o gün yine arada ufak tefek şeyler oldu ama o konulara pek girmeyeceğim. akşam oldu biz aliyle bornova metronun orada buluştuk. ne yapalım falan diye konuşuyoruz. ali alsancağa gidelim falan dedi. gidesimde yok ama adamı çağırmışım ayak uydurmasını da bilirim yani. tamam bilader gidelim dedim.

neyse biz aliyle gittik sade bir mekana oturduk 2 bira söyledik. sohbet falan ediyoruz.

-ee ali sen bahset biraz.

-valla aynı işte halidaki okulla uğraşıyoruz.

-var mı hoşlandığın birileri okulda.

-ya aslında var gibi de tam emin değilim be abi.

-kimdir ali bahset bakalım biraz.

-ya aslında canselden hoşlanıyor gibiyim ama pek beni taktığını sanmıyorum.

hayda dedim amk. kızın benden hoşlandığına parmağımı basarım. ama pek ses etmeme kararı aldım. olayları akışına bırakmak lazım arada.

-ee ali ben bir ev arkadaşı arıyorum, var mı sence bizim ortamlarda ,sınıfta gözüne çarpan kafa dengi birileri.

-halidaki bende ev arkadaşı arıyorum , taşın benim yanıma. masrafları bölüşürüz.

ulan bugün duyduğum en güzel şeylerden biriydi. biraz içten içe düşündükten sonra.

-valla olur ali süperde olur. ben yarın bi ev sahibiyle görüşeyim o halde.

böyle konuştuk, uzun ve güzel bir sohbetten sonra dağıldık evlere...

akşam oldu ders çıkışı seyfiyle haberleşip üniversite2 de buluştuk. birer çay aldıktan sonra konuya girdim.

-seyfi kardeşim ben yıllardır bu organizasyon işleriyle uğraşıyorum. senin bu afişte bi kaç değişikliğe gidelim. fiyatta revize yapalım ve içki sayısını arttıralım. bi partinin en önemli şeyi reklamdır. reklamı iyi yaparsak uçururuz. ben bu işlerler uğraşırım. zaten 1 hafta var hemen hemen. ama işten komisyonumuda alırım.

-valla halidaki yapabiliyorsan bana farketmez. benim işten kazancım bellidir zaten.

-tamam yerine göre mekanı değiştirebilirim.

-yapabilirsen bana uyar dediğim gibi.

biz çaylarımızı içip dağıldık. şimdi parti için ufak planlar düşünmeliydim. buradan cebime hem 3-5 kuruş koyabilirdim. hemde adımı duyurmamda büyük etkili olacaktı bu. ama ilk önce işe afişteki amatörlüğü düzelterek başlamalıydım...

bu arada deniz oralarda bir yerlerdeydi. amacım zaten aliye kız ayarlamaktı. ben o günü denizle geçirmeye karar vermiştim. ama gibişe aç aliyi doyurmakta ev arkadaşı olarak benim sorumluluklarımın arasındaydım. ya da ben kendimi bunla sorumlu hissediyordum. iyi çocuktu ali.

ali yanıma geldi.

-noldu abi ?

-koçum şuradaki iki kız potansiyel av. ben şimdi denizle geldim ama şu içkileri al kızların yanına git.

barmenden içkiyi istedim. tabi bana beleş amk. aldım aliye verdim aliyi kızların yanına gönderdim. o da sözlerimi dinler sağolsun. gitti bi 10dk sonra kızlardan biriyle geldi yanımıza. bu arada denizde yanıma geldi tabi. 4lü bi sohbete başladık. taşşak yapıyoruz. eğleniyoruz. o arada sigaramın bittiğini farkettim.

ben, alinin yanındaki kız, ali ve deniz hep beraber dışarıdaki markete gitmek için yola çıktık. market çokta uzak değildi zaten. markete giderken milf denebilecek bir tane kadının bana baktığını gördüm ilk başlarda giblemedim. zaten orası travesti, huur kaynıyor o saatlerde amk. elimde denizin omzunda. sonra biraz daha yaklaşmaya başladık. ve yaklaştıkça o gözlerin hiçte yabancı olmadığı fark ettim. o anı hiçbir cümle, hiçbir kelime anlatamaz.

bir anda başından vurulmuşa döndüm. bende ki bu hali gören diğer 3 kişi iyi misin diye soruyordu. ama duysamda tepki veremiyordum. bakakaldığım o bir çift göz selma ablanın gözleriydi...

