Oğuz telefonu farkında olmadan Yiğit’in suratına kapatmıştı. Kendi bölüm amiri ile görüşecekti, bunu çok elzem durumlarda yapmalarını söylemişlerdi ama durum zaten en elzem olacak şekilde devam ediyordu.
Tekrar Müsteşarlığa gitti ve kendi masasındaki bölüm amirinin kapısını çaldı.
Odaya girdiği zaman amiri karşısındaki rütbeli askere elindeki 1 doları gösteriyordu.
Kapı açıldığı zaman apar topar parayı cüzdana koydu “ tamam abi ben seni aricam dedi”
Sonra Oğuz’a bakarak

- Buyur Oğuz hoş geldin kardeşim
- Hoşbulduk amirim.. müsait değilseniz sonra gelebilirim.
- Yok yok gel kardeşim…gel…..
- Amirim size bir durumdan bahsetmek istiyorum ama…lütfen beni yanlış anlamayın
- Buyur oğuz nedir bakalım seni bu kadar geren…….
Oğuz çıktığı görevden sonra başına gelenleri ve sonuçlarını teker teker anlatmaya başladı. Amiri onu dikkatlice dinlemiş ve bazı notlar almıştı.
- Anladım Oğuz durum ile ben bizzat ilgilenicem kardeşim, sen kafanı yorma sakın.
- Çok teşekkür ederim amirim.
- Ha bide Oğuz burada annen ile kaldığını söyledin ya….orada kalmaya devam et ve adres değişikliğin olursa hemen beni haberdar et….direk beni ara kardeşim olurmu…araya kimseyi katma yani…
- Peki amirim dediklerinizi harfiyen yerine getireceğim…
Oğuz odadan çıktıktan sonra amiri cebinden farklı bir cep telefonu çıkarıp bir numara çevirdi
- Sedat abi ben Rıfat…….evet abi……evet……abi bu bizim personel oğuz var biliyorsunuz…..abi bu personel bizim kayıp hard diski alıp gelen personel abi…..ama sanırım durumu anlamaya başladı abi….ne yapmamızı isterdiniz……tamam abi….tamam abi…tamam….tamam
Rıfat amir telefonu kapattıktan sonra başka bir numara çevirdi .
- Ben Rıfat……Oğuzun telefonundan yerini saptayın….ve bu sefer başarısız olmayın……yoksa bütün plan çöpe gidecek.

Oğuz kafasındaki düşünceler ile akşamı etmişti.
Eve dönüp sadece uyumak istiyordu…

5 TEMMUZ 2016
ANKARA….

- Kardeşim ?
- Hııııııııı
- Oğuz ?
- Hıııııııııııııııııı
- Lan uyansana öküz
- Hıııııııııııı lan hıııııııııııııııı
- Hemen buluşmalıyız
- Neden
- Çıktığın görev hakkında…..sanırım olay sandığımızdan da büyük.
Oğuzun gözleri sonuna kadar açılmıştı elindeki telefona iyice sarıldı ve nerede buluşuyoruz dedi.
Çankaya’da bulunan T’RAS BAR ‘ da buluştular.
Yiğit yanında gelirken birde çok eski bir laptop getirmişti.

