Hadi dedi seni almaya geliyorum hazırlan da dışarı çıkalım…
Hazırlanıp hemen kapının önünde beklemeye başladı.
Siyah eski model bir MERCEDES 200 E yanaştı yanına elektrikli cam aşağı doğru indiğinde Asen’i gördü.

Hadi dedi SOFYA’da biraz gezinelim….
Gündüzleri gri olan şehir geceleri adeta renk cümbüşüne dönüyordu..
Heryerden rengarenk ışıklar fışkıtıryordu.. insanlar kendilerini dışarı atıyorlar ve gecenin tadını çıkarıyorlardı…
Her köşe başında uyuşturucu madde satan insanları görebilirdiniz ve fahişeler….
Her yerdelerdi….

“ gece SOFYA tam bir suç pazarı haline gelir…..polisler artık bir noktadan sonra uğraşmayı bıraktılar zaten…hatta bence ticarete yardım bile ediyor olabilirler.. tanrı bilir belkide kendi paylarını alıp köşeye çekiliyorlardır…..NRS artık onları takip etmeyi bıraktı….her aradığın kişiye ulaşabiliyorsun zaten…..fahişelikte iyi para getiren bir sektör artık…hatta onları satan adamlar, kendi fahişelerini Pazar kurarak satıyorlar burada….herkes durumdan memnun…”

Sokaklardan birine girip hap satan bir adamın yanına geldiler ve Asen konuşmaya başladı….
- Bu arkadaşım Türk... ve şu Türk evlerini basanlar hakkında bilgi toplamak için geldi
- Napabilirim Asen ?
- Mesela aralarında tanıdığın varsa söyleyebilirsin…
- Allah kahretsin nası sana böyle bişi söyleye bilirim….nerden çıkardın bunu…
- Savunma bakanının karısını her Pazar s.ktiğini ortaya çıkarırsam belki ölmeden önce söylersin…
- Tamam Asen….sen kazandın…ne duymak istiyorsun…
- Hangisi hakkında ?
- En son yakılan ev
- O iş tamamen almanların işi…
- Devam et
- Almanyadan naziler gelirler buraya ama Bulgaristan mafyası onlara izin vermez…çünkü almanya bu konuda çok sert kanunlara sahip…..Onlarda türk öldürmek için buralara geliyorlar ama geçenlerde mafya onların başındaki adamı öldürüp burada istedikleri gibi at koşturamayacaklarını söyledi.. onlarda kimsenin haber olmadan gidip türklerin evini yaktılar….
- Peki silahlar…..uzun namlulu silahlara sahip olduklarını duydum.
- Öyle mi….ben hiçbir şey duymadım….
- Ha unutmadan…belediye başkanına her gün uyuşturucu hap sattığınıda duydum…
- S.kiyim seni ASEN…..
- Konuş….
- Silahları Rusya kendi tedarik ediyor….bir zamanlar ABD de işin içine girmek istedi ama silahlar çok nazlı ve çok pahalıydı….bu yüzden tutulmadı…..kim bir M4A1 tüfeğini 2 günde bir temizleyip yağlamak ister ki…..ama rus silahları öyle değil toprağa göm….1 sene sonra çıkar tak şarjörü ateş et….bu kadar basit….silahlarıda hemen şu köşede barı olan BORiS getiriyor…
- Bilgileri için teşekkür ederim…
- Asen….
- Efendim….
- Belediye başkanı değilde….savunma bakanının karısı hakkında kimseye bir şey söyleme olurmu ?
- Neden ki
- Karı çok fena bişi…kaybetmek istemiyorum……şap şap şap……anladın mı ?
- Evet….anladım…..

Gördün mü dedi Asen, Oğuz’a bakarak.
Türkiyede olsa bu konumdaki bir adamı bu şekilde konuşturmak için önce adamı yakalaman gerekir…sonra konuşturmak içinde bir o kadar zaman daha…burada insanlar konuşurlar ve konuşma iki kişinin arasında kalır…
Köşedeki bara doğru ilerlediler…
içerde çok yüksek sesli bir müzik çalıyordu…bas ve tiz sesleri kulakların pasını siliyordu adeta.

içeri girdiklerinde suratlarına çok yoğun bir alkol kokusu geldi.
Barın her yanında içki içen, haplanan, uyuşturucu kullanan insanlar vardı.
Barın sahibi BORiS, sarışın, kaslı , irice bir adamdı….