mekana nasıl döndüm ne yaptım anlayamadım. kafa iyice gitmişti. bizimkileri bulup yanlarına gittim. olayların acısı tazeyken bir sigara yaktım. ard arda kaç sigara içtim bilmiyorum. bizimkiler bastırıyor, nolldu neyin var falan diye. sormayın bana bir şey dedim. sormayın...

https://www.youtube.com/watch?v=EoD7_pwQrBA

başladığımız yere dönüyorduk bay pekekent.ne günlerdi. selma ablanın bana çiçeği ayarlaması, yaşadıklarım, selma ablayla geçirdiğimiz günler. sonra yaşananlar. tayfun abi... darmadağın olmuş hayatlar. kimsenin kendi seçmediği, seçmek zorunda kaldığı bir yaşam. olmayacaktı böyle.

dayanamadım artık. ağlayarak kapının önüne çıktım. elime almışım bi chivas şişesini. ellerim titreye titreye mekanın önündeki kaldırımda sigaramı yakmaya çalışıyorum. yine gel gitlerim başlamıştı. taksiye atlayıp döndüm eve. aldığım şişeyi bırakmadım elimden o gece.

saç makinamı aldım içerden. saçlarımı 3 numaraya kazıdım o gece. ne yaptığımı neden yaptığımı hiç bilmiyordum. 1-2 saat sonra ali döndü eve. saçlarımı gördü. hiçbir şey demeden odasına geçti. benim için zor bir gece olduğunu anlamıştı. konuşmadan anlamıştı...

çok fazla içmiştim o gün. kusa kusa uyuyakalmışım kanepede. uyanır uyanmaz ilk işim selma ablayı aramak oldu. 5-6 kere aradım ama açan olmadı. telefonda da bi sürü cevapsız arama mesaj vardı. ama hiçbirine bakmak gelmedi içimden.

kalkıp bir başıma kahvaltı yapıp kafamı toparlamak için üniversite2ye gittim. zaten sigaramda bitmişti. bu bahaneyle bi pakette sigara alacaktım. yalandan bir poğaçanın yarısını yiyip sigarayla çayımı içtim.

sonra deniz aradı tekrar. açmadım telefonu. zor zamanlar geçiriyordum. pgiboloğa gitmeye karar vermiştim o gün. sonra telefonum tekrar titremeye başladı. arayan selma abla.

-alo abla

-lan pekekent sabahın köründe rüyanda mı gördün?

-abla bu benim numaram kaydet...

-halidaki uzak dur pis işlerden. okulunu oku.

-sen durmayı başarabildin mi abla ?

-aynı durumda mıyız züt...

sonra telefonu kapattı suratıma. biraz bozuldum bu duruma. sonra tarkan abi geldi aklıma. dün mekanı öyle terk etmiştim amk. adama ayıp olmuştu. tarkan abiyi arayıp durumu izah ettim. sağolsun anlayışla karşıladı. iyi veya kötü parti işinden iyi hasılat kırmıştık. alınımın akıyla çıkmıştım bu iştende...

geceyi sıkıntı olmadan atlattım o gün. sabaha karşı eve dönüyorum. neyse eve döndüm , eve girdim bizimkiler evde takılıyorlar. cansel var, ali, mert, zeynep, bir iki tane daha bizim bölümde olan tip var ama hiç muhabbetim yok.

-selamün aleyküm millet.

-oo halidaki hoşgeldin gel katıl bize.

-yok alim size afiyet olsun.

-olmaz halidaki gel şuraya

-peki madem geliyorum.

üzerimdeki yeleği çıkarttım, gömleğide çıkarttım. içimde siyah atletim var. kıro keko diyenin amk. atlet giymeyen erkek vurduruyordur. neyse tshirtümü giyicem üzerime muhabbetim olmayan kızlardan biri sordu

-karnına ne oldu ?

-eski bir yara izi.

-ama hiç eski gibi görünmüyor.

ben sessiz kaldım orada ali yerinden fırladı

-abi hayırdır neler oldu. iki haftadırda yoktun.

-uzun hikaye ali anlatırım sonra.

-peki nasıl istersen.

ben üstümü giyindikten sonra geçtim alilerin yanına oturdum. yeni tiplerle tanıştım. biri coşkun diğeri selma. amk dedim burada da mı bir selma...