- Şu andan itibaren sendeyim
- Oğuz birazdan göstereceklerim memuriyet hayatımızı bitirebilir ama eğer doğru iz üzerindeysek bu iş bizi aşıyor kardeşim…
- Ne demek istiyorsun Yiğit.
- Bak şimdi bu senin görevden alıp getirdiğin parçanın kayda geçirilmiş hali…..ne yazıyor….
- Esrar ve uyuşturucu madde…..
- Bu gibi istihbaratlar genelde polis ile paylaşılır biliyorsun ve kanıtlar polise verilir….bu nereye verilmiş…..
- AKINCI ÜS KOMUTANLIĞI….
- Teslim eden kim olarak gözüküyor şuna da bak bi…….
- RIFAT AMiR…..NASI OLUYO YA….
- Asıl bomba burda Oğuz…..hard diskin içindeki bilgilerin bir kısmına erişmeyi başardım…..
- Nasıl ?
- RIFAT AMiRiN BiLGiSAYARINDAN ALDIM.
- Ee kameralar ?
- Kamera odasında Rıfat amirin odasındaki kamera bozuk olarak işaretlenmiş…..servis çağrılmış ama ne gelen var ne giden….
- Yiğit senin ne söylediğini, kulakların duyuyor değil mi ?
- Şuna bak….tarih verilmemiş ama Ankara ve istanbul’da tankların yerleşim planı, uçakların gideceği koordinatlar , hangi personelin nerede görev yapacağı , hangi personelin ne kadar mühimmat taşıyacağına kadar kadar her şey teker teker yazılmış…..
- Ya çok detaylı bir tatbikatın parçası ise bütün bunlar…
- işte orada ikilem var….ya senin dediğin gibiyse o zaman baştan beri kendi kendimize heycan yapıyoruz demektir.
- Bunu cevaplamanın tek bir yolu var.
- Nedir ?
- Bu hard diski aldığım adamı bulup onunla konuşmak…..o bunun içinde ne varsa biliyor olmalı…
- Yani tekrar Irak’a mı gideceksin ?
- Öyle görünüyor….

Oğuz ve yiğit beraber dışarı çıktılar ve çıktıkları gibi yiğit getirdiği flaş diski paramparça etti. Laptopunda kırarak içini açtı ve hard diski dahil bütün parçalarının iyice parçalanması için özel olarak uğraştı.
Sen şimdi eve git ve benden haber bekle dedi Yiğit ben adamın en son nerede görüldüğüne dair sana bilgileri göndericem.
Tamam diyerek ayrıldı Oğuz. Yiğit müsteşarlığa, Oğuzda Kızılay tarafına gitti.
Otobüse bineceği sırada önceden aklında kalan bir ses geldi kulağına….
“ TAMAM ANNE….BiRAZDAN GELiYORUM….EVET KIZILAYDAYIM ŞiMDi….”
Hafızasındaki tozlu rafları tekrar bulmuş gibi oldu birden…
Ses kulağına öyle yer etmişti ki….
Duyduğu gibi o tarafa doğru baktı…
BURÇiN BiÇER……

Lisedeki aşkı…..
Arkası dönüktü ama Oğuz saçlarının dalgasından tanımıştı onu…
Nasıl unutabilirdi ki…..
Lise hayatı bu kızın peşinde geçmişti ve en sonunda duygularını açıklayamadan okul bitmişti..
Sonrada ondan en ufak bir haber alamamıştı.
Gerçi alsa bile üç sene boyunca konuşamamış olan Oğuz şimdi mi konuşacaktı….
O bunları düşünürken kız arkasını döndü ve Oğuzla göz göze geldiler.
Kız Oğuzu tanımak için uzun bir süre baktı..
Gözlerini kıstı….

Oğuz bu şekilde gözlerini kısmasına hasta olurdu Lisedeyken şimdi farketti ki hala onu ilk günkü gibi etkiliyordu….
OĞUZ dedi kız en sonunda….
Oğuz hafiften gülümsedi.
OĞUZ KARAKUŞ dedi kız biraz daha yüksek bir sesle bu sefer Oğuzda yürüyerek kızın yanına geldi.
- inanmıyorum….sen ne arıyorsun burada
- Buradan hiç ayrılmadım ben
- E istanbula gitti falan diyorlardı.
- Gittim geri döndüm…buradayım şimdilik….sen nasılsın ?
- iyi nasıl oluyum ya….bende döndüm kutsal topraklara…
- Sen nerdeydin….liseden sonra kayboldun ?
- Bende uzaklaşmıştım buralardan…..
- Vaktin var mı ?
- Nasıl yani ?
- Vaktin diyorum varmı oturalım bi yerde..
- Annem çok merak eder ama….
- Olsun babana haber ver sende
- Babam 3 yıl önce vefat etti.
- Çok çok özür dilerim…başınız sağolsun…bilmiyordum….

KIZILAYDA BiR KAFE……..