- Oooo ASEN….buraların yolunu bilirmiydin sen ?
- Arada uğruyorum işte…..
- Senin Mascha şu anda dolu adamım……Polis şefinin yanında….senin için sorun olmaz umarım
- Yooo olmaz…olmaz ( Oğuz’a dönüp bunları duymadın say diyerek güldü Asen )
- Senin için ne yapabilirim…
- Bu arkadaşım silah almak istiyor Boris ve bunun için seninle görüşmemiz gerektiği söylendi.
- Benim silahla falan ne işim olur ki….ben sadece bu barı işletiyorum o kadar….
- Boris burada çalışan kişilerin çalışma izinleri varmıydı ? … hatırladığım kadarıyla Bulgaristanda çinli çalıştırmak yasak….
- Ooooo demek tehdit
- Evet…..üstelik polis şefininde burada bir fahişe ile s.kiştiğini öğrendikleri zaman senide, mekanıda kapatırlar…
- Diyosun
- Ayyynen öyle….şimdi konuş…yoksa bir dahakine böyle bir yeri ancak rüyanda görürsün….
- Ne silahından istiyorsun ?
- Uzun namlu…şu geçen Türklerin evinde kullanılanlardan…
- Tamam AK-47 ve AK-12 istiyor olmalısın….geçenlerde onlardan verdim çünkü.
- Tamam ne kadar istiyorsun ?... ha bide kimler aldı silahları
- Silahlar için iki milyon dolar istiyorum….önce yarısını vericeksiniz.. teslimden sonra diğer yarısı….ekstra mermi ve şarjörler için para vermenize gerek yok…bana söyleyin istediğiniz kadar temin edebilirim…silahları alman ordusu için aldıklarını söyleyen askeri üniformalı kişiler istedi……özel operasyonlar için kullanılacakmış bu yüzden seri numaralarını kazıttım hepsinin….sonrasını bilmiyorum zaten…
- Tamam ne zamana hazır olur.
- Sizin için üç hafta….
- Anlaştık….

Oğuz istediği bilgileri almıştı.
Tam çıkacakları sırada nerden geldiğini bilmediği bir silah ateşlendi Asen hızlı bir şekilde önüne geçti ve “DiKKAT ET OĞUZ” diye bağırdı.
Mermi omzunu sıyırmıştı.
Barın içinden 6 kişi Oğuz ve Asen’in üzerine ateş etmeye başladılar..
Üç kişinin kafasında kar maskesi vardı.

Çıkış kapısının iki tarafında kaldılar ve kendilerine ateş edenlerin üzerine ateş etmeye başladılar.
Asen beni koru diyerek ilerledi ve bar masasının arkasına saklandı.
O sırada Oğuzda tuvaletlerin oraya pusmuştu.
Oğuzu farketmeyen iki kişi koşarak Asen’in olduğu yere doğru koştu ama önce birisi beyninden diğeride göğsünden aldığı mermileri ile öldü.

Oğuz ve Asen adamlara ateş ederlerken barın ikinci katından BORiS ellerinde iki ağır makinalı tüfekle kendini gösterdi ve
“ BURASI BORiS’iN MEKANI” diyerek makinalı tüfeklerden ateş etmeye başladı.
Ortada kim var yoksa mermi yağmuruna tutulmuştu.
Boris’in mermileri bittiği zaman nefes nefese kalarak aşağıya doğru baktı..
Pist kan gölüne dönmüştü….
Parçalanan uzuvlar….
Organlar….
Acı içinde bağıran insanlar….

Oğuz yerinden çıktı ve Asen’in yanına geldi. Nasıl olduğunu sordu.
iyiyim dedi Asen.. hadi şunların kim olduğuna bakalım…
Kar maskeli adamların hepsi ölmüştü.
Kafalarındaki maskelerin heribirini çıkardıklarında başka biri çıkıyordu….
En son kalan kişinin maskesini çıkardığında ise bir süre ölü adama baktı…
Anlayamamıştı…..
Anlamakta güçlük çekiyordu….
Beyni donmuştu…..

Maskenin altındaki kişi….

RIFAT AMiRDi…..
Elindeki yere düştü.
Asen kim bu diye sorduğu zaman söyledi..
Hemen buradan ayrılmalısınız diye bağırdı Boris yukardan..
Arkada bir kapı var oradan kaçın hemen…
Çıkıp hemen eve doğru ilerlediler.
Evin önünde durduklarında Asen birkaç gün evden sakın çıkma ben ihtiyaçlarını karşılarım şimdilik çok riskli dedi.
Eve gittiği gibi uyudu Oğuz…..

Hasgibtir

12 TEMMUZ 2016
SOFYA, BULGARiSTAN…..

- Alo Oğuz…..
- Hımmmmm
- UYAN HAYVAN HERiF iŞLER KARIŞTI…..UYAANNNN
- Hıııııı….tamam uyandım……
- Nerdesin ?
- Görevde…
- Ne görevi lan…
- Bulgaristan’dayım……
- RIFAT AMiR ÖLDÜRÜLDÜ…..RUSYADA…..
- Nasıl ?
- Dün gece bedeninden 26 mermi çıkarmışlar….mermiler rus malı bir tüfekten çıkmış…Petersburgdan getiriyolar şimdi…
- Petersburg mu ?
- Evet
Tamam kardeşim ben şimdi seni aricam..

