peki ya sen olsaydın ne yapardın

üniversitenin bu 2. senesinde kızlardan uzak durmaktan dolayı, ve dışarıda cıkmama olayından dolayı sürekli internetteydim. chat felan bir süre sıkıcı geldiğinden, bir süre sonra hack işlerine kafa yormaya başladım. hacker okan yapıyorda ben niye yapamayayım amk. şaka bi yana internet benim hayatımın en önemli parçası. bilgisayar ve internet ile alakalı öğrendiğim herşey bana huzur veriyor. heleki her bilgisayar kullananın yapamadığı şeyler çok fazla ilgimi çekiyordu. bunların başındada doğal olarak hack geliyordu. tabi hacker olamazdım ama lamer olabilirdim. olsun oda yeterdi. sonuçta oda bi farklılık.
lamer ne diyen arkadaşlar için şöyle kendi sözlüğümüzden örnek vereyim.
bizim sözlük yazarları arasında liseli dediğimiz kişilerin
hack dünyasındaki karşılığı lamerler diyebiliriz. onlarda hackden anlamazlar aslında ama programlarla trojanlarla işte ne bileyim saçma sapan işlerle uğraşırlar, başkalarının trojanlarıyla bilgisayara girip hacker olduğunu sanırlar felan. ama yinede eğlenceli (: hack işinin en gerekli yeteneklerinden birisi sosyal mühendislik. nedir onuda söyliyim kısaca, ikna gücü diyebiliriz. birisini hacklemenin belkide en kolay yolu, sosyal mühendisliktir bana sorarsanız. sosyal mühendislik sayesinde insana kendi şifresini ağzıyla söyletebilir, kendi eliyle tüm hesaplarını ve bilgisayarını önünüze koydurabilirsiniz. işte bu konuda çeneme çok güvendiğimden benim için hack yada lamerlik daha kolay olacaktı. sürekli bilgisayarlara nasıl girebileceğimi araştırdım ama gece gündüz başka bişeyle ilgilenemez olmuştum. lan herkes programları söylüyor, nasıl yapılacağını anlatıyordu. hepsini yapıyordum fakat ufacık bişey, bi hata yüzünden birtürlü olmuyordu. yada anlatanlar yanlış anlatıyordu. derken uğraşa uğraşa çözdüm olayı. bir bilgisayara girdim. sonra başka bir bilgisayara. ve başka bi bilgisayara.. birisininbilgisayarına girdiğinizde onun gizli dünyası önünüzde oluyor ve herşeyini kontrol edebiliyor, hatta resmen adamın hayatını yönetebiliyorsunuz. tabiki sanal hayatnı ama bunu çok kolay şekilde normal hayatını yönetmeyede çevirebilirsiniz. tabi zütünüz yerse. herneyse insan çok meraklı panpalar. hemen hemen herkes merak ediyordur herhalde serkan inci acaba bilgisayarda neler yapıyor. günde kaç kızı msn de soyuyor sözlükten. yada ne bileyim evinde napıyor, ne konuşuyor şu bu. insanların bilinmeyenlerini onların haberi olmadan öğrenebilmenin zevkini birkez yaşadınmı vazgeçemiyorsun. yada ben vazgeçemedim. sürekli bilgisayarlara girmek için uğraşır olmuştum. kafayı yeme derecesine geliyordum bazen neden buna giremiyorum virüsüde soktuk neden olmuyor felan. çözene kadar sanki ertesi gün idam edilecek bir insanın duygularıyla kaplanıyordum. bilgisayara girdiğim an ise, bill gates'in sol daşşağının rahatlığıyla doluyordum. tanımadığın insanların gizli dünyalarında yani sanal hayatlarında neler yaptığını izlemek çok zevkli. ama dahada zevklisi normal hayatta tanıdığın birinin sanal hayatını izlemek... izlemekten kasıt ne derseniz aklınıza gelen herşey. bulunduğu odayı dinlemekten tutun, gizlice kamerasından evini izlemeye kadar, bilgisayarda ki herşeyini oturup sanki karşında yapıyor gibi izlemek de dahil. düşünün bir kız arkadaşınız var sınıfınızda, çok böyle hanım hanımcık dersiniz. oysaki bilgisayarına bi giriyorsunuz, sanal dünyada yapmadığı kaşarlık yok. nasıl tuhaf bi heyecan değilmi? bende hiç bir düşünce