- ANNE BEN Bi ARKADAŞIMLA BULUŞTUM ONUNLAYIM BiRAZ GEÇ KALABiLiRiM…
- Eee anlat bakalım neler geçti başından.
- Nereden başlasam ki………liseden sonra bizimkiler beni yurtdışında özel bir üniversiteye yazdırdılar…yüksek lisansımı orada tamamladıktan sonra uzun bir süre LOS ANGELES’te bir şirketin ekonomi ve finans bölümünde çalıştım…sonra oradan daha büyük bir şirkete geçtim ve para biriktirmeye başladım…..sonra işte babamın kötü olduğunu söylediler…buraya geldiğimde çoktan vefat ettiğini söylediler…..Liseyi bitirdiğim sene babama kolon kanseri teşhisi konulmuş onlarda babamı o şekilde görmiyim diye beni göndermişler…bende bunu öğrenince oradaki kariyerimi silip buraya geldim ve TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği) ta çalışmaya başladım….önce eski evimizden taşındık sonrada ÜmitKöyden bir ev aldım annem ve benim için….ve şimdide buradayım…..şimdi anlat bakalım sen neler yaptın liseden sonra ?

- Liseden sonra her liseli genç gibi askeri lise sınavlarına girdim fakat “ gözlerin şahin gibi görüyor ama gözlerin bozuk” gibi saçma sapan bir gerekçeden ötürü elendim sonra ERCiYES ÜNiVERSiTESi iNGiLiZCE iŞLETME okudum……Okul bittiği zaman hemen Milli istihbarat Teşkilatına iş başvurusunda bulundum onlarda kabul ettiler…..yıllarca yurtiçinde ve yurtdışında operasyonlara katıldım……ama bütün bunlar başımdan geçtikten sonra unutmak istediğim çok şey oldu….yanımda ölen insanlar….acı içinde bağıran kişiler…..çaresizce ölümü beklediğim anlar…..bunların dışında sesini hiç unutmadım…..gözlerini…..saçlarını….gülüşünü….saçlarını kulağının arkasına atışını….hiç unutmadım……
DiYEMEDi TABi Ki BUNLARI SÖYLEMEK iÇiN O KADAR ÇOK KENDi KENDiNE PROVA YAPMIŞTI Ki HER AYNAYA BAKTIĞINDA KENDi KENDiNE BU GÜN KONUŞACAĞIM DiYORDU AMA AKŞAM GELDiĞi ZAMAN KONUŞAMAMIŞ OLARAK YATAĞA GiRiYORDU.
BÜTÜN BUNLARIN YERiNE AKLINDAKi SENARYOYU OKUDU VE ANLATTI.
iki saate yakın oturdular…
Ordan burdan her yerden konuştular.
Bir birlerinin telefon numaralarını aldılar….
Sonra Oğuzun telefonuna bir mesaj geldi, mesajı gönderen Yiğit’ti….

“ ADAMIN ADI SAiT KARAPÜRÇEK……ROJDA KOD ADINI KULLANIYOR ŞU ANDA IRAK BAĞDATTA…..ADRES BiLGiLERiNi EKTE GÖNDERiYORUM... ”
Kalkalım hadi dedi kıza….hem eve bırakırım seni….
Yok….gerek yok…gerçekten….kendim gidebilirim…
Hala köpeklerden korkuyor musun dedi Oğuz gülümseyerek ve ekledi…buralarda çok fazla köpek olur..
Taksiye binerek ÜmitKöy GALLERiA’nın karşısındaki evine bıraktı kızı.
Sonra kendisi de Sincan’daki evine gitti.

Gecenin yarısı telefonunda şu mesajı gördü
“ SENiNLE KONUŞMAK GÜZELDi….BiR DAHAKi SEFER KAHVELERi BEN ISMARLIYACAĞIM”
Gülümsedi oğuz yatağında…
Lisedeki haline dönmüştü resmen…

6 TEMMUZ 2016
BAĞDAT / IRAK
BAĞDAT ULUSLARARASI HAVALiMANI…..
Esenboğa havalimanında IRAK’A kalkan ilk uçağa binmek için hazırlandığı sırada arkasından “ BiRAZ HIZLI OLURMUSUNUZ” diye birisinin seslendiğini uydu Oğuz.
Arkasına baktığı zaman YiĞiT’in beklemekte olduğunu gördü.
“ BiRAZ HIZLI OLURMUSUNUZ LÜTFEN” dedi tekrar.
Uçak Ankara’dan havalanıp IRAK’a doğru uçmaya başladı.