BEYLER YOĞUNUZ AMK. AMA BUGÜN HEYECAN DOLU PARTLAR, gibiŞLER, SOKUŞLAR BiZLERi BEKLiYOR. HiKAYE DAHAA ÇOOKK UZUN. TAKiP EDENLER ETSiN. ETMEYEN huur ÇOCUKLARIDA gibTiRSiN GiTSiN AMK.

şaşkın bir ifadeyle birlikte bulabildiğimiz boncukları yerden topladık. zeyneple bi ara toplarken göz göze geldik. topladığı boncukları elime verirken resmen elime değmeye çalışıyordu. içkiden miydi bu şeffaflığı anlamadım. toplama işi bitti , biz kalktık masalara oturduk. kaldığımız yerden içmeye devam ettik.

en son böyle saat kaç oldu tam hatırlamıyorum ama baya içmişiz amk. hatta dönerken yol üstündeki barlara işemeye girip tekila shot falan yaptık. harbi harbi hepimiz züt olduk. kızlarda yurttan izin almışlar arkadaşın evine gideceklermiş. ali denen elemanın yani.

bi yandan ali ve mert halidaki sende gel falan diye bana ısrar ediyor. bende yok ya ben evime geçeyim diyorum ama o saatte baykuş otobüsleri bulacamda binecemde tek başıma uzun işler amk. bi yandan da sarhoşta olsam tavrımı hiç bozmamaya çalışırım. böyle ısrar falan derken kızlarında ısrarıyla birlikte bende alilere gitmeyi kabul ettim.

aklımdan da şeytani fikirler geçiyor amk. ulan daha dün 1 bugün 2 ne ara kızlarla aynı evde kalmaya gelmiştim. pekekentin kaderi böyle olur. gerçi bu durumda olmasam şans amk der geçerim. yani pekekentliği bıraktıkta gibişe devam. kafamdan böyle sorular silsilesi geçerken. işte bindik bi taksiye alinin evine gidiyoruz...

-ee anlat bakalım halidaki nesin , kimsin sen ? neyin var anlat biraz.

-anlatacak bir şeyim yok benim. normal kendi halinde bir insanım.

-ama bakışlarından ve davranışlarından hiç öyle anlaşılmıyor.

-ya anlatılacak bir şey yok. sen biraz kendinden bahset.

-sen etmiyorsan bende etmiyorum.

-peki madem nasıl istersen öyle olsun.

simitlerimizi yiyip denizi izlerken, yanımdaki deniz birden omzuma yaslayıverdi başını. istediğin kadar karı kız gör , pekekent ol yine de farketmiyor amk. bir şeyler hissetme olasılığın varsa bile heyecanlanıyorsun. anı hiç bozadan o şekilde biraz romantikleşen konuşmaya uyum sağlamaya başladım bende.

sonra:

-neden bana böyle yakınsın deniz, ya da ben mi yanlış anlıyorum.

-bilmiyorum halidaki gerçekten. sende beni çeken garip bir şey var.

bir süre sessizlik devam etti bu şekilde sonra deniz bir hışımla yerinde fırlayıp:

-hadi vapura binelim.

-tamam olur.

aslında vapuru severim ama sigara içilmediğinden keyfini pek alamıyorum amk. bindik biz vapura bostanlıya gidiyoruz. hava da yavaş yavaş keskinleşmeye başladı. tabi deniz ufaktan üşümeye başlayınca bana sokulmaya başladı. tabi bu duygusal bi sokulma. yani niyeti ve samimiyeti anlayabiliyorum. bende gözlerimi daldırmış denize doğru bakıyorum. o zaman bile düşünce seli kasabalarımı yerle bir etmeye başlamıştı ki... yanağımda bir öpücük hissetim...

-senin yanında çok huzurluyum halidaki. bana garip bir şekilde huzur veriyorsun. bunları nasıl söylerim bilemiyorum ama hep yanımda olmanı istiyorum galiba...

ben dondum kaldım amk. tek kelime etmedim. kendimi fazla kaptırmışım cebimden paketi çıkarıp bi sigara yaktım. bi kaç fırt içtim sonra gelip uyardılar sigarayı atmak zorunda kaldım.

-ben portakal suyu alayım. sende ister misin ?

deniz soruma cevap vermeden yüzüme baktı sadece... gidip birer portakal suyu alıp oturdum denizin yanına.