olmadan kafamda bi kız arkadaşımın bilgisayarına virüsü soktum. kısaca kızı özetliyim bu kızla çoook uzun zamandır tanışıyorduk. lise 1 de internetten tanışmıştık ama hiç görüşme felan yok. muhabbet ediyoruz makara yapıyoruz işte konuşuyorruz felan. bu kızın özelliği lise 1 den üniversite 2 ye kadar tanıdığım halde birkez bile ağzından bırakın öyle küfürü, salak manyak laflarını bile belkide duymamışımdır. o derece sağlam bi kız. sadece deneme amaçlı çok saf olduğundan yedirmek kolay olduğundan dolayı bu kıza virüsü soktum. ilk birkaç izlemede ne kadar sıkıcı kız ya böyle hayat mı olur derken, sonra birgün bi çocuğa kamerada yaptığı show ile aklımı gibti attı. lan o kız bunları nasıl yapardı? işin dahada ilginci bu kıza bazen bel altı şaka yaptığım olurdu hani fıkra tarzı, sanki anasına sövmüşüm gibi sinirlenirdi. istanbulda oturuyordu, adanada üniversite okuyordu. birgün bu kızın pc ye girdiğim zaman hayatta hiç bir kıza %100 güvenmemek gerektiğini anladım ve hayatımın belkide dönüm noktası oldu. kızn pc yi izlemeye başladım, bir baktım ki ferre film oynuyor. oha la dedim kız ferre izliyor. sonra belkide arkadaşlarından birisine vermiştir bilgisayarı diyip bakayım dedim kamerasından, bilgisayar başındaki kim. kamerasını açtım baktım bi çocuk suratı şekilden şekile giriyor. haa dedim arkadaşına vermiş. tam camı kapatıcaktım ki bişey dikkatimi çekti hareket edip duran. çocuk asılıyor sandığım yerden kızın kafası çıktı. ve o an benim hayatımın en büyük şoklarından birisi oldu. benim o tertemiz saf arkadaşım elemana ferre izleyip sakso çekiyordu. lan çok ilginç bir durum ya illaki vardır hayatınızda böyle saf temiz dediğiniz kızlar. bunların ferre filmi çıktığını düşünün işte nasıl bi tuhaf olursunuz aynen öyle olmuştum. neyse bu olaydan 2 3 gün sonra kıza anlatmaya karar verdim. ikinci şokumuda burada yaşadım. dedimki bak xxx böyle böyle. herşeyi anlattım. bu yaptığın yanlış okumaya gittin bunları yapıyorsun vesaire kızı azarlıyordum. ne dedi biliyormusunuz?
-istediğimin altına yatarım, istediğimin üstüne çıkarım. sana hesapmı vereceğim...
şok oldum ama varya öyle böyle değil, hani huurda olsan onca senelik arkadaşınım hemde hep zütünü kollamışım başkalarına karşı nette felan. bu lafları söyleyince ben yine bi anda canavara dönüştüm.
-estağfrullah huurya hesap sormak bize yakışmaz. o hak babana düşer. videonu yolladığım için erkendende ne diyeceğini hazırla diye haber verdim. dedim. videonu yolladım babana. aranızda halledersiniz. hoşçakal...

kaç yüz kez aramıştır tahmin edebiliyorsunuzdur. açmadım. bu kız benim gözümü açan kızdır. şuan bu kızla durumun ne derseniz bu olay 2008 de oldu, 2010 yılına kadar hiç konuşmadık. sonra 2009 aralıkta beni aradı ve yanına geleceğim dedi. şaka yapıyor sandım ama 29 aralık aksamı yanıma geldi. yılbaşını seninle geçirmek istiyorum diyerek. 2 gün otelde kaldık, elimi bile sürmedim. yanımda yatsana dedi, sıfır kilometre seviyorum diyede haşırt diye lafı soktum. soktuğum lafdan kendim bile utandım ama kız utanmadı. ne garip.. son 1 yıldır kız facebookda sürekli beni sevdiğini söylüyor. hatta en son 2 hafta önce biz evlenebilirmiyiz gibisine bi konuşma açtı. lafı açtığı gibi ağzına sokunca duygusal bir mesaj attı , ben hayatıma bakayım madem sen hayatımda olmayacaksan eşim olarak, bende onu bilip yoluma bakayım dedi. olmıcam yazdım. 2 gün sonra felan allah belanı versin yazmış. töbe töbe bela ne okuyon dıbına koduum!