iki saat süren bir yolculuktan sonra uçak BAĞDAT ULUSLARARASI HAVALiMANINA iniş yaptı.
indikleri gibi kimseyle konuşmadan direk havalimanında bulunan PALM OTEL’e giriş yaptılar günü ertesi günkü takip için yapılacak plan ile geçirdiler…

7 TEMMUZ 2016
BAĞDAT / IRAK

Yiğit ve Oğuz Palm Otelden çıkış yaparak hedeflerinin bulunduğu yerin tam karşısındaki bir otelden iki kişilik oda tuttular.
Soranlara Türkiye adına bir televizyon kanalından geliyoruz diyorlardı.
Pencerelerin perdelerini hafif aralayarak oluşan açlıklığın tam karşısına bir kamera yerleştirmişlerdi.
Kamera kayıt yapmıyor aldığı görüntüleri laptoplara veriyordu bu sayede sürekli ayakla kalmak yerine oturdukları yerden evi izliyorlar ve eve kimin girip çıktığını ve kaç saatlerinde olduğunu sürekli not ediyorlardı.
Gördüklerine göre evde SAiT KARAPÜRÇEK evde yalnız yaşıyordu ve eve sürekli kadın girişi vardı.
Her zaman LAND ROVER jiple kadınlar getiriliyor ve 3 saat sonra aynı jip gelip kadınları zütürüyordu.
Aradan iki saat geçtikten sonra tekrar başka kadınlar getiriliyor ve 3 saat sonra geri zütürülüyordu.
Arada kalan boş zamanlarda eve yemek ve temizlikçi getiriliyor ve evin temizlenmesi sağlanıyordu.
Yani ne yapılacaksa o iki saatlik zaman zarfında yapılmalıydı.
Oğuz’un telefonuna mesaj geldi.
Burçin’den geliyordu mesaj…

- Bugün buluşalım mı ?
- Bugün olmaz ki ama
- Neden : (
- Yurt dışındayım ben
- Hımmmm….nerdesin peki ?
- Fransa
- Ne işin var orda : ( ….. çok uzak
- Yakında gelicem
- Peki….dikkat et kendine.
- Tamam sende….

Tam kızı tekrar bulmuşken olacak işmi bu ya dedi içinden….
izleme faaliyetlerine tüm gün devam ettiler….
Yarın harekete geçeceklerdi…..

8 TEMMUZ 2016
BAĞDAT / IRAK….

Yiğit planı yapmıştı…
Öncelikle dışarı çıkıp eve gelen kadınları bekleyeceklerdi.
Kadınlar içeri girdikleri zaman, çıktıklarında evi temizlemek için gelen arabayı bekleyeceklerdi.
Kadınlar çıktıkları zaman, temizlik için gelen araba yola çıkacak ve eve gelmeden iki sokak ötede onları safdışı bırakıp yerlerine kendileri geçeceklerdi.
işleri yaver giderse eğer temiz bir iş çıkarmış olacaklar ve eve kontrollü bir şekilde gireceklerdi.
Dışarı çıktılar ve sırtlarındaki çantalar ile beklemeye başladılar.
Önce kadınların olduğu araç önlerinden geçti.
3 saatlik geri sayım başlamıştı….

Planı tekrar tekrar gözden geçirdiler. Gözden kaçırdıkları başka bir şey var mı diye düşündüler ama hata bulamadılar eğer yaptıkları plan teoride olduğu kadar pratikte de başarılı olursa eğer bir sorun yaşamadan istedikleri bilgilere erişip buradan ayrılabileceklerdi.
Üçüncü saatin sonunda ilerden temizlik aracı göründü.
Tam yanlarından geçerlerken Yiğit susturuculu silahı ile sağ ön tekere tek el ateş etti.
Araç bir müddet daha ilerledi ve sokağa girip hemen köşede durdu.
içinden iki kişi indi ve aracın lastiklerini kontrol etmeye başladılar.
Yiğit ve Oğuz yanlarına gelip Arapça konuşarak yardım edebileceklerini söylediler ve aracı biraz daha ileri itip iyice göze batmamasına dikkat ettiler.
Araç eski bir kamyonetti ve çok gürültülü çalışıyordu.
Beraberce yardımlaşarak patlak lastiği tamir ettiler. Şoför ve yanındaki kişi yerine geçerek selamlarını verdiler.