-bir şey demeyecek misin ?

biraz salağa yatarak :

-ne hakkında deniz ?

-hep yanımda olmanı istiyorum halidaki...

BEYLER YERLERiNiZi ALIN. BiRAZDAN BURADAYIM. BiRAZ ROTARLI GELiYORUM BU ARALAR iŞ GÜÇTEN DOLAYI. pekekentLiK ZOR ZANAAT. GELiYORUM BEKLEYiN.

tarkan abinin mekandan çıkıp alsancaktaki çimenliklere 2 bira alıp oturdum. sigaramı yakıp denize karşı biramı içtim. ulan diyorum halidaki nasıl hayat lan senin ki ? ne olum bu senin yaşadıkların. niye elini pislikten çekmiyorsun lan sen neden ?

o arada telefonumun çaldığını fark ettim. arayan deniz. kızıda ihmal etmiştim. kızlar ihmal edilmeye gelmez amk.

-alo halidaki napıyorsun ?

-alsancaktayım deniz. sen ?

-iyiyim bende. bugün bir şeyler yapalım ?

-bugün olmaz deniz. yarın falan yapalım.

-kim var senin yanında ?

-bak deniz ben senin sevgilin değilim. bunu daha önceden konuştum. anladın mı ? çok merak ediyorsan tek başımayım.

-tamam halidaki kusura bakma görüşürüz.

telefon kapandı. bende yavaş yavaş düşünceli düşünceli eve dönmeye karar verdim...

eve varıp 2-3 bira daha içip sızıp kaldım müzik dinlerken...

iki elimi omuzlarına koyarak gözlerine baktım.

-ablam benim.

-ne işin var lan burada pekekent ?

-üniversite okumaya geldim abla.

-ne üniversitesi lan okumuş pekekent mi olacan ?

ikimizde gülmeye başladık. aynı kelimeyi bende tarkan abiye kullanmıştım. bir yandan göz yaşlarımızı siliyor bir yandan ufak ufak atışıyorduk. özlemiştim selma ablayı. buruk bir hüzünle birbirimizin gözlerine bakıyorduk.

-ben gidiyorum artık halidaki işim gücüm var.

-abla.

-ne var lan ?

-hala çalışıyor musun ?

-napıyim lan sen mi vercen paramı ?

hiçbir şey diyemedim. 10 sn düşündükten sonra

-seni tekrar görebilecek miyim ?

çantasından çıkardığı kartını uzattı bana.

-görüşücez halidaki, görüşücez...

amk anlamayamıştım, mutlu muyum değil miyim , ama tek anlayabildiğim selma ablayı gördükten sonra sanki tepemdeki karabulutlar dağılmıştı. yani nasıl desem, alsancak'a gelirken ki korkularım gitmişti. tarifi zor. o anları düşününce bile içim bir kötü olur...

BEYLER SELAMÜN ALEYKÜM. BiRAZDAN SiZLERLEYiM. HERKES YERLERiNi ALSIN HiKAYEMiZ BAŞLIYOR.

tabi ben bu arada zeynepe, cansele daldım gidiyorum ama aklımın bir köşesinde de deniz var. denizin o güzel gözleri beni mest ediyor. neyse bengü de ne kadar mırın kırın etsede denizin yanından gelince yanımıza oturdu. o da içmeye başladı. diğerleride gazı veriyor. bi kereden ne olacak sanki biz yabancımıyız sevgilinde gelsin gibisinden amk.

sonra ben bi hışımla kalktım yerimden . bu arada yerde halının üzerinde oturuyoruz. denize bir bakıp geleyim dedim.

bengü:

-kendini banyoya kilitledi çıkmıyor. dedi

-ben bir bakayım.

deyip banyonun önüne gittim.

-deniz aç bi kapıyı , iyi misin ?

-yok bişeyim iyiyim ben sağol.

-aç kapıyı.