hayatım bilgisayar başında geçmeye başladı. çok ciddi söylüyorum ferre dahi izlemyordum. çünkü okadar çok kişiyi izliyordumki zaten ferreden farksızdı. bilgisayar açıkken insanlar neler yapıyorlar tahmin edemezsiniz. kimsenin onları görmediği düşüncesiyle inanın hayatlarındaki en rahat hareketlerini sergiliyorlar. hele birde eve erkek atanlar, kız atanlar, yada daha beterleri... ben karısının kardeşini gibenlerden tutun, babasına 31 çekerken ferre bulmasına yardım eden kızlara kadar nelere şahit oldum. anlatsam cidden tahrik olmaz aksine herşeyden iğrenirsiniz. ben bu yüzden bizim serkan bininin kitabı gibi, insanlığa lanet ediyorum. neyse dostlarım bu bilgisayar bana tüm hayatı unutturdu resmen. öyleki 2. sınıfın sonunda babam nedense durduk yere aradı , xxx sen bilgisayarda bir dakikada kaç kelime yazabilirsin dedi. bilmem yazarım biraz dedim. hayırdır? xxx başkanlığı sınav açmışda, 1 dakikada 45 kelime üzeri yazma şartı koymuşlar. çok gibi geldi ondan sordum arkadaşın oğlu girecekmiş dedi. ben yazarım 45 dedim içimden. sonrada nete girip sınav tarihini araştırdım. 10 gün felan vardı. kalktım okula gittim. okulu bırakmak istediğmi söyledim. atladım otobüse ankaraya gittim. sadece arkamdan bilgisayarı gönderin yeter dedim. ankaraya gittikten sonra dur bi lan dedim hiç denemedim acaba yazabiliyormuyum? lan deniyorum deniyorum 30 35 anca yazıyorum. hay ananı gibeyim boşunamı bıraktık lan okulu dedim. hiç akıl edememiştim gelmeden önce yazabiliyormuyum diye bakmayı. neyse bu işten vazgeçtim panpalar. başvuruların son günü, ankarada gibko gibko gezerken 2 tane abiyi gördüm ocaktan. çok severdim ikisinide. koştur koştur biyere gidiyorlardı. nereye gidiyosunuz dedim anlattılar onlarda o sınava girceklermiş. ya dedm bugünmüydü o. bende gircektim vazgeçtim yazamıyorum diye. aslanım öyle düşünme allah yazdıysa illaki girersin ben sanki yazabiliyormuyum, umut işte. sen denemedikçe kimse sana ekmek vermiyor dedi. la haklıydı amk sınav nasılsa beleşdi. girsem ne kaybederdim. bende onlara takıldım. ilk fireyi adli sicilde verdik. şansımızı gibeyim sistemler bozuk demesinlermi. pazartesi gelin diyo , lan pazartesi nası gelelim başvuruunun son günü. orada oturduk napcaz diye düşünüyoruz. laf lafı açtı biz unuttuk sicili felan muhabbet ediyoruz. 2-3 saat oturmuşuz. birisi bağırdı sicil bekleyen varsa gelsin sistemler geldi diye. herkes gitmiş biz kalmıştık hemen koşup aldık sicil kağıtlarını. ordan koştur koştur kızılaydaki bakanlıklara. hemen başvurumuzu yaptık sıramızı aldık. 1 hafta sonra sınav vardı. bu arada ben belgelerin çoğunu vermemiştim adam sınava gelirken getirirsin diyerek bi abilik yaptı. hızlıca geçiyim panpalar, 1 haftamı ne sonra sınav günüydü. sınava gittik. ben size bahsettim ya daha önce hem kalabaıkda duramıyorum hem nefes alamıyorum ellerim titriyor vesaire sınav salonuna bir girdik anasını gibeyim ruhum gibildi yeminle. birde beni en öne oturttular karşımda genel sekreter oturuyor. orda üç beş kişiyide azarlayınca adam, benim vücuda inme indi resmen. adın ne dese agu agu dicem. neyse panpalar sınavı başlattılar. 1 dakika sonra bırakın dediler. bıraktık hemen saymaya başladım. 1-2-3-... 35-36-37-38-39

