erik gibi. karı anlayacağınız taş, beton, mermer...

alinin kulağına eğilip şu erik gibi karıyı bugün sen gibeceksin dedim.ne nasıl falan gibisinden bakıyor bana. sadece gözlerinin içine baktım. bakarkende sigaramı yaktım. bize de zeynep kaldı amk diye düşünüyorum bu arada da.

zeynep daha önce yapmadım gibişmedim falan diyor ama ben adamı giberim. ne huurlar görmüşüm ben amk...

neyse o gece biz baya güldük eğlendik, artık tecrübeleri göstermemin vakti gelmişti.

-hadi kızlar artık evde devam edelim.

-ya halidaki eğleniyoruz işte.

kızlara biraz onları önemsediğimi ,onlarla ilgilendiğimi, sahiplendiğimi aşılamak amacım. kız milleti kendini güvende hissetmezse gibişi bile arıza olur. hatta gibişmeden yanınızdan gidebilir bile. pekekentiz ama bizde yaşayarak tecrübe ettik amk.

-hayır dışarıda sarhoş olmanıza izin veremeyiz, gidelim evde sarhoş olacaksanız olun. (tabi benim kendinden emin ses tavrım karşısında mecburen evet dediler.)

ve çıktık eve gittik. giderken 1 şişe tekila, 4-5 tanede bira aldık. oturduk içtik derken kızlar iyice züt olmaya başladı amk.

bu tarz durumlarda direk gibişe girmek hoş olmaz. o gün gibişseniz bile yedeklemeden gibersiniz. bu aynı inci sözlükte yazdığınızı taslaklar kaydet demeden gönderipte gri ekran yemek gibi. bütün emek boşa gider amk...

gittim mutfaktan mumları aldım. ışıkları kapatıp mumları yaktım. gibiş kısmına yavaş yavaş gelmemiz lazımdı. bu arada eşleşmelerde olmak zorundaydı. aliye taş hatunu bırakıp kendim zeyneple yetinecektim. belki başka zaman olsa zeyneple uğraşmam ama o gün zeynepi gibmek nedense tek temennim olmuştu.

ben mumlarla birlikte gelip zeynepin yanına oturdum. elimide omzuna attım. tabi bu rahatlığın nedenlerinden biri de zeynepin bana olan ilgisini biliyorum. her zaman aynı sonucu alamayabilirsiniz. tabi içki büyük faktör...

etraf biraz daha kararınca tabi kızlar daha rahat hissetmey başladılar. gülüp eğlenirken ben yavaş yavaş zeynepe iş atmaya başladım. boynundan ufak ufak öpüyorum. bi yandan da aliye ayırdığım kıza bakıyorum bir de aliye bakıyorum. kız atak bekliyor ali mal gibi bakıyor. ayağımı uzatıyormuş gibi yapıp ali salağına bi tepik vurdum.bu nihayet çaktı. biz de bu arada zeyneple yiyişmeye başladık. sonra hiçbir şey demeden zeynepi kucaklayıp odama zütürdüm...

yatağa yatırıp üstüne çıktım. bu sefer gibmeye kararlıydım amk zeynepini. üstümdeki tshirtümü çıkartıp boynuna yapıştım. bi elimle göğüslerini avuçlarken diğer elimle dıbına atmıştım. ben elimi attıkça elimi çektirmeye çalışıyordu. sonra

-halidaki yapmayalım. dedi.

o an nasıl bir dejavu yaşadıysam aklıma çiçek geldi. göğsümde bir sancı hissettim. kalbim sıkıştı. aklıma ilk gelen şey herifin biriyle çiçeğe grup yaptığımdı. sevdiğim kadına grup yapmıştık. ve intihar etmişti. ilk hikayeyi okuyanlar bilir.

gerçekten ne yaptığımı bilmiyordum zeynepin yapma demesine rağmen üzerindekiler çıkartmaya başladım. sarhoş olduğundan çokta karşı koyamıyordu. en çırıl çıplak kaldık. ben bunun göğüsleri emerken orta parmağımı dıbına sokmaya başladım. ulan dedim bir de ayak yapıyordu amk kevaşesi bakireyim diye. sonra aşağıya doğru eğilip dıbını yalamaya başladım. bu iyice zevke gelmişti artık. dalgayı bunun ağzına verdim ama amatördü. dişlerini değdirerek yapıyordu. sonra ben dalgayı tuttum bunun dıbına soktum. ahh diye bir ses geldi. ışıkta kapalı zaten. ben bunu canla başla gibiyorum.

bunun amcık iyice sulandı. sonra en son işim bitti ben bunun üzerine boşalmak için haşmetliyi çıkartıp bunun karnına boşaldım. ama kızın yüzüne bile bakmıyorum. aklıma gelen o olaylar birden acımasız bir insana dönüştürdü beni.

etrafı temizlemek için çekmecedeki peçeteyi alıp ışığı yaktığımda kendimden bir kez daha iğrendim. etraf kan. çarşaf kan. zeynep kız bildiğin göz yaşlarına boğulmuş içten içe sessiz sessiz ağlıyor. ben ışığı açınca hıçkırmaya başladı. dondum kaldım öylece...

ne yapacağımı bilemedim. gittim yanına. elimi kafasına koyup kafasını okşadım. bu iyice hıçkırarak ağlamaya başladı. amk kızı öyle görünce bende üzüldüm. bildiğin ağlamaklı oldum.

-sigara ver bana. dedi

komidine uzanıp paketten iki sigara aldım. biri onun için biri benim için. sigaraları yaktık. bunun kirpikleri kurumaya başladı.

-bira istiyorum. dedi.

gidip dolaptan bira getirdim. gözlerim kan çanağıydı.

-ya bundan sonrası halidaki

-sonu yok zeynep. bilmiyorum.

yemiştim bir tak ama ne yapacağımı bilmiyordum. belki bu bana göre normal bir şey ve genç bir kızın umutlarını yıkıp hayallerini mahvetmiştim. o anda selma ablanın sözleri kulağımda çınladı : "kadınlara çok acıma halidaki. kadınlar şeytandan daha şeytan. ve unutma kadınlar hayatın bir rengidir. sadece bir rengi. fazlası değil."

beyler bi şukulayın kaç kişi dinliyor bir görelim.