-yok benim bir şeyim sağol.

neyse böyle konuşa konuşa en sonunda ikna ettim bunu amk açtı kapıyı.bu ağlamış ,kusmuş garip bişey olmuş etraf salya sümük falan, ama kız nasıl tatlı geliyor gözüme amk. böyle sarhoş olup içindeki melek çıkan öfkeli baba gibi kız. pek sıcak bakmayan gözleri kanlanmış ağlamaktan kusmaktan. çok sıcak bakıyor...

onlar yanımıza doğru yaklaşırken aliye dedim ki

-ali bu gece ne olursa olsun gibiş var hazırlıklı ol

tabi bunun üzerine alinin keyfi yerine gelmeye başladı. zeyneple arkadaşı geldi. zeynepin üzerinde beyaz göbeği açık bir tshirt, altında resmen dizlerinden dıbına kadar yırtık bir pantolon. üzerinede bir deri ceket atmış. saçlar salık. yanındaki arkadaşı bir elbise giymiş yeşil renk. kızın göğüsler greyfurt gibi. bacaklar erik gibi. karı anlayacağınız taş, beton, mermer...

alinin kulağına eğilip şu erik gibi karıyı bugün sen gibeceksin dedim.ne nasıl falan gibisinden bakıyor bana. sadece gözlerinin içine baktım. bakarkende sigaramı yaktım. bize de zeynep kaldı amk diye düşünüyorum bu arada da.

zeynep daha önce yapmadım gibişmedim falan diyor ama ben adamı giberim. ne huurlar görmüşüm ben amk...

bir anda hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya karar verdim.

-hadi kalk zeynep bir duş al sonra uyursun.

-yardım et halidaki.

kaldırdım ben bunu yükünün yarısını ben taşıyarak zütürdüm banyoya. alinin odasından da ah oh sesler geliyor. içimden geçirdim bizim little pekekent gibişiyor diye. yüzümde ufak bir tebessüm oluştu ama zeynepe çaktırmamaya çalıştım. girdik banyoya kilitledim kapıyı. soydum bunu suyu ayarlayıp suya soktum. bu yarı baygın, zaten biraz önce kızı gibip bozmuşum kız iyice paramparça olmuş duş almaya çalışıyor. neyse üzerinden kanı pisliği attı çıkardım duştan kurulayıp baksırlarımdan birini giydirdim zütürüp yatırdım.

kendimde geçtim mutfağa bir sigara yaktım bir de kendime kahve yaptım içmeye başladım. o arada yine aklıma selma ablayı aramak geldi. uzun zamandırda konuşmuyorduk selma ablayla. aradım ama yine açmadı. en son bende uykusuzluğa dayanamayıp gidip zeynepin yanında uyuyakaldım.

artık sardığım yaralarımla dönme vakti gelmişti. selma abla ne kadar bırakmak istemesede zaten okuldan da epeyce ayrı kalmıştım. pek sigarada içememiştim. ciğerler temizlenmişti resmen.

çıktım ayaklarımı sürüye sürüye metroya binip eve doğru yola koyuldum. bornova metroda indim. küçükparka giren o dar sokağıda özlemişim...

eve vardım. ev boştu. evde sigara içmeyi özlemişim. kendime sert bir kahve yapıp sigara mı içtim. ve artık iş başı da yapmam lazımdı. tarkan abiyi aradım.

-alo tarkan abi

-halidaki koçum nasıl oldun

-iyiyim abi. eğer hala beni istersen bu gece çalışmaya gelmek istiyorum.

-koçum dinlen biraz daha kendini toparlayıp gelirsin.

-yok tarkan abi iyiyim ben.

-tamamdır halidaki. akşam görüşürüz. dikkat et kendine.

-eyvallah abi.

akşam vakti geldi gece için hazırlanıp mekanın yolunu tuttum. beyler belki inanmayacaksınız ama kendi kendime ağlayarak sinir krizleri geçiriyorum bazen. ortada sorun yokken kafam gidiyor. yine bunalıma girdim ama otobüse atlayıp mekanın yolunu tuttum.

pgiboloğum sezin. 30-35 yaşlarında evli bir kadın. önceden pgiboloğa gitmeyi düşünüyordum zaten. biraz araştırmıştım. pgiboloğu bulmak zor olmadı. kadın beni çok güzel bir şekilde karşıladı. oturdum şimdi koltuğa.

-evet halidaki seni dinliyorum. şikayetin nedir.

-sezin hanım sürekli kendimle çelişiyorum. geçmişim sürekli gözümün önüne geliyor. ve sürekli kadınların bana yaptıkları yaşattıkları şeylerden intikam almaya çalışıyorum. ruh halim çok değişken.

-peki halidaki. kadınlarla aran nasıl. görünüşe göre yakışıklı birisin.