işe girişimi anlattıktan sonra işle alakalı çok şey anlatıp sıkmaya gerek yok sizi. bilirsiniz işte memur olduk öyle farklı heyecanlı bir durum yok. memur olmuştum olmasına ama bilgisayar hastalığım devame diyordu. sabahtan akşama kadar işyerinde bilgisayar başındaydım, akşamdanda sabaha kadar evde bilgisayarlara girmeye çalışıyordum günde 1-2 saat bazen uyuyor bazen uyumuyordum. mal gibi bi insan olup çıkmıştım. (halen sabah 4lerde yatarım bu bir türlü değişmedi. günlük 2 saatten fazla uyumuyorum pek) bilgisayarlara girme olayı bende farklı bir duruma yol açtı. anlatmıştım size, çok çirkin birisiyim. bu olay sibelden sonra hep bir isyana dönüştü. sibelden sonra hayattaki herkesi güzel ve çirkin olarak ayırmaya başladım. güzel kızlardan ve erkeklerden nefret ediyordum hepsi benim için birer düşmana dönüşmüştü. sokakta yürürken o aşağılar gibi bakışları, o salak havaları, ve normalde hiçbir üstünlüğe yaramayan tipleri ile bizlerden üstün olduklarını sandıkları için kin, nefret ve tüm kötü duyguları onlara karşı besliyordum. belkide çok güzel yada yakışıklı olup, cidden iyi insanlarda vardır, ama hep çirkinler eziliyordu normal hayatta. şimdi ezme sırası bendeydi. ve bende özel bi görevle geldiğim düşüncesi boyut değiştirerek katlanmış cidden rahatsızlık haline gelmişti. kendini peygamber sananlara hep güleriz, birçoğu zaten gerçekten öyle sanmıyor sırf reklam için yapıyorlar ama emin olun ciddi ciddi bunu gerçek sanıp aksini söyleyenlere düşman olan, zarar verenler var.. evet şizofrenler..
bende onlardan birisi olmaya başlamıştım. allah bukadar zekayı verdi, ama ders vesaire ile değerlendirtmiyor bunlar tesadüf olamaz ben güzellerle çirkinler için adaleti sağlamaya gönderildim başka bir açıklaması yok diye düşünüyordum. ve görevimide en iyi şekilde yapmalıydım. yaptımda. sürekli internette geziyor, hangi güzel kızı yada erkeği bulsam bilgisayarına giriyor, sanal alemdeki keyifli hayatlarını başlarına yıkıyor, sonrada bir şekilde onlarla tanışıp benden yardım istemelerini sağlıyor ve tekrar bozduğum herşeyi düzeltiyordum. böylece çirkin birisinin güzel birisinden çok üstün olabildiğini gösteriyor, ve bana o yalakalıklarını gözlerine sokarakta aslında sadece dış görünüşlerinde iş olduğunu normalde bir hiç olduklarını yüzlerine vuruyordum. bazı kızlar ve erkekler var bilirsiniz facelerine bakarsınız 4-5 bin arkadaşları var ve tüm liste onlara yalakalık yapıyor. böyle insanların facebook hesaplarını ellerinden aldığında sanki anaları babaları ölmüş gibi üzülüyorlar. ve normal hayatta ezik gözüyle baktıkları çirkin birisi o zütünü kaldıranlarla dolu facebook hesaplarını almalarını sağlayıp geri verdiğinde resmen bi anda o ezik çirkin onlar için vazgeçilmez arkadaş oluyor... adaletini gibeyim dünya.. çıkarlarının dıbına koyayım..

artık hayatım böyle geçmeye başlamıştı. önce boz, sonra tanış yalvart ve geri düzelt. hepsine asıl patronun kim olduğunu göster...