Tam kapıyı kapatacakları sırada önce Oğuz sonra Yiğit adamların kafalarına tek kurşun sıkarak işlerini orada bitirdiler yiğit çevik hareketlerle eğilip çıkabilecek herhangi bir sese karşı gaz pedalına eliyle iyice bastırdı ve aracın gürültülü bir şekilde çalışmasını sağladı.
Oğuz sokağı kontrol ederek onları gözleyen veya etrafta olabilecek bir kameraya karşı gözcülük yaptı.
Önce Yiğit sonra Oğuz öldürdükleri adamları hemen yanlarındaki büyük çöp konteynerine attılar.
Cesetleri en iyi ihtimalle ancak yarın bulunabilirdi o zamana kadar ikili çoktan ülkeyi terk etmiş olurdu.
Aracın içine bindiler ve yanlarında getirdikleri onların kıyafetlerine benzeyen kıyafetleri giydiler.
ilerlemeye başladılar.
Evin önüne geldiklerinde kapının önünde iki tane ellerinde AK-47 tüfek olan silahlı kişiler gördüler.

Araçtan inip arkadaki malzemelerini aldıktan sonra içeri doğru yürüdüler.
Silahlı kişilere rutin temizlik için geldik dediler ve içeri girdiler.
Evin içi küçük bir sarayı andırıyordu.
Bütün eşyalar…..
Beyaz eşyalar…
Elektronik eşyalar….
Koltuklar….
iran halıları….
Duvarlardaki resimler….
Her şey son modeldi…
Evin dışına göre içerde silahlı hiç kimse yoktu.

Çantalarını girişin hemen yanına koyduktan sonra evi taramaya başladılar.
Biraz sonra Sait Karapürçek banyodan, üzerindeki bornozu ile birlikte çıktı.
Oğuz hemen arkasını döndü çünkü tanınabilirdi.
Adam yatak odasına girdiği zaman susturucu takılmış silahlarını çıkardılar ve odanın kapısının iki tarafında içeri girmek için hazır şekilde beklediler.
Yiğit kapıyı çaldı.
içerden “ önce salondan başlayın temizlemeye…halıyıda iyice silin….halının üzerinde yaptık bu sefer” dedi.
Yiğit tekrar kapıyı çaldığı zaman , adamın kapıya doğru gelen adımlarını duydular.
Oğuz kapının tam karşısına geçip güçlü bir şekilde kapıya ayağının tabanıyla tekme attı ve kapıyı açtı.

Kapı , adamın suratında patlamıştı resmen.
Yiğit hemen içeri girerek adamın ağzını kapattı ve yatağa yatırdı.
Adam çırpınıyordu…
Oğuz yerdeki atleti alıp ortasına bir düğüm attı ve adamın ağzına bağladı.
Dizi ile adamın göğsüne bastırıyordu… yiğitte adamın ellerini tutuyordu.
Silahı Sait’in suratına doğrultarak konuşmaya başladı Oğuz.

“ AĞZINI AÇICAZ…AMA BAĞIRMAYA ÇALIŞIRSAN ÖLÜRSÜN…..KAÇMAYA ÇALIŞIRSAN GENE ÖLÜRSÜN….HER HANGi TERS BiR HAREKETiNi GÖRÜRSEM GENE ÖLÜRSÜN…SENDEN ALMAMIZ GEREKEN BAZI BiLGiLER VAR…ONLARI VERDiĞiN ZAMAN SENi BIRAKICAM…..AMA BENiM BiLDiKLERiMLE SENiN SÖYLEDiKLERiN UYMAZSA….GENE ÖLÜRSÜN….ANLAŞTIK MI ? “
Sait kısa bir süre cevapsız kaldıktan sonra kafasıyla onay verdi.
Yiğit silahını Sait’e doğrultmuş vaziyetteyken Oğuz adamın ağzındaki atleti çözdü.