-yani aslında kız arkadaşım oluyor. sosyalde bir çevrem oluyor ben istersem.

-peki cinsel ilişkilerin nasıl

-yani o konuda pek konuşmak istemiyorum.

-konuşmak için para ödüyorsun bana. ama ilk seyansta senden dökülmeni bekleyemem. yavaş yavaş alışıcaz birbirimize. ama cinsel ilişki bir ihtiyaç ve ayda 1 de olsa cinsel ilişkiye girmelisin. bu da bir sorun.

amk şimdi kadına direk ben pekekentim desem olacak mı ne olacak amk. biraz sessiz kaldıktan sonra

-aslında ben pekekenttim ve fazlasıyla kadınla birlikte oldum.

-nasıl yani

-evet gerçekten öyle ben gerçekten pekekenttim.

kadın hiçbir şey demedi dumura uğradı.

-herşey lise bittikten sonra başladı. lise bittikten sonra izmire gelmemle başladı...

-anlat bana halidaki.

(bkz: pekekentlik anılarımı anlatıyorum)

hepsini anlattıktan sonra kadın resmen şok geçirmiş gibi sustu kaldı.

-halidaki ilk defa senin gibi bir hastam oluyor ve senle baya yolumuz var gibi duruyor.

neyse biraz konuştuktan sonra içimi boşaltmanın mutluluğuyla oradan çıktım. küçükparka geldim. canım nasıl waffle istiyor. gidip waffle yedim. sonra biraz tek başıma küçükparkın o sokaklarında gezinip büyük parka gittim. büyükparkta oturup bir sigara yaktım. akşam için yapacaklarımı düşünüyordum.

bu arada bu gidişle pgiboloğumu da huur yapıcam neredeyse amk. taş gibi hatun *

denize ana şefkatiyle kahvesini içirdim. tak kalkıcam amk elimi tutmaz mı. elimi tutup elime sarıldı kız uyumaya başladı. ben ne yapacağımı şaşırdım. ali oradan oooo diye bağırmaya başladı. canselle göz göze geldik bir ara. kız resmen ağladı ağlayacak. amk daha yeni tanışıyoruz noluyor lan diyorum. ama bende bin bir şeytan tüyü vardır. bir de kızlar kıskanç olur amk. cansel belli ki kıskanıyor. ben denizin keyfini bozmadım amk. merte vodkamı işaret ettim kalktı vodkamı uzattı bana. bir de sigara işareti çaktım. bir de sigara uzatmış. yaktım içmeye başladım sigarayı.

sonra ortam yavaştan uyku moduna geçmeye başladı. bir yandan ezan okunuyor. zaten kimsenin o an okul gibinde de değil. gidilmeyecek belli. artık uyunacak belli. millet uyuma düzeni kurmaya başladı. mert ben buraya gömülür yatarım diye çift kişilik gri koltuğa çullandı. zeyneple cansel nerede yatsak diye düşünüyor. bende denizden kurtarmaya çalışıyorum elimi uyumak için. bırakmıyor... en son bunu bi dürttüm,

-deniz uyuyacağım elimi bırakır mısın ?

-yanımda uyu halidaki...

oha amk dedim içimden. bişeyler bekliyordum ama bu kadar erken aşk meşk gibiş sokuş peşinde de değildim. aliye baktım ali bana baktı. sonra ali:

-sen orada uyu madem halidaki bizede yer açılır dedi.

amk cansel ağladı ağlayacak kalktı tuvalete gitti. zeynep züt gibi bana bakakaldı. ben kalktım denizin yanına uzanıverdim amk...

bir kaç hafta böyle rutin şekilde devam etti. yeri geldi denizle buluştum. yeri geldi aliyle içtim. yeri geldi evde tek başıma vakit geçirdim. tabi zeyneple ve canselle köşe kapmaca oynuyorum bir yandan da. ve bu zaman aralığında fark ettim ki hayatım yine belli başlı karakterlerle sınırlanıyordu. neden sınıfta diğer tiplerle tanışmayı denemiyordum ki. tamam üniversitelerde genelde arkadaş gurupları olur ve o guruplar o guruplarla takılırdı. ben gurubu bir tek yatakta yaparım * çevremi genişletmek yapımda var benim. ama bunun için ufak tefek adımlar atıp, ağır adımlarla ilerleyecektim. insanları süzmem lazımdı...