sabah işe gidiyordum, ama aklımda iş değil evde bilgisayarına girdiklerimin neler yaptığı vardı sürekli. acaba şuanda ne yapıyorlardı.. arkadaşlarınızla çok keyifli saatler geçirdiğiniz, eğlencelenin dibine vurduğunuz zamanlar olur ya hani, öyle anlarda bile aklımda sadece bilgisayar vardı. görevini unutma sakın diyordum kendi kendime. sen eğlenirken burada birileri çirkinlerle dalga geçiyor.. hayatım böyle devam ederken, yine çok güzel bir kızın bilgisayarına girdim. facebook msn vs hepsini gibip attım. ama bu kez bi tuhaflık vardı. hiçbişey yapmadı kız. ne geri almaya calıstı nede başka bişey. biraz izlemeye karar verdim kızı. sonra baktığımda hiç öyle diğerleri gibi birisi olmadığını anlamaya başladım. ama emin olmamalı hatta güvenmemeliydm hiçbir şekilde. sonra kız yeni bir facebook açtı. bende gittim kendi facemde kızı ekledim. facebook önerilerinden eklediğimi isterse silebileceğimi söyledim. farketmez dedi sorun değil. profildede kendi resmim var bildiğin maymundan beş dakika önce doğmuş halim. sonra bir iki gün sonra dur dedim bi sohbet edeyim bakayım aşağılayacakmı. aslında istediğim beni aşağılamasıydı. böylelikle tam bir düşman olabilecekti benim için. çünkü güzel bir kız düşmanım olmadıkça huzursuz oluyordum. nasıl olurdu yani, o güzeldi ama kötü değildi. aşağılamıyordu insanları. olamazdı bu. mutlaka aşağılayacaktı. öyle havadan sudan muhabbetler gittikçe uzadı. uzadıkçada arkadaş olmaya başladık. nasıl olur diyordum bu kız nasıl benle konuşur, arkadaş olur. yemin ediyorum acaba resimlerimi göremiyormu diye benle konusurken onun pc yi izliyordum. yoo resmide görüyordu. bu işte bi gariplik vardı. sonra biraz daha kızı izleyince kızın güzel olduğu gibi çokda zengin olduğunu farkettim. biraz korkmuştum. gibi tutabiliriz hesabına. hatta bir ara benim çaldığımı biliyorda tuzağa düşürmek için mi konuşuyor acaba dedim. ama yok kız kimseyi aşağılamıyor felan. gel zaman git zaman ben iyice sinirlendim kıza açık açık söyledim. bak dedim arakdaşım, böyle böyle. hesaplarını ben çaldım. sebebide güzel olman. hepinizden nefret ediyorum. hatta senide o yüzden ekledim, yeterince sinirlendirmedin beni, hiçbir kötülüğünüde bulamayınca bana hakaret et diye ekledim. ama etmiyorsun kaç gündür hakaret felan. ciddi ciddi sana uyuz olmaya başladım ne ayaksın sen dedim. sonra kız anlattı benim en yakın arkadaşlarım hep normal insanlar öyle alımlı vs kimseyle benim arkadaşlığım da olmaz çok havalı oluyorlar. bunları diyordu ama tabi ne kadar inandırıcı gelirki. ama yinede hesaplarını geri vermeye karar verdim. sonuçta okadar uğraşsamda bi kötüşüğünü görememiştim. hesaplarını geri vercem sonrada gibtir git sinirimi bozuyorsun dedim. yok ya napcam verme dedi. hatta kapatabilyorsan kapat dedi. lan iyice kıllandım mına koyim acaba diyorum napmaya çalışıyor? normaltepkiler değil çünkü. benim o 200 kişilik facebook hesabım bile çalınsa nası çaldırdım diye ayardan çıkar kayışı balatayı yakarım dıbına koyim. neyse ben hesap şifrelerini verdim kızıda sildim. cidden sinirimi bozmuştu. sonra bi umut da takip etmeye devam ettim. önce verdiğim hesabını kapattı, sonrada beni geri ekledi. ahan dedim hesabı aldı ya rahat rahat aşağılayabilr artık, hemen kabul ettim. dakika bir gol bir, direk hakaret etmeye başladı.
-sen ezikmisin dedi. hayır problemlerin varsa bizim hastanemiz var söyliyim yardımcı olsunlar sana. ahan gol 2 yine hakaret etti. düşük benlik mi yaşıyorsun neyin kafasındasın, neden hakaret etmedim diye siliyorsun arkadaşım dedi.
-çünkü güzelsin ve düşmansın. hepiniz aynısınız. biriniz tak diğeriniz sidik. hepinizin sonuçta gideceği yer kanalizasyon. dedim
-iyide ben sana ne yaptım, beni tanımadan etmeden bana hakaret eden sen oldun. sen belki yakışıklı değilsin ama sende bizim gibi taklardan daha beter bir taksun.
kız iyi laf sokuyordu aslında haklıydıda ama bendede onca senenin tecrübesi vardı.
alternatifi yoktu. hepsi huur çocuğuydu güzel ve yakışıklıların... aksi ni iddaa edende huur çocuğuydu..