Hemen telefonundan Asen’i aradı Oğuz..
- Alo Asen ?
- Efendim Oğuz
- Dün geceki olay varya
- Evet
- Rusyada yapılmış olarak geçmiş kayıtlara
- Biliyorum
- Nerden biliyorsun
- NRS yaptı onu….cesedi alıp Rusya’ya teslim ettiler….gerizekalı Boris tüfekleri sandıktan çıkardığı gibi ateş etmeye başlamış…..
- Mermilerde Rus malı….
- Evet
- Neden böyle bir şey yaptılar peki ?
- Türk istihbaratından bir amirin bulgaristanda öldürüldüğü ortaya çıkarsa ne olur biliyormusun ?
- Hiç iyi olmaz…
- Evet hiç iyi olmaz..
- Senaryoda hazır….rusyada Ermenistan bağlantılı bir grupla girdiği çatışmada öldürüldü denildi…
- Herkes rahat…..Azerbaycan hemen kınama mesajı gönderdi…Türkiye’de faillerin cezalandırılacağını söyledi…..bulabilirlerse cezalandırsınlar….senden sonra tekrar oraya gidip güvenlik kameralarının kasetlerini aldım…..şu anda bendeler ama sen genede dışarı çıkma….bir şey istersen ben ayarlarım..
- Tamam Asen…..çok teşekkür ederim

14 TEMMUZ 2016…..
SOFYA, BULGARiSTAN…..

Oğuz birkaç gün boyunca evden adımını atmadı.
Evde zaten her şey vardı, arada Burçin ve Yiğit ile konuşuyordu.
Ömer abisini aradı.
- Alo ömer abi.
- Söyle koçum…durumun nasıl ?
- iyiyim abi.. gelince anlatırım….ortalık biraz karıştı.
- Tamam koçum….
- Senin durumun nasıl ?
- Koçum burada işler oradakinden farklı değil…..yerlerinde normal park halinde duran tanklara tam mühimmat takviyesi emri geldi yarım saat önce…..akıncı üssünde duran uçaklara da ve helikopterlere de aynı şekilde full ekipman takviyesi yapıldı…bu gibi çalışmalar sınırda operasyon öncesi yapılır biliyorsun….ilk defa iç Anadolu’daki ve istanbul’daki araçlara yapıldı bunlar….sadece zırhlı birliklerde bir hareketlenme yok o kadar…..harp okulları ve askeri liselerdeki öğrenciler tatil olmasına rağmen geri çağrıldılar…bende bugün mesaiye kalıcam durumu takip etmek için…yarında kendime nöbet yazdırdım….bakalım ne olucak….iyi şeyler olacak gibi durmuyo ama….içimde kötü bir his var.
- Tamam abi….dikkat et kendine…
- Sende koçum…

Öğlen olduğu zaman Asen geldi.. elindeki poşetlerde yiyecek bir şeyler vardı.
Onlar nedir diye sordu Oğuz.
“ Sen hiç hayatında BANiÇKA yedin mi “ diye sordu.
Hayır dedi Oğuz….O nedir ?
Yemeği baştan sonra anlattı Asen sonra poşetleri açıp yemeye başladılar.
Asen evde biraz uyudu o sırada Oğuz, Burçini aradı…
Vakit akşam olduğu zaman Yiğit aradı…

- Kardeşim nasılsın…
- iyiyim….de sesindeki bu telaş ney ?
- Görevlendirme kağıdın yanında mı ?
- Evet
- Altında kimin imzası var peki ?
- Rıfat Amirin….
- Onaylayan değil….öteki….
- Müsteşarın imzası var
- Oğuz seni görevlendirme ile gönderdikleri zaman Müsteşar…yurtdışındaymış
- Nasıl ?
- imzasını taklit etmişler……
- Sen neler söylüyorsun Yiğit…..
- Seninle beraber yurtdışına gönderilen 15 Personelden 12’si çeşitli şekillerde öldürülmüş….kimsenin haber yok olanlardan…burası çok karıştı….Rıfat amirin bilgisayarından çeşitli planlar çıktı…..savaş ve yerleşim planları.
- Anlamıyorum Yiğit….
- OĞUZ BiR ŞEYLER OLACAK ACELE BiR ŞEKiLDE BURAYA GEL…..ANLATACAKLARINA iHTiYAÇLARI VAR BURADAKiLERiN…..
- Tamam hemen geliyorum
Oğuz telefonu kapattı ve durumu Asen’e anlattı.

Apar topar hazırlanıp hemen SOFYA HAVALiMANINA gittiler ve ilk uçakla Türkiye’ye döndü Oğuz….
Geldiği zaman onu Yiğit karşıladı ve durumu daha detaylı bir şekilde anlattı. Hemen MiT MÜSTEŞARLIĞINA giderek durum raporu verdi Oğuz..
Sabaha kadarda orada kaldılar ve RIFAT AMiR’in bilgisayarından çıkanları incelediler…..